Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18ARAÜK2005PAZA
12 Jvt^f 11 U vy U kyla.tavsanoghı(gcumhuriyetcom.tr
Romanya}
nın eski Cumhurbaşkanı îon İliescu}
ylaAvrasya,AB 'yleilişkilerveküreselleşmeyi konuştuk:
Tarih boyunca
küreselleşmenin farklı
evrelerini görüyoruz*
Örneğin sömürgeci
imparatorluklar da bir
türküreselgüçlerdi. y
Terorizmle mücadelede
çözüm kaba kuvvet
kullanmak değii Kaba
kuvvetle tabii ki bir noktada
bir olayı bastırabilirsiniz.^
Dünyada bir numaralı
ekonomik güç olan
ABD'nin önderliğinde
Amerika kıtası,
Japonya 'nın önderliğinde
Asya, onun arkasından Çin
ve Hindistan geliyor.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
İon İliescu 1989'daRomanya'daÇa-
vuşesku rejiminı deviren ve demokra-
sinin yerleşmesinin önünü açan devri-
min en önemJi önderierinden birisi. Dev-
rimden hemen sonra 1990'da Cumhur-
başkanlığı'na seçiJdi. 2004'e kadar da
bu görevde kaidı. Şimdi sosyal demok-
rat bir senatör. Sıkhkla yurtdışında kon-
feransiara katılıyor. Son olarak da DE-
İK AvTasya Iş Konsevleri'nin düzenle-
diği birkonferansakahldı. îliescu'yla iki
yıl önce, başkanJıgını Bulgaristan'ın ilk
Cumhurbaşkanı Jhelyu Jhelev'in yaptı-
ğı Balkan Politika Kulübü'nün tstan-
bul'daki bir toplantısında bir araya gel-
miş ve konuşmuştuk. Bu söyleşide sö-
zü iki yıl önce bıraktığımız yerden sür-
dürüyoruz:
- iki yıl önce siz Romanya Cumhur-
başkanı iken yaptığtmız söyleşide ba-
na küreselleşmenin bölücü değil, bir-
leştirici olması gerektiğinisöylemişti-
niz. Hâlâ aynıfıkirde misiniz?
ÜJESCU - Tabii kı hâlâ aynı fikirde-
yim. Çünkü küreselleşme, bir doğa ola-
yı gibi... Bu, toplumun evrimi ve geliş-
mesinin sonucu oian somut bir süreçtir.
Bu yeni bir olgu da değil.
Tarih boyunca küreselleşmenin fark-
lı evrelerini görüyoruz. Örneğin sömür-
geci imparatorluklar da bir tür küresel
güçlerdi. Buna Ingiliz Imparatorluğu'nu,
öbür imparatorluklan örnek olarak gös-
terebiliriz.
fldnci Dünya Savaşı ndan sonra ise sö-
mürgeci imparatorluklar dağıldı, yeni
büyük küresel güçler ortaya çıkü. Bu de-
fa bu küresel güçler daha büyüyen dün-
ya pazarlannda rekabete giriştiler. Bu
bağlamda, ekonomik, teknolojik geliş-
melerküreselleşme sürecini kolaylaştı-
np hızlandırdılar. Bu da olumlu yönde
gelişti.
Küreselllfc eşltsfzlfKleri
açığa vurdu
- Nasıl olumlu yöndegeliştiğini an-
latır mısınız?
İLİESCU- Çünkü bu her ülke ıçın ev-
rim alanından bağımsız olarak kendı
gelişmelen ve kalkınmalan içingerek-
ü bilgiye ulaşmalannı kolaylaşünp sağ-
lamalan bakımından bir fırsattı. Bu ba-
kımdan küreselleşme olumludur.
Ancak, küreselleşme gezegenimiz-
deki eşitsizlikleri de çok daha çarpıcı bi-
çimde ortaya koydu. Yani, gezegenimi-
zin zengin ve yoksul bölgeleri arasında-
ki keskin hatlan gözümüzde daha da
belirginleştirdi. Bu da gezegenimizde
isrikrarsızlık ve çahşmaların kaynakla-
nnı yaratıyor. Bu, hiç kuşkusuz küresel-
leşmeden kaynaklanmıyor. Kaynağı dün-
ya pazarlannuı hareketleri ve işieyiş bi-
çirnlerinde ve pazar ekonomilerinin ni-
teliklerinde yatıyor.
- Yani zenginliğin bir aztnltk, yok-
sulluğun ise çoğunluk kesiminde ol-
ması mı bu çaüşmalan ve sorunlan kö-
rüklüyor?
tLlESCU-Evet.Dolayısıyla şimdi kü-
reselleşmenin ortaya çıkardığı bu eşit-
sizlik ve adaletsızliklerin nasıl ortadan
kaldınlabileceğinin araştınhnası gere-
kiyor. Bu, 21. yüzyıhn en büyük soru-
nu haline gelecektir.
Dolayısıyla herkesin el ele verip kü-
resel alanda oyunun kurallannı düzelt-
mek için harekete geçmesi gerekir.
Bunun başanlması sadece yoksul ül-
kelerin değil, zengin ülkelerin de yara-
nna olacaktır. Aksi halde bu çatışmala-
nn boyutlan çok daha keskinieşecek ve
şiddeüenecektir. Bunun sonuçlan zen-
gin ülkeler için hiç de iyi ohnayacaktır.
Bu olumsuz sonuçlardan birisi gittücçe
artangöç eğilimıdır. Yoksul bölgelerden
zengin bÖlgelere göç dalgalannın artma-
sı üısanlık için gittikçe vahimleşen so-
runlar doğuracaktır.
Zengin ülkelerin yoksul ülkelerdeya-
şayan halkJann koşullannın düzeltüme-
si ve onlara daha fazla fırsatlar yaratıl-
ması için çaba harcamalan zorunludur.
Kaba kuvvet çözüm değil
- 11 Eylül saldırılarının bu sorunu
daha belirgin bir biçimde ortaya çıkar-
dığı görüşleri var. Buna katılıyor mu-
sunuz?
İLİESCU - 11 Eylül de küreselleş-
menin iyice ortaya çıkardığı başka bir
olguyla bağlantılı. O da terorizm. Tero-
rizm, insanlann bu kadar büyük top-
lumsal sorunlara radikal biçimde tepkı
vermelerinden kaynaklanıyor.
Terorizmle mücadelede çözüm kaba
kuvvet kullanmak değil. Kaba kuvvet-
le tabii ki bir noktada bir olayı bastıra-
rupa var. Avrasya ikisininbirlikteliği. Çok
büyük bir alan.
Üstelik dünya nüfusunun büyük bö-
lümü de bu büyük alanda yaşıyor. Bu
alanın iki tarafinda iki ada bulunuyor.
Batısında sanayi devriminın öncüsü olan
Ingiltere, öbürtarafinda da Japonya var.
Japonya, geleneksellikle çağdaş kalkın-
mayı bağdaştıran birbaşan öyküsü. Her
iki ada da yüksek uygarlığın merkezle-
ri. Ikisi de son iki yüzyıl boyunca tari-
hı etkilemışler. Asya'da Rusya, Çin,
Hindistan gibi büyük ülkeler var.
Bir tarafta kalkınmış ülkeler blokunu
temsıl eden AB, öbür tarafta da Çin yük-
sek dinamiklerle gelişiyor. Hindistan
çağdaş dınamikleri hareketli bir başka
ülke. Aynca onlann arkasından başka ül-
keler de geliyor.
İki kıtayla bağlantılı olan önemli bir
ülke Turkiye. Türkiye ekonomik ve sos-
yal kalkmmada dinamik bir örnek.
1989'dan sonra ciddi sorunlarla boğu-
şan Rusya bugün önemli bir güç olarak
karşımıza çıkıyor. Muazzam enerji kay-
nakJan var. Dolayısıyla AvTasya tarihi
şanya koşuyor. Türkiye son on yıl için-
de ekonomik ve toplumsal büyük anhm-
lar yaph. Türk toplumunun moderni-
zasyonu pek çok başka ülkeye örnek
oluşturmaktadır.
Bugün uygarlıklann çatışması diye
bir kavram var. Yani Avrupa Hıristiyan-
hğının Müslüman uygarlığıyla çatışma-
sı gibi... Bu açıdan bakuğnrıız zaman Tür-
kiye bunun tam orta yennde.
Çatışmadan yola çıkarsanız bu hiç
kimseye yarar sağlamaz. Bundan her-
kes kaybeder. Uzlaşmayı nasıl üretebı-
leceğimızin çarelerini araştırmalıyız.
Hepimizin çıkarlan aynı. Hepımiz bu ge-
zegenin vatandaşlanyız. Biraraya gelip
bütün insanlann daha iyi bir yaşam bi-
çimine kavuşmalanna çalışmalıyız. Iş-
te, Türkiye'nin çok ciddi birjeo-strate-
jik konumu ve rolü var.
- İyi de, Türkiye 'nin zaten kendi
içinde bu tür sorunlan varken bir de
çevresine nasıl yetişecek?
İLİESCU - Evet, Türkiye'nin kendi
bünyesinde bu sorunlan var. Ama öte
yandan bu bölgede ahengi sağlayabile-
bılırsınız. Ama sadece kaba kuvvete
başvurduğunuz zaman olaylar çığ gibi
artarak genişleyecektir. Yapıknası ge-
reken, sorunun kaynağına inip orada
halletmektir. Bunun köklerinde ekono-
mik, toplumsal nedenler var.
Terorizm tanımmda
çtfte standart
- Yalnız, ülkeler ve güçler terorizmi
işlerinegeldiğigibi tanımlıyorlar. Yok-
sul ülkelerin mücadele ettikleri tero-
rizm, öbürleriiçin terorizm olmuyorda
gelip kendilerini vurunca terorizm di-
yeferyadı basıyorlar. Bu çifte standar-
dın üstesinden nasıl gelinebilir? Tero-
rizm somut biçimde nasıl tanımlana-
bilecek?
İLİESCU - Ekonomilerin, teknoloji-
lerin, kültürlerin küreselleşmesi süre-
cinde bu ortak bir olgu. Tabii ki teroriz-
min tarifînin somut bir biçimde yapıl-
ması lazım. Burada çıfte standarda prim
verilemez.
- Avrasya 'da işbirliğini nasıl değer-
lendiriyorsunuz? Bu güç birliği sağ-
lanırsa bölge ülkelerini bir yerlere
ulaştırabilir mi?
tLlESCU - Asya muazzam bir kıta.
Öte tarafinda da bir ada gibi duran Av-
kalkınma aşamalannda büyük karma-
şıklıklan olan bir alan.
- Ancak çok da sorunlu bölgeleri
yok mu?
İLİESCU - Olmaz olur mu? Örneğin
Afganistan'a bakın. Çok ciddi yoksul-
luk, toplumsal sorunlarla boğuşuyor.
Afganistan 'dan başka da sorunlu bölge-
ler bulunuyor. Buralarda dünyadaki ça-
tışmalann ana kaynaklannı bulabiliriz.
AvTasya admı verdiğimiz bölge, bün-
yesinde, çok belirgin bir biçimde insan-
lığın bütün sorunlannı baruıdınyor.
- Bu çerçevede Türkiye'nin rolünü
nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye
günün birinde küresel bir güç olabi-
lir mi,yoksa bölgeselbirgüç olarakkal-
maya mahkûm mu?
İLtESCU - Türkiye büyük bır ülke.
Yetmiş milyon nüfusu var. Nüfus artışı
A\Tupa'nınkinden kat kat fazJa. Yirmi
yıl sonra 80 milyona ulaşabilir. Bu da
Almanya'yı nürus yüksekliği bakımın-
dan geride bırakması demekrir. Bu da
Avrupalılann en büyük kaygısı. Türki-
ye AB'ye girerse en büyük ülke konu-
munda olacak. Türkiye'nin bugün çok
önemh' bir rolü var.
Zengin bır tarihe sahip. Bir dönem
çok büyük bir güç olmuş. Bugün de
önemli bir ülke. Üstelik başandan ba-
cek çok önemli bir oyuncu olarak da or-
taya çıkabilir. Dolayısıyla da Türki-
ye'nin çok aktif bir rol oynaması gerek-
tiğini düşünüyorum.
AB genişlemek zorunda
- Biliyorsunuz, Türkiye şu anda
AB 'yle tam üyelik sürecinde müzake-
re masastna oturmuş durumda. Ro-
manya da 200 7'debir aksaklık olmaz-
saAB [ye tam üyelik adımlannı atacak.
Siz kendi ülkenizin ve Türkiye'nin
AB 'ye tam üyelikfırsatlarını nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
ÜJESCU - Öncelikle Romanya 'nın
AB'ye tam üyeliği bizim kendi çıkan-
mıza olduğu kadar AB'nin de çıkanna-
dır. Ama sorun bizim ve AB 'nin arasın-
daki diyalogda yatıyor. Tabii ki AB için-
de de çok büyük farklılıklar var. Öme-
ğin AB'nin büyük ve güçlü ülkelerine
karşüık Romanya ve Bulgaristan... Hem
ekonomik hem toplumsal açıdan arada
büyük bir uçurum, büyük farklılıklar
bulunuyor.
Öraeğin 10 milyondan fazla nüfusu
olan Romanya'nın GSMH'si 70 milyar
dolar dolayında. Ama 16 milyon kişilik
Hollanda'nın GSMH'si 550 milyar do-
lar. Hollanda ve Ingiltere sömürgeci im-
paratorluklannmerkezleri olarakhâlâ sö-
mürgeci egemenlikleri var.
Ama Romanya öyle değildi. Tarih bo-
yunca sömürgeci güçlerin egemenliği al-
tında yaşadı. Ancak Romanya'nm ulu-
sal bir devlet haline gelmesi Avrupa'ya
kıyasla çok yenidir. Dolayısıyla bizim
çıkanmız, bölgemizin ülkelerini ve ken-
di ülkemizi AB'ye entegre etmekti. Bu,
potansiyelimia arttırmak için aldığımız
ulusal bir karar. Ama bu genişleme sü-
recini sürdürmek AB'nin de çıkanna.
Çünkü bugün dünya üç ekonomik gü-
cün egemenliği altındadır.
Oünyanın yeni ekonomik
güçleri
- Bunlar hangileri?
İIİESCL' - Dünyada birnumaralı eko-
nomik güç olan ABD'nin önderliğinde
Amerika kıtası, Japonya'nın önderli-
ğinde Asya, onun arkasından Çin ve
Hindistan geliyor. Ya Avnıpa? Bir za-
manlar sanayi devTİminin beşiği olan
AvTupa bunlann gerisinde.
P O R T R E
İON tlJESCü
1930, Oltenita doğumlu. Yükse-
köğrenimini Bükreş Politeknik Ens-
titüsü Elektro-teknik Fakiiltesi ve
Moskova Enerji Enstitüsü 'ndeyap-
tı. Bükreş Enerji Mühendisliği Ens-
titüsü 'nde tasarım mühendisi ola-
tnkçalıştı. Romanya Komünist Par-
tisi 'ne girdi. Gençlik Kolları nda
çalıştı. 1967-71 arası gençlik so-
runlarından sorumlu bakan ola-
rak görev yaptı. Çavuşesku döne-
minde siyasi arenadan dışlandı.
Ama demokrasi taraftarı olarak
kamu yaşamında varhğını sürdür-
dü. Çavuşesku rejiminin baş mu-
halifi olarak 22 Aralık 1989 dev-
hminde Milli Kurtuluş Cephesi
Konseyi Başkanlığı 'na atandı. Ma-^
VJS 1990 seçimlerinde Cumhurbaş- '
kanlığı 'na seçildi. Bu görevinden
Aralık 2004 'te ayrıldı. Şu anda
Sosyal Demokrat Partiden senatör.
Dolayısıyla bu gelişmenin karşısında
rekabet gücüne sahip olabilmek ve gü-
cünü yitirmemek için genişleme Avru-
pa için bir zorunluluk haline gelmiştir.
Ama tabii ki genişleme tek bir süreç,
bir işlem değildir. Bunu son Brüksel
zirvesinde ele aldılar. Bugün Avrupa'da
genışlemeye kuşkuyla yaklaşanlann sa-
yısı artmaktadır. Bu hatta Romanya,
Bulgaristan ve onlann arkasından ge-
lecek üye adaylan için geçerlidir.
Bunlar Avrupa halklannın üzerinde
yeni baskılar yaratıyor. Şimdi söz ko-
nusu olan AB'nin yeni bütçesi. Bu da
sorun yaratıyor. Ama dediğim gibi ge-
nişleme. AB'nin iç yapısma uyumlu
olarak yapılmalıdır. AB şu anda 25 ül-
keden oluşuyor. Ama başlangıçta sa-
dece 6 ülkeydi.
Üstelik bu 6 ülkenin altısı da aşağı yu-
kan aym kalkınmışlık düzeyindeydi-
ler. 15'e genişledikleri zaman zorlan-
maya başladılar. Çünküyeni gelenlerara-
sında Ispanya, Portekiz gibi entegre ol-
malan güçlük çıkaracak ülkeler vardı.
2007'de 27 ülkeye genişleyince sorun-
lar daha da karmaşık hale gelecek. Ama
AB, bünyesinde toplayacağı farklı kül-
türler, farklı ekonomiler, farklı toplum-
sal yapılardaki ülkelerin hepsini enteg-
re etmeyi başanrsa küresel bir güç olur.
AB farklıların birliği olabilmeli
i Birinci ortağımız îtalya,
ikincisi Almanya,
üçüncülükte Türkiye ve
Fransa var. Zaman zaman
biri diğerine üstün çıkıyorf)
-Ama Fransa veHollanda 'daki re-
ferandumların sonuçlan Avrupa ül-
; kelerinde sıradan insanlann, sokak-
, taki adamın AB 'de neler olup bittiği
konusunda tamamıyla bilgisiz oldu-
ğunu ortaya koydu. Bu durumda so-
kaktaki insana nasıl ulaşıiabilecek,
onunla doğru iletişim kurulabilecek?
İLİESCU- Sokaktaki adamı ilgilen-
diren, genışlemenin kendisine ne etki-
ler yapacağı ve kendisi için bunun ne
i gibi sonuçlar doğuracagıdır.
; Baknı, bir Isviçre örneği var. Ben,
AB'yle entegrasyon için düzenlenen
, referandumlardan hemen sonra iki kez
ı Isviçre "yegittim..Halkınoyuhepolum-
; suzçıktı. Nedeninimerakedipfarkhke-
simden insanlarla oradabunukonuştum.
! tki neden ortaya çıktı.
Bir kere Isviçre çok gelişmiş bir ül-
ke ve GSMH'si AB'nin en zengin ül-
kesinin bile üzerinde. Dolayısıyla da
entegrasyonun, kalkınmışlık düzeyle-
rine darbe indirmesinden korkuyorlar.
Ikinci olarak Isviçre'nin çok ciddi
bir demokrasi kültürü var. Sadece tem-
sili değil, aynı zamanda katılımcı de-
mokrasi. Bu çok sevdilden demokra-
tik sistemin entegrasyonla bozulabile-
ceği olasıhğını düşünüyorlar ve kaygı-
ianıyorlar. Yani, demokrasilerinin Brük-
sel'in bürokrasisinin kontrolü alnnda ol-
masını kesinlilde istemiyorlar.
- Peki, ya Fransa ve Hollanda?
İLİESCU - OnJar da AB bütçesine
katkıda bulunan ülkeler olarak olum-
suz etkilenecekleri endişesi içindeler.
Aynca Fransızlar ulusal konulannın
Paris değil de Brüksel'de tartışılması-
nı kesinlilde istemiyorlar.
Dolayısıyla eğer düzgün fonksiyon-
lu bir Avrupa federasyonu istiyorlarsa,
Brüksel 'de bütün bu özel kaygı ve kuş-
kulan dikkate almakve farkhhklann bir-
liğini nasıl sağlayacakJannı düşünmek
zorundalar.
Gördüğünüz gibi sorun pek de basit
değil, hatta karmaşık. Tabii ki birlik
halinde olmak çokyararlı. Ama aynı za-
manda bütün farklı ülkelerin vatandaş-
lannın çıkar ve isteklerini de dikkate al-
mak zorundalar. Ama sonunda bir çö-
züm yoluna ulaşılacağına inanıyorum.
- Bir de Türkiye ve Romanya ara-
sındaki ikili ilişkileri ele alalım ister-
seniz. On dörtyıldan fazla Romanya
Cumhurbaşkanltğı yapmış bir devlet
adamı olarak ilişkilerin aldığı yolu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÎLİESCU - Bana göre burada çok
ciddi bir başan öyküsünden söz edebi-
liriz. Birkere Romanya ve Türkiye yüz-
yıllar boyuncabir arada yaşamış iki ül-
kedir. Ama 1989'daki Romanya devri-
miyle komünist sistem yok olunca Ro-
manya-Türkiye ilişkileri örnek bir bi-
çimde gelişmiştir.
Biz bunugerçek birbaşan öyküsü ola-
rak değerlendiriyoruz. Ben eski Cum-
hurbaşkanınız DemireJ'le ilk resmi gö-
rüşmemi hatırhyorum. O zaman ticari
ve ekonomik ilişkilerimiz ağn"hkla gö-
rüşmelerimizde konu olmuştu. Yıl
1993'tü ve iki taraflı ticaretimız 300
milyon dolar dolayındaydı.
Bunun üzenne Çumhurbaşkam De-
mirel'le bir milyar dolara nasıl ulaşınz
diye düşünmeye başlamıştık. Bugün
ise ikili ticaretimiz dört milyar dolann
üzerine çıktı.
Öbür alanJarda ilişkilerimiz de çok
iyi gidiyor. Bu da ülkelerimizin kendi-
lerine nasıl güvendiklerini ve aynı za-
manda karşüikh güveni ortaya koyuyor.
Şu anda Türkiye bizim üçüncü, arada
bir de dördüncü sıradaki ticari ortağı-
mız.
- İlk sıralarda kimler var?
ÜJESCU - Birinci ortağımız ttalya,
ikincisi Almanya, üçüncülükte Türki-
ye ve Fransa var. Zaman zaman biri di-
ğerine üstün çıkıyor. Ekonominin dışın-
da sosyal, siyasi ve kültürel alanlarda
da ilişkilerimiz çok iyi.
KEl'de (Karadeniz Ekonomik Işbir-
liği) ortağız. Bütün bunlann yani sıra
bulunduğumuz bölgenin refah, kalkın-
mışlık düzeyini arttınp bir istikrar un-
suru olması için de el ele vermiş durum-
dayız.