25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18ARALIK2005PA2 HABERLER DUNYADA BÜGUN ALİ SİRMEN Daralınca Rııfıun Hafit Çelenk'i flnımsa! Sevgili, Bir insan senin yurdunda, duçar olduğu manevi işkencenin sonucunda canına kıyı- yorsa, bir başka insan aynı işkencenin al- tında, canına mal olabilecek biçimde has- talanıyorsa, sen kırlara çıkıp "lay lay lom" gezemezsin, kuşlara, çiçeklere bakarak eğlenemezsin. Yargı eliyle baskı yöntemleri uygulayıp sindirme uygulanıyorsa eğer sen bunu görmezden gelemezsen, kahrolmadan edemezsin. Çünkü her şeyden önce, insansın sen. Bu yüzden biliyorum ki, şu günlerde çok kötü bir ruh durumu içindesin. Hukuku alet ederek bir insanın üstüne çullanıldığı "uy- gar dünya!"r\m buna seyirci kaldığı bir or- tamda tabii ki daralacaktır ruhun. Ve üstelik, böyle uygulamalann sıkça ya- pıldığı bir yerdir senin yurdun. Işte öyle an- larda Sevgili, nafile tesellilerle avunmak için değil, ama azmini, umudunu korumak için Halit Çelenk'i antmsa. Halit Çelenk'i tanımasan bile; hukuk devleti, daha yaşanası, daha insanca bir dünya özleyen herkes gibi sen de adını duymuşsundur. 0, bir avukat. Alınmasın avukat dostla- nm ama herhangi bir avukat değil, hukuku araç değil, daha mutlu, daha adil bir dün- yaya varacak bir amaç olarak benimseyen avukatlardan. Savunduğu k/şiler değişir ama değişme- yen, bütün savunmafannın amacının adaJet olmasıdır. *•• Hukukun sık sık, guguka çevrildiği, güç- lünün çoğu kez haklı kabul edildiği bir or- tamda adaleti araması yetmiyormuş gıbi bir kusuru daha vardır Halit Çelenk'in, sö- mürünün, teslimiyetin alabildiğine egemen olduğu bir düzende, emeği kutsal sayan, fırsat eşitliğini kollayan sosyalist bir aydın- dıro. Böylesi bir insanda, çelik gibi bir ırade, engin bir yürek gerekir tabii ki, bu iki niteli- ğin varlığı, varsıl k/lar Halit Bey'i. Ve o bizim, daraldığımız günlerde umut ışığımızdır. Haksızlıktan, hukuksuzluktan yakındığı- nız, kurumlann oturamadığından yakındığı- nız bir dönemde, onun yaşamöyküsüne baktığın zaman eksik, dökük kurumlarla idare edilen ortamda boşluğu hukuku sa- vunmakta kurumlaşmış insanlanmız doldu- rurlar. Yıllar yıllar önce, yine bir karanlık dö- nemde, bir Avrupalı dostuma Halit Bey ve sayılan az da olsa, bu nicel azlığı, nitel va- sıflanyla kapatan benzerlerini ömek göste- rerek "Hep haksızltklan, bozukluklan görü- yorsunuz ve haklı olarak Tûrkiye'yi böyle gösteriyorsunuz, ama bak, bizde böyle anıt insan/ar da var. Ontan da görmek ve herkese göstermek zorundasınız, gerçek görüntü ancak o zaman ortaya çıkar. Ge- lecekte ülkem, baskının, zulmün, o zaman adı bile unutultnuş olacak olan maşalanyla değil, Halit Çelenk ve benzerleriyle anıla- caktır" demiştirn. Hak vermişti bana dostum, ama içten bir hayıflanmayla, beni derinden yaralayan şu haklı gözlemini de eklemişti: - Bizim tarihimizde de öyle oldu "Itham ediyorum" diye ortaya fırlayan Zola'yı anımsa, tarihimizin yüz aklan onlardır. Ama şu var ki, biz artık o asamaları geçtik. Siz ise hâlâ bu insanlara gereksinim duyuyor- sunuz. ••• * Baskı dönemlerinde zora düşenlerin çoğu gibi benim de savunmanım Halit Çe- lenk. 0 olaydan da önce başlayan bir dostluğumuz vardı. Ankara günlerirnden birinde, Halit Bey'in evindeydik, eşi, Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy ile birfikte. Bir ara, Muammer Aksoy şimdi adını unuttuğum bir kişiden söz erti. Her zaman afacan çocuk ruhunu korumuş olan Uğur, muzipçe gülümseyerek biraz da Muammer Hoca'nın damarına basmak için olsa ge- rek, - Evet iyi, hoş bir insandır ama biraz deli- dir, deyiverdi. Muammer Aksoy çılgınca fırladı ayağa ve haykırdı: - Tabii Uğurcuğum, bütün iyi ve doğru dürüst insanlar biraz delidir! Bu çıkış odada kahkahalann patlaması- na neden oldu. Hepimiz hem gülüyor hem de Muammer Hoca'yı tasdik ediyorduk. Tepkisizfiğin, edikjenliğin akıl sayıldığı bir ortamda, aklın tepkili gür sesinin delilik olarak algılanmasından daha doğal ne ola- bilirdi ki? Ve Muammer Aksoy'un övgüsü- nü yaptığı delilik, işte bu tür bir delilikti. Erasmus'un dostu, Muammer Aksoy öl- dürüldü, Uğur Mumcu da.... Toplumsal aklın bileşkesi, onları bu akı- betten kurtaramadı. Ama onların, yürekleri ve akıllannı ortaya koyarak verdik/eri mücadele bir gün toplu- mu kurtaracak belki de. Tıpkı Halit Çe- lenk'in mücadelesi gibi.... Sevgili, hukukun guguk olduğu dönem- lerde yüreğin daralınca Halit Çelenk'i anımsa. Hem yüreğin ferahlar hem de içine düştüğün utanç duygusundan kurtulursun, " Ama böyle ömeklerimiz de var" diyerek. Kim bilir belki de, kurumlann iyice yerine oturduğu bir toplumda insanların kuaım- laşmasına gerek olmadan yaşayacağız. Bugünleri yaşayanlara, o mutlu günler belki de biraz yavan gelecek. Çünkü yaşa- mı güzelleştiren, biraz da onu öyfe kılmak için verilen insanca savaştır. asirmen@cumhuriyet.com.tr Sıhhiye Meydanı'm dolduran emekçiler, 'Halk için bütçe' sloganı ati Emekçi, bütçeye 'hayır' dedi ANK4RA(CumhııriyetBü- rosu) - Sıhhiye Meydanı, 1 Mart tezkeresine karşı 2.5 yıl önce düzenJenen mitingin ar- dından bugünekadarki en coş- kulu mitinge evsahipliği yap- o. AKP iktidannın uygulama- lannı protesto etmek için mey- danda toplanan yakJaşık 20 bin kişi, ıslıklar ve alkışlarla "Demokratik Türkiye, halk için bütçe" diye haykırdı. DlSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği'nce (TTB) düzenJenen "Demokra- tik Türkiye, Halk İçin Bütçe" mitinginekatılacaklar, dün sa- bah saatJerinden itibaren An- kara Gan önünde toplanmaya başladı. Türkiye'nin birçok ilindenkatılınıın olduğu mittng içinKESK'e bağiıEğinm-Sen, 10 binin üzerinde üyesini oto- büslerle Ankara'ya taşıdı. Gann önündeki buluşma- nuı ardından kortej oluşturan katılımcılar mitingin yapıla- cağı SıhhiyeMeydanı'na dog- ru yürüyüşe geçti. Mitinge, bazı siyasi partiler, mesiek ör- gütleri, öğrenci gruplan ve sendikalar da destek verdi. "Demokraük Türkive, Halk Binierce emekçi Sıhhîye Meydanı'nda AKP iktidannın uyguJamalannı protesto etti. (AA) İçin Bütçe" yazılı pankartın arkasında yürüyen emekçiler Talatpaşa Bulvan ve Atatürk Bulvan'nı izleyerek Sıhhiye Meydanı'na ulaştı. Kortejin başlangıcı meydana girdiğın- de sonu hâlâ gardaydı. Alanın doldurulmasının ardından mi- tingi düzenlemekomitesi, yurt- taşlara Meclis'te görüşülen 2006 bütçesini oylattı. Alanı dolduran biniercekişi, ıshklar- la protesto ettikleri bütçeye el- lerini kaldırarak "hayır" oyu verdi. Üzerinde "Işçiyiz, hak- hyız,kazanacağE", "ÂKPhal- ka hesap verecek", "İşimize. ekmegimizcgelecegnnKesahip çıkacağız''pankart]an taşıyan katılımcılara seslenen DlSK Genel Başkanı Sûleyman Çe- lebi, hükiimetin ekonomı po- litikalannı eleştirdi. Hükiime- tin tek bildiği şeyin "kendisi- neuerienreçeteleritıarfiyefluy- gulamak" olduğunu vurgula- yan Çelebi, "Ülkemizde işler iyi gftmiyor. Ekonomiyi EVIF yönetiyor.Cilaürakamiariabt- n aJdattıklanna bakmayın. 'Büyüme arttı' diyorlar, 'enf- Iasyon düştü' dhoriar. Ama işsiziik ve yoksufluk hâlâ bir numarahsorun"dedi. Çelebi, AKP iktıdan döneminde Tür- kiye'nin borçlannm üçekatlan- dığını, ekonominin yansının kayıtdışında olduğunuve ver- gilerin halkın sırtına yükJen- diğini söyledi. Hükümetiı AB'den takvim alabilmek içiı birçok yasa değişildıği yaptı ğıru anımsatan Çelebi, bugü- ne kadar dokunulmayan tek alan olarak sendikal haklann kaldığını voirguladı. Çelebi'den sonra söz alan KESK Genel Başkanı îsmail Hakkı Tom- bul, bütçe yasasını sertbirdil- le eleştirdigi konuşmasında savaşa. silahlanmaya, banka kurtarmalara, hortumculara para bulanlann, emekçiyi gör- mezdengeldiğini söyledi. 2006 bütçesi ile eğitime 16, sağhğa 7.5, yatınma ise 12 katrilyon aynldığma, buna karşın faiz için 46, silahJanma için de 15 katrilyon öngörüldüğunü anım- satan Tombul, "Burada bizun havaûnnza kastedenleregere- ken vanıtı \eri\oruz. Yağma yok. istediğmiz gibi at o\nata- mazsuuz" diye konuştu. Tom- bul, bütçede "halk unsuru- nun" bulunmadığını vurgula- dı. Tombul 'un konuşması sık sık "IMFdefd, bu memJeket bizun", "Direne direne kaza- nacağE","DemokratikTürki- ye, halk için bütçe" sloganla- nyla kesıldı. 6 4. Mıırat \asaldarau uyguhıyorlar' BütçegörüşmeleriAKP'libelediyelerin başlattığı içkiyasağı eleştirilerinesahne old CHP liBatu, 'BuyanlışlarAB y ye üyelikyolundaki umutları sarsmaktadır'dedi. ANKARA (Cmnhumet Bürosu) -AKP'li belediyelerin başlattığı ıç- ki yasağı, kurumlann 2006 bütçesi- nin görüşüldüğü TBMM Genel Ku- rulu'nda tarnşmakonusu oldu. ANA- VATAN Mardin Milletvekili Mu- harrem Doğan, AKP'yi "4. Mu- rat'tan kalma yasaklan" uygula- maklasuçlayarak "Taşdevriniyeso- na erdi bitiyor nıusunuz; taşlar bit- tigiiçin değü,kafalardeğijtiği için so- na ermiştir" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda DPT, SPK, BDDK, GAP Bölge Kalkınma Idaresi Başkanlığı, Tütün, Tütün Mamulleri ve AJkollü Içkiler Piya- sası Düzenleme Kurumu (TAPDK), Hazıne, AB Genel Sekreterliği, Ba- sın-Yayın Enformasyon Genel Mü- dürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Da- yanışma Genel Müdürlüğü, TÎKA ve DlE'nin 2006 yılı bütçeleri görüşü- lerek kabul edildi. Genel kuruJda Anavatan Partisi grubu adına söz alan Mardin Millet- vekili Doğan, tütün ürünlerine uygu- lanan nispi vergi sisteminin kaldırıl- dığına dilckat çekerek "Vergj uygu- lamalannızdan dolayı 300 trüyon B- ra zarar olmuştur. Bu parayı >aban- a sigara üretidleri kazanmtşür. Tür- khe'dekitütün üreticileri desteklen- roefidir" dedi. AB Genel Sekreter- liği bütçesi üzennde söz alan CHP Hatay Milletvekili tnalBatu ise "iç- kiyasağı" gibi uygulamalann yarat- tıği gerginJiğin AB ülkelerinde olum- suz algılamalara neden olduğunu be- lirterek "Bu yanlışlar Türkiye'nin AB'ye tam üyebği vohındaki umut- lan sarsmaktadjr" dedi. Kurumla- nn bütçeleri üzerindeki eleştirileri yanıtlayan Devlet Bakanı ve Başba- kan Yardımcısı AbdüJJafif Şener, alkollü ıçecekler piyasasındaİd ge- lişmelerle ilgili bilgi verdi. 2002- 2005 döneminde 227 firmarun ka- yıt altına alındığmı belirten Şener, "2003-2005 döneminde ise yasalara uygunsaüşyapmayan 79 bin 889 sa- öcının belgesi. kurul karanyia iptal edilmiştir" dedi. Sarıgürden Deniz ERKEKLER DE AĞLAR!•• _Ozellikle Philishave Cool Skin'i olmayanlar. • KOIVVA (AA) - Şişli Belediye Başkanı Mustafa SangüJ, eşi Aylin Sangül ile Mevlana'nın 732. Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri'ne katılmak Ü2ere Konya'ya geldi. Gülbahçe Tesisleri'nde basın toplantısı düzenleyen Sangül, kendilerinin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bir sorunu bulun- madığını, ancak "Baykal'ın halkla problemi olduğunu" iddia etti. MehmetAğar: Erdoğan nifakçı • ADAİSA (Cumhuriyet Bürosu) - Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, partisinin il kadın kollan kongresine katılmak üzere Adana'ya geldi. Ağar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı nifak çıkaracak tartışmalann öncüsü olmakla suçladı ve şaibelı seçimierle başbakan olduğunu ileri sürdü. İBDA-C'lilep yakalantn • \ADUZ(AA)- Liechtenstein'da terör örgütü IBDA-C üyesi olduğu ileri sürülen iki Türk yurttaşı yaka- landı. Üci zanlının, yaİdaşık bir yıldır Liechtenstein ve Isviçre"nin Saint Gall kantonunda sürdürülen soruşturma ve ararnalar sonucu yakalandt. Terör örgütü IBDA-C'ye malı destek sağladıklan sanılan iki zanluun. faaliyetlerini Vaduz kenrinde kurulu bir dini örgüt aracıhğıyla yürüttükleri kaydedildi. IRNOKTASI/0MLÇAL1ŞLAR Orhan Pamuk ve Yiicel Aşkın Davaları Philishave Cool Skin'le sinekkaydı tıraş! www.phifips.com.tr Tüketici Danışma Merkezi: 0800 261 33 02 60 JLT memnunıyet pnrfc karrçsnyss. I /Va* - 31 Arafe 20C6 tart*ri araanda PNKhave Cool Skm (HQ 6707 HQ 7740, HQ 774Z HQ 7760 HQ 7762 HQ 77*}^ HQ T 7 »!; -nodefcd Kjn ge^rt* PHILIPS sense and simplicity Vakit gazetesi, Orhan Pamuk davasını "Hayâsızlık" başlığıyla verdi. Vakit gazetesi, "Hep aynı hayâsızlık" diyerek duruşmayı şöyle yansıttı: "Kartel medyası ve AB cenahı; kişiye, kunıma ve du- ruma göre tavır koyarak çifte standart uyguluyor... Orhan Pa- muk'un hakaretlerini 'fikir özgür- lüğü' sayanlar, Vakit'in Alman- ya'da yargısız infaza uğramasını görmezden geldiler... Orhan Pa- muk, alenen '30 bin Kürt'ü ve 1 milyon Ermeni'yi öidürdük' diye- rek, millete hakaret etti... Vakit'in maruz kaldığı yargısız infaza se- sini çıkarmayan AB'ciler ve kar- telciler, şimdi kalkmış, Pamuk'un sözlerinin 'ifade özgürlüğü' kap- samında değerlendirilmesi ge- rektiğini söylüyorlar!.. Vakit'in maruz kaldığı yargısız infaza mü- dahale etmeyen hükümet ûyeleri de, şimdi Pamuk'u kurtarmanın telaşında!.." Vakit gazetesi, Rektör Yûcel Aşkın'ın tutuklanıp yargılanması konusunda da aynı tutumu izledi. Başından itibaren Askın'ı tutukla- yan anlayışı savundu, Aşkın'ın PKK'liler tarafından desteklendi- ğini bile söylemekten geri durma- dılar. Çarşamba günkü Vakit'in manşeti şöyleydi; "PKK'den Aş- kın'a tam destek." Haberin deva- mını okuduğunuzda tamamen çarpıtma olduğunu görüyorsu- nuz. Ama ne gam! • • • Vakit gazetesini duymayıp gör- meyenler için kısa bir bilgi vere- yim. Vakit gazetesi Islamcı radi- kalizmin sözcülerinden. Içki ya- sağını da büyük bir istekle savu- nuyor. Bütün bunların anlaşıla- mayacak ne yanı var diyebilirsi- niz. Gerçekten de anlaşılamaya- cak bir şey yok. Radikal Islamcı kanat Orhan Pamuk konusunda radikal milliyetçilerden farklı de- ğil. Türkiye'de demokrasiyi ve öz- gürlükleri savunanlar, Rektör Yü- cel Aşkın'ın kelepçelenip tutuk- lanmasını da, Orhan Pamuk'un düşünceleri nedeniyle yargı önü- ne çıkarılmasını da doğru görmü- yorlar. Rektör Aşkın, hakkındaki iddialar doğru mu değil mi, bunu yargılama süreci içinde anlayaca- ğız. Ancak, bir rektörün çok tar- tışmalı iddialar sonrası yaka paça tutuklanıp baskı altına alınması kabul edilemez. Türkiye'de ne yazık ki, birçok insan henüz hakkındaki iddialar tartışmalı iken bile tutuklanıyor, aylarca, yıllarca cezaevinde kal- dıktan sonra beraat edebiliyor. Yücel Aşkın olayında da itirazımız tutuklamaya. Ne yazık ki, mahke- melerimiz bu konularda çok hoy- rat davranıyorlar. • • • Vakit gazetesini neden örnek verdim? Vakit gazetesi, Islamcı kesimin en azından bir bölümü- nün duygu ve eğilimlerini yansıtı- yor. Abdurrahman Dilipak, Hü- seyin Üzmez gibi bu kesimin ta- nınmış birçok ismi bu gazetede yazıyorlar. Vakit, Hitler'in Yahudi- lere uyguladığı soykınmı savuna- cak kadar ileri giden yazarlara sahiptir. Bu gazetenin Orhan Pamuk ve Yücel Aşkın davaları konusunda- ki tutumu aynıdır. Ikisini de "düş- man" gören bir anlayış içindedir. Ben de bu nedenle diyorum ki, Yücel Aşkın ve Orhan Pamuk da- vaları konusunda Türk yargı sis- temi teklemiştir. Her iki davada da demokratik bir hukuk sistemi işlerin bu nok- taya gelmesine engel olabilird'. Yücel Aşkın tutuklanmadan yar- gılanabilirdi. Orhan Pamuk davası açılmayabilirdi. • • • Adalet Bakanı Cemil Çiçek, önceki günkü korkutucu görüntü- lerin, Türkiye'yi dünyanın gözün- de küçük düşürmenin asıl sorum- lusudur. Türk Ceza Kanunu'nun "sakıncalı" maddelerinin bütün uyarılara rağmen kalmasını sağ- ladı. Orhan Pamuk davasının açılmasına izin vermemesi müm- künken izin verdi. Şişli Adliye- si'nde o utanç görüntülerinin ön- lemini alması için Şişli Savcılığı'nı uyarıp önlem alınmasını sağla- ması gerekirken yapmadı. Orhan Pamuk'un avukatı Ha- luk inanıcı, duruşmanın baştan sona bir hukuk rezaleti içinde geçtiğini belirtti. ozellikle salonu dolduran müdahil avukatların, Orhan Pamuk'a ve yabancı par- lamenterlere militan bir dille ha- karet ettiklerini söyledi. 301. maddenin tüzelkişilikle ilgili bir yargılama öngörmesine rağmen militan müdahillerin rahatça mah- kemeyi işgal etmelerinin anlaşıl- ması mümkün değildi. Adalet Ba- kanlığı bu konuda yapılan başvu- rulara karşı da sessiz kalmıştı. Orhan Pamuk ve Yücel Aşkın davalarındaki hoyratlık noktasın- da bir benzerlik olduğunu kabul etmeliyiz. Hukuk, Türkiye'de oto- riter bir şekilde kullanılıyor. De- mokratik bir ülkede bunların ol- ması mümkün değil. Üzücü ve ayıp bir manzarayla karşı karşıya- yız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle