Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18ARALIK2005PA2
HABERLER
DUNYADA BÜGUN
ALİ SİRMEN
Daralınca Rııfıun Hafit Çelenk'i flnımsa!
Sevgili,
Bir insan senin yurdunda, duçar olduğu
manevi işkencenin sonucunda canına kıyı-
yorsa, bir başka insan aynı işkencenin al-
tında, canına mal olabilecek biçimde has-
talanıyorsa, sen kırlara çıkıp "lay lay lom"
gezemezsin, kuşlara, çiçeklere bakarak
eğlenemezsin.
Yargı eliyle baskı yöntemleri uygulayıp
sindirme uygulanıyorsa eğer sen bunu
görmezden gelemezsen, kahrolmadan
edemezsin.
Çünkü her şeyden önce, insansın sen.
Bu yüzden biliyorum ki, şu günlerde çok
kötü bir ruh durumu içindesin. Hukuku alet
ederek bir insanın üstüne çullanıldığı "uy-
gar dünya!"r\m buna seyirci kaldığı bir or-
tamda tabii ki daralacaktır ruhun.
Ve üstelik, böyle uygulamalann sıkça ya-
pıldığı bir yerdir senin yurdun. Işte öyle an-
larda Sevgili, nafile tesellilerle avunmak
için değil, ama azmini, umudunu korumak
için Halit Çelenk'i antmsa.
Halit Çelenk'i tanımasan bile; hukuk
devleti, daha yaşanası, daha insanca bir
dünya özleyen herkes gibi sen de adını
duymuşsundur.
0, bir avukat. Alınmasın avukat dostla-
nm ama herhangi bir avukat değil, hukuku
araç değil, daha mutlu, daha adil bir dün-
yaya varacak bir amaç olarak benimseyen
avukatlardan.
Savunduğu k/şiler değişir ama değişme-
yen, bütün savunmafannın amacının adaJet
olmasıdır.
*••
Hukukun sık sık, guguka çevrildiği, güç-
lünün çoğu kez haklı kabul edildiği bir or-
tamda adaleti araması yetmiyormuş gıbi
bir kusuru daha vardır Halit Çelenk'in, sö-
mürünün, teslimiyetin alabildiğine egemen
olduğu bir düzende, emeği kutsal sayan,
fırsat eşitliğini kollayan sosyalist bir aydın-
dıro.
Böylesi bir insanda, çelik gibi bir ırade,
engin bir yürek gerekir tabii ki, bu iki niteli-
ğin varlığı, varsıl k/lar Halit Bey'i.
Ve o bizim, daraldığımız günlerde umut
ışığımızdır.
Haksızlıktan, hukuksuzluktan yakındığı-
nız, kurumlann oturamadığından yakındığı-
nız bir dönemde, onun yaşamöyküsüne
baktığın zaman eksik, dökük kurumlarla
idare edilen ortamda boşluğu hukuku sa-
vunmakta kurumlaşmış insanlanmız doldu-
rurlar.
Yıllar yıllar önce, yine bir karanlık dö-
nemde, bir Avrupalı dostuma Halit Bey ve
sayılan az da olsa, bu nicel azlığı, nitel va-
sıflanyla kapatan benzerlerini ömek göste-
rerek "Hep haksızltklan, bozukluklan görü-
yorsunuz ve haklı olarak Tûrkiye'yi böyle
gösteriyorsunuz, ama bak, bizde böyle
anıt insan/ar da var. Ontan da görmek ve
herkese göstermek zorundasınız, gerçek
görüntü ancak o zaman ortaya çıkar. Ge-
lecekte ülkem, baskının, zulmün, o zaman
adı bile unutultnuş olacak olan maşalanyla
değil, Halit Çelenk ve benzerleriyle anıla-
caktır" demiştirn.
Hak vermişti bana dostum, ama içten bir
hayıflanmayla, beni derinden yaralayan şu
haklı gözlemini de eklemişti:
- Bizim tarihimizde de öyle oldu "Itham
ediyorum" diye ortaya fırlayan Zola'yı
anımsa, tarihimizin yüz aklan onlardır. Ama
şu var ki, biz artık o asamaları geçtik. Siz
ise hâlâ bu insanlara gereksinim duyuyor-
sunuz.
•••
* Baskı dönemlerinde zora düşenlerin
çoğu gibi benim de savunmanım Halit Çe-
lenk. 0 olaydan da önce başlayan bir
dostluğumuz vardı. Ankara günlerirnden
birinde, Halit Bey'in evindeydik, eşi, Uğur
Mumcu ve Muammer Aksoy ile birfikte.
Bir ara, Muammer Aksoy şimdi adını
unuttuğum bir kişiden söz erti. Her zaman
afacan çocuk ruhunu korumuş olan Uğur,
muzipçe gülümseyerek biraz da Muammer
Hoca'nın damarına basmak için olsa ge-
rek,
- Evet iyi, hoş bir insandır ama biraz deli-
dir, deyiverdi.
Muammer Aksoy çılgınca fırladı ayağa
ve haykırdı:
- Tabii Uğurcuğum, bütün iyi ve doğru
dürüst insanlar biraz delidir!
Bu çıkış odada kahkahalann patlaması-
na neden oldu. Hepimiz hem gülüyor hem
de Muammer Hoca'yı tasdik ediyorduk.
Tepkisizfiğin, edikjenliğin akıl sayıldığı bir
ortamda, aklın tepkili gür sesinin delilik
olarak algılanmasından daha doğal ne ola-
bilirdi ki? Ve Muammer Aksoy'un övgüsü-
nü yaptığı delilik, işte bu tür bir delilikti.
Erasmus'un dostu, Muammer Aksoy öl-
dürüldü, Uğur Mumcu da....
Toplumsal aklın bileşkesi, onları bu akı-
betten kurtaramadı.
Ama onların, yürekleri ve akıllannı ortaya
koyarak verdik/eri mücadele bir gün toplu-
mu kurtaracak belki de. Tıpkı Halit Çe-
lenk'in mücadelesi gibi....
Sevgili, hukukun guguk olduğu dönem-
lerde yüreğin daralınca Halit Çelenk'i
anımsa. Hem yüreğin ferahlar hem de içine
düştüğün utanç duygusundan kurtulursun,
" Ama böyle ömeklerimiz de var" diyerek.
Kim bilir belki de, kurumlann iyice yerine
oturduğu bir toplumda insanların kuaım-
laşmasına gerek olmadan yaşayacağız.
Bugünleri yaşayanlara, o mutlu günler
belki de biraz yavan gelecek. Çünkü yaşa-
mı güzelleştiren, biraz da onu öyfe kılmak
için verilen insanca savaştır.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Sıhhiye Meydanı'm dolduran emekçiler, 'Halk için bütçe' sloganı ati
Emekçi, bütçeye 'hayır' dedi
ANK4RA(CumhııriyetBü-
rosu) - Sıhhiye Meydanı, 1
Mart tezkeresine karşı 2.5 yıl
önce düzenJenen mitingin ar-
dından bugünekadarki en coş-
kulu mitinge evsahipliği yap-
o. AKP iktidannın uygulama-
lannı protesto etmek için mey-
danda toplanan yakJaşık 20
bin kişi, ıslıklar ve alkışlarla
"Demokratik Türkiye, halk
için bütçe" diye haykırdı.
DlSK, KESK, TMMOB ve
Türk Tabipleri Birliği'nce
(TTB) düzenJenen "Demokra-
tik Türkiye, Halk İçin Bütçe"
mitinginekatılacaklar, dün sa-
bah saatJerinden itibaren An-
kara Gan önünde toplanmaya
başladı. Türkiye'nin birçok
ilindenkatılınıın olduğu mittng
içinKESK'e bağiıEğinm-Sen,
10 binin üzerinde üyesini oto-
büslerle Ankara'ya taşıdı.
Gann önündeki buluşma-
nuı ardından kortej oluşturan
katılımcılar mitingin yapıla-
cağı SıhhiyeMeydanı'na dog-
ru yürüyüşe geçti. Mitinge,
bazı siyasi partiler, mesiek ör-
gütleri, öğrenci gruplan ve
sendikalar da destek verdi.
"Demokraük Türkive, Halk
Binierce emekçi Sıhhîye Meydanı'nda AKP iktidannın uyguJamalannı protesto etti. (AA)
İçin Bütçe" yazılı pankartın
arkasında yürüyen emekçiler
Talatpaşa Bulvan ve Atatürk
Bulvan'nı izleyerek Sıhhiye
Meydanı'na ulaştı. Kortejin
başlangıcı meydana girdiğın-
de sonu hâlâ gardaydı. Alanın
doldurulmasının ardından mi-
tingi düzenlemekomitesi, yurt-
taşlara Meclis'te görüşülen
2006 bütçesini oylattı. Alanı
dolduran biniercekişi, ıshklar-
la protesto ettikleri bütçeye el-
lerini kaldırarak "hayır" oyu
verdi. Üzerinde "Işçiyiz, hak-
hyız,kazanacağE", "ÂKPhal-
ka hesap verecek", "İşimize.
ekmegimizcgelecegnnKesahip
çıkacağız''pankart]an taşıyan
katılımcılara seslenen DlSK
Genel Başkanı Sûleyman Çe-
lebi, hükiimetin ekonomı po-
litikalannı eleştirdi. Hükiime-
tin tek bildiği şeyin "kendisi-
neuerienreçeteleritıarfiyefluy-
gulamak" olduğunu vurgula-
yan Çelebi, "Ülkemizde işler
iyi gftmiyor. Ekonomiyi EVIF
yönetiyor.Cilaürakamiariabt-
n aJdattıklanna bakmayın.
'Büyüme arttı' diyorlar, 'enf-
Iasyon düştü' dhoriar. Ama
işsiziik ve yoksufluk hâlâ bir
numarahsorun"dedi. Çelebi,
AKP iktıdan döneminde Tür-
kiye'nin borçlannm üçekatlan-
dığını, ekonominin yansının
kayıtdışında olduğunuve ver-
gilerin halkın sırtına yükJen-
diğini söyledi. Hükümetiı
AB'den takvim alabilmek içiı
birçok yasa değişildıği yaptı
ğıru anımsatan Çelebi, bugü-
ne kadar dokunulmayan tek
alan olarak sendikal haklann
kaldığını voirguladı. Çelebi'den
sonra söz alan KESK Genel
Başkanı îsmail Hakkı Tom-
bul, bütçe yasasını sertbirdil-
le eleştirdigi konuşmasında
savaşa. silahlanmaya, banka
kurtarmalara, hortumculara
para bulanlann, emekçiyi gör-
mezdengeldiğini söyledi. 2006
bütçesi ile eğitime 16, sağhğa
7.5, yatınma ise 12 katrilyon
aynldığma, buna karşın faiz
için 46, silahJanma için de 15
katrilyon öngörüldüğunü anım-
satan Tombul, "Burada bizun
havaûnnza kastedenleregere-
ken vanıtı \eri\oruz. Yağma
yok. istediğmiz gibi at o\nata-
mazsuuz" diye konuştu. Tom-
bul, bütçede "halk unsuru-
nun" bulunmadığını vurgula-
dı. Tombul 'un konuşması sık
sık "IMFdefd, bu memJeket
bizun", "Direne direne kaza-
nacağE","DemokratikTürki-
ye, halk için bütçe" sloganla-
nyla kesıldı.
6
4. Mıırat \asaldarau uyguhıyorlar'
BütçegörüşmeleriAKP'libelediyelerin başlattığı içkiyasağı eleştirilerinesahne old
CHP liBatu, 'BuyanlışlarAB y
ye üyelikyolundaki umutları sarsmaktadır'dedi.
ANKARA (Cmnhumet Bürosu)
-AKP'li belediyelerin başlattığı ıç-
ki yasağı, kurumlann 2006 bütçesi-
nin görüşüldüğü TBMM Genel Ku-
rulu'nda tarnşmakonusu oldu. ANA-
VATAN Mardin Milletvekili Mu-
harrem Doğan, AKP'yi "4. Mu-
rat'tan kalma yasaklan" uygula-
maklasuçlayarak "Taşdevriniyeso-
na erdi bitiyor nıusunuz; taşlar bit-
tigiiçin değü,kafalardeğijtiği için so-
na ermiştir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda DPT,
SPK, BDDK, GAP Bölge Kalkınma
Idaresi Başkanlığı, Tütün, Tütün
Mamulleri ve AJkollü Içkiler Piya-
sası Düzenleme Kurumu (TAPDK),
Hazıne, AB Genel Sekreterliği, Ba-
sın-Yayın Enformasyon Genel Mü-
dürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Da-
yanışma Genel Müdürlüğü, TÎKA ve
DlE'nin 2006 yılı bütçeleri görüşü-
lerek kabul edildi.
Genel kuruJda Anavatan Partisi
grubu adına söz alan Mardin Millet-
vekili Doğan, tütün ürünlerine uygu-
lanan nispi vergi sisteminin kaldırıl-
dığına dilckat çekerek "Vergj uygu-
lamalannızdan dolayı 300 trüyon B-
ra zarar olmuştur. Bu parayı >aban-
a sigara üretidleri kazanmtşür. Tür-
khe'dekitütün üreticileri desteklen-
roefidir" dedi. AB Genel Sekreter-
liği bütçesi üzennde söz alan CHP
Hatay Milletvekili tnalBatu ise "iç-
kiyasağı" gibi uygulamalann yarat-
tıği gerginJiğin AB ülkelerinde olum-
suz algılamalara neden olduğunu be-
lirterek "Bu yanlışlar Türkiye'nin
AB'ye tam üyebği vohındaki umut-
lan sarsmaktadjr" dedi. Kurumla-
nn bütçeleri üzerindeki eleştirileri
yanıtlayan Devlet Bakanı ve Başba-
kan Yardımcısı AbdüJJafif Şener,
alkollü ıçecekler piyasasındaİd ge-
lişmelerle ilgili bilgi verdi. 2002-
2005 döneminde 227 firmarun ka-
yıt altına alındığmı belirten Şener,
"2003-2005 döneminde ise yasalara
uygunsaüşyapmayan 79 bin 889 sa-
öcının belgesi. kurul karanyia iptal
edilmiştir" dedi.
Sarıgürden Deniz
ERKEKLER DE
AĞLAR!•• _Ozellikle Philishave
Cool Skin'i olmayanlar.
• KOIVVA (AA) - Şişli Belediye
Başkanı Mustafa SangüJ, eşi Aylin
Sangül ile Mevlana'nın 732. Vuslat
Yıldönümü Etkinlikleri'ne
katılmak Ü2ere Konya'ya geldi.
Gülbahçe Tesisleri'nde basın
toplantısı düzenleyen Sangül,
kendilerinin CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal ile bir sorunu bulun-
madığını, ancak "Baykal'ın halkla
problemi olduğunu" iddia etti.
MehmetAğar:
Erdoğan nifakçı
• ADAİSA (Cumhuriyet
Bürosu) - Doğru Yol Partisi
(DYP) Genel Başkanı Mehmet
Ağar, partisinin il kadın kollan
kongresine katılmak üzere
Adana'ya geldi. Ağar, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ı nifak
çıkaracak tartışmalann öncüsü
olmakla suçladı ve şaibelı
seçimierle başbakan olduğunu
ileri sürdü.
İBDA-C'lilep yakalantn
• \ADUZ(AA)- Liechtenstein'da
terör örgütü IBDA-C üyesi olduğu
ileri sürülen iki Türk yurttaşı yaka-
landı. Üci zanlının, yaİdaşık bir
yıldır Liechtenstein ve Isviçre"nin
Saint Gall kantonunda sürdürülen
soruşturma ve ararnalar sonucu
yakalandt. Terör örgütü IBDA-C'ye
malı destek sağladıklan sanılan iki
zanluun. faaliyetlerini Vaduz
kenrinde kurulu bir dini örgüt
aracıhğıyla yürüttükleri kaydedildi.
IRNOKTASI/0MLÇAL1ŞLAR
Orhan Pamuk ve Yiicel Aşkın Davaları
Philishave Cool Skin'le sinekkaydı tıraş!
www.phifips.com.tr Tüketici Danışma Merkezi: 0800 261 33 02
60 JLT memnunıyet pnrfc karrçsnyss. I /Va* - 31 Arafe 20C6 tart*ri araanda PNKhave Cool Skm (HQ 6707 HQ 7740, HQ 774Z
HQ 7760 HQ 7762 HQ 77*}^ HQ T
7
»!; -nodefcd Kjn ge^rt*
PHILIPS
sense and simplicity
Vakit gazetesi, Orhan Pamuk
davasını "Hayâsızlık" başlığıyla
verdi. Vakit gazetesi, "Hep aynı
hayâsızlık" diyerek duruşmayı
şöyle yansıttı: "Kartel medyası ve
AB cenahı; kişiye, kunıma ve du-
ruma göre tavır koyarak çifte
standart uyguluyor... Orhan Pa-
muk'un hakaretlerini 'fikir özgür-
lüğü' sayanlar, Vakit'in Alman-
ya'da yargısız infaza uğramasını
görmezden geldiler... Orhan Pa-
muk, alenen '30 bin Kürt'ü ve 1
milyon Ermeni'yi öidürdük' diye-
rek, millete hakaret etti... Vakit'in
maruz kaldığı yargısız infaza se-
sini çıkarmayan AB'ciler ve kar-
telciler, şimdi kalkmış, Pamuk'un
sözlerinin 'ifade özgürlüğü' kap-
samında değerlendirilmesi ge-
rektiğini söylüyorlar!.. Vakit'in
maruz kaldığı yargısız infaza mü-
dahale etmeyen hükümet ûyeleri
de, şimdi Pamuk'u kurtarmanın
telaşında!.."
Vakit gazetesi, Rektör Yûcel
Aşkın'ın tutuklanıp yargılanması
konusunda da aynı tutumu izledi.
Başından itibaren Askın'ı tutukla-
yan anlayışı savundu, Aşkın'ın
PKK'liler tarafından desteklendi-
ğini bile söylemekten geri durma-
dılar. Çarşamba günkü Vakit'in
manşeti şöyleydi; "PKK'den Aş-
kın'a tam destek." Haberin deva-
mını okuduğunuzda tamamen
çarpıtma olduğunu görüyorsu-
nuz. Ama ne gam!
• • •
Vakit gazetesini duymayıp gör-
meyenler için kısa bir bilgi vere-
yim. Vakit gazetesi Islamcı radi-
kalizmin sözcülerinden. Içki ya-
sağını da büyük bir istekle savu-
nuyor. Bütün bunların anlaşıla-
mayacak ne yanı var diyebilirsi-
niz. Gerçekten de anlaşılamaya-
cak bir şey yok. Radikal Islamcı
kanat Orhan Pamuk konusunda
radikal milliyetçilerden farklı de-
ğil.
Türkiye'de demokrasiyi ve öz-
gürlükleri savunanlar, Rektör Yü-
cel Aşkın'ın kelepçelenip tutuk-
lanmasını da, Orhan Pamuk'un
düşünceleri nedeniyle yargı önü-
ne çıkarılmasını da doğru görmü-
yorlar. Rektör Aşkın, hakkındaki
iddialar doğru mu değil mi, bunu
yargılama süreci içinde anlayaca-
ğız. Ancak, bir rektörün çok tar-
tışmalı iddialar sonrası yaka paça
tutuklanıp baskı altına alınması
kabul edilemez.
Türkiye'de ne yazık ki, birçok
insan henüz hakkındaki iddialar
tartışmalı iken bile tutuklanıyor,
aylarca, yıllarca cezaevinde kal-
dıktan sonra beraat edebiliyor.
Yücel Aşkın olayında da itirazımız
tutuklamaya. Ne yazık ki, mahke-
melerimiz bu konularda çok hoy-
rat davranıyorlar.
• • •
Vakit gazetesini neden örnek
verdim? Vakit gazetesi, Islamcı
kesimin en azından bir bölümü-
nün duygu ve eğilimlerini yansıtı-
yor. Abdurrahman Dilipak, Hü-
seyin Üzmez gibi bu kesimin ta-
nınmış birçok ismi bu gazetede
yazıyorlar. Vakit, Hitler'in Yahudi-
lere uyguladığı soykınmı savuna-
cak kadar ileri giden yazarlara
sahiptir.
Bu gazetenin Orhan Pamuk ve
Yücel Aşkın davaları konusunda-
ki tutumu aynıdır. Ikisini de "düş-
man" gören bir anlayış içindedir.
Ben de bu nedenle diyorum ki,
Yücel Aşkın ve Orhan Pamuk da-
vaları konusunda Türk yargı sis-
temi teklemiştir.
Her iki davada da demokratik
bir hukuk sistemi işlerin bu nok-
taya gelmesine engel olabilird'.
Yücel Aşkın tutuklanmadan yar-
gılanabilirdi. Orhan Pamuk davası
açılmayabilirdi.
• • •
Adalet Bakanı Cemil Çiçek,
önceki günkü korkutucu görüntü-
lerin, Türkiye'yi dünyanın gözün-
de küçük düşürmenin asıl sorum-
lusudur. Türk Ceza Kanunu'nun
"sakıncalı" maddelerinin bütün
uyarılara rağmen kalmasını sağ-
ladı. Orhan Pamuk davasının
açılmasına izin vermemesi müm-
künken izin verdi. Şişli Adliye-
si'nde o utanç görüntülerinin ön-
lemini alması için Şişli Savcılığı'nı
uyarıp önlem alınmasını sağla-
ması gerekirken yapmadı.
Orhan Pamuk'un avukatı Ha-
luk inanıcı, duruşmanın baştan
sona bir hukuk rezaleti içinde
geçtiğini belirtti. ozellikle salonu
dolduran müdahil avukatların,
Orhan Pamuk'a ve yabancı par-
lamenterlere militan bir dille ha-
karet ettiklerini söyledi. 301.
maddenin tüzelkişilikle ilgili bir
yargılama öngörmesine rağmen
militan müdahillerin rahatça mah-
kemeyi işgal etmelerinin anlaşıl-
ması mümkün değildi. Adalet Ba-
kanlığı bu konuda yapılan başvu-
rulara karşı da sessiz kalmıştı.
Orhan Pamuk ve Yücel Aşkın
davalarındaki hoyratlık noktasın-
da bir benzerlik olduğunu kabul
etmeliyiz. Hukuk, Türkiye'de oto-
riter bir şekilde kullanılıyor. De-
mokratik bir ülkede bunların ol-
ması mümkün değil. Üzücü ve
ayıp bir manzarayla karşı karşıya-
yız.