19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
« 8 ARALIK 2005 PAZAR CUMHURİYET Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 SAYFA 17 Hakan Karayavuzoğlu: "Başbakan, bütçe konuşmasında tarımdan söz ederken buğday ithal edilmediğini söyledi. Nedense buğday rthalinin yasak olduğundan söz etmedi. Yasağı kaldırsınlar da tanm politikasının ne kadar başarılı olduğunu görelim!" - Türkiye'nin kredi notu yükselecekmiş... "Daha çok borçlanacağız demektir!" Efektronik posta: denizsom©cumhwiyetcom.tr www.danizsom.com Imam hatipliler açık lise diploması alacakmış. Demek ki, kapalı okuyup açık bitirecekleri İKİLEM, "Senin teröristin, benim özgüriük savaşçım" diyor. Özellikle Ermeni ve Kürt terörü konusundaki araştırmalanyla tanıdığımız Ercan ÇitJioğlu, terörü yeşerdiği, beslendiği, geliştirildiği, desteklendiği ve kullanıldığı "gri alan"lardan yola çıkarak incelediği ve Ümit Yayıncılık'tan çıkan "Gri Tehdit: Terorizm" kitabında bu ikilemi mercek altına alıyor: "Siyah ve beyazdan oluşan değer yargılannın egemen olduğu, iyilerie kötülerin kesin sınırlarla ayrıldığı, insanlann eş normatif değerler çevresinde bütünleştiği, düşünsel aynlık ve aykınlıklann sınırlarının tanımlanabildiği, evet ve hayırlar arasında 'belki' ve 'ama'lann kanşmadığı bir dünyanın değerler sistemi içinde daralacak 'gri alanlar' terorizmin de yaşam alanının daralması sonucuna eşlik edecek ve tanısı konulmuş bir hastalıkla (eğer hastalıksa) savaşım Gri tehditdaha kolay ve rasyonel bir zemine oturmuş olacaktır." Insanın içindeki "şiddet" doğasından başlayıp terörün etimolojik anlamına kadar uzanan araştırmasında Çitiioğlu, terorizmi psikolojik yönden de irdeliyor "Hiç kimsenin 'sabah uyandığımda terörist olmaya karar verip, bugün benim eylem günüdür' demediği gerçeğinden çıkışla, kendilerini ölüme adayan ve tanımadıklan insanlann yaşamlannı sona erdirme hak ve karaıiılığını görerek, eylemleri sonrasında yalnızca görevini yerine getirmiş olmanın hazzını duyup, hiçbir suçluluk psikolojisi ya da pişmanlığa kapılmayan, vicdanı rahatsız olmayan bu gibilerin, klasik çözümlemelerinde herfıangi bir psikiyatrik bozukluğa rastlanmamış oluşu (istisnai ömekler bu değeriendirmenin dışında algılanmalıdır), teröristin, örgüt öncesi yaşamının hertıangi bir ruhsal rahatsızlıkla açıklanamaması karşımızdaki olgunun çözümünün ne denli çetin olduğunun ayn bir göstergesi niteliğindedir." Çitiioğlu, terorizmi tarihsel süreci içinde değerlendirirken günümüzde "dördüncü evre"nin yaşandığını belirtiyor. Dördüncü evrede, Başbakan Recep Tayip Erdoğan sinirienecek ama "dini dalga" karşımıza çıkıyor: Dinin radikalleşmesi. Sorunun evrensel boyutta çözümü "gri alan"larda yatıyor ama yakın gelecek pek parlak değil. Ercan Çitiioğlu, siber terör olasılığından söz ediyor. Gri Tehdit: Terorizm, önemli bir kitap. AlışkanlıkDoğan Kapkıner: * Diyarbakır'da 'Kürt Zirvesi' toplanıyormuş. Düne kadar böyle bir toplantı yurtdışında yapılsaydı o ülke için demediğimizi bırakmazdık. "Alıştınyoriar!" Seçmece Akif Kökçe: "Işgal altındaki Irak'ta üçüncü kez seçim ı yapıldı. Seçimle demokrasi gelseydi, Irak demokrasiye boğulmuştu!" SESSÎZSEDASIZ(') *%&%%& Devletin ihanete karşı koyamaması NEREDEN nereye... Serdar Kuru "Türkiye Düşürülürken" kitabında Romalı siyasetçı Cicero'nun senatoda "işbirlikçiler üzerine yaptığı konuşmaya yer vermiş; Osman Şahin de "okuyun" diye göndermiş: "Bir millet içinde bannan aptallann hatta hırsı aklını aşmışların vereceği zararlardan kurtulabilir. Fakat içinden kaynaklanan ihanetten kurtulamaz. Kapılara dayanmış düşman daha az korkutucudur. Çünkü kim olduklan bilinir ve bayraklannı açıkça taşıyarak kapılannıza dayanıriar. Fakat hain bu kapılann içinde serbestçe dolaşıp, sinsi fısıltılarla bütün sokakları doldurur, hatta devletin içinde bile kendisini duyurabilir. Hain, hain gibi gözükmez. Kurbanlannın dilinden konuşur, onların yüz ifadesini takınır ve onlar gibi giyinir ve bütün insanlann kalplerinde yatan değerlere hitap eder. Böyle bir hain milletin vicdanını çürütür, devletin temellerini sarsmak için gizli ve bilinmez şekillerde çalışır. Bütün siyasi bünyeyi zehirier. Bu sebeple devletin kurumlan artık düşmana karşı koyamaz. Bir katil bile bir hainden daha az korkunçtur. Hainlik, korkunç, bulaşıcı bir hastalıktır." Meraklısına not: O sıra Roma Imparatorluğu en pariak dönemini yaşıyordu ve dünyaya egemendi. Cicero, Isa'dan önce 43 yılında öldürüldü. Imparatorluk, cüssesine uygun zamanda parçalandı. ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Rumelihisan'nda Dileğimiz: 'Cahide Tamer Tiyatrosu' "Doknabahçe'de Atatürk'ün naaşına eşlik eden siyah çetenk- lerden Giizel SanatlarAkademi- g'njnldni taşnan iki erkekarka- daşıyla biriikte yürüyen genç kı- an adhCahide Tamer'dir. Ve 'Ya- vuz'u onaran Ahmet Saim Bey'in kızıdır!.." Tarih sevdalısı şair Sunay J^SMO, Cumhuriyetin ilk kadın mLmarlanndan Cahide Tamer ı anlatırken yazmıştı bunlan... Deniz Binbaşısı Ahmet Saim Bey, Birinci Dünya Savaşı'nda ağır yaralanan Yavuz ZjrhhsTnı oaanrken, gün gelip aynı gemi- lin Gazi'ye son yolculugunda <ia eşlik edeceğini bilebilir rruy- di?.. Hele kızının, bu dayanıl- maz aynhğa, "okuhTnun çelen- gini taşıyarak tanık olacağııu... Saim Bey'in mesleğine bağ- ihğmı bilenler, Cahide'nin de "babaa gibi" olacağım herhal- de tahmin etmişlerdir. Çünkü, ükokuldan itibaren ele avuca fiğmayan Cahide, "akade- ni"nin de başanlı mimarlık öğ- lencilerinden biriydi... O kadar b, belki de en değerli "mezuni- ret armağanT, ho- ialarından İbrahim Çalh'nın imzasını aşıyan portresiy- Üç mimar kız Önceki hafta yi- irdiğimiz Cahide Tamer'in "efsane- ri" denebilecek nimarlık serüveni- ıi araştıranlar, 9 2kim 1959 tarihli Hayat Mecmu- ısı'ndaki manşeti ınutamazlar: "Rumetihisan'nı 3 Türk Kıa Restore EttL." 1955'te başlanan ve 3 yılda amamlanan restorasyon için törenle teşekkür" edilen genç aimarlar Cahide Tamer, Sefana Emter ve Muaüa Eyüboğlu'ydu. Vlakaledeki imza da bilge bir sadın aydınımız, Prof. Dr. Afet tnan'aaitti... Bugün, Rumelihisan'ndaki yaz konserlerini bile Cahide Ta- mer'e borçlu olduğumuzu kaç üşi bihr?.. Muhsn Ertuğrul'un, hisann içinde bir açık hava tiyat- rosu yapılması önerisi, Vakıflar tdarea'nin o yıllardaki "sorum- hı mimar"ı Cahide Tamer uy- gun bulduğu için gerçekleşebil- di... Çünkü Cahide Hanım, herke- si hayran bırakan çalışkanlığıy- [a, anıtsal yapılann onanmıyla yetinmez, "yeni işlevler"le top- lumsal yaşama katılmaları için de "önder"lik eder; genel mü- iürleri bile etkilerdi... Cahide Tamer Anadolu'daki çok sayıda tarihsel yapıtın da onanmını gerçekleştirdi. Örne- ğin, Bolu- Taraklıda, Koca Us- ta MimarSinan a ait450ya$ın- daki Yunus Paşa Camisi'ru de 1960'larda "kuıtar"mıştı... "Restorasyon, şür yazmak gi- bidir_~ diyen rrumanmızın Geb- ze'deki Çoban Mustafa Paşa Külüyesi ne hizmeti için de, ta- nıtım kitapçığında şöyle yazı- yor: "Uzun yıllar harabe kalan külüyenin bugünkü mükemmei- Hğini Sn. Yüksek Mimar Cahi- de Tamer' e borçluyuz™" Erkekkre mum tutturdu Inşaatlarda damdan dama do- laşan; iskelelerden inmeyen; ha- talan asla affetnıeyerek işçile- rin, ustalann korkulu rüyası olan ve herkesin "kadın şövalye" de- diği Cahide Tamer'in bu u mum tutturan" mimarlığına, beUi ki "erkek" meslektaşlan pek des- tekvermemişler. Bakın, Mimar- lar Odası 1954'te kurulurken, *baş"larda değil de 491 acfl nu- marası verildiğüıi nasıl anlatı- yor: "Bizier hep biriikte ka\doJ- duk: ama erkek- ler ilk numarala- n aldı, ashnda ben de T numa- raJı üye olabihr- dim~" Boğaziçi'nin en eski ve en ün- lü srvil mimarlık şaheseri, 306 ya- şındakı Amcaza- de Yahsı'nın da bugün "hâlâ" ayakta kalabil- mesini yine Ca- hide Tamer'e borçluyuz. Çünkü 1960'larda "suyım altmda" gerçekleştirilen sağlamlaştırma çahşmalannı da "denizegirerek" denetlemişti... 1970'lerdeki Ecevit-Erbakan koalisyonunda, Vakıflar'ın yö- netimi MilH Selamet Partisi'ne geçince; "kadını yetkili görme- ye dayanamayan" yöneticiler yüzünden, bu "kahraman mi- man"mız, görevini bırakmak zorunda kalır. Oysa, aynı kesün- lerin "gurur" içinde ibadet et- tileri çok sayıda anıtsal cami- miz, Cahide Hamm'ın "akb, emegi ve becerisi"yle yaşaüla- bilmişti... Mimar Belediye Başkanı Ka- dir Topbaş'tan dileğimiz, tüm "yaşamı"nı tstanbul'un anıtla- nna "adayan" mimar Cahide Hamm'ın adının, Rumelihisa- n'ndaki "Açık Hava Tîyatro- su"nda ölümsüzleştirilmesi... Böylece, kent ve tarihimiz adına bir "vefa borcu" da öden- miş olmaz mı? oekinci ı cumhuriyet.tom.tr Mimar Cahide Tamer 1915-2005 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicskı yahoo.com.tr ÇtZGİLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci <ı mynet.com H A R B t SEMİH POROY HAYAT EPlK TÎYATROSU MUSTAFA BÎLGÎ* hayatepik : mynet.com YA SEV YA TERKET LAN! ZATEN HEPtNÎZ VATAN 1 AÛLYON ERMENÎ 30 BİN KURT.. SORU, 5OYLE SORULACAKTTR ARTIK; "90 KİLO ORHAN PAMUK MU 'HAFtFTtR', 90 KÎLO ORHAN DEMÎR AAt?" TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18 ArahJi tcncw.truuntaz-ariktin.cotn İNSAN HAKLAR/ YARGILANIYOR.'. 'O£ Su&ÜN, ÛNLÛ PAiNE (JAIVUS PEYM) , *İNSAN Mtçrr. iNGiLreee'oe DO&UP YETIÇEN P/HNE, rj- NtŞTtĞI BENJAMIN FGANKL/fi/ '/A/ <âV£7Ç/£V ÜZERİNE AME&İKA 'rA S/TMİÇTİ. ÖZ£U-İKL£ AME&İKM KO- LOUİLEISMtN SAĞtMSrzUSf /Çt'M E7KİU yAZJlAG YAZMIŞ, SU /ODUaM ÜMLÜ "SAğDUYCj"(OOMMOM SEA/SE) B/eO$ÜGÜA/Ü ÇI/CAGMŞT f?83 F&WSI2 DEVRİM/ ÜZeetME r &Sj4AISA'OAIC/ DEVGrM G/Lİ DUÇÜNCELEK" KlTAB/UI ÇiKARMIÇ, OAN, /NG/ÜZ /ucAfAeçrSrA/£ /cae$f HALtcr EY- YAPfT-fA// PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Prag'da Caz Tam, "Bugün hayatailişkin keyiflişeyleryazayım" diyorum, olmuyor, mutlaka "daha önemli" bir konu çıkıyor; son üç yazım Hasan Cemal'in Cumhuriyet'e olan o anlaşılması zor sevgisine kurban gitti. Oysa si- ze sıcağı sıcağına Prag'daki caz günlerinden söz edecektim geçen hafta Cazla ilgiJenenlerbilirier, Prag ezelden beri Doğu Avrupa'nın önemli caz merkezle- rinden biridir. Vagon Club, Ungelt Jazz'n' Blues Club, Reduta, Music Club "Maleho Glena", Metropolitan Jazz Club, Malostranskâ Beseda, Jazz Lounge u S- tare Panı, Kavâma "Na Pul Cesty", Agharta, Jazz- boat Prag, Jazz Club Z'eleznâ kentin önde gelen caz kulüpleri arasındadır. Bunlardan Reduta, zamanın ABD Başkanı Bill Clinton'ın Prag ziyareti sırasında buraya uğradığında dayanamayıp sahneye çıkarak saksofon çalmasıyla ayn bir ün yapmıştır. Bir festivaller kenti olan Prag'da 29 yıldır düzenle- nen Uluslararası Caz Festivali'nin yanı sıra bu yıl "Pra- gue Jazz Open" adıyla yeni bir caz buluşması haya- ta geçti. Bu buluşma, uluslararası katılımla yazın ve kışın olmak üzere yılda iki kez düzenleniyor, bizim açı- mızdan özelliği ise beş yıldır düzenlenen Afyonkara- hisar Caz Festivali ile "kardeş festlval" olması. • • • Afyonkarahisar Caz Festivali, neredeyse tek başı- na Hüseyin Başkadem adındaAfyonlu bir müzik öğ- retmeninin, bir "Don Kişof'un omuzlannda yükselen bir etkinlik. Başkadem dostumuz her yıl Türkiye'den ve dünyadan caz gruplarını Afyon'a topluyor, bu gö- rece tutucu kentimizde farklı bir "kent kültürü" oluş- turabilmek için olağanüstü çaba gösteriyor. Festival, yalnızca caz müziğiyle de sınırlı değil, bu genç adam etkinlik süresince resimden heykele, müzikten ede- biyata, tiyatrodan bilime çeşitli sanat ve kültür insan- lannı da Afyon'a çağırarak onlan "iş"e yönlendiriyor. Sanatçılar, edebiyatçılar, kültür insanlan Afyonkara- hisar'ın çeşitli ilçelerinde, köylerinde ilk ve ortaöğre- tim okullarına dağılarak derslere giriyorlar, öğrenci- leri ilk elden, ilk ağızdan sanatla, edebiyatla tanıştın- yorlar. Şimdiye kadar bu yoldan 20 binin üzerinde öğ- renciye ulaşılmış. Başkadem'in yaşama geçirdiği, dört yıldır düzenlenen bir de Klasik Müzik Festivali var Afyon'da. Tüm bunlar bin bir güçlüğün üstesın- den gelinerek, kaynaklan sinekten yağ çıkanlarak ba- şanlmış. Gerçek anlamıyla bir "başan öyküsü". Bu öykü günün birinde CNN International'a konu olunca dünyanın dört bir yanından "kardeşlik öneri- leri" gelmiş, Başkadem de Prag Açık Caz Günleri'ni seçmiş "kardeş" olarak. 6-10 Aralık 2005 günlerin- de Türkiye'den Nüket&Neşet Ruacan Beşlisi, Sibel Köse Dörtlüsü ve Ayşe Tütüncü Üçlüsü katıldılar bu kardeş festivale; Kanadalı kadın trompetçi Ingrid Jensen ve Çek piyanist Beata Hlavenkova Üçlüsü, Belçikalı Nathalie Loriers Piyano Üçlüsü, ünlü Çek pi- yanısti Otto Hjenic, Amerikalı tenorsaksofoncu Rich Perry ve Altılısı, Çek blues gitaristi Roman Pod- gorny gibi müzisyenlerle, gruplarla aynı sahneleri paytaştılar. Bu müzisyenlerin bir bölümü önümüzde- ki yıl düzenlenecek 6. Afyonkarahisar Caz Festiva- li'ne konuk olarak katılacak. Prag, Avrupa'nın en güzel kentlerinden biri; alan- lan, sokaklan, yapılan, kilıseleri, kalesıyle özenle ko- runmuş eski bir biblo gibi. Prag'a rejim değişikliği öncesi iki kez gitmiş, o zaman da sevmiştim, fakat bu kez daha güzel, daha ışıklı, daha bakımlı görün- dü gözüme. Avrupa Birliği kültür fonlanyla tüm kent elden geçirilmiş, aynca 1992 yılından bu yana UNES- CO'nun koruması altında, 2000 yılında da "Avru- pa'nın kültür kenti" seçilmiş. Her yıl milyonlarca tu- rist çekiyor. Kenti ressam Mehmet Güleryüz, tiyatro sanat- çılanmız Tilbe Saran ve Cüneyt Türel ile biriikte gezdik, Nâzım Hikmet'in Prag'dayken sıkça gittiği, kimi şiirierini yazdığı Caf'e Slavia'da oturduk, önümüzden akan Moldau Irmağı'nı, ırmak martılannın kanat çırpışlarını seyrettik. Doğal ki yurtdışına adım atan her Türk gibi bizier de bolca "memleket dediko- dusu" yaptık. Allah'tan geçen cuma günkü Şişli Adliyesi'ndeki rezillik yaşanmamıştı daha, o zaman Neşet Ruacan Usta'nın gitan bile kurtaramazdı bizi, ayağımızdaki giderek ağırlaşan yağlı çamurun dibe doğru çektiği bataktan. e-posta: dkavukcuogluo superonline.com BULMACA SEDAT YAŞAYAı\ SOLDANSAĞA: 1/ Topkapı Sarayı'nda, sadrazam ve hükümet üyelerinin devlet işlerini görüşmek için toplan- dıklan yer. 2/ Atlas Okya- nusu'nda Portekiz'e ait takımada... Bazı Arap ülkelerinde fa- aliyet gösteren sol eğilimli parti. 3/ Bir çeşit börülce... Bir hayvam dıştan örten kemiksi ya da boy- nuzsu örtü. 4/Utanç duyma... Kumaşla astar arasına konu- larak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez. 5/ Çevrebilim. 6/ Muğla'mn Milas ilçesine bağlı turistik bir belde... Sodyum elementinin simgesi. 7/Kayık, mavna ve küçük gemilerin kalafata çekildikleri yer... Kayak. 8/ Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklanyla koku- landınlrmş acımtırak bir içki... Brezilya'mn para birimi. 9/Kapalı bir yerdeki akışkanın basıncım ölçmeye yarayan aygıt. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/Oyundakazamlan bir parti... Birağaç. 2/Özsu... Eski dilde bağırsaklar. 3/ tçinde hiçbir şey bulun- mayan... Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin top- rak üstünde yayılan dallan. 4/ Brom elementinin simgesi... Boğa güreşçisi. 5/Olgunlaşmamış kavun. 6/Düğme ve süs eşyası yapmakta kullamlan bir de- niz kabuklusu... Bir nota. 7/Tıpta bir orgam su ve- rerek yıkama... "Semaya — çekti ah ü figannn" (Karacaoğlan). 8/ Şenliklerde caddelere kurulan süslü kemer... Bir şeyin varlığını kabul etmeme. 9/ Hararet... En küçük sosyolojik birim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle