Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
/WRALIK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
SÖZ OKURUN
Fikret Dağkoğlu
posta@ciunhuriyet.coin.tr
Faks:0 212 343 72 64
6
Şeriatıntemsilcisi ulemadır'
ulema. âlimin çoğuludur. Bu doğru; en azın-
dan sözlük anlatnı bu. Fakat göz ardı edilen,
edilmek istenen, sakJanan bir şey var: O da
ulemanın Osmanlı Imparatorluğu'nun temel
sınıflanndan biri olması, devletin özünden
sayılmasıdır.
Şeriatın temsilcisi ulemadır. Çünkü impara-
torluğun anayasası şeriattır. Şeriat ise dün-
ya ve ahiretle ilgili kurallann, uygulamala-
nn bütününü kapsar. Bu toplumsal düzende
elbette ulemanın yeri tartışılamaz. Ulema
dinsel ve dünyevi konularda fetva verir. Ya-
ni yapılacak işin şer-i şerife uygunluğu fet-
va ile kesinleşir. Örfi hukukun da şeriatla çe-
lişmemesi gerekir. Bu sınıf, pek çok aynca-
lıkla donatılmış bulunuyordu. Hatta ulema-
nın çocuklanna daha beşikteyken bu sıfat
veriliyordu. Beşik uleması deyimi buradan
gelir.
Sinıfın tepedeki en yüksek temsilcisi şey-
hülislamdır. Bunlar arasında gerçek anlam-
da büyûk bilginler olduğu gibi tersi de söz
konusudur. Matbaanın açılmasına ferva ve-
ren şeyhülislamdır. Ama III. Selim gibi ay-
dın bir padişah da yine fetva ile zindana tı-
kılmıştır. Paratonerde ülkeye yine şeyhülis-
lam fervasıyla sokulmamıştır.
tmparatorluğun son yıllannda Ziya Gö-
kalp. büyük bir medeni cesaret göstererek çağ-
daş bir toplumda şeyhülislamJığın. dolayısıy-
la ulemanın yeri olamayacağını uzun bir şi-
irinde dile getirdi. Bu şiirTürkiye'de basıla-
madı. Almanya'da basıldı.
Aradan 57 yıl geçtikten sonra (1979) şiir
bütün olarak rahmetli Cavit Orhan Tütengil
tarafından Cumhuriyet'te yayımlandı. Bu
anlamlı şiirin ilk dörtlüğü şöyle:
Bir deılet ki hııkukunu kendi doğurmaz,
Kanuna "gökten inmiş değişmez " der;
O, asla bir devlet değil, müstakil durmaz,
Değişmeyen bir varlığı taşıyamaz ver!
Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ulema sı-
nıfı yoktur. İslam dini ve tarihi konusun-
da bilim adamlan ve uzmanlar vardır. Ne
şapka ne de Medeni Kanun Türkiye'ye
fetva ile girmiştir.
Tamamen siyasal ve ideolojik bir sorun
haline getirilmiş olan türban konusunda fet-
va istemenin ne gereği ne de anlamı var-
dır. Çağdaş yasaların hangi yol ve yön-
temlerle yapılacağı ise zaten bellidir.
Ama türban konusunda fetvanın gerek-
li olduğuna inananlar ve bunu söyleyen-
ler gerçek niyetierini ortaya koymuyorlar
mı.'
ZekiARIKAN
Büyiikşehir belediyesi çahşıyor!
•stanbul rutkunu ÇeBk Gülersoy; "Belediye
başkanlan hep toprak üstü. görünür işleıie
uğraşryorlar, oysa bir kent için öncelikk?
alryapı önemli" demişti bir zamanlar. Bugün
yaşamış olsaydı, Istanbul'da yer üstünde
gökdelenler ve oteller yükselirken altyapının
nasıl ihmal edildığini görüp kahrolurdu.
Şimdilerde başta büyükşehir belediyesi
olmak üzere, kimi yerel belediyeler de * ~.
Büyükşehir (ya da falanca belediye) belediyesi
çahşıyor" sloganıyla ne denli çok iş
yaptıklannı halka duyururlarken "insan
haklannuT "yaşama hakkT ile başladığını
unutmuş görünüyorlar.
Belediyelerin asli görevi halka hizmet
sunmaktır, halka hizmet de altyapıdan,
sokaklardan, yollardan. caddelerden başlar ki
bu konu Tüketiciler Birliği'nin de dikkatini
çekmiş olmalı kı belediyelerin asli görevinin
sokak eğlenceleri düzenlemek olmadığma
değinerek uyanda bulunmuştu. Merak
eftiğim, başta Büyükşehir Belediye Başkanı
olmak üzere, örneğın Beyoğlu, Eminönü,
Sanyer. Beşiktaş belediye başkanlanmızın.
geçen haftanın iki günü gibi yağmurlu
günlerde, kendi bölgelerindeki sokaklan ve
caddeleri acaba hiç yaya dolaştılar mı ya da
dolaşıyorlar mı?.. Sanmıyonım...
Çünkü öyle olsaydı, örneğin benim gibi,
mesleğim gereği Sultanahmet
Cağaloğlu'ndan yaşadığım çevre olan
Levent'e kadar pek çok bölgede yaya
gezerken bir yayanın yağmurlarda nasıl çile
çektiğine tanık olurlardı. 1950'li gazete
arşivlerinde köşe yazarlannın, sokak ve
caddelerin temızliği ve bakımı için yazdıklan
yakınmalar, 50 yıl sonra bugün hâlâ var. Bir
yabancı yazar. "Kaldınmlar ve sokaklar bir
ülkenin uygarlığının göstergesidir" demiş...
Hani Avrupa Bırlığı'ne girmeye uğraşıyoruz
ya. Belediye başkanlanmızadu>
r
urulur!..
DenizBANOĞLL
Bana
katılır mısınız
B
enim kuşağundakilerde (Cumhuriyet kuşağı)
sorumluluk du vgusu. yaşamın her alanında
öne çıkmışör. Ailede, işte, ülke ekonomisinde,
yönetiminde... Eğitim rotamız bize ne denli
ileriyi gösterirse göstersin, onca özverilerle
kurtulmuş - kurulmuş bu güzel vatan için
"Bugüne kadar ben neler yaptım. neler
yapabilirim, neler yapmam gerekiyor" diye
düşündüm.
Cumartesi günü TV'de Denız Baykal'uı
kurultayı açış konuşmasını işte sadece bu
duygularla izledim. O koca Mustafa
Kemal'in, Türk insanını ardı ardına ışıtan.
onu yeniden birey. yeniden insan yapan
devrimlerini sürdürememenin öfkesi, utancı
ve umarsızlığı ile hrçkıra hıçkıra ağladım. Beş,
alö jil önce CHP'nin bir ilçe örgütü
üyeBğinden 'ideal ve ilkelerin değil, liderin
ardından gidilen bir partide' çahşmak
istemediğim gerekçesini gazetemizde de
açıklayarak istifa etnıiş eski bir CHP'li
obnanın du\arüJığı 9e yitirdiklerimiz,
yaşadıklanmız, gördüklerim bana acı
veriyordu. Hemen, hem de şimdi bir şeyler
yapmalrydık. Geçmişteki tüm yanügüarın,
hırsların, öfkelerin, benciiliklerin hesabını
sormak değil, gücümüzü yapabildiğimiz
şeylerde yoğunlaşnnp euerimizi birleştirerek
şu anda lideri kim olursa olsun yeniden Altı
Ok'un, Mustafa Kemal'in, İnonü'nün partisi
çevresinde kenetlenmeliydik. Akhn yolu birdi
ve tek çözüm buy du. Her gün bir yenisi
kurulan 'daha Atatürkçü, daha ulusalcı. daha
sosyal demokrat' onlarca partiden kimin
haberi vardı ki!..
En azından benim şansım yok genç
arkadaslanm..
Ve ben düşlediğim, gerçekleşmesi çok
gerekh'bu olmazsaolmazıçok vakın
gelecekte y aşamak istiyorum™ Bana katılır
ELEŞTÎRÎLER
Gazetemizin 26.11.2005
tarihli" Sıfir Noktası" baş-
lıklı makaiesinde Oral Çalış-
lar, Hilmi Özkök'üeleştiren-
lerebakın nediyor? '"Gergin-
lik ve iç kamplaşma yanlıla-
n." Eleştirilerin nedeni de
"Hilmi Özkök'ün düşünce
özgürlüğüne önem veren ki-
şiliği" imiş. Oral Çahşlar'ın
ifadesiyle "gerginlik ve iç
kamplaşma yanlılan " nın Hil-
mi Özkök'ü hangi konularda
eleştirdiklerinebirlikte baka-
hm. 1) Kara KuvvetJeri Komu-
tanlığı'nın brövesi üzerindeki
Atatürk siluetini kaldırmasL
2) Rektörlerin kendisini ziya-
rete gelmeleri halinde muha-
tap almayacağını söylemesi.
3) Kuzey Irak'taki askerleri-
mizin kafasına Amerikahlann
çuval geçirmelerine tepkisiz
kalması. 4) İskenderun Lima-
nı'nın TBMM tezkeresi ol-
maksızuı Amerikalılara kul-
landınlması. Şimdi Oral Ça-
hşlar'a soruyorum; bu konu-
lann düşünce özgürlüğü ile ü-
gisi nedir? Aynca yazı yazdı-
ğıbu gazetenin vazarlannınço-
ğunluğu Genelkurmay Baş-
kanTnı eleştiren yazılaryaznuş
vç bu gazetenin büyük bir oku-
yucu kitlesi yazılan bu eleşti-
rilere haklı olarak kaülmışur.
Şimdi kendisine tekrar soru-
yorum; bu kesim gerginlik ve
iç kamplaşma yanlılan mı-
dır? Yanıtı havir ise bu bir
özür dileme olarak kabul edi-
lebilir. \bk eğer evet derseniz
yorumunu Cumhuriyetokur-
İarına bırakıyonım.
CemilAYDEMtR
Basın-Yayın dünyamız-
da, son ilci hafta içinnde,
her gün, saatlerce olmak üze-
re "Türkiye - Isviçre" maçı
tartışılıyor. Bu tartışmalann
çoğıında, Türk tarafı asılıp
kesiliyor ve bu da tarafsız
ve demokrat olabilme adına
yapılıyor. "Çuvaldıa kendi-
mizebanralim" ilkesini uy-
gulamaya koymamız çok
doğru. Ancak, "iğneyi baş-
kasına batırmava" gelince
(istisnalar var) bir durakla-
ma ve sessizlik göze çarpı-
yor.
Oysa aynı kurum ve kişi-
ler, 24 Temmuz 2005 'te ger-
çekleştirilen ve iki yüz yurt-
sever aydının karşıladığı
"Lozan" çıkarmasını, Sayın
Doğu Perinçek'in tutuklan-
masını ve tekrar ifade \erme-
ye gittiği Isviçre'de "Sözde
Ermeni Soykınmı" konusu-
nun Senato gündeminden
geri çekilmesine yol açan
sözlü ve yazılı ifadelerini bu
denli yürekten ve güçlü ola-
rak dile getirmediler, savun-
madılar. Bu büyük tarihi ba-
şan, neredeyse Türk halkı-
nın gözünden kaçınlmaya
ve gündeminden düşürül-
meye çahşıldı. Bizler asla
unutturmayacağız ama, şu-
nu da soracağız; "Acaba Is-
viçreşu günlerde,firsattanis-
tifade, Lozan .Andaşması'nın,
onun tazelenmesi anlamına
gelen Lozan çıkarmasının \e
de soykınm ile ilgili aolan ge-
ri adımın acısını çıkarüynrol-
masuı?"
Nilgün ÇERtKÇtOĞLU
Öğretmenim eamm benim
mısınız:
• • ğretmenler Günü'nü kutladık. 24 sene boyunca
OCumhurbaşkanından başlamak üzere devletin
tüm birimlerince ö\ güler düzüldü. Televızyonlar
ve gazetelerde "EUeri öpülesi öğretmenler" için
sunumlar gerçekleştirildi. Okullarda öğretmen-
ler için törenler düzenlendi. Birbirinden değerli
hediyeler verilerek ödüllendirildi. Gün kurtanl-
dı. Gelecek sene 24 Kasım'a kadar iş tamam.
Ankara Güven Park"ta yine öğretmenler için.
bu kez eziyet şöleni(!) düzenlendi. Hak aradığı,
Cumhuriyet, sayfalarını CVMOK'lara açtı.
"Söz Okurun " sayfamızda yayın ilkelerimize
uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere
ve eleştirilere yer veriyoruz. Cl'MOK'lar bu
gazetenin gerçek sahibîdirler; ülkeyayın yaşa-
mına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar aça-
caklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını
<^i yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine
\ji inanıyoruz. ADD ve ÇIDD 'nin var oluşlannı
sıyasilerin bol keseden söyle\ lerine inanmadığı
için, AB uyum yasalannda güvence \ erdiği hal-
de yaprığı eylemi "jasadışı" sayarak öğretmen cop-
landı. yerlerde sürükJendi. Bu ne "ikiyüzlülük"tur
böyle. Emekli bir öğretmen olarak ıçim eziliyor.
Sendika çatısı altında hak aradığı için öğretme-
ne kıyıldı. Işin en üzücü yönü coplayan güven-
lik güçleri çalışanlannın çocuklannı da aynı öğ-
retmenler okutuyor.
Metin KILL\ÇER
hızlandıracak iletişint ağmtn "Söz Okurun"
sayfasmda gerçekleşmesi de olanak kazana-
caktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleşti-
rilerinizi bekliyoruz-
posta@cumhurivet. eom, tr Mektup Adresi: Prof.
Nurettin Mazhar Ökiel Sk. No; 2. 34381 Şiş-
li/tstanbul. Tel: (0'212) 343 72 74 (20 hat)
Faks: (0/212) 343 72 64
Cumhuriyet âşığı, gazetesiyle uğurlandı
Yıllardır okuduğu Cumhuriyet gazetesinin, öldüğünde tabutunun başına ko-
nulmasını isteyen ve geçen hafta yaşamını yitiren emekli Türkçe öğretmeni
Kemal Özkan (62), yanından hiç ayırmadığı gazetesiyle son yolculuğuna uğurlandı. 1.5 yıl-
dır beyin tümörü tedavişi gören Özkan'ın oğlu Dr. Serdar Özkan, babasının bir Cumhuriyet
âşığı ojduğunu söyledi. Özkan'ın arkadaşı Feraye Akıncı da Öğretmenler Günü'nden bir gün
önce Özkan'ı kaybetmekten büyük üzüntü duyduklarını belirterek "Kemal Özkan, vasiye-
tinde, 'Öldüğüm gün, okuyamadığım Cumhuriyet gazetesini tabutuma koyun' demişti. Biz-
ler de arkadaşları olarak onun bu son isteğini yerine getiriyoruz." (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE)
Türkan ERKİN
Sulhi
Dölek
anısına
Sulhi Dölek genç ya-
şında aramızdan
aynldı... Ardında bir do-
lu roman. hikâye, senar-
yo bırakarak.
Ben onun edebiyatçı
yönüyle hatırlanmasın-
dan. anılmasından yana-
yım. ama onun senaryo-
lan da edebiyatçı kimli-
ğinden çok şey banndın-
yordu; televizyon kanal-
lannda bu denli sevilme-
lerinin de nedeni bu. Za-
ten, Dölek de senaryocu-
luğunu, bir zanaat olarak
gördüğünü açık açık söy-
lüyordu, 31 Mart 2005
Cumhuriyet Kitap'ta, Ne-
catiTosuner'le yaptığı ko-
nuşmada: "16yıldır"me-
dan maişetmotoru'nu sa-
deceyazarükla çeviriyor-
sam. büyükölçüdeteleviz-
yon diziieri sa>esinde bu_
Senaryo yazunuu, özelük-
le televizyon senaryosu-
nu, sanat değil,zanaatola-
rak görüyorum. Yazdı-
ğun her senaryoya,edebi-
yaön tadıru. mizahın gü-
cünü ve insan sıcaklığını
katmaya çaaşıyorum" di-
yordu. "insan sıcaklığı"
diyor büyük usta, yaptı-
ğı bütün çahşmalarda da
bu sıcaklığı öyle cömert
yansıtmıştı. 'KomıkSev-
dası'. 'İkinci Bahar', 'Sü-
per Baba', 'Yabancı Da-
mat' dizilerinde Dölek'in
edebiyatçı yanını, karak-
terlerin o bizden olan in-
san yanını apaçık görmü-
yor muyuz?
Bütün mirasınla, kale-
mine sağlık Sulhi Dölek...
Nihat ÖZDAL
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERtNÇ
Salı Müjdeleri
Başbakan Erdoğan, bu kez Adalet ve Kalkın-
ma Partisi Genel ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Grup Başkanı srfatlanyla yeni müjdeler verdi.
Daha doğrusu medya, vergi oranlannda yapıla-
cak indirimleri müjde kapsamına alarak kamuoyu-
na ıletti.
Allah'tan ekonomik konuları, gerçek yönleriyle
irdeleyip kamuoyuna ileten uzmanlar var da yapı-
lacak indirimlerin kimler için müjde sayılması ge-
rektiğini öğrenebiliyoruz.
• • •
24 Mayıs 1960 öncesinde, yazıişlerinin en mutlu ol-
duğu dönem şubat aylanydı. Mali yıl 1 Mart'ta başla-
dığı için bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM)
şubat ayında görüşülür, her bakan, bakanlığının büt-
çe yılı içinde yapacağı yatınmlan da açıklardı.
Bu yüzden de şubat ayı, yazıişleri çalışanlannın
manşete çekilecek haber bulma sıkıntılannı giderirdi.
Ancak bu kolaylık, Devlet Planlama Teşkilatı'nın
kurulması ile sona erdi. Çünkü ciddi bir araştırma-
ya dayandınlmaya başlanılan yatınmlar 5 yıllık plan-
larda yer almaya başladı. Şubat ayı da gazeteci-
lerin gözünden düşüverdi.
Ancak siyasetçiler bu durumdan pek de mem-
nun olmadılar. Devlet Planlama Teşkilatı'nı devre
dışı bırakmanın yollannı aradılar ve başardılar.
Ancak görülüyor ki şubat ayının yerini şimdiler-
de salı günleri alıyor. Salı sabahlan Başbakan Tür-
kiye'deyse Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP),
öğleden sonra da Cumhuriyet Halk Partisi'nin
(CHP) grup toplantılan var.
llkinde Başbakan Erdoğan konuşup müjdeler
veriyor, ikincisinde de ana muhalefet lideri Deniz
Baykal yakaladığı çelişkileri ele alarak verip veriş-
tiriyor.
İşte vergide indirim müjdesi de bir "salı müjde-
si" olarak gündeme düşüverdi.
Oysa 2006 yılı bütçe tasansı 1 ayı aşan bir süre
önce TBMM'ye sunulmuş, Bütçe ve Plan Komis-
yonu'nda ele alınarak bölüm bölüm görüşülmeye
başlanmıştı.
Uzmanlann ve parlamento muhabirierinin, didik
didik ettikleri bütçede, gizlenen vergi indirimini bu-
lamamış olmalanndan rahatsızlık duyduklannı sa-
nıyorum.
Başbakan lütfedip açıklamasa ve Maiiye Baka-
nı da "Biz vergi gelirlerini, yapılacak indirimi dik-
kate alarak hesaplamıştık. Bir sorun doğmaya-
cak" demese, belki sürprizi kabul edip üzülmeyi
bırakacaklardı. Çünkü haber kokusu alamamak-
tan ya da haber atlamaktan rahatsız olan gazete-
cilerin varlığı henüz sona ermedi.
• • •
Peki Başbakan'ın verdiği salı müjdesi kimleri
kapsayacak?
Sorunun yanrtını uzman ekonomist ve gazeteci
Güngör Uras'tan aktaralım:
Uras ustamız Milliyet'teki köşesinin başlığında
(30 Kasım 2005) şöyle demiş: "Vergide Fakirden
Al Zengine Ver Dönemi." Yazısının ilk bölümü de
başlığa açıklık getiriyor:
"Hükümet vergiyi indiriyor ama, fakirin değil,
zenginin vergisini indiriyor. Hükümetzenginin ver-
gisini indiriyorama, bir yıl içinde belli miktarda ver-
gi toplamaya mecbur. Onun içindir ki zenginin
vergisini indirirken fakirin vergisine bindirecek."
Uras, daha sonra Başbakan'ın açıkladığı oranları
yazıp yazısını sürdürüyor:
"Bu indirimden kimler yararlanacak? diyerek
vergi hocası Şükrü Kızılot'a sual eyledim. Şükrü
Hoca 'dan aldığım bilgiye göre vergi indirimi esas
itibanyla:
- 600 bin büyükyerli ve yabancı sermaye şirketini,
- Vergi beyannamesi vererek vergi ödeyen 1 mil-
yon 700 bin gelir vergisi mükellefini mutlu edecek.
Defter tutmayan, basit usulde gelir vergisi öde-
yen 800 bin dolayındaki küçük mükellef(küçük es-
naf, taksici, minibüsçü) de bu indirimlerden ufak
miktarda yararlanacak."
Tıpkı komedi sanatçısı Muzaffer Hepgüler'in se-
yircileri selamlamasına benzer bir durum.
"Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden
öperim. Ortancalara bir şey yok."
Uras Hoca'dan öğreniyoruz ki çalışanlann duru-
mu ortancalannki gibi. Hatta sadece onlar değil, sa-
de vatandaşlar da (Ayse Hanım Teyze ile Ali Razı Bey
Amca) daha ağır bir vergi yükünün altına girecekler.
Çünkü ÖTV ile KDV artışları onlan daha da seçkin
vergi mükellefi statüsüne yükseltecek.
• • •
Bugün Türk kadınının siyasal haklannı kazanma-
sının 70'inci yıldönümü. Haklanna sahip çıkanla-
ra selam olsun.
oerinc(« cumhuriyetcom.tr
AYDINLANMA
ATEŞİ
CUMOK kuruhış yıldönümü
I
umhuriy«tOkurlan(CUMOK) lO.kuruluşyıl-
dönümü toplannsı düzenledL3 ArahkCumar-
tesi günü Fenerbahçe Parkı Romantika'da düzen-
lenecek toplantınuı başlama saati 17.00. Cumhu-
riyet yazar ve çalışanlannın da kanlacagı toplanü
için Uetişim telefonlan: 0 537 672 55 00 - 0 532
275 2142
Bu arada Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Is-
tanbuJ CUMOK işbirlığinde ^Türkiye'ninShasi-Eko-
nomik Sorunlan ve Çözüm Önerileri" konulu panel,
Beşiktaş'takiAkatlarKültürMerkezi'nde gerçekleş-
tirildi.
E. Org. Şener Eruygur, Prof. Dr. Nur Serter ve
ekonomist Selim Somçağ'ın konuşmacı olarak katıl-
dığı panelde, Türkiye'nin siyasi hayatı, ekonomik so-
runlan tartışıldı. tçinde bulundugumuz süreçte yasal
haklann bir tarafa itilip günübirlik politikalarla ulu-
sal değerlere karşı bir mücadele başladığını belirten
E. Org. Eruygur, Türkiye"deki
a
demokrasisorunu"nu
şöyleanlattı: "Sijasiparn^gelirlerinineredenalıyor?
Bunlann yasal olup olmadığını bfliyor muyuz? Her fir-
satta şikâyetetmemize karşın liderler sultasuu önleye-
biliyor muyuz? Siyasi kişilerin mal denetimleri vapıh-
yor mu? Polis ve yarguun üzerindeki shil etkinliği, si-
yasal etkiyi en aza indirebiliyor muyuz? Polis ve yar-
guun üzerindeki siyasi baskı kalkmadığı sürece de-
mokrasiden söz edebilmemiz mümkun değOdiıf