25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/WRALIK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA SÖZ OKURUN Fikret Dağkoğlu posta@ciunhuriyet.coin.tr Faks:0 212 343 72 64 6 Şeriatıntemsilcisi ulemadır' ulema. âlimin çoğuludur. Bu doğru; en azın- dan sözlük anlatnı bu. Fakat göz ardı edilen, edilmek istenen, sakJanan bir şey var: O da ulemanın Osmanlı Imparatorluğu'nun temel sınıflanndan biri olması, devletin özünden sayılmasıdır. Şeriatın temsilcisi ulemadır. Çünkü impara- torluğun anayasası şeriattır. Şeriat ise dün- ya ve ahiretle ilgili kurallann, uygulamala- nn bütününü kapsar. Bu toplumsal düzende elbette ulemanın yeri tartışılamaz. Ulema dinsel ve dünyevi konularda fetva verir. Ya- ni yapılacak işin şer-i şerife uygunluğu fet- va ile kesinleşir. Örfi hukukun da şeriatla çe- lişmemesi gerekir. Bu sınıf, pek çok aynca- lıkla donatılmış bulunuyordu. Hatta ulema- nın çocuklanna daha beşikteyken bu sıfat veriliyordu. Beşik uleması deyimi buradan gelir. Sinıfın tepedeki en yüksek temsilcisi şey- hülislamdır. Bunlar arasında gerçek anlam- da büyûk bilginler olduğu gibi tersi de söz konusudur. Matbaanın açılmasına ferva ve- ren şeyhülislamdır. Ama III. Selim gibi ay- dın bir padişah da yine fetva ile zindana tı- kılmıştır. Paratonerde ülkeye yine şeyhülis- lam fervasıyla sokulmamıştır. tmparatorluğun son yıllannda Ziya Gö- kalp. büyük bir medeni cesaret göstererek çağ- daş bir toplumda şeyhülislamJığın. dolayısıy- la ulemanın yeri olamayacağını uzun bir şi- irinde dile getirdi. Bu şiirTürkiye'de basıla- madı. Almanya'da basıldı. Aradan 57 yıl geçtikten sonra (1979) şiir bütün olarak rahmetli Cavit Orhan Tütengil tarafından Cumhuriyet'te yayımlandı. Bu anlamlı şiirin ilk dörtlüğü şöyle: Bir deılet ki hııkukunu kendi doğurmaz, Kanuna "gökten inmiş değişmez " der; O, asla bir devlet değil, müstakil durmaz, Değişmeyen bir varlığı taşıyamaz ver! Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ulema sı- nıfı yoktur. İslam dini ve tarihi konusun- da bilim adamlan ve uzmanlar vardır. Ne şapka ne de Medeni Kanun Türkiye'ye fetva ile girmiştir. Tamamen siyasal ve ideolojik bir sorun haline getirilmiş olan türban konusunda fet- va istemenin ne gereği ne de anlamı var- dır. Çağdaş yasaların hangi yol ve yön- temlerle yapılacağı ise zaten bellidir. Ama türban konusunda fetvanın gerek- li olduğuna inananlar ve bunu söyleyen- ler gerçek niyetierini ortaya koymuyorlar mı.' ZekiARIKAN Büyiikşehir belediyesi çahşıyor! •stanbul rutkunu ÇeBk Gülersoy; "Belediye başkanlan hep toprak üstü. görünür işleıie uğraşryorlar, oysa bir kent için öncelikk? alryapı önemli" demişti bir zamanlar. Bugün yaşamış olsaydı, Istanbul'da yer üstünde gökdelenler ve oteller yükselirken altyapının nasıl ihmal edildığini görüp kahrolurdu. Şimdilerde başta büyükşehir belediyesi olmak üzere, kimi yerel belediyeler de * ~. Büyükşehir (ya da falanca belediye) belediyesi çahşıyor" sloganıyla ne denli çok iş yaptıklannı halka duyururlarken "insan haklannuT "yaşama hakkT ile başladığını unutmuş görünüyorlar. Belediyelerin asli görevi halka hizmet sunmaktır, halka hizmet de altyapıdan, sokaklardan, yollardan. caddelerden başlar ki bu konu Tüketiciler Birliği'nin de dikkatini çekmiş olmalı kı belediyelerin asli görevinin sokak eğlenceleri düzenlemek olmadığma değinerek uyanda bulunmuştu. Merak eftiğim, başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, örneğın Beyoğlu, Eminönü, Sanyer. Beşiktaş belediye başkanlanmızın. geçen haftanın iki günü gibi yağmurlu günlerde, kendi bölgelerindeki sokaklan ve caddeleri acaba hiç yaya dolaştılar mı ya da dolaşıyorlar mı?.. Sanmıyonım... Çünkü öyle olsaydı, örneğin benim gibi, mesleğim gereği Sultanahmet Cağaloğlu'ndan yaşadığım çevre olan Levent'e kadar pek çok bölgede yaya gezerken bir yayanın yağmurlarda nasıl çile çektiğine tanık olurlardı. 1950'li gazete arşivlerinde köşe yazarlannın, sokak ve caddelerin temızliği ve bakımı için yazdıklan yakınmalar, 50 yıl sonra bugün hâlâ var. Bir yabancı yazar. "Kaldınmlar ve sokaklar bir ülkenin uygarlığının göstergesidir" demiş... Hani Avrupa Bırlığı'ne girmeye uğraşıyoruz ya. Belediye başkanlanmızadu> r urulur!.. DenizBANOĞLL Bana katılır mısınız B enim kuşağundakilerde (Cumhuriyet kuşağı) sorumluluk du vgusu. yaşamın her alanında öne çıkmışör. Ailede, işte, ülke ekonomisinde, yönetiminde... Eğitim rotamız bize ne denli ileriyi gösterirse göstersin, onca özverilerle kurtulmuş - kurulmuş bu güzel vatan için "Bugüne kadar ben neler yaptım. neler yapabilirim, neler yapmam gerekiyor" diye düşündüm. Cumartesi günü TV'de Denız Baykal'uı kurultayı açış konuşmasını işte sadece bu duygularla izledim. O koca Mustafa Kemal'in, Türk insanını ardı ardına ışıtan. onu yeniden birey. yeniden insan yapan devrimlerini sürdürememenin öfkesi, utancı ve umarsızlığı ile hrçkıra hıçkıra ağladım. Beş, alö jil önce CHP'nin bir ilçe örgütü üyeBğinden 'ideal ve ilkelerin değil, liderin ardından gidilen bir partide' çahşmak istemediğim gerekçesini gazetemizde de açıklayarak istifa etnıiş eski bir CHP'li obnanın du\arüJığı 9e yitirdiklerimiz, yaşadıklanmız, gördüklerim bana acı veriyordu. Hemen, hem de şimdi bir şeyler yapmalrydık. Geçmişteki tüm yanügüarın, hırsların, öfkelerin, benciiliklerin hesabını sormak değil, gücümüzü yapabildiğimiz şeylerde yoğunlaşnnp euerimizi birleştirerek şu anda lideri kim olursa olsun yeniden Altı Ok'un, Mustafa Kemal'in, İnonü'nün partisi çevresinde kenetlenmeliydik. Akhn yolu birdi ve tek çözüm buy du. Her gün bir yenisi kurulan 'daha Atatürkçü, daha ulusalcı. daha sosyal demokrat' onlarca partiden kimin haberi vardı ki!.. En azından benim şansım yok genç arkadaslanm.. Ve ben düşlediğim, gerçekleşmesi çok gerekh'bu olmazsaolmazıçok vakın gelecekte y aşamak istiyorum™ Bana katılır ELEŞTÎRÎLER Gazetemizin 26.11.2005 tarihli" Sıfir Noktası" baş- lıklı makaiesinde Oral Çalış- lar, Hilmi Özkök'üeleştiren- lerebakın nediyor? '"Gergin- lik ve iç kamplaşma yanlıla- n." Eleştirilerin nedeni de "Hilmi Özkök'ün düşünce özgürlüğüne önem veren ki- şiliği" imiş. Oral Çahşlar'ın ifadesiyle "gerginlik ve iç kamplaşma yanlılan " nın Hil- mi Özkök'ü hangi konularda eleştirdiklerinebirlikte baka- hm. 1) Kara KuvvetJeri Komu- tanlığı'nın brövesi üzerindeki Atatürk siluetini kaldırmasL 2) Rektörlerin kendisini ziya- rete gelmeleri halinde muha- tap almayacağını söylemesi. 3) Kuzey Irak'taki askerleri- mizin kafasına Amerikahlann çuval geçirmelerine tepkisiz kalması. 4) İskenderun Lima- nı'nın TBMM tezkeresi ol- maksızuı Amerikalılara kul- landınlması. Şimdi Oral Ça- hşlar'a soruyorum; bu konu- lann düşünce özgürlüğü ile ü- gisi nedir? Aynca yazı yazdı- ğıbu gazetenin vazarlannınço- ğunluğu Genelkurmay Baş- kanTnı eleştiren yazılaryaznuş vç bu gazetenin büyük bir oku- yucu kitlesi yazılan bu eleşti- rilere haklı olarak kaülmışur. Şimdi kendisine tekrar soru- yorum; bu kesim gerginlik ve iç kamplaşma yanlılan mı- dır? Yanıtı havir ise bu bir özür dileme olarak kabul edi- lebilir. \bk eğer evet derseniz yorumunu Cumhuriyetokur- İarına bırakıyonım. CemilAYDEMtR Basın-Yayın dünyamız- da, son ilci hafta içinnde, her gün, saatlerce olmak üze- re "Türkiye - Isviçre" maçı tartışılıyor. Bu tartışmalann çoğıında, Türk tarafı asılıp kesiliyor ve bu da tarafsız ve demokrat olabilme adına yapılıyor. "Çuvaldıa kendi- mizebanralim" ilkesini uy- gulamaya koymamız çok doğru. Ancak, "iğneyi baş- kasına batırmava" gelince (istisnalar var) bir durakla- ma ve sessizlik göze çarpı- yor. Oysa aynı kurum ve kişi- ler, 24 Temmuz 2005 'te ger- çekleştirilen ve iki yüz yurt- sever aydının karşıladığı "Lozan" çıkarmasını, Sayın Doğu Perinçek'in tutuklan- masını ve tekrar ifade \erme- ye gittiği Isviçre'de "Sözde Ermeni Soykınmı" konusu- nun Senato gündeminden geri çekilmesine yol açan sözlü ve yazılı ifadelerini bu denli yürekten ve güçlü ola- rak dile getirmediler, savun- madılar. Bu büyük tarihi ba- şan, neredeyse Türk halkı- nın gözünden kaçınlmaya ve gündeminden düşürül- meye çahşıldı. Bizler asla unutturmayacağız ama, şu- nu da soracağız; "Acaba Is- viçreşu günlerde,firsattanis- tifade, Lozan .Andaşması'nın, onun tazelenmesi anlamına gelen Lozan çıkarmasının \e de soykınm ile ilgili aolan ge- ri adımın acısını çıkarüynrol- masuı?" Nilgün ÇERtKÇtOĞLU Öğretmenim eamm benim mısınız: • • ğretmenler Günü'nü kutladık. 24 sene boyunca OCumhurbaşkanından başlamak üzere devletin tüm birimlerince ö\ güler düzüldü. Televızyonlar ve gazetelerde "EUeri öpülesi öğretmenler" için sunumlar gerçekleştirildi. Okullarda öğretmen- ler için törenler düzenlendi. Birbirinden değerli hediyeler verilerek ödüllendirildi. Gün kurtanl- dı. Gelecek sene 24 Kasım'a kadar iş tamam. Ankara Güven Park"ta yine öğretmenler için. bu kez eziyet şöleni(!) düzenlendi. Hak aradığı, Cumhuriyet, sayfalarını CVMOK'lara açtı. "Söz Okurun " sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. Cl'MOK'lar bu gazetenin gerçek sahibîdirler; ülkeyayın yaşa- mına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar aça- caklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını <^i yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine \ji inanıyoruz. ADD ve ÇIDD 'nin var oluşlannı sıyasilerin bol keseden söyle\ lerine inanmadığı için, AB uyum yasalannda güvence \ erdiği hal- de yaprığı eylemi "jasadışı" sayarak öğretmen cop- landı. yerlerde sürükJendi. Bu ne "ikiyüzlülük"tur böyle. Emekli bir öğretmen olarak ıçim eziliyor. Sendika çatısı altında hak aradığı için öğretme- ne kıyıldı. Işin en üzücü yönü coplayan güven- lik güçleri çalışanlannın çocuklannı da aynı öğ- retmenler okutuyor. Metin KILL\ÇER hızlandıracak iletişint ağmtn "Söz Okurun" sayfasmda gerçekleşmesi de olanak kazana- caktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleşti- rilerinizi bekliyoruz- posta@cumhurivet. eom, tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Ökiel Sk. No; 2. 34381 Şiş- li/tstanbul. Tel: (0'212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Cumhuriyet âşığı, gazetesiyle uğurlandı Yıllardır okuduğu Cumhuriyet gazetesinin, öldüğünde tabutunun başına ko- nulmasını isteyen ve geçen hafta yaşamını yitiren emekli Türkçe öğretmeni Kemal Özkan (62), yanından hiç ayırmadığı gazetesiyle son yolculuğuna uğurlandı. 1.5 yıl- dır beyin tümörü tedavişi gören Özkan'ın oğlu Dr. Serdar Özkan, babasının bir Cumhuriyet âşığı ojduğunu söyledi. Özkan'ın arkadaşı Feraye Akıncı da Öğretmenler Günü'nden bir gün önce Özkan'ı kaybetmekten büyük üzüntü duyduklarını belirterek "Kemal Özkan, vasiye- tinde, 'Öldüğüm gün, okuyamadığım Cumhuriyet gazetesini tabutuma koyun' demişti. Biz- ler de arkadaşları olarak onun bu son isteğini yerine getiriyoruz." (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) Türkan ERKİN Sulhi Dölek anısına Sulhi Dölek genç ya- şında aramızdan aynldı... Ardında bir do- lu roman. hikâye, senar- yo bırakarak. Ben onun edebiyatçı yönüyle hatırlanmasın- dan. anılmasından yana- yım. ama onun senaryo- lan da edebiyatçı kimli- ğinden çok şey banndın- yordu; televizyon kanal- lannda bu denli sevilme- lerinin de nedeni bu. Za- ten, Dölek de senaryocu- luğunu, bir zanaat olarak gördüğünü açık açık söy- lüyordu, 31 Mart 2005 Cumhuriyet Kitap'ta, Ne- catiTosuner'le yaptığı ko- nuşmada: "16yıldır"me- dan maişetmotoru'nu sa- deceyazarükla çeviriyor- sam. büyükölçüdeteleviz- yon diziieri sa>esinde bu_ Senaryo yazunuu, özelük- le televizyon senaryosu- nu, sanat değil,zanaatola- rak görüyorum. Yazdı- ğun her senaryoya,edebi- yaön tadıru. mizahın gü- cünü ve insan sıcaklığını katmaya çaaşıyorum" di- yordu. "insan sıcaklığı" diyor büyük usta, yaptı- ğı bütün çahşmalarda da bu sıcaklığı öyle cömert yansıtmıştı. 'KomıkSev- dası'. 'İkinci Bahar', 'Sü- per Baba', 'Yabancı Da- mat' dizilerinde Dölek'in edebiyatçı yanını, karak- terlerin o bizden olan in- san yanını apaçık görmü- yor muyuz? Bütün mirasınla, kale- mine sağlık Sulhi Dölek... Nihat ÖZDAL GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERtNÇ Salı Müjdeleri Başbakan Erdoğan, bu kez Adalet ve Kalkın- ma Partisi Genel ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Başkanı srfatlanyla yeni müjdeler verdi. Daha doğrusu medya, vergi oranlannda yapıla- cak indirimleri müjde kapsamına alarak kamuoyu- na ıletti. Allah'tan ekonomik konuları, gerçek yönleriyle irdeleyip kamuoyuna ileten uzmanlar var da yapı- lacak indirimlerin kimler için müjde sayılması ge- rektiğini öğrenebiliyoruz. • • • 24 Mayıs 1960 öncesinde, yazıişlerinin en mutlu ol- duğu dönem şubat aylanydı. Mali yıl 1 Mart'ta başla- dığı için bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) şubat ayında görüşülür, her bakan, bakanlığının büt- çe yılı içinde yapacağı yatınmlan da açıklardı. Bu yüzden de şubat ayı, yazıişleri çalışanlannın manşete çekilecek haber bulma sıkıntılannı giderirdi. Ancak bu kolaylık, Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulması ile sona erdi. Çünkü ciddi bir araştırma- ya dayandınlmaya başlanılan yatınmlar 5 yıllık plan- larda yer almaya başladı. Şubat ayı da gazeteci- lerin gözünden düşüverdi. Ancak siyasetçiler bu durumdan pek de mem- nun olmadılar. Devlet Planlama Teşkilatı'nı devre dışı bırakmanın yollannı aradılar ve başardılar. Ancak görülüyor ki şubat ayının yerini şimdiler- de salı günleri alıyor. Salı sabahlan Başbakan Tür- kiye'deyse Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP), öğleden sonra da Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) grup toplantılan var. llkinde Başbakan Erdoğan konuşup müjdeler veriyor, ikincisinde de ana muhalefet lideri Deniz Baykal yakaladığı çelişkileri ele alarak verip veriş- tiriyor. İşte vergide indirim müjdesi de bir "salı müjde- si" olarak gündeme düşüverdi. Oysa 2006 yılı bütçe tasansı 1 ayı aşan bir süre önce TBMM'ye sunulmuş, Bütçe ve Plan Komis- yonu'nda ele alınarak bölüm bölüm görüşülmeye başlanmıştı. Uzmanlann ve parlamento muhabirierinin, didik didik ettikleri bütçede, gizlenen vergi indirimini bu- lamamış olmalanndan rahatsızlık duyduklannı sa- nıyorum. Başbakan lütfedip açıklamasa ve Maiiye Baka- nı da "Biz vergi gelirlerini, yapılacak indirimi dik- kate alarak hesaplamıştık. Bir sorun doğmaya- cak" demese, belki sürprizi kabul edip üzülmeyi bırakacaklardı. Çünkü haber kokusu alamamak- tan ya da haber atlamaktan rahatsız olan gazete- cilerin varlığı henüz sona ermedi. • • • Peki Başbakan'ın verdiği salı müjdesi kimleri kapsayacak? Sorunun yanrtını uzman ekonomist ve gazeteci Güngör Uras'tan aktaralım: Uras ustamız Milliyet'teki köşesinin başlığında (30 Kasım 2005) şöyle demiş: "Vergide Fakirden Al Zengine Ver Dönemi." Yazısının ilk bölümü de başlığa açıklık getiriyor: "Hükümet vergiyi indiriyor ama, fakirin değil, zenginin vergisini indiriyor. Hükümetzenginin ver- gisini indiriyorama, bir yıl içinde belli miktarda ver- gi toplamaya mecbur. Onun içindir ki zenginin vergisini indirirken fakirin vergisine bindirecek." Uras, daha sonra Başbakan'ın açıkladığı oranları yazıp yazısını sürdürüyor: "Bu indirimden kimler yararlanacak? diyerek vergi hocası Şükrü Kızılot'a sual eyledim. Şükrü Hoca 'dan aldığım bilgiye göre vergi indirimi esas itibanyla: - 600 bin büyükyerli ve yabancı sermaye şirketini, - Vergi beyannamesi vererek vergi ödeyen 1 mil- yon 700 bin gelir vergisi mükellefini mutlu edecek. Defter tutmayan, basit usulde gelir vergisi öde- yen 800 bin dolayındaki küçük mükellef(küçük es- naf, taksici, minibüsçü) de bu indirimlerden ufak miktarda yararlanacak." Tıpkı komedi sanatçısı Muzaffer Hepgüler'in se- yircileri selamlamasına benzer bir durum. "Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. Ortancalara bir şey yok." Uras Hoca'dan öğreniyoruz ki çalışanlann duru- mu ortancalannki gibi. Hatta sadece onlar değil, sa- de vatandaşlar da (Ayse Hanım Teyze ile Ali Razı Bey Amca) daha ağır bir vergi yükünün altına girecekler. Çünkü ÖTV ile KDV artışları onlan daha da seçkin vergi mükellefi statüsüne yükseltecek. • • • Bugün Türk kadınının siyasal haklannı kazanma- sının 70'inci yıldönümü. Haklanna sahip çıkanla- ra selam olsun. oerinc(« cumhuriyetcom.tr AYDINLANMA ATEŞİ CUMOK kuruhış yıldönümü I umhuriy«tOkurlan(CUMOK) lO.kuruluşyıl- dönümü toplannsı düzenledL3 ArahkCumar- tesi günü Fenerbahçe Parkı Romantika'da düzen- lenecek toplantınuı başlama saati 17.00. Cumhu- riyet yazar ve çalışanlannın da kanlacagı toplanü için Uetişim telefonlan: 0 537 672 55 00 - 0 532 275 2142 Bu arada Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Is- tanbuJ CUMOK işbirlığinde ^Türkiye'ninShasi-Eko- nomik Sorunlan ve Çözüm Önerileri" konulu panel, Beşiktaş'takiAkatlarKültürMerkezi'nde gerçekleş- tirildi. E. Org. Şener Eruygur, Prof. Dr. Nur Serter ve ekonomist Selim Somçağ'ın konuşmacı olarak katıl- dığı panelde, Türkiye'nin siyasi hayatı, ekonomik so- runlan tartışıldı. tçinde bulundugumuz süreçte yasal haklann bir tarafa itilip günübirlik politikalarla ulu- sal değerlere karşı bir mücadele başladığını belirten E. Org. Eruygur, Türkiye"deki a demokrasisorunu"nu şöyleanlattı: "Sijasiparn^gelirlerinineredenalıyor? Bunlann yasal olup olmadığını bfliyor muyuz? Her fir- satta şikâyetetmemize karşın liderler sultasuu önleye- biliyor muyuz? Siyasi kişilerin mal denetimleri vapıh- yor mu? Polis ve yarguun üzerindeki shil etkinliği, si- yasal etkiyi en aza indirebiliyor muyuz? Polis ve yar- guun üzerindeki siyasi baskı kalkmadığı sürece de- mokrasiden söz edebilmemiz mümkun değOdiıf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle