18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2005 ÇARŞAMft SÖZ OKURUN Fikret Dağhoğlu [email protected] Faks:O 212 343 72 64 AVRUPA'DAN SHÇEKveyenidenyaprianma S on zamanlann sarsıcı olaylan özelde SHÇEK'in genelde sosyal hizmetler ol- gusunun yeniden tartışılmasını gerekli kıhyor. Mevcut durum: Küreselleşme ve pazarla- nn birleştirilmesi sürecinde tüm dünyada sos- yaJ harcamalar devlet bütçeleri içinde gide- rek küçülmektedir; ûlkemize de yansıyan bu olgulann, çocuk yuvalannın küçülmesi, ye- terii kadın sığınma evi açılamaması gibi so- mut sonuçlan vardır. Öte yandan ülkemize ait aksaklıklar, öme- ğin yoğun bürokrasi ve hıyerarşi SHÇEK'e bağlı birimleri kendi yerellikleri içinde çözüm üretmekten aJıkoymaktadır. ÖzeUikle çocuk yuvası ve yurtlarda yetersiz ve hatalı istihdam politikalan uygulanmaktadır. 15.000 norm kadro ihtiyacına rağmen hizmet 7.800 kişi ile yürütülmektedir (SES, 16 Ekim Basın Açıklaması). Aynca hûkümetjere sıkı sıkıya bağlı bu ku- rumun iktidar değişikliklerinden fevkalade olumsuz etkilendiği açıktır: ömeğüı "SHÇEK'e bağfa yurt ve merkez- lerde din eğitimi uygııhmaa, 9Haziran 2005te Izmir'de başlatridL Izmir Müfrülüğü, peda- gojik formasyonu buhuunayan 15 vaiz ve va- czCTİ,sekiz\çnlegöre%iendirdi(Radikal,12Ha- aran2005T. Dahası, bakıcı annelık gibi kimi ara görev- lerin taşeronluk sistemiyle yüriitülmesi, ka- lifiye olmayan eiemanJann çalıştınlması, yu- va ve yurtlarda psikolojik ve fiziksel şidde- tin artmasına yol açmaktadır. Yeniden yapılanmayı düşünürken: Yeniden yapılanmayı tasarlarken her şeyden önce top- İum odaklı bir ihtiyaç analizi gerekiyor. îkin- ci olarak, sosyal hizmerin çağdaş ülkelerde de sıvılleşme yolunda olduğunu tespit etnıek ge- rekiyor. Bu süreçte unutulmaması gereken nokta, sos- yal hizmerin bir yurttaşlık hakkı olduğudur. Korunmaya muhtaç çocuklar bağlamında, devlet, bu çocuklann bu ülke vatandaşı olmak- tan dolayı hakkı olan Uluslararası Çocuk Hak- lan Sözleşmesi 'nde belirtilen standartlara uy- gun bir biçimde büyüme hakkını sağlamak- la yükümlüdür. Hükümetlerin başansız olduğu alanlarda işleri hemen sivil toplum kuruluşlanna ihale etme çabalan hem sivil toplumu bir ucuz ta- şeronluk ağına indirgeyici hem de bu tartış- ma bağlamında sosyal hizmetleri geriletici bir olgudur. Denetimin gerektirdiği bilgi do- nanımı ve sürekliliğin gönüllülük bazında üc- retsiz emekle karşılanamayacağı açıktır. Sosyal hizmet veren kuruluşlar mutlaka resmi denetime tabi olmalıdır, ancak bunun- la beraber, sosyal hizmet eğitimi veren kurum- lann araştırmalanna, konuyla ilgili sivil top- lum kuruluşlannın denetimine de açık olma- lıdır. Sivil toplumun denetime katılımı şeffaf- lık ve iyi hİ2met sunumu sağlamak için gerek- li ama yeterli değildir. Reyhan Atasü-TOPÇUOĞLU Emekli ölsün mü? # Yeni Şafak gazetesi döktürmüş: "Benmizi büken rakam: 475 ka(rirvwQ_'" *Ne dış borç, ne cari açıkL Sosyal güvenlik kuruluşlannın son 10 yılda 475 kat- riryon tiraya ulaşan açığı, Türkiye ekenomisi için en biiyük tehditL Bu kurumlar 2006'da 23J katrflyon daha yutacak." Sabah gazetesı ondan aşağıda ka- lacak değil ya; ulus olarak ne büyük bir tehlike kar- şısında bulunduğumuzu manşetine çıkarmış: "Sos- yal feiaket", "Sabah, sosyal güvenlik dosyasmı açt- yor_ lşte sistemi Uka>an tabk>.'~ 71 milyonun yükü 13 milyon çahşanda—' 1 "Felaket" nereden geliyor? Sosyal güvenlikten. Peki, nedir bu sosyal güvenlik? Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur ve yeşılkart düzenlemeleri içınde, B sosyal" devlet insanlara maaş ödüyor, sağlık giderlerini kar- şıhyor. Çünkü devlet kendı yurttaşıyla önceden söz- leşme yapmış, demiş ki "şu kadargün,şukadarprim ödeyeni emekli vapacağun." Yurttaş, devletine inan- mış, devletin koyduğu süre kadar ya da daha fazla çalışmış, devletin belirledıği kadar ya da daha faz- la prim ödemiş; devlet de "Tamam, ben seni emek- li ettim, işini bırak ve dinkn. Dünyanın bürün ülke- leri emeklisini nasıl besliyorsa ben de seni öyJe bes- kyecegun" demiş. Peki devlet şimdi ne söylüyor? Devlet söylemini de- ğiştirdi, ancak biçemini de değişnnügi için, arük "As- mayahm da besleyeiim mi? r demıyor. Devlet şimdi sevımsiz bir iş yapacağı zaman bunu kendisi söy- lerruyor, başkalanna söyletıyor. Hem tepkileri ahyor, hem de konuyu olgunlaşrınyor. Günü gelince de kararını açıklıyor.Bize gelince, ne gam? Açlık ya da yoksulluk sınırlan içinde yaşayan emekli düşünsün, nasıl olsa biz emekli değıliz. Kaya ÇETÎN Deprem gerçeği # 1999 Marmara depreminden sonra günlükhayanmıza giren deprem uzmanlannın birleştiğı en önemli konu önümüzdeki 30 yıl ıçerisinde Istanbul açıklannda büyük şıddetli btr depremın olacağıydı. Peki aradan geçen 6 yılda alınması gereken yolun yüzde kaçı geçıldı derseniz, bize göre çok küçük bir oranı. Malatya'daki çocuk yuvasında yaşananlar, AB gündemi, Tahldm Kurulu'nda yaşananlar, Anelka golü ellemi atü, bella de kendı ıçensinde çokönemli olaylar ama Türkıye"nın en önemli gündemi deprem olmah diyorum. Türkiye ekonomisinın yüzde 45'inı oluşturan Istanbul 'da önlem aluımazsa Türkiye 'nin kaç yıl geriye gideceğini düşünebiliyor musunuz. Bakırköy Belediyesi'nin Bakırköy'deki toplam 10 bin 600 bina üzerinde yaptığı çahşmaya göre 3 bin 500'e yakın bina olası bir depremde yüksek ve çok yüksek risk teşkıl ediyor. Ve bu binalann güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması için yaklaşık sadece Bakırköy'de 1.5 milyar dolara yakın para gerekh. Bu parayı ilçe belediyesüıuı yaratamayacağına göre hükümet bu işe acil el atmalı. Zeytüıburnu'nda da Bakırköy'ebenzersonuçlarçıktı. Öyleyse Istanbul'un yapı stoku büyük bir depremi kaldıramayacak görûnfüde. Ilükümetiıııi/üeıı unar planlan, kaı mülkiyet yasasını, kentsel dönüşüm projelerini deprem gerçeğini göz önüne alarak ivedi bir şekilde değiştirmesi çözüme biraz olsun yaklaşüracaktır. Yoksasmı söylemek bile insanm içini acıtıyor. Yalçın ÇETÎN Küreselleşme, terör... # Terör, özüyle zulümdür. Dünyannı hiçbır yerinde ge- çerli olmaz, aferin almaz. Kımseye, herhangi bir toplum ve kuruluşa da, "tabii afet"ler gibi, "oh oJ- du" dedirtmez, "yardım''ı gerektirir... Son on yıl içinde Amenka'da, Rusya'da, Ispanya'da, Filistin'de, Ken>r a'da, Irak'ta, Türkiye'de; şimdi de (7 Temmuz) Ingiltere'de... Ister bireysel, ister "aik"sel, ister ör- gütsel; isterse "derin de\1et"e, "süperdevlet''e iliş- kin olsun, terör, ınsan'a, insanlığa aykındır, onayla- namaz... Hakdağıtımlan da, hak aümlan da insan'a uygun ulusal ve uluslararası hukuk düzenlemeleri, yöntemleri ile elde edilir. Haklı savunmalann, kar- şı durmalann, yanhş uygulamalara yapılacak ıtiraz- lann, bireysel ve toplumsal başkaldınlann, onlar le- hinegerçekleşurümek ıstenen devrimlenn, teröre ben- zetilme yanılgılanna kapılanlar çıkabilir. Ne ki, ay- nı anlama geldiği kabul edilemez terörün. Çünkü te- rör, salt öç almaya, öldürmeye yöneliktir ve eylemi, kurunun yanında vaşı, "zalinı''den önce "maziunı n u yakar. Ve "madum''un "ah!"ı, acaba onu alandan "aheste aheste" çıkar mı ki?.. ,5 Hatice CEMAL Marmara Goldile oltalardenize 7. Geleneksel Marmara Gold Ofta Balrkçılığı Yanşması, 13 Kasım 2005 pazar günü geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Aşiyan sahilinde yapılacak. Toplam 250 kişinin katılacağı yanşma, sahilde ve teknede olmak üzere 2 kategoride gerçekleştirilecek ve yanşmacı kayıtlan aynı gün saatOÖ.OO'de başlayacak. 09.00- 12.00 saatleri arasında yapılacak olan 7. Geleneksel Marmara Gold Olta Balıkçılığı Yanşması'na 5 kapakla katlacak olan 150 kişinin teknede, 2 adet kapakla katılacak olan diğer 100 kişinin ise sahilde yartşacağı organizasyonu Ipek Tannyar sunacak. Birincinin Samsung TV, ikincinin Samsung Müzik Seti, üçüncünün ise Samsung DVD Player kazanacağı yanşmada, dereceye girenlere birer adet de olta seti hediye edilecek. Yansmaya katilmak isteyenler213 09 52 ve 21154 67 numaralı telefonlardan konuyla ilgili aynntilı bilgi alabilirler. B ankalar Birliği'nin son açıkla- ( masına göre, 70.000.000'luk Tür- kiye'mizde; 29 milyon adet kre- di kartı buhmuyor. Bu karüann yüzde2'si- ne sahip olan kişılerle bankalan arasında sorun yaşanıyor. Aynca ük- lemizde bir kişinin 2-10 adet kartı olduğu, bilınen bu- gerçek... Bu yüz- de 2 oranını, kart ortalaması olan 6 ile çaparsak, sorunlu vatandaş ora- nı, yüzde 12'ye ulaşır... Bu da azınsanmayacak bir rakamdır. Bunun sonucunda, her 100 kişiden yaklaşık 12 kişuıin bankalar ile sorunlu olduğu ortaya çıkar. Bu oran milleU'ekillerinde yüzde 30'u buluyor. 550 milletvekilinin 180'ınin bankalanyla sorunlan var.. Yine Bankalar Birliği'nin verilenne göre 14.10.2005 tanhınde, kul- lanılan krediler toplamı, 16 milyar YTL ve bunun 1.2 milyar YTL'sı batık durumda... Bu da yüzde 7.3 oranına denk geliyor... Dünya veri- leri yüzde 4 dolayında olduğuna göre, bu oran da tehlike işaretleri ve- riyor.. Gelir dağıhmının çok bozuk ve eğıtim düzeyının çok düşük ol- Kredi kartı batağı... duğu bir toplumda; tüketim sa- nayıuıin ve oıketim fetışizminin yaramğı, görsel ve yazmsal med- yanın da bunu körüklediği. aün, değiştırin, tüketin itelemesı sonucu, "işsizim, param yok,işsizfiksigor- tam yok. hiçbir gelirim yok, ama kredi karüm var!" deyışine getirdi ve evini terk eden, kaçan, eşinden aynlan insanlar toplumun kanayan ya- rası durumuna geldi.. Kartlann, kayıt dışıru önleme ve denetleme, bir güvence aracı olarak kullanıldığında ve ödeme kolaylığı yannıda ve de nakit taşıma emniyetı yönünden yararlan yadsınamaz... Hazırlanan yeni yasa tasansuıda yüksek olan, aylık yaklaşık yüz- de 6.5 faız oranının daha bir güvenli veriye bağlanması, örneğin mev- duat faizlennin 2 katı gibi olabılır ve gelir ve varlık beyanına göre uygun kredi lımıti tanınabilir. Maaşın 2 katı gibi kart almada da sı- mrlama yapılabilir. Saim CANATAN MehroetFaraç'ın gazetemizde yayımla- nan Güneydoğu haberlerini ilgiyle izliyo- rum. Sanınm birçok okur da benim gibi bu yazılan ilgiyle okuyordur. Keşke bu yazı ve haberleri, Insan Haklan Derneği yöneticileri, AB'nın genişjeme- den sorumlu komiseri, Kürt sorununu gündeme getirip açıklama yapan "ay- dın"lar ve Nobel 'e aday yazanmız da dikkatle okuyabilseler. Örneğin Alman- ya'da banş ödülü alırken bu konudan da söz etseydi! Bu konuda çözüm isteyebil- seydi! Mehmet Faraç'ın 5 Kasım 2005 tarihli "Çocuk gefinkr, damarJar" başlıkü haberi, bölgede akraba evlıliğinin yûzde 47'lere vardıguıı, berdel ve kuma gelene- ğinin sürdüğünü ve kız çocuklannın ço- cuk denecek yaşta evlendirildiğini rakam- lanyla veriyordu. Ne yazık ki bölgede kadın olmak çok zordur ve töreler ağır yaphnmıyla sürmektedir. Sık sık bu uğur- da cinayetler işlenmektedir. Bu ortaçağ kahnrısı oyun herkesin gözü önünde oy- nanmaktadır... Bu konulara Mehmet Fa- raç'ın dışında pek yazı yazan, program yapan, açıklama yapan da yok. Hani di- yorum, Kürt aydınlan. Demokratik Top- lum Hareketi, Insan Haklan Derneği, AB'nin genişleme komiserleri, bizim ay- dın girişimcilerimiz neredeler? Yoksa 12 yaşında kız çocuklannın evlendirümesi onlan ilgilendirmiyor mu? Yoksa oyun çağında zorla evlendirilen çocuklann in- san hakkı ihlal edilmiyor mu? ErdalATICI AB Sinnen, 22 Ekim günkü "Şimdi de İğneyi Kendimize Baaratam" başlıklı yazısında. töre suçlan ba^ta ohiıak üzere toplumumuzun Avrupa ile çe- lişen değer yargılanru, davra- mş biçimlerini, bizim AB üye- lığunız için avantaj olarak gös- terdiğimiz genç nüfusun so- runlarla yüklü durumunu çok net ortaya koymuş. Bu bağlamda ilave etmek is- tediğimiz bir husus var. Hiç düşünüp araştırdık mı? Halkin içinde "AB'ye girnıek isteyenleriıı'' sayısı ile "AB'ye tam üye olarak kabul edilece- ğimize inananlann" sayıları ayrumı? Birinci gruptakilerinikinci- lere karşı sayısal üstünlüğü yok mu? Siyasi realiteler bu yana, aradaki fark Ali Sirmen'in ya- zısında belirttikleri ve benze- ri gerçeklerden kaynaklanmı- yor mu? Türklerin yoğun olarak ya- şadıklan herhangi bir Avrupa kentinin caddelerinde, erkek- lerin beş adım gerismden yü- rüyen, kocalaruun kullandığı otomobillerin arka koltukla- nnda oturtulan ve sayılan gi- derek artan çarşaflı, fürbanlı kadınlarla yaşadıklan ülkeler- deki akranlanndan farklı tarz- da yetiştirilen. giydirilen tür- banlı, cüppeh çocuklann yarat- tıklan uyumsuzluk, görüntü kirliliği yaratan manzaralar da Saym Sirmen'in görüşlerine eklenebilecek hususlar. Aysel-Sıtkı ERGÜNEY 29 Ekım 2005 tarihli ya- zısında Saym Toktamış Ateş. Latince res-publi- ca"nın dilimize Arapça- dan gelen cumhuriyet söz- cüğünün tam tercümesi ol- duğunu söylemekte ki bu doğru: Batı dillerinde, örneğin Ingilizcede repubüc, Fran- sızcada r'epublique, hatta Azericede (Rusça aracılı- ğıyla gehniş olmalı) res- publıka biçimlerinde kul- lanılmakta. Bu sözcükJer- deki publicus halka, dev- lete ait anlamına gelen bir sıfat. Bu da doğru. Ancak res kuvvetlendirici bir ta- kı(ymış) diyor Sayın Ateş, yazdığırun doğruluğundan pek emin olmadığını da belli etmeye çalışarak. Sa- ym Hocamız, Dr. SinaKa- baağaçve Erdal AJova nın Latince-Türkçe Sözlü- ğü'ne bakmış olsaydı bu yanlışı yapmazdı; çünkü res bir takı değil addır; şey, nesne, hal, koşul, durum, olgu, olay, sorun, iş, poli- tika, iktidar. devlet anlam- lanna geünektedır. Aynca sözlük şu örnek- leri de vermekte. res militaris: savaş (askeri olan şey, iş), res rusrica: tanm (kırsala, köysele ait iş, olay), res publica ise kamu işleri, siyaset, devlet, cum- huriyet. EkremAKSOY GURAY OZ Kiistah Efendinin i Yeni Stratejiteri Bush yönetimi dökülüyoıi Birinci dönemin bürokrat- lan sırtan bir bir ifşa edryorlar. Nerede, nasıl, niçin yalan söylendi; BM Güvenlik Konseyi'nde, dünyanın gözünün içine baka baka krtır atan PoweH'in danışmanı nasıl azap çek/yor; Dick Cheney ne dolaplar çevirdi; işbirlikçi B«r- lusconi nasıl yan çızmeye çabalıyor, hepsini, tekmili bir- den gazete sayfalannda okuyor, TV programlarında sey- rediyoruz. Ne oldu ki? Nedendir bu dökülüş, bu kırrtış? Paçayı kurtarma çabası mı, günahlann ağııiığı altında ezilen vic- danlann işe yaramaz muhasebesi mi? Belki de hiçbiri değildir. Belki de stratejilerin küstah efendisinin zamanı gelmiş bir manevrasıdır. Irak'ta amaçlanan hedefiere ulaşılmış- tır. Ülke istenildiği gibi üçe bölünmüş, kuzeyde Israil'e ve Türkiye'ye komşu bölgede sağlam, sağlıklı ve sadık bir doğum gerçekleştirilmiş, gerisi iç savaşın "sağaltıa" et- kisine terk edilmiştir. Yalanlann en yalanı olan "demok- rasi için savaş" palavrasına gerek kalmamıştır. Strateji- terin kara efendisı Rumsfeld, bu gerçeği neşe içinde rtri— raf etmekten kaçınmamaktadır. Der Spieoel'in sorulan- na verdiği yanıtlarda bakın neter diyor "fsyanalar bize karşı savaşmıyorfar, tam tersine Irak güvenlik güçlerine, Irak hükümetine karşı savaşıyohar." Bu sözterdeki sinsi kahkahayı herhaldeduyuyorsunuzdur. Muhabırin, "Kök- tenci bir Irak'ın ortaya çıkmasından korkmuyor musu- nuz" sorusuna verdiği cevap, yine sırrtan bir sırtlanın diş- leri ortada resmidir: "Herşey mümkündür. Onlann ülke- si, ne isterterse onu yapartar." ••• Ne isterse onu yapan b/risı var, ama bu Irak halkı de- ğil. Bu bölgede her ıstediğını yapabılen tek güç, şimdi- likABD'dır. Sıra, direnenieri hizaya sokmaya gelmiştir. "Ge- nişletilmiş Büyük Ortadoğu" projesinin "icra kurulu" sık sık toplanıyor. Gereken manevralar birbin peşi sıra yü- rürlüğe konuyor. Askerler kışlalanna ve sakın bölgelere, örneğin Irak Kürdistanı'na çekiliyorlar. Orayı geçen gün- lerde tanzim-tesviye operasyonlan ile yaşanabilir haie ge- tirdiler. Siyasal ve ekonomik destek, bölgenın aşiretleri- ne ve aşiretlerin reislerine en geniş bir şekilde sunuldu. Tanzim ve tesviyeye tabi tutulan ülkelerden birisi de bizim ülkemizdir. Bundan sonra "kaza" olmasın diye iş- ler sık) tutuluyor. Bu nedente Türkiye projenin "icra ku- njlu üyeliği'ne atanmıştır. Bundan böyle yoğun siyaset ve tebdrt diptomasisi kullanılacaktır. Şimdi yapılması ge- reken, bölgede yola gelmeyenleri yola, yeme gelmeyen- leri yeme getirmektir. Israil-Arap sermayesi, kule sütun- lanna benzeyen bacaklan, çekici dekoltesi ile sınırlanmız- dan içeri girmış bulunuyor. Şuh hali ile medyamızın anlı şanlı kaiemlennin ağızlannın suyunu akıtmaktadır. • • • Peki bu tabloda Avrupa'ya nasıl bir yer düşüyor? An- ladığım kadanyla, savaş rüzgârlannın pek hızlı estiği gün- lerde, gücü yetmediği için "savaş karşıtlığı"na soyunan Avrupa, yeni dönemden pek memnundur. Şimdi artık devreye girebilecek ve paylaşmanın hazzıyla kendinden geçebilecektir. Bu sofrada ortak olduklannı zannedenlerin, sofranın ya kendisi ya hizmetkân olacaklan da pek yakında anla- şılacaktır. Çünkü, her şeyin ortaya çıkacağı zamanlann yaklaştığına dair alametler belirmeye başlamıştır. Abartılmış, aşın bir güvenle ortalıkta gezinenlerin, esip üfürenlerin, tıpkı stratejilerin kara efenditeri gibi böbür- lenmeye, yani itiraflara başlamalanna pek fazla bir zaman kalmamıştır. Peki, onlann kendilerini kurtaracak yeni stra- tejileri var mı? Sakın, yalnızca kara efendilerin yenilmezliğine bel bağ- lamış olmasınlar? e-posta: guray.oz(Ş cumhuriyetcom.tr AYDINLANMA Mişi ^ CUMOK'lar Atatürk'ü anıyor • Istanbul Cumhuriyet okurlan (CUMOK), yann saat 09.05'te Dolmabahçe Sarayı'ndaAtatürk'ün hayata gözlerini yumduğu bölümde, manevi hu- zurunda saygı duruşunda bulunacak. Yapılan açıklamada, katılmak isteyenlerin saat O8.3O'da Dohnabahçe Sarayı girişinde toplanmalan ıs- tendi. • Izmır CUMOK, Konak Belediyesi ve ADD Iz- mir Şubesi'nin düzenledıkleri 10 Kasım etkin- liği, yann saat 14.00'te Eşrerpaşa'daki Dr. Sela- hatrin Akçiçek Kültür Merkezi'nde yapılacak. Açılış konuşmasmı ADD Genel Yönetim Ku- rulu Üyesi ve Ege Bölge Sorumlusu Reşat Er- —gnvan, Izmır c UMUJC temsılcısı Şadi Aşıroğ- lu ve KonakBelediye Başkanı Ali Muzaffer Tun- çağ'ın yapacağı etkinlıkte "Rasattepe'den 10 Kasun'a Anıtkabir belgeseli" izlenecek. Yurt- taşlann Tunç Boran'ın yönetmenliğini yaptığı belgeseli izlemeye davetlı olduğu bildirildi. • CUMOK Türkiye Koordinasyonu'nun Şeker Bayramı'nda 2500 kilometre yol yaparak, 9. CUMOK çalışma toplantısı yaptığı açıklandı. Toplantılarda yıl sonuna kadar yapılacak çaiış- malaıın takvimi ile 2006'da 18 Mart Deniz Zaferi ve Gelibolu Kara Savaşlan'nın yıldönüm- lerinde >r apılacak etkinliklerhakkmda ilke karar- lan alındı. K O Ş Ü L L A R Cumhuriyet, sayfohırım CUMOK'lara açtu "Söz Okunın " sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görûşlere ve eleştirite- reyer veriyoruz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülkeyayın yaşamınayepyeni katkı- larda bulunup ufuklar açacaklarma, ülkenin ye- rel ve genel sorunlarını yansrtmakta önemli işlev- ler üstleneceklerine inantyoruz, ADD ve ÇYDD 'nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağtnın "Söz Okurun " sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eieştirilerinizi bekiiyomz- pos/a(a cumhurivet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Ûktel Sk, No: 2. 34381 Şişli/htanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle