18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2005 ÇARŞAMBA 14 JvLJJLiA U i l . [email protected] Nurdoğan-Ergin Gülen çiftinin 'Şaka Satıcılan' adlı belgesel kitabı okurla buluştu Çarşafdet^sinhmizahi öyküsü İBRAHİM ERSARAÇ Nurdoğan Gülen \ e Ergin Gülen çifti, 18 yıllık geçmişi olan 'ÇarşaF mizah dergı- sinı başlangıcından sonunakadar inceleye- rek bir belgesel kıtap oluşturdular. 'Şaka Saüalan' adını verdıklen bu bel- gelı anılar înkılâp Yayınlan arasında çık- tı. Nurdoğan Gülen'in romansal ve Ergin Gülen'ın mızahı gözlemlerınden oluşan bu özgün yapıt. 197CTİ1 yıllarda mizah patla- ması sürecı içuıde 'Gırgır' dergisinin 'Ak- baba' ıle kanşımı gibı bır çizgı tutturan 'ÇarşaTın serüvenidir. Hürnyet gazetesinin kurucusu, aynı za- manda bir karikatürist olan Sedat Sima- vi'nin anısına çıkartılan 'ÇarşaP mizah dergisi. 18 yıl gibi azımsanamayacak bir süre aralıksız yayımlandı. Sanatçı çift. dergının doğuşunu, gelışi- mini ve trajikomık batışmı bir roman akı- cılığıyla, en ince aynntısına kadar, ama mizah öğesını asla göz ardı etmeden ele almışlar. Karikatünst Semih Balcıoğlu'nun dene- yimli yöntemleriyle oluşan; usta çızerlenn kadroya alındığı ve Aziz Nesin, Çetin Al- tan, VJmit Yaşar Oğuzcan gibı ünlülerin yazdığı, güzel kâğıdarenkli olarak basılan 'ÇarşaP kısa sürede büyük satış sayılan- na ulaştı. Demlrel'ln 'dlrsek teması' 195O'lı yıllarda dıkensiz gül bahçesi iste- yenlenn mizah dergilerine getirdikleri sıkın- tılar pek yaşanmadı bu dönemde. Ama mi- zah dergileri ve sanatçılanna yakınlıklar yeğlendi bu dönemde de. Geceler yapıldı sa- natçılarla. ÖzaL basılan kankatürlennin öz- gün çizimlerını isteyerek çerçevelettı. DemireL "Ben iktidardan çekilirsem ko- nusuz kahrsınız" dıyerek mizahçılarla "dir- sek temasını* hep sürdürdü. fRurdoğan K. :Er 9Jn Gülen ŞakaSatîolan urdoğan Gülen'in romansal ve Ergin Gülen'in mizahi gözlemlerinden oluşan bu özgün yapıt, 1970'li yıllarda mizah patlaması süreci içinde 1 Gırgır' dergisinin 'Akbaba' ile kanşımı gibi bir çizgi tutturan 'Çarşaf ın serüvenidir. Ergin Gülen, yağlıboyakarikatür yapan ve sergi açan ılk sanatçı oldu. Çarşaf dergısın- de çizdiklen dışında ustaca gözlemlenyle ka- rikatürlerin oluşum e\Telerini çok güzel sap- tamış. Özellikle Çetin Emeç'in eskizler ma- sada incelenerek basılacaklar seçilirken kaş- larını kaldırması ve yanındaki yardımcısı MehmetBey ıle NeharTüblek'in de aynı şe- yı yapması, dudaklanm büktüğünde onla- nn da katılması unutulacak gibi değıl. Genç çizerler Gırgır dergisi üslubunda, masada rahat ve gülerek yer almak istiyor- lar, ancak otoritenin ciddi havası onlann ka- lıplaşmalarma ve sıkıntıya neden oluyordu. Ilk zamanlar yönetimde yer alan Semih Balcıoğlu dışmda Nehar Tüblek, Bülent . Düzgit, Mesut Ekener, Zeki Beyner, Ka- tender Öznur, Raşit Yakah, Erdoğan Bo- zok,AteşBenice,L Bülent ÇeKk,MetinÜs- tündağ,SeyfiŞahin, ErcanAkyoLMahmut Karatoprak, Nurettin tkizler, Ühan Nal- bant, Bülent Arabacıoğlu vb. çizerler der- gide çok güzel karikatürler çizdiler. Ergin Gülen usta gözlemlerini çok güzel, esprilı bir dılle önümüze seriyor ve yorum- lar yapıyor. Usta bir dll. absürd bir üslup Bana da takılmaktan geri kalmamış ve bir karikatürümü anlatmış: "BüyülderiınizYan- kı Vadisinde, Ecevit,vadinin başında' oyyy' diyebağınyor, 'Yooo* olarak yanıtahyordu. Türkeş ayravadide 'Uuuu' sesleriçıkanyor, karşüığmda' Yuuu' yarutını ahyordu. Erba- kan'uı 'Allah' sesine ise 'Yallaah' karşılığı geliyordu^." Kitabı roman kurgusu düzeyinde, açık se- çik, usta bir dille ve absürd bir üslupla ya- zan Nurdoğan Gülen, îstanbul Üniversite- sı Arkeoloji mezunu. Şu anda 'HMtier' üze- rine çalışıyor. Ergin Gülen, 1957-58 yıllannda profes- yonel olarak çalışmaya başladı. Çeşitli der- gilere ve en çok da Dolmuş ve Çarşaf a ka- rikatür çizdı. Yağlıboyayı karikatürde ilk o kullandı ve onlarca kışisel sergı açtı. Mizah Üretenler Derneği'ninkurucusu ve başkan- lığını sürdürüyor. Yeni Yüzyıl gazetesinde 4 yıl yazılan çık- tı ve karikatür yanşmalarının seçici kurul- lannda yer aldı. Karikatürcüler Derneği'nin Armada Ote- h'ndeki 'mizah gecesi'nde bu sanatçı çiftin güzel danslan çok görkemli ve uyumlan unutulacak gibi değildi. Dılerim, rakstaki bu uyumla daha nice ki- tapta birlikteliklerini sürdürürler!.. K 3. Metro Group Kısa Film Yarışması galası 16 Kasım'da ısafilm oscarları sahiplerini buluyor METRO Group i I METRO Group 3. Kısa Him Yarıjması Kürtür Servisi - Metro Group'un, Türsak Vak- fi'nın danışmanlığında ge- leneksel hale getirdiği "3. Metro Group Kısa Film Yanşmasrnın gala gecesi 16 Kasım 2005 Çarşamba günü Istanbul'da Alman- ya Başkonsolosluğu'nda gerçekleştırilecek. Geçti- ğimiz yıl 140 kısa fîlmin katılımıyla yeni bir reko- ra imza atan yanşmanın, Türkıye de 'Sinema ve Be- tişhn' alanında ön lisans, h- sans ve lisansüstü eğıtim gören gençlerin katılımına açık olarak düzenlenme- sinin Türk sinemasının ge- leceği açısından büyük önem taşıdığını belırten Metro Group Türkıye Tem- silcisi NurdanTümbekTe- keoğhı, 2005 yılındamezun olan öğrencılerın de fılm- leriyle katılabılecekleri ya- nşmada. her yıl oldugu gi- bi bu yıl da herhangı bır te- ma sınırı bulunmadığını söyledi. 9 Kasım'a kadar Katılan filmlerin. ımge- sel (fıctıon). deneysel, bel- gesel, animasyon türünde çekildiSini vurgulayan ve VHS, VCD, DVD veya Mini DV formatında ka- bul edilen filmlerin yanş- maya katılma sürecinin 9 Kasım'dadolacağını anım- satan Tekeoğlu. halen gön- derilebilecek filmlenn kur- ye veya taahhütlü posta ile Türsak Vakfi Gazeteci Erol Dernek Sk. HanıfHan No: 11!2 Beyoğlu 34433 Îstan- bul adresine teslim edil- mesı gerektığini kaydetti. Sinema yazarı Arilla Dorsay. gazeteci Doğan Hızlan, sinema yazan Ann Taşçıyan. Baden-Württem- berg Film Akademisi Tem- silcisi Thorsten Schütte, yönetmenler Mustafa Al- tıoklar, Tevfik Başer ve oyuncuCem Yıhnaz"ın ara- lanndabulunduğujün üye- lerirunbelirleyeceği en gü- zel kısa filmlerin gösteri- mine Alman Başkonsolos- luğu'nun ev sahipliği ya- pacağını anımsatan Teke- oğlu, öğrencilerin birden çok filmle kahlabileceği- ni de sözlenne ekledı. Te- keoğlu, "3. Metro Group Kısa Film Yanşmasrnda birincı olan fılmın sahıbı- nin, Baden-Württemberg Film Akademısi'nde 2 ay- lık burslu sinema eğitimi ve 2000 Avro; ikinci olan fılmin sahibinin yine aynı akademide 2 aylık burslu sinema eğıümi ve 1000 Av- ro, üçüncülük kazanan fıl- min yönetmenine ıse 1500 AVTO ve mansiyon kaza- nan yönetmene de 1000 Avro ödül verıleceğini açıklarken burslu sinema eğitimi ile ödüllendirilen öğrencılerın. günlükve tek- nık dıl gereksinimlen ıçin Almanca özel dıl eğitimi almalannın da sağlanaca- ğını belırttı. SERGİ 12 KASIM'DA FOTOĞRAF VAKFTNDA îstanbul 'da 12 Rus kadını... lCültür Servisi-Fotografsanat- çısı -AnastasaaZiatopobkaia^fa» '12 Rus Kadm ve Îstanbul' adlı sergisi 12 Kasım'da Fotograf Vafcfi Galerisi'nde açılıyor. 14 Aralık'a dek sürecek ser- gide, tstanburdayaşayan, çeşit- li nedenlerle yaşamlan bu ken- te bağlanmış, ama yazgılan fark- lı 12 Rus kadınının öykülerini ve tstanbul'la olan ılışkilerinı anlatıyor. Sergi ıçın fotoğrafçı AnastassiaZlatopolskaia şöyle diyor: "Istanbul'da bulundu- ğum zaman boyunca, bu Rus kadhıüannın betirgm ortaközel- likleri oldugunu gördüm. Deği- şik >-aşam biçimlerinin gölgede kaumışû. İlşinçvaşamlaruu,yaz- gı v-e kişUilüerini tanunaya baş- lamak, gerçeği keşfetnıe isteği doğurdu. Bu kadınları ülkeleri- ni bırakıp burava getiren ney- di? Farkh ^lenek,anlavış,din ve kültür ortsnunda büyü>üp bu- ratla bambaşka bir dünya için- de yaşamak nasıl bir şeydi?" S.ergide 12 kadın kahraman, 12 ahşılmadu yaşam sunuluyor. tstanbul hîkkmda film çeken bir yönetrren, bır Rusça öğret- meni, bir iergi editörü, bir iş kadını, bırbalerin. bır ev kadı- pı... Her kaliöjn öyküsü bir port- resi ve Îstanbul hakkındaki dü- şünceleri eşliğınde, Rusça ve Türkçe olarak, geleneksel Rus müziği eşliğinde anlatıhyor. Ta- sannın amacı izleyıcılerin dik- katıni gerçeklere çekmek; bu- nunla birlikte her insanın kendı kişisel özellikleriyle var oldugu- nu ve kendi yaşam biçimini seç- tiğini göstermek. Sergı Istan- bul'dan sonra 2006 kışında Sa- ınt Petersburgda, 2006 ilkyaz aylannda ise Moskova'da yine- lenecek. AnastassiaZlatopolskaia 1981 yıhnda Rusya'nın Saint Peters- burg kentinde doğdu. St Peters- burg'da Journalism Photography School ofY.A.Galpenn'de oku- du. Ilk fotograf tasansı, 2001 yılında Amerika'da sergilendi. Beyaz Rus göçmenlerin Istan- bul'daki yaşamlarını anlattığı çalışmasıyla A\Tupa Kültür Vak- û'ncadesteklenenZONA 'Smır- lar' tasansına katıldı. Rusya- Estonya smınnı anlattığı 'tvan- gorod'daYaşam-Dosthık Köprü- sünün Öteki Yanı' adlı fotograf tasansı Ekim 2005'te Polonya'da sergilendi. Halen çeşitli Türk ve Rus dergileri içın fotograf çekiyor. (0 212 292 Iff 39) Sııflıi Dölek'i sonsuzhığa uğurladık Geçenpazartesi gecesiHaydarpaşa GATAHastanesi'nde yaşamını yitirenyazarbugün sevenlerinin gözyaşları arasında toprağaverildi KültürServisi-Geçenpazartesi ge- cesi Haydarpaşa GATA Hastane- si'nde yaşamını yıtıren yazar Sulhi Dötekbugün sevenlerinin gözyaşla- n arasında toprağa verıldı. L'enaze namazının kılınacağı Çıçekçı Seli- miye Camisı'nın avlusu dün öğle\ e doğru tıklım tıklım dolmuştu. Ede- biyat, sinema, tele\ızyon, basm ve reklam dünyasından pek çok ınsan, dostlan, çalışma arkadaşlan. Deniz Harp Okulu'ndan sınıf arkadaşlan, ordudan görev arkadaşlan. üyesi ol- duğu Türkıye Yazarlar Sendıkası ve PEN Yazarlar Derneğı'nden yazar arkadaşlan, Sulhı Dölek'i tanıyan, seven hemen herkes oradaydı. Ay- nı zamanda emeklı denız yarbayı olan Dölek' ın Türk bayrağına sanl- mış tabutu, cenaze namazından son- ra, askerlerce eller üzerinde taşınarak top arabasına konuldu. Asken bando ve kortej eşliğinde bır süre top araba- sıyla taşınan Dölek"in cenazesi, daha sonra cenaze aracına konularak Top- kapı 2. Çamlık Mezarlığı'na götürül- dü ve buradakı aile kabnstanında top- rağa venldı. Camidekı törende Sulhı Dölek'in eşi Ne\in Dölek ıle kızlan Suna ve Duygubaşsağlığı dıleklerini kabul et- tiler. Törene Dölek'in ailesi ve yakın- lannın yanı sıra yazar arkadaşlan Ne- catiTosuner,CengizBektaş,Era> Can- berk, Egemen Berköz,Aydın Hatipoğ- lu, HiknıetAltınkaynak, Gülsüm Cen- Aynı zamanda EmekB Deniz Yarba\ı olan Dölek'in cenazesi askeri törenle kaklınldı. giz, yapuncı Türker Inanoğlu, yönet- men Ya\TizTurgul, ZekiAlasya, Müj- dat Gezen, Aykut Oral, Erdal Ozyağ- cılar, Şevket Altuğ, Sumru Yavrucuk, Nehir Erdoğan ve Zafer Ergin'in de aralannda bulunduğu çok sayıda sa- natçı ıle Şışli Belediye Başkanı Mus- tafa Sangül katıldı. Edeblyatımıza çok sayıda roman ve öykü bıraktı Edebiyat dünyasında adını 1975'te Milliyet Yayınlan Roman Yarışma- sı'nda 'Korugan' adlı romanıyla üçün- cü olarak duyuran Sulhi Dölek, son- raki yıllarda edebıyatımıza çok sayı- da değerli roman ve öykü armağan et- tiğı gibi, nitelikli tele^izyon dizilen- nin, son olarak da Türkiye'den sonra Yunanistan'da da büyük başan kaza- nan 'Yabancı Damat' dizisinin yaza- n olarak ününü geniş kitlelere yay- mıştı. 1983 'te 'Vıdalar' adlı öykü kıtabıy- la Sabahattin Ali Öykü Ödülü'nü, 'Ki- racı' adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü, 1994'te 'Aynalar1 adlı öy- kü kitabıyla Yunus Nadi Öykü Ödü- lü'nü, I996'da 'Kirpi' adlı romanıyla Iş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü'nü kazanan Dölek'in son romanı 'Küçük Günahlar Sokağı' bu yılın başında ya- yımlanmıştı. DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Şiirde Kalıcı Olan Edebiyatla uğraşanların büyük çoğunlu- ğunun üzerinde anlaşabildikleri ender konu- lardan biri de William Shakespeare'in gel- miş geçmiş en büyük şairlerden olmasıdır. Böyle genel biryargıyla karşılaşınca düşün- meden edemiyor insan: Shakespeare ne yap- mış ya da yazmış da dünyanın en büyük ya- zarı olmuş? Elli iki yıllık yaşamında yazdığt 38 oyunun yanı sıra 154 şiirin yer aldığı bir de 'Soneler' kitabı var. Kuşku yok ki, oyunlarında yarattığt kişilik- lerle insanoğlunun şu yeryüzünde başına ge- lebilecek neredeyse bütün insani durumları canlandırmış, degerlendirmiş, derinliğine iş- lemiştir. Elbette oyunlarında da büyük şiir gücü gö- rülmektedir ama tek tek şiirler olarak sone- lerıne baktığımızda daha çok kişisel sorun- lann çevresinde dönen lirikyapılı ürünlerle kar- şılaşırız. Çağının en yaygın şiır yapılarından biri olan 14 dizelik 'sone' kalıbıyla yazmıştır şiirlerini. Gizine biraz olsun erebilmek için, Dünya Ki- tapları arasında çıkan Soneler kitabıyla bir- likte verilen, Talat Sait Halman'ın çevirdiği, Defne Halman'la birlikte seslendirdikleri şi- irleri dinlemeye koyuldum. Sıra '76. Sone'ye geldiğinde şairin kendi şiiri üstüne söylediklerıne dikkat kesildim: Niçin benim şiırim yeni süslerden yoksun Ne çeşnisi yeterli ne de kıvraklığı var Isterim ki çağına sırt çevırmeyıp bulsun Taptaze söyleyişler, yepyeni anlatışlar Yazdıklarım benziyor birbirine tıpatıp . Bütün şiırterimde niçin urbalar aynı Basmakalıp sözlerim beni ortaya atıp Ele venr adımı sanatımın aslını Şunu bil ki sevgilim ben hep seni söylerim Bir sensin bir de sevgın kullandığım tek konu Eskilen yeniler en üstün şıirierim Önceden ne yazmışsam yine yazanm onu Nasıl ki güneş her gün hem eskidir hem yeni Sevgim de yeni baştan söyler her söyleneni Gelin de çıkın işin içinden... Shakespeare'den bu yana şiir nerelere git- ti geldi. Ne büyük şairler geldı, şiirde ne bü- yük yenilikler gerçekleşti. Ama Shakespe- are'in tahtı bırakın yıkılmayı, sallanmadı bile. Nedir o zaman işin gizi? Şairin şiirlerini büyük bir dil gücüyle yazdı- ğı kesin. Benzersiz yalınlıktaki dil güzelliği onu yaşar kılıyor, eskitemiyor insanoğlu o di- zeleri. öteki ve temel olan özelliği ise anlattığı şeylerin insana özgü olması. İnsanın şu ya da bu derdini anlatıyor her şiirinde. Ne var- dır yeryüzünde her insanın derdi olan? Aşk, ayrılık, gençlik, yaşlılık, sevgi, adalet, eşitlik, sağlık, hastalık, açlık, tokluk, güç, güçsüz- lük... Çokfazla uzatamayız listeyi. İnsanın temel sorunları her çağda aynı, değişmiyor. Shakespeare'in insana ilişkin yaklaşım ve saptamaları o denli evrensel niteliktedir ki, iktisatçısından tarihçisine, toplumbilimcisin- den hukukçusuna bütün düşünürler, yapıt- larında ona göndermede bulunma gereksi- nimi duyarlar. Hiç unutmam, Hukuk Fakültesi'nde Mede- ni Hukuk hocamız Selahattin Sulhi Tekinay, babası belirsiz doğan çocuklarla ılgili dersi- ne Shakespeare'den bu acıyı anlatan bir bö- lüm okuyarak başlamıştı. Sosyalist düşüncenin kurucusu Kari Marx, Atinalı Timon oyununu yorumlarken Sha- kespeare'in paranın iki özelliğini şöyle be- lirttiğini açıklar:'7- Para, herşeyin evrensel bozucusu ve çarpıtıcısıdır. 2- fnsanların ve ulusların ortak orospusu, ortak pezevengi- dir.' Shakespeare'in 400 yıl önce yazdığı şiir- ler, insanın değişmeyen temel dertlerine, in- sani özü elden bırakmadan, insanca yakla- şımlar getirdiği içın eskimiyor ve daha kim bilir ne kadar eskimeyecek. turgay <; fisekci.com K Ü L T Ü R İ Ç l Z İ K K Â M l L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle