Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2005 ÇARŞAMB/
HABERLER
CHP Genel Başkanı, AKP'yi, 'Laik Cumhuriyete karşı büyük tehdit' olarak nitelendirdi
Baykal,halkıgöreve çağırdı
Deniz BarykaL
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-CHP Genel Başkknı De-
niz Baykal, Türkiye'nın 1950
seçimlerinden sonra ikinci bü-
yük sınavını, önümüzdeki se-
çimde v ereceğini belirterek "Ar-
ük başka çare yok. Arnk asker.
darbeçare değil; bir tek çare var,
haBomi7in sağduyusu, miDeti-
mizin demokrasi bifincL Din ts-
tismarma dayah iktidarm haJ-
km oyuyb reddedfldiğmi göste-
rtceğE" dedi.
CHP lideri BaykaJ, parrisinin
dünkü grup toplantısında AKP
hükümetinin 3 yıllık icraatını
degerlendirdi. AKP'nin. edındi-
Çare değîl "Din istismanna dayah hükümetin halkın oyuyla
gönderilmesi gerektiğini" vurgulayan Baykal, Aksi halde 'bir süre sonra
Endonezya gibİ açık başla dolaşılamayan bir yer haline geleceğiz" dedi.
ği *nıisyon" doğrultusunda Tür-
kiye'nin iç banşına yönelik ağa
tahribatlar yarattığını kaydeden
Baykal, "Değiştikdherdcbııını
unutturma çabası aruk inandj-
ncıohnaktançıkmışar.Kaçde-
fa bu ooktada suçüstü yakalan-
dılar. EDerine firsat geçtiğmde
Türkhe'nin anayasal mıİaıkdü-
zeııinitahripedecekieriçokaçık-
ür" dedi. Laik Cumhuriyeti, di-
ni temellerde şekillendirmeyi
amaçlayan bir kışının Başba-
kanlık Müsteşan olarak tutul-
masının da, Millı Eğitim Baka-
nı'nın da bu amaca yönelik se-
çümiş "bffiDçM" tercihler oldu-
ğunu kaydeden Baykal, son ola-
rak TRT'nin Medeni Yasa'nın en
temel hükümleri olan miras hu-
kuku, kadın-erkek eşitliğine ay-
kın yayınlar yaphğına işaret et-
h. Bütün bunlarm "tesadiT' ol-
madığını vurgulayan Baykal,
"Buniann hepsi befli bir yaşam
tarzmı kabul eftirme çabasmm
parçası. l zun vadeö bir müca-
detede bir hazırhk, ahş&nna.
Ünjverstekrde türban kavgası-
nm alünda yatan budur. Bir sü-
re sonra Endonezya'da oktuğu
gibi açık başla dolaşmanm zor-
laşbğı bir yer haiine gekceğE"
görüşunü dile getirdi.
Böyle bir anlayışın Çankaya
Köşkü'ne çıkması durumunda
CHP' Lî TÜRKMEN'DEN TEPKİ
'Meclis 'te
çarşaflıdan
geçilmiyor'
ANKAJIA (Cumhuriyet
Börosu) - Plan ve Bütçe Ko-
misyonu'nda, TBMM Baş-
kanlığı, Cumhurbaşkanlıgj,
Sayıştay ile RTÜK'ün 2006
yıh bütçeleri görüşüldü.
TBMM 'nin 2006 Mali Yı-
b Bütçe Teklifı'nin sunumu-
nu yapan TBMM Başkanı
BülentArroç, bütçe teklifınin
340 milyon 865 bin 500 YTL
olduğunuL, bu rakamın 2005
Mali Yıh kullarulabilir büt-
çe ödenegine göre yüzde 21
artışı gösterdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanhğı Genel
Sekreteri KemalNehrozoğhı
da Cumhurbaşkanlığı 2006
yıh bütçe öngörüsünün 32
miryon 589 bin YTL olduğu-
nu, öngörülen ödenek tutan-
nın geçen yıla göre yüzde
4.27 arttınldığını bildırdi.
Görüşmelerde, milletve-
Idlleri magazin prpgramlan-
nı eleştirerek RTÜK'ten ya-
sal düzenleme istedi. CHPTi
Kazım Türkmen ıse millet-
vekillerinın, TBMM üyeler
lokantasına yanlannda mi-
safır getirebildiğinı belirterek
son dönemdeki görüntüleri
eleştirdı. Türkmen, "Mecüs
lokantasmda bırakm türban-
hyı,gözlerigöriameyen 7 çar-
şafh gördiim. MechVin için-
de turbanbdan, çarşafbdan
geçilmez hale geldi. Meclis
BaşkanTnın, bu konuda cid-
di tanmatlan gerekiyor" di-
ye konuşfu.
Vekfllerm flginç istekJeri
Görüşmelere verilen ara-
dan sonra konuşan CHP'li
Ali Kemal Kumkumoğlu,
milletvekıllerinin yasama do-
kumılmazlıgına değinerek,
"Bu koruma.milkrveküleri-
nin toplumdaki sa> guıhğmı
yokedenbirkorumadr. Çün-
kii dokunulmazhk. nıiDetve-
istismar karşısında güvence
sağhror.Bu datophnn nezrin-
de bir saygmhk kazandmnı-
yor" dedi. CHPTı Mustafa
Özyürek, CHP'nin, millet-
vekıli transferi yapmayacağı-
fli söyledi. Özyürek. "Han-
p miDetveküi secildigi parti-
den istifa ediyorsa, miDerve-
küğinden deistifa etmelidir.
Ahlaki ve siyasi olan da bu-
dnr" dedi. CHP'li Mehmet
Mesut Özakcan, Meclis ko-
ridorlannda, tuvaletlenn ka-
pılarındaki tabelalarda,
TBMM resminin yanı sıra
"Egemenük Kayıtsız Şaıisc
Mflletindir'
1
yazısının yer al-
masının gereksiz olduğunu
savTindu. CHP'li AB Kemal
Deveciler, millervekillerine
tahsis edilen cep telefonlan-
nın faturalannın ödenmesüı-
de kolaylık, uçak biletlerin-
de yüzde 50 indırim istedi.
AKPlıOrhanSeyfiTerz&a-
şıoğtu da miHetvekillerinin
telefonlannın dinlenip din-
lenmedığini sordu.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
doğacak tehlıkelere de dikkat
çeken Baykal, "Bu anlayışın
Anayasa \lahkemcsi üyekrini
seçtiğiııi, YÖKü tanam ettiği-
nidüşünün. Bunun yaratacağso-
nınlar çok vahimdir'' dedi. Bu
nedenle geçen hazirandan beri
ısrarla Curnhuriyetin temel ka-
zanunlannın tehlikede olduğu-
nu dile getirdiğini ve halkı gö-
reve çağırdığını kaydeden Bay-
kal, bunun "darbe çağnsı" ol-
dufunu savunan çe\Teleri dik-
kate alarak "Bu tabk» karştsın-
da kinıseyi değiL \-atandaslan
göreveçağmnm, .\rok başka bir
yerdeçare yok. Arük asker,dar-
be çare değîl; bir tek çare var,
halknnızuı sağdıiMisu, miUeti-
mizin demokrasi biBnci. Cun>
hnriyetAtatürk,demokrasi aş-
k u Başka çare yok! Demokra-
siylehaOedeceğİzişimizi" dedi.
AKP'nin, dokunulmazlık-
larm kaldınlması sözünü unut-
tuğu gibi, bu konuda "zarif
uyanda bulunan Cumhurbaş-
kanı Ahmet Necdet Sezer'e,
AKP sözcülerinin "Yemeler
Savm Cumhurbaşkanı" diye-
bildığıne işaret eden Baykal,
"Kendiııi bilen bir insan, ken-
di ülkesinin onur ve şerefini
temsieden temsicianekarşı bu
üslupla konuşamaz; sen kim
oluyorsun da saldınyorsun!
Ama 70 nüiyon da bunu yeme-
yecek" dedi.
Başbakan Tayyi>Erdoğan m
Fransa'daki olaylan "türban
yasagma" bağlamasını da eleş-
tiren Baykal, bu değerlendir-
menin hiçbir şekilde geçerii
olmadığını belirterek şunlan
söyledi: "BirdefaoradaTürk-
ler yok. Fransa'da, ünrversite-
krdetürban proUemi yok. Ora-
daldAfrikaUarm çoğunm böy-
le bir proUemi yok. Bunu tür-
bana bağiamak. Başbakan'ın
saplanûsuu. bö>1e olaylan ana-
üz etmekte ne kadar yanlış is-
tikametleresürükleoebilecegi-
niortaya koyuyor. Ortaya kov-
duğu Ûade tarzı, Türkiye'nin
AB Oeflişkilerindede çok cid-
di sıkınü yaratabflir. Maalesef
Başbakan ber türlü oiayı ken-
di sapianülaniçin kuflanmak-
ta tereddüt gostenniyor''
Armç, Sezer'i hedefaldı
Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonlarda türbana izin vermemesinin 'Türk kadınlannı aşağıladığını' ileri süren
TBMM Başkanı, Sezer'den sonra Köşk'te böyle görüntüler yaşanmayacağından 'emin olduğunu' söyledi
TBMM Başkanı Annç.
ANKARA (Cumhurryet Börosu)- TBMM
Başkanı Bülent Annç, Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer'in Köşk'te düzenlediği re-
sepsıyonlarda türbana izin vermemesinin
"hukukiohnadığınrsavundu. "Bir Türk ka-
dmma karşı ister benim eşim olsun, ister bir
parlamenterin eşi olsun aynmcdık >apüma-
anı bütün Türk kadınianna>^pttnuş bir aşa-
ğüayıcı muamele olarak görüyorum" diyen
Annç, Sezer'in görev süresinin dolmasının
ardından, Köşk'te böyle görüntüler yaşanma-
yacağından "emin olduğunu" söyledi.
Annç, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda mil-
lervekillerinin sorulannı yanıtladı. CHP'li
Birgen Keleş'in "özeffikJe yurtdışında Tür-
edenlerin yanlannda götördu-
ğü kişflerin knafetlertvie Türkne'yi, fflsde-
rini doğru yansıtması gerektiği, buünn yan-
hşizknimlerbffakabileceğj" yönündeki söz-
lerine yanıt veren Annç, kendisinin, Başba-
kan "ftyvjp Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ab-
duSah Göl'ün eşleriyle birlikte gittiği yurt-
dışı gezilerin kastedildığini söyledi. Annç,
şöyle konuştu: "Elşiınin kendS tercihiyle giy-
diği kryafet en az sizinki kadar çağdaşOr.
Eşim, başmdald bu örtüsüyle Türk kaduiını
da, Türidye Cumhuriyeti'ni de, Türkrve'nin
çağdaşilkelerinideengüzelşeldkktemsiledi-
yor." Annç. Keleş'e "Cumhurbaşkanı'nm
Cnmburbaslouıuğı Köşkii'nde uyguladığı
kuralUn aynen benim de uygularnamı bek-
yyorsamz, hayır ben bunu uygulamayaca-
ğm'' dedi. Sezer'in bugünuyguladığı kural-
lann. ne TurgotÖzal ne de Süleyınan Demi-
rel'in cumhurbaşkanlığı döneminde uygulan-
dığını beürtenÂnnç, "Saym Sezer'in görev
sûresi Mdflctefl sonra seçiİecek cumhurbas-
ktaı, böyle bir aygufauna yapmayacaktır.
Bandan adnn kadu*emmBn" dıye konuştu.
Komısyoodakı bazı CHP'lilenn "Keha-
nette bulunuyorsunuz" diye konuşmalan
üzerine Annç, "Hâlâ eşlerimizin kryafetieri-
ni söz konusu ederek bundan iaikfik, Cum-
huriyet, rejimler adma bir şey çıkarmaya ça-
hşmJrsaruzlütfen bundan vazgeçin. Bunu bir
eleştiri kabul ediyorsanız Cumhurbaşka-
nı'nm şahsı dışında. makamı dışmda uygu-
lamalan ekştirUebair" dedi.
'Dokunuknazbkta ükandık'
Dokunulmazhk konusunda bir tıkanma
noktasında olduklannı belirten Annç, mil-
letvekili dokunulmazlığınm yeniden tarif
edilmesı ve sınırlandınlması gerekti|ini söy-
ledi. Annç, milletvekili lojmanlaruun 15
Ocak 2003 tarihinde Maliye Bakanlığı'na
devTedildiğini anımsatarak "LojmanlanMil-
K Emlak'e devrettik, onlar da tşi real etti.
Lojmantan satmayan bu MaliyeBakanı'ndan
gensonıyla hesap sorun" diye konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcatislar@cumhuriyet.com.tr
Fransa veTürkiye bazı benzertikle-
ri olan iki tlke. Laiklik uygulaması,
devletçi getenek her iki ülkede de
güçlü. Fransız Ihtılali ve bu ihtilalin
ürünü olan Aydınlama, Türkiye Cum-
huriyeti'nin <uruluşunda ve sonraki
feformlarda ıham kaynağı o(du.
Yükselen milliyetçilik konuaunda
da iki ülke arasında bir benzerfkten
söz edebilir:. Avrupa Birtiği Artaya-
sası'nın oylanması sırasında Fransız
rnrlliyetçiliği, anayasanın neddedBme-
si için bir aiırlık oluşturdu. Fransız
rnilliyetçileri de tıpkı Türk milljyBtçHeri
gibi Türkıyenin Avrupa Birfiği ûyeliği-
r e karşı çıki/orlar.
• • •
Şu anda :
ransa'ya egemen olan
Ideoloji, Fransız milliyetçiliği. Solun
gerilemesi \e yeni siyasetler ürete-
memesi, m'iiyetçiliğin egemen bir
ideoloji haline dönüşmesinde etkin
oluyor. Eskden Fransız ırkçılığının
temsılcisi Le Pen liderliğindek) hare-
ket, marjina bir akımdı. Ancak son
yıllarda Fransız merkez sağı, mflliyet-
Fransa'dan Çıkanlacak Dersîer Var mı?
çi ideolojinin savunucusu haline geJ-
di.
önümüzdeki seçimlerde merkez
sağın cumhurbaşkanı adayı olacağı
söylenen şimdiki Içişleri Bakanı Sar-
kozy, bu milliyetçi ve AB karşrtı siya-
setin temsilcisi olarak öne çıktı. Milli-
yetçiliği Fransa'da azdıran gelişmeyi
iyi okumak gerekiyor.
Fransız ekonomisi, tıpkı Almanya
gibi AB'ye yeni ülkelerin katılmasın-
dan olumsuz yönde etkilendi. AB'nin
büyük ülkeleri son 10 ülkenin katıl-
masını hazmetmekte zorluk çektiler.
Ekonominin sarsıntıya uğraması top-
lum içinde yabancılara, azınlıklara,
farklı olana düşmanlığın gelişmesini
beraberınde getirdi.
Fransız milliyetçiliğindeki yükselişi
bu süreç içinde değerlendirmek ge-
rekiyor. Milliyetçilik yükselince, mer-
kezdeki siyasi akımlar bu yükselişe
paralel bir ruh hali içine girdiler. Mer-
kezde liberal ve demokrat polftikacı-
lann yerini daha şoven ve otoriter si-
yasetçiler akjılar.
Sarkozy gibi siyasetçiterin öne çık-
ması, varoşlarda onlarca yıldır biri-
ken sorunlann daha da ağırlaşması-
na neden oldu. Buralartiaki çaresizli-
ğe çözüm üretmek yerine, çare poli-
siye önlemlerde arandı. Varoşlarda
büyüyen çaresizlik, dışlanmışlık, ya-
sadışılığı, şiddet eğilimini kamçdar-
ken Fransa'ya egemen olanlar da
yangına körükle gittiler.
Çözüm aramak yerine sopa tercih
edildi. Aslında önce buraları kendi
hallerine bırakıldı. Sorunlar ortaya
çıktıkça da polisiye önlemlere baş-
vuruldu. Varoşlar, yoksul Afrikaiılar
iyice kendi içlerine kapandıter. Renk,
milliyet ve köken farklılığına inanç
farklılığı da eklenince tablo tamam-
landı. Çaresizlik, sonunda bir patla-
maya dönüştü.
Bu süreçten Türkiye dersler çıka-
rabilir mi? Düşünmek gerek. örne-
ğin, Türkiye yoksul-zengin denge-
sizliği açısından dünyanın en kötü
ülkeferi arasında yer alıyor. Fran-
sa'da aft gelir gruplarıyla yüksek ge-
lir gruplan arasındaki oran 1 'e 4 ci-
vannda Tûrkiye'de bu oran 1 'e 12-
13'(er civannda Yani ülkemizde da-
İik yüksek bir gelir dengesizliği ya-
şanıyor. Türkiye'nin ve varoşlarm
yoksullan daha çaresiz durumdaiar.
Tûrkiye'de milliyetçilik, birçok
çevre tarafından olumlu bir özellik
gibi algılanıyor. Milliyetçilik, her an
"linç" gösterileriyle kendini ifade
ediyor ve karşı milliyetçilikleri tahrik
ediyor, MBByetçifik, farklı olana döş-
manlık temelinde kendisine bir yer
ediniyor. Milliyetçilik, otoriter bir ide-
oloji olarak, her an şiddetı besleye-
cek öğeleri içinde taşryor.
Bu milliyetçiliğin yol açabileceği
sorunları ciddiye almal/yız. Büyük
şehirlerin varoşlarında biriken yok-
sulluğu ve çaresizliği önemsemeli-
yiz. Kültürel uyumsuzluk içindeki
gençlerin sıkıntılannı dikkate almalı-
yız.
•••
Türkiye tabii ki Fransa değil. O ül-
kenin sorunlanyla bizim sorunlarımı-
zı özdeşleştirmek yanıltıcı olabilir. Yi-
ne de bu olaylardan çıkarılabilecek
dersler vardır. Olaylara bir de bu
gözlükle bakabiliriz.
Fransa'da yaşanan, bir medeni-
yetler çatışması mı? Tabii ki değil.
Ancak Fransa'da son yıliarda yaşa-
nan çoğunluk milliyetçiliğine ve
azınlıklara yönelik baskıcı zihniyete
bir tepkinin bu hale dönüştüğünü de
görmek gerekiyor. Çoğunluk milli-
yetçiliği, sonunda azınlık öfkesini
kışkırttı.
Bunun arka planında sayılacak bir
sürü gerekçe bulunabilir. Ancak so-
nunda bir isyan söz konusu. Bu is-
yanı da yoksulluk tetikliyor.
GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
Egalite, Liberte...
Ya Realite!
Paris'te, 27 Ekim'de çoğunluğu Kuzey Afrikalı ve
Müslüman gençlerle polis arasında çıkan çatışma-
lar LJIIe'den Nice'e, Nantes'dan Strasbourg'a ka-
dar bir düzine kenti etkisi altına alarak yayıldı.
Fransız hükümeti şaşkınlık içinde; pazartesi gecesi
bazı Paris semtlerinde sokağa çıkma yasağı ilan
etmek zorunda kaldı.
Sİ2 Bağdat'a gitmediniz ama...
ABD'de 'neo-con' eğilimli, örneğin Baltimor
Sun, The VVashington Times, New York Post, The
VVeekly Standart gibi yayınlann yorumlan çok ibret
verici. Onlar, olaylara, "Siz Bağdat'a gitmediniz,
Bağdat size geldi. Şimdi sizin de bir savaşınız vaf"
diyerek "Paris'te intifada"... gibi tanımlamalarla
yaklasıyor, Fransa'daki Müslümanlar ile, "yükselen
Yahudi dûşmanlığı", çatışmalarfa, Mağripli Arapla-
nn 8. yüzyıldakı istilası arasında paralellik kuruyor,
çok açık bir biçimde "uygariıklar çatışması" söy-
lemini kışkırtıyorlar. Bızde de kimı kulağı dışanda
siyasetçıler, olaylaria türbanın yasaklanmasını ilişki-
lendırerek bir şeyler üemeye çalışryorlar.
Ancak yaşam, dogmatik genellemelerle, oportü-
nist propagandalarla açıklanamayacak kadar kar-
maşık. Fransa'da muhafazakâr, merkez ve merkez
sol yayınlardan, sırasıyla Le Figaro, Le Monde ve
LJberation'un yorumlanna göre olaylann kaynağın-
da dıni etkenler değil, esas olarak toplumsal koşul-
lar var. Nitekim, Fransız devletiyle yakın ilişki içinde
çalışan Müslüman liderlerin, olaylan durdurmak
için verdikleri fetvalar etkili olamıyor. Nasıl olsun!
Olaylara katılanlar, üçüncü kuşak göçmen gençter,
Fransa'da doğmuş büyümüş, aralarında camiye
gidenler olsa bile, çoğunluğu Fransız işçi sınıfının
geri kalanı gibi, içki ıçiyor, dans ediyor, uyuşturucu
kullanıyor, aynı popüler kültürü paylaşıyor. Dini, he-
le ılımlı Islamı ise zaten bir türlü geçinernedikleri
büyükleri temsil ediyor.
Olaylar, çoğunluğu Afrikalı goçmenlerden (ama
beyazlann da bulunduğu) oluşan işçi sınmnın, işsiz
lümpen proletaryanın yaşadığı mahallelerde patla-
dı. Buralarda, nüfusun yansı 25 yaşın altında, işsiz-
lik yüzde 30-40. Yoğun polis varlığı, sık kimlik kont-
rolü, polis tacizı ve çete düzeni, günlük yaşamın bir
parçası. Kısacası, etnik ve sınff çelışkilerinin, yok-
sulluğun çok yoğun yaşandığı bölgeler buralan.
Fransız Cumhuriyetfnin "eşitiik, özgürlük, kar-
deşlik" prensipleri ile bu bölgelerdekı gerçeklik
arasında derin bir uçurum var. Devtetin göçmenlik
konusuna salt bu ilkelerle dayanan ikiyüzlü yaklaşı-
mı, gerçekte sosyo-ekonomik açıdan eşit olmayan
grupların arasındaki eşitsizliği, farklı etnik, dini
gruplar arasındaki kuşkuyu, hatta dûşmanlığı ku-
rumsallaştırmaktan başka bir ise yaramıyor.
Evdeki sömûrgeİeT^
Aslında, bu göçmen nüfus, başlangıçta sömür-
geci ülkelerin toprağına ucuz işgücü olarak getiril-
di. Böylece sömürge haklan da tarihte ilk kez, geiip
sömürgecıyle, bizzat onun toprağmda karşılaşma-
ya başladılar. Gelenler, karınları doyduğu sürece
aşağılanmaya katlanmayı kabul ettiler. uzun süre
sorun çıkarmadılar. Ancak denge "küreselleşme"
döneminde hızla bozulmaya başladı. Gelişmekte
olan ülkelerin ekonomileri, neoliberal politikalar
aracılığıyla ekonomik olduğu kadar, siyasi ve kültü-
rel olarak da talan edilmeye uygun bir biçimde şe-
killendirilirken (yeniden sömürgeleştirilirken), talan
etmeye gelenlerin, buralardaki halkın refahı, top-
lumsal dokunun kınlganlığı ile ilgilenmemeJeri do-
ğaldı. Ama çözülen toplumsal dokunun kustuğu
nüfusun, medya aracılığıyla sürekli yaşam tarzı
özendirilen merkez ülkelere, sömürgecilerin top-
raklanna, bu kez davetsiz misafir olarak göç etme-
ye başlaması da kaçınılmazdı.
Bu son küreselleşmecilik dalgasında gördük ki
uluslararası sermaye, uluslararası alanda ayakta
kalabilmek için, kendi ülkesinde halkın refah düze-
yini, toplumun dokusunu göz ardı ederek neolibe-
ral politikalan dayattı. Diğer bir deyişle, artık ulusla-
rarası sermaye, gelen göçmen işçilerin yanı sıra
kendi halkını da sömürge halkı gibi görüyor. Ulusla-
rarası sermaye, kendi ülkesini de sömürgeleştiriyor.
Böylece, neoliberalizmin etkisiyle, artık hem sö-
mürgeci ülkeye gelen göçmenlerin cepleri para
görmüyor, toplumsal haklan sürekli kısıtlanıyor,
toplumdan dışlanıyorlar hem de sömürgecinin ken-
di işçi sınıfı, ırkçılıgın yardımıyla, "Ben neden, ken-
di ülkemde, geri kalmış ülke halkı gibi, üstelik de
yaşam tarzımı, kültürûmû ve dinimi tehdit eden
yabancılaria birlikte yaşamaya zorianıyonım" diye
düşünmeye başlıyor... Bu çok patlayıcı bir kanşım.
Işte, tam da bu kanşım, küreselleşmeciliğin rflas
ettiğini, Latin Amerika'da, ABD'de, Avrupa'ya ka-
dar toplumsal sorunun geri geldiğini gösteriyor.
Fransa'daki ayaklanmalar da bu daha başında ol-
duğumuz sürecin organik bir parçası.
ergin.yildizoglu(5 gmail.com
• ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, AKP ile CHP'nin üzerinde uz-
laşmaya vardığı bütçe ile ilgili anayasa değişiklik tek-
lifini onayladı. Kanunla, anayasanın beş ayn madde-
sinde yer alan genel ve katma bütçe ifadeleri "merke-
zi yönetim bütçesi" şeklinde değiştiriliyor.
AKFf üye evinde INPSB yakaM
• ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Yüreğir flçe
Beledıyesi Meclis Üyesi Salih Can'ın evinde yakala-
dığı hırsızın üzerinden esrar çıkü. Can, polise baş\oı-
rarak kendisine belediyedeki yolsuzluk iddialannın
üzerine gittiği gerekçesiyle komplo kurulduğunu id-
dia etti. Can. zanlı Gökhan IC'nin kendisine '"eve es-
rar koymaya" geldiğini söylediğüü belirtti.
YÖK'ün raporu DPT'de
• ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - YÖK, AB ile
yürütülecek müzakereler çerçevesinde, "Türkiye'deki
yükseköğretimin fotoğrafinı çeken" raporunu ta-
mamlayarak DPT'ye gönderdi. Dışişleri Bakanlığı'na
iletilecek olan rapor. eğitimin dığer alanlanndan gele-
cek çahşmalarla birleştirilecek. YÖK temsilcileri, cu-
ma günü rapor için Dışişleri yetkilileriyle buluşacak.
Atevjterden MS'e tepki
• tstanbulHaberServisi-Cem Vakfi Genel Merke-
zi'nden yapılan açıklamada, Tûrkiye'de sayılan 25
miryonu bûlan Ale\i îslam ınancına sahip yurttaşla-
nn, Aleviliğin ders kitaplannda yer bulmasına yöne-
lik taleplerinin Milli Eğitim BakanJığı'nca gösterme-
lik karşılandığı belirtildi. Açıklamada "MEB aleyr.
hine 10 günde 2 bıne yakın dava açılacağı" bildirildi.