22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KASIM 2005 ÇARŞAMBA + CUMHURİYET SAYF* RaconAhmet Mete Apak: "Haraç mafyası Başbakanın Eyüp'te pastacılık yapan akrabasını şişlenmiş. Bu işin raconu böyle. Hep alacak değilsin, gerekirse haraç vereceksin." Befctronik posts ttere2somecumhuriyetcom.tr www.dentzsom.com Tel: 0.212.343 72 74 fedtt: 0,212.343 72 80 - Kara Kuvvetieri'nin brövesinden Atatürk çıkartılmış... "Ve tuz koktu!" ; t ; Mardin Milletvekili: 0 3 "Beni vuran toydu." lyi ki toymuş. # Çevre Suat özbilgi: "AKP'nin hışmına uğrayan Aydın ll Kültür Müdürü ile Kütüphane Müdürü'nün yerine atanan müdürler henüz çevre edinememiş olmalılar ki, kütüphanede yapılan açılışa Vali Yardımcısı ve iki müdürden başka kimse kâtılmamış." Katlı köprü Akif Kökçe: "Boğaz köprülerine kat çıkılacakmış. Müteahhit giriş kattaki gişeteri, çocuklara dükkân olarak verirse bu işi oldu bilin!" FRANSA'DAKİ şiddet olayiannı yerinde incelemek ve Fransız makamlannı denetlemek üzere bir grup insan hakları savunucusu Türkiyeli uzman Paris'e gitti. Ucu Açık Süreç Eşbaşkanı Abdülgaffar Türbansatar, Insani Haklar Demeği Asbaşkanı Süheyla Sürmeli, gazeteci yazar Melahat Sınırtanımaz, ödüllü yazar Orhan Büyükyazar, profesör yazar Mehmet Liboşgil, analitik yazar Cengiz Fırdöndü ve söz yazan Şevki Demokrasiyetapan dün sabah Pans'in arka sokaklarında dolaştıktan sonra bir çıkmaz sokakta basın toplantısı düzenledi. Türkiyeli uzmanlardan Türbansatar, Fransız Hükümeti'nden okullarda türban yasağını kaldınlmasını, ilkokuldan başlayarak Müslüman öğrenciler için zorunlu din dersi konulmasını isterken Melahat Sınırtanımaz, Fransız polisini ve Paris'tejandamnasını sert bir dille eleştirdi. Smırtanımaz, Fransa'daki göçmen gençlerin buluğ çağını yaşadıkJannı belirterek, "Biraz taşkınlık yapmış olabilirter. Polisin ve jandarmanın gençlere karşı silah kullanmasını kabul edemeyiz. Fransız güvenlik güçleri derhal silah bırakmalıdır" dedi. Sınırtanımaz, uyanlannın dikkate alınmaması durumunda Türkiye'nin Fransa'ya domates ihracatının durdurulabileceğini söyledi. Söz yazan Şevki Demokrasiyetapan da polisin derhal sokaktan çekilmesini istedi ve yerel yönetimleri sokağa çıkma yasağı ilan etme gibi bir gaflete düşmemeleri konusunda uyardı. Demokrasiyetapan, "Sokağa çıkmaması gereken birileri varsa onlar da Fransız Hükümeti'nin üyeleridir" dedi. Insani Haklar Derneği Asbaşkanı Süheyla Sürmeli ise, arka sokaklardaki incelemelerini tamamladıktan sonra hazırfayacaklan raporu Paris Emniyet Müdürü'ne vereceklerini ve uyanlannın dikkate alınmaması durumunda Paris Emniyet Müdürü'nün derhal görevinden istifa etmesi gerektiğini bildirdi. Türkiyeli insan haklan savunuculan grubu daha sonra, göstericilerin gözaltında tutulduğu birkaç polis ve jandarma karako/unu denetledi. Analitik yazar Cengiz Fırdöndü ve profesör yazar Mehmet Liboşgil, nezarethane koşullannı beğenmediklerini açıklarken söz yazan Şevki Demokrasiyetapan, gözaltındakilere destek amacıyla kendini bir polis karakolunun bahçe kapısına kilitledi. Bu arada ödüllü yazar Orhan Büyükyazar'ın, yeni romanını yazmak için Paris'e yerieşeceği öğrenildi. SESSlZSEDASIZf!) Unu akrtmakla vatandaşa kesitenceza ANKARA Defterdarfığı Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi'nce 25 Ocak 2005'te düzenlenmiş ve 15 Ekim 2005'te postalanmış "vergi/ceza ihbamamesi" 20 Ekim 2005'te eline geçiyor Ismail Kılınç'ın; 90 mityon lira ceza ödemesi isteniyor. Sonrasını Kılınç anlatıyor "2002'de aldığım dairenin tapu işlemi için gerekli harçlan ödemiştim. Nedir bu ceza diye sorduk? Efendim 2002'de belediye konut rayiç bedellerini düşük göstermiş. Oysa iştemler için tapu dairesi belediyeden konut rayiç bedeli belgesi istemişti ve ben de alıp verdim. Aradan 3.5 yıl geçmiş ve devlet bana ceza uyguluyor. Hata kimin? Belediyenin. Aradan 3.5 yıl geçtiği için 90 milyon lira oluyor mu size 479 milyon lira. Hata kimin? Defterdarlıgın. Bir vergi ihbamamesi düzenlemek 3.5 ytl alıyor! Vatandaşın hiçbir suçu yok, gerekli işlemleri yapmış. Odemesen yine faizli olarak geri gelecek. Vergisini düzenli ödemiş vatandaş kendi iradesi dışında yapılan bir hatadan dolayı ceza ödüyor. Belediye ve defterdarlık özür ditemesi gerekirken vatandaş eziliyor. Buna ipe un sermek mi diyelim, un serilen ipe un akıtmak mı diyeiim; un ipte durmuyor." Yüksek Yerilim Hattı erdincutfcu « yahoo.com Işe döndük, biraz dinteneceğiz: Şekerteme Bayramı ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Dünya Şehircilik Günü'nde 'Mimarisiz'leşen Planlama... 8 Kasım "DünyaŞehircüikGü- nfi" rı dür... Türkiye'de de yakın yıllara ka- dar kentlerimiziıı dünyada "en- d e r " bulunan tarihsel mimari kim- likleri önemsenerek kutlanırdı.. "Mimari birikimkrie yarantauş. keatsel değerierimiziıı çağdaş şe- hircilikte de getiştirilerek sûrdö- riiİMnesi", 8 Kasım'lann öncelik- leri arasındaydı... N e var ki kent planlamasını mi- maırlıkta "uzmaniaşma" sayan ev- remsel anlayış, 12 Eylül'den son- ra. YÖK'ün talimatlanyla terk ediüdi; yerini "farkh" bir "mesle- ğm"" yaratılmasına bıraktı... Çünkü, 1980'lerinsadecekent- sel rrantlan arttırmayı ve üleşmeyi hedefleyen imarpolitikalan, "mi- mari karakter"îeri gözetmeyen arazi kullanım ve yoğunJuk karar- lannı fizıkı planlamanın adeta *te- mel hedefî" halıne getirmişti... Planlama yetkilerinin 1985 'te ön- ce belediyelere, zaman içinde de değjşik kurumlara "bflimsel dene- tinK)en yoksun" düzenlemelerle verilmesi de aynı hedefın ürünüy- dü_ Bu polihkanın yeni "akade- marbktan armmak" istıyor olma- lılar. Ancak bu tavır, *varhk ne- denJerTnı inkâr etmenin de öte- sinde, her biri mimarlığın binyıl- lannı banndıran kentlenmiz için en ciddi "risk w ler arasında değü midir? Nitekım, 3 gün süren oturum- lardakı tüm bildiri başlıklannın hiçbırinde tekbir "mimaıiık" söz- cügunün yer almaması, aynı in- kârdakı "özenin" ürünü olsa ge- rek. O kadar ki örneğin "eski kent dokulan", "kent merkezlerinde değjşim* gibi, özünde ağırlıklı olarak "tarihsd ve geleneksel mi- mari"yı irdeleyen az sayıdaki bil- diri bile bu içerikleriyle anılmı- yor... "Ulusal şehircilik" için~. Şehircilerimizin işte böylesi bir "dikkat" içinde behrledıkleri 2005 teması için kolokyum çağn- sında denıyor ki: "PlanJama gün- demindeki konular. AB uyum sü- ndyk birtikte kentierinıizin gele- ceği açtsından riskJeri ve nrsatian da içermektedir. Bunlar ışığmda oluşturulacak yeni pobtika ve stra- tejiİeri tarüşmak vararn olacak- KÎM KİME DUM DUMA BEBÎÇAK behicak@yahoo.com.tr fstanbul sihıetinde plansızhğın "firsatçıhkTaru. mic" yapılanmasında ise şehirci- ür~" lik eğitimimiz dünyada ömeğine "RBkJer", ashnda artık akade- rastlanmayacak düzeyde mimar- mikaraştırmalaragerekkalmaya- lıktan; mimarlık egitimimiy de cak kadar nrtaria kent planlamasından "anndml- nu w yabaşlandı... Kİni yeni kuşaktan plancılan- mızda giderek "mflitan'1 ca bir "nesleki kimlik'' inatlaşmasına dönüsen bu aynşrnanın, adeta do- ruga çıkan örneğini de bu yıl 29 su gerçekleştirilen "Dûny«Şe- hircilik Günii K0k>kyunıu"nda gözlüyoruz. ŞelıirPlaııcıhnOdası(ŞPO)ta- raiindan Istanbul Teknik l niver- sitesj (İTÜ) e\ r sahıpliğınde Taşbs- la'da düzenlenen kolok> r umda. pa- zaıtesıden bu yana "PfanJamada Yeıi Poötikaw Stratejikr: Riskfcr ve FmaÖar" teması tarhşılırken, keîtlerimizin hızla "tekdüzeleş- mesi" tek bir bildiri konusu olarak bifc gündemde değil... "ernanın çağnşnrdıklanna geç- meden önce, mimarhğı dışlama- nır arök "vefasz"lığa dönüştügü bıı'uııutkanhğa'" değınelım. tolokyumun e\ sahib! ve orta- |ı •rrİ'MimarlıkFaküJtesiŞehir ~ve Söige Planlama Bölûron"... Ne fcuı kı tüm basılı belgelerde "mi- nartk fakültesi" yer almıyor, sa- Ie<e "bölüm''ün adı var... Sehırcilerimiz, bağlı olduklan ysültenin "adnn" bile sanki hJznıedemejecek" kadar "mi- Türkiye'de giderek azgınlaşan kentsel talam ve hatta çoktan "ka- çak kendeşmeye donüşnıüş" olan "gecekondulaşma"y] 35 müzake- re başlığından biri bile yapmayan AB de dahil olmak üzere, hemen tüm iç ve dış rant güçleri, "planlı ve idmGkli bir şehircilik" için tari- hin en büyük "risk"ini oluştur- makta... Işte böyle bir sürece karşı, "u- lusaJ şenircüiğinıizin" takınması gereken tarihsel ve zorunlu tavır - en azından kendi bilimsel onuru ve varlık nedeni için de- öncelik- le aynı tahribata karşı direnen "u- hısal mimarhk" çabalanyla bütün- leşerek dayanışma içine girmek değil midir? Kentlerimizi, bu küresel ya|- maya karşı "mimarhkküJtürü" ve "planlama djsiplini"yle savun- mamız gerekiyor. Bunun yerine, hiç de güvenilir çağnşımlar yapmayan "değişen, dönüşen" söylemleriyle sanki "o- lağan" karşılanmaya başlanan talancdığın yarattığı "firsat"lan(!) değerJendırmeye niyetlenmek, "dünya şehircilik günleri tari- hi"mize de "yabancriaşıldığmı gösteriyor... oekinci@cumhuriyet.com.tr ÇtZGİLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasarac'Kgmynet.com HAKBl SEMİHPOROY semihporoyOıyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9Kasm unm>.mumtaz-arikan.com CHARLES DE GAULLE ÖlMÛfTÜ- ğeAAS'T# ALMAAJ fÇ GİTTIĞi LOMDGA '&A, 8'G ULUSAL KOMrrS AO/&3- Ü Ctf4/ti£S 8ü SOMUHA D£K SAui.ce, e f 9*£*ZUK MMMASlNt SASlAMfÇ, EKOfJOMİTf <SOÇt£*ttX#MİÇ FKANSA'NtN NATODAM A)fZHMASiNO* ftDL OmAHH TC ŞİŞÜ 2. AİLE MAHKEMESt'NDEN ; ,. x»i. :• -• Esas No: 2004/338 KararNo: 2005/1056 •,..._ Dav-acı Gülhan Zülal tarafindan davah Mustafa Zülal aleyhine açılan bosanma davası sonunda; Davalı Mustafa Zülal'in adresi tespit edilemediğınden tebligatın ilanen yapıldığı mahkememizce 13.10.2005 tarih 2004^338 Esas 2005/1056 Karar sa>ıh karan ile davaıun kabulüne, Erzunmı ili, meıkez üçesi, TopçuoğJu Mahallesi, c: 59, h: 68 bsn: 31'de nüfusa ka- yıth bulunan Ali ile Raziye'den olma 27.12.1939 doğumlu davaci Gûlhan Zülal ve bsn: 13'te kayıtlı Hebib ile Dflriye oğhı 17.09.1933 doğumlu davah Mustafa Zülal'in MK'nin 166/1 gereğince boşanmalanna, davacının tazminat, nafaka talebi ofanadığmdan bu hususlar- da karar verilmesine yer olmadığuıa, davacı tarafından yapılan 45.20 YTL tnahkeme masrafinuı davahdan tahsıli ile davacıya ödenmesı- ne, bakiye 1.10.-YTL ilam harcının davalıdan tahsıli ile Hazine'ye gelir kaydına karar verilmiştir. Işbu hûküm ilan tarihınden itıbaren 7 gün sonra başlamak üzere 15 gûn içiode Yargıtay yasa yoluna müracaat edümediği takdirde ke- süıleşeceğı ilanen tebliğ olunur. 31.10.2005 - Basın: 52237 » '* PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Ofke Bu yazıyı dün, öğleye doğru yazmaya başladı- ğımda Fransa'da ateşe verilen araba sayısı beş bi- ni geçmişti. On gün önce Paris'in varoş semtlerin- den St. Denis'de polisten kaçan iki Cezayirli gen- cin sak/andıklan trafoda elektrik akımına kapılarak ölmeleriyie başlayan, giderek Paris'in merkezine doğru yayılan ve Fransa'nın başka kentlerine de sıçrayan, daha sonra Belçika ve Almanya'da da benzerleri görülen oiaylar, sanınm daha bir süre sürecek. Hiç kuşkusuz arabalan ateşe vererek, ma- ğazalann vrtrinlerini indirerek, apartman gırişlerine molotofkokteyli atarak masum insanlar üzerinde korku yaratmanın onaylanacak bir yanı yok. Ama ne olursa olsun, bınlerce genç insanı bu suça iten öfke kabarmasının nedenlerini anlamak gerekiyor. Çünkü Ispanya'dan Isveç'e, Norveç'ten Italya'ya, üçüncü dünya kökenli "göçmen nüfus'a sahip tüm Avrupa ülkelennde bu "öfke" potansiyel ola- rak mevcut. Bu potansiyel özellikle Fransa, Ingiltere, Belçika, Hollanda, Ispanya, ItaJya gibi zenginliklerini büyük ölçüde Asya, Afrika ve Güney Amerika'daki eski sömürgelerine borçlu olan ülkelerde daha da güç- lü ve belirgin. Çünkü göçmenlerin büyük çoğunlu- ğu, II. Dünya Savaşı sonrası sanayinin hızianarak geliştiği koşullarda ortaya çıkan işgücü açığını ka- patmak kaygısıyla kapılannı eski sömürgelerinin insanlanna açan bu ülkelerde "yurttas" statüsüne sahipler; Londra'daki bir Pakistanlı bir Ingiliz ile, Ro- ma'daki birSomalili bir rtalyan ile, Paris'teki bir Ce- zayirfi bir Fransız ile, Amsterdam'daki bir Surinam- lı da bir Hollandalı ile yasalar önünde eşit haklara sahip. Bunun böyle olduğunu, bu ülkelerin futbol ya da atletizm, çeşrtli dallardaki ulusal takımlann- da yer alan sporculann ten renklerinden de göre- biliyoruz. Bu gelişmiş ülkelerin kentlerinde, sokaklarda, metrolarda, alışveriş merkezlerinde rastladığımız koyu tenli gençler, 1950'lerde bu kentlere gelme- ye başlayan Asyalı, Afrikalı, Güney Amerikalı göç- menlerin dördüncü kuşağını oluşturuyoriar. Pa- ris'te, Lyon'da, Marsilya'dayadaLondra'da, Ams- terdam'da, üzbon'da dünyaya gelmişler, o kerrt- lerin okullanna gitmişler, kendilerine hep Fransız, Ingiliz, HollandaJı ya da Portekizli olduklan anlatıl- mış, söylenmiş. Ne var ki her zaman "öteki" ola- rak görülmüşler, horlanmışlar. Yetiştikleri yerter ai- lelerinin ilk geldiklerinde yerleştikleri ve birdaha çı- kamadıklan varoşlar, ekonomik dalgalanmalarda işlerini ilk yitirenler de hep onlann anneleri, baba- lan olmuş. Geleceğe ilişkin umutsuzJuklan bir an olsun yakalannı bırakmamış. : Toplumbilimcilere göre yeryüzünün neresind» olursa olsun dış dünyaya kapalı olan varoş küftu- rü, kendisini sürekli olarak yeniden üretir. Yenkten üretilen varoş kültürü ise giderek çoğunluğun ya- şadığı, dolayısıylaçogunluğun görüşünün egemen olduğu dış dünya ile sürtüşme, çatışma noktalan yaratmaya başlar. Bu bir yanryia da kimliklenme, ortak bir düşünceyle, bir inançla özdeşleşme an- lamını taşır. Ortak inanç, umutsuzluğun yükseldiği anlarda sığınılacak bir iimandır aynı zamanda 2 Mart 1975 günü Hollanda'da birtren kaçınlnmş, yolculan rehin alınmıştı. Kaçıranlar, atalan çok uzun yıllar önce Hollanda'ya göçmüş olan Moluklardj. Avrupa kamuoyu böylece dünyada "Moluklar" <&• ye bir ulus olduğunu, iki milyonluk bu ulusun Su- lavesi ile Yeni Gine arasında Endonezya'ya ait bir adada yaşadığını, eski birHollanda sömürgesi olan adanın güneyinde yaşayan halkın Güney Moluk Devleti adı altında bağımsız bir devlet kunmak is- tediğini ilk kez duymuştu. Fransa'daki Kuzey Afrika kökenli gençlerin talep- leri ise -Müslümanlığın tetikleyici bir rol oynadığı söylense de- henüz somutluğa kavuşmadı, fakat çok öfkeli olduklan kesin. (e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: V Bodrum il- çesine bağlı turistik bir belde. 2/Eski yapı ya da kent kalıntı- sı... Cerahat. 5 3/ Giysi ko- Q lu...Düşünce. 4/ Canlı, et- kin, hareketli. 5/Şalvannüs- 9 riine giyilen ve önde uzun iki par- çası olan giysi... Bir soru sözü. 6/Tatlı su 2 ıstakozu. 7/KuUanıl- 3 müş elementinin 5 simgesi. 8/Biröğre- 6 timkurumu...Pulcu- 7 lukta, hatalı basılmış 8 pullariçinkullanılan 9 sözcük. 9/Ender, seyrek... Deniz kenannd ve dam gibi bannılacak yer. YÜKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Antarya'nın Kemer ilçesine bağlı turistik bir belde... Birnota. 2/Tanmdakullanılanazotlugûb- re... Gelin için hazırlanan her türlü eşya. 3/ Bir akarsu yatağının az eğimli vadi tabanlannda ve ova düzlüklennde çizdiği " S " harfine benzeyen kıvnm. 4/Şöhret... Piston. 5/Konya'run Cihan- beyli ilçesinin eski adı. 6/Çipura balığının geoç- lerine verilen ad... Konut. 7/Faiz... Kap _ 8/ Ilgi eki... Bursa'nın bir ilçesi. 9/ Elisıkı, < ri... Radyum elementinin simgesi. DENÎZ GEZMÎŞ ERDOĞAN 1 yaşında... Sevenlere duyuruJur. Nevin - Şenol Erdoğan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle