23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 t-KASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Vasalar ihlal edilmeye ve siyasiler ilgisiz davranmaya devam ederse birçok balık türünün nesli tükenecek Okyanuslan talanediyorlar Okyanuslarda hergün yaşananın Afrika 'nin ovalannda gergedan ve fıllere uygulanan •m-'ahşettenfarh yok. Durum böyle giderse ge.Jecek kuşaklar i^\n bedeli ağır olacak. Dezrizdeki birçok canlı ve balık türünün nesli tühenecekya da sayıları çok azalacak. Uzmanlar »özellikle trolle avlanan balıkçılann yasalan ihlal etmesinin denizlerdeki £anlı türlerini tehlikeye soktuğunu savunuyor. Balıkların a^almasının sık sık tartışma yarattığı lürkiye 'de ise balıkçılığın kalbi Karadeniz 'de attyor. Ekmeğini dencden çıkaran binkrce kişi, her gün o giinün bereketli geçmesini dileyerek 'mstgele' diyor. MAXHASTEVGS B alık yemeyi seviyoruz. Ancak kimse balıklara sahip çıkmı- yor. Susamuru, fok, fil, gerge- dan ve tilkilerin onlann haklannı sa- vunacak güçlü siyasi seçim bölgele- ri var. Ama insanlık denizlerde çok kötü şeyler yapıyor. Bu durum kim- senin umurunda gibi görünmüyor. Çe\Te örgütleri çoğu kez haklı ol- duklan konularda abartüı tutum ve açıklamalanyla davalanna zarar ve- riyorlar. Haklıyken haksız duruma düşüyorlar. Ben Yeşil Banş Çevre Ör- gütü (Greenpeace) ve kardeşlerini is- tatistÜderi kötüye kullanmakJa ve fe- Iaket söylentileri yaymakla suçlayan- lar arasındaydım. Ama Yeşıl Banş geçen hafta ya- yımladığı raporunda kesinlikle hak- bydı. Çevre örgütünün raporunda ba- zı süpermarketlerin -ki bunlar ara- suıda suçlamadan en çok nasibini alan Asda zinciriydi- nesli tükenme ris- kiyle karşı karşıya olan balık türleri- ni sattığına dikkat çekti. Okyanuslar talan ediliyor ve kim- se bu kıyımı durdurmak istiyor veya durdurabiliyor gibi görünmüyor. Ba- zı balıklar ve denizde yaşayan canlı türleri başanlı, düzgün biçimde avla- nıyor. Alabalık ve istiridye bunlara iki örnek. Sardunya, midye ve ringanın aralannda bulunduğu türlerden ise yeterli sayıda var derüz sulannda. Ancak tonbahğı, pisibalığı, mori- na gibi çok sayıda türün geleceği teh- likede. Son yarım yüzyılda dünyada avlanan balık miktan yılda ortalama 18 milyondan 95 milyon tona çıktı. Birleşmiş Milletler'in Gıda ve Tanm Örgütü'nün son verilerine göre tica- ri anlamda kullanılan balık türlerinin yüzde 52'sinin yasal olarak avlanma- sına izin verilen miktan tükendi, yüz- de 17 si ise yasal olarak belirlenen miktan aşan ölçüde tükendi. Ağ tamiri balıkçılann denizde geçirdikkri süre dışiDda en çok \iüdt harcadıklan şey. Kuş gribi konusunda birçok ülke- de yayılan alarm dalgasıyla bahkla- nn durumuna karşı takınılan tavır ara- sında dağlar kadar fark var. Market- lerde fıleto olduğu sürece onlan sa- tın alıp yiyoruz. Aldığımız balık tür- leri ortadan kaybolunca da başka bir şey alıp yiyoruz. vahsetl anlatan kltaplar Son on yılda yayımlanan iki önem- li kitap -1998'de Micbad VVTgan'ın, 2004'te CharlesClover'in kaleme al- dığı kitaplar- yaşanan balıkçılık kri- zini detaylanyla anlatıyor. tki kitapta da aynı korku filmi an- latıhyor, ama ildsi de gereken siyasi ilgiyi gönnedi. Clover, kitabındaoku- yuculardan Afrika'nın ovalanna bir mil genişliğinde dikenli ağ konuldu- ğunu ve bulunduğu hattaki tüm aslan, fil, çita ve diğerlerini mahvettiğini gözlerinde canlandırmalannı istiyor. Işte bu, modern çağın trolle avlanan balıkçılannın okyanuslarda her gün yaptığı şey. Yakalanan balıklann üçte biri ıs- kartaya alımyor, başka deyişle ticari anlamda değersiz sayılıyor. Ağlar de- nizin dibindeki bitki ve kayalıklan düzleştiriyor. Avlanma miktanyla il- gili yasalar sürekli ihlal ediliyor. Ye- ni bulunan türlere dahil balıklann sa- yısının on yıl içinde onda biri oranı- na ineceği tahmin ediliyor. îrlanda'da- ki Atlantic Down trol gemisi ülkenin balık ihtiyacının üçte birini sağlıyor. Iskoçya açıklannda ise kuş ve balık- lar, ağla balıklananlann balık yaka- lamak için topladığı yılanbahklannın sayılannın "soykının" denecek nite- likte azalması nedeniyle kannlannı do- yurmakta güçlük çekiyor. Delice gibi görünebüir. Ama birçok hükümet sosyal nedenlerden ötürü bu kıyımı görmezden geliyor. Balık- çılıga aynlan fonlar konusunda Ja- ponya yılda 1.4 milyar sterlinle birin- ci sırada geliyor. Avrupa Birliği 644 milyon sterlinle ikinci, ABD 617 mil- yon dolarla üçüncü sırada yer alıyor. Yerel yönetimlerin kirlilik ve tica- ret konusunda egoist davrandığını dü- şünen kim varsa bahkçılığa göz atma- lı. Hiçbir bakan ülkesinin az sayıda- ki ancak romantik olan bahkçılany- la kavgaya girişmek istemiyor. Ama işin ashnda kimse masum değil. Trol- le avlanan herkes balıklann neslinin tükenmesine yardımcı oluyor. Birçok yerde denetimler çok zayıf olduğu için yapılan vahşet su yüzüne çıkan- lamıyor. şanslı bir balık: Somon Çok az sayıdaki kurtuluş öykülerin- den biri Atlantik'teki somonlara ait. Bu îzlandalı Orri Vîgfusson'un tek başına elde ettiği bir başannın öykü- sü. 15 yıl önce Kuzey Atlantik Somon Fonu'nu kurdu. Hükümetler nezdin- de etkin lobi faaliyetleri yapü, ticari amaçla balıkçılığı azalttı. Spor amaç- ü balıkçılık yapan varsıllann deste- ğiyle "yakala vebırak" kampanyala- n düzenledi. Ancak somon şansh bir balık, di- ğer balıklann böyle dostlan yok. Kö- pekbalığı ve tonbahğı ve diğerleri için kaygılanılması gerekiyor. Char- les Clover, tngiltere'de trolle avlanan- lann sayısının arttığına dikkat çeki- yor. trlanda ve Ispanya'da durum da- ha kötü. AB yetkılileri balıkçıhk ko- nusunda iyileşme olduğunu söylese de onlara inanan uzmanlann sayısı çok az. Yeşil Banş'ın raporuna göre bizim birey olarak yapabileceğimiz en iyi şey balığımızı Marks and Spencer veya Waitrose zincirinden almak. Çünkü onlar nesli tükenmeyen, yasa- lara uygun olarak avlanan balıklan sa- tıyorlar. Bahklar için kaygılanmaya, bir şey- Ier yapmaya başlamamızın zamanı geldi. Okyanuslarda her gün yaşana- nın Afrika'nın ovalannda gergedan ve fillere uygulanan vahşetten faria yok. Durum böyle giderse gelecek kuşak- lar için bedeli ağır olacak. (The Guanüan, İngihere, 31 Eldrn) çözüme gitmekdeğilduruma göre hareketetmek\DRGOVASÜJU* A B'de ve Kıbns konusundan söz edilen uluslararası düzeyde tartışılmakta olan konu, sorunun çözümlenmesi değil, Kıbnsh Türklerin statüsünün > r ükseltihnesi ve Kıbns ile Türkiye arasındakı ilişkilerin düze- ne sokulmasıdır. Türkiye ile üyelik müzakere- lerine başlanması konusunun görüşüldügü son aylarda, Kıbns Rum tarafiru ilgilendiren en önemli konunun, Kıbns sorununun çözümlen- mesi olmadığı, protokol ve "üişkfleridüzenesok- naa" konusu olduğu izlenimi yaratıldı. Demek ki çözüme yöneltecek bir planın uy- gulanması yerine, "duruma göre" hareket et- me taktiği uygulanıyor. Bunun yanında, Avru- pa çözümünün elde edileceği yönünde umut- lann üretümesine izin verildi. Sürekli olarak Tür- kiye'nin Kıbns konusunun çözümlenmesi yö- nünde taahhüt altına girmemesi ve özlü ödün- ler vermemesi durumunda, bu kez, geçen ara- hkta olanlarm tekrarlanmayacağmı, Türkiye 'nin Avrupa yönelimine yeşil ışık yakmanm müm- kün olmayacağını duyuyorduk. Bütün bunlann -boş ümitler oluşturdukJan bellı oldu. AB tem vardıve "Ikihalk-ikidevlet" dıyordu. Denktaş'm retçi tavn karşısında ulusal önder Makarios'un, uzlaşmanın taraftan olduğunu coşkuyla dile getirmesi kolaydı. Ancak BM, Guefllar endeks- leri ya da GaDi fıkirleri veya Annan Plaru ad- lan alnnda, üst düzey anlaşmalara dayanan çe- şitli fıkirleri, düşünceleri ya da çözüm önerile- rini sunmaya başlayınca, hepsinin reddedildi- ğini gördük. Bazılanrun açıkça söylediği, ba- zılannın ise sadece ima ettiği gibi, Zürih/Lond- ra Anlaşması'na geri dönüşü istemeyen Kıbns- lı Rumun var olduğuna inanmıyorum. Yerleglmcllerln savısı artacak Ancak ayru zamanda gerçekçiyim ve Maka- rios'un uzlaşma politikası çerçevesinde ve BM'de biçimlenen çizgide çözüm amaçlama- nuzın gerekh olduğunu görüyorum. Aksi hal- de, halkımızı, önümüzdeki tehlikelerin çok bü- yük olduğu konusunda uyarmamız gerekecek- tir. Her şeyden önce, belirsizliğin ve güvensiz- liğin yasallaşması anlamını taşıyacak olan ada- nın taksimi tehlikesi vardır. Taksim, aslında, SSCB dağddı işler değişti G eçmişte dünya- da işler kolaydı. Öd blok agresif bir tavır içinde karşı kar- şıya duruyorlardı. Uzak- doğu'nun güçleri son de- rece rahat bir şekilde ci- nayet işliyor, sağı solu kundaklıyorlardı. Çün- kü güçlü Sovyetler Bir- liği'nin koruması altın- da olduklannı bih'yorlar- dı. Kendilerine verilecek cezalardan kurtulabile- ceklerini de biliyorlardı. O zamanlar Kremlin'in güçlü elleri New York'a kadar uzanabiliyordu. Ama SSCB dağıldıve ortaklan, işledikleri suç- lardan eskisi kadar kolay- ca ve cezalandınlmadan sıynlabileceklerinden emin olamıyorlar. Yine de Rusya Devlet Başka- nı Madimir Putin Bir- leşmiş Milletler Güven- lik Konseyi'ndeki göre- vini istediği şekilde ya- pıyor. "Şam'ın patro- nu" Rusya'ya güvene- rek Lübnan'ın eski Baş- bakanı Refik Hariri'yi öldürttü. Esklsl glbl deflll Şam yönetimi Mosko- va'nın Güvenlik Konse- yi'nden Suriye aleyhine çıkacak bir karan veto ederek ülkenin ekono- mik ambargo veya ben- zeri şekilde cezalandınl- masını engelleyebilece- ğini umuyor. Umduğunu bulabilir mi bilinmez. Putin'in ortaklan Rus- ya'nın müttefikleri için veto hakkını kullanabile- ceğini düşünüyorlar. Ama bu kadar emin ol- mamalılar. Ancak bu So- ğuk Savaş döneminin taktigiydi. Artk kendile- rine "deviet başkanT di- yen işbirlikçiler eskisi kadar rahat cinayet işle- yemeyecekler. (DieWeit,Almanya, lKasm) silcileri, bize Kıbns sorununu Annan Plam te- meünde çözebilmek için müzakerelere başla- yalım yönünde mesaj iletiyor. Birçok kişi ise gelecek kuşaklar için de bağ- layıcı ödünler vermemiz yerine, beklememi- zin daha iyi olacağını söylüyor. 10,15, hatta 20 yıl dabekleyelim. Ancak önümüzdeki iki-üç yıl içinde çözümün elde edilmemesi ve durumun olduğu gibi bırakılması halinde çözümün, hat- ta bugünkü veriler temelinde taksünin yasalla- şacağuu görmeyen poütikacüar ya da politika- cıolmayanlarhemenhemenhiçyokgibidir. Bu basit gerçeğin bütün halk tarafindan benimsen- mesi yönünde çahşmak görevimizdir. Halk, 10-15 yıl sonra elde edilebilecek birçö- züm ile şimdi elde edilecek kötü bir çözüm -ya da başka bir deyimle- *yakın gelecekte eldeedi- lebilecek en iyi çözüm Ûe uzak gelecekte taksi- me yönelik çözümsüzlük" arasında seçim yap- masrnın gereğini anlamah. Ancak maalesefbü- tûn hayatında dilediğini başarmak için müca- dele etmiş olan ve sonunda mümkün olanı ka- bul etmek zorunda kalan ulusal önder Maka- rios'un uzlaşmasını kabul etmeyenler sayıca çoktur. On yıllarca süren ve Türk işgaliyle do- ruğa ulaşan maceralann içinden geçerek, ulu- sal Önder Makarios, üst düzey anlaşmalara ve iki kesimli, iki toplumlu federasyon uzlaşma- ana yönlendi. Tabii karşımızda herhangi bir »zlaşma için ilgilenmeyen, Kıbns'ın taksim cdilmesi üzerinde ısrar eden bir lider; Denktaş mülklerin geri verilmesinin çozume baglanma- sının uygulamada imkânsız olacağı, Rumlann mülklerinden yabancüaşacağı ve yararlanılama- yacağı demektir. Aynı zamanda, sürekli ertele- me, demografık verilerin değişmesine yol açar. Bugünden 20 yıl sonra yerleşimci sayısının ne olacağı hakkında kimse garanti veremez. Kıbns Türk toplumunun davramşında da de- ğişikliklerin kaydedileceğini anlamahyız. AB üyesi olmamızdan sonra yeni bir güvenlik çer- çe\r emiz var, fakat aynı zamanda, ülkemiz için dürüst bir uzlaşmaya yönelik perspektifler de var. AB 'nin rolünün Kıbns'taki her iki toplumu destekleyeceğinden eminim. Bu rol, bir top- lumun öteki topluma hâkim olması yönünde kul- lanılacak bir alete dönüşmeyecek. AB, BM ve uluslararası toplumun istediği çözüm, banş ve uzlaşma, biz Kıbnsh Rumlar ile Kıbnsh Türk- lerin siyasi iradesiyle dile getirmeleri durumun- da destek bulacaic ve ileriye yönelik adnnlar atılacaktır. Adadaki bugünkü durumun en iyi ikinci çözümü oluşturmadığı mesajını dünyaya ilk gönderecek olanlar bizler olmalıyız. Ilk olarak bizler, Kıbnslı Rumlar ve Kıbnsh Türk- ler kin ve kuşku dolu tarihi aşmaya, banşçıl or- tak yaşam, karşılıklı gelişme ve refah tarihi yazmaya hazır olduğumuz yönünde uluslararası toplumu ikna etmeliyiz. (ToVhna, YunanistanJ *Kıbrıslı Rum lider Türkçesi: Murat îlem Filistin Devleti ve ABD...RtMAMERRÎMAN B ugünlerde Ramal- lah'taki Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'nın önünden geçtiyseniz Arap- ça ve Ingilizce yazılmış bir yazı gözünüzden kaçmaz. Tabelada bakanlığın Filistin Devleti'ne ait olduğu yazı- h. Filistin'in topraklannın yüzde 22'sini oluşturan bö- lümün 1967'den beri îsra- il'in işgali altmda olduğunu düşünürsek bu yazı fazlasıy- la erken yazılmış gibi geldi bana. îşgal altmdaki toprak- lar için Filistin Yönetimi'nin ayırdığı bütçe yetersiz. Öğ- retmen maaşlan bile zor öde- niyor bu bütçeyle. Filistin'in sınırlannı ve dış dünyayla ilişkisüıi kontrol eden Israil ticaret, gümrük ve benzeri işleri hallediyor, para akışmı sağlıyor. Tabii Filistin'i cezalandırmak iste- diğinde de bu akış azalıyor. Bu nedenle Filistin hüküme- tinin yeterlilik kapasitesi dü- şük oluyor. O zaman akla ister iste- mez şu soru geliyor: "Bu şartlar alünda, güçlü bir merkezi hükümet olma- dan, kendi halkuun çıkarla- nnı koruyacakdurunıda de- ğüken nasıl kendi devietini kurabilir bu insanlar?" Yanırı çok basit: "Bağışçüar.'' Egemen oüc baflışglar Zaten nereye giderseniz aym şeyleri duyuyorsunuz: "Bağışçüar bunu istemi- yor. Bağışçüar buna izin ver- mez." Işgal altmdaki topraklar- da Filistin hükümeti, sivil toplum örgütleri ve özel sek- törün de büyük bölümü bu bağışçılara bağımlı şekilde yaşıyor. Bağışçılar bu üç gruba da "demokrasi'', "banş", 'insan haktan", "reform'' gibi kav- ramlan fısıldıyor ve üçü de gereken maddi yardımı, ay- nlan fondan payını almak için birbiriyle yanşıyor. Bağışçılann işi istikrarlı bir Filistin Devleti'nin ku- nıbnasma yardımcı oLmalc, Israil ve Filistin arasmda ba- nşı sağlamaya katkı yapmak. Ancak ABD 'nin dış politika- sı devreye girip işi bozuyor. Çünkü ABD îsraü'in dünya görüşünü savunuyor, Filis- tin'in ve bağışçılarm istik- ran sağlamaya çalıştıklan dünya görüşünü değil... (Jordan Times, Ürdün, 3 Kasun) Jsrail'e, tepkinin artnğı ramazan avmm son cuma gü- nünde Irak'ın başkenti Bağdat'ta öğle namaa çıkışı topianan halk.HizbullahBdcri ŞeyhHasan Nasraflah'm resmi bulunan ve "Filistin geridönecek. Israfl sifinecek" yaah pankarttar taşıyarak tepkisini gösterdL (AP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle