24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI Sİ Söylüyori umu POLİTİKA böyledir işte: Çıkariar gerektiriyorsa, en acı ihanetler en yakın arkadaşiardan gelir. He- le dış politika söz konusu olduğu zaman, başka- lannın çıkartanna hizmetettikleri halde en vatan- sever geçinenler işlerine gelmeyen durumlardan sıynlabilmek için başında bulunduklan kabinede- kı partili yandaşlannı ve emirieri altındaki bürok- ratian bile feda etmekten çekinmezler. Son örnek, Yunanistan'ın birönceki başbakanı PASOK'lu Kostas Simrts. Sayın Simitis bugünlerde piyaşaya çıkacak anı- lar kitabında, PKK'nin başı Öcalan'ı harcar- ken kendi bakanlannı, bürokratlan, diplomatlan, istihbaratçılan ve güvenlikçileri de fena harcamış. Basına da geçen anlatımına göre, olupbitenler- den öcalan'ın Yunanıstan'a giriş çıkışlanndan, Kenya'nın Nairobi'sindekı Yunan büyükelçiliğınde Güney Kıbns pasaportuyla saklanışından hiç ha- beri yokmuş. Bu işi örgütleyenlere kesinlikle yet- ki verilmemişmiş. Bunlar, "gayri meşru birbiçim- de Yunanistan hükümetinin yerine yetki kullanma- ya kalkışıp ülkenin yasal hükümetinden daha iyi dış politika izlediklerini sanan süper vatansever- /er/"miş. Mişmişde mişmiş. Galiba eski başbakan Türk Dışişleri'nin "PKK- Yunan" ilişkileri konusunda yayınlayıp da Papand- reu-Cem ikilisinin "dostluk manevralart" üzerine dağrtımdan çektiği iki cittlik albümden habersiz. öcalan'ın yakalanışından hemen sonra hazıria- nan o albüm kuşe kâğıda basılıp bol fotoğrafla süs- lenmiş bir yayındı. Herhalde bazı gizli servislerce çekilmiş olan o fotoğraflar, öcaJan'ın Suriye son- rası çıktığı "dış gez/"de Atina Havaalanı'na iki kez nasıl girip çıktığını, hatta bir keresinde VIP salo- nunda hangi görevlilerce nasıl karşılandıöını gös- termekteydi. Albüm, aynca, Rumlann Ocalan'a verdikleri "Kıbns Cumhuriyeti" pasaportunun res- mi gibi başka belgelerie de renklendirilmişti. Düşünebiliyor musunuz, bütün bunlar olacak da Yunan Başbakanı'nın ruhu duymayacak, ola- cak iş mi? Ama Simitis'i kutlamak gerekir Pangalos'u ve bazı görevtileri harcayarak öcalan skanda- lından sıynldıktan sonra yanına sevgili Yorgo'su- nu alarak "AB 'de koltuklama " vaatleriyle Türk Dı- şişleri'ni bir güzel oyalamış, hatta "tam üyelikyo- lunda başyardtmcı" olma rotüne soyunmayı bile başarmıştır. Şimdi, o yardımcılığın ne menem bir şey oldu- ğunu herfırsatta bol bol görmekteyiz. Daha doğ- rusu, biliyoruz da, kukla Kıbns Cumhuriyeti'nin perdeleyişi ve uslanmaz "Türk saflığı" yüzünden resmen göremiyoruz! Ama, anı kitabından en iyi dersi herkesten ön- ce herhalde öcalan çıkann Vaktryle kanatlan altı- nasığınmak istediği bir hükümetin başbakanı şim- di onu "Yunanistan'la Türkiye'yi savaşa sürükle- mek" istemiş olmakla suçluyor. Gülsün mü, ağlasın mı? Kalbinizi Koruyun TÜRK KALP VAKFI 19 Mayis Cad. No: 8 ŞişJi/istanbut Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat) Faks: (212) 212 68 35 Koruma Altındaki Çocuklar Devredilemez Birinci önemli sorun, koruma altına alınan çocuklann çoğunun, sosyal devletin kendi aileleri içinde yaşamalanna olanak sağlayacak programlannın olmaması nedeniyle konıma altına alınmalandır. "Aile koruma programlan" incelikleri üstünde pek çok bilimsel araştırma yapılmış, topluma yararlılıklannın ve yarar-maliyet oranlannın yüksek olduğu saptanmış programlardır. DOÇ. Dr. Dgİ OztÜrk E K T E M Ank Cni.Tıp Fak. ÇocukSaghgı ve Hastalıklan Anabilim Dalı B ir çocuk hekimiyim. Çocuklann bihşsel, duygusal, sosyal, hare- ket alanlanndaki gelişimini des- tekleme ve sağaltımını amaçla- yan gelişimsel pediatri alanında uzmanım. Malatya'daki kimsesiz çocuklarla ilgili işkenceyi sergileyen programı gören herkes gibi ben de eüdlendim. Konu hakkın- da sivil toplum örgütleri ve devlet görevlile- ri demeçler vermekte. Bilim toplumlannda ön- celikle bilim insanlannın büdikleri, söyledik- leri önem taşır. bilmediklerini araştırmalan sağ- lanır, sonra çözümler üretilir. Toplumumuz- da da bilim insanlannın sessiz kalmaması ge- rektiğine inanıyonım. Konoma altındaki ço- cuklar konusunda ne biliyorsak söylemenin zamanınm belki de geçmediğini düşündü- ğûmden bu yazıyı kaleme alıyorum. Biliyo- ruz ki Malatya'da görüntûlenen olaylar o ku- ruma ve bu işkenceyi yapan kişüere özgü ve onlarla suıırh değildir. Bu, buzdağının görü- nebilen parçasıdrr. Ana parçaya çocuk hak- lan, konuyla ilgili bilimsel kanıtlar ve yarar- maliyet analizleri (yarar-maliyet oranı yüksek- se topluma zaman içinde dönen miktar, yatı- nlan miktardan fazladır) olmak üzere üç açı- yı birleştirerek bakmak istiyorum. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklan Bildir- gesi'ni 1928'de Gazi Mustafa Kemal'in im- zalanmasından bu yana devletimiz çocuk hak- lan konusunda sorumludur. Bugün geçerli olan bildirge, 1995 'ten bu yana Türkiye Cum- huriyeti için yürürlûktedir. Oysa ki korunma altına giren çocuklann haklannın çiğnenme- si, işkence görmelerinden çok önce başla- maktadır. Çocuklarla ilgili büimlerde bazı so- runlann çözümü henüz kanıta dayanamamak- tadır. Bu nedenle çocuklar için bilimsel araş- tırmalar yapdıp kanıtlar bulunmalıdır. Koru- ma altındaki çocuklar için ise kanıtlar yıllar- dır birikmiştir ve bilime dayanan devletler bunlan kulİanarak düzenlemelerini çoktan yapmışlardır. Ülkemiz gibi mali kaynaklan sı- nırlı devletler için çözümlerin hem güvenilir, hem geçerli hem de ekonomik olmalan ge- rektiği yadsınamaz. Bilimsel çahşmalar, ko- ruma gerektiren çocuklarla ilgili aşağıda özet- leyeceğim çözümlerin yarar-maliyet oranla- nnın da yüksek olduğunu göstermektedir. So- runlara bu üç açıdan baktığımızda hem çocuk haklanna, hem çocuklar için üretilenbilim hem de mali açıdan daha iyi çözümlervardır ve bun- lardan yararlanılabilir. Birinci önemli sorun, koruma altına alınan çocuklann çoğunun, sosyal devletin kendi ai- leleri içinde yaşamalanna olanak sağlayacak programlannın olmaması nedeniyle koruma altına alınmalandır. "Aüe koruma program- lan" incelikleri üstünde pek çok bilimsel araştırma yapdmış, topluma yararlıbklannın ve yarar-maliyet oranlarmın yüksek olduğu saptanmış programlardır. Ülkemizde bu prog- ramlann adı bile henüz duyulmamaktadır. Böylece hem "devleder tûm koşuüan zoria- yarak ailesi içinde kabnasma destek oimab- <hr" hakkı çiğnenmekte hem de çocuklar için bilimsel yaran kamtlanmış, yarar-maliyet oranlan yüksek programlardân yararlaml- mamaktadır. Bu sorunun çözümü, devletin, aile koruma programlannı bilimsel kaoıtla- nyla incelemesi ve ülkemiz için mümkün olan en etkili modeli gündeme getirmesidir. tkinci sorun, koruma altındaki çocuklann, en temel haklanndan biri olan "getişme için en uygun ortamın sağtanmasT hakkmdan yoksun olmalandır. Beynin en hızlı olarak ilk üç yaşta geliştiği, bu gelişimde yalnızca be- sine değil. teke tek şefkatli bakıma ve uygun uyaranlara gereksinim olduğu bilimsel ola- rak kanıtlanmıştır. Koruma altına alınan bir bebek ise kurumlanmızda yaklaşık 30 bebe- ğin ancak beslenme, temizlik gibi bakım ge- reksinimlerini karşılayan, gece gündüz dönü- şümlü çalışan bakıcılar taranndan bakılmak- tadır. Bu alanda Romanya gibi varhklı olma- yan bir ülkede yapılan bilimsel çalışmalar, Bükreş 'teki bir çocuk yuvasının küçük çocuk- lar için kurum bakımıru terk etmesine, koru- yucu aile sistemine geçmesine yol açmıştır. iyi denetlenen ve desteklenen koruyucu aile bakrmuun maliyeti kurum bakımından az, yaran ise çok yüksektir. Aynca koruma altı- na alınan pek çok çocuk, iyi bir araşnrma so- nucunda hızla bir başka aileye evlat olabilir. Oysa ki ülkemizdeki evlat edinme sistemi son derecede yavaş işlemekte, çocuklar ge- reksiz yere evlat edinilmeyi beklemektedir- ler. Çocuklann aileye kavuşmalan ile ilgili programlara yeterince yatrnm yapüdığmda hem en uygun koşullarda yetiştirilmeleri hak- lan korunmuş, hem bilimsel yararlılıklan ka- mtlanmış programlar uygulanmış hem de uzun dönemde yarar-maliyet oranı yüksek bir yatrnm yapılmış olacaktır. Özetle, koruma altındaki çocuklann so- runlan yaklaşık 50 yıldır bilimsel olarak ça- lışümış sorunlardrr, çözümleri varchr, çözüm- ler mali açıdan verimli ve uygulanabilir çö- zümlerdir. Şimdi koruma altındaki çocukla- nn tümü için tarihimizdeki belki de en önem- li tehlikeye dönelim. Bugün kamuoyu Malat- ya'da çocuklara yapılan işkenceyle çalkala- nıyor. Korkanm bu çalkalanma birkaç kişi- nin görevden alınmasıyla yaUşacakür. Çokda- ha tehlikelısi, SHÇEK gibi köklü bir devlet kurumu tümüyle yıpratılacak, devletin diğer kurumlanna arandığı gibi bu kurumun da devletten uzaklaştınlması çözümü hrzlanacak ve geçerli gösterilecektir. Savaştan yeni çık- mış. yoksul Cumhuriyetimizin ilk icraatlann- dan bir tanesi, sosyal devlet olmanın altın adımını atarak bugünkü adıyla Sosyal Hiz- metler Çocuk Esirgeme Kurumu'nu (SHÇEK) desteklemeku. Şımdiki hükümet, uzun zaman- dır SHÇEK'nin devletin güvencesinden ve so- rumluluğundan aynlarak Kamu Yönetimi Temel Kanunuçaûsındayerel yönetimlere dev- rini tasarlanmaktadır (Bkz. Işık Kansu yazı dizisi, Çumhuriyet 2003). Bu kapsamda Sa- ray Rehabilitasyon Merkezi'nin Ankara Bü- yükşehir Beledıyesi'ne devri gerçekleşmiş- tir bile. Çocuklann koruma altındaki bakımı bir uzmanlık konusudur. Çocuklanmızın hak- lannı yerel yönetimler nasıl ve ne amaçla ko- ruyacaktır? Bunu kim ve nasıl denetleyecek- tir? Farklı yerel yönetimlerin elinde çocuk- lann haklan nasıl eşitlenecektir? Bu uygula- ma 1957'de çıkanlan bir kanun ile zaten de- nenmiş ve sakmcah bulunması nedeniyle terk edilmiştir. Çocuk Haklan Bildirgesi, taraf devletler bu haklan tüm çocuklar için eşit olarak "sağlarlar" demektedir, "devreder- ler" değil. Devletimizi SHÇEK'nin sorum- luluklannı de\Tetmeye değil, bunlara sahip çıkmaya çağırmahyız. Bu sorumluluk bin- lerce şehit arasmdan sav^şmaktan yeni dön- müş, binlerce öksüzü ve tüm çocuklan ko- rumayı temel görevlerinden biri bilmiş olan Çumhuriyet kuruculannın yüklendiği sorum- luluktan daha korkutucu ve ağır mı gelmek- tedir? Yeni Borçlar Kanunu Tasansı siberex.com30 SEKTÖRDEN 200 Ü AŞKIN FİRMANIN URÜNLERINİ EN HESAPLI ALABİLECEĞİNİZ AORES İsmailDOĞANAY A vrupaToplulu- ğu'na girebil- me ümidi ve hatta bence "hayaü" ile o toplulugun değişimini istediği temel yasalardan birisi olan "Borçlar Kanunu" ile ilgi- li olarak Yargıtay Başkan- lığı ile Galatasaray Üni- versitesi Rektörlüğü tara- fından, bundan birkaç ay Yargıtay E. Daire Başkam önce "Yargıtay Konferans Salonu"nda, ''TürkBorç- lar Kanunu Tasansı"nın DeğerlendirOmesi'' konulu ve "bir tam gün sürefi" bir sempozyum düzenlendi ve altı tebliğ sunuldu. Tebliğ sunanlann tamamına ya- kını, hazırlanan tasanmn çelişkilerle dolu olduğunu ve tasanyı hazırlayan ko- misyonun gerektiğinden fazla kişiyle doldurulmuş olduğunu ve bu nedenler- le tasanmn arzu edilen yek- nesaklığa ulaşmamış ol- duğunu ve tasan üzerinde yeniden çalışılması gerek- tiğini, özetle belirttiler. Sempozyum toplannsı- nın sabahkı bölümünün bir kısmını, tasan komisyonu birinci başkanı Prof. Dr. Turgut .\kıntürk de izledi HAZIR KART HAT ALANA ÖKONTÖ ve fakat daha sonra top- lantıyı terk edip gitti. Adalet Bakanlığı tara- findan bastınlmış olan 'An- kara- 2005, Türk Borçlar Kanun TasansT adlı kıta- bın "Sumış" yazısı içeriği- ne göre -başlangıçta ko- misyona dahil olduklan halde, sonradan istifa et- mek suretiyle komisyon- dan aynlanlar hariç- tasa- n komisyonu, tamı tamına elli birkişiden ohısmuş bu- lunmaktadır. Bu zevatın büyük çoğunluğu, Türki- ye'deki degişik hukuk fa- kültesi hocaİan ile yargı- tay hâkimleri ve bu me- yanda bir kısım kamu ku- rumu temsilcilerinden oluşmaktadır. Tasan ko- misyonunu oluşturan bu zevatı muhteremlerin he- men hepsi de, bir kısmı koalisyon hükümeti za- manındakı adalet bakanı tarafindan olmaküzere *si- yasiktidar" taranndan be- hrlenmiş kişilerden oluş- muş bulunmaktadrr. El- bette, her siyasi iktidar, kendi görüş açısı içerisin- hı&nnıı 7an VP tahmrn yasa tasansı çıkamaz ve çıkmamıştır da. Tasannın "birtik ve bütiinlüğü" ve başka bir deyışle "yekne- saklığı* 1 ortadan kaybol- muş bulunmaktadır. Bu ne- denle de, hazırlanan tasa- nda "ne dfl, ne kavTam" birliği vardır. Kımı madde tasansında; 'icap" yerine "öneri*(m.3),''zımnika- bul" yerine "örtülü ka- bul" (m 6), "muvaza'a" yerine *damşudık' t (m 19), "icazet" yerine "onam" (m. 46), "ariyet'' yerine "kullanım ödüncü" (m. 383), "temerrût" yerine "dBreniş" (m 122), "aldt \^pma vaadi" yerine *ön- sözfeşme" (m. 297), "ytat- da fesat" yerine "iradebo- zukhıklan'' (m. 23).. de- yimleri kullamlmış olma- sına rağmen, diğer taraftan, "muâccebye^badla^nıû- teselsiL feâh_" gibi bir kı- sım kavramlara hiç doku- nulmamışnr. Bu çelişkili kavram ifadesi, kanun ta- sansı hazırlanırken ya da hazrrhktamamen bittikten sonra, bir "redaksiyon" he- yptinin nlngtiinılmamij; yp KON HAZIR KART TURKCELL ettiği kîşileri, bu tür gö- revlere getirmekte *tercflı hakkma" sahiptır. Bizce, söz konusu tasan komis- yonunun "ayasürade" ile görevlendirümesi yoluna gidilmeyip de bu oluşum -bünyelerinde hukuk fa- kültesi olan- üniversiteler ile Yargıtay'abrrakılsa idi, elbette çok daha isabetli olurdu. O zaman. komis- yonun "ohışum şekfi" ba- kımından eleştiriler en as- gari düzeye inerdi. Şurası muhakkak ki. Türkiye'de "Borçlar Hukuku" ala- nında, eserleri ve akade- mik faaliyetleri ile haklı şöhret sahibi kişilerden hiçbirisinin komisyonda yer almamış olmalan son derece düşündürücü ve hattaüzücü bir olaydır. Bi- zim kişisel kanımız, ko- misyonun, *^argısalve bi- Hmsel'' gücüne güvenen ve en çok 4-5 kişi ile ko- misyonu oluşturmaktır. Tekrar ediyonım, bizce, 51 kişiden oluşan bir tasa- n komisyonundan asla ve kat'a sağlıklı ve beklenti- lere cevap verebilen bir uştuı OŞJ tasan maddelerinin "bö- lûk- pörçük" ve değişik ki- şiler tarafından kaleme alınmış ounasından kay- naklanmaktadır, biz bu ka- mdayız. Biündiği üzere Atatürk- çü ve devrimci kadro ön- cülerinden, merhum Mab- mutEsatBozkurt'un ada- letbakanlığı zamanında ve 1926 yılında Isviçre'den aynen "iktibâs" ettiğimiz Medeni Kanun'u, Ojen Huber adında Isviçreli bir profesör tek başına hazır- ladığı gibi, 1957 yılı ba- şrndan beri yürürlükte olan "TürkTfcaretKanunu"nu da merhum Hocam Ord. Prof. Dr. E. Hirsch hiçbir ücret almadan tek başına hazırlamış ve aynca 1868- 1876 yıllan arasında da, o devrin borçlar, eşya, tica- ret ve usul hukukuhüküm- lerini içeren "Mece0e-i Ah- kâmıAdHye" adlı ve 1851 maddeden oluşan kanun da,AhmetCevdrtPaşabaş- kanlığındaki beş kişilik bir heyet taranndan hazırlan- mıstır. CUMHURİYET'TEN OKURLARA İBRAHÎM Y1LDIZ Yeni Bina Yeni Heyecan Herkesin bildiği gibi Çumhuriyet de Cağaloğlu'nda- kı binasından taşındı. 82 yıllık tarihi mekândan aynlmamız doğal olarak ge- niş yankı buldu. Gazeteler, televizyonlar, dergiler taşın- mamızla ilgili haber, röportaj ve yorumlar yayımladılar. Sonuçta, biz de Babıâli'yi terk ettik... 17 Ekim'i 18'e bağlayan cumartesi gecesi son eşya- lanmızı da alıp Şişlı'deki yeni binamıza geldik... Bir gazetenin taşınması azımsanacak bir olay değil- dir. Yaşayınca daha da iyi anlaşılıyor. Hele hele 82 yıllık bir kurumu taşımak, gazeteyi eksiksiz biçimde çıkarmak, aksaklıklan okura hissettirmemek özveri isteyen birça- ba sonucu gerçekleşti... Her çalışanımız üzerine düşen görevi yerine getirir- ken bazı arkadaşlanmız 3-4 gün evlerine gitmeden, uy- kusuzluğu, yorgunluğu dert etmeden çaiıştı. Bir gazetenin can daman olan bılgisayar sistemi ve arşiv bölümlerinde arkadaşlanmız görevienni eksiksiz ve aksatmadan yerine getırdıler. özellikle bu servislerde ça- tışan arkadaşlanmızı bir kez daha kutlamak gerekir... Çumhuriyet Bayramı törenleri Çumhuriyet Bayramı kutlamalan her yıl olduğu gibi yi- ne büyük coşkuyla kutlandı. Ancak, hükümetle devletin en üst makamlan arasın- daki gerginlik gözden kaçmadı. Çankaya Köşkü'nde verilen resepsıyonda davetlilerin çokluğu ve niteliği dik- kat çektı. Son günlerdeVan Yüzüncü Yıl Üniversrtesi Rek- törü Yücel Aşkın'ayöneiik uygulamalardan ötürü Cum- hurbaşkanı A. Necdet Sezer'in tüm rektörien davet et- mesi anlamlıydı. CHP yönetimi, mıiletvekıllerinin tama- mına yakını ile gecede bulunarak Sezer'e destek verdi. TSK yönetimi ile eski başbakanlardan Bülent Ecevit, resepsiyonda en çok ilgı gören konuklar oldular. Çumhuriyet gazetesinden Zeynep Oral, Mustafa Babay, Orhan Bursalı, Hikmet Çeunkaya, Cüneyt Ar- cayürek, Orhan Erinç, Şükran Soner, Emre Kortgar, Ibrahtm Yıldız Çankaya Köşkü'nün davetlisiydiler... Özel haberierimiz dikkat çekti Geride kalan haftada Çumhuriyet, ilginç konulan say- falanna taşıdı. Pazartesi günkü manşetimizde AB Komisyonu tara- fından hazırianan Katılım Ortaklığı Belgesi ses getirdi. Elçin Poyrazlar'ın resmı açıklamadan 10 gün önceki haberinde Türkıye'nin ne denli ağır bir bedel ödeyece- ğine dikkat çekildi. özellikle limanlann Güney Kıbns Rum Kesimi'ne açılması, savunma harcamalannın kı- sılmasına ılişkin kısa vadeli öncelıkler genış ılgı uyandır- dı. Salı günü yine Katılım Ortaklığı Belgesi'ndekı ağır ev ödevleri gündemdeki yerini korurken Ankara söz konu- su maddelere karşı itirazlannı AB'ye iletme karan aldı. • • • Geçen haftanın bir başka gündemi de Malatya'da çocuklara uygulanan şıddet görüntülerinin kamuoyun- da yarattığı etkiydi. Malatya'nın yanı sıra Şanlıurfa'da da benzerı olaylann yaşandığının ortaya çıkması tepkiyle karşılandı. Söz konusu haberiere gelen yayın yasağı ise yeni Ceza Yasası'nın tartışılan maddelerini bir kez da- ha gözler önüne serdi. Aynı günlerde basının çocuk yu- valanna girişinin sınıriandınlması ise gerçeklerin 'kapa- lı kapılar" arkasında bırakılma girişiminden başka bir şey değildi. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki kad- rolaşma eğilimi; bu birimdeki müdür ve müdüryardım- cılanndan 34'ünün imam hatip kökenli olması ise konu- nun ne denli derin olduğunun göstergesi gibiydi. • • • 3 Kasım'da iktidara gelişinin 3. yılını kutlayan AKP ka- nadı, ekonomiden politikaya her alanda yaşanan başa- nsızlığı doğal olarakgörmezden geldi. Çumhuriyet, per- şembe günkü sayısında neredeyse bin günü aşan AKP iktidannı masaya yatırdı. Ankara Bürosu'nun ortak ça- hşma ile kaleme aldığı haberde pembe tablonun kann doyurmadığına dikkat çekjlirken 'Tüccarsiyaset' anla- ytşının da Recep Tayyip Erdoğan'la birtikte literatüre girmesi medyada gündem oluşturdu. Yıne AKP döneminde TRTnin 'tarikat televizyonu' anlayışında bir yayın politikası izlemesi haftaya damga- sını vuran bir başka haberdi. Türey Köse'nin haberin- de, 774 yönetıci ve personelin değıştırildiği ifade edilir- ken Haber-Sen Genel Sekreten Osman Köse bu uy- gulamayı, "Kurumdaki atamaiann sonuçlan, ekranaşe- riat propagandası olarak yansıdı" diye değeriendirdi. • • • Medyanın ilgisız kaldığı, ancak Cumhuriyet'in dikkat- leri üzerine çektiği bir başka konu da Hakkâri'deki bom- balı saldınlardı. Kentte son 2 aydaki bombalı saldın sa- yısının 16'yayükselmesine karşın faillerte ilgili karanlık noktalar aşılamadı. Arkadaşımız Mehmet Faraç, böl- gedekj nabzı tutarken ortaya atılan ıddialarAnkara'yı da harekete geçirdi. Faraç'ın Güneydoğu'daki feodal ya- pıya ilişkin habennde ise çocuk yaşta evlendirilen genç kız ve genç ericeklerin dramı gözler önüne serildi. • • • Ekonomi Servisı'nden Olcay Büyüktaş'ın "Yatınma Türkdamgası" başlıklı manşet haben, karamsar haber- lerie gölgelenen haftanın iç açıcı gelişmesiydi. Büyük- tas'ın haberinde Anadolu. Koc. Cukurova aıbi orupla- nn Rusya ile biriikte birçok Avrupa ülkesinde söz sahi- bi olduğu ifade edildi. Inşaat sektöründeki atılımlann 16 milyar dolara ulaşması ise Türkiye adına gerçekten se- vindiriciydı. Salon sporlan Spor sayfamız, bayram süresince de özgün yayınını sürdürdü. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası maçlannın heyecanryla geçen 7 gün içinde Efes Pilsen'in Avrupa Basketbol Ligi'ne Milano'daki deplasman galibiyetiyle giriş yapması futbola olan ılgiyi biraz olsun salon spor- lannayönlendirdi. Pazar günkü manşetimizde ise Avrupa Basketbol Şampiyonasrnda kötü bir grafik çizen Mehmet Okur'un 1 aygibı kısa bir süre içinde toparlanıp NBA takımlann- dan Utah Jazz'daki perfoımansına dikkat çekildi. Arif Kızılyalın'ın haberinde Mehmet'ın niçin aynı perfor- mansı ulusaltakımformasıyiayinetemediği soaısunayanıt arandı. Yeni ekler Gazetemiz, ekleriyleokurlanmızadahazengin içerik- li bir ürün vermeyı amaçltyor. Kitap, Bilim Teknik, Pazar Dergi, Strateji, Gezi, Tanm eklerinin yanı sıraAnkara, Iz- mir bolge ekterine şimdi Akdeniz ekini katryoruz. Her pazar- tesi günu Akdeniz illerinı kapsayacak Çumhuriyet Ak- deniz'i Antalya Büromuz hazıriıyor... Bu hafta Mersin'deyiz Çumhuriyet yeni bir gelenek daha başlatıyor. llkini bu hafta sonu Mersin'de gerçekieştireceğız. Bölge toplan- tısı başlığı attnda yapacağıme bu yeni girişim 24 Kasım'da Gazıantep'le sürecek. Amacımız, yazariarımızla git- tiğimiz bölgelerdeki sorunlan dinlemek, ortak çözümler aramak... İyi haftalar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle