Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2005 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
Sİ
Söylüyori
umu
POLİTİKA böyledir işte: Çıkariar gerektiriyorsa,
en acı ihanetler en yakın arkadaşiardan gelir. He-
le dış politika söz konusu olduğu zaman, başka-
lannın çıkartanna hizmetettikleri halde en vatan-
sever geçinenler işlerine gelmeyen durumlardan
sıynlabilmek için başında bulunduklan kabinede-
kı partili yandaşlannı ve emirieri altındaki bürok-
ratian bile feda etmekten çekinmezler.
Son örnek, Yunanistan'ın birönceki başbakanı
PASOK'lu Kostas Simrts.
Sayın Simitis bugünlerde piyaşaya çıkacak anı-
lar kitabında, PKK'nin başı Öcalan'ı harcar-
ken kendi bakanlannı, bürokratlan, diplomatlan,
istihbaratçılan ve güvenlikçileri de fena harcamış.
Basına da geçen anlatımına göre, olupbitenler-
den öcalan'ın Yunanıstan'a giriş çıkışlanndan,
Kenya'nın Nairobi'sindekı Yunan büyükelçiliğınde
Güney Kıbns pasaportuyla saklanışından hiç ha-
beri yokmuş. Bu işi örgütleyenlere kesinlikle yet-
ki verilmemişmiş. Bunlar, "gayri meşru birbiçim-
de Yunanistan hükümetinin yerine yetki kullanma-
ya kalkışıp ülkenin yasal hükümetinden daha iyi
dış politika izlediklerini sanan süper vatansever-
/er/"miş. Mişmişde mişmiş.
Galiba eski başbakan Türk Dışişleri'nin "PKK-
Yunan" ilişkileri konusunda yayınlayıp da Papand-
reu-Cem ikilisinin "dostluk manevralart" üzerine
dağrtımdan çektiği iki cittlik albümden habersiz.
öcalan'ın yakalanışından hemen sonra hazıria-
nan o albüm kuşe kâğıda basılıp bol fotoğrafla süs-
lenmiş bir yayındı. Herhalde bazı gizli servislerce
çekilmiş olan o fotoğraflar, öcaJan'ın Suriye son-
rası çıktığı "dış gez/"de Atina Havaalanı'na iki kez
nasıl girip çıktığını, hatta bir keresinde VIP salo-
nunda hangi görevlilerce nasıl karşılandıöını gös-
termekteydi. Albüm, aynca, Rumlann Ocalan'a
verdikleri "Kıbns Cumhuriyeti" pasaportunun res-
mi gibi başka belgelerie de renklendirilmişti.
Düşünebiliyor musunuz, bütün bunlar olacak
da Yunan Başbakanı'nın ruhu duymayacak, ola-
cak iş mi?
Ama Simitis'i kutlamak gerekir Pangalos'u ve
bazı görevtileri harcayarak öcalan skanda-
lından sıynldıktan sonra yanına sevgili Yorgo'su-
nu alarak "AB 'de koltuklama " vaatleriyle Türk Dı-
şişleri'ni bir güzel oyalamış, hatta "tam üyelikyo-
lunda başyardtmcı" olma rotüne soyunmayı bile
başarmıştır.
Şimdi, o yardımcılığın ne menem bir şey oldu-
ğunu herfırsatta bol bol görmekteyiz. Daha doğ-
rusu, biliyoruz da, kukla Kıbns Cumhuriyeti'nin
perdeleyişi ve uslanmaz "Türk saflığı" yüzünden
resmen göremiyoruz!
Ama, anı kitabından en iyi dersi herkesten ön-
ce herhalde öcalan çıkann Vaktryle kanatlan altı-
nasığınmak istediği bir hükümetin başbakanı şim-
di onu "Yunanistan'la Türkiye'yi savaşa sürükle-
mek" istemiş olmakla suçluyor.
Gülsün mü, ağlasın mı?
Kalbinizi Koruyun
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayis Cad. No: 8 ŞişJi/istanbut
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat)
Faks: (212) 212 68 35
Koruma Altındaki Çocuklar Devredilemez
Birinci önemli sorun, koruma altına alınan çocuklann çoğunun, sosyal
devletin kendi aileleri içinde yaşamalanna olanak sağlayacak programlannın
olmaması nedeniyle konıma altına alınmalandır. "Aile koruma programlan"
incelikleri üstünde pek çok bilimsel araştırma yapılmış, topluma
yararlılıklannın ve yarar-maliyet oranlannın yüksek olduğu saptanmış
programlardır.
DOÇ. Dr. Dgİ OztÜrk E K T E M Ank Cni.Tıp Fak. ÇocukSaghgı ve Hastalıklan Anabilim Dalı
B
ir çocuk hekimiyim. Çocuklann
bihşsel, duygusal, sosyal, hare-
ket alanlanndaki gelişimini des-
tekleme ve sağaltımını amaçla-
yan gelişimsel pediatri alanında
uzmanım. Malatya'daki kimsesiz çocuklarla
ilgili işkenceyi sergileyen programı gören
herkes gibi ben de eüdlendim. Konu hakkın-
da sivil toplum örgütleri ve devlet görevlile-
ri demeçler vermekte. Bilim toplumlannda ön-
celikle bilim insanlannın büdikleri, söyledik-
leri önem taşır. bilmediklerini araştırmalan sağ-
lanır, sonra çözümler üretilir. Toplumumuz-
da da bilim insanlannın sessiz kalmaması ge-
rektiğine inanıyonım. Konoma altındaki ço-
cuklar konusunda ne biliyorsak söylemenin
zamanınm belki de geçmediğini düşündü-
ğûmden bu yazıyı kaleme alıyorum. Biliyo-
ruz ki Malatya'da görüntûlenen olaylar o ku-
ruma ve bu işkenceyi yapan kişüere özgü ve
onlarla suıırh değildir. Bu, buzdağının görü-
nebilen parçasıdrr. Ana parçaya çocuk hak-
lan, konuyla ilgili bilimsel kanıtlar ve yarar-
maliyet analizleri (yarar-maliyet oranı yüksek-
se topluma zaman içinde dönen miktar, yatı-
nlan miktardan fazladır) olmak üzere üç açı-
yı birleştirerek bakmak istiyorum.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklan Bildir-
gesi'ni 1928'de Gazi Mustafa Kemal'in im-
zalanmasından bu yana devletimiz çocuk hak-
lan konusunda sorumludur. Bugün geçerli
olan bildirge, 1995 'ten bu yana Türkiye Cum-
huriyeti için yürürlûktedir. Oysa ki korunma
altına giren çocuklann haklannın çiğnenme-
si, işkence görmelerinden çok önce başla-
maktadır. Çocuklarla ilgili büimlerde bazı so-
runlann çözümü henüz kanıta dayanamamak-
tadır. Bu nedenle çocuklar için bilimsel araş-
tırmalar yapdıp kanıtlar bulunmalıdır. Koru-
ma altındaki çocuklar için ise kanıtlar yıllar-
dır birikmiştir ve bilime dayanan devletler
bunlan kulİanarak düzenlemelerini çoktan
yapmışlardır. Ülkemiz gibi mali kaynaklan sı-
nırlı devletler için çözümlerin hem güvenilir,
hem geçerli hem de ekonomik olmalan ge-
rektiği yadsınamaz. Bilimsel çahşmalar, ko-
ruma gerektiren çocuklarla ilgili aşağıda özet-
leyeceğim çözümlerin yarar-maliyet oranla-
nnın da yüksek olduğunu göstermektedir. So-
runlara bu üç açıdan baktığımızda hem çocuk
haklanna, hem çocuklar için üretilenbilim hem
de mali açıdan daha iyi çözümlervardır ve bun-
lardan yararlanılabilir.
Birinci önemli sorun, koruma altına alınan
çocuklann çoğunun, sosyal devletin kendi ai-
leleri içinde yaşamalanna olanak sağlayacak
programlannın olmaması nedeniyle koruma
altına alınmalandır. "Aüe koruma program-
lan" incelikleri üstünde pek çok bilimsel
araştırma yapdmış, topluma yararlıbklannın
ve yarar-maliyet oranlarmın yüksek olduğu
saptanmış programlardır. Ülkemizde bu prog-
ramlann adı bile henüz duyulmamaktadır.
Böylece hem "devleder tûm koşuüan zoria-
yarak ailesi içinde kabnasma destek oimab-
<hr" hakkı çiğnenmekte hem de çocuklar için
bilimsel yaran kamtlanmış, yarar-maliyet
oranlan yüksek programlardân yararlaml-
mamaktadır. Bu sorunun çözümü, devletin,
aile koruma programlannı bilimsel kaoıtla-
nyla incelemesi ve ülkemiz için mümkün
olan en etkili modeli gündeme getirmesidir.
tkinci sorun, koruma altındaki çocuklann,
en temel haklanndan biri olan "getişme için
en uygun ortamın sağtanmasT hakkmdan
yoksun olmalandır. Beynin en hızlı olarak ilk
üç yaşta geliştiği, bu gelişimde yalnızca be-
sine değil. teke tek şefkatli bakıma ve uygun
uyaranlara gereksinim olduğu bilimsel ola-
rak kanıtlanmıştır. Koruma altına alınan bir
bebek ise kurumlanmızda yaklaşık 30 bebe-
ğin ancak beslenme, temizlik gibi bakım ge-
reksinimlerini karşılayan, gece gündüz dönü-
şümlü çalışan bakıcılar taranndan bakılmak-
tadır. Bu alanda Romanya gibi varhklı olma-
yan bir ülkede yapılan bilimsel çalışmalar,
Bükreş 'teki bir çocuk yuvasının küçük çocuk-
lar için kurum bakımıru terk etmesine, koru-
yucu aile sistemine geçmesine yol açmıştır.
iyi denetlenen ve desteklenen koruyucu aile
bakrmuun maliyeti kurum bakımından az,
yaran ise çok yüksektir. Aynca koruma altı-
na alınan pek çok çocuk, iyi bir araşnrma so-
nucunda hızla bir başka aileye evlat olabilir.
Oysa ki ülkemizdeki evlat edinme sistemi
son derecede yavaş işlemekte, çocuklar ge-
reksiz yere evlat edinilmeyi beklemektedir-
ler. Çocuklann aileye kavuşmalan ile ilgili
programlara yeterince yatrnm yapüdığmda
hem en uygun koşullarda yetiştirilmeleri hak-
lan korunmuş, hem bilimsel yararlılıklan ka-
mtlanmış programlar uygulanmış hem de
uzun dönemde yarar-maliyet oranı yüksek
bir yatrnm yapılmış olacaktır.
Özetle, koruma altındaki çocuklann so-
runlan yaklaşık 50 yıldır bilimsel olarak ça-
lışümış sorunlardrr, çözümleri varchr, çözüm-
ler mali açıdan verimli ve uygulanabilir çö-
zümlerdir. Şimdi koruma altındaki çocukla-
nn tümü için tarihimizdeki belki de en önem-
li tehlikeye dönelim. Bugün kamuoyu Malat-
ya'da çocuklara yapılan işkenceyle çalkala-
nıyor. Korkanm bu çalkalanma birkaç kişi-
nin görevden alınmasıyla yaUşacakür. Çokda-
ha tehlikelısi, SHÇEK gibi köklü bir devlet
kurumu tümüyle yıpratılacak, devletin diğer
kurumlanna arandığı gibi bu kurumun da
devletten uzaklaştınlması çözümü hrzlanacak
ve geçerli gösterilecektir. Savaştan yeni çık-
mış. yoksul Cumhuriyetimizin ilk icraatlann-
dan bir tanesi, sosyal devlet olmanın altın
adımını atarak bugünkü adıyla Sosyal Hiz-
metler Çocuk Esirgeme Kurumu'nu (SHÇEK)
desteklemeku. Şımdiki hükümet, uzun zaman-
dır SHÇEK'nin devletin güvencesinden ve so-
rumluluğundan aynlarak Kamu Yönetimi
Temel Kanunuçaûsındayerel yönetimlere dev-
rini tasarlanmaktadır (Bkz. Işık Kansu yazı
dizisi, Çumhuriyet 2003). Bu kapsamda Sa-
ray Rehabilitasyon Merkezi'nin Ankara Bü-
yükşehir Beledıyesi'ne devri gerçekleşmiş-
tir bile. Çocuklann koruma altındaki bakımı
bir uzmanlık konusudur. Çocuklanmızın hak-
lannı yerel yönetimler nasıl ve ne amaçla ko-
ruyacaktır? Bunu kim ve nasıl denetleyecek-
tir? Farklı yerel yönetimlerin elinde çocuk-
lann haklan nasıl eşitlenecektir? Bu uygula-
ma 1957'de çıkanlan bir kanun ile zaten de-
nenmiş ve sakmcah bulunması nedeniyle terk
edilmiştir. Çocuk Haklan Bildirgesi, taraf
devletler bu haklan tüm çocuklar için eşit
olarak "sağlarlar" demektedir, "devreder-
ler" değil. Devletimizi SHÇEK'nin sorum-
luluklannı de\Tetmeye değil, bunlara sahip
çıkmaya çağırmahyız. Bu sorumluluk bin-
lerce şehit arasmdan sav^şmaktan yeni dön-
müş, binlerce öksüzü ve tüm çocuklan ko-
rumayı temel görevlerinden biri bilmiş olan
Çumhuriyet kuruculannın yüklendiği sorum-
luluktan daha korkutucu ve ağır mı gelmek-
tedir?
Yeni Borçlar Kanunu Tasansı
siberex.com30 SEKTÖRDEN 200 Ü AŞKIN FİRMANIN
URÜNLERINİ EN HESAPLI ALABİLECEĞİNİZ AORES
İsmailDOĞANAY
A
vrupaToplulu-
ğu'na girebil-
me ümidi ve
hatta bence
"hayaü" ile o toplulugun
değişimini istediği temel
yasalardan birisi olan
"Borçlar Kanunu" ile ilgi-
li olarak Yargıtay Başkan-
lığı ile Galatasaray Üni-
versitesi Rektörlüğü tara-
fından, bundan birkaç ay
Yargıtay E. Daire Başkam
önce "Yargıtay Konferans
Salonu"nda, ''TürkBorç-
lar Kanunu Tasansı"nın
DeğerlendirOmesi'' konulu
ve "bir tam gün sürefi" bir
sempozyum düzenlendi ve
altı tebliğ sunuldu. Tebliğ
sunanlann tamamına ya-
kını, hazırlanan tasanmn
çelişkilerle dolu olduğunu
ve tasanyı hazırlayan ko-
misyonun gerektiğinden
fazla kişiyle doldurulmuş
olduğunu ve bu nedenler-
le tasanmn arzu edilen yek-
nesaklığa ulaşmamış ol-
duğunu ve tasan üzerinde
yeniden çalışılması gerek-
tiğini, özetle belirttiler.
Sempozyum toplannsı-
nın sabahkı bölümünün bir
kısmını, tasan komisyonu
birinci başkanı Prof. Dr.
Turgut .\kıntürk de izledi
HAZIR KART HAT ALANA
ÖKONTÖ
ve fakat daha sonra top-
lantıyı terk edip gitti.
Adalet Bakanlığı tara-
findan bastınlmış olan 'An-
kara- 2005, Türk Borçlar
Kanun TasansT adlı kıta-
bın "Sumış" yazısı içeriği-
ne göre -başlangıçta ko-
misyona dahil olduklan
halde, sonradan istifa et-
mek suretiyle komisyon-
dan aynlanlar hariç- tasa-
n komisyonu, tamı tamına
elli birkişiden ohısmuş bu-
lunmaktadır. Bu zevatın
büyük çoğunluğu, Türki-
ye'deki degişik hukuk fa-
kültesi hocaİan ile yargı-
tay hâkimleri ve bu me-
yanda bir kısım kamu ku-
rumu temsilcilerinden
oluşmaktadır. Tasan ko-
misyonunu oluşturan bu
zevatı muhteremlerin he-
men hepsi de, bir kısmı
koalisyon hükümeti za-
manındakı adalet bakanı
tarafindan olmaküzere *si-
yasiktidar" taranndan be-
hrlenmiş kişilerden oluş-
muş bulunmaktadrr. El-
bette, her siyasi iktidar,
kendi görüş açısı içerisin-
hı&nnıı 7an VP tahmrn
yasa tasansı çıkamaz ve
çıkmamıştır da. Tasannın
"birtik ve bütiinlüğü" ve
başka bir deyışle "yekne-
saklığı*
1
ortadan kaybol-
muş bulunmaktadır. Bu ne-
denle de, hazırlanan tasa-
nda "ne dfl, ne kavTam"
birliği vardır. Kımı madde
tasansında; 'icap" yerine
"öneri*(m.3),''zımnika-
bul" yerine "örtülü ka-
bul" (m 6), "muvaza'a"
yerine *damşudık'
t
(m 19),
"icazet" yerine "onam"
(m. 46), "ariyet'' yerine
"kullanım ödüncü" (m.
383), "temerrût" yerine
"dBreniş" (m 122), "aldt
\^pma vaadi" yerine *ön-
sözfeşme" (m. 297), "ytat-
da fesat" yerine "iradebo-
zukhıklan'' (m. 23).. de-
yimleri kullamlmış olma-
sına rağmen, diğer taraftan,
"muâccebye^badla^nıû-
teselsiL feâh_" gibi bir kı-
sım kavramlara hiç doku-
nulmamışnr. Bu çelişkili
kavram ifadesi, kanun ta-
sansı hazırlanırken ya da
hazrrhktamamen bittikten
sonra, bir "redaksiyon" he-
yptinin nlngtiinılmamij; yp
KON
HAZIR
KART TURKCELL
ettiği kîşileri, bu tür gö-
revlere getirmekte *tercflı
hakkma" sahiptır. Bizce,
söz konusu tasan komis-
yonunun "ayasürade" ile
görevlendirümesi yoluna
gidilmeyip de bu oluşum
-bünyelerinde hukuk fa-
kültesi olan- üniversiteler
ile Yargıtay'abrrakılsa idi,
elbette çok daha isabetli
olurdu. O zaman. komis-
yonun "ohışum şekfi" ba-
kımından eleştiriler en as-
gari düzeye inerdi. Şurası
muhakkak ki. Türkiye'de
"Borçlar Hukuku" ala-
nında, eserleri ve akade-
mik faaliyetleri ile haklı
şöhret sahibi kişilerden
hiçbirisinin komisyonda
yer almamış olmalan son
derece düşündürücü ve
hattaüzücü bir olaydır. Bi-
zim kişisel kanımız, ko-
misyonun, *^argısalve bi-
Hmsel'' gücüne güvenen
ve en çok 4-5 kişi ile ko-
misyonu oluşturmaktır.
Tekrar ediyonım, bizce,
51 kişiden oluşan bir tasa-
n komisyonundan asla ve
kat'a sağlıklı ve beklenti-
lere cevap verebilen bir
uştuı OŞJ
tasan maddelerinin "bö-
lûk- pörçük" ve değişik ki-
şiler tarafından kaleme
alınmış ounasından kay-
naklanmaktadır, biz bu ka-
mdayız.
Biündiği üzere Atatürk-
çü ve devrimci kadro ön-
cülerinden, merhum Mab-
mutEsatBozkurt'un ada-
letbakanlığı zamanında ve
1926 yılında Isviçre'den
aynen "iktibâs" ettiğimiz
Medeni Kanun'u, Ojen
Huber adında Isviçreli bir
profesör tek başına hazır-
ladığı gibi, 1957 yılı ba-
şrndan beri yürürlükte olan
"TürkTfcaretKanunu"nu
da merhum Hocam Ord.
Prof. Dr. E. Hirsch hiçbir
ücret almadan tek başına
hazırlamış ve aynca 1868-
1876 yıllan arasında da, o
devrin borçlar, eşya, tica-
ret ve usul hukukuhüküm-
lerini içeren "Mece0e-i Ah-
kâmıAdHye" adlı ve 1851
maddeden oluşan kanun
da,AhmetCevdrtPaşabaş-
kanlığındaki beş kişilik bir
heyet taranndan hazırlan-
mıstır.
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
İBRAHÎM Y1LDIZ
Yeni Bina Yeni Heyecan
Herkesin bildiği gibi Çumhuriyet de Cağaloğlu'nda-
kı binasından taşındı.
82 yıllık tarihi mekândan aynlmamız doğal olarak ge-
niş yankı buldu. Gazeteler, televizyonlar, dergiler taşın-
mamızla ilgili haber, röportaj ve yorumlar yayımladılar.
Sonuçta, biz de Babıâli'yi terk ettik...
17 Ekim'i 18'e bağlayan cumartesi gecesi son eşya-
lanmızı da alıp Şişlı'deki yeni binamıza geldik...
Bir gazetenin taşınması azımsanacak bir olay değil-
dir. Yaşayınca daha da iyi anlaşılıyor. Hele hele 82 yıllık
bir kurumu taşımak, gazeteyi eksiksiz biçimde çıkarmak,
aksaklıklan okura hissettirmemek özveri isteyen birça-
ba sonucu gerçekleşti...
Her çalışanımız üzerine düşen görevi yerine getirir-
ken bazı arkadaşlanmız 3-4 gün evlerine gitmeden, uy-
kusuzluğu, yorgunluğu dert etmeden çaiıştı.
Bir gazetenin can daman olan bılgisayar sistemi ve
arşiv bölümlerinde arkadaşlanmız görevienni eksiksiz ve
aksatmadan yerine getırdıler. özellikle bu servislerde ça-
tışan arkadaşlanmızı bir kez daha kutlamak gerekir...
Çumhuriyet Bayramı törenleri
Çumhuriyet Bayramı kutlamalan her yıl olduğu gibi yi-
ne büyük coşkuyla kutlandı.
Ancak, hükümetle devletin en üst makamlan arasın-
daki gerginlik gözden kaçmadı. Çankaya Köşkü'nde
verilen resepsıyonda davetlilerin çokluğu ve niteliği dik-
kat çektı. Son günlerdeVan Yüzüncü Yıl Üniversrtesi Rek-
törü Yücel Aşkın'ayöneiik uygulamalardan ötürü Cum-
hurbaşkanı A. Necdet Sezer'in tüm rektörien davet et-
mesi anlamlıydı. CHP yönetimi, mıiletvekıllerinin tama-
mına yakını ile gecede bulunarak Sezer'e destek verdi.
TSK yönetimi ile eski başbakanlardan Bülent Ecevit,
resepsiyonda en çok ilgı gören konuklar oldular.
Çumhuriyet gazetesinden Zeynep Oral, Mustafa
Babay, Orhan Bursalı, Hikmet Çeunkaya, Cüneyt Ar-
cayürek, Orhan Erinç, Şükran Soner, Emre Kortgar,
Ibrahtm Yıldız Çankaya Köşkü'nün davetlisiydiler...
Özel haberierimiz dikkat çekti
Geride kalan haftada Çumhuriyet, ilginç konulan say-
falanna taşıdı.
Pazartesi günkü manşetimizde AB Komisyonu tara-
fından hazırianan Katılım Ortaklığı Belgesi ses getirdi.
Elçin Poyrazlar'ın resmı açıklamadan 10 gün önceki
haberinde Türkıye'nin ne denli ağır bir bedel ödeyece-
ğine dikkat çekildi. özellikle limanlann Güney Kıbns
Rum Kesimi'ne açılması, savunma harcamalannın kı-
sılmasına ılişkin kısa vadeli öncelıkler genış ılgı uyandır-
dı.
Salı günü yine Katılım Ortaklığı Belgesi'ndekı ağır ev
ödevleri gündemdeki yerini korurken Ankara söz konu-
su maddelere karşı itirazlannı AB'ye iletme karan aldı.
• • •
Geçen haftanın bir başka gündemi de Malatya'da
çocuklara uygulanan şıddet görüntülerinin kamuoyun-
da yarattığı etkiydi. Malatya'nın yanı sıra Şanlıurfa'da da
benzerı olaylann yaşandığının ortaya çıkması tepkiyle
karşılandı. Söz konusu haberiere gelen yayın yasağı ise
yeni Ceza Yasası'nın tartışılan maddelerini bir kez da-
ha gözler önüne serdi. Aynı günlerde basının çocuk yu-
valanna girişinin sınıriandınlması ise gerçeklerin 'kapa-
lı kapılar" arkasında bırakılma girişiminden başka bir
şey değildi.
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki kad-
rolaşma eğilimi; bu birimdeki müdür ve müdüryardım-
cılanndan 34'ünün imam hatip kökenli olması ise konu-
nun ne denli derin olduğunun göstergesi gibiydi.
• • •
3 Kasım'da iktidara gelişinin 3. yılını kutlayan AKP ka-
nadı, ekonomiden politikaya her alanda yaşanan başa-
nsızlığı doğal olarakgörmezden geldi. Çumhuriyet, per-
şembe günkü sayısında neredeyse bin günü aşan AKP
iktidannı masaya yatırdı. Ankara Bürosu'nun ortak ça-
hşma ile kaleme aldığı haberde pembe tablonun kann
doyurmadığına dikkat çekjlirken 'Tüccarsiyaset' anla-
ytşının da Recep Tayyip Erdoğan'la birtikte literatüre
girmesi medyada gündem oluşturdu.
Yıne AKP döneminde TRTnin 'tarikat televizyonu'
anlayışında bir yayın politikası izlemesi haftaya damga-
sını vuran bir başka haberdi. Türey Köse'nin haberin-
de, 774 yönetıci ve personelin değıştırildiği ifade edilir-
ken Haber-Sen Genel Sekreten Osman Köse bu uy-
gulamayı, "Kurumdaki atamaiann sonuçlan, ekranaşe-
riat propagandası olarak yansıdı" diye değeriendirdi.
• • •
Medyanın ilgisız kaldığı, ancak Cumhuriyet'in dikkat-
leri üzerine çektiği bir başka konu da Hakkâri'deki bom-
balı saldınlardı. Kentte son 2 aydaki bombalı saldın sa-
yısının 16'yayükselmesine karşın faillerte ilgili karanlık
noktalar aşılamadı. Arkadaşımız Mehmet Faraç, böl-
gedekj nabzı tutarken ortaya atılan ıddialarAnkara'yı da
harekete geçirdi. Faraç'ın Güneydoğu'daki feodal ya-
pıya ilişkin habennde ise çocuk yaşta evlendirilen genç
kız ve genç ericeklerin dramı gözler önüne serildi.
• • •
Ekonomi Servisı'nden Olcay Büyüktaş'ın "Yatınma
Türkdamgası" başlıklı manşet haben, karamsar haber-
lerie gölgelenen haftanın iç açıcı gelişmesiydi. Büyük-
tas'ın haberinde Anadolu. Koc. Cukurova aıbi orupla-
nn Rusya ile biriikte birçok Avrupa ülkesinde söz sahi-
bi olduğu ifade edildi. Inşaat sektöründeki atılımlann 16
milyar dolara ulaşması ise Türkiye adına gerçekten se-
vindiriciydı.
Salon sporlan
Spor sayfamız, bayram süresince de özgün yayınını
sürdürdü. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası maçlannın
heyecanryla geçen 7 gün içinde Efes Pilsen'in Avrupa
Basketbol Ligi'ne Milano'daki deplasman galibiyetiyle
giriş yapması futbola olan ılgiyi biraz olsun salon spor-
lannayönlendirdi.
Pazar günkü manşetimizde ise Avrupa Basketbol
Şampiyonasrnda kötü bir grafik çizen Mehmet Okur'un
1 aygibı kısa bir süre içinde toparlanıp NBA takımlann-
dan Utah Jazz'daki perfoımansına dikkat çekildi. Arif
Kızılyalın'ın haberinde Mehmet'ın niçin aynı perfor-
mansı ulusaltakımformasıyiayinetemediği soaısunayanıt
arandı.
Yeni ekler
Gazetemiz, ekleriyleokurlanmızadahazengin içerik-
li bir ürün vermeyı amaçltyor. Kitap, Bilim Teknik, Pazar
Dergi, Strateji, Gezi, Tanm eklerinin yanı sıraAnkara, Iz-
mir bolge ekterine şimdi Akdeniz ekini katryoruz. Her pazar-
tesi günu Akdeniz illerinı kapsayacak Çumhuriyet Ak-
deniz'i Antalya Büromuz hazıriıyor...
Bu hafta Mersin'deyiz
Çumhuriyet yeni bir gelenek daha başlatıyor. llkini bu
hafta sonu Mersin'de gerçekieştireceğız. Bölge toplan-
tısı başlığı attnda yapacağıme bu yeni girişim 24 Kasım'da
Gazıantep'le sürecek. Amacımız, yazariarımızla git-
tiğimiz bölgelerdeki sorunlan dinlemek, ortak çözümler
aramak...
İyi haftalar...