25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA +CUMHURİYET 7 KASIM 2005 PAZARTESİ HABERLER YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Uyar, din istismannı itiraf ederek 28 Şubat'ı suçladı 'Camideparatopladık'AYŞESAYIN ANKARA - Yurttaşlardan usulsüz para toplayıp daha sonra da ödeme gûçlüğü ıçine giren Islami holding- ler. 28 Şubat sürecini "günah keçisi" yapti. KOMBASSAN Yönetim Ku- nıhı Başkanı Haşim Bayram'dan son- ra TBMM Araştırma Komisyonu'na bilgı veren YİMPAŞ Yönetim Kuru- lu Başkanı Dursun Uyar da boy he- defı yaptığı 28 Şubat sürecinde "te- fecflerin" desteklendiğinı ıleıi sürdü. Uyar, komisyon üyelerinın sorusu üzerine gurbetçileTden "camikrde para toptadddan" itıraftnda bulundu. Yurttaşlardan usulsüz para toplayan Islami holdinglerle ilgili kurulan TBMM Araşürma Komisyonu'na bil- gi veren YÎMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, ekonomik kri- ze girmelerinin nedeni olarak 28 Şu- bat süreci ve bu süreçte işbaşına ge- len SPK yönetimi ile mevzuatını gös- terdi. Cumhuriyet'ın ulaştığı komis- yon tutanaklanna göre, Uyar ve Yö- netim Kurulu Başkan YardımcısıAb- • TBMM Araştırma Komisyonu'na bilgi veren YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar 28 Şubat sürecinde "tefecilere" destek verildiğini savunurken komisyon üyelerinin sorusu üzerine yurtdışındaki Türklerden camide para topladıklannı, "Orada camiler dernek, lokal gibidir, her şey orada yapılıyor" sözleriyle itiraf etti. duDah Örnek de Haşim Bayram gibi "gayrimenkulleri paralan olduğunu ancak SPK mevzuaü nedeniyle or- p ğ ileri sürdü. Kendisi gibi öğretmen olan birkaç arkadaşıyla "tüketim ko- operatifı" kurarak işe başladıklannı belirten Uyar, bugün Türkmenistan, Özbekistan'danAvrupa'ya kadar top- lam 14 ülkede 17 şirket kurduklan- nı, 97 bin kayıtlı ortaklan olduğunu ve kurulduklan 1982'den bu yana Türk ekonomisine 296 trüyonluk kat- kı sağladıklannı ıleri sürdü. 1982'de kurulduklannı, 1997'ye kadar da her şeyin "çok iyi gjttiğmi" kaydeden Uyar, işlerinin 28 Şubat sürecinden sonra ters gitmeye başladığını söyle- di. Uyar, 28 Şubat sürecinde kendile- ri yerine "tefecflere" destek verildiği- ni söyleyince komisyonun CHP'li üyeleri tepkı gösterdi. Uyar, komis- yondaki bazı CHP'li üyelerin, "Tefe- d tanımımz nedJr* sorusu üzerine de "Türkiye'de faizden ve borsa isjemle- rindenvergiataunamaa" yanınru ver- di. Uyar, komisyon üyelerinin soru- lan üzenne "Hiçbir kuruluşa bu ka- dar kaynak akmazken bu kadar flgi odağı ohnaJamu" ise "güvenflir ol- mabnna>ehalkmkeiKİifakirfğinigeç- me motivasyomTna bağladı. 'Camiler, dernek-.7 Komisyonda bazı üyeler, Islami holdinglerin yurttaşlardan camilerde para topladığı yönünde bir televiz- yon programındaki görüntüleri ve açıklamalan da gündeme getirdi. CHPTi üyeler Büüunlamayfcgi ve Al- gan Hacaloğhı'nun, Avrupa'daki ca- mileri kastederek "Camüerde tahsi- bt yapıyor muydunuz? Bu insanlara herhangi bir kâr garantisi veriyor mırydunuz" sorusuna Uyar, şu yanı- h verdi: "Şimdişöylesöyleyeyim; Avrupatfa- Idcamilerbıınıdaki camigibi değfl,res- toranlan var, berberleri var, dügün- feryapriıyor, dernek, fokalhergnıbun bir camisi var. Fakat bizim, bakın şu anda 97 bin küsur ortak diyorum ve burada SPK'nin bize flan erüği, yani izin verdiği şeyler de var. Bizim Al- manya'da ve şeyde 15 tane yerimiz vardı zaten,ticariyeıierinıiz var, ora- yageayor.Arüortaklar zaten öylegü- zel organize ohıyor ld, birçoğu yazm oluyor. Bu arada camiye elbette gidi- yoruz. Camide bir insangitâğizaıııan, öbürinsan gebnce niye Ogflenir, konu- şur.Ama cami merkezideğfl. Yanica- miyi öne çıkancı değil, insanlar sdaş- üğızaman bunu o merkeze götürüyor. Elbette, Türk insanı, orada camOer- de toplamyor. Camfler dernek zaten, resmi cami değü, resmi cami olanlar Diyanet'üı kurduğu camfler, onlar da yine lokal gibi dernek. Toplanma ye- ri, her şey orada yapıhyor." AKThdetsyanetti AKP'li Komisyon üyesi Hasan Ay- dm ise seçün bölgesi olan Giresun'da çok sayıda YİMPAŞ mağduru oldu- ğuna dikkat çekerek Uyar'ın, ortak- lara ödeme yapmak için "yasalengeF' olduğu açıklamasına itiraz ettı. Ay- dın'ın, "Insanlanmız gfttiklerinde YtMPAŞ Hokhng'e veya bağb olan 3 şirketimize, 'Ben Dursun Bey, Ab- dullah Bey geldim, 300 bin Avrom var, şu Avromu verin' dçcbiecekmiykn?" sorusuna Uyar, "O MecKs'e ait, Mec- bs kanun değiştirirse olacak" diyerek kaçamak yanıt verdi. Aydın, Uyar'ın kâr payı ödenmeyen 2-3 bin kişi bu- lunduğu açıklamasının inandıncı ol- madığını ıfade ettti. Topçu'nun yargrtan • ANKARA (AA)-Eski Bayındırük ve Iskân Bakanı Yaşar Topçu'nun. Karadenız Sahil Yolu ihalesinde usulsüzlük yapüdığı iddiasıyla Yüce Divan'da yargılandığı davanın duruşmasına bugün devam edilecek. Anayasa Mahkemesi heyetinin Yüce Divan olarak görev yaptığı davanın duruşması, saat 10.00'dabaşlayacak. Davanın son duruşmasında, eski Hazine Müsteşan Mahfi Eğilmez ile müteahhit Mehmet Ali Çebi tanık olarak dinlenmişti. 76ülkeden tutukhıvar • İSTANBUL(AA)- Adalet Bakanhğı Ceza ve Tevkıfevleri Genel Müdürlüğü'nün hükümlü ve tutuklulara yönelık olarak hazırladığı 2005 yılı ilk 7 ayına ilişkın ıstaüstiklere göre, Türkiye'de ~>6 ülkeden 1172 yabancı uyruklu kişi kalryor. Bu tutukhı ve hükümlüler içinde ilk sırayı, 251 kişiyle Iran uyruklular alıyor. tranlılan 102 kişiyle Sunye, 99 kişiyle Bulgaristan uyruklular izliyor. kampanya • HAKKÂRİ(AA)- Hakkâri Milli Eğitim Müdürü Hekim Turgut, "Haydi Kızlar Okula Kampanyası" kapsamında 2yıldal500kız çocuğunun okula kazandınldığını söyledi. Gonüllü öğretmenlerden oluşan 25 kjşilık ekıp oluşturduklannı ıfade eden Turgut, "Ekiplerimiz ilçe ve köyleri gezereE~^— aileleri ikna ediyor. T vıldır devam eden çalışmalar sonucunda 1500 kız çocuğu okula kazandınldı" dedi. Üniversite öğrencileri 24.kuruluş yıldönümü nedeniyle protesto eylemleri düzenledi 'YÖK, 12 Eylül'ün mirası' • Öğrenciler tarafindan Adana ve îstanbul'da düzenlenen YÖK karşıtı eylemlerde, kurulun, öğrenci muhalefeti üzerinde karabasan olmayı sürdürdüğü belirtilerek özerk, demokratik üniversite istendi. lSTANBUL/AlMNA(Cunı- huriyet)-Yükseköğretirn Ku- rulu*(YÖK), 24. kuruluş yıl- dönümünde Îstanbul'da bir- çok semtte ve Adana'da gös- terilerle protesto edildi. Adana'da Inönü Parkı'nda toplanan Ezılenlerin Sosya- list Platformu (EŞP) üyeleri adma açıklamayı okuyan Ha- \"ali Mengi, 12 Eylül darbe- siyle toplumsal muhalefetin en dınamik kesimi üniversite gençliğinin kontrol altına alın- ması için YÖK'ün kurulduğu- nu belirtirken "12 EylûI dar- besinin ünrversitelerdeki aya- ğı olan YÖK hâlâ özgürlükle- rimizi çalmaya devam edhor. Tam 23 >ıknr,özerk-demokra- tik üniversite talebimizin üze- rindeld karabasan ofanayı sür- dürüyor'' dedi. Mengi, uygulanan eğitim- öğretim sisteminin bilimsellik- ten uzak olduğunu, ÖSŞ'nin akıldışı bir uygulama olduğu- nu da ifade ederek üniversite- lerde tek tip öğrenci yetiştiril- mek istendiğini söyledi. Ekim Gençliği adına konu- şan Ahmet Güçer ise üniver- sitelerde şiddet olaylannın art- tığmı ve okullann ışletme, öğ- rencilerin müşteri, eğıtımin ise alınıp satılabilen meta ha- tine getirildiğini belirtti. Açıklamaların ardından " YOK kapaolsm, darbeciler yargüansm", "Sermayedefol, Kadıköv tskele Meydanı'nda toplanan Devrimci So$yalist Genç- Hk, Halk Kültür Merkezkri ve Liseüıün Sesi üyeleri YÖK'ün 24. kuruluş >ıldonümttnüprotestoettL(Fotoğraf: ŞULE KÖKTÜRK) ünjversiteler bizündir" slo-~ ganlan atan katılımcılar ses- sizce dağıldı. Kadıköy Iskele Meyda- nı'nda toplanan Devrimci Sos- yalist Gençlik, Halk Kültür Merkezleri ve Liselinin Sesi üyeleri, "YÖK'te parah eğiti- me,özeDeştirmelere karşıDev- rimd Sosyaiist Gençfik safla- nna" "GekcekgençBginetin- dedir* ^azılı pankartlar aça- rak, -VOKkalkacak.polisgi- decek, üniversiteler bizîmle öz- gürleşecek". "Herkeseeşitpa- rasceğitim", "Gençikgekcek, gelecek sosyalizm" şeklınde slogan attılar. Burada, grup adına yapılan basın açıklamasında, YÖK'ün üniversitelerdeki muhalefeti boğmak, darbe hukukunu ve uygulamalannı üniversitele- re yerleştirmek amacıyla ku- ruldugu bdirttlerek "€enç- Hk, YÖK dağıhp, YÖK zihni- yeti üniversitekrden sökülüp aolana kadar ve empenaKst- ler ülkemizden defolup insan- ca bir yaşam kurulana dek mücadefcsmisürdürecek" de- nildi. Açıklamada, 1980 ön- cesinde hiç özel üniversite yokken YÖK'le birlikte birçok özel üniversitenin kurulduğu ve bugün kamu ünrversitele- rinin 3'te biri kadar özel üni- versite olduğu vurgulandı. Grup aynca, bugün Kızılay Meydanı'nda yapüacak pro- testo gösterileri için akşam sa- atlennde Ankara'ya hareket etti. EŞP üyesi bir grup da Tak- sim Istiklal Caddesi girişinde, YÖK'ü protesto etti. Grup burada yaptığı açıklamada, YÖK'ün sadece antidemok- ratik uygulamalarla değü, yol- suzluklarla da anıldığını söy- ledi. AMAKBELEDÎYESÎKRİZYARATTI Erdoğan 'a sendikal baskı mektubu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Uluslararası Hür Işçi Sendücalan Konfederasyonu'nun (ICFTU), Mamak Belediyesi'ndeki sendikal baskı ıddıalanna ilişkin, Başbakan Recep Taj'jip Erdoğan'a mektup gönderdiği bildinldi. ICFTU'nun ınternet sayfasında, Mamak Belediyesi tarafindan çalışanlara sendikal baskı yapıldığı yönündeki açıklama yer aldı. Açıklamada. konuya ilişkin olarak Başbakan Erdoğan'a gönderilen mektupta "Mamak Belediyesi'ndeki Genel-lş üyesi işçilerin, iş\eren zoruyia sendikadan istifaya zorlandıldan" belirtildi. "tstifa etme\i reddeden işçflerden yüzde 85 gönne kaybı bulunan Cemil Dağ'ın telefon santrahndaki görevinden çöp işçiliğine getirildiği"ne işaret edilen mektupta, belediyedeki uygulamalann Türkiye'nin de onayladığı Uluslararası Çalışma örgütü'nün (TLO) ~ örgtttlenme ve toplusözleşme haklanna ilişkin sözleşmelerine aykın olduğu \tirgulandi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Duygu Asena, bu köşede daha önceyazdığım gibi uzun süredirağır bir hastalıkla boğuşuyor. Ameliyatlar, ışın tedavisi arasında geçen bir yıl onun için çok zor oldu. Duygu Ase- na, hem direngen bir kişiliğe sahip- tir hem de karakter olarak iyimser bir arkadaşımızdır. Hastalığını da kendi kişiliğine uygun bir biçımde kabul- lendi. Bu hastalıkla mücadele eder- ken kararlı davrandı, yaşadığı büyük acıyı kabullendi, fakat durumundan çok da şikâyet etmedi. Duygu, ülkemizdeki kadın müca- delesinin sembol isimlerindendlir. Bir- çok kadın hak aramayı onun kitap- larını, yazılarını okuyarak öğrendi. Onu, biz yakın arkadaşlan sevdiği gi- bi, okuyuculan da çok sevdiler. Cum- huriyet'te aynı odayı paylaşırken onu ziyaretegelen kadınlann nasıl sevgiy- le sanldıklanna, ondan etkilendikle- rine tanık oldum. Duygu'nun hasta- lanması da yalnızca onu tanıyanlar için Duygu Asena'yla Bayram Akşamı değil, onu seven kadınlar için, onu se- ven insanlar için de büyük bir endi- şe konusu haline geldi. • * * Duygu'nun, kız kardeşi Inci Ase- na, bayramın son akşamını hep bir- likte geçirmemızi önerdi. Bu öneriyi, memnuniyetle karşıladık. Duygu'yla bayramın ilk günü telefonla konuşur- ken iyileşme yönünde önemli adım- lar attığını anlamıştım. Inci Asena'nın Yeniköy'deki evin- de Duygu'nun bir grup dostu birara- daydık. Tahir Özyurtseven, Ayça Atikoğlu, Şadan Maraş, Edip Emil öymen, Serpil ve Nazım Alpman, Nebil Özgentürk, Metin Uca, lpek Çalışlar, Duygu'nun yeğeni Berfu Çapın, doktoru Nili Molinas Man- del, Burak Uçak ve tabii ki Inci Ase- na, eglenceli, esprili, güzel bir akşam geçirdik. • • • Nebil, Duygu'nun da kahkahalar- la katıldtğı taklitler yaptı. Çetin Ahtan ve Genco Erkal taklirjerini izlerken Ne- bil'in taklit yeteneğine de tanık ol- duk. Duygu'yagünlerini nasıl geçirdiği- ni sordum: Sabahlan kalktığını sa- londa birkaç tur attığını, bazen de apartmanın yüzme havuzuna gittiği- ni anlattı. Yazmaya ne zaman başla- yabilirsin, diye sorduğumda şu ceva- bı verdi: "Daha birkaç ay gerekir. İlk başta birçokyanlış yapabilirim. Yaz- dıkianm bozukda dabilir, amazaman- la gelişîr." Çevresindeki insanlan tanıyordu. Geçmişe yönelik olaylan da hatırla- maya başlamıştı. Hareketsizliğin ve ağır kemoterapinin zayıflattığı elleri, kollan egzersizlerle güçleniyordu. Ya- vaş da olsa yürüyor, yemeğini rahat- ça yiyordu. Iştahı henüz yeterince açılmamıştu Doktoru tedaviye cevap verdiğini söyledi. • • • Yeğeni Berfu, teyzesindeki somut ilerlemeyi keyifle anlatıyordu: "Ben arabamı satınca ondan arabasını is- tedim. Verdi. Geçenlerde, bana şöy- Ie dedi: 'Sadece iki aylığına verdim, bir süre sonra ben kullanacağım.' Geçen gün benim eve onun araba- sıyla gelirken de Ver arabayı biraz da ben kullanayım' dedi. Tabiibuna he- nüz hazır değil, ama hızJa iyileşiyor." Duygu, biz aynlırken kapının önü- ne çıkarak yolcu etti. Bundan sonra nasıl bir gelişme kaydedecekti? Bir- çok şeyi yeniden algılamaya başla- ması onda nasıl etkiler yapacaktı? Yazamamak, onun için kolay kabul edilir bir durum değil. Eğer tedaviye cevap vermesi olumlu yönde ilerler- se tabii ki birçok şey değişebilirdi. Bu konuda bugünden kesin bir şey söylemek de mümkün değildi. • • • Yaşam, bir ipliğin ucunda gibi. Bir gün önce sapasağlam olan bir insa- nın, ertesi gün başına neler gelece- ğini kestirmek mümkün değil. Insa- nın doğumla ölüm arasındaki yolcu- luğu; inişlerle, çıkışlaria, hırslar, kav- galar, mutluluklar ve mutsuzluklar arasında sürüp gidiyor. Yaşama tu- tunmak, yaşadığımız anı anlamlı ha- le getirmek o kadar da kolay değil. Gerginlikler, kavgalar, sevgiler, umut- lar arasındayaşamak, bunlann üste- sinden gelmek için ne çok zoriuğu aş- mak zorunda kalıyoruz. Duygu Asena, yine gülümseyerek direniyor. Ona sağlıklardiliyoruz. 2000? LI YILLARDA ERDAL ATABEK Cumhuriyet Kimliği 29 Ekim akşamı, KOOP-C'nin Armada Otel'de düzenlediği 'Cumhuriyet Balosu' büyük bir ilgi gördü. Cumhuriyet Bayramı'nı yürekleriyle, beyin- leriyle yaşayan insanlar bugünün akşamını birbir- leriyle kutlamak için bir araya geldiler. Ülkemizin gitgide kendi ortaçağına sürüklenmesinden du- yulan derin kaygı da bu buluşmalara özel bir an- lam katıyor. Gecede bir konuşma yapan Sevgili ll- han Selçuk, 'kadının ve erkeğin biriikte eğlene- bilmesinin Cumhuriyet'in birarmağanı olduğunu' söyledi ki gerçekten çok önemliydi. Cumhuriyet dö- neminin en büyük dönüşümlerinin başında 'kadı- nın sosyal yaşamdakiyeri, rolü ve işlevi' gelir. Türk toplumunun modernleşmesinin simgeleri, kadının toplumdaki yeri ile çocuğa verilen değerdir. Insancıl Yayınlan'ndan çıkan 'Cumhuriyetin Kül- tür Politikası ve Sanat' adlı yaprtında Nilüfer Ön- din, 1923-1950 arasındaki dönemi incelıyor. Bu dö- nemdeyürütülen devlet politikasının hedefleri, ku- rumlan ve ulaşımlan son derece dikkate değer. 'Cumhuriyet kadını', Cumhuriyet döneminin çok önemli bir amacıdır. Kadını erkekle eşit düzeye çı- karan, ona erkekle eşit işlevler veren, toplumdaki edilgin rolü yerine etkin bir rol veren çağdaş tutum Atatûrk'ün en önemli devnmlerinden binsıdir. 'Cum- huriyetkadını', evinin içinde erkeğin eşitidir, görev- leri birlikte yaparlar, ev dışında da kendi kişiliğiyie var olur, öğretmendir, hemşiredir, doktordur, mi- mardır, meslek insantdır. Toplumun yeni kadını ba- kımlıdır. özenlidir, modaya aşırı düşkün değildir, hiçbir zaman kendini sunmanın peşinde değildir, toplum içindeki yerini aklıyla ve yüreğiyle kazanır. Bir de bugünün kadın imgelenne bakarsak farklı- lık çok açıktır. Günümüzde kadın ya kapalı, teset- tür içinde erkeklerden ayn, kadınlar arasında ya- şamaya özendirilmektedir ya da erkeğe sunulan cin- sel bir nesne olmanın peşinde koşturulmaktadır. 'Cumhunyet kadını' ne ötekıdir ne berikı, bu ka- dın kendi kişiliğiyle var olmakta, toplumda kendi eşit konumunu kendi çabasıyla yaratmaktadır. Aile, okul kitaplannda da yer verildiği gibi baba- anne-çocuk üçgeni üzerinde kurulmakta, erkek çocuk kadar kız çocuklan da gene eşitlikle aile içinde yer almaktadır. Bu çocuklar okuma yazma öğrenmekte, sevgi ve saygı dolu bir ortamda de- ğer verilerek büyütülmektedir. Günümüzün çocuklanna ise ya küçük yaşlarda din eğitimi adı altında kız çocuklannın başını örte- rek erkeklerden uzak durması öğretilmekte ya da aşın tüketımin hertüriü zaranna açık bıçimde bü- yümekte, sorumluluk verilmeyen, hedefı olmayan bir ortamda yetişmektedir. Cumhuriyet döneminin balolan, sahil ya da de- miryolu gezintileri, hafta sonu gezileri, açık hava- da yenilen yemekler, kadın erkeğin katıldığı düğün- ler hep ortak toplum yaşamının geliştirilmesine yö- nelik toplum hareketleridir. Cumhuriyet dönemi, Halkevleriyle kız ve erkek ço- cuklannın, gençlerin kültür ve sanat çalışmalannın etkin kurumlan olmuştur. Müzik, halktürküleri, çağ- daş sanat müziği, tiyatro, resim, kitap okuma, çe- şitli konulann öğretilmesi gibi çok yönlü çalışmalar, bugün yerine hiçbir şeyin konamadığı kültür-sanat çalışmalandır. Halkevteri toplumun sosyalleşmest- nin en büyük araçlanndan birisi olmuştur. Günümüzün kafe-barian ya da internet etkileşi- mi düşünülürse ne büyük farklann yaşandığı ko- layca anlaşılır. Gene bunun yanında kıziann erkek- lerden ayrılarak toplanması, ayn eğlenmeleri, ayn çalışmalan da her fırsatta yapılmak istenmektedir. Hele sanatçılann yurt gezileri, resimlerde halk ya- şamının konu olarak seçilmesi, heykel sanatının ge- lişmesi günümüze kadar gelebilen çalışmalann ye- şerdiği dönemler oluyor. Bizler hiçbir zaman geçmişte yaşamayız. Geç- mişe her zaman 'nelerin olupbittiği, nelerin yaşan- dığı, bunlann neden ve nasıl olduğu' açısından ba- kanz. Bizler geleceğin insanlanyız. Ama bugün yakın geçmişe baktığımız zaman, asıl o dönemde uygarlık yolunda yürüdüğümüz orta- ya çıkıyor. Hele de Avrupa Topluluğu'ndan 'Avru- pa Biriiği'ne girmeye Kemalizmin engel olduğu' yolundaki değerlendimneleri duydukça bunca bil- gisizliğe şaşmamak elde olmuyor. Şu Avrupa şakşakçılığını bırakıp da nereden ne- reye geldiğimize dürüstçe bakabilsek... e-mail... erdalatakasuperonline.com erdalatakta gmail.com websitenwww.erdalatabek.com ^Gözetlenmek istemiyoruT • Istanbul Haber Servisi) -" Gozetleme Kamerası Oyunculan", tstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafin- dan kentin 570 noktasına konulan güvenlik kamera- lannı 9. kez gerçekleştirdikleri eylem ile protesto et- ti. Beyazıt Meydanı'ndaki 104 numarah Mobil Elektronık Sistem Entegrasyonu (MOBESE) kame- rası önünde bir araya gelen protestocu 4 kişi, "hiç- bır ışe yaramadığını" ifade ettikleri temsili diploma- lannı kâğıttan uçak şekline getirerek Istanbul Üni- versıtesi'ne doğru attı. MOBESE oyunculan, "Po- tansiyel suçlu olarak görülüyoruz, görüntülerimiz 24 saat kaydediliyor Kameralarla yaşamak istemiyo- nız" diyerek kamerarun önunden aynldılar. Vergi kaybı 1 katrlyon Hra • ANKARA (ANKA) - TBMM Akaryakıt Kacak- çıhğı Araştırma Komisyonu Başkanı ve AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kıler, Türkiye'nin sigara kaçakçı- lığmdan yıllık 1 katriryon lira (1 milyar YTL) vergi kaybı olduğunu açıkladı. Yurtdışında kalitesız tütün- den üretilen Tekel markalı sigaralann Habur Sınır Kapısı'ndan ûlkeye sokulduğunu belirten Kiler, TBMM'de bu konuda da araştırma komisyonu ku- rulması için önerge hazırladığını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle