22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-0 KASIM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET EKONOMÎ OUTLANDER TURBO. YENİ MITSUBI5HI ekonomi@ cumhurfyet.com.tr Tasanda geçmişe dönük bir düzenleme yer almazken temerrüt faizi can yakmaya devam ediyor Kartlar mahkemelerikilitledi 5 HASTANEYE TALlP İngilizhastaya Acıbadem reçetesi İSIANBUL (AA)- Acıbadem Saglık Gru- bmj Yönetım Kuruİu Başkanı Mehmet AB Aşydmlar, Ingiltere'de 3 hastanenın özelleş- tirnaesine talip olduklanm açıkladı. Aydın- lau", tngiltere'de 24 ayn bölgede toplam 3 rrmiryar sterlin tutanndakı ıhalede 3 bölgede- k i hastane ıçüı müracaat ettıklenni belirte- rek bu hastanelen özel hale getinp ilave ya- tınrn yapmayı planladıklannı bildirdi. Ingiltere'de aıle hekinıliği sistemınin son yıJlarda çökmüş dunımda olduğuna ve ame- liyatlarda hatta tanılarda bile çok uzun süre bekJendığine işaret eden Aydınlar, ihalenin alnnması halınde 5 yıl sûreyle ameliyat ve ayakta tedavı edılecek hasta sayısının ga- raoıri edıleceğinı belırterek "Bfaiın için bir Türfc sağük şirketinin dünvaaın en gelişmiş iülîeJerinden birinde hastane işletmesi veye- ni hastane y^apmak için talip olmasL, Tüıid- ye 'den IngiİtereVeknon-bm götiirmesi çok öntemli" şeklınde konuştu. Yakın civarda il- gilendikleri 3 ülke daha bulunduğuna işaret eduen Aydınlar. "Acıbadem'i sağhk dışında bikşka riiçbir alanda kesinlikle gönneyecek- süaiz" dıye konuştu. Ziraat BankastGend\tfidüriiÇağiar. ' 9 aylık kâr 1.8 milyar YTL Ziraatkonutta farkatıyor Ekonomi Servisi - Ziraat Bankası ge- çen yıl "*Türki>e'nin en kârü bankası" ol- ma başarısını bu yılın üçüncü çeyreğin- de de sürdürerek 9 aylık briit kânnı 1 milyar 862 milyon YTL'ye yükseltti. 2L\r?&A Bankası'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre. bu yılın ilk üç çeyre- ğinde aynlan 596 milyon YTL vergi kar- şıhgından sonra oluşan net dönem kân ise 1 mılyar 266 milyon YTL olarak ger- çeküeşti. Geçen yılın 9 ayına oranla ban- kanın menkul değerleri yüzde 2, mevdu- atı yüzde 8, öz kaynaklan da yüzde 13 arttı. Tanmsal kredilerde yüzde 123, ticari kredilerde yüzde 73, bireysel kredilerde yüzde 91 ve fon kaynaklı kredilerde yüz- de 33 artış sağladıklannı belirten Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akm Çağ- lar, konutkredılerinde yüzde 309 oranın- da artış gerçekleştirerek bankanın payıru yüzxle 11.2'ye- yükselttiklerini açıkladı. FATMAKOŞAR Türkıye Bankalar Bırlıği'nin "sa- dece yüzde 2'si sorunlu, yani yüzde 98'inde her şey yolunda" dıye de- ğerlendırdiği kredi kartlannda yük- sek faiz can yakmaya devam edı- yor. Önümüzdeki günlerde Mec- lis'e gelmesi beklenen Kredi Kart- lan Yasa Taslağı 'nda geçmişe yöne- lık herhangi bir düzenleme getiril- mezken çoğunluğu yüksek faizden kaynaklı anlaşmazlıklann oluştur- duğu davalara bakan tüketicı mah- kemeleri neredeyse kilıtlenmiş du- rumda. 2001 krizinden sonra değışrınlen temerrüt faizine yıllık yüzde 30 sı- nın getiren Tüketici Yasası'na uyul- madığını ve "bankalaruı üısanlar- la dalga geçtiğini" belirten Tüketi- cıyı Koruma Derneği (TükoDer) Genel Başkan Yardımcısı avukat Şükran Eroğhı. tüketici mahkeme- lenndekı davalarda en iyi olasılıkla • Kredi kartı ve tüketici kredilerinde sorunlu alacaklarla ilgili davalann gö'rüldüğü tüketici mahkemelerinde artık bir yıl sonrasına duruşma tarihi veriliyor. Temerrüt faizinde yasal sınır olan yıllık yüzde 30'a uyulmazken TükoDer Başkan Yardımcısı Eroğlu, geçmişe dönük bir düzenleme yapılması gerektiğini belirtti. bir yıl sonrasına duruşma tarihi ve- rildığiru belirtti. Tahsil edemediklen alacaklan gi- derlere dahil ettiği için ödemeleri gereken vergiden düşen bankalar yeni tasanda limıt ve faize sınır ge- tirilmesine tepki göstenyor. Ancak bankalar iki yıl kadar önce değışti- rilen Tüketici Yasası'nda temerrüt faiane getirilen yüzde 30'luk sını- ra da uymuyor. 850 milyon için 8 mflyar ödedi, borcu Mtmedi Temerrüt faizuıin yüzde 300-400 gibi fahiş oranlarda uygulanması- nın borçlan ödenemez hale gerirdi- ğini belirten Eroğlu, kredi kartla- nnda kriz sonrasında yaşanan tab- lo kadar vahim bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu ileri sürdü. Tüketici demeklerinin "fada" di- ye tanımladığı yüksek faiz uygula- masının mağdurlanndan THY çalı- şanı Nurhayat Kasabah'nın yaşa- dıklan borçtan yakasını kurtarama- yanlann durumunu özetler nitelik- te. Kasabah, 1999 'da 850 milyon li- ra olan borcu için bugüne kadar 8 milyar liranın üzerinde para öde- miş. Ancak Kasabalı'ya çıkanlan fatura; hâlâ yüzde 395 gecıkme fa- izi uygulanan borcunu tamamlama- sı için 60 milyar liranın üzerinde daha ödeme yapmasını gerektiriyor. Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kemal Özer'e göre de Tüketici Yasası'na göre sının yıllık yüzde 30 olan temerrüt faizı bazı bankalar tarafından yıllık yüzde 595'e kadarulaşan oranlarda uygu- laruyor. Tespitlerini AA'ya anlatan Özer, bugüne kadar yıllık yüzde 300'ün altında temerrüt uygulayan bankaya rastlamadıklannı söyledı. Kredi kartında sorunun büyük bölümünün limıt dengesizliğûıden kaynaklandığını ifade eden Özer, bazı bankalann tüketiciye sorma- dan keyfi limit artışlanna gittiğıııı ileri sürdü. Özer şunlan söyledi: "Her ay20 bin kredikarnicraya dü- şüyor. Bu dunımda temerrütte ina- nıtanaz rakanüar ortaya çıkıyor. İc- ra müdürlüklerinde de buna onay veriliyor. Enflasyon yüzde 10 iken temerrüde bu kadar faiz çok şaşır- OCL Yüzde30'un üzerinde temerrüt suçtur ancak yüzde 300'ün atnnda temerrütuygulayan bankaya rastia- madık." Çimento-karbon kanşımmdan üretilen Econo-Heat, 4 ampullük elektrik tüketiyor Isıticılarnı rekabetî kızısacak • Güney Afrika'ya uygulanan ambargonun ülke ekonomisinin geüşmesınde büyük katkılan olduğunu belirten Brasler, Econo-Heat ıle Türkiye pazanna giriyor. NECDETÇALIŞKAN Kış aylannın yaklaşmasıyla bırlikte havalann soğuması, por- tatıf ısıtıcı pazarmı da hareket- lendırdi. Saatte ortalama 2500- 3000 Watt enerjı tüketen Türki- ye dekı ısıtıcılara, Güney Afri- ka'dan yeni bir rakip geldi. Çi- mento-karbon kanşımından üre- tilen ve duvara monte edilen Eco- no-Heat panel ısıtıcı, saatte 425 Wattlık elektrik tüketiyor. 1990'da Güney Afrika'da Rod ve Russell Davis adlı bir baba oğul tarafından icat edilen Eco- no-Heat'in genel müdürü Pieter Brasler, "Econo-Heat, 4 ampul kadar enerji rüketerek çalışıjor. Her şeyden önce ekonomik" diye konuştu. 25 milyon dolar yıllık cirosu olan şirketi uluslararası boyuta taşımak için devraldığını belirten Brasler, Asya pazan için Çin'deki üretim tesisinin de dev- reye girmesıyle birlikte yıllık 1.2 milyon adetlik üretime ulaşacak- lannı söyledi. Güney Afhka'da 14 yıldır kul- larulan üriinün dünyanın 25 ülke- sinde piyasadaki en ucuz mali- yetli ısıtıcı olduğunu ifade eden Brasler, "Türkrye'deyTİhkortala- ma 300 bin adet olan portatif ısı- ücı pazannın ilk yıMa yüzde 10'unu, 3 yıl içindeise pazarm üç- te birini lıedefli)X)ruz" dedi. Econo-Heat'in Türkıye'deki it- halatçı firması OSC Dış Tica- ret'in ortaklanndan SancarTom- nık ise 2 yıl garantilı olan üriinün 159 YTLden satışa sunulduğunu ifade etri. Ambargodan doğan teknolojikatılım Güney Afrika Cumhumeti'nin I992 1 de Neboo Mandeia Ue demokrash'e geçtiğini haoriatan Prter Brasler. ülkesnım ekooo- mik getişmesryie Ugüi şu bilgileri verdi: "Ticari izolasyonun bizim için arontajlan oMu. TeknoJojinin Güne> Afrika'da geüş- mesi bu döneme rasdadi Orneğin düm-a- nm ilk katp nakli operasyonu Güne> Afri- ka'da gercekleştinidL Ilk fîhreli sigara Gü- ney Afrika'da yapıldı. Kömürden petrol üreten dumBdakiilkülke de Güne> .Afrika oldu. \Tne Econo-Heat gibi enerji tasarru- fu yüksek olan bir urün bu kapab ekonomi döneminde uretikü. İzolasvon sayesinde kendi kendine .veten bir ekonomi gefişti." Ankaralı İstanbuVu yakaladı ANKARA (AA) - Ankara'nın memu- ru, vergide Istanbul'un işadamlan ve dı- ğer zenginleriyle yanşıyor. Maliye Bakanlığı verilerine göre, yı- lın 9 aylık döneminde Türkiye'de vergi- lerin yüzde 40'ının toplandığı Istan- bul'da kışı başına ödenen vergi tutan 2 bin 632 YTL oldu. Bu rakam. vergi ge- lırlerinin yüzde 14'üne sahip olan me- mur şehri Ankara'da ise 2 bin 442 YTL olarakgerçekleşti. Istanbul'da 35 mih/ar 390.3 milyon YTL vergi tahakkuk eder- ken, bunun 31 milyar 35 milyon YTUlik bölümü tahsil edildi. Bu dönemde An- kara'da da 12 milyar 179.3 milyon YTL vergi tahakkuk ederken, bunun 10 mil- yar 878 milyon YTL'lik bölümü Hazi- ne'nin kasasına girdi. Böylece 9 ayhk dönemdekı vergi gelirlennin yüzde 13.98'i başkentte toplanmış oldu. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Büyüme ve Bütçe Bütçe, hükümetin yalnız gelır ve giderlerinin dö- kümünü değil, ekonominın "bütününe" nasıl bak- tığını da verir. Ekonominin bütününe ilişkin göster- gelerin en önemlisi de, hiç kuşkusuz, yıllık büyüme oranıdır. Hükümet 2006'da ekonominin yüzde beş oranında büyümesini öngörüyor! Türkiye ekonomisinin büyüme eğilimlerini dünya- daki gelişmeler çerçevesinde irdelemeden önce bir noktanın altı çizilmelidir. Küreselleşen ekonomile- rin en belirgin özelliği, "büyüme yanşıdır". Büyüme yanşının son yıllarda ülke gruplanna göre gelişimi aşağıdaki tabloda venlmektedir. Buna göre dünya ekonomisi son dört yıl boyun- ca oldukça istikrartı bir büyüme eğilimi gösteriyor; dünya üretimi yıllık ortalama olarak yüzde dört do- layında artıyor. Aynı eğilimin gelecek yıl da sürece- ği anlaşılıyor. Ancak, ülke topluluklarının büyüme oranlan çok farklıdır. "Gelişmiş ülkelehn" büyüme oranı, yüzde 1.5 ile 3.3 arasında, ortaJama yüzde iki dolayında kalıyor. Buna karşılık, Çin, Hindistan, Uzakdoğu, Rusya dahil Doğu Avrupa, Afrika, Latin Amerika ve Türkiye'nin de içinde yer aldığı "geltşmekte olan/yûkselen piyasa ekonomilerinin" büyüme ora- nı, gelişmiş ülkelerin büyüme oranının üç katını aşı- yor, yüzde altının üzerine çıkıyor. Bu çok "toplulaş- tınlmış" büyüme oranlarına bakılırsa, gelişmekte olan ülkeler, en azından bu yıllarda, gelişmiş eko- nomıleri "yakalama" yolunda adımlar atıyor. Yine tablodan izlenebileceği gibi, Türkiye, ağır bir ekonomik bunalım yıllanndan sonra, oldukça yük- sek büyüme oranlan yakaladı; ekonomi, 2002- 2003-2004 üç yılının ortalaması olarak, yüzde 7.9 büyüdü. Ancak bu büyüme oranlanna, IMF'nin, her yıl "yüzdebeşten fazlabüyümeyin" önerilerine kar- şın, ulaşıldı. Ekonominin kendi iç etkenleri, IMF'nin yüzde beşlik büyüme oranı emrinı dinlemedi. Hü- kümet, tablodan da izlenebileceği gibi, IMF'nin is- tediği büyüme oranına bağlı kalmaya çalışıyor; ön- ceki yıllarda yaptığı gibi, 2006'da da yıllık büyüme oranını yüzde beş olarak "programlıyor". Hükümetin, bu büyüme programı gerçek birön- görüsüzlük ve yetersizlik örneğidir. Bilinen bir ger- çektir ki, Türkiye ekonomisi, gelişmiş ülkelerin üre- tim ve gelir düzeyini yakalaması için, en azından, yılda yüzde 7-8 oranında büyümelidir. Bütçede böyle bir oranın amaçlanmadığı görülüyor; konu- lan büyüme amacı, "gelişmekte olan/yükselen pi- yasa ekonomileri ortalamasının" da oldukça attın- da kalıyor. Hükümet, ekonominin büyümesinden korku- yor; böyle olunca da, yatınmlann ve üretimin art- ması sınırlı kalıyor; iş bulma olanaklannın artması ya da işsizliğin azaltılması yoluna gidilemiyor. Geç- miş hükümetleri, "taş taş üstüne koymamışlar" di- ye eleştiren Başbakan, önce, övünerek sattığı ka- mu girişimlerini kuranlara haksızlık ediyor sonra da IMF'nin kurguladığı politikanın, Türkiye ekonomi- sinin büyümesini, gelişmekte olan ülkelerin büyü- me oranlannın da gerisine düşürdüğünü bir türlü göremiyor. Ekonomik ve siyasal istikran yakaladı- ğı ileri sürülen Türkiye'nin, geçmişte böyle ortam- larda yakaladığı büyüme oranını tutturmayı amaç- laması gerekirdi. Ekonomilerin Bû\ûme Oranlan. Yıllık. Yüzde 2002 DÜNYA 3,0 Gelişmiş Ülkeler 1,5 Gelişmekte Olan Ulk. 4,8 TÜRKİYE 7,9 2003 4,0 1,9 6,5 5,9 2004 5,1 3,3 7,3 9,9 2005 4,3 2,5 6,4 5,0 2006 4,3 2,7 6,1 5,0 Not Dünya üretıminm büyüme oranı, gelışmış ve yükselen piyasa ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin büyüme oranlannın ortalamasıdır. Türkiye'nin 2005 büyüme oranı, "gerçekleşme tahmını"ve 2006 oranı da "programlanan "dır Kaynak. Maliye Bakanı'nın 2006Bütçesı Sunuş Konuşması. yakupkepenek06@hotmail.com DÜIVYA EKONOMİStlVE BAKIŞ / ERGfcV YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglufgmail.com tyıuı genel seçımlennde büyük bir ba- şan kazanarak yeniden başbakan olan Koizumi geçen hafta yeni hükümeti açık- ladı. Koizumi hükümetinin Japonya ve böl- ge açısından ne anlama geldiğini düşü- nürken, aklıma, Japon kültüründe, 60. yaş gününün, bir yeniden doğuş olarak kutlan- ması anlamına gelen kanreki sözcüğü gel- di. II. Dünya savaşının sonunda, iki atom bombasının ebeliğinde doğan yeni Japon- ya bu yıl 60 yaşına basıyor. Koizumi'nin II. dönemi başlarken, ekonomik, diplomatik, askeri ve hatta kültürel alanlardaki son ge- lişmelere bakarak, bir kanreki ile karşı kar- şıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Ancak bu kanreki ilginç çelişkilerle dolu. Örneğin yeni Japonya, 15 yıllık ekonomik durgunluktan, önemli ölçüde, Çin'ın sun- duğu olanaklarla çıkarken, Asya jeopoliti- ğinde Çin'e karşı konuşlanıyor. Eski Ja- ponya ABD'ye rakip bir hegemonyacı güç olarak yükseliyordu. Yeni Japonya, ABD'nin ekonomik modelini giderek daha çok benimser, siyasi askeri alanda da, orun küresel hegemonyasının bölgedeki ızdüşümü olurken, kültürel alanda, tarihi- ni, II. Dünya Savaşı'nın anılannı, "yurt sev- jisi" gibi reflekslen gelecekte, ABD ıle iliş- <ilenni sorgulatacak biçimde canlandınyor. 10 yıllık durgunlulrtan çıkarken Japonya 1970'lerde yükselen, yeniden \BD'ye rakip olmaya başlayan birgüç ola- akgörülüyordu. Ancak Japonya, 1990'da (enn bir mali krizin ardından uzun bir eko- lomik durgunluğa gırdi, bu yıla kadar da bir türlü çıkamadı. Ancak, yatınm banka- sı Merrill Lynch'ın Tokyo baş ekonomis- ti Jesper Koll'un deyimiyle, şimdi, Japon- ya bir ekonomik güç olarak geri gelmeye başladı (Far Eastern Economic Revievv, Ekim, 2005). Japon ekonomisinin yeniden yapılan- ması üzerinde odakfanan yazısında, Koll, ryimserfiğini öncelikle şu gelişmelere da- yandınyor özel sektör kriz boyunca, aşın borç, fazla kapasite ve istihdam fazlası yü- künden kurtuldu. Diğer bir değişle, kriz ekonomıde büyük bir temizlik gerçekleş- tirdi. Arz tarafında, birim emek maliyetle- rinde büyük bir düşüş yaşandı, üretkenlik küresel rekabeti güçlendirecek yönde art- tı, böylece kârlar da artmaya başladı. Ta- lep tarafında, Japon şirketleri gittikçe artan oranda iç pazara yatınm yapmaya başla- dılar. Kâriılık da tabana yayılmaya başladı. örneğin iki yıl önce toplam şirket kâriann- daki büyümenin yüzde 64'ü en büyük şir- ketlerden gelirken, bu oran bu yıl yüzde 12'ye düştü. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre kapasite kullanım oranı bu yıl, ilk kez, kriz öncesi (1989), düzeye yükseldı. Japon sermayesinin yurtdışına kaçma süreci ("kü- reselleşme etkisi") de artık sona erdi. Diğer taraftan, durgunluk boyunca Ja- pon sermayesi, Koll'un işaret ettiği gibi, ayakta kalabilmek için, "mekâna kaçma- ya" ilişkin çözümiere yöneterek, bölgede- ki başka ülkelere göç etmeye başlamıştı. Japon sanayisinin toplam küresel üretim kapasitesinin içinde Japonya dışındaki ke- siminin payı 10 yılda yüzde 20'den yüzde -Ab'e yükseldi. Hovvard French ve Nori- Kanreki' ve Yeni Japonya 1492. m Bloombera N ÎHi: WA«KeîS mitso Onishi'nin geçen hafta New York Times'ta yayımlanan araştırmalannda vur- gulandığı gibi Çin burada önemli etken, bir "çözüm mekânı" olarak karşımıza çı- kıyor. Çin ile dış ticaretin, Japonya'nın kriz- den çıkışında çok önemli bir rol oynadığı- na dikkat çeken French ve Onishi, Çin'de- ki Japon yatınmlannın 31.5 milyar dolan geçtiğini vurgularken, Prof. Akio Kawato da, Ashai Shimbun'un "Asia NetVVork" bölümdeki yazısında, Japon hükümetinin Çin'in ekonomik gelişmesini (mekân ilişki çözümü-E.Y.) desteklemek için Çin'e 50 milyar dolara ulaşan teknik destek ve "yu- muşak borç" verdiğini anımsatıyor (14.02.05). Ekonomik krizden çıkışta Çin pazanndan bu kadar yararianmasına, Çin ile ilişkiler hızla gelişmeye devam etmesi- ne (China Daily, 01.11.05) karşın, Japon- ya'nın siyasi alanda, Çin ile ilişkileri gide- rek düşmanca bir zemine kayıyor. Ortak durumsal farkındalılık' ABD ve Japon silahlı kuvvetlerinin bir- likte savaşma kapasitesini arttırma pro- jesinin adı "ortak durumsal farkındalıl/k". Asia Insight'ta Koizumi'nin yeni hüküme- tini değerlendiren "Birleşik yeni-muhafa- zakârlar" başlıklı yoruma göre bu "du- rumsalın", Çin ve Kuzey Kore'ye ilişkin bir anlamı oldıiğu çok açık (03.11.2005). Gerçekten Koizumi hükümeti dönemin- de hazırlanan yeni, "Ulusal Savunma Programrna, anayasa taslağı önerisıne, yeni hükümetin bakanlanna, önceki haf- ta ABD ıle Japonya arasındaki savunma ve dışişleri bakanlan arasında yapılan z\r- venin ardından yayımlanan 14 sayfalık "Geçici Rapor"a bakınca, Japonya'nın, ABD ile gittikçe aratan bir işbiriiği ve or- dular arası "iç içe geçmişlik" (fusion) te- melinde, açıkça Çin'e karşı konuşlanma- ya başladıgı. ABD'nin de Japonya'yı böl- gede Çin'e karşı bir dengeleyıci güç ola- rak desteklediği görülüyor. Bu bağlamda iki ordu arasında çok yakın ilişki, ortak ha- reket kapasitesı kurumlan, bir Ortak Ha- rekât Merkezi oluşturulur, ABD'nin Japon- ya'daki güçleri yeniden düzenlenirken, ABD, Japonya'ya erken uyan radariarı vermeyi, Patriot-lll füzelerini yerieştirme- yi, 2007'de de ortak füze savunma siste- mini hizmete sokmayı planlıyor. Bu arada, ilk kez bir Japon limanına bir ABD nükle- er uçak gemısinin demır atması gündeme geliyor (The Asia Times, 26.10.05, Yomi- uriShimbun, 31.10.05). Bu gelişmelere karş/lık Japonya tara- fında da hazırlanmakta olan yeni anaya- sa taslağı, Japonya'nın "öz savunma gü- cü" olarak nitelenen silahlı kuvvetJerinin adını "öz savunma ordusu" olarak değiş- tirmeyi, metne "vatan sevgisi" gibi daha önce oJmayan kavramlan eklemeyi, tari- hi ve imparatorluk geleneğini vurgulama- yı öneriyor. Taslak henüz "ortak savun- ma" (müttefikine yapılan saldınya karşı yardıma gitmek) kavramını içermiyor ama, bu kavramın daha sonra çıkanlacak bir "Temel Güvenlik Yasası" kapsamın- dayasallaştınlabileceği söyfeniyor. Busı- rada güvenlik çevreleri, aydınlar ve basın, Japonya'nın nükleer silahlara sahip ol- masının getireceği fayda ve zaraıian tar- tışıyorlar. Japonya İşadamlan Konfede- rasyonu da yeni anayasa taslağını des- tekliyor (Asia Times). Koizumi yeni hükümet oluştururken, kendi yerine geçmesini istediği politikacı- yı da belirlemeyi amaçlamış olduğundan görev dağılımı özellikle önemli. The Eco- nomist, The Asia Times, Asia Insigth gibi yayınlann yorumlanna bakılırsa, yeni hükü- mette en önemli mevkilere, ömeğın hükü- metin eşgüdümünden sorum\u başbakan- lık yardımcılığına ve dışişleri bakanlığına, sırasıyla, Shinzo Abo ve Taro Aso gibi, ulusalcı eğilimleriyle, Çin konusundaki sert tutumlanyla, Koizumi'nin savaş suçlulan- nın anıt mezanna yaptığı ziyaretleri ve neo- liberal ekonomi politikalannı destekleme- leriyle bilinen iki polıtikacının getirilmesine karşılık, Çin ile ilişkileri geliştirmeyeeğilim- li Yasuo Fukuda, hükümet dışında bıra- kılmış. Böylece yeni hükümet yeni, Japon- ya'nın eğilimlerini tümüyle yansrtmış. Ye- ni Japonya, 60. yaş gününde bir kanreki yaşıyor; komşulanysa bu kanrekiyi, eski Japonya'nın genetik hafızasının canlan- maya başladığını düşündüren belirtilere bakarak, endişevle izliyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle