Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 KASIM 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
Örnek
Ahmet Mete
Apak: Türkiye
Isviçre futbol
maçından sonra
çıkan olaylara
kanştığı için 'bu bana
yakışmadı' diyerek
görevinden şerefiyle
isttfa eden Şifo
Mehmet, ulema
politikacılara örnek
olması gereken bir
davranış sergiledi."
Tei: 0.212343 72 74 Faks: 0,212.343 72 60Elektronik posta: denizsomecumhuriyetcofn.tr
17
- Milletvekilleri Rus
ekmeği yiyecekmiş...
"Yanında da Amerikan
salatası!"
.§ 'Kimliğimi yitirdim,
« yenisini
5 alacağımdan
£ geçersizdir'
5 ffize// Recep .
Hoca
T1P Kurumu, dünyanın yoksul kesimlerinde oldu-
ğu gibi Türkiye'de de verem hastalığının çığ gibi
büyüdüğüne ve yayıldığına dikkati çekiyor:
"Dünya Sağlık örgütü verilerine göre, 2003 yılın-
da dünyada 8.8 milyon yeni verem vakası ve 1.7
milyon ölüm görülmüştür. Dünya genelinde eriş-
kinlerde bulaşıcı hastalıklardan ölüm sıralamasın-
da verem hastalığı, AJDS'in ardından ikinci sırada-
dır. Verem basili, ilaçlara direnç kazandığından
hastalık çözülmesi zor bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2003 yılında
Türkiye'de 18 bin 555 yeni verem vakası saptanmış
ve bu hastalık nedeniyle aynı yıl 3 bin 165 kişi ya-
şamını yrtirmiştir. Ülkemizde verem hastalığının tanı
ve tedavisinde yaşanan sorunlann yanı sıra sağlıklı
bir kayıt sisteminin olmaması ve bildirimi zorunlu
olmasına karşın yetersiz bildirim nedeniyle hastalı-
Veremğın gerçek boyutlan daha büyük çaptadır. Her yıl
35-40 bin insanımızın bu hastalığa yakalandığı tah-
min edilmektedir. Bir verem hastası her yıl 10-15
kişiyi enfekte ettiğinden, enfekte kişilerin yüzde 5-
10'unda da yaşamlarının bir döneminde verem
hastalığı ortaya çıktığından gerçek rakam muhte-
melen daha yüksektir.
Verem hastalığının yüzde 95'i gelişmekte olan ya
da az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkmakta, hastalık-
tan ölümlerın yüzde 98'i de bu gruptaki ülkelerde
görülmektedir. ABD ve sanayileşmiş ülkelerde yeni
liberal politikalann egemen olduğu 1980'lerden gü-
nümüze verem hastalığında artış eğilimi de dikkati
çekmektedir.
Türkiye'de de 1980'lerin başından beri uygulan-
makta olan yeni liberal politikalann neden olduğu
gelir dağılımında bozulma, yoksulluğun artması ve
derinleşmesi, işsizlik, sağlıklı konut ve beslenme
olanaklarının yetersizliği gibi olumsuz etkenler ve-
rem hastalığının hızlı biçimde yayılmasına yol aç-
mıştır. Böylesi bir sosyoekonomik iklimde sağlık
hizmetlerinde kamusal bakış açısının yerine devle-
tin temel sorumluluklarını göz ardı eden ve piyasa-
laşmayı destekleyen bir anlayış egemen olmuştur.
Temel sağlık hizmetlerini önceleyen koruyucu he-
kimlik gözden düşürülmüş, çoğunlukla dışa bağım-
lı olduğumuz, pahalı tıbbi teknoloji, ilaç ve tıbbi
malzeme tüketimıne dayalı tedavi edicı hekimlik
teşvik edilmiştir. Etkin bir sağlık örgütlenmesiyle
üstesinden gelebileceğimiz verem hastalığının
hortlayarak salgına dönüşmesi, küresel etkileşimli,
dışa bağımlı piyasa modelinin bedelinin ne denli
ağır olduğunun somut bir göstergesidir."
t Saim Coşkun:
"Zamanında
Fethullah
Gülen, Hilmi
özkök'ün
Genelkurmay Başkanı
olmasını istiyormuş.
Başbakan'ın,
Genelkurmay
Başkanı'na 'hocam'
demesi boşuna
değilmiş!"
Oyun
Akif Kökçe:
"Şemdinli,
Yüksekova, Hakkâri,
Mersin, Adana,
Istanbul. 'Kazı
Kazan' oyunundan
sonra 'kaşı kazan'
oyunu!"
SESStZ SEDASIZ (!) Dünya üniversitelepi arasına girmek
TÜRKİYE'DEN hiç olmazsa bir
üniversıtenın dünyanın sayılı
üniversiteleri arasında yer alması
gerektiğini söyleyenlere Yeditepe
Üniversıtesi'nden Yardımcı Doç. Dr.
M. Atilla Öner, "Güzel bir dilek ama
bazı koşullan var" diyor: "Karar
koltuklannda oturan profesörlerın
görevlerinin 'elemek değıl
yetiştimnek olduğu'nu öğrenmelerini
sağlamalıyız. Akademisyenlerin
kıskançlık duygusunu yoğun olarak
yaşayarak diğer akademisyenlerin
önünü niçin kestiğini irdelemeliyiz.
Proje bağlantılı araştırma attyapısını
güçlendirmeliyiz. Akademisyenlerin
yükseltilmesi sürecinde
merkeziyetçilikten vazgeçmeliyiz.
Çünkü bilimsel alanlardaki
değişimleri takip edemeyen merkezi
bilim bürokrasisi yeni alanlarda
çalışmaya başlayan araştırmacılan
eski alanlardan profesörierle
değerlendirmeye yeltenince anlamsız
sonuçlar ortaya çıkıyor. Kamu
birimlerinin yıllık bütçelerinin yüzde
2'sini üniversitelerden satın
alacaklan araştırma ve uygulama
projeleri için ayırmalarını ve
kullanmalarını sağlamalıyız. Kamu ve
özel şirketlerin yıllık satış hasılatlannın
yüzde 2'sini araştırma ve
geliştirmeye ayırmasını sağlamalıyız.
Üniversitelerin uluslararası düzeyde
yer edinmelerinin sadece
akademisyenlerin sorumluluğunda
değil, üniversite mezunlarını istihdam
eden iş dünyası ile merkezi ve yerel
kamu birimlerinde de olduğunu
anımsamalıyız."
Bir Devrim Yasası
MERİÇ VÜLİDEDEOĞLU
1923 Devrimi'nin devrim
yasalannın ikincisi olan şapka
giyilmesi ile ilgili yasanın ka-
bulünün bugün 80. yılı.
1925 yılının Kasım ayının
25'inde TBMM'nin bu yasayı
kabul eden oturumunu ızleyen
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu
anılannda, başa giyilenler yö-
nünden Meclis'in yer yer bir
dinsel toplantı görünümüne
büründüğünü anlatır.
Kalpak, fes, sarık, takke,
abani sank, arakiye en çok gi-
yilenlerdir.
özellikle "arakiye"; şeyhler
dervişler ve kimi hocalann tür-
lü türiü biçimlerde giydiği ve
tarikatlan da simgeleyen bu
keçe başlığın, ilk Meclis'e si-
yasal bir topluluktan uzak bir
görüntü verdiği bu döneme ait
resimlerle de belgelenmiştir.
Devrimleri başlatan İkinci
Meclis'in bu konuyu ele alaca-
ğı, Atatürk'ün Kastamo-
nu'daki konuşmasından son-
ra iyice belli olmuştu.
Ne var ki, giyim-kuşamın,
özellikle başa giyilenin dinsel-
leştirilerek kutsallaştınlıp dün-
yasal yaşamın içine sokulan
bir gelenek durumuna gelme-
si, bu geleneğin yerinden oy-
natılmasında hep sorun yarat-
mış ve yaşatmıştı.
II. Mahmut'un, artık iyice
dinselliğin göstergesi haline
gelen "sank" yerine "fes" gi-
yilmesine önayak olmasının,
onun "gâvur padişah" diye
anılmasına neden olduğu ta-
rihe geçmişti ve Atatürk bunu
konuşmalannda dile getiriyor,
halka anlatmaya çalışıyordu;
Meclis'e ise güveniyordu.
Ne var ki, Atatürk'ün yakı-
nında bulunmuş, Atatürk ta-
rafından kayınlmış biri yasayı
engellemek isteyecekti...
1920'de kurulan Merkez Or-
du'nun komutanıyken, halka
karşı görevi kötüye kullanmak-
tan dolayı, TBMM'nin yargılan-
masına karar verdiği, Ata-
türk'ün canla başla savunarak
koruduğu Nurettin Paşa'dan
gelir bu kez karşı koyuş.
Atatürk'ün isteğiyle 26
Ağustos sabahı Kocatepe'de
ünlü "Ateş" buyruğunu veren
Birinci Ordu Komutanı Nuret-
tin Paşa, yasanın konuşuldu-
ğu 25 Kasım günlü Meclis otu-
rumunda bütün variığıyla ya-
sa tasansına karşı çıkıyordu;
aynca ilk kez de Meclis kürsü-
sünde konuşuyordu...
Oysa şapka giymeye bu
denli karşı çıkan Nurettin Pa-
şa'nın başındaki kalpağından
başka, ayağına dek tüm giy-
sileri çağa uygundu; nitekim
bu karşı oluşa en çok içerle-
yenlerden biri olan Antalya
milletvekili din bilgini Rasih
Hoca'nın, Nurettin Paşa'ya
verdiği yanıtın bir yerinde:
"Ayağınızdaki pantolonu,
sırtınızdaki ceketi, gömleği
boynunuzdaki yakalığı kabul
edip giydiniz de, başınıza
şapka giyeceğiniz sırada mı
itiraz aklınıza geldi?" diye sor-
ması çok anlamlıdır.
Ne yazık ki 80 yıl önceki bu
karşı koyuşu bugün de başka
bir bağlamda yaşamaktayız;
Türkiye'de 80 yıl sonra da hâ-
lâ başın dışı ile uğraşılmakta-
dır.
Dinsel bir simge olduğu, ar-
tık gerek yerel gerekse AİHM
gibi evrensel diyebileceğimiz
yargıda kabul edilmiş olan
"türban", ülkenin tüm sorun-
lannın önüne geçmiştir.
Tıpkı Nurettin Paşa gibi, tür-
baniıların pek çoğunun -özel-
likle iktidardakilerin eşlerinin-
tüm giyim kuşamları, makyaj-
lan, takılan son modaya ince-
den inceye uygundur; direniş
simgeleşen türbanı sürdür-
mededir:
Bugün gelinen noktada
şapka yasasının işlevini yitirdi-
ği savında olanlar, yasa kalk-
tığı anda TBMM'nin tıpkı Af-
ganistan meclisi Loya Jirga'ya
döneceğini, tarikat temsilcile-
rinin tıpkı onlar gibi simgesel
başlıklara hemen sarılıvere-
ceklerini kesinlikle göz ardı et-
memelidirier.
Çünkü kanrtı ortada; ziyare-
te izin verildiği için kara çar-
şaflı kadınlar -oturum salonu
dışında- Meclis'in içine kara
böcekler gibi yayılıyoriarmış;
basın bunu yazıp duruyor...
Bugün ben, kurulduğu 17
yıldan bu yana her 25 Kasım
günü Atatürk anıtına çiçek ko-
yarak günü anan Istanbul Kız
Liseliler Derneği Başkanı Bir-
nur Özümert ve üyeleriyle
birlikte, saat 11. OO'de Tak-
sim'de olacağım, 80. yılı kut-
lamak üzere.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak " yahoo.com.tr
ÇİZGlLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci > mynet.com.
HAYAT EPlK TtYATROSU MUSTAFA BÎLGÎN hayatepikii mynet.com
SAYIN j
ZEKERÎYA TEMİZEL
BERAAT ETMtSSÎNtZ..
Y&ULARI
NEDİR?..
BU SORUNUZA
SAÎR
ÖZDEMÎR ASAFIN
BÎR SORUSUYLA
YANIT
VEREYtM:
Kirli eller daha temiz
temiz elli
kirli gonüllerden
ne aersiniz?"
J f i 1 i ^ 3 X ,!• i 1 J LJX r i L I L
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ
kjurgenc yahoo.com
ERZURUM 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN
EsasNo 2004 164
Davacı Botaş velolı larafindan da\alı Abamüslum Halun ve arkadaşlan ale\ hıne açıl-
mış butunan Kamulaştırma Bedelının Tespio \e Tescılı davasından dolayı
Davacı vekıb verdığı dilekçesınde: Dava konusu Erzurum ılı Ilıca Ilçesı. Kahramarüar
Köyü 630 ParsePın 1273.18 m2 geçıcı ırttfak hakkı. 503.92 m2 mûDuyet hakkı olarak ka-
mulaştınimasına karar verüdığmden kamuJaşurma bedebnm tespitmı talep etmıştır.
Da\alı Guıbuz Yabancıoğlu aramalara ragmen bulunamadığından adına ılanen teblı-
gat vapümasına kaıar \enlmekle. davalımn ılan tanhınden ıtıbaren 30 gunluk sure ıçen-
sinde kamulaşûrma ışleminı ıdare yargıda ıptal \e adıl >argıda maddı hatalara karşı dû-
zeltım davası açabıleceğı. mahkemece tesprt edılen kamulaştırma bedelmm hak sahıplen
adına TC Zıraat Bankası Erzurum Merkez Şubesı'ne >atınlacağı. taşmmazın değenne
ılışkın tûm sa\unma delıllennı teblığ tanhınden ıtibaren 10 gun ı<^nsıride Mahkememıze
vazılı olarak bıldırmesı hususu ılanen teblığ olunur P.l 1.2005 (Basın 55276)
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 25Kasun ıcıcır.mımUaz-nrikan.com
KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
2005 7^4 Vas. Tayını
Mahkememızce v'enlen 15. 11.2005 tarih ve 2005 774 E. 2005 855 K.
" sa>ılı karar ile Abdullah ve Şenfe'den olma 08.03.1969 doğumlu Hülya
Sa>ıcı TMK. 40
7
maddesı gereğınce vesayet altına alınarak kendısıne
Abdullah oğlu, 26 01 1974 doğumlu kardeşi Le\ent Sayıcı vası olarak ta-
yın edilmiştir. 22.11.2005 Basın: 55366 w
GENEL SEKRETER U-TVANT..
1374'TE 8UGÜH, B/GLEŞMI? Mi
GBNEL ÇEJCIZerEISLİK YAPMtŞ OLAN BURAAAU £>İP-
LOAAAT U-TVANT(UT#NT) 6S YAÇIMPA ÖUHİ. 1$H'DEJ
DA6 HAMMAgSKJÖLD'UN B/e KA2AEA ÖUJMÛXL£ GE-
NEL sea&TEe. SEÇ/LM/ÇTİ. u-ruAur, SELEFZASPEN OA-
HA yuMUŞAK mviRU, SAS/eU BİH KJŞrrO/. SAl/AÇ
RASJ, DÜNYAPA HASSAS PEHSELER SÛHBOCEM G
YAPAN U-THMJr'lN ÜJSİLEMDİĞİ OLAYLARIN BA
tdİBA tUtiZİ, VrETMAM SAVAŞt, İSMİL-ARAP
Sf GSLMeKTEYDt. U-THAfifT, KÜ8A SOtZUNUNUN
ABP ve SSCS AKASINDA GÖGÜŞAAEl£RL£ ÇÖZÜL-
**eSi İÇİN yOĞUN ÇA8A HABCAMIÇ, \/İETNA*1 SAI/A-
f/'/VM/ OURûUlSüLMASI KOHUSUMOA İSE,ASO'Y£
BASKI YAPMtşn.. *Mot: V Burma dilfmde. "amca'demeld*:,
BAKIŞ AÇISI
GÜRBÜZ ÇAPAN
Hançepek Tüfengi
Kadim zamanlardan kalma; taş'lar ve düş'ler şeh-
ri Diyarbakır'ın en eski ve köhne mahallesidir, Han-
çepek.
Kent-mahal deyimlerinin tam oturduğu yerdir. Ma-
hal, mahalle, mahalleli, yani tanıdık bildik yer ve in-
sanlar. Hani derier ya, "Biz otuz kızız, otuzumuz da
birbirimizi biliriz" gibisinden bu mahalleleşmiş bir
deyimdir.
Hançepekliler de birbirini iyi bilirler, ince mizah tam
yerini bulmuştur. Mahallede hepsi kabadayıdır. An-
cak herkes bir diğerini iyi tanıdığından, birbirierine
"Hançepek tüfengi" derier. Düşmana patlamaz. Bir-
birierine patlar. Kendi kendilerine, bildiklerineyaman,
düşmana kör'dürier. Dışanyla alıp verecekleri yoktur.
Onlar kör değirmenlerinde kendi kendilerini öğütür-
ler
Sabana Ters Koşulmuş Oküzler
BursaCezaevi'nden, Nâzım Hikmet'in öğrencili-
ğini, oğulluğunu yapmış bir çılgın ressamımız vardır;
Ibrahim Balaban. Onun resimlen de kendisı gibi çıl-
gıncadır. Aklın son noktasıdır belki.
Insanlan da hayvanlan da bir deri bir kemik çizer.
Bakınca kaburgalannı görür ve sayarsınız. Onun bir
tablosu var, "Sabana Ters Koşulmuş Öküzler" diye.
Iki kurumuş, deri-kemik öküzü, "akıllı" sahibi, boyun-
duruğa ters koşmuş. Sanki Türk devletiyle halkı gi-
bi. Allah'ın gazabına uğramış köylü, bir de sabanın
sapından kavramış, ekin ekecek!
TV'den yalnızca Kanal Türk'ten izleyebildim. öte-
kiler ara haber babından geçiştirdiler. Kanal Türk so-
nuna kadar verdi Deniz Baykal'ın konuşmasını.
Deniz Baykal sakinleşmişti. Yıllann yorgunu, iç sa-
vaş bitiımiş "muzaffer albaylar" gibiydi. Konuşma-
sı, belagati de değişmişti. Yarı Baykal, yan Tansu
Çiller nutukçuluğu hâkimdi. Bir tek "Ablan kurban
olsun" muhabbeti hariç, gerisi doğru, gerekli ve ye-
rindeydi.
Allah bilir
İlk defa Baykal namluyu dışarı, dış düşmana çe-
virmişti. Binbir zahmetle sıraya ve sükûnete soktuğu
delegasyonu şaşkın ve sessizce dinlemekteydi. Al-
kış ve tepki, Baykal'ın adrenalinini arttınr. Hiçbiri yok.
Baykal kendi kendini ajite etmeye çalıştı. Onu da ba-
şaramadı. Sanki dürtmeyle, ön sıralardan cılız alkış-
larla, 2.5 saatlik nutkunu tamamladı. Mevcut dele-
gasyon iç çatışmayla kodlandığı için dışansı on-
lan ilgilendirmiyordu adeta. Tarım Kredi Koopera-
tifleri Kongresi gibi birtopluluk, kırmamış gelmiş mi-
safirtopluluğu ya da ölü yerine toplanmış, ölüden çok
kendi aralanndaki dedikoduyla meşgul kalabalık.
Hatta ön sırada koruma görevlisi tombul çocuklar
bile zaman zaman uyudular.
CHP kurultay delegasyonunda, Mine Kınkkanat
tarifındeki insan topluluğu çoğunluğu ele geçırmişti.
Dışanda sucuk kızartması, içeride sigara dumanı ve
kendi homurtusunda boğulan, uğultulu ama sessiz,
heyecanı tükenmiş, muhalefetini tüketmiş, yeni bir
şey yapmaya hali-mecali kalmamış, ruhsuz, "cülus
bekleyen yeniçeri topluluğu".
İlk defa Baykal doğru koşulmuştu. Ancak bu sefer
de delege ters koşulmuştu. Ve Baykal, Hançepek
tüfengi gibi patlıyor, düşmana zarar vermez halde.
Bence Baykal'ın bu konuşması bir saate indirilme-
li, Türkiye siyaset hayatına ders diye verilmelidir. Bir-
çok şeyi çok doğru özetledi. Hoca doğru söylüyor.
Yaparken ne yapacağını "Allah bilir". Ama doğru
söyledı.
Ulusal birlik, etnisite tartışmasında aynlıkçı Kürt
hareketine seslenerek "Ben sana mecburum" de-
di. Bu çok güzeldi. Son yıllann yarasına merhem ola-
cak bir laftı.
Hocam, küçük bir soru:
Siz kime mecbursunuz?!!
Sizin mecbur olduğunuz yok mu?
Ne güzel konuşuyorsun, ağzına sağlık hocam...
gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 73 79
BULMACA SEDAT YÂŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Ispanya'da
soyhılaraveri-
len ad. 2/ Orta
Anadolu'da
bır göl... Bağ
kütüğü. 3/ In- 4
ce açılmış ha-
murdan yapı-
lan ekmek...
Bır tür erkek
deve. 4/ Bü-
yük erkek kar-
deş... Avcının
1 2 3 4 5 6 7 8
1
G
IR
L
E
V
IK
I
2
Ö
K
E
|
R
A
P
T
D
3
L
0
N
G
U
z
•p
ö
1
4
E
N
|
0
H
E
L
|
K
1
5
V
•T
L
•K
A
M
U
6
IS
T
•u
u_
1E
R
1
7
£
A
K
A
L
0
Z
|
c1
8
•T
T
R
A
M
IS
u
9
M
IR
T
M
T
R
A
N
av beklemek için taş
yığınlanndan yaptığı
pusu. 5/ Bır soru sö-
zü... Bayuıdır, ma-
mur. 6/ Üstten sağa
doğru eğik olan basım
harfi... Baryum ele- ^
mentinin simgesi. II 6
Güzel koku.8/Köpük 7
kıvamında, tuzlu ya 8
da tatlı yiyecek... Vü- 9
cuttaki AIDS virüsü-
nüsaptamaktakullanılantest.9/Mutlak... Birilimiz.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Grek uygarlığı. 2/ Tann buyruklannı yerine ge-
tirme... Aİal. 3/Bir hayvan... Üzerine yapı yapılmak
için aynlmış yer. 4/Bir etkinliğin geçici olarak dur-
durulduğu süre... Kanşık renkli. 5/Baklavaya ben-
zer bir hamur tatlısı. 6/Çin ve Japonya'dan tüm dün-
yaya yayılmış bir strateji oyunu... Iletme, aktarma.
7/Yumurtayla yapılan bir yemek... AIDS hastalığı-
na neden olan virüs. 8/Bumbann yağı... Mobilya ka-
sası. 9/ Bir tür ince meşin... tki tarla arasındaki sjnır.
StLİVRİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Davacı Hasibe Atum vekılı laraf'mdan davalılar Yusuf Guçlû. Bü-
lent Okan \s aleyhıne açılan tazmınat davasnun yapılan duruşmasın-
da.
Davahlardan Musa Yılmaz'a dava dılekçesınde göstenlen adresle-
nne tebhgaı vapılamadığı, yapılan adres araşormasıran da olumsuz
kaldığı. bu neitenle dava dılekçesı \e duruşma gûnunün ılanen teblıgı-
ne karar \ enlraış olmakJa 27
.12. 2005 gunü saat: 10 10'da SUıvn ,\slı-
ye Hukuk Mahkemesı'nde yapılacak olan duruşmada >oıkanda adı ya-
züı davalı hazır bulunması ya da kenddenru bır vekılle temsıl etnrme-
len aksı takdırde yokluklannda davanm devam etnrilecegı ve karar ve-
nlecegı hususu ılan olunur Basın 55409