18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 KASIM 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA Örnek Ahmet Mete Apak: Türkiye Isviçre futbol maçından sonra çıkan olaylara kanştığı için 'bu bana yakışmadı' diyerek görevinden şerefiyle isttfa eden Şifo Mehmet, ulema politikacılara örnek olması gereken bir davranış sergiledi." Tei: 0.212343 72 74 Faks: 0,212.343 72 60Elektronik posta: denizsomecumhuriyetcofn.tr 17 - Milletvekilleri Rus ekmeği yiyecekmiş... "Yanında da Amerikan salatası!" .§ 'Kimliğimi yitirdim, « yenisini 5 alacağımdan £ geçersizdir' 5 ffize// Recep . Hoca T1P Kurumu, dünyanın yoksul kesimlerinde oldu- ğu gibi Türkiye'de de verem hastalığının çığ gibi büyüdüğüne ve yayıldığına dikkati çekiyor: "Dünya Sağlık örgütü verilerine göre, 2003 yılın- da dünyada 8.8 milyon yeni verem vakası ve 1.7 milyon ölüm görülmüştür. Dünya genelinde eriş- kinlerde bulaşıcı hastalıklardan ölüm sıralamasın- da verem hastalığı, AJDS'in ardından ikinci sırada- dır. Verem basili, ilaçlara direnç kazandığından hastalık çözülmesi zor bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2003 yılında Türkiye'de 18 bin 555 yeni verem vakası saptanmış ve bu hastalık nedeniyle aynı yıl 3 bin 165 kişi ya- şamını yrtirmiştir. Ülkemizde verem hastalığının tanı ve tedavisinde yaşanan sorunlann yanı sıra sağlıklı bir kayıt sisteminin olmaması ve bildirimi zorunlu olmasına karşın yetersiz bildirim nedeniyle hastalı- Veremğın gerçek boyutlan daha büyük çaptadır. Her yıl 35-40 bin insanımızın bu hastalığa yakalandığı tah- min edilmektedir. Bir verem hastası her yıl 10-15 kişiyi enfekte ettiğinden, enfekte kişilerin yüzde 5- 10'unda da yaşamlarının bir döneminde verem hastalığı ortaya çıktığından gerçek rakam muhte- melen daha yüksektir. Verem hastalığının yüzde 95'i gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkmakta, hastalık- tan ölümlerın yüzde 98'i de bu gruptaki ülkelerde görülmektedir. ABD ve sanayileşmiş ülkelerde yeni liberal politikalann egemen olduğu 1980'lerden gü- nümüze verem hastalığında artış eğilimi de dikkati çekmektedir. Türkiye'de de 1980'lerin başından beri uygulan- makta olan yeni liberal politikalann neden olduğu gelir dağılımında bozulma, yoksulluğun artması ve derinleşmesi, işsizlik, sağlıklı konut ve beslenme olanaklarının yetersizliği gibi olumsuz etkenler ve- rem hastalığının hızlı biçimde yayılmasına yol aç- mıştır. Böylesi bir sosyoekonomik iklimde sağlık hizmetlerinde kamusal bakış açısının yerine devle- tin temel sorumluluklarını göz ardı eden ve piyasa- laşmayı destekleyen bir anlayış egemen olmuştur. Temel sağlık hizmetlerini önceleyen koruyucu he- kimlik gözden düşürülmüş, çoğunlukla dışa bağım- lı olduğumuz, pahalı tıbbi teknoloji, ilaç ve tıbbi malzeme tüketimıne dayalı tedavi edicı hekimlik teşvik edilmiştir. Etkin bir sağlık örgütlenmesiyle üstesinden gelebileceğimiz verem hastalığının hortlayarak salgına dönüşmesi, küresel etkileşimli, dışa bağımlı piyasa modelinin bedelinin ne denli ağır olduğunun somut bir göstergesidir." t Saim Coşkun: "Zamanında Fethullah Gülen, Hilmi özkök'ün Genelkurmay Başkanı olmasını istiyormuş. Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'na 'hocam' demesi boşuna değilmiş!" Oyun Akif Kökçe: "Şemdinli, Yüksekova, Hakkâri, Mersin, Adana, Istanbul. 'Kazı Kazan' oyunundan sonra 'kaşı kazan' oyunu!" SESStZ SEDASIZ (!) Dünya üniversitelepi arasına girmek TÜRKİYE'DEN hiç olmazsa bir üniversıtenın dünyanın sayılı üniversiteleri arasında yer alması gerektiğini söyleyenlere Yeditepe Üniversıtesi'nden Yardımcı Doç. Dr. M. Atilla Öner, "Güzel bir dilek ama bazı koşullan var" diyor: "Karar koltuklannda oturan profesörlerın görevlerinin 'elemek değıl yetiştimnek olduğu'nu öğrenmelerini sağlamalıyız. Akademisyenlerin kıskançlık duygusunu yoğun olarak yaşayarak diğer akademisyenlerin önünü niçin kestiğini irdelemeliyiz. Proje bağlantılı araştırma attyapısını güçlendirmeliyiz. Akademisyenlerin yükseltilmesi sürecinde merkeziyetçilikten vazgeçmeliyiz. Çünkü bilimsel alanlardaki değişimleri takip edemeyen merkezi bilim bürokrasisi yeni alanlarda çalışmaya başlayan araştırmacılan eski alanlardan profesörierle değerlendirmeye yeltenince anlamsız sonuçlar ortaya çıkıyor. Kamu birimlerinin yıllık bütçelerinin yüzde 2'sini üniversitelerden satın alacaklan araştırma ve uygulama projeleri için ayırmalarını ve kullanmalarını sağlamalıyız. Kamu ve özel şirketlerin yıllık satış hasılatlannın yüzde 2'sini araştırma ve geliştirmeye ayırmasını sağlamalıyız. Üniversitelerin uluslararası düzeyde yer edinmelerinin sadece akademisyenlerin sorumluluğunda değil, üniversite mezunlarını istihdam eden iş dünyası ile merkezi ve yerel kamu birimlerinde de olduğunu anımsamalıyız." Bir Devrim Yasası MERİÇ VÜLİDEDEOĞLU 1923 Devrimi'nin devrim yasalannın ikincisi olan şapka giyilmesi ile ilgili yasanın ka- bulünün bugün 80. yılı. 1925 yılının Kasım ayının 25'inde TBMM'nin bu yasayı kabul eden oturumunu ızleyen Hıfzı Veldet Velidedeoğlu anılannda, başa giyilenler yö- nünden Meclis'in yer yer bir dinsel toplantı görünümüne büründüğünü anlatır. Kalpak, fes, sarık, takke, abani sank, arakiye en çok gi- yilenlerdir. özellikle "arakiye"; şeyhler dervişler ve kimi hocalann tür- lü türiü biçimlerde giydiği ve tarikatlan da simgeleyen bu keçe başlığın, ilk Meclis'e si- yasal bir topluluktan uzak bir görüntü verdiği bu döneme ait resimlerle de belgelenmiştir. Devrimleri başlatan İkinci Meclis'in bu konuyu ele alaca- ğı, Atatürk'ün Kastamo- nu'daki konuşmasından son- ra iyice belli olmuştu. Ne var ki, giyim-kuşamın, özellikle başa giyilenin dinsel- leştirilerek kutsallaştınlıp dün- yasal yaşamın içine sokulan bir gelenek durumuna gelme- si, bu geleneğin yerinden oy- natılmasında hep sorun yarat- mış ve yaşatmıştı. II. Mahmut'un, artık iyice dinselliğin göstergesi haline gelen "sank" yerine "fes" gi- yilmesine önayak olmasının, onun "gâvur padişah" diye anılmasına neden olduğu ta- rihe geçmişti ve Atatürk bunu konuşmalannda dile getiriyor, halka anlatmaya çalışıyordu; Meclis'e ise güveniyordu. Ne var ki, Atatürk'ün yakı- nında bulunmuş, Atatürk ta- rafından kayınlmış biri yasayı engellemek isteyecekti... 1920'de kurulan Merkez Or- du'nun komutanıyken, halka karşı görevi kötüye kullanmak- tan dolayı, TBMM'nin yargılan- masına karar verdiği, Ata- türk'ün canla başla savunarak koruduğu Nurettin Paşa'dan gelir bu kez karşı koyuş. Atatürk'ün isteğiyle 26 Ağustos sabahı Kocatepe'de ünlü "Ateş" buyruğunu veren Birinci Ordu Komutanı Nuret- tin Paşa, yasanın konuşuldu- ğu 25 Kasım günlü Meclis otu- rumunda bütün variığıyla ya- sa tasansına karşı çıkıyordu; aynca ilk kez de Meclis kürsü- sünde konuşuyordu... Oysa şapka giymeye bu denli karşı çıkan Nurettin Pa- şa'nın başındaki kalpağından başka, ayağına dek tüm giy- sileri çağa uygundu; nitekim bu karşı oluşa en çok içerle- yenlerden biri olan Antalya milletvekili din bilgini Rasih Hoca'nın, Nurettin Paşa'ya verdiği yanıtın bir yerinde: "Ayağınızdaki pantolonu, sırtınızdaki ceketi, gömleği boynunuzdaki yakalığı kabul edip giydiniz de, başınıza şapka giyeceğiniz sırada mı itiraz aklınıza geldi?" diye sor- ması çok anlamlıdır. Ne yazık ki 80 yıl önceki bu karşı koyuşu bugün de başka bir bağlamda yaşamaktayız; Türkiye'de 80 yıl sonra da hâ- lâ başın dışı ile uğraşılmakta- dır. Dinsel bir simge olduğu, ar- tık gerek yerel gerekse AİHM gibi evrensel diyebileceğimiz yargıda kabul edilmiş olan "türban", ülkenin tüm sorun- lannın önüne geçmiştir. Tıpkı Nurettin Paşa gibi, tür- baniıların pek çoğunun -özel- likle iktidardakilerin eşlerinin- tüm giyim kuşamları, makyaj- lan, takılan son modaya ince- den inceye uygundur; direniş simgeleşen türbanı sürdür- mededir: Bugün gelinen noktada şapka yasasının işlevini yitirdi- ği savında olanlar, yasa kalk- tığı anda TBMM'nin tıpkı Af- ganistan meclisi Loya Jirga'ya döneceğini, tarikat temsilcile- rinin tıpkı onlar gibi simgesel başlıklara hemen sarılıvere- ceklerini kesinlikle göz ardı et- memelidirier. Çünkü kanrtı ortada; ziyare- te izin verildiği için kara çar- şaflı kadınlar -oturum salonu dışında- Meclis'in içine kara böcekler gibi yayılıyoriarmış; basın bunu yazıp duruyor... Bugün ben, kurulduğu 17 yıldan bu yana her 25 Kasım günü Atatürk anıtına çiçek ko- yarak günü anan Istanbul Kız Liseliler Derneği Başkanı Bir- nur Özümert ve üyeleriyle birlikte, saat 11. OO'de Tak- sim'de olacağım, 80. yılı kut- lamak üzere. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak " yahoo.com.tr ÇİZGlLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci > mynet.com. HAYAT EPlK TtYATROSU MUSTAFA BÎLGÎN hayatepikii mynet.com SAYIN j ZEKERÎYA TEMİZEL BERAAT ETMtSSÎNtZ.. Y&ULARI NEDİR?.. BU SORUNUZA SAÎR ÖZDEMÎR ASAFIN BÎR SORUSUYLA YANIT VEREYtM: Kirli eller daha temiz temiz elli kirli gonüllerden ne aersiniz?" J f i 1 i ^ 3 X ,!• i 1 J LJX r i L I L OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kjurgenc yahoo.com ERZURUM 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN EsasNo 2004 164 Davacı Botaş velolı larafindan da\alı Abamüslum Halun ve arkadaşlan ale\ hıne açıl- mış butunan Kamulaştırma Bedelının Tespio \e Tescılı davasından dolayı Davacı vekıb verdığı dilekçesınde: Dava konusu Erzurum ılı Ilıca Ilçesı. Kahramarüar Köyü 630 ParsePın 1273.18 m2 geçıcı ırttfak hakkı. 503.92 m2 mûDuyet hakkı olarak ka- mulaştınimasına karar verüdığmden kamuJaşurma bedebnm tespitmı talep etmıştır. Da\alı Guıbuz Yabancıoğlu aramalara ragmen bulunamadığından adına ılanen teblı- gat vapümasına kaıar \enlmekle. davalımn ılan tanhınden ıtıbaren 30 gunluk sure ıçen- sinde kamulaşûrma ışleminı ıdare yargıda ıptal \e adıl >argıda maddı hatalara karşı dû- zeltım davası açabıleceğı. mahkemece tesprt edılen kamulaştırma bedelmm hak sahıplen adına TC Zıraat Bankası Erzurum Merkez Şubesı'ne >atınlacağı. taşmmazın değenne ılışkın tûm sa\unma delıllennı teblığ tanhınden ıtibaren 10 gun ı<^nsıride Mahkememıze vazılı olarak bıldırmesı hususu ılanen teblığ olunur P.l 1.2005 (Basın 55276) TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 25Kasun ıcıcır.mımUaz-nrikan.com KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2005 7^4 Vas. Tayını Mahkememızce v'enlen 15. 11.2005 tarih ve 2005 774 E. 2005 855 K. " sa>ılı karar ile Abdullah ve Şenfe'den olma 08.03.1969 doğumlu Hülya Sa>ıcı TMK. 40 7 maddesı gereğınce vesayet altına alınarak kendısıne Abdullah oğlu, 26 01 1974 doğumlu kardeşi Le\ent Sayıcı vası olarak ta- yın edilmiştir. 22.11.2005 Basın: 55366 w GENEL SEKRETER U-TVANT.. 1374'TE 8UGÜH, B/GLEŞMI? Mi GBNEL ÇEJCIZerEISLİK YAPMtŞ OLAN BURAAAU £>İP- LOAAAT U-TVANT(UT#NT) 6S YAÇIMPA ÖUHİ. 1$H'DEJ DA6 HAMMAgSKJÖLD'UN B/e KA2AEA ÖUJMÛXL£ GE- NEL sea&TEe. SEÇ/LM/ÇTİ. u-ruAur, SELEFZASPEN OA- HA yuMUŞAK mviRU, SAS/eU BİH KJŞrrO/. SAl/AÇ RASJ, DÜNYAPA HASSAS PEHSELER SÛHBOCEM G YAPAN U-THMJr'lN ÜJSİLEMDİĞİ OLAYLARIN BA tdİBA tUtiZİ, VrETMAM SAVAŞt, İSMİL-ARAP Sf GSLMeKTEYDt. U-THAfifT, KÜ8A SOtZUNUNUN ABP ve SSCS AKASINDA GÖGÜŞAAEl£RL£ ÇÖZÜL- **eSi İÇİN yOĞUN ÇA8A HABCAMIÇ, \/İETNA*1 SAI/A- f/'/VM/ OURûUlSüLMASI KOHUSUMOA İSE,ASO'Y£ BASKI YAPMtşn.. *Mot: V Burma dilfmde. "amca'demeld*:, BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Hançepek Tüfengi Kadim zamanlardan kalma; taş'lar ve düş'ler şeh- ri Diyarbakır'ın en eski ve köhne mahallesidir, Han- çepek. Kent-mahal deyimlerinin tam oturduğu yerdir. Ma- hal, mahalle, mahalleli, yani tanıdık bildik yer ve in- sanlar. Hani derier ya, "Biz otuz kızız, otuzumuz da birbirimizi biliriz" gibisinden bu mahalleleşmiş bir deyimdir. Hançepekliler de birbirini iyi bilirler, ince mizah tam yerini bulmuştur. Mahallede hepsi kabadayıdır. An- cak herkes bir diğerini iyi tanıdığından, birbirierine "Hançepek tüfengi" derier. Düşmana patlamaz. Bir- birierine patlar. Kendi kendilerine, bildiklerineyaman, düşmana kör'dürier. Dışanyla alıp verecekleri yoktur. Onlar kör değirmenlerinde kendi kendilerini öğütür- ler Sabana Ters Koşulmuş Oküzler BursaCezaevi'nden, Nâzım Hikmet'in öğrencili- ğini, oğulluğunu yapmış bir çılgın ressamımız vardır; Ibrahim Balaban. Onun resimlen de kendisı gibi çıl- gıncadır. Aklın son noktasıdır belki. Insanlan da hayvanlan da bir deri bir kemik çizer. Bakınca kaburgalannı görür ve sayarsınız. Onun bir tablosu var, "Sabana Ters Koşulmuş Öküzler" diye. Iki kurumuş, deri-kemik öküzü, "akıllı" sahibi, boyun- duruğa ters koşmuş. Sanki Türk devletiyle halkı gi- bi. Allah'ın gazabına uğramış köylü, bir de sabanın sapından kavramış, ekin ekecek! TV'den yalnızca Kanal Türk'ten izleyebildim. öte- kiler ara haber babından geçiştirdiler. Kanal Türk so- nuna kadar verdi Deniz Baykal'ın konuşmasını. Deniz Baykal sakinleşmişti. Yıllann yorgunu, iç sa- vaş bitiımiş "muzaffer albaylar" gibiydi. Konuşma- sı, belagati de değişmişti. Yarı Baykal, yan Tansu Çiller nutukçuluğu hâkimdi. Bir tek "Ablan kurban olsun" muhabbeti hariç, gerisi doğru, gerekli ve ye- rindeydi. Allah bilir İlk defa Baykal namluyu dışarı, dış düşmana çe- virmişti. Binbir zahmetle sıraya ve sükûnete soktuğu delegasyonu şaşkın ve sessizce dinlemekteydi. Al- kış ve tepki, Baykal'ın adrenalinini arttınr. Hiçbiri yok. Baykal kendi kendini ajite etmeye çalıştı. Onu da ba- şaramadı. Sanki dürtmeyle, ön sıralardan cılız alkış- larla, 2.5 saatlik nutkunu tamamladı. Mevcut dele- gasyon iç çatışmayla kodlandığı için dışansı on- lan ilgilendirmiyordu adeta. Tarım Kredi Koopera- tifleri Kongresi gibi birtopluluk, kırmamış gelmiş mi- safirtopluluğu ya da ölü yerine toplanmış, ölüden çok kendi aralanndaki dedikoduyla meşgul kalabalık. Hatta ön sırada koruma görevlisi tombul çocuklar bile zaman zaman uyudular. CHP kurultay delegasyonunda, Mine Kınkkanat tarifındeki insan topluluğu çoğunluğu ele geçırmişti. Dışanda sucuk kızartması, içeride sigara dumanı ve kendi homurtusunda boğulan, uğultulu ama sessiz, heyecanı tükenmiş, muhalefetini tüketmiş, yeni bir şey yapmaya hali-mecali kalmamış, ruhsuz, "cülus bekleyen yeniçeri topluluğu". İlk defa Baykal doğru koşulmuştu. Ancak bu sefer de delege ters koşulmuştu. Ve Baykal, Hançepek tüfengi gibi patlıyor, düşmana zarar vermez halde. Bence Baykal'ın bu konuşması bir saate indirilme- li, Türkiye siyaset hayatına ders diye verilmelidir. Bir- çok şeyi çok doğru özetledi. Hoca doğru söylüyor. Yaparken ne yapacağını "Allah bilir". Ama doğru söyledı. Ulusal birlik, etnisite tartışmasında aynlıkçı Kürt hareketine seslenerek "Ben sana mecburum" de- di. Bu çok güzeldi. Son yıllann yarasına merhem ola- cak bir laftı. Hocam, küçük bir soru: Siz kime mecbursunuz?!! Sizin mecbur olduğunuz yok mu? Ne güzel konuşuyorsun, ağzına sağlık hocam... [email protected]/Faks: 0212 672 73 79 BULMACA SEDAT YÂŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Ispanya'da soyhılaraveri- len ad. 2/ Orta Anadolu'da bır göl... Bağ kütüğü. 3/ In- 4 ce açılmış ha- murdan yapı- lan ekmek... Bır tür erkek deve. 4/ Bü- yük erkek kar- deş... Avcının 1 2 3 4 5 6 7 8 1 G IR L E V IK I 2 Ö K E | R A P T D 3 L 0 N G U z •p ö 1 4 E N | 0 H E L | K 1 5 V •T L •K A M U 6 IS T •u u_ 1E R 1 7 £ A K A L 0 Z | c1 8 •T T R A M IS u 9 M IR T M T R A N av beklemek için taş yığınlanndan yaptığı pusu. 5/ Bır soru sö- zü... Bayuıdır, ma- mur. 6/ Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi... Baryum ele- ^ mentinin simgesi. II 6 Güzel koku.8/Köpük 7 kıvamında, tuzlu ya 8 da tatlı yiyecek... Vü- 9 cuttaki AIDS virüsü- nüsaptamaktakullanılantest.9/Mutlak... Birilimiz. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Grek uygarlığı. 2/ Tann buyruklannı yerine ge- tirme... Aİal. 3/Bir hayvan... Üzerine yapı yapılmak için aynlmış yer. 4/Bir etkinliğin geçici olarak dur- durulduğu süre... Kanşık renkli. 5/Baklavaya ben- zer bir hamur tatlısı. 6/Çin ve Japonya'dan tüm dün- yaya yayılmış bir strateji oyunu... Iletme, aktarma. 7/Yumurtayla yapılan bir yemek... AIDS hastalığı- na neden olan virüs. 8/Bumbann yağı... Mobilya ka- sası. 9/ Bir tür ince meşin... tki tarla arasındaki sjnır. StLİVRİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Davacı Hasibe Atum vekılı laraf'mdan davalılar Yusuf Guçlû. Bü- lent Okan \s aleyhıne açılan tazmınat davasnun yapılan duruşmasın- da. Davahlardan Musa Yılmaz'a dava dılekçesınde göstenlen adresle- nne tebhgaı vapılamadığı, yapılan adres araşormasıran da olumsuz kaldığı. bu neitenle dava dılekçesı \e duruşma gûnunün ılanen teblıgı- ne karar \ enlraış olmakJa 27 .12. 2005 gunü saat: 10 10'da SUıvn ,\slı- ye Hukuk Mahkemesı'nde yapılacak olan duruşmada >oıkanda adı ya- züı davalı hazır bulunması ya da kenddenru bır vekılle temsıl etnrme- len aksı takdırde yokluklannda davanm devam etnrilecegı ve karar ve- nlecegı hususu ılan olunur Basın 55409
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle