Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20KASIM2005PAZAR
10 P A Z A R YAZILARI dtehab@cumhuriyrt.com.tr
Hollandafaili meçhuliletanışüA vnpamn en sakin ülkelerinden olan
/ j Hollasa da sonunda "faih meçhul
^f .A syısiaıayene" tanıştı. Ülkenin
tanLnmış sobylemcilerinden, yayıncı
Louis Sevekt jeçen sah Nijmegen kentinde
öldürüldii. Ertoplantıdan çıkan Seveke,
caddede yünken kimilerine göre yanına
yaklaşan bir.eri tarafindan, kimilerine göre de
bir otomcbiLen açılan iki el ateş sonucu
olay yerir.de/aşamını yitirdi. Hukukçu olan
Seveke. geçmışte solcu bir gazeteye sızan bir
istihbarat ajamı deşifre ederek uzun süre
gündemde kümıştı. Yaptığı titiz araştırmalar
sonucu polisnve Adalet Bakanlığı'nın
haksızlıklarn ortaya çıkaran Seveke, bu
iki koırumun-'koriaüu düşü" haline gelmişti.
Sevekenin cdürülmeden önce üzerinde
çahştığı eylan, öldürülme nedeni konusunda
çeşitli spekîiisyonlan da gündeme getirdi.
Seveke. 26 Eam'i 27 Ekim'e bağlayan gece
Amsterdam'uakı Schiphol Havalimanı'nda
çıkan yangında ölen 11 kişi adına bir anma
töreni düzenlemek için çalışıyordu. Ancak
kendisi bu anma eylemini göremedı.
17 Kasun Perşembe gecesi 70 belediyenin
katılımıyla gerçekleştirilen anma töreni,
Schiphol yangınında yaşamını yitiren
11 yabancının yanı sıra Seveke'yi
de anma törenine dönüştü.
Hollanda'daki tartışrnalar da işte bu
noktada yoğunlaştı. Ülkeye yasadışı
yollardan girmek isterken
yakalananlann kaldığı gözetim
merkezinde çıkan yangın sonrası
yaşananlar, özellikle ülkedeki
aydınlar ve sol partilerin sert —
tepkisine neden oldu. Aralannda
tşçi Partili (PvdA) eski bakanlardan Jan
Pronk, tiyatro sanatçısı Freek de Jong,
yazarlar Jan \VoDcers, Geert Mark ve
müzisyen Ernest Jans'tn da aralannda
bulunduğu çok sayıda aydın, yangından
AMSTERDAM
YUSITÖZKAN
hükümeti sorumlu tuttu. Bu isimler
öncülüğünde. "yangında kusurlan bulunduğu
ve ölüme neden olduklan" gerekçesiyle Adalet
Bakanı Piet Hein Donner ile Yabancılar ve
Entegrasyondan Sorumlu Bakan Rita Verdonk
hakkında dava açılması için imza kampanyası
başlatıldı. Kampanya gerekçesinde,
"11 kaçak göçmenin ölümü,
kesinükle insancıl olmayan
yabancılar pontikasının doğrudan
bir sonucudur" görüşü savunuldu.
Bu ginşimlerin ardından "garip
olayiar" yaşanmaya başlandı.
Hapishane müdürlüğü ve istihbarat
^ — — elemanlığının ardından yabancılar
ve entegrasyondan sorumlu
bakanlığa getirilen Bayan Rita Verdonk,
Adalet Bakanlığı'ndaki çalışma ofisinin
silahlı saldmya uğradığını açıkladı. Verdonk'a
göre, açılan ateş sonucu ofisinin camı
kınlmıştı. Bu açıklamaya muhafazakâr-sağ
koalisyonun başbakanı Jan Peter Balkenende
de destek verdi. Ancak Hollanda Balistik
Enstitüsü'nün yaptığı açıklama, kafalan
karıştırdı. Enstitü, Verdonk'un çalışma ofisine
kesinükle ateş edilmediğini. camda kurşun
izine rastlanmadığını açıkladı. Ancak
Verdonk, "silahh saldın" iddiasından
vazgeçmedi. Israrla saldınya uğradığını
savunmaya devam etti. Bayan Verdonk.
yangından kurtulan 200 kişinin
sorgulamalannın hemen bitirilerek yeni hafta
içinde sınır dışı edilmeleri emrini verdi.
.Verdonk, göreve gelir gelmez de ülkedeki
26 bin sığınmacının sınır dışı edihnesi
emrini verrniş ve bu nedenle "tidnci Dünya
Savaşı'ndan sonra en bûyük sığmmacı kryımını
yapmakla" suçlanmıştı. Schiphol yangınından
kurtulanlann, yeterli tıbbi ve psikolojik tedavı
yapılmadan hapse tıkılması eleştirilerine hedef
olan Verdonk'un, bu kişilerin "derhal sınır dışı
edibnesi" emrini vermesi, tepkileri doruğa
çıkardı. Tam da eleştiriler ve Fransa'daki
protesto eylemlerinin dorukta olduğu bir
dönemde. Verdonk'un "ofisinin
kurşunlandığı" savı, huzursuzluğu iyice
arttırdı. Başta Lahey olmak üzere birçok
kentte araç yakma olaylan meydana geldi.
Gerginliğin son aşamasında Seveke'nin
öldürüÜTiesi, kuşkulan Hollanda istihbaratına
yöneltti. Perşembe gecesi yapılan anma
töreninde, Seveke'nin ölümü üzerine
hükümet kanaduıdan yapılan açıklamalar
"timsah gözyaşlan" olarak değerlendirildi.
Anma törenine katılan çok sayıda kişi,
cinayette "istihbaraün parmağı olduğu"
kuşkusunu dile getirdi. Sağcı hükümetin
politikalanm eleştiren bazı Hollandalılar da
Fransa'daki olaylan ışaret ederek
"Hükümet, yabancılardan kurtulmak
isterken kendi Paris'ini mi yaratmak
istiyor" sorusunu gündeme getırdi.
ozkanyusuf(2 hotmaiLcom
Maske ile
Kalem* 60'hyıDannsomrydu.
/ Annemin 1966 veya 67
W Noel'indehediyeettiği
hayatunın ilk portatif radyosunu
bi«; yanundan ayırmazdım.
tkinci yasüğımdı adeta. onunla
uyurdum. Dalga boylanyla
oynaşmam ksa sürmüş, garip
bir inarla France-Inter'in sadık
bir dinkykisi olmuştum. Sesler
bana hitap edhor. konuşulanlan
duydukça ufuklanm
genişliyordu. Halbuki
arkadaşlanmın bepsi o yıDann
modasL Europe 1 radyosuna
taJohrdL Bir pazar akşamı yine
France-Inter'i açtim ve 'Le
Masque et la Plume / Maske
ve Kalem'e denk geldün.
Çarpılmışnm. Ne anlanldığun,
eleştirmenin ne olduğunu
anlamak için biraz gençtim.
Sanki şaşırba bir tryatro oyunu
izByordum. YıDarca tek
programı kaçırmadım.
Eleştirisel baİoşım, kültürel
yapüanmam hatta poütik
eğitiıninı 'M&K' sayesinde oMu,
diyebilirim."
Yukandakı satırlann yazan
1956 doğumlu Jerome Garcin,
Maske ve Kalem'i (M&K)
keşfettiği tanhten yaklaşık
20 yıl sonra, 1989'da Fransa'nın
muhtemelen en tanınmış ve en
kaliteli kültür programlanndan
ancak en eski olduğu kesin
radyo programının yapımcısı
ve sunucusu olacaktı... M&K
geçen pazar tam 50.
yaşını doldurdu. 13
Kasım 1955'te de\Tİn
kamu radyosu RTF,
dev ticari radyolann
gittikçe artan ağırlığı
karşısmda iddialı
programlar
hazırlamaya karar
verir. Mevcut bir
tiyatro tanıhm programıyla
başka bir edebiyat eleştiri
programı birleştirilir.
Bu iki sanat dalını simgeleyen
"Maske" ve "Kalem'' yanm
yüzyıl tüm tazeliğini ve
cazibesini yitirmeyecek bir
serüvenin de markası olur.
Karizmatik şair Jean Tardieu.
30 yıl sonra televizyon
sayesinde tüm Fransa'nın
sempatısinı kazanacak goşist-
provokatör, hırçuı animatör
Mkhel Pölac ve sorumlu
konumda parlak bir yazar, zarif
bir diplomat olduğu kadar
seçkin bir hayat adamı François-
Regis Bastide yayuıı başlatırlar.
İki saatlik M&K 1956'da artık
Paris-Inter radyosunun
programıdu-. 57'de içeriğe
sinema ve devrin zıt görüşlü iki
dev eleştırmeni Jean-Louis Bory
ve Georges Charensol eklenir.
Bu iki kişiliğin "Yeni Dalga"
Fransız sineması etrafindaki
kapışmalan dillere destan,
okûllara derstır. 60'h yıllarda
radyonun adı France-Inter'dir,
yani Fransa çapına yayılmıştır.
Bu arada M&K'ye opera da
girmiştir. Polac 1970'te
platodan aynlır. Bastide 1982'de
şef değneğini Pierre
BouteiDer'ye teslim eder. O da
ilgı alanlanna moda ve müziğin
diğer türlerini de katar. Dünkü
çocuk, bugünkü gazeteci,
denemeci, yazar, haftalık
Le Nouvel Observateur dergisi
PARIS
UĞURHÜKÜM
yazıişleri müdür yarduncısı ve
M&K'nin şimdiki yapımcı
ve sunucusu Jerome Garcin,
1989'da Bouteiller'den görevi
devrahrken programa taze bir
soluk da getiriyordu...
Peki, sizce pazar akşamlan,
televizyondaki kutsal buluşma, 8
Haberleri ve 8.45'te hemen
ardından gelen sinema veya
eğlence programlanna ve aradan
geçen aralıksız 50 yıla rağmen
nasıl oluyor da 400 bin kişi hâlâ
bir saat süreyle M&K gibi bir
sanat eleştirisi ve tanıtımı
programını"radyodan" takip
ediyor? Bu sadakatin temelinde
yatan sır nedir? (Hemen
belirtelim, 80'li yıllarda kısa bir
süre televizyona da taşınan
program orada tutmuyor.)
Her şeyden önce "bağunsızhk
ve çeşiüüık" ilkesının yaşama
geçirilmesinde yatıyor.
Paris'in 1963"te kurulmuş ünlü
"Yııvarlak BinasT, radyoevinin
sevimli stüdyolanndan
250 kişilik Charles Trenet
stüdyosunda dinleyicileriyle
birlikte yayuıdan birkaç saat
önce kayıt edilen programa
dönüşürnlü olarak 20 kişilik bir
gazeteci ve eleştirmen ekibi
karıhyor. Ekip genellikle farklı
hassasiyetlerden oluşuyor.
Esas itibanyla sinema, tiyatro,
edebiyat ve opera çevresinde
yapılan sohbetlerde bir eseri
yermek batırmaktan, övmek
göğe çıkarmaya kadar
atış serbest.
Izleyicilerin salondan
diledikleri an
katılabildikleri
tartışmalara
dinleyiciler internet,
mektııp, telefon
kanalıyla
katılabiliyor. Her
programda bir tür ele alınıyor.
En çok tartışılan tür ise sinema.
Sorumlular
bunu talep ve katılımla
açıklıyor. Özellikle son
4-5 yılda 15-25 yaş arası genç
sinefiller, sinemaperverler
diyelim sayısının büyük oranda
artması sinemaya öncelik
tanımayı getirmiş. Özellikle de
belgesel sinemayı savunan,
gelişmesini isteyen bir militan
kesim güçlenmiş. Fakat bu
militanlık siyasi boyuttan ziyade
belgeselin sinema dünyası
içersinde yerini savunan bir
tavrın ifadesi olarak ortaya
çıkıyor. Programlann genelinde
izleyici kitlesi tam bir karşı hatta
muhalif güç biçiminde
şekilleniyor. Örneğin sadece
M&K dinleyicileri 15 yıldır
yıhn en iyi yabancı ve Fransız
fılmini seçiyorlar. Sunucu-
animatör-moderatörün başansı
ise eleştirmenlerin kendilerini
asla sıradan bir okur, ortalama
bir seyırcıden daha yukarda
görmemesini sağlamasuıda
yatıyor. Garcin'e göre, medyatik
dalgalanmalardan uzak ama
"gösteri" özelliğini, çekiciliğini
yitirmeyen, icabuıda uzmanlann
sohbetinde damıtılmış,
"seçküıci" olmayan "zeld"
bir kültürün aktanlabümesı,
paylaşıbnası programın
uzun ömürlülüğünun ve
başansının anahtan oluyor.
ugur.hukum@paris.com
Gaziler Günü
ve Bush...
PrensAlbert tahta çıktıMonaco Prensi Albert, dün resmen
tahta çıkü. Prens Albert dün res-
men, 6 Nisan'da ölen babası Prens
3. Rainier'in yerine küçük kralhğın başına geçti. 3 gündür süren törenkr dün Monaco'daki kated-
ralde yapılan ayinle sona erdi. Kız kardeşleri Monaco Prensesi Stephanie ve Hannover Prensesi Ca-
rohne ile biıükte katedralin merdivenlerindeıı inen Prens, halkı selamladı. Törenlere dünya-
nın dört bir yamndan kralry et aileleriıün üyeleri ve ünlü kişiler kaükb. (Fotoğraf: AP)
irinci Dünya Savaşı'nın
bittiği gün olan 11 Kasun,
ABD'de ülkesi için
kendini düşünmeksizin cesurca
savaşa gidenlere adanan
Gaziler Günü (Veterans Day).
Bu günde gaziler saygıyla
onurlandınlıyor, düşünülüyor.
Bu gün onlann günü. Ve
Irak'taki askerlerin günü. Tobyh
anna-Pennsylvania'da ABD
Başkanı George Bush, bu günün
önemıni belirten bir konuşma
yaptı, demek isterdim, fakat
gerçek bu değil. Gerçek şu:
Bush bu özel günü kendisine
gelen eleştirilere cevap
vermekle geçirdi. "Bu asüsız
suçjamalar askerterimize ve
Amerika'nın
istikranndan şüphe
eden düşmanımıza
yanhş sinyal yoUuyor"
diyerek gerçeklerin
yavaş yavaş gün
ışığına çıkmasıyla
kendisini
eleştirenlerin vatan
haini olduğunu ima
etti, ki bu başkan ile adamlannın
sık kullandığı bir taktik. Başkan,
kak savaşuıa neden olan kitle
imha süahlan hakkındaki
istihbarat raporlannnı herkes
tarafindan görüldüğünü belirtse
de gerçeğin bu olmadığı
biliniyor. Raporlar Amerikan
halkına sunulmamıştı, kongreye
bile sunuhnamıştı. Raporlara
bakan kişi, eski Başkan Bill
Ctinton, denetimler ve baskının
Irak üzerinde yeterli etki
yarattığuıı belirtmişti.
Saddam'ın nükleer silahlan
olduğunu belirten raporlar
eskiydi; bazılan 10 yıllık, en
yeni olanı ortalama 5 yıllıktı.
Fransa, Rusya ve Almanya
savaşın gereksiz olduğunu
\'urgulamıştı. Son zamanlarda
îngiltere bile savaştan önce
Irak'ın silahlanna ilişkin yeni
TEKSAS
kanıt ohnadığını kabullendi.
Savaşın başlaması için tek
"sebep" nükleer silahlanma
değildi. Bush, 11 Eylül
saldınsının Irak desteğiyle
gerçekleştiğini savundu.
Bu, şimdi politika hakkında
birazcık bir şey bilenler
tarafindan "saçma" kabul
ediliyor. CIA Başkan
Yarduncısı Rkhard Kerr,
2003'te Irak ile ElKaide
arasında "bir bağlanü
bulunması için istihbarat
elemanlanna büyük baskı
yapıldığuu" söyledi. CIA
danışmanı (ombudsmam)
Senato istihbarat Komitesi'ne,
hükümetin son 32 senede
ılk defa Irak
hakkındaki
araştırmalan bu
kadar zorladığını
belirtti. Yurdu için
savaştığına inanan ve
(hükümeti yüzünden)
hâlâ ölmekte
olan askerlere
Bush'un vakit
harcayamayacağı kısa sürede
belli omıvıştu. Başkan
köktendincilerin Ispanya'dan
Endonezya'ya uzanan bir
Islam imparatorluğu kurmak
istediklerini ekleyerek halkuı
gözünü korkutma taktiğini .
tekrar kullanmaya çalıştı.
Haberler hakkında zekice yorum
yapan Jack Black geçen gece
çok güzel bir şey söyledi: "Bush
ilginç doğrusu. Irak'ta olmayan
nükleer silahlan görüyor,
New Orleans'ta felaket yaratan
Karrina kasırgasını görmüyor!"
Ve en komiği ne. bilıyor
musunuz? Bush konuşmasında
"savaşın nasıl başladığına
dair tarihi yeniden yazmanın
son derece sorumsuzca bir
davTanış" olduğunu ıddia etti...
Güler misiniz, ağlar mısuıız?
bgunersel2@hotmaiLcom
ADALET BARIŞ
GÜNERSEL
'Öteki Belçika'daki 'Öteki Türkiye'/Ashnda bu insanlar Türkhc'de de var.
L Hemen yanı başmda yaşadığım ama
™ göremediğim Öteki Türkiye'yi
Brüksel'de fark ettim. Belçika'daki
Türkler Türktve'deki Türklerm
neredeyse bir aynası. Onlara bakınca
Türkiye'deki Öteki Türkiye'vi
görüyorum" diye içten bir itirafda
bulunuyor Türkiye'den kısa bir süre için
Brüksel'e gelen gazeteci arkadaşımız.
Kendisi Türkiye'nın saygın bir
üniversitesinden mezun ve çalışkan
bir diplomasi muhabiri. Belçika'daki
Türklerm konumunu araştınyor. Aslında
Belçika'nın eğitim sistemini konuşmak
üzere buluşmuştuk. Konu konuyu açrı
ve sohbetimiz Belçika'daki Öteki
Belçika'ya ve "Öteki Türkiye'ye''
odaklandı. Kendisiyle Türklerin yoğun
olarak yaşadığı Scahaerbeek semtine
yakın Botanique metro istasyonu
çıkışuıda buluşmak üzere anlaşmıştık.
Biraz gecikince arabamı en yakın ara
sokağa park edip metro çıkışında
beklemeye karar verdim. Gazeteci
arkadaşımız 5 dakika sonra geldi.
Eve girmek üzere otomobilime
döndüğümüzde 5 dakika içinde
arabamın arka camının kınldığını,
arka koltuk yatınlarak bagaj kontrol
edildikten sonra kayda değer bir eşya
bulunmadığı için olsa gerek hiçbir şeye
dokunulmadan arabamın öylece
bırakıldığını gördük. Zaten bir hafta
önce de arabamın belgeleri çalınmıştı.
Geçen yıl da aynı şekilde arabamın camı
kınlarak bir dizüstü bilgisayarım
yürütülmüştü. Schaerbeek gibi "sorunlu
semfte yaşamanın bedelini ödüyordum
anlaşılan. Fransa'da yaşananlardan sonra
sorunlu semtlerde polis ve sokak
bekçilerinin sayısı gözle görülür bir
şekilde arttırümasına rağmen kaşla göz
arasında arabamın camını
kırmayı başarmıştı hırsızlar.
Belçika başbakam, son
haftalarda gösterdikleri başan
nedeniyle sorunlu semtlerde
görev yapan sokak bekçilerine
2006'dan itibaren 4 yıllık iş
anlaşması yapma sözü verdi.
Başbakan'a göre Fransa'da
başlayan olaylann Belçika'da
ucuz atlatıbnası. bu sokak bekçileri
sayesinde olmuştu. Başbakan'ın,
Belöika'daki Diyanet camilerinde 10 gün
önce cuma hutbesinde. "ola>1ara
kanşmayuı" yönünde yapılan çağndan
haberi yoktu. Belçika'daki Türk ve Fasb
temsilcilerin sükûnet çağnlannı da fark
etmemişti galiba Sayın Başbakan. Yoksa
polis ya da sokak bekçisi mi dinlerdi
"biam gençler"! (Zaten küçük bir
azınlık hiç kimseyi dinlemedi ve
BRÜKSEL
ERDtNÇLTKU
arabalan ateşe verdi.) 40 yıldan fazla bir
süre Belçika'da bulunan Türklerin ilk
yıllarda "dfl bümemelerine rağmen"
Belçikalılarla çok yakın ilişkilerde
bulunduklannı ve iyi anlaştıklannı ancak
üçüncü kuşak gençlerin "dfl de
bilmelerine rağmen" ne Belçikalılarla ne
de birinci kuşak büyükleriyle pek
anlaşabildiklerini gözlemlemek insanı
üzüyor. Galiba bir Ahnan sosyolog
söylemişti; işçi bekliyorduk ancak
gelenlerin "insan" olduğunu
fark ettik. Ne Batılı ülkeler ne
de Türkiye ve Fas gibi işçi
gönderen ülkeler "insana"
yakışır bir yaklaşımla konuyu
ele aldı. Neredeyse kendi
kaderlerine bırakıldı
A\Tupa'nın yeni yurttaşlan.
"Baba biz Türk müyüz? Türk
ne demek?" diye sorduğunda
kıztm henüz 4 yaşuıa basmamıştı.
Türklerin ya da Faslıların farklı
olduğunu, "Öteki" olduğunu kreşte,
okulda, işyerinde, sokakta, diskoda her
yerde hissettiriyorlar ne yazık ki. Birlikte
yaşama oyununa alınmayan "yaramaz
çocuklar" da bir araya gelip kurallannı
kendılerinin koyduklan bir dünya yaratıp
orada oynamaya başhyorlar. İş
dünyasına. eğlence âlemine, kısacası
"birfikte yaşama" kabul edilmeyen ve
dışlanan yabancılar kendi kabuklanna
çekilip istemeyerek de olsa
"kendi dünyalarmı" oluşturuyorlar.
Yabancılarda işsizlık oranlannın
Belçikahlara göre birkaç kat fazla olması
Belçikalılan da kaygılandınyor. Işsiz
genç gidip "mecburen" kendi işini
kuruyor; diskoya alınmayanlar da kendi
diskosunu açıyor. Belçika'da sosyo
ekonomik olarak toplumdan dışlanan ve
yaşam standartlarının çok altında
yaşayan kesime "dördüncü dünya"
deniyor. Yabancılann oluşturduklan
dünyaya da "beşinci dünya" mı desek!
Farkında olmadan halkından kopuk
yaşayan gazeteci arkadaşımız,
Belçika'daki Türk inşaat işçisi,
temizlikçi kadm. garson, finncı ve
işsizlerle görüşünce "bu insanlann
benzeıierinin Türkrye'de de yaşadığım"
anımsamış birden. Yülardır içinde
yaşadığı toplumun dışında kaldığuıı
fark etmiş. Belçika'daki "Öteki
Belçika"da "Öteki Türkiye"yi
keşfetmiş. Dansı AB'den daha AB'ci
dığer gazetecilerimizin başına.
AB Parlamentosu ve AB
Komisyonu'nun bulunduğu AB semtini
bir süre terk edip sorunlu semtlerde bir
gezintiye çıksalar belki onlar da
"Öteki Türkiye"yi keşfederler.
erdincutku a binfikir.be