24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 2iOCS ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER SaralUtrı durdıımmayan emniyetin isteğiileŞahin'in kaldığıKandıra Cezaevi'ndegüvenlikönlemleriarttmldı İkinci timyakalanamıyorECEVJTKHJÇ Sarallar'ın Seda Şahm'den intikam için görevlendıiiği üd timden biri çö- kertildi. Şalıix çrtesinin önemli isim- lerini öldünenvf hâlâ yakalanamayan ikinci timinı scaıedefıninise Sedat Şahin oldugu >e'irtildi. Bunedenle Şahin'in tutullııbulundugu Kandıra F tipi Cezaevd'nifözel güvenlik önlem- leri alınırken, iara dosyasma göre po- lis Hüseyin Saral'ın ttalyada öldürül- mesini adeta seAretti. Sarallar ile Se- dat Şahin arasndaki çatışmalar bitmi- yor. Çatışntalan önlemede yetersiz ka- lan polis, yalmzca bazı failleri yakala- makla yetiniyor. Sedat Şahin'in 3 kez müebbet hapis cezası istemiyle yargı- landığı dava dosyasına göre, polis iki tarafi da 4 Eknn2004'te Kadıköy'de yaşanan çatnşnadan sonıa teknik taki- be aldı. Polisin dosyaya yerleştirdiği telefon kayıtlaruda ŞahininHüseyin Şaral'ı öldikrrcc planı şifreli olarak yer alıyor. Polisin teiefonlan dinlemesine karşın Hüseyin Saral öldüriildü. Cina- yetten sonra Sedat Şahin ve adamlan arasındaki tebrük görüşmeleri de kayıt- larda aynntayla jer alıyor Buna göre, sağ kolu Metiı Oral'ı arayan Şahin, Saral'ı öldirdüğünü "Sigarayı bırak- ürdınT şifresıyle bildirdi. Oral da Türkiye'dekd adamlan arayarak haberi duyurdu. Oral'ın arayıp Saral'ın öldü- rüldüğünü bildirdiği diğer biı isim ise Mecnun Odyakmaz. Odyakmaz, Sedat Peker çetesinin ikinci ismi olmak su- çundan yargılandı. Dosyaya göre Sa- ral cinayetinde Sedat Peker'in rolü var. Polise göre çauşmalann başlama ne- deni de Kadıkoy bölgesinın rantı. Se- dat Şahin ve Sarallar'ın yanı sıra Se- dat Peker de bu bölgede etkin. KANPIRA'DA YOftJN CÜVENLİK Hüseyin Saralın öldürûlmesinden sonra Türkiye'nin mafya kökenli en büyük ailelerinden biri olan Sarallar intikam peşine düştü. Bunun için iki tim oluşturuldu. Birinci timin başına Ümit Saral, ikıaci timin başına ise Ya- kup Saral getirildi. Ümit Saral'ın li- derliğindeki birinci tim ilk önce Sedat Şahin'in adamı Adnan Acar'ı Mer- sin'de öldürdü. Ardından Umut dava- sının da sanuğı olan Muzaffer Dağde- viren öldürüldü. Polis, bu cinayetten sonra Ümit Saral ve 13 adamını yaka- ladı. Birinci tınnn yakalaranasından sonra intikama ikinci tim devam etti. tkinci tim Şahin'in avukan Atalay Ce- besoy'u öldürdü. Ardından eski Beşik- taş Ülkü Ocağı Başkanı Cüneyt Koçak öldüriildü. Operasyon düzenleyen po- lis, yalnızca tmin lideri Yakup Sarâl'ı yakaladı. Timde yer alan diğer isimler yakalanamadı. Harun Erydmaz ve Sâ- vaş Ersin de üd gün önce Bayrampa- şa'da aynı grup tarafindan öldüriildü. Grubun son hedefinin ise Sedat Şahin olduğu ögrenıldi. Şahin için tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Ceza- evi'nde özel önlemeler ahnırken, poli- sin amacı bu grubu ele geçinnek. 9 kişinin öldüğü çatışmalarda uzun namlulu silahlann kullanılması dikkat çekti. Çatışmalardan kullanılan silah- lar arasında Kalaşnikof ve suikast sila- hı olarak bilinen Uzi de bulunuyor. En son Bayrampaşa'da yaşanan çatışmada ise el bombası kullanıldı. Ancak bomba patlamadı. Terör örgütlen tarafindan kullanılan bu silahlann artık çeteler tarafindan kullanıhnası, mafyanın da silahlan- dığının açık göstergesi. Sedat Şahin cezaevinde. • Sarallar'ın Sedat Şahin'den intikam için görevlendirdiği iki timden biri çökertildL Şahin çetesinin önemli isimlerini öldüren ve hâlâ yakalanamayan ikinci timin son hedefinin ise Sedat Şahin olduğu belirtildL Bu nedenlepolisin uyarısıylaŞahin'in tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi'nde özelgüvenlik önlemleri alındı. KOM'UN RAPORU Mafya Hüseyin Saral öldürûldü. devletin içinde BERtVANTAPAN İntikam peşindeki Saral ailesi Bayrampaşa'da iki gün önce iki kişiyi öldürdü. (Fotoğraf: AA) 'Üç sacayağı zorlaştınyor' Polis Akademisi öğretim üyesiEryümaz, adlfye, kolluk, bürokrasi ile mafya arasında menfaai ilişkisinin mücadeleyi engellediğini söyledl ÎLHANTÂŞCI A NKARA - Yılbaşından bu yana Is- tanbul'da "mafya hesapbşmasT yo- ğunlaşırken, çetelerin çıkara dayah birliktelik kurduğu adliye-kolluk- bürokrası sacayağı mafyayla müca- deleyi zorlaştınyor. Polis Akade- mesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mesut Eryılmaz, mafyayla mücadele nok- tasında irade eksikliğine işaret ede- rek, sacayağı olmadan mafyanın varhğını sürdüremeyeceğıni vurgu- Iadı Eryılmaz. "Mafyanın köküne- reden getirse gelsin temizknecek" mesajının verilmesi ve grup aynmı yapümaması gerektiğini kaydetti. Eryılmaz, mafya ile mücadele için yasal açıdan sorun bulunmadığını ve kolluğun eünde yeterince yasal olanak bulunduğunu vurguladı. Maf- ya ile mücadele etme noktasmda menfaat sağlayanlann irade eksik- ligine dikkat çeken Eryıhnaz, "Bir örgürün ayakta kalması için adüye, touukbüırrfo^fletşbirtiğmegitme- 9 gereldyor. Adliye- koDuk-bürok- rasi sacayağıolmadan örgütfcryaşa- mıyor. Mafyanın bürokrasideki, em- niyetteki, adtiyedeki sorununuçözen olmadan örgüt vaşayamaz" dedi. Mücadeleye karşın örgütün var- 1 0 A Y D A 1 2 5 O P E R A S Y O N Emniyetin kayıtlarına göre ilk 10 aymda organize suç örgütlerineyö- nelikyalmzca İstanbul'da 33 operasyon düzenlendi, Bu kapsamda 403 kişiyakalanırken, bunlarla birlikte çok sayıda silah ele geçirildL Türkiye genelinde ise 125 operasyon gerçekleşti- rildi Yurttaki operasyonlarda ise 1134 kişiyakalanırken bun- lardan 436 'sı tutuklandu Operasyonlar kapsamındayakalanan kişilerle birlikte 192 tabanca, 6 uzun namlulu silah, 63 av tiifeği, 5782 adet tabancafişeği, 52 kurusıkt tabanca, 1 adetgasp tabancası ve el bombası, 6 telsiz, 4 çelikyelek ve 870 çek-senet ele geçirildL lığını sürdürmesinde mafyadan menfaat sağlayan kişilerin sayısının çokluğunun etkili olduğunu kay- deden Eryılmaz. "Adliye-kolluk- bürokrasi sacayağı ile örgütfcr ara- anda menfaat ilişldsi bulu- nuyor. Mafya ile mücadele- de ciddiyet önemlidir. Mü- cadele iradesinin net ola- rak ortaya konulması ge- nekiyor. 'Benim görüşüm- dense üzerine gitmem' imajı mücadefeyi ohım- suz etkühor. 'Mafya- nın kökü nereden gelirse gelsin, içimde de olsa temizlemek istiyo- rum' mesajı verümelidir. Mafyanın korunduğunu hissetmesi de müca- deleyi zoriaşünr. Mafya değişikdö- nemlerde değişik sacayağı uzanti- lanndan beslenebüiyor.'' Eryıknaz, mafyanın hedefinin belli olmama- sı nedeniyle mücadelesinin de zor olduğunu belirtti. Eski Kaçakçüık ve Orga- nize Suçlarla Mücadele Da- iresi Başkanı HanefiAva da para kazanma hırsı ve ge- İecek kaygısuıın insanlan çetelerin içinde yer almaya yöneltüğini belirtmişti. Av- cı, "Bu çetelerin içinde res- mi görevülere de rastlanıyor. Zaten bir taraünda devletin resmi görevHleri olmadan bu işlerin yapıl- ması mümkün değil" dıyerek, maf- ya ile mücadelede devlet ıçindeki uzantüann etkisine işaret etmişti. Kaçakçılık ve Organize Suçlar Da- ire Başkanlığı'nın (KOM) raporuna göre mafya devamhlığmı devlete yaklaşarak sağhyor. Bu sayede maf- yanın işlediği suçlann deşifresi ge- cikiyor, ortaya çıksa bile karşıhğı olan cezayı ahnıyor. Cezaevine gir- mesi durumunda da faaliyetlerin de- vamı için burada uygun zemin oluş- turuyor. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlı- ğı'nın son faaliyet raporuna göre, polisiye metotların gehştirihnesi, hukuki zeminin kuvvetlendirihnesi mafya ile mücadelede yeterli değil. Mafyanın topluma yönelik tehdit unsuru oldugu ifade edilen raporda, mafyanın faaliyetlerinin önlenmesi için kurumlararası işbirliği ve güven ortamının oluşturulması gerektiği vurgulandı. KAMUDAN DESTEK ALIYOR Mafyanın devlet içinden de kurum- sal aktivitelerden doğrudan veya do- laylı bir şekilde destek aldığı anlatı- lan raporda. "Mafya devamhhğuu sağlamak için kamuya nüfuz ediyor. Bu sayede devlet üe yakınnk sağla- yan mafVa, suçun deşüresini gecikti- riyor, ortaya çıkmas halinde haber- dar ediüyor, adti işlem gördüğü za- man bir avukattan daha fazla fayda sağhyor, karşıhğı olan cezayı almryor, cezaevine girmesi durumunda da fa- aüyederin devamı için cezae\inde uygun zemin oluşturuyor" denildi. Mafyanın, elemanlan yoksul çevre- lerden seçtiği kaydedilen raporda, bu kişilerin de çoğunlukla göç ve iş- sizhk sorunlannın içinde bulunduğu belirtildi. Çetelerin özellikle güven- lik kuvvetlerinden aynlan ve silah taşıma yetkisi olan kişileri de tercih ettiği vurgulanan raporda, şöyle de- vam edildı: "Çetelere ailelerinin bü- gisi dahilinde kaulanlarda maddi çt- kar yerine geneüikle gönül bağı ön planda. Bu kişiler. Uderlerini 'ağa- bey' olarak görüyor. Gönül bağı ye- rine maddi çıkarm öne çıkuğı teük- çflik veya korumahk yapan kişiler ise güvenlik kuvvetlerinden aynlanlar- dan oluşuvor. Orgütün ana vapısın- da yer almayan kiralık tetikçilerde de maddi çıkar ön plana çıkrvor. Ge- neüikle tanınmadıklan bölgelerdeki eviemlere kaülan tedkçiler, görevieri sona erdiğinde, paralannı alıp, ör- gütle bağlanülanm kesivorlar ve ya- şadıklan yeriere geri dönüyorlaıf DUZYAZI ORHAN BİRGtT Önemli Olan İlk Şoku Atlatmaksa.. Malatya Çocuk Yuvası'ndaki vahşetin ekranla- rayansımasının üzerinden zaman geçtikçe, ilktep- kiler yumuşuyor; hatta resmi kurumlann takındığı tutum tam bir müsamere gösterisine dönüyor. Şiddetin hedefi olan kimsesiz çocuklann Malat- ya'dan Istanbul'a getirilişi ile ilgili televizyon haber- lerini iziemiş olmalısınız. Daha olaylann travması- nı üstlerinden atamamış yavrulann kimini kucak- lanna almış, kimini de ellerinden tutmuş kamu gö- revlileri, havalimanlannın VİPsalonlanndan görün- tüler veriyorlar. 0 görüntüleri nakleden bir kanalı- mızda özellikle o VİP molası için altyazı geçiliyor. Maroken koltuklann, panoramik ekranlann ve o özenli ağıriamalann "en çok onlann hakkı" oldu- ğu söyleniliyor. Ama bir eksigi ile. Nasıl çocuk bayramlannda "Bu- gün 23 Nisan, neşe doluyor insan" şarkısını söy- leyen ve Cumhurbaşkanı makamından başlaya- rak tüm en önemli koltuklara oturttuğumuz yav- rulanmız bir gün sonra gerçek yaşamlan ile karşı karşıya geliyoriarsa, bu göstermelik ilgi de işte öy- le bir küçük zaman dilimi içinde vitrinleri süsleme malzemesi olarak kullanılıyor. Nimet Çubukçu'dan şefkatli anne pozları SHÇEK'ten Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çu- bukçu, o malzemeyi, şimdi kendi karnesine artı not olarak yazmak için yannki bayramı bulunmaz bir PİAR alanı olarak değerlendirecek. Yuva çocuk- lannın temsilcilerini evinde ağırtayacakmış. Bayan Bakan, Malatya olayı patlak verince nasıl bir yol haritası izleyeceğini merak ederek kendisine dö- nen medya mensuplannın gözlerine bakarak "ağ- layan birçocuk için tüm politik makamlan feda ede- ceği" mesajını vermiş değil miydi? Ama aradan bir- kaç gün geçti ve o artık Erdoğan Hükümeti'nin tek kadın üyesi olarak şefkatli anne pozlan ile vicdan yıkama atağında. Benzer bir atak da TBMM İnsan Haklan Komis- yonu'nun AKP ve CHP'li iki üyesinden geliyor. Ma- latya'da olay yerinde inceleme yaptıktan sonra Ankara'yadönen üyeler, izlenimlerini birraporha- line getirmeden önce gazetecilere, yargı önüne çıkacak yuva bakıcılan için aklayıcı şefaat konuş- maları yapma gereği duymuşlar. 48 saat nöbet tutan görevlinin 30 çocuğa bak- mak zorunda olduğu söylenmiş. Benzer bir göre- vi kendileri de üstlense aynı hatayı yapabilecek- leri hatırlatılmış. O, sıkıştıkça toplum olarak sanl- dığımız can simidi olan sistemin yanlışlan, öne çı- kartılmış. Ya devletin payı? Sayın milletin vekillerinin açıklamalannda, o ço- cuklann, sadece Malatya'daki yuvada değil; ülke- nin öteki çocuk bakım evlerinde de şiddete, bas- kıyaterk ettiğimiz kimsesizlerin sahibi olması ge- reken devletin payından söz edilmesini beklerdim. Belki TBMM bir araştırma komisyonu oluşturur ve o komisyon tüm gerçekleri sergiler de o pay sah- ne ışıklannın odak alanında belirgin hale gelir. öyle büyülteçe ya da parlak ışıklara da gerek yok bence. Sosyal devlet ilkesine sahip çıkmaktan Lrtanırhalegeldiğimizden buyana, kimsesizlerimi- zi kendi kaderteri ile baş başa bırakanlar, yani po- litikacılar sorumlu değiller mi? Bir kamu çocuk bakımevinde, anneye düşen sorumluluğu niteliksiz, temizlik işçilerinin kullanıl- dığı özel şirketlere ihale yolu ile veren zihniyetin ajan- lan yani. O işin istediği özenli eğitimi görmemiş kimsele- ri alıp "partimizin yandaşı" olduklan için çocuk bakıcılığı gibi bir göreve veren kimlerdir? Şimdi SÇHEK Genel Müdürü olan zat, sanki süngü dür- tüsü ile gelmiş gibi görevini nasıl isteksiz ve zora- ki kabul ettiğini söyleyebiliyor. Sosyal hizmetler uzmanlığı gibi çok önemli ve saygın bir göreve ge- rekli önemi vermeyen bir devletin vicdanı Malat- ya'daki olaylan kolaylıkla geçiştiremez. Geçiştirmemelidir. 1961 Anayasası, sosyal devlet ilkesini öne çı- kartıyordu. Gerekli kurumlan oluşturmak ve o ku- rumlarda çalışabilecek yetenekli insanlan yetişti- rebilmek görevlerini, elbette devlete yüklüyordu. 12 Mart'ı yaratanlar, o yoldan ilk sapmalan ger- çekleştirdiler. 12 Eylül, sosyal devlet ilkesini orta- dan kaldırmayı, özelleştirmeyi kutsal bir görev ola- rak algıladı. Bugün hâlâtartışmakta olduğumuz bazı kavram- lardan uzaklaşmanın, onlara sırtımızı dönmenin faturalannı ödemekte olduğumuzu ne zaman al- gılayacağız? Solu modası geçmiş bir kavram olarak gören ve gösterenler.. Malatya'da patlak veren ve ülkenin dört bir yanına yayılmış olan kamusal vahşet yu- vaları, sizin tabela politikası ile kimsesizlere arka çıkma gayretlerinin nasıl sonuçsuz olacağını bel- golomiyor mu? Paris He hangi gökdeleni zfyaret ederdiniz? Faks: 0 212 677 08 21 [email protected] DOĞANKURAN K uru topraktan hazine çıkaracak kadar ze- ki, sonradan görme çanklı burjuvazimiz, Istanhıl'a rekor üzerine rekor kırdınrken Dubai (insana dubara'yı anımsahyor) kuleleriyle bir rekor daha kırdırmaya çalışıyor. Eyfel kulesi- ni geçmesek bıle Paris'i gökdelen yanşında geçi- yoruz. Gerçi bizimle gökdelen yanşı yapan ne Paris var ne « herhangi bir Avrupa kenti. Köy- den çıkma cahil düşüncesi için örnek nedense New York ya da Dubai oluyor da Roma, Barcelo- na ya da Paris olamıyor. 5-10 km. metroyu on yıl- dır zor becerebilenler, yüksek yapı yapmaya ne- dense çok merakhlar. Hıçbir ulusararası istatistikte yükseklere ula- şamayan bir toplum, gökdelenlerle göğe ulaşaca- ğını samyor aalaşılan. Bu merakın kültürel ve es- tetik bir nedea olmadığı, hiçbir şehircüik kurah- na uyinadığı sçık. Bu bir ta\ir. Bir kentli olama- ma tavn. NewVork'ta kendisine yüz kat inşaat hak- kı veren beledıyeden yanm bir çau kaü isteyen Türk müteahhidini; hikâyesi bu tavn iyi anlatıyor. Bu- nun arkasındi basit bir yapı ve arsa spekülasyo- nu, başka deynıiyle kent toprağı yağması ötesin- de bir neden ;'0k. Yüzyıllarca doğru dürüst yapı görmemiş Anıdolu insanı, yapı-patolojik duygu- lann boyundıruğunda yaşıyor. Bundan kurtula- cak kültürü yok. Kültürel yoksulluk bu semptom- larla ortaya çıkıyor. Susuz çölde vaha düşleyen çöl Arabı, eHne ne yapacağını alal edemediği petrol parası geçince nefes alınamayan ikhmlerde nasıl New York yapma arzusuna kapılıyorsa, kerpiç ya da hı- mış evden çıkan, okumamış ya da okumuş- luk berahnı yafta gibi boynuna asan hazmı- sız insanlar da Istanbul'u New York'a ya da Dubai'ye benzetmeye çalışıyorlar. Neden AB standartlan burada iş görmüyor? Neden akıllanna Paris ya da Roma ya da Amster- dam gelmiyor? Neden Amerika ya da Arap toplumlan gibi sonradan görme toplumlar- dan esinleniyorlar? Biz bilim ve tekniğimiz- le ohnasa bile kultürümüzün esküiği ile övün- müyor muyuz? Yoksa para verenin düdüğü- nü mü çahyoruz? Topluma egemen olan mo- dern mağara kültürünün motivasyonlannı anlamak, bu irrasyonel davranışlarla müca- dele etmek için gerekli. Cehaletin koyuluğu- nu düşündükçe insan umutsuzlanıyor. Kentin yapüaşması baglamında önce şu sos- yo-ekonomik gerçeğe kendimizi ahştırma- mız gerek. îstanbul başta ohnak üzere nü- fuslan onlarca kat artan kent-, lerimizde ekonomik yaşa- mın motorunu inşaat sektö- rü oluşturuyor. Bu tarihi bir zorunluluk. Çünkü ne çok nüfuslu kent vardı ne de doğru dürüst inşaat. Ben çocuklugumda, Îstanbul dahil, nasıl kentler- de yaşadıgımı büiyorum. Toprağnı yağmalanma- sı en bedava kredi, en kolay kapital birikimidir. Bü- tün beklenen biraz cesaret. Biraz kuralsızlık. Bu da zor değil. Çünkü alan ve veren aynı. Yağma ede- rek, zor kullanarak rüşvetle politik manipülasyon- la (hatta plan adı altında) bu bedava kapital ele ge- çirilebiliyor. Bu ohnayacak yere inşaat izni, imar hakkı, orman yok etme hakkı, yüksek yapı yaparak elde ediliyor. Yıllar bu pratikleri törpülese bile üs- tesinden gelemiyor. Bu duruma Türk- çede kadayıf, katmer ve kaymak söz- cükleri tekabül eder. Bu tatli işler Tür- kiye ekonomisinin dinamosudur. Bun- lar çağdaş Türk kent kültürünün zaval- uhkpanoramasıdır. Kentsel çirkinliğin, kentsel kargaşanın, özellikle ulaşımkar- gaşasuun kaynağıdır. Yağmur yağdığı zaman ne yapacağını şaşıran miryonla- nn boğazmı sıkan mekanizmadır. iki gökdelenle başlayan bir kent hi- kâyesinde oturmuş toplumlann sorum- luluklan kendilerine önce şunlan sorarlar. Bu yapı- lara ne kadar elektrik, ne kadar su, ne kadar kanalizasyon, ne kadar telefon, ne kadar otopark ve ne kadar yol gerek? Bunlann fıyatı nedir? Bu gökdelenleri ne için kullanaca- ğız. Dubai prensi (hangı aristokratik kökenden geliyor bu prens?) istediği için mi yapacağız? Maslak'ta gökdelenler ne kadar dolu? Daha akıl- h olanlar başka sorular da sorarlar. Başından ya- nsı Türk halkına satılıp inşaat parası Türkiye'den çıkacak inşaat için Dubaili 4 milyar dolannı ne- reye yatıracak? Eğer para getirmezse hangi para- nın nemasuu götürecek? (Bu olgunun hesabını Doğan Hasol dile getirdi). Oysa bizim ne kadar çok bilmiş, nedense bo- yuna mütebessim ekonomistlerimiz dolar, Avro, alun ve borsa ötesinde, biraz da şu kent ekonomi- si batağından söz etseler. Paris ya da Roma'yı New York ya da Dubai'ye benzetmek isteyen birAvrupah muhafazakâr gör- dünüz mü? Paris'e gidene hangi gökdeleni gör- meyi tavsiye ediyorlar? Şunu da eklemeden ya- pamayacağım: Reklamlarda dansöz gibi kınlan Du- bai kuleleri, Türk inşaat kurallanna göre yapıhr- sa, su^dan bir gökdelenin en az iki misli pahah olmaz mı? Sonra eğer gökdelen yaptıracaksanız, hiç olmazsa takunyah şirkederi değil, NormanFos- ter gibi bir ünlü tasanmcı seçebilseniz olmaz mı? Afyonlu medya müşterilerine bu sorunlan anla- tacağız? Biz Arap mıyız? A rupalı mı? Teziç: hale dosyası gelmed • MARDİN" (AA) - YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Yüzüncü Yıl (YYÜ) Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın haklonda Van Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca gönderilen ihale dosyasının he- nüz kendilerine ulaşmadığını söyledi. Diyarbakır Dicle Üniversitesi'ne bağlı Mühendislik Mimar- lık Fakültesi kurulması için ön araştınna j'apmak üzere Mardin'e gelen Teziç, gazetecilerin YYU Rektörü Prof Dr. Aşkın ile ilgili sorulan üzerine "Tarihi eserlerle ilgili dosya bize ulaşn. O dosya hakkında göre\r sizlik karan verip geri gönderdik" dedi. Teziç. Genelkurmay"dan her hangi bir rande- vu talepleri olmadığını söyledi. B bombasryla yakalandıtar • KIRKLARElJ (AA) - Kırklareli'nin Lüleburgaz tlçesi'nde düzenlenen operasyonda, üzerlerinde ve evlerinde el bombası. silah ele geçirilen 11 kişi gözaltına alındı. Yenı MahalJe Fatih Caddesi'nde bulunan bir nargile salonunda, H.K'nin (34) çan- tasında 1 pompalı tüfek ve 3 dolu av fişeği ele ge- çirdi. Ekipler, G.D'ye ait olduğu belirtilen poşette de 1 patlayıcı TNT kahbı, 2 savunma tipi el bom- bası ve 1 aydrnlatma el bombası ele geçirdi. Y.D'nin (29) evinde, 1 av tüfeği, 4 dolu av fişeği, 1 tabanca ve tabancaya ait 5 dolu fişek ile 1 şar- jör, A.D'nin (34) evinin kömürlüğünde ise 1 ta- banca, 1 şarjör ve 14 dolufişekbulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle