23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2005 ÇARŞAMB» SÖZ OKURUN Fikret Dağhoğlu posta@cumhuriyet.coin.tr Faks.O 212 343 72 64 Amaç da belli,niyet de!..Yıl 1909. Yer îstanbul Galatasaray Sultanisi. OkulmüdüriiTevffliFikret. \usufZiyaOrtaç'ın deyımıyle, sanatta de\ hayatta dev, ahlakta dev Tevfık Fikret... Açılc, jyunsuz, maskesız Tevfık Fikret... Kara kuvvetin nerede ışık varsa üzerine yürii- düğü o dönemde, Fikret debaşansını çekemeyen- lerle, Doğu'nun Bati)a açılmış bu ük pencere- stnı sindıremeyenlerle boğuşup durmaktadır. 31 Mart Isyaıu sırasında, görevden ayrılmaya karar verdiğinde, arkasındaii 600 öğrencı, "OdÖnme- dflcçe bizdedönmeyiz'"deyıp dersleri boykot eder. Bu öğrencüenn arasoıda Vehaht AbdülmeatEfen- di'nın oğlu Şehzade FarukEfendi de vardır!.. Yıl 2005. Yer Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkuu. Gazi Mustafa Kemal'ın 1927 yılında "Van'ı bir küMr merke- n olarakgörmekistiyorum.Van Gölü sahiHerinin en güzelyerindeükokııhı weüniversitesiflemodern bir kültür şehri oluşturmak yoiunda şundiden fa- aiiyete geçiLmelidir" sözünü ve düşünü 2005 yı- lında yaşama geçiren bir bılim ınsanı, bir aydın, bır eğitimci ve diinya kataloglannda yen olan bir koleksiyoner. Ve tüm bu sıfatlan yetkinlikle taşı- yan bir Rektör-. 1909'dan 2005'e uzananyolda değişen nedir di- ye sorarsak, "Değjştim" diyenlenn dışında hıç- bir şey deyip, olayın perde önüne gelelim! Sonsuz bır emek ve çabayla özgün bir kolek- siyon oluşturacaksınız, özel meraklanruz sizi uluslararası sanat çevrelerinde söz sahibi yapa- cak, dünyanın her yerinden koşup gelen sanat ve bılim insanlan üniversitenizi bir açık hava müze- sine dönüştürecek, aldığmız her esen, attığınız her adımı belgelere dayandıracaksınız, görev yaptı- ğınız ilin eli, dili, sesi, gözü olacaksınız.. sonra da bınlerinin gözüne battıruz diye içeri atılacak- sınız! Ey! Azarlama,pazarlaına, yagma, gürleme, had bildırme ustası yöneticilerimız! Ey! Çağdaş ve demokratik çizgiden ödün ver- meyenleri boy hedefı yapan büyüklenmız! Yaşadıklanmızm ve gördüklerünizın anlam ve önemini tartmak için bir dakıka durun, soluğu- nuzu tutun ve düşünün! Cumhuriyet tarihinde ük kez bir rektör tutuklanıyor. Bir üniversite rektö- rii iki kışı tarafından kollanndan tutularak götü- rüJüyor. Birrektöryaka paça içeri aölıyor. Birrek- tör on saat ayakta tutularak sorgulanıyor. Ve o rek- törü ziyarete gelenrektörlerdidik didik aranıyor, cam arkasından görüştürülüyor, tokalaşmalanna bile ızın verilmiyor. Devlet protokolünde yeri olan rektörler, devlet geleneğı hiçe sayılarak aranıyor, ağırlanıyor! Ve tüm bu ışler mafya davalanna adı kanşanlann, emniyetı basıp adam kaçıranlann, kaçakçılık yapanlann, eroin satan- ların tutuksuz yargılandıklan Van'da gerçek- leşiyor! Olan, üîkerun gözümüz gibı korumamız gereken kişi ve kurumlanna oluyor! Olan, ülkeye oluyor! Olan, "MahpusdamındakT Yücel Rektör ün emeklerine, çabalanna ve umutlanna oluyor! Daha ne olsun? NeşeDOSTER Yeni ANAP'lı vekillerimize... Ç | ok değil buundan daha sekiz ay önce yapılan CHP kurultayında Baykal'ın partıyi sağa kaydırdıgını. partıden evileri, Kürtlen uzaklaştırdığını söyleyerek sözüm ona muhalefet ediyordunuz. îktidarlara, yönetımlere karşı muhalefet etmek her şeyden önce kişisel ikbal bekJentilerinden <ızak olmayı, onurlu ve dik durmayı gerektinr. Aradan geçen bu kısa sürede ne değişti? ANAP mı solculaştı, yoksa siz mi sağcılaştınız? Bu sorunun doğru yanıtı 1980'den sonra sıyaserte yaşanan yozlaşmanın yenı bır örneği olmanızdır. Bunun ilk örneği sizler değilsiniz.. ne yazık ki böyle giderse son örneği de siz olmayacaksınız. Hemen her seçim öncesi kapı kapı dolaşarak "Kim bize Dfyanet Işleri'nden pay verirse Alevflerin oyu onundur" diyerileri, demokratik, laüc Cumhuriyetimizin temel taşı olan Alevileri azuıhk saymaya çahşanlan en iyi Aleviler tanıyor. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da hem CHP hem de ülkemiz üzennde oynanan oyunlan yine onlar bozacaktır. Siyasetin kişisel ikbal aracı obnaktan çıkanhp topluma hizmet etmenin onurlu bir yolu olacağı günlere yeniden döneceğimiz umudu ile yıllar önce Zara'da yaşanan ve günümüze kadar kulaktan kulağa söylenen bir anıyı aktarmak istiyorum. Belki parti değiştiren siyasetçilere ders olur: Yaşh bir CHP'Ii ölüm döşeğinde yatıyormuş. Çocuklan son isteğinı sormuşlar. Bana iki beyaz kâğıtla bir kalem getirin demiş. Kâğıdın birine CHP'den istıfa ettiğini, öbürüne de Demokrat Parti'ye üyelik müracaatını yazmış, imzalamış. Çocuklan, "Ne yapıyorsun baba.. bunca yıllık CHP'lisin gıderek hem kendine hem de bize sövdürme" demişler. Bunun üzerine babanın cevabı, "Nasıl oisa ölecegim, hiç olmazsa CHP'den değil, DP'den bir kişi eksüsin" olmuş. Siyasetin yeniden ilkeh, erdemli günlere dönmesi ümidiyle... Malik Ecder ÖZDEMİR Bir pazar konseri P azar konseri TRT 2 'de her zaman olduğu gibi 11.05'tebaşladı: "Pavarotti'nin 30. Yü Gala Konseri." Ancak konser, 20. dakikasında spiker hanımın. "AKP'nin Kızıicahamam toplanüsında konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı dinleyeceksmiz!" anonsu ile kesildi. Başbakan 'ın 4 dakikalık, her zamanki hamaset sözcükleri ile dolu konuşmasının arduıdan konser kaldığı yerden devam etti. 12 dakika sonra konserin 32. dakikasında yayın ikinci kez kesildi ve Başbakan'ın yaklaşık 10 dakikalık konuşmasının ardından tekrar kaldığı yerden devam etti. TRT kurumu özerk olması ve herhangi bir siyasi partinin boyunduruğunda olmaması gereken bir yayın kurumudur. Ancak bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. TRT her zaman iktidar partisinin güdümünde bir yayıncılık politikası izlemiştir. Bu, AKP'den önceki dönemlerde de böyle idi. Ancak bu kadar küstahça bır müdahale hiçbir zaman olmamıştı. Bunun dünyanın hiçbir ülkesinde, en baskıcı rejimlerde dahi olmadığını düşünüyorum. Mesele yalrıızca TRT'nin yayın akışına müdahale etmek gibi alışılmış ve kanıksanmış bir ıptidailik değildir. Demokratik olduğunu ıddia eden ülkemde müzik dinleme özgürlüğünüz ve hakkınız zorla elinizden alınmaktadır. Eğer TRT'nin yayın ilkeleri arasında böyle bir uygulama varsa; bu demokratik ülke olma yoiunda Türkiye'nin aşması gereken bır yanJışlıktır. Murat UÇAR gİbî O İ m a k İStİVOr Emin^üUleliTuriznKİvelşadamlanD^eğitELTİD),9 # Lalelı bolgesının sorunlannı kasım aymda kamu, yerel yönetim ve srvil toplum örgütlerinin gündemine taşıyacak. ELTİD Başkanı Mehmet Zelzele, Laleli'nin Taksim Talim- hane bölgesi gibi olması gerektigini vurgulayarak bu konuda kendilerine söz veren Istanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanı Kadir Topbaş'm gerekli çalışmalan başlatmasını istedi. Laleli'deki birçok sokakta aydınlatma olmadığını ve bu bölgelerde kapkaç olaylannın yoğunlaştığını belirterek bölgedeki kaldınmların, 3 sıra araçiar veya mağaza sahipleri- nin mallannı kaldınmda sergilemeleri nedeniyle işgal edilmesini eleştirdi. Zelzele, Laleli'nin, Istanbul'un ortasında tek taş pırlanta oldugunu vurgulayarak burantn bir an önce hak ettiği yeri bulmasını istedi. (GÖKÇE UYGUN) 'Bayram değil seyran değil../ ayın Cumhurbaşkanı yerinde bir ka- rarla bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna tüm rektörlen çağırdı. Muhabir, Başbakan'a "Cum- hurbaşkanı'nın bu davramşuıa ne diye- ceksiniz"* sorusunu yönelttı. Başba- kan'ın verdiğı yanıt, "Bayram değil, sey- ran değiL." sözü oldu.83 yaşuıdayım. Cumhunyet tanhınde hiçbir başbakan Cumhunyete ve bayramına böyle dil uzatmadı.Adeta suçüstü yapılan ve ta- kıyye ile de düzeltüemeyen bu gafla ık- tidar gerçek yüzünü bir kere daha su yü- züne çıkardı. Neredesiniz gerçek aydın- lar, shil toplum örgütleri, Büyük Ata'nın, devrimleri ve Cumhuriyeti emanet ettiği gençler, bu açık saldınyı da yanıtsız mı bırakacaksuuz? ismailDİRESEANELl Nereye? Bütün venler; bır kuşatma ve boğma, birbi- rine düşürme, parçalama, ulus devletin yok olup azınlık ve kendi kendını aşağılatma politıkasına, hem de adil ohnayan bır seçimle oluşturulmuş bir hükümet eliyle sözde de- mokratikleşmek adına kurumlanmıza dayatıl- makta oldugunu göstermektedir. Dış güdüm- lü politıkalara dur dıyecek kurum ve kuruluş- lann çanına ot tıkayarak, adeta elıru kolunu bağlayarak devletimiz yıkılışa, yok oluşun yol belgesınde nasü paylaşılacağinın açık ve- rileri olduğu halde; halkın bılgılendırümeme- siyle kurum ve kuruluşlar sessızce bu hayâsız gidışe ortak olmaktadır. flgili kuruluşlann kendı içinde duruma dur dıyecek aşamalı ko- şullar düşünülürken; sağlıkh ilerişim gerekü- dir. Amaç tam bağımsızlık ıçin bağımsız ekonomi ve güçlenmedir. Bu hükümet ve GB ile asla gerçekleşemez. "Dur bakaB nofcek?" dememek için birleşmeden yana davranalun. Mehmet EminGÜRLEK TürkTelekom'un Yeni Tarifesi Türk Telekom'un en düşük hız 512 ola- cak ve %100 ucuzlayacak demesı her- kesı çok sevındırmıştı. Fakat yapılan açık- lamada olayın tam tersi olduğu ve tekelci mantığı ile yaklaşıldığı ortaya çıkmışur. Oluşan fıyatlar şöyledir. 512 3 gb 29 YTL, 512 6 gb49 ytl, 512 9 gb 69 ytl, 512 sınır- sız 99 ytl. Şımdi bu durumda önceden her kesimin kullanabüdiği 49 YTL'lik sınırsız internet 99 YTL olmuştur ve insanlan ko- talı kullanmaya zorlanmıştır. tntemet ve haber alma özgürlüklerimiz sınırlanmış olup artık sınırsızı nterneü her kesimin elinden ahnıp sadece zengin olan kesimin eline verilmıştir. Bu olaydan herkes rahat- sızhk duymaktadır. Tekelci zihniyet ve da- ha çok fakir olan vatandaşı sömürmek ve mağdur etmek için hazırlanmış bir tarifedir. Sayın Hikmet Çetinkaya, güzel soru, "Nedeo susuvvrsunuz, neden ağ- zuuzı bıçak açnujor?" Soru kıme ya da kimlere bilmiyorum ama.. ben bir birey olarak düşüncelerimi, isteklerimi yazmak istedim. Nerede açahm ağzımızı? Kime açalım? Öncü kim? Hangi siyasi parti? Hangi örgüt? Kimin arkasında duracağı- mızı şaşırdık. CHP yok, SHP yok, DSP yok. Bugün seçim olsa oyumuzu kime ve- receğiz? Baykal çok hatalar yaptı. AKP ile ortak kararlar aldı ve imzaladı. Bizlerin gü- venini sarstı, hatta yok etti. Kurultay'da ne olur bilmem ama yeni birileri gerekir; gü- venimizi kazanacak birisi, ruhumuzu te- tikleyecek, bize eski günlerin kınlmış şev- kini yeniden kazandıracak, özden sözden şaşmayan, ruhu sanJmamış, kokuşmamış bi- risi. Var mı? Hemen geçelim arkasına, ka- le gibi duralım. Taksim'e çıkalım, Anka- ra'yayürüyelim... Varmı?Tepkilerimiilet- mek adına her akşam TV'lere attığım ma- illerin haddi hesabı yok. Avrasya TV'de her akşam Mustafa Balbav'ı izliyorum. Emin Çölaşan bile CHP'ye oyumu zoraki ver- dım diyor. Yazık değil mi bize? Emeklerimize? Yazık değil mi sizlere, mü- cadelenıze, mücadelemize, yediğimiz da- Sayın Toktamış Ateşze\kle okuduğum sevgili öğretmenlenmdenbiri... Saygıdeğer hocamın karşı görüşlere aşınya kaçan hoşgörü anlayışuu da, zaman zaman duygusala kaçan eleştirilerini de hoş görenlerdenim. Geçenlerde, "Okur köşesi bana karşı mı haarlandı diye düşünüyorum" demesıni de; (aşın hoşgörülü bır insan ohnası nedeniyle, yadırgamakla bırUkte) hoşgörebıhniştim. Ancak, hocam beni bağışlasın; 25.10.2005 tarihli "YÖKve Yücel AjJan* başlıklı yazı hoşgörülecek gibi değil... Saygıdeğer bir üniversite rektörünün; kasten, çok çirkin ve utanılacak derecede aşağılayıcı bir yöntemle tutuklanışını, en azından bir cümleyle kınamasuu beklerdım. Aynca, bu olayın gerçek nedeninin, laik Atatürkçü kesime gözdağı vermek oldugunu, 77 rektörün yanı sıra halkın büyük çoğunluğu fark etmişken, Sayuı Hocam'ın fark etmemek gibi bir lüksü olmadığını düşünüyorum. YÖK'e karşı olması; bu gerçeği vurgulamasına engel teşkil etmemeliydi. Keşke de ılk karannda direnip bu konuyu hiç yazmasaymış... Ali İhsan ÖZERDEN yaklaryanımıza kârmı kaldı, demirparmak- lıklar ardında geçirilen günler boşuna mıy- dı ? Beden acısı geçiyor, unutuluyor.. ya ru- hun acısı? Özlemler? Aynlıklar? Kayıplar? Yitip giden zamanlar? CHP ile AKP işbir- liği yapsın diye miydi? Türidye'yı böyle gör- mek için miydi?Sandık hariç yol gösterin, sandığa daha zaman var. Ondan sonra ya- püması gerekenlerdeki öncû'yü gösterin. Bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. Bir- çok insan benim gibi aynı dertten musta- rip. Geçen akşam Mustafa Balbay, Metal Iş SendikaBaşkanı, Avrasya TV'de canlı ya- yında sorulan cevaphyorlar, yaklaşık, kı- sacaaynı sorulan sordum.. Yanıt: Sandık... Biliyorum sandık da.. daha önce ne yapa- biliriz? Günden güne kötüye gidiyoruz.Ha- yatta en kötü şeylerden birisi güvensiztikîn- sanlann güvenmeye ihtiyacı var.Kime?Na- sü? Ne zaman? Saygılanmla. KebireAKIN AVRUPA'DAN GÜRAY ÖZ TaşbrYerMenOynayr I» Şu küresel dünyada nerede, ne oluyorsa bizi il- gilendirir. Ama Almanya'da olup bitenler bizi daha fazla ilgilendirir. Almanya, tarihimizin hemen hemen her döneminde etkin bir rol oynadı. Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Ittihat Terakki yöneti- mi ile Almanya'nın yakın ilişkisi artık bir tür pop- kültür malzemesidir. Almanya, Türkiye'ye "Enver- land" (Enver'in Ülkesi) adını vermişti. Savaşa sü- rüklenişirnizin, bu inatçı, mücadeteci ama zararlı kah- ramanının, bir gece yansı iki Alman zırhlısının Bo- ğazlar'dan geçmesine izin vermesiyle, bir kader ha- line geldiği hep hikâye edilir. O dönemdeki sıkı ve tuhaf ifişkinin, bugün önüne diktiği sorunlaria Tür- kiye hâlâ boğuşur durur. Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler'den gönde- rilen 1.760.000 altın rubleyle Almanya'dan 26 uçak ve silah alındığını tarihler yazıyor. Bu uçaklann ve diğer malzemenin Türkiye'ye gelip gelmediği meç- huldür. Kıl payı kurtulduğumuz İkinci Dünya Sava- şı'ndan sonrası ise iki farklı Almanya ile Türkiye'nin hikâyesiydi. Almanyalardan birisi ile NATO mütte- fiki olduk. Diğeri resmi düşmandı. "Dostumuz" olan Almanya, 60'larda, duraklayan ekonomisi için ucuz işçiyi bizde buldu. Işçileri yıllarca çalıştırmış ve ba- şından atmaya niyetlendiyse de atamamıştır. Eme- ğin serbest dolaşımının en karartı muhalifi bu ne- denle Almanya'dır. • • • Bundan sonrası, Avrupa'nın ve Almanya'nın Tür- kiye üzerinde etkisinin, tıpkı Birinci Dünya Savaşı yıllannda olduğu gibi hızla arttığı yıllardır. AB'nin lo- komotifi Almanya, Türkiye'ye dayatlan pek çok ka- bul edilemez koşulun sözcüsüdür. Şimdi de aba- sopa politikasının somutlaştığı ülkelerden birisidir. Muhafazakâr Merkel sopaysa, sosyal demokrat Schröder aba rolüne soyunmuştur. • • • Almanya'da taşlar yerinden oynadı. Taşlann ye- rinden oynamasının nedeni, Sosyal Demokrat-Ye- şil koalisyonunun sosyal hakları ortadan kaldıran, (şsizleri üç kuruşa mahkûm eden politikaJanydı. Se- çimlerde bu nedenle ne muhafazakâriar ne de sos- yaJ demokratlartek başlanna çoğunluk olmayı ba- şarabildiler. Keskinleşen muhalefetin sesi Sol Par- ti, parfamentoya 54 mıllervekiliyle gırdi. Muhafaza- kârlar ve "sosyal demokratlar" sermayenin ve medyanın desteğini alarak Büyük Koalisyon kur- maya karar verdiler. Birbirlerine "rakip" olduklan söylenen partilerin rakip değil ortak olduğu ortaya çıktı. Geçmişin ağır yükü, çaJışanlara ihanetin ağırbedeli, durumu kur- tarmak isteyen bazı SPD'lilerin vicdanını rahatsız etmiş olmalı; sol kanat parti yönetimine isyan et- ti. SPD'nin sol kanadı, Parti Genel Sekreteriiği'ne kendi adayıAndrea Nahtes'i önerdi ve seçtirdi. Baş- bakan Yardımcılığı'na hazırlanan ve büyük bir he- vesle koalisyon görüşmelerini yürüten, seçim ön- cesi itiraz ettiği her şeyi kabul etmeye hazırianan, SPD'nin "gururiu" başkanı Müntefering'etekyol kaldı; çekilmek! Çekileceğini açıkiadı; zayrflamış, süzülmüş, üz- gün ve kızgın. Şimdi Büyük Koalisyon tehlikeye gir- di. Alman sermayesi ve medyası telaş içinde. Ya sol kanat etkin olur, vergileri arttıran, açıklan hal- ka yükleyen koalisyon protokolünü bozarsa! Peki, bütün bunlar bizi neden ilgilendiriyor? Baştan söylemiştim. Almanya'da olup biten her şey bizi ilgilendirir. Almanya, bizim tarihimizin ka- ra bulutlarla kaplı zamanlannda hep etkin olmuş bir ülkedir. AB'nin ülkemizin başına diktiği bekçi- lerdendir. Bu durumun değişebilmesi, AJmanya'da ve Türkiye'de polrtikalann değişmesine bağlıdır. Kolay değil, ama insan umutlanıyor işte! e-posta: guray.oz(â cumhuriyet.com.tr SÖYLEV'i yeniden okııma Bir güzel işe başladığımız kamsındayız. As- sos ve Cevresi Kültür ve Sanat Vakfi ola- rak, evrensel değerlere ulaşıp, sahip çıkmak gerekriğine inamyoruz. Geçtiğımiz yıl Saym Prof. Mesut Önen öncülüğünde Atatürk'ün SÖYLEV'ini okumaya başladık. Okuduğu- muz yer,1947'de yapılmış taş bir okul bina- sı. Bugün vakfımızın merkezi olan bina 1965'te, okulun genç öğretmeninin çabala- nyla bir sahne eklenerek onanlmış. Köy ço- cuklan Vatan Yahut Silistre'yi sahnelemiş- ler. O öğretmen şimdi Bademli köyünün Muhtan Prof. Ajlan Akbulut ve o çocuklar da azalan. Işte böyle bir cumhuriyet öyküsü şahticrff'j hir Irny çnrjıgıijy&iı köylü kadın da okudu SÖYLEV'İ. Hıfia To- puz'un anılanm dinlerken yaşh gözleriyle iç çekip gülümsüyordu yaşlılar; belki de zor ama güzel günleri anımsayarak. 6 yıl süre- cek olan proje, bu yıl da köylülerin, gazeteci ve öğretim görevlilerinin kahlımıyla, 5 Ka- sım 2005 Cumartesi günü, aynı sahnede gerçekleşecek. SÖYLEV'İ Yeniden Okuma eylemimiz, Assos Vakfı olarak başlarhğımız "Haürianıahsın'' başlıklı ve bir yurttaş hare- ketıne dönüşmesini dilediğimiz projeye çok yakıştı ve onunla birleşti. Manifestomuzda "unutmak yitirmektir'' demiştik. Yeşim AKBULUT O Ş U L L A R Cumhuriyet, sayfalannı CUMOK'lara açtu "Söz Okururt"sayfamızdayayın Ukelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirüe- reyer veriyoruz, CVMOK'lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülkeyayın yaşamına yepyeni katkı- larda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin ye- rel ve genel sorunlannıyansıtmakta önemli işlev- ler üsüeneceklerine inantyoruz. ADD ve ÇYDD 'nin var oluşlanm hızlandıracak ilerişim ağının "Söz Okurun " sayfasmda gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirüerinizi beküyoruz. posta@cumhuriyet.com. tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 ŞişMstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20hat) Faks: (0/212) 343 72 64
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle