Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2005 ÇARŞAMBA
SÖZ OKURUN
Fikret Dağboğlu
posta@cumhuriyet.com.tr
Faks:0 212 513 90 98
Yüıudiler ve Ermeniler
M
ayıs ayından beri Türkiye'nin gün-
demine oturan ve çeidşmelere yol
açan Imparatoriuğun Son Dönemin-
de Osmanh ErmenilerL. konferansı Bilgi Üni-
vesitesi'nde yapıldı (24-25 Eylül). Önce, Ada-
Jet Bakanı'nın gözdağı veren konuşması kon-
feransm erteknmesinde belirieyki rol oynadı.
Sonra anlamsız ve gereksiz bir yargı karannm
aşıimasrvla sorun çözübniiş oJdu. Konferansuı
yapılmaa da iyi oldu ve gergm hava da dagıl-
dı. Bu konferans neden bu kadar gürültü ko-
pardı? Çünkü bu konferansı düzenleyenlerin
ve buraya konuşmacı olarak katılanların, öte-
den beri söylediklerinı yıneleyecekleri zaten
bilüıiyordu. Zaten konferans da bu hava için-
de geçti. Bu nedenle sayın katılımcıların bu
konudaki tezleri, savunduklan düşünceler ka-
muoyuna hiç de yabancı değil. Konferansuı
bu denli çalkantıya yol açması, tek sesli olu-
şundan kaynaklanmaktadır. Yalnız konuşma-
cılann değil, dinleyicilerin bile büyük bir giz-
lilik içinde belirlenmesi tepkileri de birlikte
getirmiştir. Demokrasiye, insan haklarına,
akademik özgürlüğe büyük değer verdikleri-
ne inandığımız sayın meslektaşlanmızın böy-
le tek sesli bir tutum içine girmelerini anla-
maya olanak yoktur. Bilinen tezlerine en ufak
bir "müdahaİe"ye izin verilmemesi ve söz
söylemek isteyenlere hakaret edilmesi de ay-
nca üzerinde durulması gereken bir rutum-
dur. Asıl üzerinde durmak istediğim, Alman
Yahudi soykınmı ile Ermeni tehciri arasında
kurulmak istenen bağlantıdır. Acaba hangi
Yahudi örgütünün tüzüğünde şöyle bir madde
yer alıyordu: Her iiye keodi kesesinden silah-
lanmabdır, bunun için bir alnpatlar ve bir
süngü sağLamahdır_ Her üye üzerinde daima
silah taşımalıdır. Yıne acaba hangi Yahudi ör-
gürü AJJman halkına karşı örgütlü ve silahlı
eyleme kalkışmıştır? Anadolu Ermeniliğini
astl mahveden, tüzülderinde yukandaki mad-
delerin yer aldığı Ermeni komıtelerıdır. On-
larca Türk diplomatını katledenler de bu ko-
miteci ruhu ve zihniyetidir. Bu konferans, 12
Eylül'den beri bocalayan, nereye yaslanacağı-
na bir türlü karar veremeyen aydınlanmıznı
bir çıkmazıdır.
ZekiARIKAN
'Ulus' olmak
S
evgili Cumhuriyet okurlan, bu yaayı
okuyan tüm okurlar! Bugün benimle bi-
raz akıl sporu yapar mısuıız? Ben, Tür-
kiye Cumhuriyetı vatandaşı kimliğimle yak-
laşık ellı sekiz yıldır bu ülkenin havasuıı so-
luyor, suyunu içiyor, bu ülkede yaşıyorum.
Bu ülke ve Türk Ulusu için var gücümle ça-
lıştun, olanaklar ölçüsünde de çalışmaya de-
vam ediyorum, kısacası bu ülkeyi seviyorum.
Tabıi sizler de seviyorsunuz. 'Bfe' tanımını
bırakıp 'ben' diyenlerden fazla. Bu ülke yok-
luklardan, yoktan geliyor. Dedemi, babamı ve
anlattıklannı dinledim. Kendi yaşadıklanmı
biliyorum. O sıkıntüan bu ülkenin kalkınma-
sı, TÜPRAŞ, TELEKOM, ERDEMİR, SÜ-
MERBANK, ET BALIK KURUMU, SÜT
ENDÜSTRlSt KURUMU, SEYDİŞEHlR
ALÜMÎNYUM vb. bir sürü kurumlan kur-
mak için çektim.. her öğun bir lokma az ye-
dim. Benim gibiler açlığa, yokluğa gık deme-
den raa oldular. Çünİdi 'ulus' olrnak, kendi
sanayisini kurmaktan geçiyordu. Öyle de ol-
du. Ama, Yüreğim yanıyor! Satış işlemi ta-
mamlandıktan sonra telefonumu kapataca-
ğım. Kablolu TV'den çıkacağım. Benden al-
dığı paralarla bize olan borcunu ödemesine
ket vuracağım.
Hüseyin ALTUN
Özelleştirmeler
T
ürkiye'de hükümet, enerji kaynaklan-
nı, hava ve deniz limanlannı hızla
özelleştirmektedir. Örneğin 12 Ağus-
tos'ta Mersin Limanı ihalesi, Türk firması ve
yabancı ortağı tarafından kazanılmış. Akde-
niz'in ve Türkiye'nin çok önemli bir limanı,
özelleştirildiği andan itibaren, Türkiye'nin ve
Türk halkının varüğı olarak sayümaması ge-
rekir ki; bu durum sermaye denen üretim
faktörünün, getirilerin büyüklüğü karşısında-
ki aşın esnek oluşundan ortaya çıkar. Bugün
bir yabancı ortakla Mersin LimanTnı devlet-
ten devralan yerel sermayenin amacı, şu an
için liman işletmelerinin getirilerini elde et-
mektir. Ancak bir sonraki dönemde ışletim
getirileri yerine hisselerin satış getirilerini ca-
zip bulabilir. Satış, ulusal sermaye yerine,
açık ya da gizli ortaklı yabancı sermaye ola-
bilir. Böylece, liman tamamen yabancı ser-
mayenin ehne geçebilir. Tamammı ele geçi-
rebilecek yabancı sermaye, limanı bağlı ol-
duğu devlet, devletler, çıkar gruplan, tekeller
adına kullanabiür. Yerli sermaye, yabancı
yatuımlann bu denli kontrolsüz olarak Tür-
kiye ekonomisini ele geçirmesine göz yum-
makta devam ederse, yakın bir gelecekte pi-
yasadan süinecektir.
Selma SOYAK
Bir öğretmen sesleniyor \ Eleştiriden kaçış
Ben Van'ın kenar mahallelerinin bırinde olan Tunca Uras Ilköğretim
Okulu'nda sınıf öğretmenı olarak gÖre\r
yapıyorum. Daha önce baş-
latılan "Kardeş Okul Projesi" sayesınde kıtaplıklanmız oldu, fakat iki
yıldır sadece tahta yığuıından ıbaretler. Raflannı kıtaplardan zıyade
toz zerreciklen ve örümcek ağlan kaplamış. Hayata zaten gerıden
başlayan bu çocuklann okumaya ıhtiyaçlan var. Sizin okuduklannızı
onlar da okumak ıstıyorlar. Bu onlann en doğal ve vazgeçilmez hak-
kı. Çok şey değil, sadece o haklarını istiyorlar. Bız okutmak ıstıyoruz,
onlar da okumak. Sokaklarda yamalı elbıselerle dolaşan, ayakkabı
boyamaktan siyahlaşmış ellerinde kitap okuyan öğrenciler görmeyı
ve o okunan kitaplardan birinın de sızın kıtabınız olmasını istiyorsa-
nız boş raflara bir kitap da siz yollayın. Gelin şimdı bilgi ağaçlan
dikelim ki ilende gölgesinde bannacak bir yerimiz olsun. Şimdiden
ilgıleriniz için teşekkür ederim....
Yakup TEKİNTANĞAÇ
uç yıldır iktidarda bulunan AKP'nin hiçbir eleştiriye tahammülü
yok. Hükümeh ve partıyı eleştırenler, öğrencıyse "saygBE",
köylüyse "açgözlü", sendikaysa "anarşist", sıyasi partı lıderiyse
"siyasi terbiyesiz"*, köşe yazanysa "şizofren" olarak "AKP tarzT bir
sınıılandınlmaya tabi futuldular. Ancak AKP'ye göre tüm bu
eleştınler olumsuz eleştirilerdır. Partililer olumlu eleştiriye her
zaman açık olduklannı dile getirmekteler, ama olumlu eleştiri
dedıklen şey sermaye basınındakı bırkaç köşe yazannın
pohpohlamalanndan başka bir şey değil. Kısacası AKP övgü
sevıyor, eleştiri sevmıyor, eleştirene de sövüyor. Son olarak bir
Amenkan gazetesinde yer alan eleştiriye Başbakan'ın duyduğu öfke
insanın aklına Nasrettin Hoca'nın "KazaıT hikâyesini getiriyor.
Hakkında övgüler yağdırdığı zaman inanıhr olan gazeteler, "Kazan
öldü" dediklen anda inandıncılıklannı kaybediyorlar.
BaşaröZTÜRK
'Demokrasi
Oyunu'
Toplum Gönüllüleri V'akfi, Avrupa
Birtigi'nin "Demokrasi vc İnsan
Haklan İçin Avrupa Girişimi Mik-
ro Proje ProgramT kapsamında
desteklenen "Demokrasi ve Hakla-
runız Projesi
rı
ni yürütüyor. Geçen
yd ekim ayında uygulanmava başla-
nan proje kapsamında 12-15 ve 17-
25 yaş gnıbundaki gençlerin de-
mokrauk değerler ve insan haklan
konusundald bilinç ve duyarhhkla-
ruım arttınlması hedefleniyor. Te-
mel ilkesi "eşittik, özgürlük. adalet,
bukukun üsrünlüğü, banş, hoşgö-
rü, farkbhklara sa>gj. sorumluluk,
katüımcıhk" olarak belirlenen "De-
mokrasi OyunıTnda eğlenceü, ilgi
çekki ve hayal gücünü harekete ge-
çiren bir oyun yaraülması hedefle-
nhor. Demokrasi Oyunu beffi ku-
rallarla o>nanan dama. ta\1a veya
satranç gibi ojnanıyor. Proje kap-
samında gönüllü ve egrtmcn eğrami
çalışmalan da aynca yürütühiyor.
Gönüllü eğitim programı 7-9
Ekim'de Samsun'da, 14-16 Eldm'de
de Diyarbakır'da gerçekleştirilecek.
(www.demokrasLtog.org.tr)
AVRUPA'DAN
l Oral Çahşlar Bey, yazısında magazincılerin dünyasma el
atmış.Popüler kültür adını verdikleri magazin zırvalığından
habersiz kahnak zaten pek mümkün değil.Vıcık vıcık magazm
soytanlanndan şikâyetçi olsanız,canım bunlar gelişmiş
toplumlarda da ilgi görüyor diye savunmaya geçiyor reyting
canavarlan.Durum ne olursa olsun,kişi kim olursa olsun
magazinden haberdar olmak başka; günlerce,haftalarca
kahrolası bir boşanma olayı ile yatıp kalkmak başka şeylerdir.
Gelişmiş ülkelerin popüler kültür saçmalığıyla ilişkisi nasıl
olursa olsun,bizim gibi açlığın, fakirliğin,işsizliğin kol gezdiği
bir memleketüı, sanatçı geçinenlerinin boşanmalannı ve
aşklarını tam bir ay boyunca tartışmak gibi bir lüksü olamaz
herhalde.Kaldı ki aç gözlü magazin programlannın bile artık
ilgilenmediği bir konuyu bir ay sonra ciddi bir gazetenin
köşesinde tekrar tartışmaya açmak hangi akla hizmet etmek
oluyor, bunu anlamak mesele...
Emin BÜLBÜL
• Prof. Dr. Sayın Suna Kili'nin 28.09.2005
tarihli gazetenizin 2. sayfasmda yer alan
"Aydın Muhafazakâriık" başlıklı yazısı
üzerine... Saym Kilı yazısının bazı
bölümlerinde aşağıdaki ifadelere yer vermişti:
"^.Ülkemizde aydın-muhafazakâr görüş hemen
hemen hiç temsil edilmemektedir. Gerçek
şudur ki: bu görüş ya da düşün akımı
ülkemizde güçsüz ve yetersiz bir konumdadır."
"Ülkemizde muhafazakâriık ve gericilik
arasmda çok ince bir çizgi vardır." "Aydm
muhafazakâr bir siyasal parti rejim
tartışmasına girmez. Devletin lâik otoritesûü
tarüşmasız kabul eder_ tngUtere'de
Muhafazakâr Parti, rejimi ve devletin çağdaş
özeüiklerini tarûşmıyor."
Sayın Kili; bir düşünce hem muhafazakâr hem
aydm olabilir mi? Muhafazakâriık genel
anlamıyla bir tabudur ve dogmalar bütünüdür.
Klasik yapıdadır ve durağandır. Sınırlıdır.
Geçmışe duyulan özlem ve geçmişı aym
doğalhğıyla yaşamaktır. Bu görüş sınır
tanımayan ve özgün olan aydm düşünceyle
tezat teşkil eder. Çağdaş düşünceyi ve
dolayısıyla aydınlığı tamamen reddeder.
Sanatm içine tüküren bir muhafazakâr aydm
mıdır? Ülkemizde maalesef muhafazakâriık ile
gericilik iç içedir. Gericilik, muhafazakârhğın
içinde kök salarak yaşamaktadır. Aydın-
muhafazakâr geçinenler de bu ülkede. siyasi
çıkarlan doğrultusunda rejim tartışmasını
başlatanlar değil midir? 1500 yıl öncesini aynı
şekilde geri getirmeyi savunan bir düşünce
aydın olabilir mi?
Ayhan DAYAN
P
O
Cumhuriyet, sayfalarım CUMOK'lara açtu "Söz
Okurun " sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm
haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer
veriyoruz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek
sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda
bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel
sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstlenecek-
• Saym Faik FALAY (Cumhuriyet
Gazetesi Briç Köşesi Yazan) Briç
sporunu, sosyal olaylarla. güncel
konularla bağdaştırarak ele
almanızdan se\'inç duydum. Briç
oynayan kişi, içinde yaşadığı
toplumun, ülkenin ve tüm insanlığın
mutluluğu için çaba göstermeli. tavır
almalıdır. Üretken olmalıdır. tlk
yazınızda Damat Ferit'ın de briç
oynarken karar imzaladığını
açıkladınız. Oku>iınca şaşırdım.
Düşünüp, karar verip uygulama olan
briç sporu ile yerli işbirlikçiler ikinci
paragraftaki anlayış doğrultusunda
eğitilebilirler mi? Her bakımdan
bağımsız. özgür olan. sığınmacı kafa
yapısındaki kişiye göre daha iyi briç
oynar diyebilir miyiz?
Dış ülkeye yanşmaya gitmek için
yardım umuduyla gittiğimiz genel
müdür tipleri şimdi de var. Kaç
ilimizde Gençlik ve Spor tl
Müdürlüğü bünyesinde il temsilciliği
var, federasyon temsilciliği var,
merak ediyorum... Kaçı zamanında
bütçe ve program yapıp verdi?
Aşağıdan \oıkanya yapılanma ve her
kademede görevini tam yapan
kişilerle gelişme ve çoğalma olacak.
Doğrunun da doğrusu yüzde yüz olan
oyun durumlan hakkındakı
açıklamalannız için teşekkür eder,
saygılar sunanm.
Çetin ARDIÇ
lerine inamyoruz. ADD ve ÇYDD 'nin var oluşlanm
hızlandıracak iletişim ağının "Söz Okurun " sayfasmda
gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu
aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz.
# Sayuı Zileli,
Radyo konuşmanızda hükümet
için "Bu masaya ne olursa
olsun oruracaklar. Ellerindeki
tek da\ anak bu masadan
kalknıamak" dediniz ve 3
Ekim'de de, sonrasında da
AB'ye taviz verikneye
devam edileceğini belirtriniz.
Benim aklıma başka bir şey
geliyor. îster misiniz, bu
kabul edüemez tavizler
nedeniyle zaten AB'ye karşı
hale gelmek üzere olan
kamuoyu paralelinde.
birdenbire masadan
kalksınlar ve kahraman
olsunlar (3 Ekim'de veya
sonra). Zaten kendi
soktuklan bu rezil durumdan
bizi kurtaran, kurtancı,
milliyetçi hükümet
konumuna geçsinler. AB'ye
gerçekten giremeyeceğimizi
bildikleri ve esasen ideolojik
olarak zaten istemedikleri bir
masadan iyi bir zamanlama
ile yurtsever gibi kalkarak
kahraman olabilirler mi? Hiç
böyle düşünmüş müydünüz?
Av. Kamil ÖZBASAN
posta((i cumhurivet.com.tr Mektup Adresi: Türkocağı
Cad. 39/41 Cağaloğlu/İSTANBUL Faks: 0212 513 90 98
_J
GURAY OZ
Fili Yuttu Bir Yılan
Şu Avrupa Biriiği macerasında yalan rüzgârtannın
etkisinden kendimizi bir türlü kurtaramadık.
Gözümüzü hangi manşete çevirsek bir yalan sıntıyor.
Yalan yalanı doğuruyor. Bir yalana azıcık yüz
verdiğinizde, onun devamına katlanmak boynunuzun
borcu oluyor.
Diyorlar ki, "Avrupa Birtiği Türkiye ile tam üyelik
amacıyla 'müzakerelere' başlama karan aldı." öyle
kaba bir yalan ki bu, bütün sonraki yalanlann anası
dense yeridir. Türkiye AB ile bir şeyi "müzakere
edecek", yani tartışacak mı? Hayır! Türkiye'nin
AB'nin isteklerini yerine getirip getirmediğinin
bakılmasına, yapılanların gözden geçirilmesine,
oldu ya da olmadı denilmesine müzakere diyorlar.
Müzakere falan yok.
Dikte ve denetim var.
• • •
Sonra başka birya/anı gözünüzün içine sokuyoriar.
Bu "Türkiye'de demokrasiABsayesindegelişiyor"
yalanıdır. Bu yalana inanmak için, önce Türkiye'de
demokrasi olduğuna inanmanız gerekiyor. ömeğin,
iktidar partisine, medyaya, memurların sendikal
haklan konusunda, işçi sendikalarının 12 Eylül'de
budanmış haklan konusunda soru sormamalısınız.
Eğer bugün bazı demokratik haklardan söz
edebiliyorsak, on yıllar boyunca işçilerin, köylülerin,
gençlerin aralıksız sürdürdükleri mücadelelerinin
sonucudur, dememelisıniz. Aman efendim, hiçbir
şekilde dikkate alınmaması gereken, modası geçmiş
iç dinamikten söz ediyorsunuz.
Şu küresel çağda ne boş laf.
• • •
Ya şu yalana ne dersiniz?
"Türkiye AB ile müzakerelere birbaşlasın, halkin
refahı artacak, işçiler iş bulacak, sosyal haklar
artacak..." Yapmayın be kardeşler. AB'de her gün
biraz daha semiren tekel patronlandır, onlann yüksek
maaşlı menajerteridir.
Bu ülkelerde işçilerin durumu hiç iyi değildir. On-
on beş yıldır sıfır zamla yaşıyorlar, net gelirieri sürekli
düşüyor. Sağlıkta geçen yıllan arar hale geldiler. Hele
doğu Almanya'da beş kuruşluk ekmek iki liraya satılır
oldu. Her geçen gün bir hakları daha ellerinden
alınıyor. Haftalık çalışma saatleri 35'ten 40'a, 45'e
çıktı. Patronlar işten atmada sınırsız özgürlük
peşindeler.
Yapmayın, gazetelerinizin manşetlerini yalanlarla
süslemeyin. Fili yılana yurturmayın. "Müzakere"
yalanı, "refah" yalanına, refah yalanı AB'nin bir
"uygartık projesi" olduğu yalanına çıkıyor.
Değildir be kardeşler.
AB, Fransızların, Hollandalıların reddettiği
anayasada açıkça yazıldığı gibi, sağa sola askeri
güçler gönderebilme yeteneğine bir an önce sahip
olmak istiyor. IhtiyarAvrupa, ABD'nin "atak" politikası
karşısında neredeyse aşağılık kompleksine
kapılacak. Unutmayın, Avrupa, emperyalizmin
anavatanıdır. Şimdi dünyanın başında boza pişiren
ABD, Avrupa emperyalizminin çocuğudur. AB,
ihtiyar Avrupa'nın yeniden o eski günlere dönme,
geri kaldığı paylaşım rekabetine yeniden katılma
projesidir. Emperyalist bir projedir kısacası.
Bunu bilmeyen yoktur ya; gerçekler, haberlerı
toplayanlardan yazıişleri müdürlerine, genel yayın
yönetmenlerine ve medya patronlarına uzanan
yolda değişiveriyor. O zevkten "dört köşe olmuş"
yazarlan ise hiç sormayın!
Ama bir gerçek artık gızlenemeyecek.
"Müzakere" belgesine "hazmetme" maddesi
koydular. Hazmedecekler! Hazmedemezlerse, artık
ne yapacaklar, onu bilmiyorum.
Ne yapacaklarsa, yedikten sonra yapacakları
kesindir.
e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr
CUMOK
"Cumhuriyet Okuru". tki güzel sözcükten
oluşan bir tamlama.
"CUMOK"... Sözcüklerin engüzeli... Tek
sözcükle güzel tamlama.
CUMOK'u CUMOK yapan bu tamlamanın
birinci sözcüğüdür. CUMOK olabilmenin tek
koşulu da Cumhuriyet gazetesinın var
oluşudur. CUMOK oluşumlannın birincil
hedefi, varoluşlannm nedeni olan
Cumhuriyet gazetesi'nı korumak, kollamak,
yaşatmak ve elden gelen desteği vermektir.
Çünkü O. Emperyalizme karşı savaşüarak
kazanılmış ulusal bağunsızhğın, halkçı bir
demokrasinin, insanca yaşamanın, toplumsal
adaletin yılmaz saMinucusu", "Cumhurijet'in
ve Cumhuri\etçilik"in kalesidir.
Çünkü O, "Cumhuriyet Devrimi Ukelerini
savunarak, laik-demokratik hukuk devletini
vıknıaya çalışan şer ku\~vetlere karşı mücadele
etmektedir."
Çünkü O, "Atatürk Devrim ve ilkelerinin açtığı
'Aydınlanma' yohında, akhn bağnazfaktan,
bilnnin dinden bağınısızlaşnıası, laikUk
ilkesinin toplumca benimsenmesi için
çabalanıaktadır."
Çünkü O, u
İnsan haklan ve temel özgüriükleri,
demokrasinin e\Tensel anayasal
kurallannı benimsemektedir. Kalkmmış,
gönençli bir ulus amacına ancak, ulusal
bağımsızlığa sahip bir yurt üzerinde
oluşulacağmı kesinlikle bilmektcdir."
"Geleneksel bağunsıztağuıdan ve toplumsal
etkinliğinden ödün vermeden Cumhuriyet
gazetesinin yayın yaşamını daha sağuklı bir
biçimde sürdürmesini sağlamak"ta birleşen
CUMOK'lar. gazetemize ıkı yoldan destek
vermektedir. Biri saüşını arttınna çahşmalan.
diğeri ise 1993 'te kuruhnuş olan Cumhuriyet
Vakfi'nı güçlendirme, bağışlarla destekleme
çabalandır. Ulusumuzca okunan. bağımsız,
mali yapısı güçlü bir "Cumhuriyet",
Cumhuriyetimizin geleceginin de güvencesi
olacakür. Cumhurnet'i okumak; cunıhuriyeti
desteklemektir. "Cumhurivet gazetesinin
gerçek sahibi, Cumhuriyet gazetesi
okuriandır." Cumhurtvet gazetesinin gerçek
sahibi CUMOK'lanin:
Ercan SEDEFOĞLU