23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2005 CUMA 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE PB 20 Sınop Y 20 Edırne PB 22 Samsun Y 19 Kocaelı SY 19 Trabzon Y 21 Çanakkale Izmır PB 20 Giresun Y 20 PB 24 Ankara PB 21 Manisa PB 23 Eskişehir Y 19 Aydın B 25 Konya PB 21 Denizlı B 24 Sıvas Y 21 Zonguldak Y 17 Antalya B 28 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B PB B B PB PB PB 3U 29 33 34 29 32 25 23 SY 20 Yurdun kuzey ıç ve doğu kesımlerı parçalı çok bulutlu. Marma- ra nın doğusu, Batı ve Orta Karadenız Sıvas Çankın, Yozgat. Eskışe- hır ve Kutahya çevrelen ıle oğleden sonra Doğu Karadenız ıle Doğu Ana- ddu'nun doğusu ve ba- tısı sağanak ve gok gu- rultulu sağanak yağışlı dığer yerier az bulutlu ve açık geçeoek DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB PB PB PB PB PB B 11 14 14 18 18 19 20 17 Münıh B 19 Zünh Berlın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına B PB SY PB PB SY PB PB 16 15 14 16 14 16 22 23 B 18 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tıflıs Kahire Y B PB PB PB PB PB PB 12 21 13 21 21 19 18 29 PB 31 Parçalı bulutlu i Sısl, k Çok bulutlu > Yağmuriu °-»A°/ Kariı Sulu kar \ Gök gurultulu G U N C E L C C N E Y T ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada siniz?" diye alaylı bir yanıt vermiş; vermiş ama öy- men de soruyu "Sizi Cumhuriyet balosuna bekle- rim, ozaman gelirim" diye karşılamış... Gerçek mi rivayet mi, bilinmez: Kimileri bu ola- yın, RTE'yi Onur öymen'i mahcup edecek kimi çalışmalara iteceğini söylüyor. Kimileri inatçı karakterine kanıt olarak Başba- kan'ın Ingilizceyi öğrenme azmini gösteriyor. ör- neğin Başbakan'ın yabancı devlet adamlarıyla "Siz howareyou" diye hal hatır sorarak söze başladı- ğını, AB'den söz ederken bölüm başlıkları diyece- ğine artık "chapter" sözcüğünü kullandığını ve... RTE, diyorlar, birolasılıkolarak öymen'i "fiilen"ya- nıtlamak için o günden tezi yok dans dersleri al- maya başladığından söz ediyorlar. • • • Doğru ya da değil. Ama yadsınamaz bir söylen- ti. Merak uyandıran sorun, RTE'nin dansın hangi çeşidine daha yatkın olduğu. örneğin çaçaya mı, rumbaya mı, yoksa tangoya mı, son yılların deli fi- şek danslanna mı daha elverişli veya meraklı? Kimileri RTE'nin durmadan dönerek yapılan val- se her açıdan yatkın olduğunu öne sürüyor. Kuşkusuz bir başka sorun da RTE'nin kiminle dans edeceği. Işte bu noktada öymen'in RTE'yi yeterince ta- nımadığı ortaya çıkıyor. Elbette Emine Hanım'ı dansa kaldıracak! RTE'nin Medeni Yasa gereği ev- lendiği Emine Hanım dışında başka bir kadını dan- sa kaldırabileceğine olasılık tanıyor musunuz? Doğal bir soru akla takılıyor. Emine Hanım dans etmeyi biliyor mu? Sıkmabaşa girmeden dans çe- şitlerini öğrenmiş olabilir, diyoriar ve fakat, topuk- lara kadar inen yırtmaçsız etekli giysiyle dans -ör- neğin vals- yapabilmenin zoriuklan da ortada. Başbakan, "Türkiye'de köktendinciliğe karşı -o da neyse?- güçlü birsistem kurduk" dediğine gö- re, Emine Hanım'a haydi haydi dansa yatkın giy- siler bulabilir. Islam cumhuriyetinden iktidara gelebilmek için laik devlet görüşüne dönen RTE'nin zevahiri kur- tarmak için dans etmek zorunlu ise dans dersleri alacağından, Emine Hanım'ın da hemen her açı- dan dans edebilecek duruma gelmesine yardım- cı olacağından kuşku duyabilir misiniz? • • • Isterseniz, rtvayetlerdengerçekleredönelim. De- mokrasinin erdemlerine sürekli değinen RTE, bu rejimin vazgeçilmez öğesi medyaya ve çalışanla- rına olumsuz bakışını son bir örnekle sergiledi. "Harflerle Erdoğan" kitabında RTE'nin peygam- berler soyundan geldiğıni yazan, komşusu sözcü Akif Beki, Başbakanlık muhabirlerinin "akreditas- yon"larını yenilerken akla gelmeyecek kurallar, ko- şullar sıralıyor ve "...çalışma usul ve koşullanna uy- mayan, haberlerinde gazeteciiik ilkelerine riayetet- meyen muhabirlerin kimlik kartlan iptal edilecek ve kendilerine yeni kimlik kartı verilmeyecektir" diye tü- müyle antidemokratik, gazetecinin çalışmasına baştan sansür, kısıtlama getiren kurallar sıralıyor. Beki, patronunun rızasını almadan böyle bir uy- gulamaya girişemez. Beğenmeyecekleri sorulan soranlar, yazanlar tehdit altında. Gazetecinin ne yazdığına değil, haberin gazete mutfağından geç- tikten sonraki içeriğine bakıp gazeteci aleyhine böylesine peşin hükümler saptayan koşullan -bir memur- yazabilir mi? Medyasız demokrasi özlemlerinin son halkası! AKP yapılan reformları anlattı FP davasında savunma Dış Haberler Servi- si - Anayasa Mahkeme- si'nin 2001 yıhnda ka- pattığı Fazilet Parti- si'yle ilgili karara karşı Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne açılan davanın duruşmasında hükümetin yaptığı "za- yıf savunma" davanın Türkiye aleyhine so- nuçlanacağı izlenimi doğurdu. Hükümetin avukatlan, AKP hükü- metinin yaptığı "re- form çahşmalarını" anlattı. FP adına savun- ma yapan Nazlı Ilıcak, Türk hükümetinin gön- derdiği savunmada ka- patılma karannın "hak- sız" olduğunu "itiraf" ettiğini söyledi. Kapatılan FP'nin Ge- nel Başkanı Recai Ku- tan ile milletvekilleri Merve Safa Kavakçı, Mehmet Sılay ve Naz- lı Ihcak'ın yaptıklan başvurunun AIHM'de yapılan dünkü oturumu yaklaşık 2.5 saat sürdü. Duruşmada Türk hükü- meti adına Münci Öz- men, iddia makamı adı- na ise Fransız avukat Laurent Hincker, Ka- vakçı, Ilıcak, Sılay ve Kutan adına Oya Akgö- nenç söz aldı. Akgö- nenç, "türbanın Tür- kiye'de sosyal bir ger- çek olduğunu ve kamu yerlerinde türbana ge- tirilen yasak yüzün- den birçok ailenin kız çocukiarını okula gönderemediklerini" savundu. Nazlı Ilıcak ise FP'nin demokrasi karşıtı bir tutumla kapa- tıldığını ileri sürdü. La- iklik karşıtı olmadığnı, demokrasi için laikliğin %'azgeçilmez olduğunu anlatan Ilıcak, Türk hü- kümetinin mahkemeye gönderdiği savunmalar- da FP'nin kapatıhna ka- rannın "haksız bir uygulama" olduğunu "itiraf" ettiğini söyle- di. Kavakçı ise "adalet için mahkemeye katıl- dığını belirterek ka- dınlann ve gençlerin yaşamında fark yarat- mak için politikaya atıldığını" anlattı. Türk hükümeti adına katılan avukat Özmen ise 2.5 saatlik duruşma- da sadece 25 dakikalık savunma yaparak dava- cılann tezlerine son yıl- larda Siyasi Partiler Ka- nunu ve ifade ve örgüt- lenme özgürlüğü alan- lannda gerçekleştirilen reformlarla yanıt vere- ceğini söyledi. Özmen savunmasında, AKP hükümetinin yaptığı "reformlan" anlatarak mahkemenin karannı bu gelişmeler ışığında vermesini istedi. Duruşmada taraflann görüşlerini dinleyen mahkemenin 3. dairesi, karannı ileri bir tarihte verecek. Karann yıl ba- şından önce açıklanma- sı beklenmiyor. Emeklilik maaşı düşecek• Baştarafı 1. Sayfada amacı, çalışanların mevcut sis- temdeki haklarını geriye götü- rerek daraltmak, yükümlülük- lerini ağırlaştırmak, böylece sistemin açıklarını kapatinak- tır" dedi. Sistemin sorunlannı kalıcı olarak çözmenin, sosyal güvenlik kurumlannın aktıf-pasıf dengesınin sağlanmasına bağlı olduğunu söyleyen Kılıç, "Ka- yıt dışı istihdamın yüzde 52'ye ulaştığı bir yapıda bu dengenin sağlanması imkânsızdır" diye konuştu. Kılıç, Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı yetkilileri ile E- mek Platformu temsilcilerinden oluşan teknik komitenin pazarte- sı günü bir araya gelerek tasan üzerinde görüşmelere devam et- mesine karar verildiğini söyledi. SOSYAL GÜVENLÎK Meclis'te görüşülmekte olan ta- san ile yapılacak düzenlemeler şöyle: Aylık bağlama oranı, bu- günkü yüzde 75'ten kademeli olarak yüzde 50'ye düşürülü- yor: Bugün için 422 milyon lira olan asgari işçi emeklısi aylığı daha aşağı düzeyde hesaplana- cak. Ancak bu düzeyın ne kadar düşürülecegi açıklanmıyor. Bu uygulama, sisteme girecek, yani emekli olacak bütün sigortalılan doğrudan ilgılendiriyor. Bir işverene tabi oiarak çalı- şanların normal emeklilikleri için prim ödeme gün sayısı 7 bin günden 9 bin güne çıkarılı- yor: Buna göre emeklilığe hak kazanacaklar fiilen 25 yıl çalışa- caklar. Işçiler için 9 bin gün ra- kamı, sosyalist ülkeler hariç hiç- bir AB ülkesinde uygulanmıyor. Yılda üç ay gibi çalışma olanağı bulan mevsimlik işçiler emekli olamayacak. Çok ağır şartlarda çalışan maden işçilerinin de er- ken emekliliğe yönelik haklan kaldınlıyor. Emeklilik yaşı, kadın ve er- kekte kademeli olarak 68'e çe- küiyor: Hiçbir AB ülkesinde bu kadar yüksek bir yaş sının bulun- muyor. Malullük aylığı hak etmede prim gün sayısı 1800'den 3 bin 600 güne çıkıyor: Sakatların özürleri nedeniyle erken emekli olma haklan ağırlaştınlıyor, yaş sının öngörülüyor. Birinci dere- ce sakatlığı olan sigortalılar 45, ikıncı derecede 50, üçüncü dere- cede ise 55 yaşını doldurmadan ve gerekli görünen prim gün sa- vısını tamamlamadan emekli ola- mayacaklar. Olüm ayüklannı hak etme koşullan zorlaştırılıyor: 5 yülık sigortalılık süresi olup ortalama yılda 180 gün prim ödemiş olan- lann ölüm aylığı hak etme ola- naklan ortadan kaldınldı. Ölmüş sigortalının eşine bağlanması ön- görülen yüzde 75 oranındaki ay- lık, eş çalışıyor ise yüzde 50'ye indirilecek. 27 yaşını dolduran kız çocuğu sistemin dışına çıka- nlıyor ve yetim aylığından mah- rum bırakılıyor. Memurların tüm aylıkları prim kesintisi kapsamına alı- nırken işçiler ve bağımsız çalı- şanlar için belli sınırlamalar getiriliyor: Sistemdeki açıklann kısa sürede fınanse edilmesi için norm ve standart birliğinin sağ- lanması ılkesi çignendi. CHP tasanya direniyor TÜREY KÖSE ANKARA - CHP, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yeniden görüşül- meye başlanan sosyal güvenlik yasa ta- sansına karşı sert muhalefetıni sürdürü- yor CHPlı Kemal Küıçdaroğlu "IMF direktifiyle" hazırlanan tasanya birçok noktada itirazlan olduğunu vurguladı. 109 madde ve 14 geçici maddeden olu- şan tasannın komisyondan geçmesi ko- lay görünmüyor. CHP'li Kılıçdaroğlu. itirazlannı şöyle özetledi: • Tasan Ekonomik ve Sosyal Kon- sey 'de görüşühnemıştir. Hükümet bu ka- dar önemli bir tasanyı tümüyle IMF'nin beklentilerine uygun olarak yasalaştır- ma yolunu tercih ermiştir. • Tasan ile emeklilik yaşı kadın ve er- kekte kademeli olarak 68'e çekilmekte- dir. Bugün için hiçbir AB ülkesinde uy- gulanmayan bu yaşın, sistemdeki açığı finanse etmek gerekçesiyle Türkiye'de uygulamaya konması doğru değildir. • Sistemdeki açığı emekli aylıklannı düşürerek sağlamak yoluna gidilmesı Türkiye gerçekleriyle bağdaşmamakta- dır. Emekli aylıklan büyük ölçüde zaten yoksulluk suıınnın altındadır. • Prim borcunu ödeyemeyen bir esna- fın hastalandığında ölüme terk edilmesi anayasamızdaki sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Kaldı ki, sadece es- nafin kendisi değil, aynı vahim tablo eşi için de geçerli olacaktır. • Bugün Türkiye koşullannda bir işçi- nin 9 bin gün sigortalı çalışması ancak mucize ile gerçekleşebilir. Kaldı ki, işçi- ler için 9 bin gün rakamı halen sosyalist ülkeler hariç, hiçbir AB ülkesinde uygu- lanmamaktadır. • Yıllarca çalışıp ülke kalkınmasına katkıda bulunanlann emekli olduktan sonra emekli olduğu tarihteki aylığa mahkûm edihneleri, hem "sosyal" dev- let hem de "adalet" ilkesine aykındır. • Sigortalılann bugün aldıklan hizme- tin bile gerisine düşecekleri açıktır. Çün- kü sistemde oluşacak açıklar, sağlık hiz- meti sunumunda kısıtlamalar getınlerek giderilecektir. • Tasan yasalaştığında tasanyı uygu- layacak Sosyal Güvenlik Kurumu Baş- kanlığı'nın olmadığı görülecektir. Çün- kü Türk bürokrasi sistemi içinde böyle bir kurum bugün için yok. • Sosyal güvenlikte yıllardır hemen her ortamda dile getirilen "norm ve standart birliğinin sağlanması" ilkesi tasanda açıkça ihlal edilmektedir. Deri işçilerine destek eylemi İşçi Birliği ve Teksril-Sen de Coca-Cola, Çorlu İleri Deri, Antalya Rivicnne İnter Tekstil ve İstanbul Serna Seral işçilerinin direnişlerine sahip çıktıklaruu ve mücade- lelerine destek vereceklerini belirttiler. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İs- tanbul Bölge Müdürlüğü önünde toplanan grup adına açıklama yapan Tekstil-Sen Eğitim l zmanı Beycan Taşkıran, "Antalya Rivienne İnter Tekstil işçileri 3 aydır ücret alamıyor. İstanbul Serna Seral işçilerinin toplu iş sözleşmeleri tıkalı kaldı. Coca-Co- la ile Çorlu İleri Deri işçileri ise sendikalı- laştıkları için işten atüdı" dedi. Günder Deri'de çalışan 236 işçinin işten çıkarıldı- ğını belirten Türkiye Deri-İş Sendikası Başkanı Yener Kaya, "Anayasal haklanm kullanarak sendikalı olan işçiler, kapının önüne konuluyor. Bunlar işe dönüp çalış- mak istiyor" dedi. (SİBEL BAHÇETEPE) İslami sermayenin içyüzü B Baştarafı 1. Sayfada ciktirsek de olabilir. Şimdi sı- raya geçeceğiz" diyerek satışa çıkanlan senetlerin alınmasını istedi. Kanal D'de yayımlanan 32. Gün, KOMBASSAN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ha- şim Bayram'ın, Almanya'nın Hannover kentınde Milli Genç- lik Vakfi'na bağlı Hannover AyasofyjıCamısi'nde 1993 yı- hnda yaîptığı konuşmayı ya- yımladı. Camıde toplananlara Temel Karamollaoğlu'nun kefil olarak tanıttığı Bayram, islami düzen için bir televiz- yon kurma çalışması yaptıkla- nnı anlatıyor. Camide topla- nanlardan teleMzyonun kurul- ması ıçın "senetleri" almala- nnı isteyen Bayram. kurulan şirketin yönetim kurulu başka- nının Recai Kutan olacağını belirtti. Televizyonda mesajla- nn gizli verileceğini anlatan Bayram, "televizyonun en et- kili silah" olduğunu belirtiyor. Bayram'ın televizyona iliş- kin anlattıklan şöyle: "Kâr- zarar ortaklığı üzerine çalı- şan Yeni Dünya İletişim AŞ isimli şirket, tele\iz\on şirke- ti kuruldu. Şirketin yönetim kurulu başkanı, eski İmar ve İskân bakanlanmızdan Re- cai Kutan. Başkan yardımcı- sı hali hazırda benim. Muha- sebe yöneticisi Zekeriya Ka- raman. Kardeşlerim; şimdi kâr-zarar ortaklığı üzerine çalışıyor şirket. Yalnız ben hemen şunu belirteyim; kâr- zarar ortaklığında ben tele- vizyonu sadece maddi kâr gi- bi düşünen insanlarla yola çıkmak istemem. Bunun ma- nevi kârından dolayı ortak olursam. ondan dolavı ortak olmak isterim. diyen insan- lar lazım bize." Televizyon programlagizli mesajlar veri- leceğini anlatan Bayram, "Ya- ni faizin kötülüğünü anlatan ama ben bunu direkt faiz kö- tüdür desem, beni hiç etkile- mez, çünkü hepimizin içi dı- şı faiz olmuş. Herkes bulaş- mış" görüşünü dile getiriyor. Bayram, cami için kurulan der- neğin başkanlığını yapan Hü- seyin Işık'ın "Namaza dura- Um" önerisini "Şimdi nama- za durmayacağız. Bu mesele namazdan önemli şu anda. Namazı biraz geciktirsek de olabilir. Şimdi sıraya geçece- ğiz. Oradan hepimiz ismimi- zi yazdıracağız" diyerek geri çeviriyor. Bayram, 26.04.2005 tarüıinde Rıdvan Akarla yap- tığı röportajda ise camilerde di- ni kullanarak para istemediği- ni ileri sürüyor. KOMBASSAN Holding'in sahibi, TBMM Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi Bayram'dan kayıt dışılık itirafı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM İslami Holding- leriAraştırma Komisyonu'na bıl- gi veren KOMBASSAN'ın sahi- bi Haşim Bayram. kendisini "Biz kimseye kâr payı garanti- si vermedik. Güvendikleri için paralaruu bize getirdiler" diye savundu. Gurbetçilerden 800 miryon Euro topladıklannı, şu an- da yaklaşık 3 milyar Euro'luk sermayesi olan güçlü bir şirket olduklannı ileri süren Bayram, yurtdışında topladıklan paralan "banka komisyonundan kur- tulmak" için kuryelerle Türki- ye'ye göndefdiklerini belirterek kayıt dışılık itirafında bulundu. Komisyonda uzun uzun çocuk- luğunu anlatan Bayram, "çok or- takü şirket" yapısının yastık al- tındaki 200-250 milyar dolan ya- tınma dönüştüreceğıni sa\-unarak "Bu, Türkiye'yi kurtanr" gö- rüşünü savundu. Bayram. "Bi- zim sisteminıiz güven üzerine kurulu. Biz kimseye kâr payı garantisinde bulunmadık. Gü- vendikleri için paralarını bize teslim ettiler. Biz topladığımız her 8 lirayı 30 liraya çevirmiş bir holdingiz" dedi. Bayram, mağdurlann paralannı yavaş ya- vaş ödemeye başladıklannı, an- cak bunlann bir bölümünün pa- ra, bir bölümünün de mal verme şeklinde olduğunu söyledi. Bay- ram, "İsteyen herkese parayı ia- de etsek, mallarımızı, mülkleri- mizi, fabrikalanmızı yok paha- sına satmamız gerekir" görüşü- nü dile getırdi. tşlerinın iyi oldu- ğu 2000 yılı öncesine kadar 128 bin ortaklan bulunduğunu kay- deden Bayram, ortak sayılannın 78 bine düştüğünü söyledi. Bayram, paralann banka kayıt- lanndan kaçınlmasını ise ilginç bir gerekçeyle açıkladı. Paranın toplandığı ülke bankasının yüzde 2, Türkiye 'dekı bankalann da yüzde 1 komısyon aldığını kay- deden Bayram, "Biz bu komis- yonu ödememek için bizim gi- bi çalışan herkes gibi kurye kullanıyorduk. Ama ülkeye gi- rişte 'Çantamızda şu kadar para var' diyorduk" diye konuştu. Işlerinin 28 Şubat sürecınde as- kerlerin kendisini hedef alması nedeniyle bozulduğunu söyleyen Bayram, dünyadaki ekonomik düzenin belli gruplann yüksel- mesine izin vermediğini ileri sür- dü. Dünyayı 10 ailenin yönettiği- ni kaydeden Bayram, "onlann onay vermediği projelerin ya- şama şansı obnadığını" söyledi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada dadır. Haber müdürü listeye bakıp hayıflanır: - Hay Allah, bu liste çok eski. Haftalar öncesine ait. Yenisi nasıldı! Yine böyle bir döneme girdik... Anavatan Partisi dün beklenen grubunu kurdu. Sabah 20, öğleyin 21 oldu. Genel Başkan Erkan Mumcu'nun kendisini rahat hissetmesi için en az 3-4 milletvekili daha transfer etmesi gerekiyor. Zi- ra, AKP yönetimi "ANAP'a geçmiş ya da geçmek üzere olan milletvekillerini partimize transferetmek için gerekli her şey yapıla" emriyle hareket ediyor. Geçen dönem bir partiden ayrılan milletvekili, bir süre bağımsız kalırdı. Son geçişler biraz hızlı oldu. CHP'den istifa eden, hoooop ANAP'a... Bunun nedenı yukarıda aktardığımız gibi AKP'nin pusuda bekliyor olması. En son CHP'yi yeterince solcu bulmadığı için istifa eden Adıyaman Milletve- kili Şevket Gürsoy. ANAP'a geçmeye hazırlanırken AB'ye girdiğımiz gün AKP'ye girdi. AKP de o gün- lerde çifte gıriş, affedersıniz çifte bayram yaşadı. ANAP'lılar yine benzer bir durum olmasın diye, önceki gün CHP'den istifa eden Ankara Milletve- kili Muzaffer Kurtulmuşoğlu'nu yarım saatte par- tilerine kattılar. Kurtulmuşoğlu kurtulmuş oldu. • • • Bir hafta içinde yeniden yenilemek durumunda kalacağız ama Meclis'teki son dağılım şöyle: AKP 356, CHP 155, ANAP 21, DYP 4, SHP 4, HYP1, bağımsız 5, boş 4. 3 Kasım 2002'de Meclis'e 2 parti girmişti, 6 ol- du. 2 grup girmişti, 3 oldu. Grup kurmak o kadar kolay değil. 20'yi bulmak gerekiyor. Ama bulunca da Meclis'teki bütün ağırlık değişiyor. Partinin ge- nel başkanı kürsüde daha uzun kalma hakkına ka- vuşuyor. Partiye grup odası veriliyor. Haftalık grup toplantıları başlıyor. Meclis TV canlı yayımlıyor. Bir bakıma siyaset yapma olanağı genişliyor. ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu yeni yasa- ma yılına grupla gireceğiz, demişti. Iki hafta gecik- meli olarak hedefine ulaştı. Eskıden 3 milletvekili olan partiye Hazine yardı- mı yapılırdı. ANAP, DYP, SHP bu sayıyı aşınca AKP ve CHP anayasayı değiştirip bunu kaldırmışlardı. Yaz sonunda ANAP'ın grup sayısına ulaşacağı an- laşılınca AKP'liler "Grup kurma sınınnı da 40'a çıka- ralım" diye düşündüler. Bakarsınız arkasını getirirler. • • • Yukarıda aktardığımız tablo, Meclis ıçi mücadele- nin kızışacağı bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Mumcu, Meclis yelpazesinin 3. aktörü olarak sah- nede. Türkiye'de partiler, lidere bağlılık sistemiyle işliyor. Bu antamda ANAP'ın öteki adı, Mumcu'nun partisi. Zaten kendısı "Genelbaşkan olursam ve tüm yönetimi ben belihersem ANAP'a dönerim" gibi de- mokratik bir istemle partinin başına geçmişti. CHP'den ANAP'a geçen Mardin Milletvekili Mu- harrem Doğan'a dün, grup hayırlı olsun dedikten sonra partinin durumunu sorduk. "Turgut Özal'/n misyonu, Erkan Mumcu'nun vizyonu partiyi büyü- tecek" yanıtını verdi. Bütün bunlar önümüzdeki günlerde uzun uzun işle- yeceğimiz konular. Siyasi gündemin bir gerçeği de şu: CHP her partiye milletvekili veriyor. 22 milletve- kili kaybetti. 13'ü sağ partilere geçti, 1'i parti kur- du, 4'ü SHP'yi Meclis'e taşıdı, 1 'i BM'ye gitti. Ana muhalefet partisinin bu anaçlığını ve ver-im- liliğini bir başka yazıda sütuna yatıralım. ankcum ' cumhuriyet.com.tr Komisyonda tartışma çıktı AKP'lüerYÖK'ü hedefaldı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda Sağlık Bilim Üniversitesi kurulması hakkındaki tasan görü- şülürken YÖK tartışma- sı yaşandı. CHP'li üye- ler YÖK'ün karşı görü- şünün dikkate alınmadı- ğını vurgularken Millı Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "YÖK siyasi iradenin üstünde ola- maz. Öğrenci afları da YÖK'ün olumsuz gö- rüşüne rağmen çıkmış- tır" dedi. Kadır Has Vakfı ıle Türk Kardiyoloji Vak- fı'nuı kurduğu Kadir Has Üniversitesi "nin ye- ni kurulacak Sağlık Bi- lim Üniversitesi'ne dev- redilmesini öngören ta- san dün komisyonda gö- rüşüldü. CHP'li Gürol Ergin, tasanyla YÖK'ün de\Te dışı bıra- kıhnak istendiğini söy- lerken CHP'li Bülent Baratab önce işlerin bi- tirilip daha sonra bu iş- lerin hukuki olması için gerekli yasalann çıkanl- dığmı söyledi. Komisyon toplantı- srnda YOK'ten "olum- suz" görüş bildiren ya- zınm milletvekillerine dağıtımı v6YÖK temsil- cisinin "görev unvanı" konulannda da tartışma yaşandı. Komisyon Baş- kanı AKP'li Sait Açba, komisyonda konunun görüşüleceğinin YÖK' e bildırildiğını ve TBMM Içtüzüğü'nün, "yüksek dereceli kamu görevli- sinin toplantılara katıl- masım" düzenleyen 30. maddesi uyannca YÖK temsilcisinin davet edil- diğini, ancak hukuk mü- şavirlerinin geldiğini kaydetti. Açba, "YÖK'ün, içtüzükhü- kümlerine uygun sevi- yede temsilci gönder- mesi gerekirdi. Bu, YÖK'ün parlamento- y u ciddiye almadığının göstergesi" dedi. AKP'h Musa Uzun- kaya, YÖK'ün anayasal bir kurum olduğunu ve parlamentoya gerekli ve aydınlatıcı bilgileri ver- mesi gerektiğini ifade ederek YÖK'ün "so- rumsuz ve görevini ıs- kalayan" bir tutum için- de olduğunu öne sürdü. Komisyonda YÖK'ün bütçesinin de ele alına- cağım anımsatan Uzun- kaya, "YÖK Başkanı buraya gelip oturmaz- sa bütçesi tartışmaya açılır, sıkıntıya girer. YÖK, yüce parlamen- toya ve yürütmeye, kendisiyle ilgili konu- larda görüşlerini ifade etmek zorunda" diye konuştu. Bunun üzerine CHP'li Kazım Türk- men, "YÖK'e bütçe vermeyiz" anlayışının çok yanlış olduğunu, böyle bir yaklaşımın, Türkiye'yi geri götüre- ceğini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle