18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14EKİM2005CUMA DIZI Sahne hayatını bırakan sanatçı, Nâzım Hikmet'in eserlerini sahneye koymak için karanndan vaz geçti Muhsin Ertuğrul,Nâzım içinmesleğinegeri döndü , _ i i âL- 1 ! ! O ı ı _ _ TOHA TOROS -6 N âzım Hikmet, Vâlâ Nurettin ile de müşterekmanzumeyazmıştır. "Ço- cuklara Masal" şiiri bunlar arasın- dadır. Nâzım Hikmefin halalan bölümün- de belirttiğimiz gibi, Güzide Hanım'a it- haf ettiği "Lades" başlıklı uzun manzu- mesi, Ümit dergısinin 10. sayısında yer al- mıştır. Şöyledir: Nâzım Hikmet'in o yıllarda yayımladı- ğı şiirler arasında en ilginç olanı, "Kırk Haramiler"dir. Ünlü edebıyat tarihçisi İs- mail Habip Sevük. Nâzım Hikmet Mos- kova'ya gitmeden evvel yazmış olduğu- bu şiirde milli duygulann kaynaştığını be- lirtir. Bilindiği üzere Nâzım Hikmet, Mos- kova'ya gitmeden önce. serbest nazım ile uğraşmamıştır. Onun serbest nazımla ya- yınlara başlaması Moskova dönüşünde ol- muştur. Nâzım Hikmet, Fransızca ve Rusça da şiirler yazmıştır. Fransızca şiirkitabının iç kapağında sadece bir tane Türkçe şiir bu- lunmaktadır. Ümit dergisinde Nâzım Hikmet'in Or- han Seyfî'ye, Faruk Nafîz'in Nâzım Hik- met'e ithaf ettikleri iki örneğe yer veriyo- ruz. Nâzım Hikmet'in 18 yaşında yazdığı ve Orhan Seyfî'ye ithaf ettiği şiir: Delinin tkinci Duası Ben şimdiden ağlarken yalnızgeçen her- güne Yığılır da seneler senelerin üstüne Kaparsa gözlerini bütün se\gililerim, Kalmazsa venüzünde dcnanacak bir ve- AZIM HIKMET'IN ŞIIRI Tarafından PLAĞA ALINDI Türkiyedc ilk defa graınofonla Ş 1 f R dioliyoru/. . ruü hmhis etmeir ıoJ«ıc teicnıjır-. B yukan Bütün ı giht «bedl olmtyıp auoi olmmjtl» ber»fe«r) 3iex*cu£ olın f«I«et«leri de «müjyet h«lin-d«5ir Bu iki tel»«tıey» Kİeaîıım ve »dî bir cocok b«zxn« dörıec DiyalettiJc rtinnde k İtenun **n tt« ınik*u>« e y j Jcniyor da. •»'«( ve «ilymlelctik l i l Ubıî ldealiituın »ürde 7«n vsr da Bix»i da yenı sfic tftknifinı köDu^im Yeni aılr **brİD bûyüi. saoayi devrinln «ılrıdir Yenı lck* nli N*iicojcı ı«l«r>Iojla< ıle bcrab«r «eldı inmın bu h«rıkı_illde ıfi yap- ıkia a u t t«min efcHfti favtUvi ÖyLyeb» î*11 **1 ^. rikrod *11B1 Mevl^a S.Ikım ^ û t 1 îrürt^inin fcliz er oir cıH* mıdir? utn*k H okud mıı • Temel Ta defil m ejlıtm I bu&u yapfcı * y ^ H o t n bûtilı: heyec«nl»n İle k u heciete dofru g^aen dotu gider. bir kafilenın M D J « r ! t»vin bmnln dû*oı»nıo İturfunıîe yer^ •erİİenîn Nâzım Hikmet'in Şiiri Plakta Nâzım Hikmet'in sesinden Rusya, Fransa ve Istanbul'daplak- laryapıldı. Türkiye deyapıhp onun sesini içerenplakların en meş- huru "Kerem" şiiridir. 1930yılında ünlü Columbiafirması tarafindan, onun sesinden birkaç şiiri plağa alındı. Aşağıda bir örneği verilmiştir: Bekle- nen oldu. Türkiyeli şairin de şiiriplağa çekildi. Müessesesi şair Nâzım Hikmet 'e müracaat edip ikiyazısınıplağa çekti: Bahriha- zer ve Salkım Söğüt. Benplağı bir tarafa bırakıp bu iki şiiri mev- zuü bahis etmek istiyorum. Bahrihazer modern tekniğin bugün için erişebildiği en yukarı zirvedir.. Bahrihazerde diyalektikmateryalimizin şürleştirildiği- ni görüyoruz. Resimli Ay, 1930 Sanatkârlara hayrandıNâzun Hikmet'in bu konudaki görüşleri 28 Kasım 1931 tarihlı Cumhuriyet gazetesinde ya- yımlanmıştır. Başta olmak üzere aktörlerimi- zin çoğunu beğenmektedir. Eski sanatkârlardan Papazyan ile tu- luatçılardan Kel Hasan Efendi bunlar arasındadır. Tamburi Cemil bey sevgisi Nâzım Hikmet'in çocukluk ça- ğında, güzel sanatlann her bran- şına karşı eğilimi vardı. Musikı alanında bir tambur dahisi olarak bilinen Cemil Bey, Nâzım Hik- met'in hayran olduğu abideler- dendi. Tamburi Cemil Bey 'in 4. ölüm yıldönümünde -19 Kasım 1920- Kadıköy'ündeki bir sinema salo- nunda anma töreni yapıldı. Nâzım Hikmet bu toplantıda, "Cemil Ölürken" adlı şiirini, hüzünlü bir eda ile okudu. Bu şiir herkesi etkilemişti. Türk musikisi ve edebiyatı ko- nulannda hayli bilinçli olan Refi Cevat (Ulunay) o dönemin bası- nında, sahibi olduğu, Alemdar gazetesinde, Nâzım Hikmet'in bu şiirini övgüyle yayımlamıştı. Refi Cevat, yazısının sonuna eklediği notta şöyle diyordu: "... Refik-i şefikim (şefkatli ar- kadaşım) Hikmet Nâzım Bey'in mahdumu (oğlu) Nâzım Hik- met'in Cemil merhum için inşâd ettiği şiirden dolayı kendisini teb- rik ederim. Bu güzel şiiri aynen alıyorum." Şiir, Refi Cevat'uı 12 Kasım 1920 tarihli Alemdar gazetesin- deki makalesinin bitişiğindeki sü- tunda yayımlanmıştır. Nâzım Hikmet'in Dinolar'la Fikret Mualla Sevgisi ve Kırmı- zı Renk Hayranlığı Nâzım Hikmet'in kardeşlere karşı özel bir sevgisi vardır. Bilin- diği üzere, Dino kardeşlerden üçü sanatkârdır. Bunlardan en büyüğü olan AB Ekrem Dino (1891 -1938) Atina'da yaşadı. Güçlü bir ressam ve karikarürist idi. Oradaki res- samlar cemiyetinin başkanlığını yaptı. Dino kardeşlerden Arif (1893- 1957) resimde ve heykelde orijinal- liğı ile tanınan bir sanatkârdı. Iz- Abidin Dino. mir fuannda ve 1939 yıkndaki New York'taki dünya sergisinde, eserle- ri ile adını perçinledi. Dino kardeşlerin sonuncusu olan Celal Abidin Dino (1913-1993), sanat için doğmuş bir kişiydi. Nâzım Hikmet'in, Fikret Mual- la sevgisine gelince. Onu, galiba tablolanndaki kırmızı rengin faz- Tamburi Cemil Bey. lalığı dolayısıyla seviyor olmalı! Çünkü, Mualla'mn tablolanndaki kırmızı renk. cidden güzeldir. Nâzım Hikmet bu rengi, güzel- liğinden çok, belki de ideolojisine uygun bulduğu için sevmektedir! Nâzım Hikmet ile Fikret Mual- la"nın dostluklan Istanbul'da genç- lik yıllannda başlar. Hatta Fikret Mualla, onun bir kitabının çizim- lerini yapmıştır. Ne var ki Fikret Mualla, ya zaman zaman rahatsız- lığı yahut da huysuzluğu dolayısıy- la yakın dostlannı bile yermekten geri kalmayan bir tiptir. Paris'teki görüşmelerimizde yeri geldikçe, bol bol Nâzım Hikmet aleyhinde konuşurdu. Fikret Mualla'nm ka- fasuıda üç fobi vardır ki bunu ölün- ceye kadar devam ettırmıştir: Ya- hudi düşmanlığı, komünist düş- manlığı ve polis düşmanlığı. Bir kahveye orurduğu zaman, yanındaki isİcemleyi çekip oturan kimse, Fikret Mualla'ya göre ya polistir ya komünisttir. Gençliklerinde Beyoğlu'nda dostluklan başlamış olan bu iki ay- rı yaradılışa ve ruha sahip kişile- rin aralannm açılmasının nedeni pekbilinmemektedir. Fikret Mual- la -doğruluğuna pek ihtimal veril- memekle beraber- kadın meselesin- den kaynaklandığını söylerdi. Söy- lentilerin doğruluğunu bilemedi- ğim için bu konuda isim vermek is- temıyorum. Ancak Fikret Mualla, Nâzım Hik- met isminden çok huylanan bir tu- tum ıçerisinde yaşamıştır Nâzım'ın kitap kapakları HA1IM HİKMET SEÇlLMİŞ. ŞİİRLER •Bmat NAZU HİKMhTb it bu yaular|aıruı £1 SEVDİĞl«urleridiı SlttAN Maıb^atı NESRryAT EV Nâzım Hikmet'in kitap ka- paklan orijinallik taşır. Bun- lan değişüc sanatkârlar çiz- mişlerdir. "Sesini Kaybeden Şehir" ve "Bir ÖlüEvi" Abidin Di- no taranndan, "Benerci Ken- dini Niçin Öldürdü" Fikret Mualla tarafından, "Seçil- miş Şiirler", "Portreler", "Ta- ranta Babu'ya Mektuplar", "Kafatası", "Simavna Ka- dısı Oğlu Bedreddin Desta- nı" adlı kitaplann kapaklan ise Suavi Sonar tarafından yapılmıştır. Nâzun Hikmet, kitap ka- paklannı daha çok Suavi'ye hazırlattrnrdı. Suavi Sonar, döneminin afiş ustalanndan- dı. Uerideki sayfalarda Su- avi'den örnekler göreceksiniz. rım: "Ya Rabbi ben ölmeden sen bem öldür!" derim Ne olur büyiiklüğün bir teselli yaratsa! Eğer ölüm bir ceza hayat bir mükafat- sa, Bütün sevdiklerimden daha çoktur gü- nahım. Bir isyana dönmeden şimdi yalvaran ahım, tlköncebeniöldür, beniöldür, Allahım! Faruk Nafiz'in Nâzım Hikmet'e ithaf ettiği şiirin ilk dörtlüğü şöyledir: İki Damla Yaş Gönlümde açmadan henüz bir bahar, Küllendi ateşim, söndü ocağım. Bir garip oldu ki ruhum o kadar Elle dokunsalar ağlayacağım .. Faruk Nafiz'in Nâzım Hikmet'e itha- finda bir özellik vardır. İthaf cümlesi "Çok sevgili Nâzım Hikmetçiğime"dir. Nâzım Hikmet'in Sahne Eserlerl Nâzım Hikmet'in "Unutulan Adam", "Kafatası", "Bir Ölü Evi", "Büyük Ha- la" gibi sahne eserleri arasında, senaryo- su kendisine ait fihnleri de vardır. Ama, o dönemin havası içerisinde- bazılannda adı geçmezdi! Bir aralık sahneden aynlan Muhsin Er- tuğrul, sırf onun eserlerini sahneye koya- bilmek başrollenni üstlenmek üzere, mes- leğine döndü. Muhsin Ertuğrul'un sahneye koyacağı ve rol alacağı eserler günlerce evvel İstanbul halkına duyuruldu. O dönemin gençlen Tepebaşı'ndaki yanan tiyatronun gişesi önünde kuyruk olmuşlardı. Babası Hikmet Bey bölümünde deği- nildiği üzere, o da bir edebi kültür sahibi kişiydi. Vaktiyle yabancı basın işlerine ba- kan bürolann yönetiminde görev ahnıştır. Osmanlı döneminin tabiriyle Matbuat Mü- dürü obnuştu. Hükmet Bey, oğlunun sah- neye konulacak eserlerini önceden okur- du. Nâzım Hikmet'in Muhsin Ertuğrul ta- rafından sahnelenecek eseri hakkuıda ise endişeleri vardı. Sahnehayatutabâ-pibikttevedaedenMuhsin Ertuğrul, Nâzun Hikmet'in UnutulanAdam piyesiylegeri döndü. Nâzım Hikmet o sırada babasının yanın- da Kadıköy'ünde kalıyordu. Babası hasta olduğu için galada bulunamadı. Fakat çok endişe ettiğinden, temsilden sonra, son \"a- purla dönecek oğlunu karşılamak için Ka- dücöy iskelesine gitti. Ne var ki, bekledi- ği son vapurdan oğlu çücmamıştı! Akluıa fena şeyler geldi. Bir olay çıkacak ve oğ- lunun karakola götürülüp tutuklanacağı gibi bir vehme kapılmış ve orada yığılıver- mişti. Oysa durum farklıydı. Tiyatroda Nâzım Hikmet'in eseri dakikalarca alkış- lanmış ve kendisi sahneye çıkanlmıştı. Bu yüzden de son vapura yetişememişti. Bestelenen Şiirleri Nâzım Hikmet'in iki şiiri, çağdaşı olan ve büyük dostluklan bulunan Tamburi Ce- mil Bey'in oğlu Mesut Bey taranndan bes- telenmiştir. Bunlar, nihavend makamın- daki "Kanatlan Gümüş Bir Yarim Var..." ile hicaz makamındaki "Martılar Ah Eder..." şiirleridir. Martılar Martılar ah eder, çırparlar kanat Deryalar açılır, katkat.. Gayri beklemeye kalmadı tâkat Göriinsün karşıdan İstanbulşehri... Dalgalaryar beller, kopar kıyamet! Deryayı kan eder, kan eder hasret Gayri beklemeye kalmadı tâkat, Göriinsün karşıdan îstanbul şehri SÜRECEK BIRBAKDtA SERVER TANİLLİ Kitap Fuarı'mn Içinden... 24. TÜYAP Kitap Fuarı, Beylikdüzü'nde, sade ve vakur birtörenle açıldı. Deniz Kavukçuoğlu, ko- nuşmasında, konuyu geçmişten alıp günümüze getirirken geieceğe de bağladı. Dev adımlarla yü- rüyor herşey. 24. İstanbul Kitap Fuan Onur Yaza- n Vüs'at O. Bener anısına, 10 Ekim akşamı bir ödül töreni düzenlendı ve birlikte yemek yendi; onu, unutulmaz bir eğlence izledi. Çıkışları fuara rastlayan kıtaplar da var... • Turgut Özakman ın daha önce çıkan, Şu Çıl- gın Türklefi, İstanbul Fuarı'nda da yerini buluyor. Geçen pazar günü bir panelde, llhan Selçuk, çar- pıcı bir söyleyişle, halkı "silkeleyen" bir kitap ola- rak niteledi onu. Fuardan da anlıyoruz: Bu "silkeleme" sürüyor... öte yandan, Aziz Nesin'in bütün kitaplan, Ne- sin Yayınlan'nca basılıyor ve şimdiden bir yekûn önümüzde. Içlerinden, başı çekenler de şunlar Bir Sürgünün Anılan, Hayvan Deyip de Geçme, Şim- diki Çocuklar Harika, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşa- maz. Nesin de, yaşadığı yıllarda, eserleriyle, bü- tün bir halkı "silkelemişti". Halkı mizahıyla uyan- dırma yolunda, Aziz Nesin, yeniden yola koyul- muştur... Birde, Hikmet Çetinkaya'nın "/sra/""ı!Biraymaz sürüsü var ki, Cumhurıyet'i içinden yıkmak için Fethullah'ın, bu saçlanna kadar gericinin yaptık- larının içyüzünü fark etmiyor. Bir elı dünyaya yayıl- mış 300'ü aşkın okulda, bir eli de Amerika'da. Bel- li, bir ağının bir köşesinde görevli. Hikmet Çetın- kaya, dürüst bir Cumhuriyet aydını olarak, bu ağı açığa çıkarmak için yıllardır çabalıyor, ";srar"ı ye- rinde. Son günlerde de, Günızı Yayıncılık'tan çıkan, Fethullah Gülen 'in 40 Yıllık Serüveni'nde, bir ikin- ci ciltte, Fethullah'ın yol arkadaşı Nurettin Ve- ren'in anlattıklarını veriyor okurlarına. Merak etmez misıniz? • Hıfzı Topuz'un, titız kalemiyle arka arkaya ya- yımladığı kitaplar arasında, Tavcan'ın özellikleri var. Bir yanıyla, bir aşk öyküsü: Cumhuriyet'in ilk kuşağının temsilcilerinden Semiha (Tavcan) ile Sa- di Gökdeniz'in arasında. Bu aşk da, 194O'lı yılla- ra rastlıyor. 1940'larda ise, bir kültür devrimi yaşanmakta: Aydınlanma ile tutuşmuş Köy Enstitüleri, Halkev- leri... Işte söz konusu aşk, gitgide devleşen bir kültür devrimine duyulan aşkla da iç içe. Tavcan roma- nı, böylece Aydınlanma mücadelesini simgeleyip çıkıyor. Remzi Kttabevi'nın yayınlan arasında çıkan ki- tap Hrfzı Topuz'un eserleri arasında, apayn bir özel- lik taşıyor: Aydınlanmanın destanı içinde, onunla bütünleşen bir aşk! Bu esere, ileride yine dönecegiz.. Adnan Binyazar'ın ölümün Gölgesi Yok adlı romanı, bir büyük başan idi ve unutmadık. Yaza- rımız, Şairin Kedisi adıyla, şımdi öykülerinı bir ara- ya getiriyor Can Yayınlan'nda. Klasik bir öykü de- gil karşımızdaki; "duyariıklann kalem değmemiş de- rin bölgelehne" uzanan bir öykü ustalığı önümüz- deki. Yaşam da, çirkinlikler ve güzellikleriyle sar- maş dolaş halinde. Bir de, Adnan Binyazar'ın her eserini büyüleyici kılan, o canım dil, Türkçe!.. Kim olursak olalım, küttürümüzün halktan, onun şiir ve öykülerinden gelen mayasını inkâr edebi- lir miyiz? Kim olmuştur da, Kerem ile Aslı'y\ oku- mamış ya da onu dinlememiştir anlatanlardan. Serhat Yayınları, iyi akıl etmiş, "700 Temel Eser dizisi"ne, Kerem ile Aslı'y\ da eklemiş ve onu da, SennurSezer'in duyarlı kaleminebırakmış. Böy- lece, eski bir halk öyküsünün yeniden anlatılışı kar- şımızdaki. Bir de, Sennur Sezer'den dinlemek istemez mi- siniz? • 12 Eylül'ün, başkalan arasında Türk Dil Kurumu'na vurduğu darbeyi ve sonuçlannı unutabilir miyiz? TDK'nin ortaya koyduğu Türkçe Sözlük ile Yazım Kılavuzu, yol açıcı idi. Ne var ki, kurumu işgal eden- ler, korkunç işleryaptılar. Bereket, öte yanda Dil Der- neği, Dil Devrimi'ne ve bilimselliğe sahip çıktılar ve yolunda yürüyortar: 2000 sayfayı aşan dev bir eser, Türkçe Sözlük ile Yazım Kılavuzu yeniden okurla- nnın önünde. Aşkolsun! • Fuar'ın başından beri, Cumhuriyet Kitaplan ara- sında bir kitap, Taha Toros'un yeni eseri Nâzım Hikmet, büyük bir ilginin konusuydu. Bunun ne- deni de şuydu: Kitap, apayrı bir araştırmanın ürü- nüydü. Şairin soyağacından ilk şiirierine ve ceza- evi günlerine kadar her şey... İlginç ve pek önem- li. Bu esere, ayrıca dönecegiz. Çınar Yayınlan'ndan çıkan bir kitaptan, Şükrü Er- soy'un Tsunamide SörfOlmaz adlı eserinden de yerimiz olsaydı da bahsetseydik!. 4 Tiirkiye resinıleııiyor' ANKARA(AA)-Kül- tür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Bayram Bilge Toker, Türkiye "nin 81 ilinin görünümlerinin tu- vale yansıtılarak gelecek nesillere aktarılması amacıyla yapılan, "Tür- kiye ResimJeniyor" adlı projenin Kütahya'dan başladığını bıldirdi Toker, De%let Güzel Sanatlar Genel Müdürlü- ğü'nde düzenlediği basın toplantısında, ilk çalış- manın Kütahya'da A. Cevdet Barur ile başla- dığını kaydetti. Proje kapsamında il- lerde görevlendınlecek sanatçılann ürettikleri eserlerden bırer adedını valilik ve bakanlığa ba- ğışlayacağını ıfade eden Toker şunlan söyledı. "Proje ile yurdumu- zun eşsiz güzelliklerine sahip 81 ilin görünümle- rinin tu\Bİe vansıtılması anıaçlanmaktadır. Bu il- lerimizde ressamlanmı- zm yapacağı tablolan top- lu olarak yurdumuzun çeşitli illerinde sergüeje- ceğiz. Çalışmalar, iini- versiteferimizin güzel sa- natlarfakültesi resim bö- lümünde görev \ apan öğ- rctinı görevUsi sanatçıla- nmızikplastik sanatder- neklerine üye sanatçıla- nmızla sürdürülecektir" Toker, proje kapsamın- da Hacettepe, Mimar Si- nan, Dokuz Eylül üni- versiteleri Güzel Sanat- lar Fakültesi Öğretim üyesı sanatçılannın yapı- lan program çerçevesin- de önümüzdekı günler- de belırledıkleri illerde çalışmalanna başlaya- caklarını belırttı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle