22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE fAZ SOYSAL ınlıkta Arayış N düzenlediği "Türk Solunun Genei Du- Seleceği" konulu toplantı öncesinde ko- mfederasyon Başkanı "sol siyasetin tıkan- a çare ararken halkın partilere güvensiz- solda duran hiçbir partinin iktidar seçe- amayışından, yeni bir çıkışın zorunlu olu- söz edip çalışmalannın CHP'yi hedef al- ı belirttikten sonra şunlan söylüyor; •smanlarda sağın aitematifıninyeniden sağ ilikesibelirmektedk AKPkarşısındakimu- i daha tutucu, aşın milliyetçi ve toplum- olaşmayı tırmandıncı biryörüngedegeliş- enmektedir. Bu gelişme, halkın asıl ihtiya- demokratik, sosyal, adaletçi, özgürlükçü }çı çözümleri de tehdit etmektedir" lalde, MHP mıtinglerinin büyük kalabalık Dlayışını ve Mehmet Ağar'lı DYP'nin me- ışını kastediyor olmalıdır. Belki, "Bu gidişi rduracak?" sızlanışlannın yarattığı "müda- ıe "otoriter rejim" beklentilerini de. Jde bu toplantının, sol partiiereyönelik göz- den ve önerilerden önce, şu soruyla başla- >eklenir: "Tutucu, aşın milliyetçi ve kutup- yı tırmandıncı"denen partilerinağırtıkkazan- ve otoriterlik beklentilerinin yaygınlaşması ıdir? Daha doğrusu, önceleri de zaman za- jörüldüğü gibi, bu iki eğilimin bir arada güç- 3Sİ nereden kaynaklanıyor? ınrt, galiba, son günlerin futbol dünyasında- ;i milli takım maçlarının sonuçlannda saklı: sdi yaşın altındaki genç miHilerin Peru başa- ve Avrupa Şampiyonası'nda "play-off'a ka- ;in bunca sevindirici olabiliyor? >k mu önemli bunlar? Askerinizin başma çu- eçirilmişse, AB kapılannda süründürülüyorsa- halkınızın onuaı örselenmişse, iletişim devri- u örselenmeyi ister istemez ev içlerine kadar naktaysa ve devletinizi yöneten partinin üm- çiliğı ulusalcılığından daha ağır basıyorsa, bu îlenişin kahnndan ezilen insanlannız elbet fut- jakı oyun sonuçlanyla bile bayram ederler. Bu ın onur kınklığını planlı ve ciddi bir ulusal kal- na şahlanışıytagidermekyerine hâlâAvrupa ka- nndabekleşmeyiöğütverenlerden sol diriliş için jan reçetesi çıkar mı? tynca, "tutucu, aşın milliyetçi" denen partilerin i ytllardaki ekonomikpolitikalarave en baştaözel- tirme talanlarına karşı da kesin cephe aldıklan z önünde tutulursa, onlar kadar olamayıp IMF lütleriyle "sosyal ve adaletçi" çözümlere vanla- ığına inananlardan sol iktidar kavgasına hayır mı slir? Dış politikanın psikolojiksonuçlanyla ekonomik slitikalann sosyal sonuçları hiçbir zaman böyle- ne karanlık birtablo oluşturmamıştı. Çare, dışın anıttıcı aydınlığında değil, bu yerli karanlıkta, ama ağımsız sol düşüncenin ışınlanyla aranmalıdır. laşkatüriüsü ancak Nasrettin Hocaöyküsü olur. SAKAKYA 2. AİLE MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 2005,13 Davacı Ayşe Akyelken tarafından davalı Gökhan Akyelken aleyhine açılan tenfız davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince. DavaVı Gökhan Akyelken" ın tüm aramamlara rağ- men adresi tespit edilemedigi ve duruşma günü de tebliğ edilemedigi anlaşılmakla, Mehmet ve Melek'ten olma 1978 d.lu davah Gök- han Akyelken, duruşma günü olan 22.11.2005 günü saat 09.30'da yapılacak duruşmada hazır bulunması gerektiği hazır bulunmadığı takdırde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hüküm kurulacagı hususu dava dilekçesi ve duruşma günü yenne geç- mek üzere ilanen tebhğ olunur. Basın: 47604 KAKTAL 2. AİLE MAHKEMESt'NDEN Esas No: 2005 105 Davacı Kanber Coşkun vekili tarafından davalı Nuriya Coşkun aleyhine açılan boşanma davasının alınan ara karan gereğince, Mahkememızce davah Nuriya Coş- kun'a adresi belirlenemediğınden tebligat yapılamamış. olmakla duruşma gününün gazete ıle ilanen tebüğıne ka- rar verilmiş oîup, Davalı Nuriya Coşkun'un duruşma gü- nü olan 13.12. 2005 günü saat 09.30'da mahkememizde hazır buiunması veya kendisini bir vekille temsıl ettir- mesi, duruşmaya gelmediğı ya da kendisini bir vekille de temsil ettinnediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve karar venleceği hususu daveriye ye- rine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 27.09. 2005 Basın: 46234 Yıkanlar Seyredenler Yıkılanlar Ne ki, yıkanlar bilmese de, biz biliyoruz. Sadece satılanlan, tinsel ve maddesel yıkılanlan değil, bizim emir kullannın. emirleri kimlerden aldıklarau, bu emirlerin hangi nederüerle verilmiş olduklannı da biliyoruz... Ve gene biliyoruz ki kurtuluş savaşlarında zafer her zaman ulusal bilinçli güçlerin olmuştur. _ _ _ _ _ _ _ son yıllaraşöyle birbakınca, Tür- kiye'de yaşayanlan ve yaşananla- n 3 sözcükte özetlemekmümkün görünüyor: Yıkanlar, seyreden- ler, yıkılanlar... Yıkanlar, az bir azınlık... Ama, kendile- rine tanıdıklan, yarattıklan yetkilerle başı dönmüş, gözü dönmüş bir azınlık... Seyredenler; umutlan karartacak, iç acı- tacak kadar çok bir çoğunluk. Yıkılanlara gelince... Yıktıklarının, yık- tırdıklannın sayısını, "yıküsm!" fermanını verenlerin bile bilebiîdiklerinden kuşku duymamak olası değil. Ne ki, yıkanlar bilmese de, biz biliyoruz. Sadece satılanlan, tinsel ve maddeselyıkı- lanlan değil, bizim emir kullannrn, emir- lerikimlerden aldıklannı, bu emirlerin han- gi nedenlerle verilmiş olduklannı da bili- yoruz... Ve gene biliyoruz ki kurtuluş sa- vaşlannda zafer her zaman ulusal bilinçli güçlerin olmuştur. Yazmakta olduğum anılanmda bir cüm- le gözüme ilişti az önce. Bürün acüann - bugünkü- tetikleyicisi de bu cümlecik ol- du: (" Annemte^stÜJje'ninminicikis- kelesinde, Şirket-i Hayriye'nin küçük, şip- şirin ve tertemiz vapurlanndan biriyle ge- Brdik..." 1850'den beri(155 yü) savaşlarakatılmış.. gaziolmuş,Istanburun, hele de Bogaziçi'nin kahnnı çekmiş, coşkusunu yaşamış; tüm Bo- ğaziçi yolcularvrun, özellikle de, kıyılarda- ki evlerin, evdekilerin yakın dostu... Sade- ce onlann mı, dünyanın en şirin, en akılh yaratıklanndan yunus balıklannın da dos- tu, yanş arkadaşı olmuş. Yunuslardan azbü- yücek, onlarkadar tatlı, vapurlanmıza kan- cayı takacak ne vardı? 155 yıl boyunca Is- tanbul'un simgesi olmuş vapurİanmızın suçlanneydiki?.. Belki de "büyük suçlan" Istanbul'un simgesi olmak gibi tarihi bir değere sabip olmalandır. Ya Haydarpaşa Gan? O muhteşem tari- hi yapı?.. Hayatta olan olmayan, yerli ya- bancı milyonlarca insanın anılannda unu- rulmazyeri olan... Ve, her şey bir yana, geçen 97 yıl boyun- ca. milyonlarca annenin, eşın, sevgilinin, iç- leri kan ağlasa da. "*Ya gazi ol,ya şehıt" di- yerek uğurladıklan ve yansmdan fazlası- nın geri dönemediğı askerlerimizin anıla- nyla kutsallaşmış bir mekânı, arsasıru sat- mak için yıktırmayı düşünmek bile, en sa- bırlı deyişle, düpedüz, tarihe ihanettir. Anladık, tüccar olduklannı: vatan top- raklannı ve de memleketimizin geleceği hem de asıl sahıplerinın, halkın alınteri olan tesisleri;"BabaIargibisatacak_nın'' övü- nerek söyleyen, "varsayoksapara" diyebi- lenyöneticilere sahibiz. Ancak Maliye Ba- karuu Babalar gibisataran'" derkenbiryan- hş daha yapıyor. Onlar gibi, hiç emek ver- meden eline geçirmiş olduğu her şeyi, böy- le değerinin çokaltında, böylehovardaca sa- tıp savuranlar ıçın "Ata yadigândır, yerine konmasımümkün değüdir falan düşünme- den, tam mirasyedikr gibi har \nrup har- man saMjruyor" denır Türkçede. Yani de- yiş "mirasyedrdir ve mırasyedilerin sonu her zaman felakettir. Tann bizi korusun! tnanılmaz, şakası bile tatsız, "kara mi- zah" misali bir "niyet" daha dolaşıyor or- talıkta: Kültür birikimine, serâpâ (baştan ayağa)espn.bilgi, gerçek olansözlerine hay- ran kahnan KültürBakanı Sayın Koç, ken- disinin -ve tabiı Başbakanın bir "ni>etie- ri^ni söylemiş gazetecilere. Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'ni yıktıracaklar- mış... Çünkü, efendtm bu bina, artmış ve artacak etkınlikler için ufak düşüyormuş, bunun arsasına, daha büyük bir tane yap- tıracaklannış!.. Dünyanınhangi ülkesinde, hele de hükü- metdüzeyindekihangiinsanınkafasında olu- şabilir. sadece cehaletin, vahşetin simgesi olan "yıkmak", "yıkûrmak" eylemi?.. Anlaşılan, bundanböyle Türkiye'de, kül- tür merkezi, okul, cami, kütüphane vb. gi- bi binalar, meraklüanna dar gelmeye baş- layınca, onu yıktınp arsasına, aynı amaca hîzmet edecek, daha geniş bir bina yaptı- racak, haşmetlü, dirayetlü ve de azametlü Başbakanımız. Ve onun yakın ya da az da- ha uzağındaki "emir kuflan". Düşünebili- yor musunuz, ömeğin, Galatasaray Lisesi, Beyazıt DevletKütüphanesiya daSultanah- met Camii'ninyıktınlıp yerlerine daha ge- nişlerinin yapıknasuu?! Kültür kuruluşlan ve benzeri kuruluşla- nn binalan, artan, büyüyen etkinlikler, ih- tiyaçlar için küçük gehneye başlayabilir. Doğal ve güzel bir şeydir bu; övünülecek bir gelişmedir. Böyle durumlarda ilgili ba- kanlann, hükümetlerindüşünebileceği, ya- pabileceği tek iş vardır: Böyle kuruluşla- nn sayılannı çoğaltmak. Dünyanın kültür merkezi sayılabilecek îstanbul'un, sadece bir "kültür merkezTne sahip ohnası, zaten büyük bir ayvptır. Ama.. düşünüyorumda.. "Befld" diyorum, "birikrini tedirgin eden, ashnda burarun admdaki zenginliktir." Düşünsenize, hem "Atatürk" hem "kültür"... Bunca ağırlığı herkes kaldıramaz ki... Haydi diyelim, kül- türün, bir anlamda ve bir ölçüdehakkından geldiler. Ama içlerinden kasîr-ül-akl (kısa akılh) birisi çıkar da Atatürk'e de dokun- maya kalkışırsa.. Işte o zaman yandılar. Çünkü, nerde, nasıl ve de ne için otursa ol- sun, "Atatürk* adı üstünde oynamak kim- senin haddine düşmemiştir. Ne kimselerin ne de o kimselere akıl hocahğı yapan ser- semlerin... "Hek bir binayı yıkıp arsasıru ek geçire- Bm de" diye hesaplar yapan ve emrivaki- lerle işleriyürütmeyi daha da alışkanlık ha- line getirmeyi tasarlayanlar varsa,hiçumut- lanmasınlar, Hatırlasınlar ki daha önceleri de çok benzer hesaplar, niyetler içinde bu- lunanların "ömürieri'1 nasılyetmediyse "o* işe, bugünkülerin de yetmeyecektir. Çünkü, kurtuluşhareketlerinde zafer, her zaman ulusal bilinçli güçlerindir!.. Ermeni Konferansı ve Tarihin 'Tekerrür'ü... A. Alper AKÇAM -î- stanbul'dayapılan Er- I meni Konferansı ve X onunyarattığı karma- şa, son günler ülke gün- demine u cuk" diye otur- du. Yalnızca bir "Erme- ni Soytanmı" savından yanaymış gibi görünen- lerin çağnlı olduğu kon- ferans, önce mahkeme ka- nahyla durduruldu, arka- sından başka bir üniver- siteye taşındı, salonda il- ginç sözlüsataşmalar, atış- malaryaşandı, konferan- sı izlemeye gelenlerden bazı ünlü adlar toplantı karşıtı gruplar tarafindan domates ve yumurta sal- dınsına ugraüldılar, baş- kabir grup "kanakanüv tikamn diye gösteri yap- İU Konferansın ülkede çektigi büyük ilgi üzeri- ne üniversiteler yenikon- ferans hazırlıklannabaş- ladı! Konferansın hazırlıkbi- çimi, sunulanbildiriler, çı- kan tartışmalarla dönüp dolaşıp tarihin tekerrür edip etmediği sorusunun gizlendiği bir yere geldik sanki! Doksanyıl öncesi- ne kadaruzanmış, ikihalk arasmdaki çok acı olay- larla anımsanan bir olay- lar dizisi çe\Tesinde olu- şan sözcelem, bugün de insanlık tarihinin yüz ka- rası olmayı sürdüren sa- vaşlar için bize bir ışık, bir anlam taşunıyor, yol gösterici olamıyorsa, kim haklıydı yavan sorusunun etrafında bir kaşık suda fırtınalar kopanhyorsa, güdülenmiş art niyetler "önceo vurduamca",*yok ya,o dabenimanamasöv- dü" itişmesinin arkasına gizlenmeye çalışıhyorsa, tarih "tekerrür" ediyor ve daha çok edecek demek- tir! Yeryüzünde hâlâkent- lerbombalanıyor, hâlâgü- nahsız insanlann ve ço- cuklann cesetleri yerlerde sürükleniyor, insanlar aç- lık, ilaçsızlık, işkence ve acı içinde ölüyorsa, cennet düşlemli carılı bombalar kendisoydaşlanyla birlik- te canına kıyıyorsa, 1789 Burjuva Sosyal Devri- mi'ndenbuyana söylenip duran, örgütlü insanınge- leceğini değiştirip daha iyi bir dünya kurma erkine sahip bulunduğu görüşü de geçerliliğıni yitirmiş bulunmaktadır! Tarih, bilgi birikiminin kendi oluşumkoşullann- dan soyutlandığı, dondu- rulduğu, metafizik bildi- rilerin cirit attığı bir kör- ler kavgasına taşımyor. Soyutlanmış ve dondu- rulimuşbilgi, insanlık için bilgi olamaz! Olaylardayol gösterici- liği, düğüm çözücülüğü yapacak olan, arşiv fare- ciliğide değildir! Her şey gün gibi apaydınlık, gü- MUHTEŞEM IKIU'nin" bu hoftakî konukları Nilgün Belgün, Şebnem O»nal ve Davut Güloğlu... neş kadar tartışırmazdır. Bir "Ermeni Soykınmı" savı etrafinda yıldınmlar yağdıranlann o tarihibil- gi yüklüymüş gibi görii- nen tezlerinin arkasında Kafkas petroUerinin, Ana- doluve Ortadoğu zengin- liklerinin savaştaoynadı- ğı rolün sözü edihniyor- sa, o tarihlerden onlarca yıl öncesinden başlaya- rak Doğu Anadolu ve Kafkasya'da ciritatanln- gilizbirliklerinin, ajanla- nnın ne aradığı sorulmu- yorsa, u kana kan inti- kam!" diye gösteri ya- panlar Turan'a ulaşmak içinAnadolu çocuklannı yalınayak karh dağlarda kırdıran "üstünırk"çt It- tihatTerakki'nin arkasın- daki diğer "üstün ırkçı" Alman Emperyalizmini bilmezdengeüyorsa, tarih tekerrür etmeyi sürdüre- cekvebüyük insanlık,bir avuç azınlığrn oligarşik iktidarlan için birbirini boğazlamaktan vazgfcç- meyecek demektir! Doğduğu günden bu yana savaşsız doyama- yan, üretim ve tüketim çılgınıkapitaüzmin, dün- ya halklannı birbirine düşürüp tüm doğal kay- naklan bir haydut gözü dönmüşlüğüyle yağma- layarak doğanın içine edenemperyalizmin so- mutça aduun geçmedi- ği her tarih tezi, eksik değil, baştan aşağı yan- lış veyalandır! Tarihe ba- karken halklar, milletler arasındaki savaşların so- rumluluğunu taraflardan birisine yükleyip diğeri- ni aklamaya çalışarak acı- lann bedelini halkların ödemesiniisteyenler, han- gi niyeti taşıyor olurlarsa olsuiüar, emperyalizmin değirmenine su taşıyan şaşkın ördekyavrulandır. Onlar, tarih tekerlerini kendileri için "teker- rür"den yana döndüren haramilerin insanlıktan çaldıklanru sessizce gö- türdükleri arabalann te- kerlerine yağ dökme ya- nşındadırlar. Emperyalist güçler, as- lında kendi yol açtıklan halklar arasındaki kanlı bir savaştan on yıllar son- ra "Ermeni Soylonmı" savını gıdıklayarak yeni düşmanlıklar, yeni kar- maşalar, yeni pazar alan- lan yaratıyorlar. Konferansta "Ermeni Soytarn_*>sa» üzerine bildiri sunanadlardanba- zılanrunbir zamanlar em- peryaüzm üzerinenutuk- lar atıp "BağntnsızTürkH ye" diye haykrnrken bu- günBatüıüÛcelerdeki uni- versite kürsülerinde, sos- yal yardım fonlannda bal tutup parmak yalamayı yeğliyor olmalanysa, ta- rihinen çarpıcıironisi ola- rakduruyor karşımızda... Alperakcamı agmau.com alakcamCâyahoo.com PENCERE Bir Bardak Suda Fırtma... Ben gazetelerinyalancısıyım, romancıOrhan Pa- muk demiş ki: "- Türkler 1 milyon Ermeniyi, 30 rnilyon Kürt'ü kestiler..." Gazeteci Hrant Dînk de yazmış: - Türk'ten boşalacak o zehirii kanın yerini dol- duracak temiz kan, Ermeninin Ermenistan'la ku- racağı asil damannda mevcuttur... Doğrusu iki gorüş de pek inandıncı ve de hoş görünmüyor; ama, canlanna değsin, kalem erba- bının lafına gümrük konmaz... Ne var kı savcı, yargı, dava derken iş büyümüş. Devreye AB de girmemiş mi?.. Avrupa'da Başbakan Recep Tayyip'i bu konu- da sorgulamışlar... Erdoğan da açıkyanıt vermekten kaçınmış, es- tek, köstek, demiş ki: "- Yargıya intikal etmiş bir konudur, benim ko- nuşmam doğru olmaz..." YokcanımL • Basın özgüriüğü.. Fikir özgürlüğü.. Saçma sapan konuşma özgürlüğü.. Tümünü kapsayan bir özgürlük anlayışı gerçek- leşmeden demokrasi olmaz.. Bize böyle öğrettiler.. Ama, sen diyeceksin ki: - Canım, "Ermeni soykmmı yoktur" demek Is- viçre'de yasakdeğil mi? Doğu Perinçekbu yüz- den daha geçen gün hesap vermedi mi?.. Sen Isviçre'ye bakmaL Biz Ermeni soykınmı savınınTürkiye'de serbest- çe tartışılmasından yanayız; Pamuk'un ve Dink'in cezalandınlmalarına tümüyle karşıyız. • Verilen cezalar da ceza olsa bari.. 3 ay mı, 6 ay mı, ne?.. Üstelik tecil edilmiş.. Herkes ayakta.. Eskiden gerçek bir fikir konusu olan komünizm bilmem nesi yüzünden yazarlan beş, altı, yedi yıl içeri tikarlardı da kimsenin gıkı çıkmazdı, herkes kalemini apış arasına gizleyip otururdu... Türkiye demokrasi yolunda ilerliyor.. mu?.. • Geçmişte yazarlar içeri atıldı mı siyasal iktida sorumlu görülür, eteştiri oklan hükümete yönettı lirdi... Çünkü yasalan Meclis yapar.. Yargıçlar uygular.. Türkiye medyasındayalakalıko kerteye ulaşm ki bu gerçek de hasır altı ediliyor... Pamukmu?.. Dink mi?.. Başbakan Erdoğan partisinitoplasın, her iki y zara ceza kesen yasa maddelerini 24 saatte d ğiştirsin... Sorun anında çözülür.. Yargıç margıç, savcı mavcı, basın masın, c« meza, gürültü mürültü şıp diye ortadan kalkar Hem Pamuk'u, hem Dink'i, hem de RecepT yip'i tutmak olanağı var mı?.. KÜLTÜR GEZİLERİM SÜRÜYOR... Tarihi Yanmada: SULTANAHMET VE ÇEVTU 22 Ekım 2005 Cumartesi % S İZNtK 23 Ekim 2005 Pazar TARAKLI-GÖ\TSÜK-MI;DLRNU-BEYPA_/ 22 - 23 Ekim 2005 ABANT YAYLALARI-GÖLCÜK-YEDİGÖL1 22 - 23 Ekim 2005 SİLİFKE VE ÇEVRESt 3 - 6 Kasım 2005 (Şeker Bayramı) BtRGt-SARDES-KULA 12 -13 Kasım 2005 ROMA: TUNUS 30 Ekim - 6 Kasım 2005 (Şeker Bayramı) NlL VADİSİ-KAHtRE-ABU SİMBEL 27 Kasım - 4 Arahk 2005 KATMANDL-HİNDİSTAN 19 - 30 Aralık 2005 MYANMAR-TAYLAND 10 - 23 Aralık 2005 RACASTAN 5 - 17 Ocak 2006 (Kurban Bayramı) ÜRDÜN-PETRA VADİSİ 9 - 14 Ocak 2006 (Kurban Bayramı) FEST TRAVEL Tel: (0212) 216 10 36 www.festtravel.com / festfŞfesttraveLct TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK ATATÜRK ANITI ACILDI AtaturK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle