Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Adam Adam
Her insanın bir "fısıltı-
sı" vardır. Kimi buna "iç
ses" der, kimi "vicdan"
der, kimi "ruh" der, kimi
"benlik" der, kimi "gö-
nül" der...
Gün gelir, o iç sesiniz
çıngıraklı kahkahalaratar,
vicdanınız aklanır, ruhu-
nuz açılır, benliğiniz ışır,
gönlünüz ferahlar.
öyle dönemler yaşar-
sınız ki, iç sesiniz kısılır,
vicdanınız kanar, ruhu-
nuz kararır, benliğiniz da-
ralır, gönlünüz bulanır.
Mutluluk ile mutsuzluk,
acı ile sevinç, kırgınlık ile
coşku içinizde denge ku-
ramaz, dışarıdan geien
örselenmeler içinizdeki
direnci kırarsa, işte o za-
man kötü...
Deneyimli tiyatro sa-
natçısı Nuri Gökaşan'ın
yazdığı, yönettiği ve oy-
nadığı, Ankara Sanat Ti-
yatrosu'ndayeni sahne-
ye konan "Adam Adam"
oyununda "ruhunu sat-
mama" uğruna iç den-
gelerini koruyamamış bir
insanın ağzından; yok
edilmek, sindirilmek is-
tenen, terk edilmiş, gü-
vendikleri dağlara kar
yağmış bir insancı, hem
de toplumcu kuşağı an-
latıyor, tek başına...
Nuri Gökaşan, yaşan-
mış olanları, halen yaşan-
makta olanları harman-
larken aslında birebir
"ö/z"leri anlatıyor, tek ba-
şına bırakılmış "ö«"leri...
IŞIK KANSU
Sıçrama tahtasıABD'nin "küresel karıştırıcılar" heyeti
şubat ayı başında Türkiye'yi de ziyaret
edecek ya, Incirlik yine günderpde. Istek
belli: Türkiye'yi, CHP'li Onur Öymen'in
de dediği gibi, ABD'nin sıçrama tahtası
yapmak...
Yok Iran'ın nükleer projeleriymiş, yok
Suriye'nin terörü desteklemesiymiş der-
ken ABD'nin yine bölgeyi kan ve ateş
çemberi içine sokmaya çalışması karşı-
sında Onur öymen iktidarı uyarma göre-
vini yapıyor:
"ABD, Irak'a yaptığı gibi başka bölge
ülkelerine de müdahale edebilir ve Tür-
kiye 'yi debu müdahalelerde bir sıçrama
tahtası olarak, en azından lojistik destek
üssü olarak kullanmak isteyebilir. Böyle
bir tutum, bizim bütün bölge ülkeleriyle
çok uzun yıllardan beri kurduğumuz iliş-
kileri tahrip edebilir ve Türkiye'yi ABD'nin
yeni muhafazakârpolitikalarının bir uzan-
tısı haline getirebilir. Oysa bölgede, 83
yıldan beri barış içinde yaşayan, savaşa
girmemiş tekülke Türkiye'dir. Bu özelli-
ğimizi korumamız gerekiyor. Çünkü, Tür-
kiye'yi bir savaş ülkesi haline getirirsek
bunca yıllık birikimimiz, kazanımlarımız bir
anda yok olabilir. Türkiye gerçekten tah-
rip olabilir. İşte bunun içindir ki, barış
politikasının sürmesi gerekiyor. Barış po-
litikasının sürdürülmesi için de Türki-
ye'nin komşu ülkelere yönelik saldırıla-
rın bir sıçrama tahtası haline getirilme-
mesi gerekiyor."
Sıçrama tahtasının aracı olarak kulla-
nılmak istenen Incirlik Üssü'ne gelince...
Onur öymen, Incirlik'in bir Amerikan üs-
sü değil, Türk üssü olduğunun altını çi-
ziyor:
"Incirlik'in, savaştan zarar gören Irak
halkına insani amaçlı gıda, ihtiyaç mad-
desi gönderilmesi için kullanılması baş-
ka, bölgeye yönelik saldırı operasyonla-
rının destek üssü, istihbarat üssü, lojis-
tik üssü olarak kullanılması başkadır."
Bu yüzden ulusalcı çevrelerin tedirgin
olması çok doğal Onur öymen'e göre:
"Kıbrıs 'ta, Irak'ta, AB ile ilişkilerde hep
diz çöken, boyun büken, bütün taviz ta-
leplehne sıcak bakan bir hükümetin ne
yapacağı konusunda elbette tedirgin
olunur."
Hukuk
Gazete haberlerinden öğren-
dik, ABD Büyükelçisi Eric Edel-
man, mahkeme kararıyla ka-
patılan Ovacık altın madeninin
yeniden açılmasını Bayındırlık
Bakanı'ndan birmektuplaiste-
miş. Istek ikiletilmemiş ve ABD
şirketinin işlettiği madene ruh-
sat verilmiş.
Bursa Barosu Çevre Komis-
yonu Başkanı ve eski DSP mil-
letvekili Ali Arabacı ise bize
gönderdiği mektubunda bir baş-
ka örnek vermiş:
"Amerikan şirketi Cargill, Or-
hangazi Gemiç ve Güıie köy-
leri sınırları içinde yapılan plan
değişiklikleh ve ruhsatlarla ta-
nmsalamaçlı nişasta-glikoz fab-
rikası kurmuştur. Fabrikanın in-
şası ve faaliyeti tamamen mah-
keme kararlarına rağmendir.
Idariyargı, bu firmayla ilgili da-
ha fabrika inşaatı başlamadan,
inşaat devam ederken ve üre-
time geçtikten sonra defalarca
yürütmenin durdurulması ka-
rarı verdi. Ama, idare bu karar-
lann hiçbirini uygulamadı."
Ve Türkiye, bir hukuk devle-
ti!
Microsoft'un sahibi Bill Gates, hafta
sonunda Türkiye'deydi.
Bayram değil, seyran değil, Bil!
Gates neden Türkiye'deydi?
Bill Gates'in şirketi Microsoft, bizim
ulusal eğitim kurumlarımızdaki e-
portal çalışmasının altyapısını
hazırlayacak, tüm öğretmenlerimize
verilecek dizüstü bilgasayarlarının
işletim sistemlerini satacak da
ondan...
Bu anlaşmaları kim yapıyor? Milli
Eğitim Bakanlığı... Microsoft'un
Gates niçin geldi?
almaşığı var mı? Yok, Türkiye'de
tekel olacak. Peki, buna kim karar
veriyor? Milli Eğitim Bakanlığı...
Dil Derneği Yönetim Kurulu üyesi,
bilgisayar mühendisi Hülya
Küçükaras, bu görüşmelerin ve
anlaşmaların mutlaka kamuoyunda
tartışılması gerektiğini söylüyor.
Çünkü, toplumun geleceği söz
konusu...Küçükaras, kaygısını şöyle
dile getiriyor:
"öğretmen eğitimi gerekçesiyle
ihalesiz ve engelsiz bir atakla
Türkiye'yi can damarından
yakalayan firma, geleceğin
kuşaklarına 'bilgisayar'ı Microsoft
ürünleri olarak tanıtmak ve öğretmek
hedefini on ikiden vuruyor. Bundan
sonrası olsa olsa ürün bağımlılığı
edinmiş bir kuşağın tutsaklığıdır:
Sen yeni yeni şeyler üretme ey
Türkiye, sen hiç düşünme; biz
düşündük ve ürettik, sen satın al
yeter; gereğince kullanamasan da
olur!"
Türkiye, kendi bilgi birikimiyle
gelişmiş emek ve beyin gücüyle
kendi yazılım ve işletim sistemlerini
oluşturamaz mı? Neden olmasın?
Ama olmaz, bu AKP ile olmaz.
Bakmayın "e-devlet" filan
dediklerine, bu alanda da tam "e-
teslimiyet"ç\\er\
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
2005 Yılı SSK Yaşhlık
Aylığı Alt Sınırı
Sosyal Güvenlik Reformu Yasası olarak tanıtılan 4447 sayı-
h yasa ile SSK emekli malul, dul yetim aylıklannın hesaplan-
ması için kullanılan "gösterge ve katsayı sistemi" 1 Ocak 2000
günü yürürlükten kaldtrıldı. Yerine "Her ay bir önceki aya gö-
re Devlet İslatistik Enstitüsü tarafindan açıklanan cn son lenıel
yılı kentsel yerler tüketicifiyatlarıindeksindeki aylık artış ora-
lukadarartünlarak" belirlenmesi kuralı getirildi. Kısaca, ay-
lık artışlan TÜFE'ye bağlandı. Ancak, "evdeki hesap çarşıya
uymadı". Ve kısa bir süre sonra, "etiket sayıları" ile TÜFE sa-
yıları arasındakiyarışmayı, "etiketsayıları" kazandı. Bunun üze-
rine Ocak 2003 'te "avans" uygulamasına geçildi. Bu sistem de
olumlu sonuç vermedi. 1 Ocak 2004'te, aylıklara belli oranlar-
da zam yapılması uygulaması başladı.
2005 yılında da bu uygulama benimsendi. 31 Aralık 2004
gün, 25687 (3. Mükerrer) numaralı, Resmi Gazete'de yayım-
lanan, 5282 sayıh yasa ile SSK aylıklarına kademeli olarak zam
yapıldı. Zam oranları ise aylık tutarlanna göre yüzde 8 (sekiz)
ile yüzde altı arasında belirlendi. Bu belirleme ile Sosyal Si-
gortalar Kurumu'nca:
" a) Bağlanangelirve aylıklarile 506 sayılıkanunun geçici76'ncı
maddesine göre yapılan telafı edici ödemeler, 2004 yılı Aralık ayı
ödenıe dönemi itibanyla dosya bazında ödenmesi gereken nıik-
tar esas alınmak kaydıyla;
1) 200 YTL ve alrıııda gelir ve aylık alanlara 2005 yılı Ocak
ayı ödeme döneminden itibaren %8,2005 yılı Temmuz ayı öde-
nıe döneminden itibaren de bir önceki aya göre %7 oranında,
2) 200 YTL ile 318 YTL arasında gelir ve aylık alanlara 2005
yılı Ocak ayı ödeme döneminden itibaren %7,2005 yılı Tem-
muz ayı ödeme döneminden itibaren de bir önceki aya göre %7
oranında,
3) 318 YTL ve üzerinde gelir ve aylık alanlara 2005 yılı Ocak
ayı ödeme döneminden itibaren %6,2005 yılı Temmuz ayı öde-
me döneminden itibaren de bir önceki aya göre %6 oranında"
arttırılarak ödenecektir.
1 Ocak 2000 ile 31 Aralık 2005 döneminde SSK alt sınır ay-
lıklarındaki artışlar:
SSK ALT SINIR AYLIĞI
(31 Araük 2000-31 Aralık 2005 Dönemi Artışı)
Arlış
Yılı ve Ay
37Ârâhkİ999~
1 Ocak 2000
1 Ocak 2001
" "fûcak 2002
1 Ocak 2003
1 Ocak 2004
1 Ocak 2005
31 Aralık 2005
SSK Yaşhlık Aylıgı (Alt Sınır)
Aylık
79.590.000
84.285.810
117.220 030
1977469.416
256.399.286
360.097 652
419.873.862
445.066 294
S Y. Zammı
4.690.000
4.690.000
4 690.000
4 690000
4.690.000
4.690.000
4.690.000
" 4 690 000
Toplam Aylık
84 280.000
88.975.810
121.910.030
202.159.416
261.089.286
364.787.652
424.563.862
449.756.294 "
1 Ocak 2000 ile 31 Aralık 2005 Dönemi loplamı
Aylık Artışlan
TL
0
4.695.810
32.934.220
80.249.386
58.929.870
103.698.366
59.776.210
25.192.432
365.476 294
%
%0.00
%5.57
%37.01
%65.83
%29.15
%39.72
%16.39
%5.93
%433.65
1 Ocak 2000'den bu yana SSK yaşhlık alt sınır aylıklarına
toygulanan zam oranı toplamı % 459'dur (dört yüz elli dokuz).
Oysa, zam kapsamı dışında bırakılan ve 4 milyon 690 bin lira
olarak dondurulan sosyal yardım zammına da bu oran uygu-
lansaydı, bugün sosyal yardım zammı da 20 milyon 338 bin li-
ra zam alarak 25 milyon 27 bin liraya yükselmiş olacaktı. Zam-
lar sosyal yardım zammına uygulanmadığı için, 31 Aralık 1999
ile 31 Aralık 2005 döneminin sonunda alt sınır ayhkları da 465
milyon 404 bin lira yerine (465.40 YTL), 449 milyon 756 bin
lira (449.76 YTL) olarak, 20 milyon 338 bin lira (20.34 YTL)
.eksiği ile ödenecektir.
Yasal düzenleme yapılmadığı sürece, bu eksik ödeme sürüp
gidecektir.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakmturk.net
HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyuı yahoo.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc(a yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 31 Ocak www.mumtaz-arikan.com
ANDRE ANTOINE'IN ONCÜLÜĞÜ..
1858 'DE SuGÜU, ÜMLÜ P&4USIZ T7Y/4reo
AUP&İ ANTOINE CAUruAH) POĞMUŞTU. AMATÖHCE'
TİYATKO OYUNCULUĞUNA SAÇLADtKTAN BİR SÜtee
SONfiA, GSLEMEICSEL TİYAT/ZOYA KAZŞt YeNi BrS. AU-
A Ş rieMBK içiN "THEAree ueea"Yf xuftMuç7
DOĞdLCt•(MA7l/ISAUSr) TİyATeo AKtMIMH ÖMCÜLÛ-
ĞÜMÜ YAPARfZBN, EStCİ OYUAJ AUÇtcANLIKLARlNOAN
Ç, YAPMACIKS/ZteeeÇ£G£ UYGUN V£HAe£-
KET OİUNB ÖUEM VEREM ANTOINE, SEYİHCİ İLE SAH-
AHASINOA 6Ö/eÜNMEZ BİR PUt/AfZ OLPUĞUNU YA&SAYA-
RAK YÖNErMİŞTİ. i9i3-1S*4 YtLLAfil AA4S/AJOA İSTAN-
gUL 'A PAt/Er EDiLEAJ AMPRE AAJrOtNE, 'r
P<4RÜi££PA
Yİ-İ OSMANÎ " ADLI ŞEHİR. fCOU£££l/AruAg.l'NI
MUŞ I/S İUC PZOFESYOUEL OYUNCU YETİŞTİRME
OKULUNU TİJ/İICıYE'PE GE£Ç£tO-EŞTİ/ZM/Çrt..
SAKARYA AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2004/992
Davacı Vasfiye Berk tarafından davalı Ayhan Berk aleyhine açılan
boşanma davasımn yapılan yargılamasında verilen ara kararı gereğin-
ce, Davalı Ayhan Berk'in tüm aramalara rağmen adresi tespit edile-
mediği ve duruşma günü de tebliğ edilemediği anlaşılmakla,
Orhan ve Leyla oğlu 1974 d.lu davalı Ayhan Berk, duruşma günü
olan 16.02.2005 günü saat 09.15'te yapılacak duruşmada 4787
SK'un 7/1 md.si gereğince sulhe teşvik edileceğinden duruşmada ha-
zır bulunması, hazır bulunmadığı takdirde sulh hakkındaki beyan
hakkından vazgecmiş sayılacağmın ihtarı ile yargılamaya yokluğun-
da devam edileceği ve liüküm kurulacağı hususu dava dilekçesi ve
duruşma günü yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 3391
BAK1RKÖY 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKtMLİĞİ'NDEN
Esas No: 2004/1368 Karar No: 2005/34
lstanbul, Bahçelievler, Cumhurıyet Mah. Cilt 12, Hane 191'de kayıtlı bulunan Alı ve Melek'ten olma 12.3. 1932 d.lu Rıza Yıldınm'a
aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan eşi Velı ve Hadice'den olma 1942 d.lu Selvı Yıldırım vasr olarak tayın edılmiştir. llan olunur.
Basın: 3396
KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2004/1710 Vasi Tayını
Mahkememizce venlen 23. 12.2004 tarih ve 2004/1710 esas, 1400 karar sayılı karar ile Semih oğlu 1971 d.lu Ekber Aylan'a TMK
405 maddesi gereğince vesayet altına ahnarak kendisine 1936 d.lu annesi Gülıstan Aylan vasi olarak tayin edılmiştir. 23. 12.2004
Ba: ın: 3393
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Gönül Yarası
Gün ortasında gece... "Cumulonimbus" bulu-
tuymuş. TV'yi açtım; iskemlelerin, yumrukların
uçuştuğu CHP kongresinde Deniz Baykal avaz
avaza nutuk atıyor. öbürü -Sarıgül- kürsüyü işgal
etmeye çalışıyor... Kendimi dışarı attım ve en ya-
kın sinemaya dalıp "Gönül Varas/"na bir bilet al-
dım. Böylesine kara birgünde bundan isabetli bir
karar olamazdı.
Şener Şen yaptığımız bir röportajda bana: "Bi-
zim kuşak kendimiz için bir şeyler yapmayı geç
anladık. Birey olmamız geçikti.." demişti. "Gönül
Yarası" tam da bunu, hayatta "kendisiiçin bir şey-
ler yapmayı" erteleyen, geç öğrenen bir karakter
etrafında kurulmuş: Nazım...
"Oscar"\\k biroyun çıkaran Şener Şen birebir his-
settiği rolünü, sanki nefes alıp verir gibi oynuyor.
Oynamanın da ötesinde karaktere kan ve can ve-
riyor; onu ete kemiğe dönüştürüyor... Başka hiç-
bir şey için olmasa da Şener Şen'in oyunu için gör-
meye değer "Gönül Yarası".
'Hayatın ne kadarı elimizde?'
Diğeroyuncuların bu arada hakkını yememek la-
zım. Mettem Cumbul -Dünya- kuşkusuzçok ba-
şarılı. Şizofren kocayı canlandıran Timuçin Esen
-Halil- muhteşem. Nazım'ın kızıyla oğlunu oyna-
yan Devin Özgür Çınar ve Güven Kıraç sonuna
kadar inandırıcı... Ve sular seller gibi akan senar-
yonun temposu hızlı, çekimler kaliteli. "Eh daha
ne olsun, bir filmden başka ne beklenir" diyebi-
lirsiniz. Ama "Gönül Yarası"n\ baştan çıkarıcı ya-
pan sadece bunlar değil.
Seyirciyi ilk anda sarıp sarmalayan, filme davet
eden çok özel bir "ayrıntı dili", sıra dışı bir "ayrın-
tı özeni" var "Gönül Yarası"run. Siyasi görüşleri yü-
zündenfişlenerekdağbaşındabirGüneydoğukö-
yüne sürgün yollanan öğretmen Nazım'ın; nerdey-
se okşayarak teker teker bavuluna yerleştirdiği o
kitaplar; cepten hemen çıkarılan bir kartvizit gibi,
daha ilk sahnede öykünün özünü izleyiciye takdim
ediyor: Kemal Tahir, Gorki, Yaşar Kemal, Mar-
quez...
Karakterterin isimleri sonra; Piraye, Mehmet, Na-
zım... Ve Nazım'ı yaşamının son istasyonunda bir
"duygu seli" ve "iç sesiyle" tanıştıran Dünya...
Samatya'da Madam Agavni'nin belleklere iş-
leyen evi... Orta yaşı devirmiş her Istanbullunun ya-
kından tanıdığı bir ev bu. 50'li, 6O'lı yıllarda girip
çıktığımız; gayrimüslim komşularımızdan yakınen
aşina olduğumuz bir ev... Yatağın üzerinde asılı du-
ran haç, duvarlarda zamana meydan okuyan si-
yah-beyaz fotoğraflar, miyadını doldurmuş orta
sınıf-burjuvamobilyalar...Türkfilmlerindeenderrast-
lanan tığ gibi işlenmiş, bir özen ve iletişim dili bu.
"Gönül Yarası"nda müziğin de ayrı, ince bir di-
li var. Fondaki müzik, hiçbirzorlamaolmadan kla-
sikten türküye geçebiliyor. Ve film "son kez söy-
lenen" bir türküyle bitiyor. Dünya'nın iki gözü iki
çeşme; "Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek
mi lazım" dediği bir Kürt ezgisi de ("Dağların gü-
zeli/lncir ağacısın/Gam götürensin/Güllerin için-
desin...") filmin kilit sahnelerinden biri.
Böyle kaç Nazım kaldı?
Karakteralerin senaryo akışı içindeki "inşası" ve
"diyaloglar" da derin ve inandırıcı. Nazım'ın, kızı
Piraye ile yaptığı bir yüzleşme var ki izleyicinin
yüzüne tokat gibi iniyor:
"Işin en acıklı yanı da şu kızım: Bir daha dün-
yaya gelsem, gene aynı yollardan yürüyeceğimi
biliyorum. Demek ki yaşanan bunca hayal kırıklı-
ğı, sürgünler, fişlenme, sorgular bana bir şey öğ-
retememiş. Ne tuhaf?Acı çekmeye gönüllü olmak...
Ruhunu o işten alamamak... Bu bana hem keder
verdi, hem mutluluk..."
Kesişen farklı öykülerde, "Hayatın ne kadarı
kendielimizde" sorusunacevaparayan "Gönül Ya-
rası"; burada bitebilirdi. Öyle bir "doruk" ki bu
sahne, bundan sonra devam eden öyküye kon-
santre olabilmekte güçlük çekiyorsunuz. Film sil
baştan yeniden başlıyor sanki. Bu son on on beş
dakika biraz fazla gelse de oyuncuların gücü filmi
sonuna dek sürüklüyor.
"Şartlarne olursa olsun, kendini ülkene ve mil-
letine adayacaksın!" düsturuyla yetişen; adını ef-
sane olmuş bir şairden alan, eğitim gönüllüsü,
CHP'li solcu babanın oğlu Nazım... "Böyle kaç
Nazım kaldı?" sorusuyla çıktım sinemadan. Eve
döndüğümde CHP kongresi devam ediyordu.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Borçlunun
borcımu zama-
nında ödeme-
mesi. 2/Kadın
erkek birlikte
oynanan eski
bir halk oyu-
nu... Çanakka-
le'ninbirilçesi.
3/ Bir kimseye
yardım eden,
yanında bulu-
nan kadın arka-
daş... Birnota. 4/Tem-
bellik. 5/ Dolma yap- 1
mak içinhazırlananka-
nşım... Başlangıcı bel-
li olmayan zaman. 6/
Sarp,dik...Birbağlaç.
7/lspanyollann sevinç 5
ünlemi... Bir ay adı. 8/ 6
Itırlı bir bitki... Posta 7
paketi. 9/Pokerde, kâ- 8
ğıt dağıtma sırası gelen 9
oyuncunun kanp kes-
tiği kâğıtlan dağıtmak üzere kendinden sonraki oyun-
cuyavermesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kan basıncı. 2/ Güzel kadın... "Benim adım dertli
dolap / Suyum akar yalap yalap / Böyle emreylemiş -
— / Derdim vardır inilerim" (Yunus Emre). 3/Beyşe-
hirGölü'ndebirada... Asya'da bir ırmak. 4/Tıpdilin-
de derinin kanlanmasına verilen ad... Notada durak
işareti. 5/Oruç ayı. 6/Modern Yunanca. II"— derdim
var birbirinden seçilmez / Bir ayrılık bir yoksulluk bir
ölüm" (Karacaoğlan)... Yabancı... Kırgızistan'ınpara
birimi. 8/Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta... Iskam-
bilde bir kâğıt. 9/ Bir soru sözü. Afrika'da bir ülke.