Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H i J v U l ı U1VJJL ekonomi(o cumhuriyet.com.tr 13
Türkiye'nin kredi kartı krizine adım adım yaklaştığı uyansını yapan ATO, faize sınır istedi
Kart faizleri plastikpatlayıcı• ATO'nun Bankacılık
Düzenleme vc Denetleme
Kurumu'na sunduğu raporda,
kart faizlerine yasal bir
sınırlama getirilmesi
istenirken kullanıcıya da
önerilerde bulunuldu.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kredi Kartlan Yasa Taslağı hazırlığı
içerisinde bulunan Bankacılık Denet-
leme ve Düzenleme Kurulu'nun
(BDDK), Ankara Ticaret Odası'ndan
(ATO) kredi kartlan konusunda görüş
istediğı bildirildi. ATO'dan yapılan
açıklamaya göre, oda tarafından söz-
lü ve yazılı olarak BDDK'ye 22 mad-
delik rapor sunuldu.
ATO raporunda, kredi kartlanna ya-
sal düzenleme getirecek bir yasanın
bir an önce çıkanlması ve kredi kartı
faizlerine yasal bir sınırlama getiril-
mesi istendi. Raporda, söz konusu fa-
'Her 3 karttan biri sorunl
KONYA (AA) - Tüketiciler Birliği Genel
Başkan Yardımcısı Kemal Özer, Türkiye'de
kullanılan her 3 kredi kartından birisinin
sorunlu olduğunu belirterek "Diğer üçte birlik
bölüm de sorunlu lıale gelmek üzere" dedi.
Önceki yıllarda gerekli önlemlerin alınmaması
nedeniyle kredi kartının çok sayıda kişiyi ciddi
boyutlarda sıkıntıya soktuğunu belirten Özer,
izlerın devlet borçlanma faizlerine ya
da tüketici kredisi faizlerine endeks-
lenmesi önerisinde bulunuldu. Kredi
kartıyla taksıtlendirme işleminin sı-
nırlandırılması gerektığı vurgulandı.
"Kredi Derecelendirme Sistemi"ne
geçilmesi önerilen raporda, aynca kre-
di kartıyla internet üzerinden oynanan
kumarın da engellenmesı istendi. So-
runlu kredi kartlarıyla ilgili olarak
bankalann illerbazında görevlendirdi-
bugün sokak
aralannda bile
satılan kredi kartı
kullanımının arttığını
ifade etti. Özer, ülkede 30
milyona yakın kredi kartının
kullanımda olduğunu ve bu rakamın
giderek arttığını anlattı.
ği avukatlann, ödemeler ve icra takip-
leri aşamasında tüketiciye anlayışsız
davrandıklanmn gelen mektuplardan
ve şikâyetlerden anlaşıldığı belirtildi.
Kullanıcıya öneriler
Raporda, "Kredi Kartları Bilgilen-
dirme" kampanyası düzenlenerek tü-
keticilerin bilinçlendirilmesinin en az
yasa kadar önemli olduğu kaydedildi.
ATO Başkanı Sinan Aygün, Türki-
ye'nin kredi kartlan krizine adım adım
yaklaştığını belirterek şunları kaydet-
ti: "Kredi karüfaizi oranlanayhkyüz-
de 4.44 ile 8.95 arasında değişiyor. Bu
faizlcrin yıltak bileşik faizleri de yüzde
68.4 ile yüzde 180'leri buluyor. Yülık
enllasyonun yüzde 9 olduğu ülkede
böyle bir faiz olur mu?"
Aygün, kredi kartı kullanımında tü-
ketıcilenn dıkkat etmesi gereken ko-
nulan şöyle sıraladı: "Kullandığınız
kredi kartının aylık faizlerine sürekli
olarak hakııı. Pahalı bankalann kredi
kartlannı kullanmayuı. Cücünüz üze-
rinde haıvama yapmayın. Eğerborcu-
nuzun tamanıını ödemeyecekseniz,
kredi kartı borcunu ödemek için son
ödenıe tarihini beklemeyin. Hesap ke-
sim tarihüıden hemen sonra ödemeni-
n yaparak faizden kurtulun. Asgari
ödeme tutaruun zamanuıda ödenme-
mesi halinde gecikme faizi ödeyeceği-
nizi unutmayuı. Taksitlendirdiğiniz
alışverişlerinizibir kenara not edin. Ay-
lıktaksit linıitinizi aşnıamaya özen gös-
terin. O ay yapüğınız harcamalaruı ta-
mamııu, hesap kesinı tarihüıden son-
ra mutlaka kapann. Bir kart borcunu
diğerbirkartla kapatmayoluna gitme-
yiıı. Bu, borcunuzu arttırnıaktan baş-
ka bir işe yaramayacaktır. Mümkün
olduğunca birden fazla kredi kartı kul-
lanmayın. Internet üzerinden sanal ku-
nıar oynamayın. Harcanıa siliplerini,
kredi kartı ekstrenizle karşılaşürın."
URTTAŞTANSORU YA ĞMURU
Çin'denasılyatırım
yapabilirim?
ANKARA (AA) -
Hazine Müsteşarlı-
ğı'na, bilgi edınme
hakkı çerçevesinde
toplam 470 soru gelir-
ken bunların 381 tane-
sinin müsteşarlığı, 89
tanesinin ise diğer ku-
rumlan ilgilendirdiği
bildirildi. En çok
başvuru 2004 yı-
lı Eylül ayında,
en az başvuru Ma-
yıs ayında yapıldı.
Gelen taleplerde,
en çok nema hesabıyla
ilgili sorular gelirken,
"Nema hesabımı Zira-
at Bankasfnda bula-
nuyorlar, Ha/ine'de siz
bulabilir misiniz?
Çin'de nasıl yatınnı ya-
pabinrim? Hazine bo-
\
nosunu nasıl alabilirim,
getirisiyüzde kaç?" gi-
bi sorular da yer aldı.
"Çin'de nasıl yatırım
yapabilirim?" sorusu
Pekin Ekonomı Müşa-
virliği tarafından yanıt-
lanırken yurtdışı kredi-
lerden nasıl yararlanı-
labileceği ile
Yeni Türk Li-
»rası'na ılışkin
sorular da yö-
neltildi.
Sigorta eks-
peri olmak için talepte
bulunanların yanı sıra
sigorta şirketlerinden
paralarını almadıkları
gerekçesiyle şikâyetçi
olanların talepleri de
Hazine Müsteşarlı-
ğı'nageldi.
İN'İN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ:
Kota meselesi
uzlaşmayla çözülür
ANKARA (AA) -
Çin'in Ankara Büyü-
kelçisi Song Aiguo,
Türkiye'nin Çin'e ko-
ta kararını değerlendi-
rirken "Kota ıneselesi-
ni, karşüıklı saygı, ya-
rar ve 'kazan kazan'
felsefesi ile çözmekten
yanayız" dedi.
Aiguo, dünya-
datekstılkotala-
rının 2005 'ten
itibaren kalktığı
ortamda Dünya
Ticaret Örgütü kuralla-
nna dayanarak Türki-
ye'nin iç pazarı koru-
maya dönük 42 kate-
gorıde 159 üründe
Çin'e dönük kota kara-
n ve bu konuda Çin ta-
rafı ile yapılan görüş-
melerde gelinen nokta-
ya ilişkin soru üzerine,
son yıllarda iki ülke
ilişkilerinin hızla geliş-
tiğine işaret etti.
Aiguo, bu hızlı geliş-
me ile birlikte bazı me-
seleler çıkmasının da
doğal olduğunu vurgu-
ladı.
Tekstil konusunda
Türkiye ve Çin'in iki
önemli ülke ol-
duğunu, bu ko-
nulardabırbiri-
ni iyi anladığını
söyleyen Aiguo,
"Onun için tekstil ko-
nusundaki meseleyi aş-
mak için her iki taraf
olarak îstişare meka-
nizmasıişletmekistiyo-
ııı/, Çin olarak karşı-
lıklı saygı, yarar ve' ka-
zan kazan' felsefesi ile
bu meseleyi çözmekten
yanayız" dedi.
Kaburga Sofrası, pekçokArap ülkesininyanı sıra Rusya'danda sipariş alıyor
Yemekîhraç ediyorlar
LEYLAÇEVİK
Cebrail Deınirat tarafından 8 yıl önce kuru-
lan Kaburga Sofrası, bugün Rusya'nın yanı sı-
ra aralannda Birleşik Arap Emirlikleri, Suudı
Arabistan, Bahreyn, Suriye, Çezayir, Tunus,
Fas ve Lıbya'nm da bulunduğu pek çok Arap
ülkesıne yemek ihraç ediyor. Şu anda Şişlı ve
Aksaray'da olmak üzere iki restoranda hizmet
veren Kaburga Sofrası'nın kuruluş öyküsü ol-
dukça ilginç.
Mardinli Abdola aşiretinin iki oğlundan bi-
ri olan Cebrail Demirat çalışma hayatına aile-
sine ait çırçır ve un fabrıkalannda sanayicı ola-
rak başlamış. Daha sonra işlerin kötüye gitme-
sının ardından iflas edince Mardin'den Istan-
bul'a gelen Demirat, bir süre ticaretle uğraş-
mış. "Kaburga Sofrası'ıu açmaya nasıl karar
verdiniz?" sorusuna "Boğazıma olan düşkün-
lüğüm sebep oldu" diyerek yanıt veren Demi-
rat, Mardin'e özgü ve kendisinin çok sevdıği
"kaburga dolması"nın lezzetini başka insan-
larla paylaşmak ısteğınden yola çıktığını söy-
lüyor.
Kaburga dolması etin sekiz saat boyunca
buharda pişirilmesiyle hazırlanan bir yemek.
Böyle zahmetli ve yöresel olması nedeniyle
pek de bilinmeyen biryemeği hazırlayacak aş-
çı bulmak neredeyse imkânsrz olduğu için De-
mirat mutfağı eşi Esra Demirat'a emanet et-
miş. Ancakbüyüme stratejisı çerçevesinde di-
ğer illerde hatta ül-
kelerde şubeler
açmayı plan-
layan Demi-
Kaburga Sofrası şu anda Şişli ve Aksaray'da olmak üzere iki restoranda hizmet veriyor.
rat çifti bunun için kaburga dolması ustalığı
için konusunda 8 kişilik bir ekibi eğitıyor. Şu
anda Bakırköy ve Anadolu yakası için mekân
arama çalışmalannı sürdürdükJerini ifade eden
Demirat "Yurtdışında da ilk olarak Dubai'de
bir şube açmayıdüşünüyonız. Kurumsallaşma
çauşmalanmız (amamlandıgıııdaysa franchi-
sûıg vermeyi planhyoruz" diyor.
Kaburga Sofrası 'nı daha çok bir konuk ağır-
lama yeri olarak tanımlayan Demirat şöyle ko-
nuşuyor. "Yöreselveheryerdebulunmayanye-
mekler yapnğınuz için insanlar özellikle yurt-
dışuıdan gelen misafirlerini bize getiriyorlar.
Ihracat olayı da böyle oldu zaten. İstanbuTda-
ki restoranlanmızda ağıriadığımızyabancılar,
kendi ülkelerine döndüklerinde de bizden ye-
mek istiyoriar. Rusya ve hemen hemen bütün
Arap ülkelerine kaburga dolması gönderiyo-
ruz. AB gıda konusunda dahatitizdavrandığı
içinse Avrupalılar yolcu yanında götürüyor."
70 bin kayıtlı müşteriMüşteri memnuniyetinin kendisi için çok
önemli olduğunu vurgulayan Cebrail De-
mirat, bunun için kuruldukları günden
itibaren bir anket sistemi uyguladık-
larından söz ediyor. Şu ana kadar 70
bin kayıtlı müşteriye ulaştıklarını
ifade eden Demirat, tüm müşteri-
lerine doğum günlerinde kart
gönderdiklerini ifade ediyor.
Mönüde neler var?
Kaburga Sofrası'nda sa-
nat ve siyaset dünyasından
pek çok ünlü ismi ağırladıklarını
belirten Cebrail Demirat, mönülerinde
yer alan yemeklen mumbar, haşlan-
mış içli köfte, güveç ve kaburga dol-
ması olarak sırahyor. Mönüde ayrı-
ca çorba, salata ve tatlının yanı
sıra Güneydoğu'ya özgü
mırra kahvesi bulunu-
yor. Kişi başına fiks
mönünün 27.50 YTL
olduğu Kaburga ^
Sofrası'nda et başta » »
olmak üzere bulgur-
dan baharatlara ka-
dar hemen bütün mal-
zemeler Mardin'den ge-
liyor.
«r»
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Ulusal ile Küresel
Kapitalist ekonomik gelişme büyük bir dönü-
şüm geçiriyor. Son çeyrekyüzyıl boyuncatekno-
lojik yenilik ekonomik büyümenin temeline yer-
leşiyor; bu olgu mal ve hizmet üretiminı biçimlen-
diriyor. Böyle olunca da uluslararası ekonomik ya-
rış bu noktadan başlıyor; ileri teknoloji kullanan
ve daha da önemlisi üreten ülkeler hızla gelişiyor.
İleri teknoloji üretimi esas olarak, araştırma bi-
rimlerinin işidir. Üniversiteler, şirketler ve devletin
araştırma birimleri araştırma ve geliştirmeyle uğ-
raşırlarsa da bu konuda asıl kilit şirketlerdedir.
Bu nedenle ülkeler, uluslararası ekonomik ya-
rışa, ileri teknolojiyle güçlenen büyük şirketleriy-
le çıkıyorlar. Daha doğrusu, şirketin mülkiyetinin
kime ait olduğuna bakmaksızın; kamu-özel ser-
maye ayırımı yapmadan, uluslararası çıkar yarı-
şına güçlü şirketlerle katılınması çağımıza dam-
gasını vuruyor. Ulusların ekonomik çıkar yarışı,
büyük şirketlerin ileri teknoloji yarışına dönüş-
müş bulunuyor.
• ••
Türkiye 1970'li yılların ikinci yarısında, devlet
eliyle ileri teknolojiye dayalı sanayileşme yönün-
de bir açılım girişimi yaptı. O yıllarda, elektronik,
elektro-mekanik, makine-motor, takımtezgâhla-
rı ve nitelikli çelik üretimi yapacak, özel hukuk hü-
kümlerine göre çalışacak ve sermayesi kamuya
ait, kısacaSAN'lı kuruluşlardadenilen makine ve
motor sanayisi şirketleri kuruldu. Daha sonra,
1980 sonrasında estirilen güçlü özelleştirme ta-
lanı, eskilerle birlikte bu fidanları da kesti, biçti,
yok etti. Oysa aynı yıllarda Fransa'dan Çin'e, dün-
yanın aklı başında ülkeleri, şirketlerini güçlendi-
riyordu. Türkiye, Teletaş'tan başlayarak aptalca
özelleştirirken bu ülkeler kamu şirketlerini iyice
küreselleştirdi.
O yıllarda sermayesinin yüzde 55'i Hazine ve
yüzde 45'i de Hava Kuvvetlerini Güçlendirme
Vakfı'na ait olarak kurulan, 30 Ocak 1976'da ça-
lışmaya başlayan ve 1980 sonrasının özelleştir-
me katliamından, büyük bir olasılıkla askeriyenin
koruması sonucu kurtulabilen Türk Uçak Sanayi
AŞ (TUSAŞ), şimdilerde önemli ve büyük işlere
imza atıyor. AB'nin Airbus şirketinin ürettiği, iki
katlı, 555 yolcuyu 14 bin 800 kilometre uzağa ta-
şıyabilen dev yolcu uçağı Airbus 380'in motoru-
nun kompresör diskleri, TUSAŞ tesislerinde üre-
tiliyor. Alınan siparişin 10 milyon dolar dolayında
olduğu açıklanıyor. TUSAŞ'ın Eskişehir tesislerin-
de 655 kişi çalışıyor; üretimin yüzde 83'ü dışarı-
ya satılıyor.
ABD ile AB arasındaki ekonomik çıkar yarışı-
nın önemli noktalarından biri, yolcu uçağı yapı-
mına, Boeing ile Airbus şirketleri arasındaki yarı-
şa dönüşmüş bulunuyor. Bir şirketler şirketi ola-
rak oluşturulan ve sermayesinin yüzde 80'i
(EADS) Avrupa Havacılık, Savunma ve Uzay Şir-
keti'ne ait Airbus'ın kurucu ortakları arasında dev-
letler de var. Şirketin borsada serbest alım satım
konusu olan sermaye payı ise yalnızca yüzde
34,08 düzeyinde kalıyor. Geçen günlerde Fran-
sa, Ingiltere, Almanya ve Ispanya devlet ve hü-
kümet başkanlarının Airbus 380'in tanıtımına bir-
likte katılmaları, çıkar yarışının anlamını çok yu-
karılara çekiyor.
•••
TUSAŞ dersinden ülkenin gelişmesini isteyen-
ler yararlanabilir. Satılmaları için uğraşılan Türk
Telekom, TÜPRAŞ, THY ve diğerleri, körü körü-
ne özelleştirilip yok edilmekten kurtarılabilir. Bu-
ralardaki kamu sermaye payı korunabilir; yeniden
yapılandırılmaları, özel hukuk kurallarıyla özerk
çalışmaları, güçlenmeleri ve uluslararası yarışa
çıkmaları, hâlâ sağlanabilir.
Ancak bunları yapabilmek için ulusalı duyum-
samak, özümsemek ve küresel düşünebilmek;
bu konularda IMF'ye hiç ama hiç ödün vermeye-
cek birtutumu benimseyebilmekgerekir. Bu ulu-
sal uyanıklığı yakalamadıkça, TUSAŞ gibi, kaya-
ların üzerindetutunmayaçalışan çiçekler benze-
ri çıkışlar kalır. Hiç olmazsa onları besleyip büyüt-
mekte yarar var.
Ancak, aç kurtlar pusuda bekliyor. Tam da bu
sırada, ortakları olan yabancı şirketlerin serma-
ye paylarını satın alarak iyice güçlenen, uluslara-
rası siparişler alan bir diğer büyük kuruluşumuz
olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ni (TAI), Ital-
yan Alenia şirketinin "satın almak" istediği açık-
lanıyor. Oyuna gelinmemesi gerekiyor.
•••
Geçen haftaki "Giden Güneş Dönmeli" başlık-
lı yazımın birtümcesi bir "teknikatlamanın" kur-
banı oldu; çıkmadı. Tümce şöyleydi:
"Kimi güneşler, hiç batmaz; 24 Ocak 1993'te
yitirdiğimiz Uğur Mumcu gibi, halkm kalbineyer-
leşir.. oradan sürekli doğarlar".
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMtSlNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
Yineyılın, Davos'tan konuşmakzorun-
da olduğumuz haftası geldi. On yıl önce,
küreselleşiyoruz "şamatası" (Arapça an-
lamına sadık kalarak) ıçinde Davos,
"gösteri toplumunda" uluslararası mali
sermayenin "kaptanlarının" kulübü ve
onların hayranları için bir "özdeşleşme
nesnesi" olarak vitrine çıkarılırken, yazı-
mı yazmaya, sergilenen küstahhğa tep-
kiyle oturuyordum. Şimdi o günler geri-
de kaldı. Davos, artık, gittikçe büyüyen
bir can sıkıntısı gibi bir şey; içimden yaz-
mak gelmiyor.
'Odak noktası yok'
Şu duruma bakar mısınız? Irak'ta "se-
çimler" oluyor. ABD uçakları Iran'ın ha-
va sahasını koruma kapasitesini test
eden uçuşlar düzenliyorlar. Filistin yerel
seçimlerinde Hamas büyük bir zafer ka-
zanıyor. En önemlisi küresel ısınmayla il-
gili son veriler gezegenimizin "son kul-
lanma tarihine" gelmek üzere olduğu-
muzu gösteriyor. Ama biz "yorumcular"
bu hafta, New YorkTimes'tan Alan l_o-
well'in sözleriyle "kapitalist narsisiz-
min tapınağında" yapılan ayin üzerine
en az bir kez yazmak zorundayız. Ben de
"Kaderimse çekerim" diyerek çarşam-
badan bu yana, dünya basınındaki yo-
rumlardan biriktirmeye başladığım mal-
zeme bir de baktım ki cumartesi sabahı
80 A4 sayfasını geçmiş.
Bu 80 sayfalık laf salatası denizinde uf-
laya puflaya yüzmeye çahşırken, çok sayı-
da yazarın, benim Davos'un (Dünya Eko-
nomik Forumu) bu 2005 web sitesine bak-
tığımda edindigim izlenimi paylaştığını gör-
düm: Bu yıl Davos toplantısının bir odak
noktası yok. Bu yüzden bu yıl "herşeyi" ko-
nuşmaya karar vermişler. örneğin, "Bush
yönetimiyle ilgili kaygılar ne zaman yerle-
rini birsonraki hükümetle ilgili kaygılara bı-
rakacak?", "Avrupa Birliği'nin genişleme
sürecinin getirdiği sorunlaraşılabilirmi?",
"Çin'deki büyüme ne zaman yavaşlar, bu
yavaşlama dünya ekonomisini nasıl etki-
ler?", "Ortadoğu'da yeni bir 'Barış Süreci'
başlıyor mu?", "Afrika'da 'açlık' konusun-
da neleryapılabilir?"'... Daha dar konulara
gelınce... "Gündemde bir dolar krizi var
mı?", "AIDS felaketine bir çare bulunabi-
lirmi?", "Yoksullan kayıran dahaadilbirkü-
reselleşme nasıl olabilir?", "Küresel ısınma
konusunda neleryapılabilir?" vb...
Böyle her şeyi konuşmaya kalkınca da
toplantı konularını saptamanın sorun olma-
sı da kaçınılmaz. National Revievv editö-
rünün dalgageçtiği kadar var: "Nedenzen-
Mecburen 'Davos'
gin ülkelermutluluk satın alamaz", "Bizi in-
san yapan nedir?", "Küçük düşünmeyi öğ-
ren", "Sanatçılarhâlâ dünyayı değiştirebi-
lirlermi?" vb... Bilmesem, bir hippi komü-
nünün eğitim toplantısı sanacağım. Tüm
bu "toplumsal girişimcilik" (Bu yıl Davos'a
sokulmaya çalışılan bir deyim) eli reçel ka-
vanozunda yakalanan çocuğun, gülerek,
büyük bir yüzsüzlükle
şirinliğe sığınmasına
benzemiyor mu? Belli ki
artık Davos, üzerinde
odaklaşacak konu bul-
makta zorlanan bir kala-
balığın, birkaç günlüğü-
ne "küresel aydın takli-
di" yaparak eğlendikle-
ri bir yere dönüştü. Ah!
Az daha unutuyordum.
Eğlenceden söz açılınca hatırladım: Bu yıl
Davos'ta sosyal işlev üstlenmeye karar ver-
miş sanatçılar da vardı. Angelina - Lara
Croft - Joli, Richard - American Gigolo -
Geer, Bono ve bir de... bu konuda yazan
tüm erkek (bazen de kadın) yorumcuların
kalemini ve yüreğini hoplatan Sharon - Ba-
sic Instinct- Stone. Bir toplantıda erkekleri
(bu kez oturduğu yerden kalkınca) heye-
canlandırarak birgecede 1 milyon dolar top-
lamış. Biz erkekler adam olmayız, sarışınlar
ve ıktıdar söz konusu olduğunda... Iktidar
deyınce de bu kez aklıma Brezilya Devlet
Başkanı Lula geldi. Iktidar adamı ne hale
getirmiş sonunda. Kendı ülkesindetoplanan
Dünya Sosyal Forumu'nda konuşurken
dinleyicilerin tacizine uğ-
ramış, Arjantin Devlet
Başkanı'nın adını yanlış
söylemiş. Buna karşılık
Davos'ta "yeni dostları"
arasında itibarı yüksek,
keyfı yenndeymış.
Cerileme devrl
Çok sayıda yorumcu-
nun arasında, Davos'ta çok iyi vakit geçir-
mekten memnun olmalarına karşın bu "tıl-
sımlı" ortamın artık eski öneminı, dolayısıy-
la da "tılsımını" kaybetmekte olduğuna iliş-
kin "hüzünlü" bir konsensüsun oluşması
da dikkat çekiciydi.
Davos aslında bir Anglosakson (ABD-ln-
giltere) platformu, onun hegemonyasının bir
yüzü. Davos, küreselleşme furyası sırasın-
da, Clinton döneminde, ABD yönetimi bu-
rayı kullanmaya karar verince hızla yüksel-
di. "Davos Man" kavramını anımsarsınız.
Elinde bilgisayarı, cebindetelefonu ve "Bu-
siness Class" uçak bileti, bugün Londra,
yarın Hong Kong, sonra Rio, Meksiko, New
York Cape Town... Tümüyle küresel, "top-
raktan kopmuş sermayenin" yüzü; gelece-
ği temsil eden bir devrimci. önce 1997 As-
ya krizi gidilmesi gereken yer sayısını azalt-
tı. Dikkatler yeniden New York, Londra bor-
salarına yönelmişti. "11 Eylül", uçakla se-
yahat etme, "exotic" piyasalarda dolaşma
isteğini azalttı. Ne de olsa fabrika almaya gi-
derken tutsak olmak da vardı işin içinde, bir
gece kulübünde patlamak da... "Davos
Man"\n küreselleşmecı hevesini azaltan bir
etken daha vardı: ABD askeri makinesi sal-
dırganlaştıkça dünyada ABD karşıtı tepkiler
artıyor, "Davos Man"e kapılarını açan ko-
nuksever "yerlilerin" sayısı hızla azalıyordu.
özetle, Anklosakson hegemonyasının
gerilemesi Davos'a dayansıdı. Buyıl konu-
lar ne olursa olsun ilginin hemen Çin'e (As-
ya'ya) ve Avrupa'ya kaydığı, ABD'dense
hep küresel sorunlar bağlamında söz edil-
diği anlaşılıyor. Ekonomik düzeyde, Çin ve
Hindistan dünya ekonomisinin iki önemli
motoru olarak yükselirken ABD gittikçe kriz
kaynağı olarak öne çıkıyor. Siyasi düzlem-
de, Avrupa genişlerken, militarist küresel-
leşmeye karşı, diplomatik, daha kapsayıcı
ve barışçı bir odak olarak algılanırken ABD
giderek herkesi tehdit eden saldırgan bir
kımliğe bürünüyor.
Bu gelişmeler Davos'a gösterilen ilgiye
de yansıyor. ABD, Davos'a üst düzeyde
temsilci göndermezken Asyalıların da faz-
la ilgi göstermediği görülüyor. ABD artık
derdini anlatmaya zahmet etmiyor, Asya'da
da Davos'a alternatif bir forum kurma ça-
baları olduğundan da söz ediliyor.
Büyük şirketlerin "toplum şuuru" sergi-
leme çabaları, bu yıl Davos'a sokulmaya
çalışılan "toplumsal girişimci" kavramı, bu
gerileme trendini geri çevirmeye yetmez.
Anglosakson medyanın muhafazakâr ya-
zarlarında bile bir bıkkınlık, hatta küçümse-
me var "Davos Man"e karşı. The Ti-
mes'tan Anatol Kaletksy Blair'in "Davos
Man"'m mükemmel bir arketipi olduğunu
vurguladıktan sonra, "Davos Man" için "O
olağanüstü ayrıcalıklara sahip, ama
bunların doğal güçlerin bir sonucu oldu-
ğuna inanan, bu yüzden, insanlığa yapa-
bileceği en büyük katkısının, kendi ay-
rıcalıklarını arttırmak olduğuna inanan
eski Kalvinci kapitalistlere benziyor" di-
yerek bu ruh halini çok güzel dile getiriyor.