Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr 15
Potemkin Zırhlısı yeniden
• LONDRA (BBC) -1925 Sovyet yapımı,
Sergei Eisenstein'ın yönettiği sinema klasiği
'Potemkin Zırhlısı'nın yeniden montajlanan bir
versiyonunun dünya prömiycri Berlin
Film Festivali'nde yapılacak. Yeni versiyonunda,
filmin sansürlenen bölümleri de var. Festival
yetkilileri, filmin bugüne gelen tam bir orijinal
kopyası bulunmadığını açıkladılar. 12-13
Şubat'taki gösterimler sırasında, Alman
Babelsberg Film Orkestrası da canlı bir
performansla eşlik edecek. Filmin montajına
British Film Institute ve Almanya Federal Film
Arşivi destek verirken, Edmund Meisel'in özgün
müziği de bu gösterimler için yeniden
düzenlendi. 55. Berlin Film Festivali, 10-20
Şubat 2005'te yapılacak.
Şehir'in 2. sayısı çıktı
• Kültür Servisi - Aylık kültür ve sanat dergisi
Şehir'in ocak sayısı çıktı. Bölge Haber
Gazetesi'nin yan ürünü olarak çıkan Şehir
dergisinin Ocak 2005 sayısı çıktı. 8 sayfalık
dergide, Karabüklü şair tbrahim Yıldız'm 'Iri Bir
Göz' adlı şiiri ilk kez yayımlanırken Rüştü
Onur'un, kitabına girmeyen, 1943 yılında
Zonguldak Karaelmas dergisinde yayımlanan iki
şiiri yer alıyor. Dergide aynca, Fahrettin
Koyuncu, tbrahim Tığ, Erlıan Yılmaz, Mevlüt
Kırnapçı, Ali Rıza Tığ, Uygur Orhan şiirleriyle,
Orhan Tüleylioğlu şiir ve eleştiri yazısıyla yer
alırken Ahmet Oztürk, Mithat Yaban, Ahmet
Özer vc Şaziye Inanç eleştiri, tanıtım alanındaki
yazılanyla, Hüsnü Y. Oztürk ve Çiğdem
Tekelioğlıı öykü, Sabri Kart fotoğraf ve Kürşat
Coşkun da karikatürüylc katkıda bulunuyor.
Derginin sahipliğini şair-yazar Ibrahim Tığ,
genel yayın yönetmcnliğini Cclal Telci yapıyor.
(ibrahimtigynet.com/Bölge Haber Gazetesi
67800 Devrek/Zonguldak)
Ken Loach'a ödiil
LONDRA (BBC)
- Ödüllü
yönctmcn Ken
Loach, başarısı ve
hizmeti için özel
bir ödülle
onurlandırılacak.
58 yaşındaki
yönetmene, The
London Film
Critics Circle
tarafından ödülü 9
Şubat'ta
sunulacak.
Törende, Mike
Leigh'in 'Vera
Drake'i de yedi ödüle aday gösteriliyor;
aralarında 'En iyi İngiliz Yapımı Film' ödülü de
bulunuyor. Monster'deki rolüyle Imelda Staunton
'En İyi Çıkış Yapan Kadm Oyuncu', aynı
filmdeki başrolüylc Charlize Theron da 'En İyi
Kadın Oyuncu' dallannda güçlü adaylardan. 'En
İyi Erkek Oyuncu' dalındaki adaylar arasında
Johnny Depp (Finding Ncverland' ve Leonardo
Di Caprio (Aviator) ve Geoffrey Rush (The Life
and Death of Peter Sellers) var. 'Yılın Filmi'
dalında da 'Eternal Sunshine of the Spotless
Mind', 'The Motorcycle Diaries', The Aviator',
'House of Flying Daggers' ve 'Sideways' de var.
İş Sanat'ta Tanpınar dinletîsi
I Kültür Servisi - tş Sanat, 10 Ocak Pazartesi
saat 20.00'deki etkinlikte, yazınımızın önemli
isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar şiirleri,
Yansımalar'ın müzikleri eşliğinde 'Mavi,
Maviydi Gökyüzü' adlı dinleti eşliğinde
sunulacak. Bu özel etkinliği hazırlayan ise Atilla
Birkiye. Şiirleri T'ilbe Saran, Metin Belgin, Suat
Özturna, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek'in
okuyacağı gecenin müzik yönetmenlığinı Serdar
Yalçın yapıyor. Etkinliği sahneye uyarlayan da
Mehmet Birkiye. (0 212 316 10 83)
Yunus Emre Oratoryosu
I Kültür Servisi - Mersin Devlet Opera ve
Balesi, 5 Ocak Çarşamba günü saat 20.00'de
Kültür Merkczi'nde Mersin'in kurtuluş haftası
nedeniyle Ahmet Adnan Saygun'un 'Yunus
Emre Oratoryosu'nu seslendirecck. Konuk
orkestra şefi Sunay Muratov'un yöneteceği
yapıtin koro şefi Alexei Vinogradski. Işıl Azaz
(soprano), Zeynep Tatlıpınar Kağnıcı
(mezzosoprano), Fahri Önoğlu (tcnor), Mehmet
Yılmaz'ın (bas) solist olarak katılacağı yapıt,
Yunus Emre'nin hayat, ölüm, Tann vc insanlığın
alın yazısı sorunları karşısındakı düşünceleri ve
'dost'a erişmcsini konu alıyor.
(0 324 238 37 52)
Oscar adayları
• LONDRA (BBC) - 'En İyi Film' Oscan için
267 film oylanıyor, ancak bunların yalnızca
5 tanesi aday olabilecek bu dal için. The
Academy of Motion Picture, Arts and Sciences
ilk oylama kâğıllannı yolladı. Aday gösterilmesi
umulan filmler arasında 'The Aviator', 'Million
Dollar Baby' ve 'Sidevvays' de var. Aday
filmlerin kesin listesi 25 Ocak'ta açıklanacak.
Aday gösterilecek olan filmlerin 31 Aralık'tan
önce halka açık bir salonda en az yedi gün
gösterilmiş olması gerekiyor. Tasarım mühendisi
Takuo Miyagishima'yla da 12 Şubat'taki
'Scientific and Technical Avvards Dinner/Bilim
ve Teknoloji Ödüllcrı' yemcğinde 'Sinema
sanatına teknolojik katkıları için' '18. Savvyer
Award' sunulacak.
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
Zaman, bekle beni!Panait Istrati'nin yazdığı her bir satın okur-
ken, belleğime kazınacak duygu tonlannın ay-
rımında değildim. Zamanla, onun yazdıklann-
dan uzaklaşınca, başka okumalarla gidip ulaş-
tığım kıyılar, yer yer, anımsamanın bilincini
oluşturdu bende. Öyle ya, okudukça her yeni ile
yeryüzünün, insanın keşfi sürüyordu... Dur du-
raksız bir yolculuk... Üstelik bertaraf edemedi-
ğiniz, bunu da pek istemediğiniz bir duygu...
Anımsadıkça, içgözünüzün bunlarla ne denli
açıldığını; hiç kopmadan hep bağlanarak yol al-
dığınızı görürdünüz... Yazmaya yönelince, yazı-
nın da anımsamanın bilinci üzerine kurulduğu-
nu görüyordum.
Evet, okumak biryolculuktu... Üstelik şenlik-
li/zenginleştirici yolculuk... Bir bakıma yazı da
öyleydi... İnsanın, kendi içdenizlerinde çıktığı
yolculuk... Gelin görün ki, zamanla içselleşen,
hatta birbirine açılan/akan, geliştiren birbirini,
olmazsa olmaz denilen bu iki eylem bir zaman
sonra da; gezginliğinizin ibresini de belirleye-
biliyor. Kendi payıma, benim için öyle oldu.
Gezginliği, ülkeler/coğrafyalar/kentler arası
gezmeyi seçen birçok yazarda da öyle olduğu-
nu söyleyebilirim.
Istrati düşüyor aklıma ilkten. O güzelim Ak-
deniz anlatısı bir yolculuk esrimesiyle başlar.
Onun bütün anlatılannda 'gitmek', 'gezmek
görmek', 'kalmak/bağlamak' izleri baskındır.
Ama Akdeniz anlatısı, bir de Baragan'ın Di-
kenleri bambaşkadır. O satırlar arasında gezi-
nirken içsel yolculuğunuzun sergerdesi kesildi-
ğiniz gibi; kitabı kapatıp cebinize koyup, bir li-
mana inerek ilk gemiyle Akdeniz'e açılmak, ya
da sizi Ibrail'e götürebilecek bir otobüse atla-
mak geliyor içinizden.
Başka kıyılara açılmanın susamışlığı
12 Aralık 1906'da yurdu tbrail'den sıvışan Ist-
ratı, Mısır'ın yolunu tutar. Çocukluk düşü ger-
çekleşmiştir. Bakın, o düşlere yattığında neler
düşünmüştür: "Çocukluğumda, okulda, Fira-
vunları, Mısır mabetlerini ve palmiyeleri be-
timleyen 'Kitab-ı Mukaddes' resimleri karşı-
sında vecde gelirdim. O zamanlar, Akdc-
niz'in üzerinde, göğün mavisiyle denizin ma-
visi arasında süzülmek için, bir kırlangıç ol-
madığıma yanardım." (Akdeniz)
Başkayerlere, başka kıyılara açılmanın susa-
mışlığını yaşar, Baragan steplerinden kopup gı-
derken de, yol seyrinin düşlerine kapılır. Anım-
sanm o ilk yolculuğumu. Yaz dinlencesı. llko-
kulu bitirmenin ödülü olarak sunulan yolculu-
ğum Erzumm'dan Muş'aydı... Adını ezberimde
tutup, mektuplarla fotoğraflanndan tanıdığım
teyzeme kavuşacaktım... Ne sevinç ne sevinç!
Varto depremi olup bitmişti. izleri vardı yollar
boyunca. Ve ben ilk 'gezi notları'mı bu yolcu-
luk süresince tutmaya başlamıştım. O hüzünlü
kente vannca, teyzem lstrati'yle buluşturmuştu
beni... Üzüm bağlannı, küçücük çarşısını, gece-
leri kıyısında ateş yakıp oturduğumuz karpuz
tarlasını, ateşböceklerinin cınltısını, Süleyman
Dayı'mın (teyzemin eşine öyle derdik) anlattı-
OKUMA ÖNERILERI
* Şavkar Altınel: Kvangvamun Kavşağı, Yapı
Kredi Yav, 2004, 176s.; Donuk Işıklar, Adam
Yay., 1997, HOs.; Yol Notları, Yapı Kredi Yay.,
2004, 120s.; Güneydeki Ülke: Avustralya'ya
Yolculuk, 1996, Oğlak Yay., 156 s.
* Ahmet Haşim: Frankfurt Seyahatnamesi,
2004, 83 s.; Bize Göre ve BirSeyahatin
Notları, 2004, 157 s., Yapı Kredi Yay,
* Panait İstrati: Akdeniz, Çev.: Yaşar Nabi
Nayır. Varlık Yay, 2004, 167 s.
* Houari Touati: Ortaçağda tslam ve Seyahat,
Çev.: AliBerktay, Yapı Kredi Yay, 2004, 269 s.
* Sadun Boro: Bir Hayalin Peşinde, Ege Yay.,
2004, 2000 s.
BELLEK KUTUSU
"Zaman zaman duyduğu kuşkulara rağmen,
Altınel, dolaşmak gibi, sonunda yazmaktan
da vazgeçmemiş, dünyanın sahip olduğuna
inandığı çarpıcılığı kelimelere aktarmak için
uğraşmış, bazen gördüklerinin sayfaların
üstünde ilerleyen elinin altında gerçekten
dirildiğine neredeyse emin olabilmiş, bazen
deyazdıklarımn cansız veyetersiz kaldığını
düşünüp umutsuzluğa kapılmış olabilirdi;
ama pasaportundaki damga izleri kadar
defterlerini dolduran harf izleri de artık
dışarıdan baktığım bir arayışm
parçalarıydı."
Şavkar Altınel
ğı 'Cibranlı Halil Bey'in öyküsünü, ayaklan-
ma günlerinin buralardakı telaşını bir bir defte-
rıme not etmiş, yöredeki izlenimlerimı yazmı-
şım. Sonra, yolculuk/gezginlik, bir yerden bir
yere gıtme, neredeyse yaşantınıın aynlmaz bir
parçası oldu. Yerinden yurdundan olmuşluğun
getirdiği sızı, aidiyet duygusunun arayışı bu ge/-
ginlığimi körükledı hep. O duygu/düşünce atla-
sında gezinen yazarlara gittim, buluştum yaz-
dıklarıyla. Bağlandım birçoğuna. Taşıp coştum,
zenginleştim.
Geçtiğimiz mevsim Frankfurt dönüşü Ahmet
Haşim'i okudum. Gezindim Frankfurt Seya-
hatnamesi'ninsatır aralarında. 1932'ninsonla-
rına doğru doktorlannın önerisiyle bu yolculu-
ğa çıkar, Haşim. Bu yolculuk şairimızin bir iç
yolculuğudur aynı zamanda. Doğrusu, okuma
süresince, şairin dışta görüp ettiklerini anlattık-
lanndansa; kendi içsel serüvenini dile getirme-
si daha etkileyici gelir size. Haşim, öylesi bir
yolculuğa çıkarak kendine döner... Farklı bir dış-
dünyadır onun içgözünü açtıran, kendisine bak-
tıran. Şair 'seyyah' olunca 'neleri gözler/ya-
zar/anlatır'ın en güzel örneklerindendir, Ha-
şim'in gezı notları. Beni, Şavkar Altınel ın
Kvangvamun Kavşağı gezi notlarını okumaya
yönelten de bu duygulardı diyebilirim. Altınel,
şair kımliğinin esrimesiyle yola düşmez. Hisset-
tırmez de bunu. Ama ilk adımında, gittiği Ku-
zey ülkesinde gezgin(liğ)in arayışında olduğu-
nu imler yer yer.
Uzaklarda olmak...
Kendini ilkten rastlantının kollarına bırakır.
Zorlu bir kış günü, Helsinki'de soğuktan kaça-
rak Mannerheim Müzesı'ne adım atar. Doğu'ya
yolculuk düşü kabarmıştır. Oradan çıkarken de
şunları düşünür: "Her zaman olduğu gibi,
amacım yalnızca başımı alıp gitmek, uzaklar-
da olmak, tanımadığım şeyler arasında kay-
bolnıaktı. Kısacası, Doğu'ya o Doğu olduğu
için değil, ben ben olduğum için gitmiştinı. A-
ma tam da bu nedenle benim de bir Doğum
vardı ve bu Doğu'nun bir süredir çıkarmaya
çalıştığım anlamı rasgele geldiğim bir şehir-
de rasgele seçtiğim bir müzede ansızın gelip
beni bulmuştu."
Bunun sonrasında ise şairimiz elinizden tutar,
sizi de Doğu yolculuğuna katar. Onun gözleme-
vine ağanlar sizin de bakışımz olur bir süre son-
ra... Adım adım içyolculuğunun çağnşımlannı
da not eder. Altınel'in dil seyri, gözlem gücü, en
sıradan gibi görüneni yazıp aktarma becerisi bir
gezginin yazı belleğini gösterir bir bakıma da.
Bir romandan daha sürükleyici, bir öyküden
daha etkileyici, en az bir şiirin bellekte bıraktı-
ğı izlerkadar çekicidir, Altınel'in gezi seyirnot-
lan. Gittiği yerin, adımladığı coğrafyanın nere-
si/ne olduğunu bilen bir gözün bakışıyla okur-
sunuz yazılanlan.
Malezya yolculuğuna öyle katılırsınız ki, ba-
kışlarınız meraklı bir göze dönüşür. Şairimızin
yol seyrine nelerin sineceğini bekleyedurursu-
nuz. Daha sonraki yol uğrağını Hong-Kong'a
döndürür, Altınel. Oradan Kore'ye geçersiniz.
Bir sonraki durak Şanghay'dır. Doğu'nun Paris'i
olarak nitelendirilen kentten yansımalan etkile-
yici bir duyarlıklayansıtır şairimiz. Hiroşima'ya
geldiğinizde, iç burkan sesinin sesinize katıldı-
ğını hıssedersiniz. O satırlar arasında gezinir-
ken, tıpkı çocukluğumda yaptığım gibi, hemen
dışan çıkıp, Hiroşima'ya gitmek istedim.
İşte bu noktada Altınel, gezginliğinin gözle-
mevine ağanları yazarken; size şunlan hissetti-
rir: Zaman, bekle beni! Okuyun sevgili okurum
şairin yazdıklarını; bunu en az siz de benim ka-
dar duyumsayacaksınızdır.
Düzeltme: Yazarımızın 20 Aralık 2004 ta-
rihli yazısının fotoğrafı yanlış basılmıştır. Dü-
zeltir, özür dileriz.
'Gördüğüm Sen Değilsin!' adlı karma sergi 5 Ocak'a kadar Pi Aıtvvorks'te sanatseverlerle buluşacak
Kullanma kılavuzu olmayan bir sergi
BURHAN KUM
Bir küratörün çobanlığı güdü-
münde otladığımız; kavram adı al-
tında, daha çok kendini anlatan
cümlelerle yönlendirildiğimiz ser-
gilere o kadar alıştırılmışız ki sanat
eserlerinin herhangi bir kullanma kı-
lavuzu olmadan da izlenebildiğini
Pi Artworks'teki karma sergiden ay-
rılırken fark ettim. Sergiyle ilgili
metinsel tek ipucu, davetiyesinde
yeralan adı idi.
lnsanlar sanat üretim sürecine ge-
nellikle aynı malzemelerle başlar-
lar; kurşunkalem ya da boya. Ancak
sanat dünyamız genişledikçe, sana-
tın sorunlannı kavradıkça, bu sorun-
lann farklı yöntem ve malzemeler-
le de irdelenebileceğinin farkına va-
rırız. İşte bu noktada, şartlanmışlık-
tan sıynlan sanatçı, malzemenin çe-
şitliliğine başvurur.
Örtücülük ve şeffaflık iç Içe
İrfan Önürmen'in birkaç yıldır
özdeşleştiği tülü kullanma nedeni
oldukça açık. Tül gerçekte iki ayrı u-
cu içinde barındıran bir malzeme-
dir. Yarı şeffaftır, yani yan örtücü-
dür. Vardır ama belirsizdir, yani gi-
zemlidir. Onun için Önürmen'in te-
levizyon ve basın görüntülerine da-
yanarak yaptığı seri işleri çarpar iz-
leyiciyi. Bu, çok katmanlı işlerde tü-
lün örtücülüğü ve şeffaflığı iç içe
geçmiştir. Yüzey ve derinlik yeni-
den tanımlanır. Bu sergideki büyük
boyutlu tül işinde daha önce yaptık-
larına göre en önemli ayrılık ise im-
genin eksiltmeye dayanarak oluştu-
rulmasındadır. Tülün kimi bölüm-
lerde kesilerek tamamen ortadan
kaldırılması ile oluşan boşluk, bek-
lentilenmizi sarsar. Bu boşluğu iz-
leyıci dolduracaktır.
Gülay Semercioğlu'nun koyu bir
zemin üzerine yerleştirdiği vıdalara
farklı renklerdeki elektronik telleri-
ni gererek oluşturduğu işlerinde ilk
fark ettiğim, gerilim oldu. Tuvalin
düz yüzeyini çağrıştıracak bir bi-
çimde oluşturduğu işlerini soyııt bir
resim gibi algılamak da mümkün. O
zaman, gerilimin, kelimenin tam an-
lamıyla işlerin temel taşını oluştur-
ması daha da anlam kazanıyor. lçinı-
den gelen, tellere temas etme isteği-
ne karşı koymadım ve dokundu-
ğumda parmaklarımı bir müzik ale-
tinin telleri üzerinde gezdirdiğim
duygusuna kapıldımv
Yalnızca bir
farkla; değişen ses değil ışık oldu.
Rengin içindeki ışığa hükmetme ar-
zusu ne çok uğraştırmıştır ressamla-
rı tarih boyunca. Burada geniş bir
fırçayla, tek hamlede sürülmüş bo-
yayı andıran tellerin gerilim yönle-
ri tanımlıyor mekânı.
lşaretparmağınızın ucundan akan
bir metal, hava ile temas ettiği anda
donsaydı neler yapabilirdiniz, hiç
düşündünüz mü? Eşber Karayal-
çın gibi boşluğa telden desenler çi-
zebilırdiniz. Karşımda duranların
aslında heykel olduklarından şüp-
hem yok. Yine de onların, büyük bir
hız ve enerjiyle, tek solukta çizilmiş
üç boyutlu birer desen olduğu duy-
gusundan kurtulamadım. Gördükle-
rim belki de bu sayede, heykel sana-
• Irfan
Önürmen,
Gülay
Semercioğlu,
Eşber
Karayalçın ve
Seçkin Pirim'in
yapıtlanndan
oluşan karma
sergi, şeffaflık
düşüncesinden
yola çıkarak
ışık, hacim,
derinlik gibi
temel resim
sorunlarına
gönderme
yapıyor.
tının en büyük açmazlanndan biri
olan, bir nesneyi farklı bir malze-
meyle yeniden görselleştirme kısır-
lığından sıyrılmış. Yoksa zaten me-
talden üretilen bir bisikleti, telle ye-
niden üretmenin bir mantığı olmaz-
dı.
Serginin dördüncü ayağı olan Seç-
kin Pirim, aralarında en karmaşık
malzeme seçimi yapan sanatçı. Di-
jital fotoğraf, pleksiglas, ahşap ve
alümınyumdan yararlanarak oluş-
turduğu işler sırtlarını ya duvara ya
da yere yasladıkları için, bizi karşı-
larına alıyorlar. Belirli birritim oluş-
turacak biçimde dilimlenmiş pleksi-
nin bize bir bakış yönü sunduğunu
zannediyoruz, ancak aynı malzeme
her.hareketimizde ışığı farklı bir bi-
çimde kırdığı için yanlış yönlendir-
diğimizi düşünüyoruz. Bütün bu et-
kileşim, yapıt ile izleyici arasındaki
iletişimin süreklı canlı kalmasını
sağlıyor ve bence bu çok önemli.
Çıkış noktası şeffaflık
Sergiyi gezerken şeffaflık düşün-
cesinden yola çıkarak üretilen bu iş-
lerin, aslında ışık, hacım, derinlik
gibi temel resim meselelerine gön-
derme yaptıklarını fark ettim. Şef-
faflık zaten bu sanatçıların temel
meselesi olarak değil, ancak onlann
sanat üretimleri içinde kullandıkla-
rı bir sözcük olarak görülebilir. Or-
taya çıkan ortak sonuç ise hepsinin
iki boyutlu anlatım sorunlarına üç
boyutlu türevsel çözümler getirme-
leri. Böylesine soyut bir düşünceyi,
özerk karakterlerinı koruyarak,
malzemenin olanakları içinde çö-
zümleyen sanatçıların bir araya gel-
diği bir sergiyi uzun zamandır gör-
memiştim. Bu durum, sanat eserinin
etki gücünün ağdalı bir kavramsal
metne dayanmak zorunda olmadığı-
nı da gösteriyor. Toplama sanatçı-
lardan oluşan, bir küratörün gözü-
müze taktığı gözlük çerçevesinde
izlemek zorunda kaldığımız karma
sergilerle arasındaki en büyük fark
da bu.
lzleyicinin zekâsına bir hakaret
olarak algıladığım kavramsal çer-
çeve ucuzluğuna düşmeden, yalnız-
ca kendi işlerine odaklanan sanatçı-
larla gerçekleştirilmiş bu sergiyi...
Görün!
PiArtworks-Ortaköy, Tel: 0212236
68 53, Gördüğüm Sen Değilsin,
5 Ocak 2005"e kadar açık.