Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H j J v U i M vJlVJLl ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13
Türkiye, bilimsel makale yayınlarında, Ar-Ge, iletişim-bilişim teknolojilerine yatırımda yerinde sayıyor
Teknolojiye yaünmyokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Ticaret Odası (ATO), Türkiye'de teknoloji
kullanımının yaygın, üretiminin ise yetersiz
olduğunu bildirdi. AB ülkeleri iletişim ve bi-
lişim teknolojileri için kişi başına ortalama 2
bin 800 dolar harcarken, Türkiye yalnı/ca
143 dolar ayırıyor.
Türkiye kişisel bilgisayara sahip olma ora-
nında orta düzeyde. Her 1000 kişıye 760 bil-
gisayarın düştüğü San Marino'nıın ilk sırada
yeraldığı listede Türkiye, 45 bilgisayarla "or-
ta gelişnıişlik" düzeyinde yer alıyor. Türki-
ye'de her 100 kişiden 7'si internet kullanırken,
bu sayı AB'de 33'e ulaşıyor.
Raporda, teknoloji üretiminde ise Türki-
— — — — ^ — ^ — — ye'nin oldukça
• 'Bilimve gerilerde kaldığı
Teknoloji o r t a
ya k o n u l d u
-
Raporu'na göre,
Türkiye'de telefon,
bilgisayar,
televizyon, radyo,
gazete sayıları
giderek artıyor.
Rapora göre
Türkiye'de
teknoloji kullanımı
yaygın, üretimi ise
yetersiz.
200l'de, iletişim
ve bılişim tekno-
lojileri için kişi
başına yapılan
harcama Türki-
ye'de 143 dolarda
kalırken, İsviç-
re'de3bin618do-
lara ulaştı, AB ül-
kelerinde 688 do-
larla 2 bın 804 do-
lar arasında.
25 bin bilim
adamı ve mühen-
^ ^ ^ ~ ^ ^ ~ ~ " ^ ^ ^ ^ ~ " disin Ar-Ge faali-
yetleri kapsamında bilimsel ve teknolojik ça-
lışmalarda yer aldığı Türkiye'de, 1 milyon ki-
şiye 306 bilim adamı düşüyor. Bu sayı geliş-
miş ülkelerde 3 bin 281, AB'de ise 2 bin 302
düzeyinde bulunuyor. Bilimsel makale sayı-
sı ise 1999 yılı verilerine göre, azgelişmiş ül-
kelerde 14 bin 376, orta gelişmişlik düzeyin-
deki ülkelerde 60 bin, gelişmiş ülkelerde top-
lam 450 bine ulaştı. AB ülkelerinde yılda 120
bin yayın yapılırken, Türkiye'de bu sayı sa-
deee 2 bin 761 olarak gerçeİdeşti. ATO Baş-
kanı Sinaıı Aygün, "Türkiye'nin acil olarak bi-
lim ve teknoloji alanında bir master plana ih-
tiyacıvar. Bütün kay naklarımızı bu alana kay-
dırmak durumundayız" dcdi.
HER ÜÇ KÎŞtDEN BÎRİ 'CEP' SAHİBÎ
• Cep telefonu ile 1994 yılında tanışan Türkiye'de her 3 ki-
şiden l'inde cep telefonu bulunuyor. Türkiye'de yaklaşık 25
milyon kişi cep telefonu abonesi.
• Buna karşılık, gelişmış ülkelerde her 10 kişiden 7'sı,
AB'de ise her 10 kişiden 8'i nıobil telefon sahibi.
Dünya ortalamasına bakıldığmda ise her 100 ki-
* şinin 11 'inde cep telefonu bulunuyor.
• Azgelişmiş ülkelerde 1000 kişiye 41 gaze-
te düşüyor. Bu oran, gclişmiş ülkelerde 285'i
buluyor. Türkiye'de ise gazete okunma oranla-
n gün geçtikçe yükseliyor.
• 1994 yılında Türkiye'de 1000 kişiye düşen gazete sayısı 44
iken; 2000yılınagelindiğinde bu rakam 11 l'e yükselmiş du-
rumda. Avrupa Birliği'nde ise 1000 kişiye 209 gazete düşüyor.
• Televizyon ve telefon sayısı da hızla artıyor. Ancak bilim-
sel makale yayınlarında, Ar-Ge, iletişim-bilişim teknolojileri-
ne yatınmda Türkiye beklenen sıçramayı hâlâ yapamadı.
TÜRKCUMHURÎYETLERİYLEİLETÎŞİM KOLAYLAŞACAK
Bakanlıktan yazılım atağı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk
cumhuriyetlerı ile iletişimi
güçlendirmek üzere özel bir ^
bilgisayar programı hazırlattı. r- tf
Bu programla, Türk
cumhuriyetlerinde kullanılan %
20 Türk lehçesinde Kiril
Alfabesi'yle yazılan metinler
anında Latin Alfabesi'ne
çevrilebilecek. Programa, ömrünü
Türk dünyasının dil birliğine adayan
Gaspıralı İsnıail ın adı verildi.
Programın çevirdiği metinler, Word
ortamında rahatlıkla
kullanılabilecek. Kültür ve Turizm
Bakanlığı'nın sıtesinde hizmete
sunulan programı hazırlayan
T Kınkkale Universitesi'nden
V D°Ç- D r
Mehmet Kara,
çalışmasının 3 yıl sürdüğünü
söyledi. Kara, "Şuana kadar
bilgilerimize göre program
dünyada bir ilktir. Yapılan işlem
bir dil çevirisi değil, alfabe
çevirisidir. Artık bu ya/ılınıla 1 yıllık
iş, 1 veya 2 lıafta içeı isinde bitirilmiş
olacak" diye konuştıı.
fletişimde standart yükselecek
TOKYO (AA) - Dünyanın önde
gelen cep telefonu üreticileri ve
operatörleri, standartları yükselte-
rek yüksek çözünürlükte resimleri
hızh şekilde gönderebilecek tekno-
loji altyapısını geliştirmek konu-
sunda anlaştı. Japonya'nın en bü-
yük operatörü NTT DoCoMo'dan
yapılan açıklamada, Ericsson, No-
kıa ve Sienıens yanında Japon üre-
ticilerin de katılımıyla cep telefon-
lannda kullanılan mevcut "3G"
(üçüncü nesil) teknolojisinden 10
kat daha hızh veri iletimi sağlaya-
cak yeni "VV-CDMA" teknolojısi-
nin 20()7'de hazır olacağı bildiril-
di. Yeni teknolojiyle geniş sıvı kris-
tal ekranlara sahip olacak gelişmiş
cep lelefonlannda oyun oynama-
nın cok daha zevkli hale geleceği
ve film izlenebileceği kaydedildi.
Motorola Türkiye Vliidürii Murat Öngör, geçen yüki satışları açısından,
Türkiye pazannda yüzde 300'lük biivüme yakaladıklannı belirtti.
Motorola Türkiye'de
hızh büyüdü
ADANA (AA) - Kablosuz, otomotiv
ve geniş bantlı haberleşme sistemleri
alanlannda faaliyet gösteren Motorola,
2004'te Türkiye pazannda hızh büyü-
dü. 2004'ün kendileri açısından dönüm
noktası nitelığinde olduğunu söyleyen
Motorola Türkiye Müdürü Murat On-
gör, geçen yılki satışları açısından, Tür-
kiye pazarında yüzde 300'lük büyüme
yakaladıklannı belirtti. GSM telefon
pazaıının 2005 yılında yüzde 10-15
bandında büyümesinı öngördüklerini
belirten Öngör,
u
Hedefimiz,2004yıluı-
da yaptığımız gibi, pazann hızından da-
ha büyük büyümeyi yakalamak" dedi.
Merkez Bankası, elektronik para transferini bitirdi. Sorun yaşanması beklenmiyor
YTL'ye dönüşüm tamamlandıANKARA (AA)- Bankacıhk sistemı,
Yeni Türk Lirası'na (YTL) dönüşüm
sürecıni tamamladı. Bankacıhk
sistemınde, YTL'ye geçişte yurttaşları
doğrudan ilgılendiren ana konular olan
ATM ve POS cihazlan ile kredi kartı
bazında YTL'ye dönüşüm, yılbaşında
gece yarısını müteakiben büyük ölçüde
gerçekleştirilmiş, önceki gün sabah
itibarıyla da sona ermişti.
Dün sürdürülen çalışmalar
sonucunda da Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasf tıın (TCMB) hem
bankalarla hem de kendi şubeleriyle
olan Elektronik Fon Transferi
(EFT) sistemlerinde YTL'ye geçiş
başarıyla tamamlandı. Yetkililer,
bugünden itibaren bankacıhk
sistemindeki EFT operasyonlarının
tamamının YTL bazında işleyeceğini
belirttiler.
Bkişgünü
Bugün YTL ile ilk işgünü yaşanacak.
Yetkililer bankacıhk sistemlerinde
herhangi bir sorun yaşanmasını
beklemiyor. Bu arada YTL'ye uyum
için geçen hafta perşembe ve cuma
gününü kapalı olarak geçiren Istanbul
Menkul Kıymetler Borsası'nda bugün
işlem yapılacak.
Tüketicinin
gözü
rahatlayacak
YTL ile bol sıftrlı
alışverişten kurtulan
tüketici, 999'Iu etikctleri de
artık görmeyecek. YTL
kullanımına gcçilmeden
önce 10 milyon liralık bir
ürün, 10 bin lira indiriııı
yapılarak 9 milyon 990 bin
lira etiketle satılıyordu.
Tüketiciye daha ucuz
izlcnimi verilınesi için
gidilen bu yöntem, tüketici
birlik ve derneklerinin
tepkilerinc karşın son
yıllarda oldukça yaygın
olarak kullanıuyordu. Yeni
Türk Lirası'na geçilmesiyle
birlikte bol sıtirlardan
kurtulan tüketicinin gözü de
rahatladı. Etiketlerde
yer alan 999 gibi rakamlar
da artık
geride kaldı. (AA)
Simitte indiriın
yapılmayacak
KONYA (AA) - Bazı gıda ürünlerinde
KDV'nin yüzde 18'den 8'e düşürülme-
sıne karşın bu ürünler arasında bulunan
simitte fiyat değişmedi.
Hükümetin, 2005 yılından itibaren ba-
zı gıda ürünleri ile sağlık ve eğitimde
KDVoranlannın yüzde 18'den yüzde 8'e
indırileceğini açıklamasının ardından 1
Ocak ile birlikte indirim ürünlere yansı-
tılmaya başlandı.
Özcllikle büyük marketlerde hazırla-
nan programlar aracılığıyla gıda ürünle-
rinin fiyatı otomatık olarak yaklaşık yüz-
de 10 ucuzlarken simitte fiyatın halen
aynı kalması vatandaşların dikkatini çe-
kiyor. Simıtçiler, "Zaten uzun zamandır
simide zanı yapılmıyordu. 1 Ocak'tan iti-
baren simide zam yapacaktık. Hygula-
nan KDV indirimini söz konusu zammı
uygulamayarak yapnuş olacağız" dedi.
A1NKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
'How To...'
Yazının başlığının Ingilizceolmasını bağışlayın. In-
gilizce adı "How to Lie with Statistics?", yani, "Is-
tatistiklerle Nasıl Yalan Söylenir?" olan bir kitap
var; sanırım dilimize de çevrildi. Meclis'te, 2005
Bütçesi'nin görüşmeleri sırasında bu konuda çok
ılginç üç "ders kitabı örneği" yaşandı.
• ••
örneklerden ilki, hükümetin üniversitelere verdiği
"araştırma görevlisi" kadrosu sayılarına ilişkindir.
Bu hükümet işbaşına gelmeden önceki yıl,
2002'de, 53 devlet üniversitesıne verilen "araştır-
ma görevlisi" kadrosu toplamı 4250'dir. Bu sayı,
net araştırma görevlisi kadrosudur; üniversitelere
her yıl ayrıca verilen TUS, yani tıpta uzmanlık ve ida-
ri personel kadroları bu sayının dışındadır.
Üniversitelere, 2003'te yine TUS dışarıda tutula-
rak, ancak bu kez, araştırma görevlisi kadroları ve
idari personel toplamı olarak, 3250 kadro verildi.
Toplam sayı bin kişi azaltılmıştı, ayrıca, araştırma
görevlisi olmayanlar da bu sayının içindeydi.
Milli Eğitim Bakanı, bakanlığının 2005 bütçesi
üzerine yaptığı konuşmada, 2003'te üniversitelere
3200 kadro verildiğini belirttikten sonra, 2004 yılı
için de "Bizim sadece bu yıl üniversitelere tahsis
ettiğimiz araştırma görevlisi kadrosu 5905 kişidir"
dedi.
Bakanın verdiği sayı, eğer içeriğine bakmazsa-
nız doğruydu; çünkü önceki yıllardan farklı olarak,
yalnız araştırma görevlisi kadro sayılarını değil,
TUS, yani tıpta uzmanlık ve idari personel kadro-
larını da ıçeriyordu.
Üniversitelere 2004'te, başlangıçta verilen araş-
tırma görevlisi ve diğer personel birlikte, toplam
kadro, önce 3200'dü; üniversiteler bunun yalnızca
1410'unu araştırma görevlileri için kullanabildi.
Çünkü hizmetin yapılabilmesi için kadroların bir
kısmı idari personele ayrılmalıydı. Gelen yoğun is-
tekler üzerine, hükümet ekimde ek 1295 araştırma
kadrosu daha verdi. Böylelikle, 2004'te üniversite-
lere verilen toplam araştırma görevlisi toplam kad-
rosu, 1410+1295=2705'te kalıyor. Bu kadro sayı-
sı, 2002'de ayrılan kadro sayısından 1545 daha
azdır.
Ancak bakan, geleneksel olarak ayrıca verilen
TUS kadro sayısını buna ekleyerek hükümetin üni-
versitelere 2004'te toplam 5905 araştırma görevli-
si kadrosu verdiğini öne sürüyor. İdari personel
kadrosuyla toplam sayı 6600'e ulaşıyor. Hükümet,
üniversiteleri ne kadar desteklediğinin destanını
yazıyor. Oysa, gerçekte, üniversitelerin araştırma
görevlisi kadrosu hızla azaltılıyor. öğretim üyesi fi-
danlığı kurutuluyor. Devlet üniversiteleri, asıl bu ne-
denle, genç öğretim elemanı yetersizliği nedeniy-
le hızla yıkıma sürükleniyor.
• • •
Ikinci örnek, yükseköğretime ayrılan bütçe öde-
nekleriyle ilgilidir. Milli Eğitim Bakanı, 2005 Bütçe-
si'nde YÖK ve üniversitelere ayrılan ödeneğin, yüz-
de 34.0 arttırılarak 3.894.070.670 YTL'den
5.218.465.000 YTL'ye çıkarıldığını müjdeledi. İlk
bakışta bu sayı doğrudur. Ancak, 2005 yılı ödene-
ğinin 925.700.000 YTL'lik kısmı, yükseköğretim ku-
rumlarının "öğrenci katkı payları, araştırma proje-
leri için döner sermayeden aktanlan tutarlar ile ta-
şınmazgelirlerinin"^tahmini olarak ilk kez, evetyan-
îış okumadınız, bu yıl ilk kez yer almasından kay-
naklanıyor. Eğer katkı payları, döner sermaye ge-
lirleri ve taşınmaz mal geliri beklentileri çıkarılırsa,
yükseköğretime 2005'te ayrılan para, 2004'e göre
yalnızca yüzde 10.3 dolayında bir artış gösteriyor;
bakanın övünerek belirttiği gibi, yüzde 34.0 değıl!
• ••
Üçüncü örnek, yine 2005 Bütçesi görüşmelerin-
de Başbakan'ın verdiği işsizlik oranlarıdır. Başba-
kan, Meclis tutanaklarından da izlenebileceği gibi,
"Işsizlikle ilgili konuya gelince: Şüphesiz, işsizlik-
te ideale, arzu edilene ulaşmış değiliz, ama 10.3
oranında olan işsizlik, bizim dönemimizde 9.7'ye
düşmüştür" diyor. Türkçenin kullanımı bir yana,
buradakı sayılar gerçeği yansıtmıyor. Çünkü, bu
oranlar karşılaştırılabilir değildir.
Işgücü piyasası verileri, üç aylık olarak yayımla-
nıyor. Son üç aylık veriler, 2004'ün üçüncü üç ay-
lık, yani temmuz, ağustos, eylül ortalamalarıdır. is-
tatistik Enstitüsü'nün 9 Aralık Haber Bülteni'ndeya-
yımlanan işsizlik oranı, bu dönemde, yüzde 9.5'tir.
Bu oranın "karşılaştırılması gereken" ya da karşı-
laştırılabileceği oran, bir önceki yılın, yani 2003'ün
aynı döneminin işsizlik oranıdır. O da yüzde 9.4 ol-
duğunagöre, üçüncü çeyrek verilerıyle, işsizlik ora-
nı azalmamış, az da oisa artmıştır.
Peki, Başbakan'ın kullandığı yüzde 10.3 önceki
dönemin işsizlik oranı nereden geliyor? Bu oran,
2003 yılının, "yıllık ortalama" işsizlik oranıdır. Baş-
bakan, 2003'ün tümüne ait olan işsizlik oranını,
2004'ün yaz aylarının işsizlik oranıyla karşılaştınyor
ve bu yanlış karşılaştırma ile yukarıdaki sonuca va-
rıyor.
• • •
Hiç olmazsa sayılar gerçeği yansıtmalı. Sayıların
daha doğru kullanıldığı, barışın egemen olduğu ve
size başarı ve mutluluk getiren bir Yeni Yıl diliyorum.
DÜNYA EKONOMİSlNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLLJ LONDRA
erginy(« tr.net
Geçen hafta "Yönetenlerartık eskisi gi-
biyönetemiyorlar" diye yazmıştım. Tsuna-
mi felaketi sonrası gelişmelerin bu sapta-
mamı çok acı bir biçimde desteklediğini
düşünüyorum.
Üzerinden bir hafta geçti ama...
Hint Okyanusu'nda oluşan 9 gücün-
deki depremin yarattığı tsunami 11 ül-
keyi doğrudan vurdu, vatandaşları ya-
şamını yitiren 40 ülkeyi de dolaylı ola-
rak etkiledi, tüm dünyayı yasa boğdu.
Birleşmiş MilletlerGenel Sekreteri Ko-
fi Annan'a göre bu, tarihte eşi görülme-
miş küresel bir felaketti.
CNN, BBC gibi TV kanalları, genel
olarak medya, ölü sayısındaki artışı sa-
at başı kayıt ederek Istanbul Bahçeşe-
hir Universitesi'nden Christian Chris-
tensen'in deyişiyle adeta bir "sayılar
pornografisiyle", "heyecanlı" bir bek-
leyiş yaratarak izleyici sayılarını arttı-
radursunlar, dünya halkları ellerini cep-
lerine soktular ve bağışlar yardım ku-
rumlarının kasalarında hızla birikmeye
başladı.
Peki devletler ne yapıyordu bu sıra-
da? özellikle, uygarlık adına terorizme
karşı küresel savaş ilan edenler, "küre-
sel imparatorluk" iddiasındaki devlet-
ler. . Başkan Bush tatildeydi, kamera
önüne geçmesi için üç gün beklemek
gerekecekti. Nihayet kameraların kar-
şısına geçtiğinde, Birleşmiş Milletler'in
gelişmiş ülkeleri hasislikle suçlayan de-
meçlerini, "yanlış bilgilendirilmiş, yan-
lış yönlendirilmiş " olmakla suçladıktan
sonra, 15 milyon dolarlık sefil bir yardım
vaat etti. Sonra bu yardım 35 milyon
dolara yükseldi; Japonya'nın 500 mil-
yon dolar vaat edeceği belli olduğun-
da da yardımı 350 milyon dolara çıkar-
dı. Ingiltere Başbakanı Blairde Mısır'da
tatildeydi, ancak cumartesi günü ka-
mera önüne çıkabildi. PazargünüCNN,
tüm dünyada toplanan yardım miktarı-
nın 2 milyar dolara yükseldiğini açıklı-
yordu. Felaketin üzerinden bir hafta
geçmiş olmasına karşın ancak toplana-
bilen bu 2 milyar dolar, ABD seçimleri
öncesi yaşanan Florida kasırgası fela-
ketine yönelik ayrılan 13 milyar doların
ve Birleşmiş Milletler'in tsunami fela-
ketiyle ilgili olarak, adeta el yordamıyla
saptadığı 15 milyar doların yardım ge-
reksiniminin de çok gerisindeydi.
ABD'nin bütçesi 2 trilyon, askeri harca-
malarıysa yıllık yaklaşık yarım trilyon
dolara ulaşıyor...
Cumartesi akşamı, Ingiliz Kanal 4Te-
levizyonu muhabirleri, felaketten etkile-
nen birçok yerde kurtarma, yeniden in-
şa, hatta ciddi bir yardım faaliyetinin
hâlâ başlamadığını gözler önüne seri-
yorlardı. Birçok yerleşim bölgesi yuka-
Tsunami ve Otesi...
rıdan bakınca, atom bombasından
sonra Hiroşima'ya benziyordu. Üstelik,
üzerinden bir hafta geçmiş olmasına
rağmen hâlâ bu tarihte eşi görülmemiş
felakete yönelik yardım operasyonun-
dan kimin, hangi kurumun sorumlu ol-
duğu belli değildi. Dünya Sağlık örgü-
tü kriz masası başkanı David Nabarro
ise hızla tedbir alın-
madığı takdirde, ölü
sayısının ikiye katla-
nacağını ve felaketin
uzun dönemli etkileri-
nin ilk andaki ölü sa-
yılarını önemsizleşti-
recek boyutlara ula-
şabileceğini söylü-
yordu.
The New York Ti-
mes ise yardım katkı-
ları ABD'nin uluslara-
rası saygınlığını yeni-
den elde etmesine yardımcı olabilece-
ğini vurgulayarak soruna hegemonya-
nın restorasyonu açısından yaklaşırken,
Bush yönetiminin, Hindistan, Avustral-
ya ve Japonya'yı içeren bir çekirdek
grup kurup olaya BM'yi devre dışı bıra-
karak müdahale etmeye kalkıyor olrna-
sı da jeopolitik hesapların hızla ön pla-
na çıkmaya başladığını gösteriyordu.
Bu arada ölü sayısı sürekli artıyordu...
Aslında bu kadar olmayabilirdi
Kısa sürede anlaşıldı ki, eğer var olan er-
ken uyarı sistemleri çalışsaydı bu kadar
çok insan ölmeyebilirdi. Çünkü esas can
kaybı depremden de-
ğil, depremden sonra
oluşan dev dalgalar-
dan kaynaklanmıştı.
Bu dalgalar ise kimi
yerlerde ilk kurbanla-
rını, oluştuktan bir sa-
at sonra yutmaya baş-
larken kimi yerlere
ulaşmaları 10 saati
bulmuştu. Diğer bir
deyişle, bu kadar sis-
mik araştırma, tsuna-
mi gözleme kuruluşu-
na, cep telefonu, İnternet, uydu TV'ye rağ-
men insanlar, ki büyük çoğunluğu yoksul
köylüler ve balıkçılardı, hazırlıksız yaka-
landılar.
Çeşitli kaynaklardan izleyebıldiğimiz ka-
darıyla, deprem Greenvvhich saatiyle
00.57'de gerçekleşti ve Havvaii'deki (ABD
toprağı) Pasifik Tsunami Erken Uyarı
Merkezi tarafından saptandı. Merkez, du-
rumu ABD Dışişleri Bakanhğfna haber
vermiş, ama başka bir yere, bölgedeki di-
ğer merkezlere, medyaya ulaş(a)mamış.
ABDyetkilileri, Hindistan dahil hemen böl-
ge ülkelerini uyardığını söylüyor. Hindistan
ise böyle bir uyarı almadığını söylüyor
(Hindu, 27/12). Bu arada ilk tsunami
01.35'te Tayland'a ulaşıyor, sonra da
02.30'da Sri Lanka'ya, 02.45'te Hindis-
tan'a, 04.00'te Maldiv adalarına, 11.00'de
Doğu Afrika'ya. Basında aktarılan bu ve-
riler doğruysa, Tayland dışındaki ülkeler
açısından, halkı kıyıdan uzaklaşarak yük-
sek bölgelere çekilmek konusunda uyar-
mak için 1 saat ile 10 saat arasında deği-
şen bir süre söz konusu. Ama resmi, gay-
ri resmi hiçbir uyarı yapılmıyor.
Felaket hızla gelişirken, ancak üç gün
sonra Bush, Hindistan, JaponyaveAvust-
ralya'yı (bölgede Çin'e karşı oluşturmak-
ta olduğu stratejik ıttifakın ülkelerini) kap-
sayan bir yardım koalisyonu oluşturduğu-
nu ve diğer ülkeleri de buna katılmaya ça-
ğırdığını açıklıyor. Bu yardım koalisyonu-
nuneşgüdümüABDordusunaveriliyorve
başına da Irak savaşında, Bağdat'ı alan
komutan, General Rusty Blackman ge-
tiriliyor. iki uçak gemisi bölgeye doğru ha-
rekete geçiriliyor. Prof. Chussudovvski,
bu gelişmelerin ayrıntılı birdökümünü yap-
tığı yazısında (http://globalresearch.ca/
articles/412A.html), "Neden, yardım
operasyonu sivil birkuruma, hatta BM'ye
değil de orduya devrediliyor, neden başı-
na Irak savaşının komutanlarından birige-
tiriliyor? Neden ABD bu kadar büyük bir
askeri gücü bölgeye doğru yönlendiriyor"
diye soruyordu...
Ben bir başka konuya ve soruya deği-
nerek bitırmek istiyorum yazımı. Tsunami-
nin yol açtığı "doğal" felaket, uygarlığımı-
zın, akılcı, kolektif ve eşgüdümlü davran-
makta büyük zorluklar içinde olduğunu bir
kez daha gösterdi. Kendi iç çelişkileri bir
yana, dış etkenler karşısında giderek da-
ha da kırılgınlaşan bir uygarlıkta yaşıyoruz.
Bu uygarlığın üretim, tüketim, bölüşüm ve
siyasi iktidar alanlarındaki iç çelişkileriyle,
dışsal etkenlerin (kısıtlı doğal kaynaklar,
ekoloji) kesiştiği noktadaysa, tüm gezege-
ni tehdit eden bir küresel ısınma tehlikesi
hızla, geri döndürülemez noktaya doğru
ilerliyor.
Geçen hafta Financial Times, "Bölün-
müş bir dünya 2005 yılında küresel ısın-
ma konusuna bir çare bulabilir mi" diye
soruyordu. Liderlik hatta imparatorluk id-
diasındaki ABD'nin Kyoto Protokolü'nü
imzalamamaktaki ısrarına, diğer ülkelerin
yarı gönüllü tavrına, tsunami felaketi kar-
şısındaki yetersiz tepkisine bakarak, bu
soruya olumlu bir cevap vermek kolay de-
ğil. Bu yüzden insan, sorunun bölünmüş-
lükten, liderlik yokluğundan değil, bizzat
uygarlığın temel işleyiş prensiplerinden
kaynaklandığını düşünmeden edemiyor.