23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN ABD Başkanı, ikinci döneminde daha ılımlı davranacak gibi görünse de kamuoyu onun değişeceğine inanmıyor Avrupalı,Bushkuşkusundahakh • Guantanamo'daki mahkûmlara yapılan muameleye ilişkin eleştirileri 'tuhaf olarak nitelendiren Adalet Bakanı Gonzales'in atanması, George W. Bush'un ataerkil içgüdülerinden bir şey kaybetmediğini, sadece biraz daha kontrollü davrandığını gösteriyor. Bu, ani bir terör saldınsı veya başka bir olay nedeniyle geçmişteki tavrına dönüş yapabilir anlamına geliyor. WILLHUTTON A BD Başkanı George W. Bush'un yemin töreni, lngiliz ve Avrupalıların çoğu- nun görmek istediği, hayal ettiğı bir şey değildi. O, ikinci kez başkanhk koltuğuna oturan- lar arasında seçimdeki ratingi ülkesinde en dü- şük olan, onaylanma yüzdesi yurtdışından da dü- şük olan bir başkan. Irak'tan vergi sistemine, tüm tartışmalı konulara rağmen seçimde başkan ada- yı olan JohnKerrydeğil, Bush başkan oldu. 2000 yılında birinci dönemi içın seçildiği seçime oran- la oyunu tüm seçmen gruplannda arttırmış bir baş- kan olarak. Onu başkan seçtirecek sayıda ABD'li ona oy vermiş olabilir. Ancak verenlerin çoğu ikna ol- mamış seçmenler. Ve, sanıyorum ona karşı olan bu güven eksikliği, inanmamışlık, bu dönem hem Bush'un hem de taraftarlannın vahşi duygulan- nı kontrol altına almalarına neden olacak. Yeni yönetimde bazı yumuşama sinyalleri ol- du bile. Guantanamo Üssü'nde kalan son lngiliz mahkûmlar serbest bırakıldı. Avrupa Birliği'yle Boeing ve Airbus'e ilişkin ticari tartışma tatlıya bağlandı. Bush, politikalannı Avrupalı müttefik- lerine daha ıyi, daha detaylı anlatmaktan bahse- diyor. Ve, Beyaz Saray'daki ilk döneminin aksi- ne Avrupa ziyaretlerinin sayısını arttıracağından . Pis polltlka bataklığa sürükledl Bunların hiçbiri sürpriz değıl. Neo-muhafaza- kârlann kontrolünde olan ilk dönemi ülkeyi ve baş- kanı dış politika konusunda batakhğa sürükledi. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Irak'ı kont- rol altma almak ıçin kaç birlık gerekeceği konu- sunda doğru behrlemeyi yapamadı. Belirlediğin- den daha fazla askere gereksınim vardı. Ebu Garib Hapishanesi'ndeki tutuklulara uy- gulanan insanlık dışı muamelenin, ınsan hakla- rının ihlal edildığıni gören dünya kamuoyunda- ki etkisini ve ABD ordusu içindeki ahlak çökün- tüsünü de küçümsedi Rumsfeld. Büyük hatalar yaptı ve başkan tarafından vefası nedeniyle ödül- lendirihp makamında bırakılması mucize sayılır. Dışişleri Bakanlığı'nı Colin Pöwell'dan devra- lan Condoleezza Rice katı görüşlü bir şahin ola- bilir. Ancak başkanın ilk dönemi sırasında ülke- nin tıcan çıkarlannı gözeten bir konumda bulu- nan, yenı atanan yardımcısı Bob Zoellick, kesin- lıkle ödün vermeyen, tek taraflı bir kişilik olsay- dı Bush olduğu kadar başanlı ve etkili olamazdı. Zoellick küreselleşmenin ABD'nin ticari çı- karlarına nasıl hizmet ettiğini gayet iyı anlıyor ve müttefiklerin ne kadar gerekli olduğunu birçok üst düzey Cumhuriyetçiden daha iyi biliyor. Çok gerçekçi bir kişilik. Zoellick, Bush'un ilk döne- minde ülkenin bir numaralı düşmanı olmaktan çı- kan Çin konusunda da bir pragmatist. Yorumcu- lar, Bush'un Evangelist Protestanlann desteğini Hkdans 'first lady'nin Kasımda düzenlenen başkanhk seçinıini kazanan George W. Bush, 20 Ocak Perşembe günü Beyaz Saray'da ikinci bir dönem için ant içti. Akşam VVashington'da onuruna düzenlenen baloda ilk işi 'en büyük destekçisi' olarak nitelediği eşi Laura Bıısh'ıı (laıısa kaldırnıak oldu. Başkanın sonraki dansları ise kızlanna aynlmışü. (Fotoğraf: AP) almasında, terorizmle mücadeledekı kesin tavnn- da ve liderlik vasıflarında onun büyük etki ve katkısı olduğunu söylüyorlar. İmajı modernlestl Onun serbest ticaret konusundaki çabaları, özel- likle de ABD'nin Çın'e ticari anlamda sınırları- nı açması için etki etmesi Bush'un yaranna ol- du. Onu, yenı oluşan, yurtdışındaki kaliteli üre- ticılerle ülkedekı ekonomi deneyımiyle bırleştir- meyi öngören Amerikan ış dünyası modelinin yanına çekti. Böylece Cumhuriyetçilerbu durum çelişki ya- ratsadamodernliğınpartisi oldu. Demokratların adayı Senatör John Kerry ve başkan yardımcısı adayı John Edvvards, serbest tıcareti eleştirdiler kampanya süresince! Böylece Demokratlar "dü- nün partisi" oldu. Ve, sonuçta bob Zoellick yeni göreviyle ödüüendirildi. Borsanın gücü, servıs sektöründe istihdam ala- nının artması ve ABD'nin ekonomi alanındaki li- derliği serbest ticaretle, özellikle de Çin ve As- ya'dakı diğer ülkelerdeki üretim kapasitesıyle sağlandı. Çin, ithalatının üçte ikisini ABD şirket- lerıne bağlı firmalarla yapıyor. Tabü bu şirketler Asya'da birçok kişiye istihdam sağlıyor. Bunun- la bırlikte ıthal edilen düşük fiyath ürünlerin sa- tışı ve dağıtımı ıçin ABD sımrları içinde de istih- dam sağlıyor. Bunun harcamalar ve vergi siste- mine büyük etkisi oldu. Bütçe açığı büyümek ye- rine küçüldü. Bush yönetimi açığı yanya indir- meyi hedeflediklerini açıkladı. Şimdilerde 2006'ya ertelenen vergi reformundan da eskisi kadar sık bahsetmıyorlar. Ancak ikinci Bush yönetimi daha az korkula- cak nıtelikte olacak gibi görünse de bazı altı çı- zilmesi gereken gerçekler yerinde duruyor. Cum- hunyetçıler, Amerikan kapitalızminin kalbinin nasıl atacağını ve bunun kendi değerleriyle nasıl bağdaştınlacağını, yollarını kaybeden Demok- ratlardan çok daha iyi biliyorlar. Senato ve Tem- silciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçı çoğunluk çok zor dağılacağa benziyor. Şimdilik Cumhuriyetçilerin bir süre yönetmeye devam edeceği ABD, dünyayı "ona karşı olanlar ve yanındaolanlar" olarak iİciye bölmeye devam edecek gibi görünüyor. Guantanamo'daki mah- kûmlara yapılan muameleye ilişkin eleştirileri "tuhaF olarak nitelendiren Adalet Bakanı Alber- to Gonzales'in atanması ise Bush'un ataerkil iç- güdülennden bir şey kaybetmediğini, sadece bıraz daha dikkatli, kontrollü davranmaya çalıştığını gös- teriyor. Uzun lafın kısası, Bush'un ikinci dönemi bek- lenenden daha tahmin edilebilir olacak ve daha sakin geçeceğe benziyor. Ancak ani bir terör sal- dınsı veya başka bir olay nedeniyle geçmişteki tavnna dönüş yaşanabilir. Bu nedenle Avrupahlar şüphecı yaklaşmakta haklılar. (The Observer, Ingiltere, 16 Ocak) Rusya'nın satmak Suriye'nin almak istediğifuzeler... PAVEL FELGENHAUER G eçen hafta kaynağını tsrail 'den alan ve Rus basınında da ora- dan alınarak yayımlanan haber- lerde, Moskova Suriye'ye füze satmayı planlamakla suçlandı. Haberlerde söz konusu füzelerin ne tip fuzeler olduğu- na dair kesin bir bilgi yer almadı. Rus- ya, Suriye'ye orta menzilli Iskender-E fü- zeleri mi satacak yoksa omuzdan atılan Igla füzeleri mı? Yakın geçmişte Washington'a resmi bir ziyaret yapan Rusya Savunma Bakanı SergeyIvanov orada yaptığı açıklamada, Rusya'nın Suriye'yle füze pazarlığı yap- tığını inkâr etti. Ivanov'a göre bu haber- ler önümüzdeki hafta Rusya'ya gelecek olan Suriye Devlet Başkanı BeşarEsad'ın ziyaretine gölge düşürmeyi amaçlayan kesimlerin kasıtlı ola- rak yaydığı haberlerdi. Ivanov'un yalanladığı füze satışı hangi tür fü- zenin satışıydı acaba? lskender füzeleri de • Suriyeliler, Rusya'da üretilen lskender fuzelerine büyük ilgi duyuyor. Rus tüccarlar jgla fuzeleri de katı ya- i s e 1991 'den beri Kuzey Kore'nin tekelinde bulunan pazardaki paylannı yükseltmeyi çok istiyor. kıt fuzeleri ancak kul- lanım amaçları ve bo- yutlan çok farklı. lsken- der fuzeleri Sovyetler döneminde yapılan, 1987 yılında dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve Miha- UGorbaçov arasında imzalanan anlaşma uyarınca üretimi yasaklanan Oka füze- lerinin gelişmiş birmodeli. tskender fü- zelerinin menzili 280 kilometre. Bu, 300 kilometre ve üzerinde menzili olan fu- zeleri yasaklayan anlaşmanın sınırlandır- masının altında kalıyor anlamına geliyor. lskender fuzelerinı üreten Votkinsk Füze Fabrikası bu füzelerin ihracat açı- sından çok iyi potansiyeli olduğunu sa- vunuyor ve uluslararası silah pazannda pazarlamasını yapıyor. Tabü aynı şeyi devletin resmi silah şirketi Rosoboro- nexport da yapıyor. Çünkü bu füzelerin hedefi tutturmaka yanılgı payının yok de- necek kadar az olması gibi bir özelliği var. Suriye'nin zaten orta menzilli fuze- leri var elinde. Ülkede Sovyet yapımı Scud-B'ler -ki bunların menzili 300 ki- lometredir- ve Kuzey Kore yapımı Scud- C ve Scud-D'ler bulunuyor. Ancak, Scud fuzelerinin yüzlerce hatta binlerce met- re hedefi şaşırabildiği biliniyor. Yukan- da da belirttiğim gibi lskender fuzeleri- nin hedefi çok iyi tutturan fuzeler oldu- ğu da biliniyor. Sunyelilerin elinde bu fu- zelerden olsa Israil'ın çok önemli, has- sas noktalannı vurabilirler. Örneğin Tel Avıv'deki Israıl Savunma Bakanhğı bi- nası gibi. Bu nedenle Suriyeliler, lsken- der füzelenne büyük ilgı duyuyor. Rus tüccarlar ise 1991 yılından ben Kuzey Kore'nin tekelinde bulunan pazardaki paylannı yükseltip bir satış anlaşması yapmayı çok istiyor. Resmi değll yarı-resml satısl Ivanov, Suriye'yle füze satışına ilişkin hıçbir resmi görüşmenin yapılmadığını açıkladı. Ancak Rusya'da bu ülkeyle gö- rüşecek ve resmi makamlar görmezden geliyormuş gibi yaparken en modern teknolojıyle üretilmiş silahlan oraya nakletti- rebılecekyan-resmi ku- rumlar var. Tula'daki KBP silah fabrikası 1998'den be- n Suriye'ye bine yakın Kornet-E güdümlü tanksavar fuzelerinin yenı modellerini satı- yor. ABD Savunma Ba- kanhğı Pentagon, bun- ların bir bölümünün Irak'a gızlice sokuldu- ğunu ve bunların ABD ve müttefikleri- ne karşı kullanıldığını iddia etti. Washing- ton, KBP'ye bazı yaptırımlar koydu an- cak dışarıya silah satmasını durduracak bir girışimde bulunmadı. 1990'lann so- nunda, Eritre ve Etiyopya arasındaki sa- vaşta iki taraf da Rus pilotlann kullan- dığı Su-27 ve MiG-29 jetleriyle, yeni üretilmiş Igla fuzelerinin de aralannda bulunduğu modern silahlarla savaştı. Ig- la fuzeleri, Güney Lübnan'da Israil'e karşı, Irak'ta ABD'ye karşı savaşan Hız- bullah milıtanlannın kullanabileceği tür- de fuzeler. Zaten Ortadoğu'da, Rus ya- pımı binlerce eski model Igla-1 ve Stre- la füzesi olduğu biliniyor... Rusya ve lsrail arasında çıkan son kriz- de Rusya'nın yurtdışına teknoloji ve si- lah satışının kimler tarafından kontrol edildiğini bir kez daha açığa vurdu. Ih- racat bazen sadece yolsuzluk yapan bü- rokrat ve hilekâr silah tüccarlannın kont- rolünde gibi görünüyor insana! (Moscow Times, Rusya, 18 Ocak) Ben payımı makamunda ödedim... Özürailerim. Ben bütün paramı ^ terorizme bağladım... Gazetedyegözdağı için çıkarılanyasa B ize göre durum siyahla beyazın farkı kadar açık- tı: Ulusal Güvenlik Ba- kanı Dr. ChrisMurunga- ru'nun polise emir verip gazetemizin yazıişleri müdürünün yardımcısı KwamchetsiMakokha'yı, yayın aracılığıyla haka- ret ettiği gerekçesiyle sor- gulatması, hırpalatması yanlış hareketti. Yazarımız Kamau Ngotho hakkında soruş- turma açılması emrini ver- mesi de hataydı. Bakanın yaptığı yayın yoluyla ha- karet edenlerin hepsınin aranıp bulunması, kendi- lerinden hesap sorulması gerektiğini açıklaması yanlıştı. Neden? Çünkü biz biliyoruz ki hakarete ilişkin yasa çok ezici, za- lim bir yasa ve bu gaze- teyi ve bağlı olduğu Stan- dart Media Grubu'nu yol- suzluğa ilişkin haberleri nedeniyle bastırmak, göz- dağı vermek için çıkarıl- mış bir yasadır. Hatasız olduğumuzu söyleyemeyiz. Hata yap- tığımızı fark ettiğimiz za- man "pardon" diyecek kadar da olgunuz. Haka- rete uğradığını düşünen- lerin polis ve devletin di- ğer soruşturma mekaniz- malan yerine Kenya Ana- yasası'ndabelirtildiği gi- bi mahkemelere başvur- maları gerektiğini açık- layan Adalet Bakanı Amos VVako'nun bizimle aynı görüşte olmasından da çok mutluyuz. (The Standard, Kenya, 21 Ocak) Tsunami politikası yapıyorlar MARKJ.VALENCIA I deal değerler üzerine kurulu bir dünyada, doğal felaketler oldu- ğunda varsıl halklar kendilerin- den daha kötü durumda olan felaketze- delere yardım ederler çünkü bu "doğru olan şey"dir. Ancak, siyaset dünyasının gerçeklerine bakarsak tsunami kurban- lanna verilen desteğin yardımseverlik ve bonkörlükle ilgisı olmadığını görürüz. Tam tersine birçok ülke yaptığı yardım karşılığında siyasi çıkar gözetiyor. ABD'nin yardımında, felaketzedele- rin çoğunun Müslüman olduğu bilin- ciyle Müslümanların kalplerini kazan- ma, dolayısıyla son yıllardaki tek taraf- lı dış politika inıajını düzeltme isteği var. Aynca yapılan yardım ABD Ordu- su'nun dostlanna ve düşmanlanna bir kez daha kapasitesıni gösterme şansmı ver- di. Irak savaşı ve ordunun yaptığı ınsan hakkı ıhlalleri nedeniyle ABD'yle ara- sı açılan Endonezya açısından da çok ya- rarlı bir durum bu. ABD, Kongre'nin in- san hakkı ihlalleri nedeniyle koyduğu as- keri yardım desteği ambargosunu acil du- rum nedeniyle kısa süreli de olsa kaldır- dı. Bush yönetimınin terorizmle savaş- ta Endonezya'nın desteğine ihtiyaç duy- duğu da bilinen bir gerçek. Yorumcular, Japonya'nın da felaket sonrasında verdiği destekle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde sandalye sahibi olma hakkına sahıp ol- Endonezya'nın Aceh bölgesine yardım göndcren ABD Donanması'na ait gemiler- dekiçahşma yemek hariç biı- an bile ara verilnıeden,gece-gündüz siirdürülüyor. (AP) ması gereken "güçlü,büyük* bir ülke ol- duğunu göstermek ıstediğını savunu- yorlar. Bu ülke şimdiye kadar hazırla- dığı en büyük yardım paketlerinden bi- rini sundu Güney Asya'dakı felaketze- delere. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra -Irak hariç- yurtdışına gönderdiği en büyük askeri birliği gönderdi. Çin de felaket sonrasında "dünya sah- nesi"nde güçlü ve başka ülkeleri düşü- nen bir ülke olduğu imajını verme yo- lunda bir başlangıç yapmak istiyor. Tsu- nami kurbanlarına yardım çalışmaları sayesinde Asya ülkeleri ve diğer ülke- lerle bağlannı güçlendirmek için çaba sarf ediyor. Felaket sonrasında "Dep- rem ve tsunami sonrası" toplantısına ka- tılan Başbakan Wen Ciabo çahşma grup- lan kurmak, kamu sağlığı ıçin Çin'ın ön- derliğınde Asya Sağlık Fonu oluştur- mak gıbı önerıler ve vaatlerde bulundu. BM'nln zorlu sınavı Belki de tsunami sonrasındaki çalış- malarda en çok kazanacak veya kaybe- decek kurum BM. ABD, felaket sonra- sında geçmişte başka konularda da ol- duğu gibi uluslararası organizasyonu hi- çe sayıp yardım etme yoluna gitti. An- cak, Genel Sekreter Kofı Annan'ın "BM'nin karşüaştığı en büyük doğal afet" olarak nitelediği felaketin kurban- lanna yardım işinm koordinasyonu so- nuçta BM'ye devredildi. BM, şimdi bu işi yapıp yapamayacağım gösterecek. Yapamazsa saygınhğı azalacaktır. Bütün bunlar göze alındığında yar- dım kabul eden ülkelergözlerini açma- lılar. Bazılannda ulusal bağımsızhk ko- nusunda kaygılar başladı bile. Endonez- ya mart sonunda yabancı birliklerin ül- keyi terk etmesini istedi. Hindistan ise stratejik önemı olan Andaman-Nicobar Adalan'na yabancı yardım kuruluşlan- nın yardım yapmasım yasakladı. Tabü, bu yardım seferberliğinin olum- lu yanlan da oldu. Normalde bir araya gelemeyen birçok ülke doğal bir felaket sonrasında çaresiz kalan insanlara yar- dım etmek için yan yana, omuz omuza çalıştı. Bu, birbiriyle yakın olmayan ya da arası açık olan birçok ülkenin arala- nnda güven sağlamasına, bağ kurması- na, genlen ilişkileri düzeltmelerine ne- den oldu. Buna ABD ve arasına soğuk- luk giren, Irak savaşına "hayır" diyen Av- rupalı ülkeler, geçmişte sorun yaşadığı Çin ve Rusya da dahil. Tabü, ABD ve Birleşmiş Milletler'in yakınlaşmasını da unutmamak lazım. Umuyorum ki yaşanan büyük felake- tin dünyaya bir olumlu etkisi de bu de- neyimin dünyanın başka acılara karşı da duyarsız kalmamasını sağlaması olur. Kongo ve Darfür'da geçen birkaç yılda milyonlarca insan öldü! (Jakarta Post, Endonezya, 21 Ocak)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle