Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Vicdan azabı
Adalet ve Demokrasi
Haftasf na girdik bugün...
Uğur Mumcu da, Prof. Dr.
Muammer Aksoy da,
sağda solda gezinen birçok
kimlik için giderek kabaran
birer vicdan azabıdır
bugün.
O azabı yaşayanların
vicdan yaraları, kapandığını
sansalar da her gün kanar,
hergün kanar...
Mumcu ve Aksoy'un
düşüncelerinin modasının
geçtiğini ileri sürerken de,
yaşanmış bir onurlu
geçmişi aşağılarken de, her
türlü ipte hertürlü
cambazlığı yaparken de,
çürüme ve kokuşmuşluga
boyun eğmeyeni hor
görmeye kalkarken de,
kendine hayranlık ile
yabancılaşırken de,
olmadık benlikleri
kanatlandırıp el avuç
açılmışları parlatırken de,
her gelen iktidarı
pohpohlarken de...
IŞIK KANSU
'Karanlık' alanlarAKP'li Yalova Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu, ge-
ce feribotla gelirken Yalova'ya bakmış, bakmış, çok "karan-
lık" alanlar görmüş. Demiş ki, "Buraları ışıl ışıl olmalı. Bu ka-
ranlıklara, hem sosyal, hemkültürel, hem eğitim amaçlı, hem
de ekonomik açıdan getirisi olan tesisler yapmalıyız!"
O ışıl ışıl tesislere dönmesi gereken "karanlıklar", Tarım Iş-
letmeleri Genel Müdürlüğü'ne ait "Atatürk Tarım lşletmesi"n\r\
imara açılmamış ormanlık arazileriymiş...
Yalova Belediye Başkanı Binicioğlu, zaman yitirmeden
KamulaştırmaYasası'nadayanarak "karanlık" alanların be-
lediyeye devri için bir önerge hazırlayıp belediye meclisine
sunmuş. önergeye, birkaç CHP'li meclis üyesi "yarım ağız"
itiraz etmişler. Onerge kabul edilir edilmez de belediye Ata-
türk Tarım lşletmesi Müdürlüğü'ne "ilgili taşınmazlar üzerin-
de herhangi bir yatırım yapılmaması, söz konusu yerlerin
kiraya veya başka amaca yönelik kullanıma verilmemesi ve
yeni bir yapılaşmaya gidilmemesi" için yazı yazmış. Tarım
Işletmeleri Genel Müdürlüğü de, yazıya "Meclis kararının ip-
tali için" dava açarak yanıt vermiş. Dava dilekçesinde de,
"Atatürk 'ün mirası üzerinde kurulu bulunan ve bağış ama-
cı doğrultusunda faaliyetini sürdürmeye çalışan bu işletme-
nin faaliyetini ortadan kaldırmaya yönelik meclis kararının,
hukuka aykırılığı ve kamu yararı yok edilmek istendiği için
iptali" önerilmiş.
Bize bu öyküyü anlatan Kamu Işletmeciliğini Geliştirme Mer-
kezi Vakfı Genel Sekreteri Ayla Yılmaz, Atatürk'ün adını ta-
şıyan ve onun mirası olan işletmeyi "karanlık" bulan Yalova
Belediye Başkanı için bir çift söz etme zorunluluğunu duyu-
yor:
"Ankara'daki büyüklerinden aldığı 'sessiz ve derinden gi-
din' talimatını yerine getiriyor olmalı."
Anımsayacaksınız, Liman-lş Sendika-
9i, Izmir Alsancak Limanı'ndakitrllyon-
luk hizmetlerin ihale filan açılmadan
AKP'lilere devredildiğini, kamuoyuna
Cumhuriyet aracılığıyla duyurmuştu.
Liman-lş Sendikası, geçen günlerde
de TCDD'ye alt Bandırma, Izmir, Sam-
sun, Derince, Mersin, Iskenderun liman-
larının özelleştirme programına alınma-
sınave özelleştirmeyönteminin belirlen-
mesine ilişkin özelleştirme Yüksek Ku-
rulu kararının iptali için dava açtı.
Liman-lş Sendikasf nın dava dilek-
çesinde bir bölüm var ki, bir hukuk dev-
Anayasal suç
letinde asla olamayacak gelişmeleri bel-
geliyor: "Danıştay 10. Dalresi'nin Te-
kirdağ limanı için verdiği 1998/3513 E.,
2000/2871 K., Hopa limanı için verdi-
ği 1998/2393 E, 2000/4540 K., Sinop
limant için verdiği 1998/4366 E.,
2000/4543 K., Rize limanı için verdiği
1998/4268 E, 2000/4545 K., Ordu li-
manı için verdiği 1998/4266 E.,
2000/4546 K., Antalya limanı için ver-
diği 1998/3742 E., 2000/4542 K. ve
Giresun limanı için verdiği 1998/4267
£., 2000/4544 K. sayılı kararlannda da
görüldüğü gibi Başbakanlık özelleştir-
me Idaresi tarafından gerçekleştirilen
idari işlem anayasaya aykırı bulunarak
iptal edilmiştir. Yetkili yargı merciinin
verdiğikararın derhal uygulanması ge-
rekmektedir. Oysa karartarihlerinden bu-
günekadaryetkiliidarelertarafından her-
hangi bir idari işlem yapılmamıştır. As-
lında bu durum Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 138. maddesinde belir-
tilen '...yasama ve yürütme organları ile
idare, mahkeme kararlarına uymakzo-
rundadır; bu organlar ve idare, mahke-
me kararlannı hiçbirsurettedeğiştiremez
ve bunların yerine getirilmesini gecikti-
remez' hükmüne de aykındır. Bu neden-
le vakit kaybedilmeksizin bu limanların
işletme hakkının ilgili kurum olan Tür-
kiye Denizciliklşletmesi tarafından ge-
ri alınması gerekmektedir."
Türkiye'de göz göre göre anayasal suç
işleniyor, işlenmeye devam ediyor, ama
yine kimsenin kılı kıpırdamıyor...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
2005 Yılı Kıdem
Tazıııiııatı Tavanı
4857 sayılı Iş Yasası, 10 Haziran 2003 günü yürürlüğe gir-
miştir. 4857 sayılı yeni Iş Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle,
1475 sayılı eski Iş Yasası'nın kıdem tazminatı koşul ve kural-
lannı belirleyen 14. maddesi dışında, bütün maddeleri yürür-
lükten kaldınlmıştır.
4857 sayılı yeni Iş Yasası geçici 6. maddesi uyannca, "Kı-
dem tazminaü için bir kıdem tazminatı fonuna ilişkin" yeni ya-
samn "yürürlüğe gireceği tarihe kadar, 1475 sayılı tş Kanu-
nu'nun 14'üncü maddesi hükümlerine göre, kıdem tazminatı
haldan saklı" tutulmuştur.
Günümüzde, 1475 sayılı Iş Yasası'nın 14. maddesinde yer
alan kıdem tazminatıyla ilgili koşul ve kurallar geçerlidir.
Bu koşullardan biri de, kıdem tazminatı tavan tutarıdır. Ta-
van tutar, "toplu sözleşmelerle ve hiznıet akitleriyle belirlenen
kıdem tazminatlarının yılbk miktarı, Devlet Memurları Kanu-
nu'na tabi en yüksek devlet memuruna 5434 sayılı TC Enıekli
SandığıKanunu'na görebir lıizmetyılıiçin ödenecekazami emek-
lilikikramiyesini geçemez" denilerek, en yüksek devlet memu-
ru olan Başbakanlık Müsteşarı'nın bir hizmet yılı için alacağı
emekli ikramiyesine eşit olacak şekilde belirlenmektedir.
2005 Mali Yılı Bütçe Yasası ile 2005 yılında geçerli katsa-
yılar saptanmıştır.
1.1.2005 - 30.6.2005 döneminde uygulanacak aylık katsayı-
sı (0.0401), taban aylığı katsayısı (0.486) olarak, 1.7.2005 -
31.12.2005 döneminde ise aylık katsayısı (0.0416), taban ay-
lığı katsayısı (0.52075) olarak uygulanacaktır.
Bu verilere göre, 2005 yılı için uygulanacak kıdem tazmina-
tı tavanlan:
1 Ocak 2005 ile 30 Haziran 2005 Dönemi En Yüksek
Devlet Memuru tkramiyesi ve Kıdem Tazminatı Tavanı
Emekli tkramiyesi ve
Kıdem Tazminatı ve Tavan
1) Genel Aylık
2) Ek Gösterge
3) Kıdem Göstergesi
4) Taban Aylık
5) %200 Ozel Tazminat
6) Makam Tazminatı
7) Temsıl Tazminatı
8) Temsıl Ödeneği
Ikramiye ve Tazminat
Gösterge
1.500
8.000
500
1.000
9.500
0
0
0
Katsayı
0.0401
0.0401
0.0401
0.0486
0.0401
0.0401
0.0401
0.0401
Ikramiye ve Kıdem Tazminatı Tavanı
Ücret
(YTL. YKr)
60.15
320.80
20.05
486.00
761.90
0.00
0.00
0.00
1.648.90
1 Tenımuz 2005 ile 31 Aralık 2005 Dönemi En Yüksek
Devlet Memuru tkramiyesi ve Kıdem Tazminatı Tavanı
Emekli tkramiyesi ve
Kıdem Tazminatı ve Tavanı
1) üenel Aylık
2) Ek Gösterge
3) Kıdem Göstergesi
4) Taban Aylık
5) %200 Özel Tazminat
6) Makam Tazminatı
7) Tetnsil Tazminatı
8) Temsil Odcneği
Ikramiye ve Tazminat
Gösterge
1.500
8.000
500
1.000
9.500
0
0
0
Katsayı
0.0416
0.0416
0.0416
0.52075
0.0416
aO416
0.0416
0.0416
Ikramiye ve Kıdem Tazminatı Tavanı
Ücret
(YTL. YKr)
62.40
332.80
20.80
520.75
790.40
0.00
0.00
0.00
1.727.15
KEŞAN1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN İLAN
Esas: 2003/185
Davacı Nursebil Çelik tarafından davalı Soner Çelik aleyhine
açılan boşanma davasımn yapılan açık yargılaması sırasında veri-
len ara kararı gereğince,
Davacı tarafından verilen dava dilekçesi ile davalı ile bir yılhk
evli oldukları, çocuklarının olmadığını, davalının işsiz olması ne-
deni ile devamlı huzursuzluk çıkarıp kavga ettiklerini, kendisine
sevgi ve saygısının kalmadığını, davalının hiç bir sebep yokken
sövüp saydığını ve hakaret ettiğini, kendisine karşı kocalık vazife-
sini yapmadığını beyanla davalıdan boşanmalarına karar verilme-
sini talep ve dava etmiş olup, ancak dava dilekçesi ve duruşma gü-
nü davalı Soner Çelik'e tebliğ edilemediği, tüm Savcıhk tahkikatı-
na rağmen adresi bulunamadığından davalı Soner Çelik'e dava di-
lekçesi ve 02.03.2005 tarihinde saat 9.40'ta yapılacak olan yargı-
lamasmda hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettir-
mesi, ettirmeyip duruşmaya gelmediği takdirde adı geçenin yoklu-
ğunda yargılama yapılarak karar verileceği hususu davetiye yerine
kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 31.12.2004.
Basın: 2196
Resmi geçit
Gazeteci arkadaşımız Rahmi
Yıldırım, "işbilir" sivillerin dökü-
münü yapınca bir dönemin öze-
ti çıkmış ortaya:
"Batakçı işadamlarıyla aile fo-
toğrafı çektiren beyefendi. Baş-
kanı olduğu parlamentoyu so-
yan Meclis Başkanı. Yolsuzluk
suçlamasıyla düşürülen Yılmaz
Başbakan. Zenginliğini memur
babasından ve annesinin yastı-
ğından çıkan parayla açıklayan,
namusuna emanet edilmiş örtü-
lü ödeneği ona buna dağıtan
skandallar kraliçesi Başbakan.
Memur maaşıyla 150 kilo altın
biriktirmeyi becerdikten sonra
hükümetetmek uğruna skandal-
lar kraliçesini aklayan, sahtecilik
suçundan hükümlü Hacı Başba-
kan. öldükten sonrayabancıban-
kalarda trilyonluk serveti çıkan
başbakan yardımcısı Başbuğ.
Servetini çocuklarının düğünün-
de takılan takıyla açıklayan hedi-
yesever tüccar Başbakan. Siya-
setçiler ve bürokratlarla kol kola
kendi bankalarını soyan medya
patronları. Hazine Bakanı ile kre-
dipazariığı yaparken suçüstüya-
kalanmanın mahcubiyetini hâlâ
üzerinden atamayan, hayali ka-
saplık koyun ihracatı davasından
afla kurtulan genel yayın yönet-
menleri. Batakçı işadamlarının
arazi anlaşmazlığında milyon do-
lar karşılığmda arabuluculuk ya-
pan köşe yazarları. Tabii arada,
kendisi iş bilemedlği için 'dürüst'
sayılan, ama işini bilenlere engel
olmayan bir Başbakan da varki,
apayrı bir hikâye."
Rahmi Yıldırım, resmi geçidin
başındakini hiç unutmamış:
"Cümlesi, Hacı Tonton'un ta-
rifettiğiyoldan geçtiler, geçiyor-
lar."
HARBİ SEMİH POROY semihporoy(<ı yahoo.com
HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BÎW hayatepik(<ımynet.com
OTOBÜSTEKİLER KEMALURGENÇ k_urgencÇu yahoo.com
ız/A7/H J b A , kfeiı
tf ofmMsnce
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 24 Ocak wwu\ nıumtaz-arikan. cotn
TANPINAR'LA "HUZUR"ROMANl ÛSTÛNE.
19SO 'PE BUSÜtJ, MUHASlfZ NECD£T EI/L/y/tSİC 'ıfj
CRESMOB SAĞM)J AHMET HdtoPt T '
TtSl 8İ& RÖPO&rHJ CUMHUKJYEr
YE/S ALMtŞT/. EVLİYAGİL,Ö2El-LİfZL.E yAZA&tM SOM
"UUZUR" ÜZERİMDB DURASAtC, T£&JİĞİNf
\7XMP/MAR,KOMANDA 8£LLI S/H rSMMl6£
U SöyLEMl'Çr/. SON ELU YtLOte -€O-
M/IAf SAM4rw/A/ ÇOK DeĞİŞTİĞİMİ, KEN&İSfMİN PE
Ü ĞÇ
, YAPfTtNM, II.DÜNYA SAVAŞl BAÇİ.AR/AJ-
P Ş İNSANIMIZtfJ SOguNLARtNI \/E KAOEKİ
Nİ İRPELEMEK İSTEPİSİNİ BELİRTMİŞT'.
AHMET NAMDİ 7#fl/PWAG'/W ÖZYAŞAMINPAN DA
IZLEZ THŞtYAU "f/ÜZü£*'GOMAMt,OUUN KÜLTÜR YE
SAMAr SİRlKİMtNİ yAN&ÎXN 8İH BAP
T.C.
SULTANBEYLİASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 2002/624
Karar No: 2003/598
Ordu ili Ulubey ilçesı Aydınlar nüfusuna kayıtlı Mustafa ve Lusi'den olma 1977 doğumlu, Arzu Aktürk tarafından aynı hanede nü-
fusa kayıtlı Yalçın ve Suzan'dan olma 1973 doğumlu davalı Rahmi Aktürk'ün yapılan yargılaması sonunda şıddetli geçimsizlık nedenı
ile 26.06.2003 tarihinde boşanmalarına karar verilmiş olup, davalı Rahmi Aktürk adresinden tüm aramalara rağmen tebliğe sanh adre-
si bulunamadığından işbu kararın ilan tarihinden ıtibaren 15 günlük yasal süresi içinde adı geçen davalı tarafından temyiz edilmediği
takdirde kesinleşmiş sayılacağı hususu tebliğ yerine kaim olmak üzere ılan olunur. 27.10.2004. Basın: 2245
İLAN
ADIYAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 2003/881 E. 2004/490 K.
Davacı Sevil Teker tarafından davalı Mehmet Sıdık Teker aleyhine açılan boşanma davası karara bağlanmış olup, bütün araştırmala-
ra rağmen davalı Mehmet Sıdık Teker'in açık adresine ulaşılamadığından, karann ilanen tebliği yoluna gıdilmiş olup;
Diyarbakır ili, Silvan ilçesi, Akdere köyü, 10 cilt, 38 hane no'da nüfiısa kayıtlı Asker ve Şehdiye'den olma Batman 1964 doğumlu
davacı Sevil Teker ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Ali ve Kudret'ten olma Silvan 1963 doğulu davalı Mehmet Sıdık Teker'in boşanmaları-
na, ortak çocuklan olan 1997 doğmulu Hilal'in velayetinin davacı anne Sevil Teker'e verilmesine dair karar verilmıştir.
llanın yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içinde mahkememizin yukandaki esas ve karar sayılı dosyası temyiz edilmez ıse karann
kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 17.01.2005.
Bas'n: 2306
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Rusya Çok Uzak,
Çok Yakın...
llk gidişimde Moskova kışını hesaba katmadan solu-
ğu hemen dışarıda almış, o sokak senin, bu sokak be-
nim... saatlerce yürümüştüm...
Birsüre sonra ayaklanmı hissetmez oldum. önüme ge-
len ilk kapıdan daldığımda kendimi bir kilisede buldum.
Kilisedeki insanlaranında etrafımı sandılar. Ağzımı açma-
ma fırsat dahi olmadan, beni "altar" denen bölümün ar-
kasındaki bir bölmeye götürdüler. Biri koştura koşturaya-
nıma elektrikli bir radyatörgetirdi. Bir başkası botlanmı
çıkarıp ayaklanmı ovmaya başladı. Birdiğeri, ayağından
kendi yün çoraplannı çıkarıp oracıkta bana verdi. Derdi-
mi nasıl anladılar, bir anda nasıl örgütlendiler anlayama-
dım.
Moskova o dönemde açlıktan ve yokluktan kınlıyor-
du. Gorbaçov'dan hemen sonra Yettsin yeni göreve
gelmişti. Eczanelerde aspirin dahi yoktu. Süpermarket-
lerin rafları boştu. Ayağındaki çorabı bir an bile düşün-
meden tanımadığı, bilmediği ve bir daha hiç görmeye-
ceği bir yabancıya vermek... O günlerin Rusyası için akıl
almaz bircömertlikti. Yıllarboyu hiç unutmadığım bu ola-
yı geçenlerde Ankara'da, kendisi aslen Rus olan Dani-
marka sefıresine anlattım:
"Işte" dedi Sefire Hanım: "Böyle şeylerhâlâ ancakRus-
ya'da ve Türkiye'de olur. Ruslarve Türklerbirbirine çok
benziyor. Bu yüzden buraya ayak bastığım ilk günden
beri ülkenizi anlamakta hiç zorluk çekmiyorum."
'Kendinizle daha banşıksınız!'
Moskova'ya yaptığımız son üç günlük seyahatimizde
mihmandarlığımızı yapan Nadia da aynen bunu söyle-
di. Tatillerini düzenli olarak Türkiye'de geçiren Nadia,
Ruslann Türkiye'yi bir numaralı tatil destinasyonu olarak
seçmesinin ardındaki baş nedenlerden biri olarak saydı
bunu.
Nadia'ya, Avrupa karşısındaki inişli çıkışlı ruh halimiz
hakkında ne düşündüğünü de sordum. Ruslaıia benze-
şen yönlerimizden bir diğeri de sonuç itibanyla bu -Av-
rupa ve Avrupalılıkla kurulan sorunlu ilişki- değil miydi?
Bu konu, Rus entelijensiyasında öteden beri en tutkulu
tartışmalann merkezine otutmuş ve bildiğim kadanyla ha-
len sonuçlanmamıştı. Putin Rusyası acaba kendisini ne
oranda Batılı ve Avrupalı görüyordu?
"Biz..."diyesöze başladı Nadia, "Avrupa HeAsyaara-
sında aslında daha ara biryerdeyiz. Türkiye, Doğulu ve
Batılı kimliğini bize göre daha huzurlu ve barışıkyaşıyor.
Siz, kendiniz kalarak Batılı olmayı, bize göre daha rahat
beceriyorsunuz. Batı ve Batı standartlarından, biz çok
daha uzun birzaman kopukyaşadık. Aradaki boşluklar
çok büyük. Sovyetler Birliği malum, Batı karşıtlığı üze-
rinekurulmuştu. Sürekli olarakbiz 'Emperyalist Batı Rus-
ya'yı istismaretmek istiyor'propagandas/y/ayaşacM. Bey-
nimiz böyle yıkandı. Rusya ile Avrupa arasındaki tezat-
lar bu yüzden çok daha çarpıcı. Bu, çok sayıda insanı
rahatsız ediyor ve bir şekilde hep hissediliyor..."
'Anne, sen anlamazsın!'
Gençliğini ve ilk olgunluk çağını Sovyetler Birliği'nde
geçirmiş bir kadın olan Nadia, aradan geçen 15 yıla rağ-
men değişimle gelen çok şeye inanmakta zorluk çekti-
ğini anlatmaktan da geri kalmadı. "Demirperdenin yıkıl-
dığı yıllarda, bir gün Moskova'da böyle güzel oteller,
restoranlar, dükkânlar olacağını bana söyleselerdi, asla
buna ihtimal vermezdim" diyen Nadiaekledi: "O dönem-
de her şey köhne ve istikrarlıydı. Aile içinde bile konuş-
maya çekinirdik. Yeni kuşaklar çok farklı. 27'yaşındaki
oğlum bugün başka bir toplumda yaşıyor. Bu yüzden
de sürekli bana 'Anne sen hiçbir şey anlamıyorsun!' di-
yor. Yeni Ruslar, dünyaya ve yeniliklere açık. Değişime
çok kolay uyum sağlıyorlar. Geçmişte bizim hiçbir za-
man sahip olmadığımız birşeye, 'hayatlan hakkında se-
çim yapmak' şansına sahipler. Düşleri ve ihtiraslan var..."
Kuşaklar arası uçurum inanılmaz. Nadia arada kalan
bir nesil. Oğlu arkasına bakmadan, geleceğe koşuyor.
Evden burunlannı uzatmaya cesaret edemeyen 30 mil-
yon civanndaki yaşlı nüfus ise kara bir delikteyaşıyor. Rus-
ya'dan aynldığımız gün "Moscovv Times"ta çıkan bir ya-
zı emeklilerin yaşadığı "Putin şokunu" anlatıyordu. ömür
boyu bedava kullandıklan su, havagazı, elektrik, kalori-
fer, metro bundan böyle paralı olacakmış. Sağlık mas-
raflan ve artan ev kiralan da cabası. "Çokinsan için bu,
emekli aylıklannın tamamıdemek. Bununarkası, öngö-
rülemeyen sonuçlara yol açacakkitleselgösterilerdir. Eli
kulağında... öfke sokağa yayılır!" diyordu yazı. Hakika-
ten de biz döner dönmez, insanlar sokaklara döküldü...
Rusya'da degişimin bedelini yaşlılar odüyor.
• • •
Sevgili "sütundaşım" Deniz'e geçmiş olsun dilekle-
rimle!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Birşeyin ye-
rine başka bir
şeyi koymak;
ikame etmek.
2/ Eskiden şa-
iri bilinmeyen 4
şiirlerin altına
yazılan söz-
cük... Ses. 3/
Bizmut ele-
mentinin sim-
gesi... Meksi-
ka'da mısır ek-
1 2 3 4 5
meğine verilen ad. 4/
Düdenden daha geniş
olan çukurluklara ve-
rilen ad... Çıplak vü-
cut resmi. 5/ Kekeme
ya da dilsiz kimse...
Arabistan kıyılarında
işletilen bir tekne tü-
6
rü. 6/ Iskambilde bir
kâğıt... Kuzey Ame- 8
rika yerlilerinin inan- 9
dıklan doğaüstü güç.
II Gösterilen aşın ilgi, sevgi gibi nedenlerle kapris
yapan kimse. 8/ Güzel koku... Eski vezir konakla-
nndaki birkısım müstahdeme verilen ad. 9/Insanın
ya da hayvanın göğsü ve karnı içindeki organlar...
Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Süs eşyası yapımrnda kullanılan parlak siyalı renk-
li bir tür linyit. 2/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Araç.
3/Bitki... "Ben sanamecburumbilemezsin/admı -
- gibi aklımda tutuyorum" (Attilâ Ilhan). 4/ Hakka
uygun, eşit... Motorlu araçlarda motoru işletme dü-
zeni. 5/Türkiye?
nin plaka işareti... Hattatların kâğıt
cilalamakta kullandıklan bileşim. 6/ Tarih öncesine
dayanan efsane... Ekin biçildikten sonra toprakta ka-
lan köklü sap. 7/Hastalık etkenlerini zararsız duru-
ma getirmek için vücudun çıkardığı madde. 8/ Sarı
renkli bir element... Bir gösterme sıfatı. 9/Japon li-
rik dramı... Altının, simgesini aldığıtatince adı. ?