23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL CHP'nin Derdi BİR PARTİ ki, derdi aynı zamanda Cumhuriye- tin de derdidir. Daha doğrusu, Kemalist doğmuş bir Cumhuri- yeti bugünün koşullarında da devrimci görmek is- teyenlerin. Çünkü CHR Cumhuriyeti kuranın kurduğu par- tidir ve Cumhuriyetçi devrimleri gerçekleştiren odur. Bugün parti dışında olup da Cumhuriyeti yi- ne devrimci görmek isteyenlerin büyük çoğunlu- ğu, devrim döneminin partili ailelerinden gelenler- dirya da parti devrimciliğe kapı açmadığı için on- dan kopanlardır. O halde, şimdiki dert üzerinde söz söylemek onların da hakkıdır. Devrimcilikten ayrılış, elbet yeni bir olay değil. Başlangıçları Atatürk'ten sonrasına kadar iner. Ama ilginç olan, bu ayrılışın "devrimciliğe dönüş" gibi sunulan "ortanın solu" ve "sosyal demokra- si" dönemlerinde de sürmüş olması. Galiba, bütün dert de burada. Bu iki etiketin devrimcilik sayılmasında. Daha doğrusu, Batı demokrasilerinin belirli aşa- malardan geçtikten sonra edindikleri ve kendileri- ne haklı olarak yakıştırdıkları bu iki etiketin Türki- ye'ye de yapıştırılmak istenmesinde. O Türkiye ki, etiketlerin benimsendiği yıllarda, yani birincisi için 1960 ve 70'lerde, hatta ikincisi için 1980'lerde bi- le, hâlâ ekonomik kalkınmasını ve sosyal gelişme- sini tamamlamamış, çağdaşlaşıp uluslaşamamış, dolayısıyla devrimciliğin sürmesine muhtaç kal- mış bir ülkedir. CHP'nin hatası, 1945'ten sonra oy kaybedişin nedenlerini daha önceki devrimciliğine bağlayıp kar- şıdevrimciliğin oyununa gelmiş olmasıdır. Oysa, "Ortanın Solu" sözünün bir slogan olarak bile ne kadar etkili olduğunu 1973 seçim sonuçlarıyla gör- mesi ve bu çeşit sözlerin arkasındaki gerçek bek- lentiyi sezip doğrudan doğruya devrimci atılımla- ra geçmesi gerekiyordu. Şimdi bütün umudunu liderdeğişikliğine bağla- mış olan partinin iç çalkantılarına bakıldığında, bu tarz bir düşünceye pek rastlanmıyor. Değişiklik isteyenlerden biri, geçen gün, parti- nin derdini ülke ve dünya gerçeklerinden kopmuş olmasına bağlamaktaydı. Ülke gerçeklerinden kopmafaslı doğru da, aca- ba "dünya gerçekleri" denen konu üzerinde biraz daha durmak gerekmiyor mu? ABD'nin tek başı- na egemenliğini ve Dünya Bankası'yla IMF'nin sis- temdeki ağırlığını küreselleşmenin kaçınılmaz, kar- şı konamaz, döndürülemez gerçekleri olarak ka- bullenmek ne ölçüde doğrudur? Mustafa Kemal de 1919'un dünyasına böyle baksaydı, bir Türki- ye Cumhuriyeti ve bir Halk Fırkası doğar mıydı? Aca- ba, bugünkü CHP'nin derdi, artık böyle bir baş- kaldırıya, silkinişe ve dirilişe inanmamak, bu tutu- mu denemekten bile ürkmüş olmak değil midir? Yoksa, asıl ürküntü, bu güç fakat doğru tutumu savunanların, Istanbul medyasının iğrenç deyişiy- le "marjinal" sayılışından ve parti de aynı tutumu benimserse o medyaca marjinal sayılma korkusun- dan mı kaynaklanmaktadır? Marjinal sayılmayacak olanaklara sahip koca partiye yakışır mı bu korku? TRABZON CUMHURİYET OKURLARI UĞUR MUMCITyu ANMA GECESİ düzenlemiştip. Konuğumuz: Prof. Dr. MÜMTAZ SOYSAL Konu: KIBRIS-AB ve TÜRKİYE Yer: Trabzon Hamamizade Ihsanbey Kültür Merkezi 24 Ocak 2005 Saat: 18.00 İletişim: 0 462 326 62 87 - 0 532 704 05 35 KÜLTÜR • SANAT Dilek Türker Tiyatro Ayna PIR SULTAN ABDALYazan Yöneten Mahmut Gökgöz Genel Sanat Yönetmeni Dilck Türker Dckor Kostüm Osman Şengezer Müzik Nurettin Özşuca Koreografı Nasuh Barın Işık Tasarım Yüksel Aymaz 27 - 28 Ocak 10-11 -17 -18 - 24 - 25 Şubat Saat: 21.00 AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ GİŞE TEL: 0212 351 93 84 r . C . K Ü L T Ü R ve ' U R İ Z M B A K A N L I Ğ I ' N I N M A D D İ K A T K I L A R I Y L * Kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu Kuvayı Milliye ruhunu taşıdığı için şimşekleri üzerine çekti. Günümüzde Kuvayı Milliyeci olmak, ne acıdır ki, sakıncalı kişi olmakla eşanlamlıdır. Daver DARENDE Emekli Diplomat U ğur Mumcu, "Sus- kunluk, çağımızın en büyük suçu- dur" demişti bir yazısında. Sus- mak, kabuğuna çekilmek çağı- mızın en büyük suçu. Uğur Mumcu hiç susmadı, toplumu- muzu tarihi yanılgı içine sürük- lemeye çalışan "mütareke ka- lıntıları"na, "tatlısu aydınla- rı"na, gericilere karşı amansız bir savaş açtı kalemiyle. Gerçek- leri tek tek belgeleriyle gözler önüne serdi. Onun yirmi yıl ön- ceki yazıları günümüze de ışık tutuyor. Çünkü yazılannın ardın- da hep Kemalizm vardı. Kema- lizm onun için, bizler için kur- tuluşun meşalesiydi. Uğur Mumcu hiçbir zaman "su baş- lannı tutanların", robotlaşan- ların yanında olmadı. Uğur Mumcu'nun kitaplarına, yazıla- rına yeniden göz gezdirirken 1993 yılı 24 Ocak günü Anka- ra'da, Uğur Mumcu'nun vurul- duğu yerdeki kalabahk birden gözümün önüne geldi. Elimiz- deki kırmızı karanfillerle onu anıyor, çevremizdeki kalabalı- ğın attığı sloganları duyuyor- duk. Bu sırada Uğur Mum- cu'nun vurulduğu yerde törene katılan Cumhuriyet gazetesi ya- zan Sayın tlhan Selçuk bir ko- nuşma yaptı, sakin bir sesle ka- labalığa seslenerek şunları söy- ledı: "Katil devlet demek kolay, ama katil devleti katil olmayan devlete, demokratik devlete, Uğur'un katillerini bulabilecek örgütlü bir devlete dönüştür- mek, ozor... Onu yapmakiçin ge- rekii çabayı ve atılınıı göstercük mi arkadaşlar?" 24 Ocak 1995 Salı gününü bugünkü gibi anımsıyorum: Uğur Mumcu'yu anmak için Karlı Sokak'tatoplanmıştık. Yi- ne büyük bir kalabahk vardı çevremizde. Uğur Mumcu'yu yitirdiğimiz yerde, duvara yapış- tınlmış karton üzerine yazılmış bir yazı, o gün bugün aklımdan hiç çıkmadı. Törene katılan beş yaşındaki çocuk, kartonun üze- rine şunları yazmıştı: "Siz bü- yükler Uğur Amca'yı yaşataca- gınızı söylüyorsunuz, ama Cum- huriyet okumuyorsunuz. Ben okumayı öğrenince Cumhuri- yet okuyacağun. Adım Seyhan Börekçi, yaşını beş buçuk..." Seyhan Börekçi'ye bu yazıyı yazması için yardım eden anne ve babayı ne kadar çok kutlamak isterdim. 24 Ocak günü Uğur Mumcu'nun ardmdan yürüyen bir milyona yaklaşan kalabalık- tan kaç kişi bugün Cumhuriyet gazetesini okuyor? Atatürk'ün aydınlanma kalesi olan Cum- huriyet'i hiç değilse birkaç yüz bin kişinin okumasını ne kadar çok isterdim. Aydınlanmanın ışığını yayan, Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkan, ülkemizin yaşamsal çıkar- larını iç ve dış güçlere karşı yü- reğiyle ve kalemiyle savunan Uğur Mumcu artık aramızda yok. Uğur Mumcu'nun ölümün- den sonra Türkiye'de değişen bir şey olmadı. Her şey daha da kötüleşti. Hayatta olsaydı, gü- nümüzdeki acı olayları yaşa- saydı yine kalemine sarılır, her şeyi tüm açıklığı ile yazardı, gerçek bir Atatürkçü gibi. Kuvayı Milliye ruhunu taşıdı- ğı için şimşekleri üzerine çek- ti. Günümüzde Kuvayı Milli- yeci olmak, ne acıdır ki, sakın- calı kişi olmakla eşanlamlıdır. Kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu'yu, onun çok sev- diği "Kuvayı Milliye şehitleri mezardan çıkmanın zamanıdır" dizesiyle, hiç eksilmeyen bir özlemle ve saygıyla anıyorum. Selam Uğur Mumcu'ya Dr. Coşkun ÖZDEMÎR S evgili Uğur seni nasıl özlüyoruz bilemezsin. Şu yaşadığımız günlerde ne kadar ihtiyacımız var sana. Anlatamam. Sen gideli ülkede ne kadar çok sey değişti. Tepeden tırnağa bir bozulma, bir kirlenme, bir yozlaşma sarıp sarmalıyor bu toplumu. Senin o kavgalaştığın medya şimdi çok başka yerlerde. Büyük Atatürk'ten armağan olarak aldığımız ve senin yükselttiğin o bağımsızlık bayrağını çıkar uğruna ayağa düşürmek için çabalayan nice yazarcıklar, aydıncıklar türedi. Atatürk'ü ve onun kurduğu Cumhuriyeti, devrimleri karalayanlar küçümseyenler mi istersin, Batı dünyasının türlü iğvalarına boyun eğen, teslim olanlar mı, Cumhuriyet karşıtı tarikat önderlerine övgü düzenler mi, vurgun ve soygunlara ortaklık edenler mi, hepsi var, bugün aramızdalar, hatta itibardalar. Birçok kez vurgu yaptığın, o tarikat, siyaset, ticaret ilişkileri tüm hızı ile sürüyor. Devrimleri, laikliği, emeği, emekçiyi korumaya kararlı gazeten bugün oldukça yalnız. Bir kopuş, bir parçalanış, bir kutuplaşma, bir ilkesizlik, inançsızlık yaşanıyor. Sevgili Uğur. Toplumu bilimden, bilimsellikten uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Neoliberal politikalar, postmodernizm toplumu batıla, hurafelere, mistisizme sürüklüyor. Çaresiz insanlar ya dine, Tanrı'ya, şeyhlere sığınmak ya da hilekârlığa, kapkaça, kurnazlığa, kara paraya başvurmak seçenekleriyle baş başa kalıyor. Büyücülük iyice yayılıyor. Şans oyunlarından, piyangolardan medet umuyor halk. Her gün yüzlerce araba soyuluyor, deprem için hazırlanan konteynır'lar çalınıyor, binlerce kapkaç olayı yaşanıyor. Milyonlarca işsiz var. Hiç unutmuyorum ve yineliyorum; gençlerimizin sağ-sol kamplara bölünüp birbirini vurduğu günlerde sen Türkiye'ye Bulgaristan yolu ile aynı kaynaklardan silah getirildiğini ve bunların sağdaki ve soldaki militanlara dağıtıldığını belgeliyordun. Sosyalist bir ülkeyi suçluyorsun diye sana tepki gösteren sözde solcular vardı o günlerde. Sen politikacılarıyla birlikte tüm toplumun şiddete karşı çıkmasını istiyordun. Sağ-sol gözetmeden, her türlü şiddete... Itibar görmüyordu bu öneri. O günün lider politikacıları halkın huzuruna çıkıp her türlü şiddete karşı olduklarını söyleyemediler. Onlardan biri, "Bana sağcılar suç işByor dedirtemezsiniz" diyerek tarihe geçmişti. lnanılmaz bir gaflet. Senin o büyük savaşımını, insan hakları için, demokrasi için verdiğin savaşı anlayamayan çok sayıda insan ve sözde aydın vardı yurdumuzda. Ne hazin bir gerçek. Sensiz yıllar geçti. Çok şey yaşadık. Sen pek çok şeyi herkesten önce görmüştün, yazmış, söylemiş, uyarmıştın. Bugün önümüzde büyük bir mücadele var. Bilimi korumak için, bağımsızlığı korumak için, emperyalizmin oyunlarını savuşturabilmek için, hatta Cumhuriyeti ve laik düzeni koruyabilmek için. Bütün bunlar için sana, senin gibi yiğit bir insana çok ihtiyacımız var. Umarım bugünün gençliği Atatürk'ün nutkunu olduğu gibi, senin kitaplarını da okumaktadır. Selam sana, sevgi sana Sevgili Uğur. Bu yazıyı senin seslenişinle bitiriyorum: Bağımsızlık Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara... Korkmadan öldük ey halkım unutma bizi... Bir gün mezarımızda güller açacak, ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak, ey halkım unutma bizi... Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz. Şimdi hep birlikteyiz, ey halkım unutma bizi, unutma bizi... Mahkeme Kapısı: Harç, Kazanç, masraf... Av. Turgut İNAL A dliyeden çok şikâyet ederiz, ama onsuz ola- mayız ve yaşayamayız. Kendi kendimize hakkımızı ara- maya ve almaya ne gücümüz ne de bilgimiz yeter. Kaldı ki eski bir hukuk tabiriyle mahkeme yerine geçerek ihkak-ı hak (hak- kı zorla almaya kalkmak) yap- mak da suçtur. Yargı sorunla- rında bu ülkenin sorumlularına ve yetkililerine düşen görev, mahkemelerden olan şikâyetle- ri aza indirrnek ve tamamen kal- dırmaktır. Öteden beri söyler, yazar dururuz. Yargı reformu için öyle yıllara, on yıllara, tril- yonlara ve katrilyonlara, yetiş- miş hukukçu ve personele hiç ih- tiyaç yoktur. Bunlar Türkiye'de hazırdır. Sadece "Biz bu ülkeyi kendi dönemimizde yargı refor- muna kavuşturacağız" denilsin, bu yetecektir. Yıllar önce yaz- dığım bir yazıda, yargı reformu için karar vermenin yanı sıra bir yılın yeteceğini belirtmiştim. Yargı reformunun yapılmasına herkes evet der, buyurun denil- diği zaman, önce hükümetler, sonra bürokrasi, sonra düzen- den medet umanlar ve bu düzen içinde yaşayarak palazlananlar, aysbergin sualtındaki gövdesi gibi karşı çıkarlar. Bir gtinde 46 dava Bugün ülkemizde yargı refor- muna gitmeye bile gerek olmak- sızın alınacak bazı önlemlerle yargının süratleneceğinden, sağ- lıklı kararlar verileceğinden hiç kuşkunuz olmasın. Şimdi yargı- da yaşanan sıkıntılı olaylardan birkaçım huzurunuza getirmek istiyorum. 4 Kasım 2004 tarihin- de Bursa 2. Idare Mahkeme- si'nde görülen davalann duruş- maları y|pılmış ve mahkeme kapısına o günkü duruşmaların listesi asılmıştır. Üç sayfa ha- linde 46 (kırk altı) davanm ya- pılacağı bu listede yazılmıştır. Davacıların yanı sıra davalılar da gösterilmiştir. Davacılar arasın- da Bursa Valiliği, Içişleri Ba- kanlığı, Çanakkale Valiliği, Ba- lıkesir Valiliği, Maliye Bakan- lığı, öbür bakanlıklar, genel mü- dürlükler, belediye başkanlık- ları, rektörler, SSK Başkanlığı, müsteşarlıklar, kaymakamlıklar gibi devlet kuruluşları vardır, hepsinin duruşma saati de 09.30'dur. Şimdi düşününüz, üç kişilik mahkeme heyeti, 46 da- vanın hepsini saat 09.30'da na- sıl görecektir? Kapııun önünde bekleyen 100'ün üstünde insan ve avukatı, saat 0930'dan iriba- ren üç-beş saat çakılı taşgibi bek- letmeyi önlemek için yargı re- formuna ihtiyaç var mıdu*? Bir mahkeme bu sayıdaki dosyanın taraflarını, bir günde sağlıklı bi- çimde iddia ve sorumluluklan- nı nasıl dinleyecek, nasıl anla- yacak ve nasıl not tutacaktır? Hangi hâkimin kafasında kırk al- tı davada anlatılanlar, duruşma- larda zabıt tutulmadığı halde ka- lacaktır? Bu duruşmalardan ha- yır mı gelir? Böyle duruşmala- n günlere bölmek ve zapta ge- çerek yapmak için yargı refor- muna ihtiyaç var mıdır? O gün görülen davalann dosya numa- ralarına bakıyoruz. Çoğu 2003 yılından kalan da- valar. Dosya numaraları 2003/1562, 2003/2275, 2003/2574 gibi devam ediyor. Düşününüz, 2003 yılının en son dosya numarası 2574 olsa, -ki de- ğildir, daha fazladır- siz bir ınah- kemede bir yıl içerisinde 2 bin 500-3 bin dosyayı gör ve çöz di- ye havale ederseniz o mahkeme hâkimleri nasıl bir mucize yara- tacaklar da bunu çözeceklerdir? Adalet, yurttaşı zora sokmak, cziyet etmek için mi vardır?.. Yine listeye bakıyoruz. Da- vacılar arasında Gökçeada'dan, Bozcaada'dan, Çanakkale'den, Balıkesir'den, ilçelerinden mah- kemeye gelenler var. Peki, siz Ça- nakkale'de, Bahkesir'de aynca Edremit, Gelibolu, Bandırma gibi büyük ilçelerde, hatta Bur- sa'nın büyük ilçelerinde idari mahkemeler kursanız, bu dava- lan il ve ilçe mahkemelerine da- ğıtsanız, mahkemelere bir yılda 200-300 dosya düşecek biçim- de hareket etseniz, bunun için yargı reformuna ihtiyacınız olur mu? Siz ta Sındırgı'dan, Ayva- lık'tan, Gökçeada'dan ve Boz- caada'dan hak arayan insanları- nızı Bursa'ya yollamaya adalet mi diyorsunuz? Hani hak ara- ma ucıı/du, hani hak arama üc- retsiz ve seri olacaktı! Anayasa- da böyle hükümler bulunmak- tadır. Bu hükümleri uygulamak için vahiy mi bekliyorsunuz? İdari mahkemelerin yanı sıra bu sorunlar vergi mahkemeleri için de var. Türkiye düzeyinde 24 ilde idari mahkeme, 34 ilde de vergi mahkemeleri kurmuş- sunuz, burada dosyalar tınaz gi- bi birikmiş. Tüm illere ve ilçelere davala- n yaymak ve sağlamak için yar- gı reformuna ihtiyaç mı vardır? Şimdi bakın, bu mahkemeler- den birinde 2004/1109 esas sa- yısı almış bir dosya için mahke- menin sayın başkanı 8.7.2004 tarihinde davacı avukatlanna bir yazı gönderiyor. Bu yazıda "2577 sayılı yasanın 4001 sayılı yasa ile değişik 6. maddesi uyannca bu yasanın tebliğinden itibarcn 30 gün içinde eksik olan 10.100.000 TL harç ile 10 milyon TL posta pulu ücretinin gönderilmesi hu- susu tebliğ olunur" denilmekte- dir. Harç parası! Yazının biçimine ve içeriğine, sertliğine girmeyeceğiz, Türk mahkemelerinde böyle üslup kullanılır. Oysa Avrupa insan Haklan Mahkemesi'nde görülen davalarda yazılan tebligatlarda sayın denilerek başlanır, rica ve saygı sunularak yazı bitirilir. Burada önemli olan husus, mahkeme başkanınm 8.7.2004 tarihinde imzaladığı yazı, 118 gün sonra 3.11.2004 tarihinde Bursa'dan Balıkesir'e geliyor. 118 gün içinde kaplumbağayı yola çıkarsanız mutlaka Balıke- sir'e en az iki kez gider ve ge- lir. Gecikmeyi kim yaptı, nere- den kaynaklandı, neden oldu, bu hiçbirzaman ele aunmazve alın- manııştır. Bu tebligatla ne iste- niyor? 10.100.000 TL harç pa- rası ve 10.000.000 TL de posta parası. Esasında, dava açılırken yatınlan harç da eksik değildir, pul parası da eksik değildir. Da- va sürerken harç ve posta ücret- leri arttığı için bu eksiklikler doğmuştur. Ve 118 gün süren gecikme- nin yanı sıra bir de ayrıca 30 gün de gönderme süresi verilmiş- tir. Siz süreleri adeta yanm yı- la varacak şekilde böyle harcar, kullanırken bu dosyanın içinde istenenve aranan hak neymiş, ne olmuş, ne hale gelmiş, mağdur olan, acı çeken insanlar ne gibi zararlara uğruyor, bunlar mah- kemelerin pek uğraş alanı için- de değildir. O, dosyadaki pula ve harca bakar, sadece beyaz kâ- ğıtları ve evrakı görür. Bu mübarek adalet ve bu haş- metli Meclis harç ve posta pul- lannı arttınrken çıkaracağı ya- sa ve kararlarda devam eden da- valar için uygulanmaz hükmü- nü koysa bu uzamalar olmaya- caktır. Sen devlet olarak, adalet olarak dosyayı çözmek, ihtilafı kaldırmak, yurttaşlannı huzura kavuşturmak amacında mısın, Deli Dumrul haracı gibi harç, posta pulu toplamak amacında mısın? Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nde de olduğu gibi davaları harçsız ve masrafsız yapmakiçin yargı reformuna mı ihtiyaç vardır? Mahkeme kapı- sı, harç kapısı, masrafkapısı, ka- zanç kapısı mıdır? ' CUMHURİYET OKURLARI TEKYÜREKHAYKIRIYOR BEDENİNİ YOK ETTİLER, SONSUZLUĞA UĞURLANDIN, UĞURLAR OLSUN, UĞUR MUMCU.KALPAKSIZ KUVVACI; MÜCADELE AZMİN, ONURLU DURUŞUN, DÜRÜSTLÜĞÜN, YAZDIKLARIN, YURT VE ULUS DAVAN, GAZETEMİZDEKİ KÖŞEN BİZLERE MİRAS KALDI. ULUSAL BAĞIMSIZLIK, GERÇEK DEMOKRASİ, KALKINMA VE AYDINLANMA YOLUNDA, DAHA BİLENMİŞ OLARAK, REHBERİMİZ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN BURSA NUTKU İLE, BİZLER DE SENİN YOLUNDAYIZ. YURT VE ULUS SEVGİMİZ SÖNMEYECEK; FİKİRLERİNLE AYDINLANMIŞ KAFALARIMIZI KOPARAMAYACAKLAR, KALPAKLARIMIZI DÜŞÜREMEYECEKLER; MÜCADELEMİZSÜRECEK, SÖZVERİYORUZ... 24 OCAK 2005 Adana, Anamur, Ankara, Antalya, Aydın, Ayvalık, Burdur, Bursa, Denizli, Gaziantep, Gönen, Kars, Istanbul, Izmir, Mersin, Kocaeli, Malatya, Milas, Silifke, Tekirdağ, Ordu, Trabzon, Zonguldak www.cumok.org CUMOK UĞUR MUMCU ÖLÜMSÜZDÜR Emek, demokrasi ve ulusal bağımsızlık yoluna baş koyan, adlı adsız bütün yiğitlerimiz gibi UĞUR MUMCU da ölümsüzdür. Her 24 Ocak'ta yüreğimiz acısa da adını, anısını ve yapıtlarını yaşatmanın onurunu saygı ile taşıyacağız. FİKRET AKOVA Burhaniye Belediye-Başkanı Cumhuriyet kitap kulübü NECATİ CUMALI Bütün Oyunları 1-2 Çağ P a z a r l a m a A.Ş. T ü r k o c a ğ ı C a d . N o : 3 9 / 4 1 3 4 3 3 4 C a ğ a l o ğ l u - İ s t a n b u l T e l : ( 0 2 1 2 ) 5 1 4 01 9 6 F a k s : ( 0 2 1 2 ) 5 1 4 0 1 9 5 Cumhuriyet kitap kulübü VEDAT GÜNYOL'a Armağan 100'e 5 Vardı Çağ P a z a r l a m a A.Ş. Türkocağı C a d . N o : 3 9 / 4 1 3 4 3 3 4 C a ğ a l o ğ l u - İ s t a n b u l T e l : ( 0 2 1 2 ) 5 1 4 01 96 F a k s : ( 0 2 1 2 ) 5 1 4 0 1 ,95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle