23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2005 PAZARTESİ + CUMHURİYET SAYFA JV U ğ_j J_ |J x \ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 ÇAĞRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCİ Uyum veuyumsuzüzerine"Çimenleri bile soluk, yavan, tatsız alanda / Her şey nizami, ağacından çiçeğine kadar, / Per- şembe akşamı tıknefes kasaba- Iılar / Gezdirir kıskanç aptal- lıklarını sıcakta. / (...) Bastonla- rıyla kumları sürekli oyan / Emekli bakkallar sıralarda otu- rur, / Yine bütün konuştukları ortaklıklar falan, / Dönüp dola- şıp aynı söz: "Bize kaça mal olur?" (Arthur Rimbaud, "Müzik", Dizeler içinde, Çev. Erdoğan Alkan, Cumhuriyet Dünya Klasikleri). Bir toplumun sanattan ve sanat- çıdan beklentileri listesinin ilk sı- ralarında ahenk, düzen, nizam ve intizam, örnek olma, uyumlu bir insan olduğunu ispat etme, vb. ifadeler yer ahyorsa; hele bu söz- ler Türkiye gibi tepeden tırnağa, baştan kuyruğa düzen ve uyum abidesi(!) bir memleketin kaçak yapılaşma, kaçak elektriklenme, kara paralaşma, banka hortumlaş- ' ma, korsan kitaplaşma, çalıntı re- jisörleşme, vb. bilumum "nizam ve intizam" örneği faaliyetlerin- de aşırı uzmanlaşmış, bal dök ya- la tertemiz toplumunda sık sık, yüksek sesle ve kâh söverek, kâh karşısındakini döverek dile geti- riliyorsa biraz durup düşünmek ve genç gönlü Charleville cende- resinde bunalan Rimbaud'yu okumak gerek. Dünya nerede, biz neredeylz... Tiyatro, başka birçok özelliği- nin yanı sıra bir durum ve atmos- fer sanatıdır. Rimbaud'nun yuka- rıya alıntıladığım dizelerini im- geleminizde oynatırken, isterse- niz şairin "sahne düzeni notla- rı"na (şiirin başlığının hemen al- tındaki: Charleville, Gar Alam ibaresi) sadık kalırsınız; ama ca- nınız isterse, "durumu" değişti- rir, atmosferi 2005 yılına, burnu- nun dibinde yakın tarihin en kan- lı, en yalancı, en iğrenç, en emper- yalist savaşlarından birinin yaşan- dığı; burnunun dibinde bir halkın, Filistin halkının koca bir duvarla kuşatıldığ bir memlekete, ne bile- yim ben mesela Türkiye'ye taşır- sınız. Sonra da gerçeğe hiç uyma- "Gelencksel yaylı sazları ve vurmalıları ile ayin yapan dervişler, sanki müzikten dokun- muş bir halı etkisi yapıyorlar... Tuncel Kurtiz bu halkoyununu, müzik, dans ve pandonıim unsurlarını da katarak bir total sanat eseri olarak, sahnelemiş.. 1001 Gece Masalla- n'ndan çıkmış efsanevi bir anlatım... Uzak bir dünyanın masalı... Müzikli ve danslı bir Doğu masalı... Elma ağacındaki yolunu yitir- miş kuş... (Alman basınından) sa bile teşbihte hata olmaz deye- rekten, Türkiye toplumunu bir yandan sürekli bir cinnet hali ya- şayıp diğer yandan da batıya, do- ğuya, kuzeye ve güneye, bilinen bilinmeyen her yöne ahlak, mane- viyat, fazilet, vb. dersleri verme- ye çalışan; en arsız zenginlikle en ağır sefaleti bir arada yaşayıp, kurtuluşu her düzeyde mafyalaş- makta bulan bir toplum olarak ta- nıtacak sahne düzenlemelerini hazırlarsınız. Sonra sanatın, ne bi- leyim ben mesela tiyatronun so- runlarının tartışılacağı bir açık oturum düzenler, Türk tiyatrosu- nun bütün sorununu devlet yardı- mına ve bunun paylaşılmasına in- dirger, tiyatro sanatının en belir- leyici özelliğinin dünyanın ve toplumun nabzını yakalamak, se- yirci ile sahne arasındaki soluk ortakhğında çağın nabzını dillen- dirmek, bunu duyumsatmak ol- duğunu, tiyatronun ancak böyle bir iletişim aracı halıne gelebildi- ği zaman "Büyük Dönemler"ini yaşayabildiğini bir kenara bırakır- sınız. Bunlar sıkıcı, çağdışı laf- lardır çünkü. Devlet Tiyatrolan'nın durumu, yeni yasa düzenlemeleri, kamu- sal alana yapılan saldırılar, bölge tiyatroları gibi can alıcı başlıkla- rı dile getiren sağduyulu sesler de genel bir gürültü patırtı ortamı içinde ve çerçevenin belirgin bir biçimde çizilmemesinin getirdiği boşluktan ötürü yeterince duyul- maz zaten. Işte böyle bir atmos- ferde, böyle bir "sahne düze- ni"nde Rimbaud'nun dizeleri yepyeni anlamlar yüklenir (Lüt- fen başa dönüp yeniden okuyun). Gerçek sanat yapıtı, "açık bir ya- pıf'tır çünkü, yeni durumlara, manalara açık bir yapıt... Ferhad, şirln ve şerlf Nâzım Hikmet'in "Ferhad ile Şirin"i de bir anlamda sanatçının toplumsal uyum ve uyumsuzluğu üzerine, ahengin ne olduğu üzeri- ne bir oyundur. Bu oyunda iki kez çahştım. 1983te Tuncel Kurtiz'in Berlin'de Schaubühne Tiyatro- su'nda yaptığı rejide, hem Şirın'i oynadım hem de rejisörün isteği doğrultusunda özellikle Şirin-Fer- had (Ferhad'ı Ragıp Yavuz oynu- yordu) sahnelerinin oyunculuİc ça- lışmasını yürütüp genelde oyunun koreografik düzenlemelerini yap- tım. Tuncel Kurtiz, göçebeler ve zikirlerle açtığı oyunu vurmalılar, yaylılar, kanun ve insan seslerin- den oluşan müzikal bir atmosfer üzerine kurarken Nâzım Hik- met'in aşk, kıskançlık, fedakârlık, toplumsal/bireysel kurtuluş ve so- rumluluk gibi evrensel temalar karşısında sanatın/sanatçının ko- numunu tartıştığı oyununu efsane ve masal havasıyla sarıp sarmala- mayı amaçlamıştı. Oyunculuklar- da ise minyatürden yola çıkmayı seçmiştik. Özellikle Ferhad-Şirin sahnelennde, bulabildiğim minya- tür kitaplarından seçip uyarladı- ğım figürleri hem kendi rolüme hem de Ferhad rolüne nasıl bir be- den ve koreografi çahşması içinde yerleştirdiğimi hâlâ hatırlanm. Oyunu ikınci kez çalışmaya, 1992 yıhnda Paris'te, Halk Oyun- cuları Güney Atölyesi bünyesinde, Münevver Andaç'ın Fransızca çevirisiyle ve kendi reji konsep- timle giriştim. Toplulukta Türk, Fransız, Arap, Italyan, Perulu oyuncular vardı. Sahne düzenini Metin Deniz hazırlıyordu. Tahsin tncirci müziklerin bir bölümünü bestelemişti bile. Ben yorumum- da, mimyatürü bu kez sadece be- denlerde aramakla kalmayıp, min- yatürdeki konvansiyonel çözüm dilıni sahneye taşıma, örneğin meşhur elma ağacını bir oyuncu ve iki dalla canladırma, diğer yan- dan da dağdaki Ferhad'ı bir kö- kenlere gerı dönüş yolculuğu gibi algılama türünden yönelışlere gir- miştim. Nâzım Hikmet'in kendi bireysel serüvenini olduğu kadar, bir nakkaşı, yani bir biçim ve a- henk/uyum ustasını tüm olası bi- reysel/toplumsal uzlaşımları red- dederek dağ delmeye/uyumsuzlu- ğa götüren süreci de irdelediğini düşündüğüm oyunun provaların- da epey ılerledik, ama sonra çeşit- li nedenlerle sahneye çıkamadık. Gerek 1983'te,gerekse 1992'de çözemedığım bir soru kaldı geri- de: Yeşil boyanın sırrını Fer- had'dan şantaj yoluyla alan Şerif Ağa sonradan "Usta" sayılmayı gerçekten hak etmiş miydi? Şerif Ağa hırsız mıydı, değil miydi? Umarım yakında bir çözüme ka- vuşur bu soru. "Gelecek günler, geçen gün- lerden güzeldir eninde sonun- da..." 1940'ların 50'lerin çekici sanşını Virginia Mayo 84 yaşında yaşamını yitirdi Altın Çağ'ın yıldızıydı... ASLI SELÇUK ı !' Hollyvvood'un Altın Çağı diye nitelenen , 1940'ların 50'lerin çekici sanşını Virginia Mayo (Virginia Clara Jones) , 84 yaşında yaşamını yitirdi. Fas 1 sultanının "Tanrı'nın somut varlığımn bir kanıtı" diye tanımladığı Mayo, gösteri dünyasına dansçı olarak girmişti. 30 Kasım 1920'de St Louis, Missouri'de bir gazetecinin kızı olarak doğan Virginia, altı yaşındayken teyzesinin dans stüdyosunda dans derslerine , başladı. On yedisindeyse St Louis Opera Topluluğu'nun baleriniydi artık. "Pansy the Horse" adlı müzikal komediyle Amerika turnesine çıkan Mayo, müzikalin ardından bir gece kulübünde çalışmaya başladı. Burada dönemin en ünlü yapımcısı, Metro Goldwyn Mayer'in sahibi Samucl Goldwyn 'le karşılaştı. Virginia'nın göz alıcı güzelliğinden, yeteneğinden etkilenen Goldvvyn, onunla hemen bir anlaşma imzaladı. Birçok ünlü Jönle oynadı 1943'te "Jack London" filmiyle sinemaya gıren Virginia Mayo, Gregory Peck, Alan Ladd, Paul Newman, Burt Lancaster, Kirk Douglas, Rex Harrison gibi ünlü jönlerle Raoul YValsh'ın, VVilliam Wyler'ın, Jacques Tourneur'ün, David Butler'ın yönetiminde oynadı. Bob Hope'la "The Princess and the Pirate" (Prenses ve Korsan/1944), G.Peck'le "Captain Horatio Hornblower"(Korkusuz Kaptan/ 1951) gibi tarihi, Danny Kaye'le "The Secret Life of Walter Mitty"(Rüyalar Peşinde/1947) gibi müzikal komedilerin yanı sıra başta "The Best Years of Our Lives"(Yaşamımızın En Güzel Yıllan/1949) olmak üzere başanlı dram ve serüvenlerde de yer aldı. Raoul W»lsh ondaki yeteneği görerek dört filmınde ona başrol verdi: James Cagney'li "White Heat"(Cehennem Alevi/1949), güçlü kadın kimlikleri canlandırdığı western'ler "Colorado Territory"(Çölün Kızı/1948) ve "Along the Great Divide"(Korku Çölü/1951), "Captain Horatio Hornblower". Popülarltesi artıyordu Mayo, uzun yıllar Warner Stüdyolan'nın en gözde, en çok para kazandıran yıldızı oldu. Rol önerileri ona sık gelmiyordu ama büründüğü her karakter onun popülaritesini arttınyor, ülke çapınia ünlendiriyordu. Sarışın, ela as sultanının "Tanrı'nın somut varlığımn bir kanıtı" diye tanımladığı Virginia Mayo, uzun yıllar Warner Stüdyoları'nm en gözde, en çok para kazandıran yıldızı oldu. Rol önerileri ona sık gelmiyordu ama büründüğü her karakter onun popülaritesini arttınyor, ülke çapında ünlendiriyordu. gözlü güzel oyuncu "The Flame and the Arrow" (Aslanlar Kalesı/1950), "South Sea Woman"(Kahraman Çavuş/ 1953), "King Richard and the Crusades"(Aslan Yürekli Rişar ve Haçlı Seferlen/ 1954) vb. filmlerin yanı sıra "Aşk Gemisi", "Santa Barbara" benzeri TV dizilerinde de rol aldı. "Jack London"ın çekiminde tanıştığı aktör Michael O'Shea'yla 1947'de evlenen Mayo'nun bu beraberlikten bir kızı oldu. Çarpıcı güzelliği ve oyunculuğuyla 2. Dünya Savaşı döneminin en beğenilen aktrisi Virginia Mayo, Hollyvvood'un Altın Çağı'ndaki yıldızlann arasında böylece unutulmaz yerini dz aldı. EVİN SANAT GALERÎSl'NDE Murat Akagündüz'ün kişisel sergisi 29 Ocak'a dek Evin Sanat Galerisi'nde görülebilir. Geçmişiyeniden biçimlendirme Kültür Servisi - Evin Sanat Galerisi, 29 Ocak ta- rihine dek Murat Akagündüz'ün kişisel resim ser- gısine ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin modernleş- me sürecine tanıklık eden 'Hafriyat' topluluğun- dan Akagündüz, bu süreç içinde değişen/değiştiri- len yaşamın izini kent peyzajlannda sürüyor. 'Ka- yıp Hayaller' adını verdiği bu sergisinde, son dö- nem tuval üzerine yağhboya çahşmalarının yanı sı- ra füzen çalışmalarına da yer vermiş. Sanatçı, göç ve buna bağlı yapılanma, sistemli ve- ya sistemsiz oluşturulan yaşam alanlarına, kendi ba- kışıyla yaklaşıyor. Sokağa ve yaşama, gerçeğin ken- disiyle kopyasının iç içe geçtiği bir zaman dılimin- den, günümüz çerçevesinden bakıyor. Peyzajlarda, zaman ve süre kavramları da yerini alıyor. Tuvallerinde, kimi zaman admı bildiğimiz yapıla- rı resmediyor sanatçı. Türkiye'nin kendine özgü mo- dernleşmesinde adı geçen Taksim Park Otel, Aka- gündüz'ün sessiz tepkisiyle yorumladığı yapılardan yalnızcabiri. Emre Zeytinoğlu, Akagündüz'ün resimlerini şu sözlerle ele alıyor: "...Bir kent üzerine düşünme modeli tasarlayan felsefeci, sanatçı, tarihçi vs. adına, bu söylenenler hayli çarpıcı imgelere dö- nüşebilir. Bir yandan yeraltı katmanlarına yer- leşmiş 'geçmiş'in, diğer yandan da bu geçmişi her an yeniden ve yeniden biçimlendiren iletişim akımlarının bitişiğinde olmak, ortaya sıra dışı öy- küler, daha da önemlisi, o kent adına felsefi sap- tamalar koyabilir." Tiyatro MİE'den 'Sindirella' • Kültür Servisi - Tiyatro MİE, Neslihan Dörtcan'ın yazdığı Salim Dörtcan'ın sahneye koyduğu 'Sindirella' adlı oyunu şubat ayı boyunca her cumartesi - pazar saat 13.00'te Akatlar Kültür Merkezi'nde izleyiciyle buluşturuyor. Dünya çocuk edebiyatı klasiklerinden 'Kül Kedisi'/ 'Sindirella' masalı; Tuğrul Aray tarafından caz ve klasik müzik kalıplarında bestelenerek, müzikal formda sahneleniyor. Çocuk tiyatrosu ile ilgili yurtdışında incelemeler yapan ve halen çocuk oyun kitapları yazan yönetmen Salim Dörtcan, sayısız çocuk oyunu yönetti. Oyunda Serpil Bilgil, Başak 1leri, Yeliz Karakaya, Neylan Özgüle, Erdem Üstün, Didem Aslan, Tuğba Tamer, Göksel Bekmezci, Oğuzhan Mesut Uslu, Aslı Vuslateri ve Volkan Bağatur rol alıyor. Queen yeniden sahnede! • Kültür Servisi - Queen, 19 yıl aradan sonra, 6 konserden oluşan ilk turnesine mart ayında Ingiltere'de düzenlenecek ilk konserle başlayacak. Topluluğun internet sitesi olan www.queenzone.com'da henüz net bilgileri yer almayan konserler dizisi kapsamında Queen, 28 Mart'ta Brixton Academy'nin ardından Fransa, Ispanya, Avusturya, Almanya, Belçika ve Almanya'da konserler verecek. Uzakdoğu'da Kidman esintisi • Kültür Servisi - Ünlü Uzakdoğulu yönetmen Wong Kar Wai, şu andaki ismi 'The Lady From Shangha' olan yeni filminde başrolü Nicole Kidman'a vermeyi planlıyor. Filmin önümüzdeki yılın başında çekilmesi beklenirken, filmin hikâyesi hakkında bilinen tek şey 1930'lu yıllarda Şangay'da geçmesi. Yönetmenin en büyük özelliği, filmin çekimleri devam ederken senaryoyu yazmaya devam etmesi ve bazı filmlerinin çekimlerinin uzun yıllar alması. Wong Kar Wai'ın son filmi 2046'nın çekimleri 5 yılı bulmuştu. Bu nedenle Kidman ile kesin anlaşma sağlanırsa oyuncunun başka tasanları arasında filmdeki rolünü oynaması beklenıyor. Konser serisi sürüyor • Kültür Servisi - AIDS Savaşım Derneği'nin 'Yaşamla Dansımzı Yarım Bırakmayın' çağrısıyla düzenlediği konser serisi devam ediyor. 2 Şubat Çarsamba günü saat 21. 30'dan itibaren AIDS Savaşım Derneği, maNga ile herkesi yaşamla dansını yarım bırakmamaya davet ediyor. Konserin tüm bilet geliri AIDS Savaşım Derneği'ne bağışlanacak. Gecede Vega, Göksel ve Koray Candemir de maNga'ya birer parçayla eşlik edecek. AIDS Savaşım Derneği'nin Babylon ve GRGDN Prodüksiyon ışbirliği ile gerçekleştireceği konserin biletlerı Babylon ve Biletler'den temin edilebilir. Kusturica jürisi başkanı • Kültür Servisi - 11-22 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 58. Cannes Uluslararası Film Festivali'nde Büyük Jüri'ye, yönetmen Emir Kusturica başkanlık edecek. Kusturica'nın, kendisine önceki yıllarda iki kez Altın Palmiye ödülü veren festivale teşekkür ederek "Şimdi festival değerlerını savunma sırası bende" dediği açıklandı. Ünlü yönetmen 'ÇingenelerZamanı' (1989) ve 'Yeraltı' (1995) ile Cannes'da ödül kazandı. Geçen yıl Büyük Jüri'ye Amerikalı yönetmen Quentin Tarantino başkanlık etmiş, Altın Palmiye ödülünü de ABD'li muhalif yönetmen Michael Moore, 'Fahrenheit 9/11' belgeseli ile kazanmıştı. Bandeneon'un ustası İstanbul'da Kültür Servisi - De La Guardia Vieja orkestrasının şefi ve birinci bandeneonisti olan ve aynı zamanda Buenos Aires müzik konservatuvannın bandeneon profesörlüğünü yapan Joaqın Amenabar, bir dizi konser, konferans ve atölye çahşmaları gerçekleştirmek üzere 25-31 Ocak tarihleri arasında İstanbul'da olacak. Tango dansçılan ve müzisyenleri için dersler vermek amacıyla Avrupa turnesinde olan sanatçı her seviyede dansçıya yönelik eğitim sistemiyle Arjantin'in yanı sıra Avrupa, Amerika ve Avustralya'da dersler veriyor ve aynı zamanda dünya çapında ünlü birçok dansçının da müzikalite ve koreografi hocahğını yapıyor. Amenabar îstanbul'da bulunduğu süre içerisinde bir de solo bandeneon konseri verecek. Sanatçının İstanbul'da gerçekleştireceği konser, konferans ve atölye çalışmalanna Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Cervantes Enstitüsü, Richmond Oteli ve çeşitli tango okulları destek verecek. (www.amenabaristanbulda. com)t *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle