26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 18OCAK2005SALI 14 KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN AnlamavealımlamaBir olguyu alımlama, yani onu tüm boyutları ve katmanlarıyla okumaya ve çözümlemeye çalış- ma, görünenin ardında görünmez olanı, düşünceyi, ideolojiyi çıkart- ma Zehra İpşiroğlu'nun son yıllar- daki çalışmalannın temelini oluş- turuyor. Bu izdüşümü, 'tzler', 'Yol- lar, Yerler, Yüzler' (Çınar Yayınla- rı) ve şimdi de 'Tiyatroda Alımla- ma Boyutlan ve Çeşitlemeleri'nde (Papirüs Yayınevi) görmek müm- kün. Uzun blr yolculuk Zehra İpşiroğlu'nun anlama doğ- rultusunda çıktığı uzun yolculuk ki- mi kez hayatın kendisi de olabili- yor. Alımlamayı odak alan duru- şun insanı kendi dışına çıkardığı- nı, çevresini daha iyi görebilmesi- ni, bilinçli yaşamasını ve hatta ka- otik olana belli bir düzen getirebil- mesini sağladığını öne sürüyor. Yazar, deneme romanı 'îzler'de Almanya ve Türkiye arasındaki gel-gitli yaşamından seçtiği kesit- lerle gözle görünür olanm ardın- daki mekanizmayı su yüzüne çıkar- tarak, insanların nasıl belli söy- lemlerin ve ideolojilerin oyunca- ğı haline dönüştüklerini göster- meyi amaçlıyordu. Algılamayla başlayan ve kendi gözlemlerine da- yanan bir süreç üzerinde duru- yordu: Olgulan gözlemleme, oku- ma, betimleme, betimlerken or- taya çıkan soruları yanıtlamaya çalışma ve yorumlama... Zehra İpşiroğlu'nun daha önce yaşamış olduklarıyla, belleği ve imge- lem gücüyle ilintili bir bakış ya- -, kalanır 'Îzler'de. Aynı yaklaşım kanımca 'Tiyatroda Alımlama' ki- tabının da temelini oluşturuyor. Alımlama yetlsl Bu temel izlekte sanat alımla- masıyla yaşamın ahmlanması ara- sında bir duruş farkı olmadığı nok- tasından hareket eden Zehra Îpşi- roğlu, ikisini de bir bütünün par- çaları olarak değerlendiriyor. Bu durumda, Almanya'daki gettoyu tamamen kara mizaha dönüştüre- • Zehra îpşiroğlu 'Tiyatroda Alımlama Boyutlan ve Çeşitleri' kitabında, metne bağlı tiyatrodan görsel ağırhklı çahşmalara veya yapıbozuma dayanan bir anlayışa değin birbirinden çok farklı sahnelemeleri ele alarak sahne-seyirci diyaloğunun nasıl geliştiğini belirlemeye çalışıyor. rek anlattığı 'İzler'de ve diğer ya- zın kitaplarında, hatta çocuk ki- taplarında da parodi, taşlama, ya- bancılaştırma onun bakışıyla örtü- şen bir özellik olarak öne çıkıyor. Gülme, çarpıltma ya da grotesk- leştirme bir karşı duruş olarak yo- rumlanabiliyor. îpşiroğlu için bir yapıtın ahmlanması ile yaşamın alımlanarak yazmaya dönüştürül- mesi arasındaki en önemli fark, yazmanın rahatlatıcı işlevi üzerin- de odaklanıyor. Bunun, "öznelola- nın sınırlannı aşarak herkesi ilgi- lendiren yazınsal bir değer kazan- ması" yazarın dünyaya bakışıyla ilgili bir saptama kuşkusuz. Zeh- ra Îpşiroğlu bu hususun üzerinde dururken alımlama yetisini geliş- tirmenin önemi üzerinde ısrarla duruyor. Kitabının girişinde "Hersanatya- pırı alımlayanla yaşar. Okuyucu- sunu bulamayan kitap, izleyicisini bulamayan resim, dinleyidsini bu- lamayan müzik sandık içersinde saklanan eşya gibidir. Sandıktan çıktığı anda, tıpkı bir ağaç gibi dal- lanıp yeşermeye başlar. Sinema ve tiyatro örneği, kinıi sanat dalları- nın varoluşları ise sadecc alımlaya- na bağlıdır... Her sahne yorumunun kendine özgü yapısı, dili ve anlatı- mı vardır. lzleyicinin bu dili anla- yabilmesi sahne tasarımmdan ışık- landırmaya, oyunculuktan müzi- ğe değin, sahnedeki tüm gösterge- leri bir bir çözümleyebilnıesiyle bağlıdır. Özelüklcyeniükçi sanat, be- nimsediği çok anlamlılık, çok ses- lilikve açıkbiçinı nitelikleriyle alım- layanı öylesine etkin kıuyor ki..." diyen Zehra îpşiroğlu, izleyen bö- lümlerde çeşitli sahneleme çözüm- lemelerinden yola çıkarak kendi alımlamalarından örnekler getiri- yor. Metne bağlı tiyatrodan gücü- nü görsellikten alan ya da bütünüy- le yapıbozuma dayanan bir anla- yışa değin birbirinden çok farklı sahnelemeleri ele alarak sahne-iz- leyici diyaloğunun nasıl geliştiği- ni belirlemeye çalışıyor. Bu bakı- şın insanın görme ve düşünme ye- tilerini geliştireceğinin ve alımla- ma becerisi gelişmiş bir insanın sanatla dolaysız bir iletişim kura- bileceğinin altını çiziyor. Alımlama sanatı Max Frisch'ten Shakespeare'e uzanan değişik örneklerde Zehra Îpşiroğlu, kitabında, genelde Al- man diliyle konuşan ülkelerde gör- düğü oyunlar üzerine yoğunlaşıyor. Ancak, seçtiği örneklerin okuyu- cunun, izleyicinin yakından bildi- ği klasik yapıtlar olmasına da dik- kat ediyor. Böylelikle Shakespeare, Çehov, Strindberg'in oyunları ya da GeorgeBüchner'in 'Danton'un Ölümü'ne uzanan çalışmada bu oyunları görmemiş olanların da alımlama sürecinin nasıl oluştu- ğunu takip edebilecekleri bir ortam hazırlıyor. AzizNesin'le ilgili olan 'Toplumdaki Çokseslilik' bölü- münde de Dostlar Tiyatrosu tara- fından sahnelenmiş olan 'Bir Ta- kım Azizlikler'ı diğer oyunlarda yaptığı gibi yine yazar-oyuncu-iz- leyici diyaloğu çerçevesinde detay- lı ve çok yönlü bir biçimde ele alı- yor. Brecht'in 'Sanaü alımlama an- cak alımlama sanatını bilen için gerçek bir yaşann olabilir' sözle- riyle başlayan 'Tiyatroda Alımla- ma Boyutlanve Çeşitleri', Zehra Ip- şiroğlu'nun Nazan İpşiroğlu ile birlikte "Türkiye'de sanat yapıü- na ilk kez yorumbilimsel açıdan yaklaşan ve tslam sanatmdan Av- rııpa sanatına, Siyah Kalem araş- ürmalanndan modern sanat irde- lenıelerine değin tüm çalışmaların- da sanat yapıtıyla diyaloğu sürdü- ren Mazhar Şevket İpşiroğlu'nun anısuıa" başlattıklan alımlama di- zisinin şimdilik son kitabı. Dizi kuşkusuz müzik ve sinema alım- lamasıyla devam edecek ve sanat- la dolaysız kurulacak iletişimi kö- rükleyerek bu alanda yeni çahş- malara, araştırmalara yol açacak. Ünlü ressamm resim ve fotoğraflan eşzamanlı olarak sergileniyor Beyoğlu'ndaZekiFaikIzergünleri • Zeki Faik Izer Retrospektif Resim Sergisi'nde, Türkiye'de çağdaş resme özgün estetiğiyle yön veren sanatçmm estetik aşamaları toplu halde görülebilir. Fotoğraf sergisinde ise Izer'in artistik ve lirik tavrı ortaya çıkıyor. İlk fotoğraf sergisini 63 yıl önce Akademi'de açan îzer, resimlerinin yanı sıra fotoğrafı sanatsal varlık nedeni olarak değerlendirmiştir. Kultür Servisi - Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde Zeki Faik Izer'le ilgili eşzamanlı olarak iki sergi açıldı. 11 Şubat'adek açık kalacak sergilerden Zeki Faik Izer Retrospektif Resim Sergisi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde, 'Siyah-Beyaz Iz- ler/ Fotoğrafçılığıyla Zeki Faik Izer Sergisi'ise Sermet Çifter Salonu'nda görülebilir. Zeki Faik Izer Retrospektif Resim Sergisi'nde, Türkiye'de çağdaş resme özgün estetiğiy- le yön veren sanatçının estetik aşamaları toplu halde görüle- bilir. Fotoğraf, müzik, dans, ti- yatro gibi sanatın pek çok ala- nıyla ilgili olan Izer'in resim- lerinde, yaşadığı ülkenin izle- ri, biçimleri ve renkleri, yerel kimliği açığa çıkıyor. Üç yıllık blr çalışma 1928 yılında Avrupa sınavını birincilikle kazanan Izer'in Pa- 'PERDE KAPANMASIN' 2005 Tudem Edebiyat Ödülleri Yarışması başlıyor Zeki Faik Izer sergisinde yer alan bir yapıt ris'teki hocası Andre Lhote'un "Resim yapnıak için doğmuş adam" diye nitelediği sanatçı, hayatının sonuna kadar genç yaşlardan beri sahip olduğu mü- kemmeliyetçi tavrını korudu. Geçmişten bir espri olarak ya- rarlanmanın her zaman olumlu olacağına inanan İzer, tekrara düşmektenkaçınarak araştırma- lannı sürdürdü. 1933 yılında kendisi gibi sa- natta yeni bir soluk için çaba gösterecek genç arkadaşlarıyla 'd Grubu'nu kuruşu, onu Tür- kiye'de çağdaş resim anlayışının öncülerinden biri kılan yoldaki ilk adımdır. Zeki Faik Izer için sergi dolayısıyla bir de kap- samh da bir kitap hazırlandı. YKY'den çıkan Zeki Faik Izer kitabım sanat tarihçisi Gül Ire- poğlu yazdı. Irepoğlu'nun, Izer'in sağlığın- da onunla yaptığı üç yıllık bir ça- lışmanın sonucu olan verileri kitapta temel olarak kullanma- sı, ressamın ağzından kendi ha- yatı, sanat görüşü ve sanat tari- hi üstüne bilgilerin yer alması bu çalışmayı zenginleştiriyor. Seyit Ali Ak'ın danışmanhğını yaptı- ğı fotoğraf sergisinde ise Izer'in artistik ve lirik tavrı ortaya çı- kıyor. tlk fotoğraf sergisini 63 yıl önce Akademi'de açan Izer, resimlerinin yanı stra fotoğrafı sanatsal varlık nedeni olarak de- ğerlendirmiştir. Yaşadığı her yerden ka- reler Yaşadığı her yerde; pencere- sinin önündeki güvercinlerden dünya kentlerine, Akademi atöl- yelerinden köylülere, işçilere, öğrencilere, tanışlarına dek pek çok çeşitlilikte kareler çekmiş- tir. Fotoğraf sergisi için YKY tarafından hazırlanan kitapta sanatçının fotoğrafları ve Se- yit Ali Ak'ın değerlendirme ya- zısı yer alıyor. Kültür Servisi- "Perde Kapanma- suı; Bize Bir Çocuk Oyunu Yaz" başlığıyla düzenlenen 2005 Tudem Edebiyat Ödülleri'nin tanıtım top- lantısı bugün Izmir'de, Konak Be- lediyesi Kültür Merkezi'nde yapı- lıyor. 17.30-18.30 arasındayapıla- cak kokteylli toplantı Isa Ayka- nat'ın (Tudem Genel Müdürü) açı- lış konuşmasıyla başlayarak seçici kuruldan Yıldız Kenter, Can Gür- zap, Behiç Ak ve Gürol Tonbul' un konuşmalanyla sürecek. Tüm yazarlara açık Yanşmanınamacı: "Çocuk tiyat- rosuna yeni, çağdaş ve özgün yapıt- lar kazandırnıak, tiyatro aı acılığıy- la Türkçenin güzel ve sanatsal kul- lanınunı örnekleyen merinler sun- ınak, ilgi çekici konulann işlendiği duru, akıcı bir Türkçeyleyazdmış ya- pıtlarla tiyatro sevgisinin; tiyatro oyunu okuma ve seyretme alışkan- hğının kazanılmasına yardımcı ol- mak, yazarlarımızın çocuk oyunla- rı yazmaya yönelmelerini sağlamak, tiyatro alanında genç ve yeni yazar- lara seslerini duyurma olanağı ver- mek" olarak açıklanıyor. Tüm yazarlara açık olan yarış- manın ilköğretim ve ilkgençlik ça- ğına yönelik olarak oyun yazma da- lında açıldığı, yarışmaya gönderi- len yapıtlann hiçbir yerde tamamen veya kısmen yayımlanmamış, sah- nelenmemiş ve özgün olması ge- rektiği, özgün olmadığı seçici ku- rul tarafından belirlenen yapıtların değerlendirme dışı tutulacağı, ödül- lendirme aşamasından sonra özgün olmadığı belirlenen yapıtlann yaza- rınınsa aldığı ödülü yüzde 25 faz- lasıyla geri ödeyeceği, bu durum- da ayrıca üçüncü kişilere karşı her türlü maddi ve manevi tazminatın da yazar tarafından karşılanacağı bildiriliyor. Sonuçlar 15 Eylül de Yanşmanın seçici kurulu Yıldız Kenter, Rutkay Aziz, Can Gürzap, Dinçer Sünıer,HidayetSayın, Behiç Ak, Gürol Tonbul, Inci Türkay ve Kemal Bendeş'ten oluşuyor. Ödül- ler; birinciye 5.000 YTL, ikinciye 4.000 YTL, üçüncüye 3.000 YTL, mansiyon l .000 YTL olarak belir- lenmiş. Yapıtlar 20 Haziran 17.00'ye kadar "Tudem Eğitim Hizmetleri- Cumhuriyet Bulvarı No: 302/501 Alsancak / Izmir" adresine teslim edilecek. Yanşma sonuçları 15 Ey- lül Perşembe günü "www.tu- dem.com adresi"nde ve basında açıklanacak. Ödül töreni TÜYAP 24. Istanbul Kitap Fuan'nda yapı- lacak. (0 232 444 90 90) YAZI ODASI SELtM tLERÎ Diclehan Baban (2) Kimdi Dictehan Baban? Birçokları için, özellikle siyah-beyaz Türk film- lerinin değişmez 'vamp' kadınlarından biri. Baş- tan çıkartıcı, evler barklar yıkıcı bir kadın. O zamanlar, 'femme fatale', her nedense, ya- bancı filmlerin oyuncuları için kullanılır; Türk sine- masından söz açılacaksa, ille, 'vamp' kadın de- nirdi. Hemen her yerli melodramda bir vamp muhak- kak boy gösterirdi. Vamplar, yani vamp kadın ro- lü oynayan aktrisler de kabaca ikiye bölünürdü. Yuva yıkıcı, alafranga tipteyse Cavidan Dora, Suzan Avcı, alaturkaysa Muzaffer Nebioğlu, Gönül Bayhan. Seyirci, çoğu kez, vampı canlandıran kişinin gerçek hayatta da evli erkekleri yoldan çıkardığı- na inanırmış. Muzaffer Nebioğlu'ndan dinlemiş- tim: Taksim'de, Pamuk Eczanesi'nin önünde bir kadından dayak yemesine ramak kalmış... Diclehan Baban'ı da öyle sananlar olmuştu her- halde. Oysa Diclehan Baban, insanın trajik serüveni- ne saygı duyabilen bir ülkede yaşasaydı, roman- lara , filmlere, tiyatro oyunlarına geçebilecek bir kadındı. Bir 'düşüş', kendini yok ediş efsanesi. Ama bu efsane göze çarpmadı. Onu ilk kez, kırkı aşkın yıl önce, bir tiyatroda gör- müştüm. Gönül Ülkü'yleGazanferÖzcan, Istan- bul Şehir Tiyatrosu'ndan ayrılmışlar, Aksaray ta- raflarında kendi tiyatrolarını açmışlar. Musahip- zade Celal'in Mum Söndü'sünü oynuyorlar. Bir suareydi, biz de gitmiştik. Diclehan Baban, kabank, uçları rüzgâratutulmuşçasınakıvrık, güm- rah saçları, yeşil-mavi, çekik gözleriyle seyirciler arasındaydı. Herkes ona bakıyordu. Genç, gösterişli, farklı bir kadındı. öyle masum bir güzelliği yoktu. Kişi- likli bir insan olduğu, farklı yaşadığı, farklı hisset- tiği hemen anlaşılıyordu. Bir bey ve bir hanımla birlikte gelmişti Mum Söndü'ye Beyi hatırlamıyorum. Gelgelelim hanım, hele o yılların kemikleşmiş değer yargıları göz önünde tutulursa, ürküntü vericiydi: Kadınlığını adeta reddetmiş, yarı erkeksi, makyajsız, saçlar kıpkısa kesilmiş, basbayağı kravatlı. Herkes, belki de Diclehan Baban'a değil, asıl bu hanıma bakıyordu. Fakültelerden birinin sek- reteriymiş. Diclehan Baban'a gelince; yanındaki kişilerle dostça konuşuyor, başkalarının küçültücü, çirkin tavırlarını umursamıyordu. Farklı güzelliği gibi, bu farklı tavrı da gönlümü çelmişti. Oyun bittikten sonra, Diclehan Baban arkadaş- larından ayrılmış, kulise geçmişti. Ah o kulis, ah o oyuncular dünyası! Çılgıncasına merak ederdim. 1971 yılının Aralık ayında, Halit Refiğ'le birlik- te, bir film için Adana'ya, 'yer bakmaya' gitmiş- tik. Halit Refiğ'in önerisi üzerine senaryo yazıyor- dum. Dahadoğrusu, 'yazamıyordum'. Çünkü se- naryo yazariığı konusunda en küçük bir bilgim yok- tu. Ama Halit Bey hoşgörüyle yaklaşıyor, sinema- cılık heveslerimi kırmıyordu. Diclehan Baban'la havaalanında karşılaştık. Beyaz tayyör, beyaz makyaj çantası, beyaz is- karpinler kalmış aklımda en çok. Mevsim, yanıl- mıyorsam, güz sonuydu. Beyaz yünlü kumaş ise öyle her hanımın tercih edeceği bir kumaş değil- di. Diclehan Baban yine farklıydı. Halit Bey bizi tanıştırmıştı. Benim için, "Genç bir yazar arkadaşımız" diyordu. Diclehan Baban da bizden ayrılırken "Başarılar dilerim" demişti. Neşeli, konuşkan, sözü sohbeti dinlenir, ortayaş eşiğinde, biraz yıpranmış bir kadın. Filmlerdeki gi- bi keskin keskin bakıyor. Havaalanında onu tanı- yorlar, gülümsüyor, selam veriyor. Nereye gittiğini şimdi anımsayamıyorum. Bu- lanık bir sözü: "...çalışmaya..." Halit Refiğ, hayatı hiçleyen bir kadın olduğunu söylemişti. Bu, aklımda kalmış. Öneriler: CD / Asu Maralman, Eski 45'likler, Ada Müzik. (Hakkı gerçekten yenmiş bir yorumcuyu dinle- mek, Naim Dilmener'in kaleminden okumak is- terseniz...) Tarîhi Araban Kalesi yıkılıyor • GAZİANTEP (AA) - Gaziantep'in Araban ilçesi Belediye Başkanı Hasan Doğru, tarihi Araban Kalesi'nin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek "Kalenin kurtarılması için yetkililerden destek bekliyoruz" dedi. Belediye Başkanı Doğru, "Kale-i Zerin olarak da bilinen, Etiler döneminden (MÖ 1800) kalma tarihi kalenin zaman kaybedilmeden restore edilmesi gerektiğini söylerek sit alanında bulunan Araban Kalesi'nin gerekli düzenlemelerin yapılmasının ardından turizme açılmasını istediklerini belirtti. Suat Taser îçin yarıştılar • Kültür Servisi - Suat Taşer Kısa Oyun Yarışması sonuçlandı. Buna göre, Şifa Meydanal'ın 'Bir Sigara lçimlik Özgürlük', Necmettin Dağ'ın 'Dağın Kalbi', Kamer Yıldız'ın 'Karartma', Makbule Neslihan Yalman'ın 'Yaşama Dokun(amay)anlar' adlı oyunlan, sahnelenmeye değer bulundular. Burak Akyüz'ün 'The Hastane' ve 'Mor Sokak Salgını', Yusuf Unay'ın 'Trampa' adlı oyunlarına ise Seçici Kurul Özendirme Ödülü verildi. Can Çocuk'tan yanşma • Kültür Servisi - Can Çocuk, Bilgin Adah'nın Zaman Bisikleti kitabından yola çıkarak çocuklann hayal güçlerini çalıştıracakları "Can Çocuk Oyuncak Yarışması" düzenliyor. Çocuklar eski, bozuk, kınk oyuncaklardan yeni bir oyuncak yapacaklar. Oyuncak yanşmasında birinci gelene 15 kitap, ikinci gelene 10 kitap, üçüncü gelene 5 kitap armağan olarak verilecek. Kazananlar, bu kitapları Can Çocuk kitap listesinden kendileri seçebilecekler. Buluşlann en geç 18 Şubat 2005 tarihine kadar Can Çocuk'a ulaşması gerekiyor. Sonuçlarsa 26 Şubat 2005 tarihinde açıklanacak. Bu yanşmaya 5-95 yaşları arasındaki tüm çocuklar katılabilecek. (0 212 245 82 92)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle