Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 18OCAK2005SALI
14 KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN
AnlamavealımlamaBir olguyu alımlama, yani onu
tüm boyutları ve katmanlarıyla
okumaya ve çözümlemeye çalış-
ma, görünenin ardında görünmez
olanı, düşünceyi, ideolojiyi çıkart-
ma Zehra İpşiroğlu'nun son yıllar-
daki çalışmalannın temelini oluş-
turuyor. Bu izdüşümü, 'tzler', 'Yol-
lar, Yerler, Yüzler' (Çınar Yayınla-
rı) ve şimdi de 'Tiyatroda Alımla-
ma Boyutlan ve Çeşitlemeleri'nde
(Papirüs Yayınevi) görmek müm-
kün.
Uzun blr yolculuk
Zehra İpşiroğlu'nun anlama doğ-
rultusunda çıktığı uzun yolculuk ki-
mi kez hayatın kendisi de olabili-
yor. Alımlamayı odak alan duru-
şun insanı kendi dışına çıkardığı-
nı, çevresini daha iyi görebilmesi-
ni, bilinçli yaşamasını ve hatta ka-
otik olana belli bir düzen getirebil-
mesini sağladığını öne sürüyor.
Yazar, deneme romanı 'îzler'de
Almanya ve Türkiye arasındaki
gel-gitli yaşamından seçtiği kesit-
lerle gözle görünür olanm ardın-
daki mekanizmayı su yüzüne çıkar-
tarak, insanların nasıl belli söy-
lemlerin ve ideolojilerin oyunca-
ğı haline dönüştüklerini göster-
meyi amaçlıyordu. Algılamayla
başlayan ve kendi gözlemlerine da-
yanan bir süreç üzerinde duru-
yordu: Olgulan gözlemleme, oku-
ma, betimleme, betimlerken or-
taya çıkan soruları yanıtlamaya
çalışma ve yorumlama... Zehra
İpşiroğlu'nun daha önce yaşamış
olduklarıyla, belleği ve imge-
lem gücüyle ilintili bir bakış ya- -,
kalanır 'Îzler'de. Aynı yaklaşım
kanımca 'Tiyatroda Alımlama' ki-
tabının da temelini oluşturuyor.
Alımlama yetlsl
Bu temel izlekte sanat alımla-
masıyla yaşamın ahmlanması ara-
sında bir duruş farkı olmadığı nok-
tasından hareket eden Zehra Îpşi-
roğlu, ikisini de bir bütünün par-
çaları olarak değerlendiriyor. Bu
durumda, Almanya'daki gettoyu
tamamen kara mizaha dönüştüre-
• Zehra îpşiroğlu 'Tiyatroda Alımlama Boyutlan ve
Çeşitleri' kitabında, metne bağlı tiyatrodan görsel
ağırhklı çahşmalara veya yapıbozuma dayanan bir
anlayışa değin birbirinden çok farklı sahnelemeleri ele
alarak sahne-seyirci diyaloğunun nasıl geliştiğini
belirlemeye çalışıyor.
rek anlattığı 'İzler'de ve diğer ya-
zın kitaplarında, hatta çocuk ki-
taplarında da parodi, taşlama, ya-
bancılaştırma onun bakışıyla örtü-
şen bir özellik olarak öne çıkıyor.
Gülme, çarpıltma ya da grotesk-
leştirme bir karşı duruş olarak yo-
rumlanabiliyor. îpşiroğlu için bir
yapıtın ahmlanması ile yaşamın
alımlanarak yazmaya dönüştürül-
mesi arasındaki en önemli fark,
yazmanın rahatlatıcı işlevi üzerin-
de odaklanıyor. Bunun, "öznelola-
nın sınırlannı aşarak herkesi ilgi-
lendiren yazınsal bir değer kazan-
ması" yazarın dünyaya bakışıyla
ilgili bir saptama kuşkusuz. Zeh-
ra Îpşiroğlu bu hususun üzerinde
dururken alımlama yetisini geliş-
tirmenin önemi üzerinde ısrarla
duruyor.
Kitabının girişinde "Hersanatya-
pırı alımlayanla yaşar. Okuyucu-
sunu bulamayan kitap, izleyicisini
bulamayan resim, dinleyidsini bu-
lamayan müzik sandık içersinde
saklanan eşya gibidir. Sandıktan
çıktığı anda, tıpkı bir ağaç gibi dal-
lanıp yeşermeye başlar. Sinema ve
tiyatro örneği, kinıi sanat dalları-
nın varoluşları ise sadecc alımlaya-
na bağlıdır... Her sahne yorumunun
kendine özgü yapısı, dili ve anlatı-
mı vardır. lzleyicinin bu dili anla-
yabilmesi sahne tasarımmdan ışık-
landırmaya, oyunculuktan müzi-
ğe değin, sahnedeki tüm gösterge-
leri bir bir çözümleyebilnıesiyle
bağlıdır. Özelüklcyeniükçi sanat, be-
nimsediği çok anlamlılık, çok ses-
lilikve açıkbiçinı nitelikleriyle alım-
layanı öylesine etkin kıuyor ki..."
diyen Zehra îpşiroğlu, izleyen bö-
lümlerde çeşitli sahneleme çözüm-
lemelerinden yola çıkarak kendi
alımlamalarından örnekler getiri-
yor. Metne bağlı tiyatrodan gücü-
nü görsellikten alan ya da bütünüy-
le yapıbozuma dayanan bir anla-
yışa değin birbirinden çok farklı
sahnelemeleri ele alarak sahne-iz-
leyici diyaloğunun nasıl geliştiği-
ni belirlemeye çalışıyor. Bu bakı-
şın insanın görme ve düşünme ye-
tilerini geliştireceğinin ve alımla-
ma becerisi gelişmiş bir insanın
sanatla dolaysız bir iletişim kura-
bileceğinin altını çiziyor.
Alımlama sanatı
Max Frisch'ten Shakespeare'e
uzanan değişik örneklerde Zehra
Îpşiroğlu, kitabında, genelde Al-
man diliyle konuşan ülkelerde gör-
düğü oyunlar üzerine yoğunlaşıyor.
Ancak, seçtiği örneklerin okuyu-
cunun, izleyicinin yakından bildi-
ği klasik yapıtlar olmasına da dik-
kat ediyor. Böylelikle Shakespeare,
Çehov, Strindberg'in oyunları ya
da GeorgeBüchner'in 'Danton'un
Ölümü'ne uzanan çalışmada bu
oyunları görmemiş olanların da
alımlama sürecinin nasıl oluştu-
ğunu takip edebilecekleri bir ortam
hazırlıyor. AzizNesin'le ilgili olan
'Toplumdaki Çokseslilik' bölü-
münde de Dostlar Tiyatrosu tara-
fından sahnelenmiş olan 'Bir Ta-
kım Azizlikler'ı diğer oyunlarda
yaptığı gibi yine yazar-oyuncu-iz-
leyici diyaloğu çerçevesinde detay-
lı ve çok yönlü bir biçimde ele alı-
yor.
Brecht'in 'Sanaü alımlama an-
cak alımlama sanatını bilen için
gerçek bir yaşann olabilir' sözle-
riyle başlayan 'Tiyatroda Alımla-
ma Boyutlanve Çeşitleri', Zehra Ip-
şiroğlu'nun Nazan İpşiroğlu ile
birlikte "Türkiye'de sanat yapıü-
na ilk kez yorumbilimsel açıdan
yaklaşan ve tslam sanatmdan Av-
rııpa sanatına, Siyah Kalem araş-
ürmalanndan modern sanat irde-
lenıelerine değin tüm çalışmaların-
da sanat yapıtıyla diyaloğu sürdü-
ren Mazhar Şevket İpşiroğlu'nun
anısuıa" başlattıklan alımlama di-
zisinin şimdilik son kitabı. Dizi
kuşkusuz müzik ve sinema alım-
lamasıyla devam edecek ve sanat-
la dolaysız kurulacak iletişimi kö-
rükleyerek bu alanda yeni çahş-
malara, araştırmalara yol açacak.
Ünlü ressamm resim ve fotoğraflan eşzamanlı olarak sergileniyor
Beyoğlu'ndaZekiFaikIzergünleri
• Zeki Faik Izer
Retrospektif Resim
Sergisi'nde, Türkiye'de
çağdaş resme özgün
estetiğiyle yön veren
sanatçmm estetik
aşamaları toplu halde
görülebilir. Fotoğraf
sergisinde ise Izer'in
artistik ve lirik tavrı
ortaya çıkıyor. İlk
fotoğraf sergisini 63 yıl
önce Akademi'de açan
îzer, resimlerinin yanı
sıra fotoğrafı sanatsal
varlık nedeni olarak
değerlendirmiştir.
Kultür Servisi - Yapı Kredi
Kültür Merkezi'nde Zeki Faik
Izer'le ilgili eşzamanlı olarak
iki sergi açıldı. 11 Şubat'adek
açık kalacak sergilerden Zeki
Faik Izer Retrospektif Resim
Sergisi Kazım Taşkent Sanat
Galerisi'nde, 'Siyah-Beyaz Iz-
ler/ Fotoğrafçılığıyla Zeki Faik
Izer Sergisi'ise Sermet Çifter
Salonu'nda görülebilir.
Zeki Faik Izer Retrospektif
Resim Sergisi'nde, Türkiye'de
çağdaş resme özgün estetiğiy-
le yön veren sanatçının estetik
aşamaları toplu halde görüle-
bilir. Fotoğraf, müzik, dans, ti-
yatro gibi sanatın pek çok ala-
nıyla ilgili olan Izer'in resim-
lerinde, yaşadığı ülkenin izle-
ri, biçimleri ve renkleri, yerel
kimliği açığa çıkıyor.
Üç yıllık blr çalışma
1928 yılında Avrupa sınavını
birincilikle kazanan Izer'in Pa-
'PERDE KAPANMASIN'
2005 Tudem
Edebiyat Ödülleri
Yarışması başlıyor
Zeki Faik Izer sergisinde yer alan bir yapıt
ris'teki hocası Andre Lhote'un
"Resim yapnıak için doğmuş
adam" diye nitelediği sanatçı,
hayatının sonuna kadar genç
yaşlardan beri sahip olduğu mü-
kemmeliyetçi tavrını korudu.
Geçmişten bir espri olarak ya-
rarlanmanın her zaman olumlu
olacağına inanan İzer, tekrara
düşmektenkaçınarak araştırma-
lannı sürdürdü.
1933 yılında kendisi gibi sa-
natta yeni bir soluk için çaba
gösterecek genç arkadaşlarıyla
'd Grubu'nu kuruşu, onu Tür-
kiye'de çağdaş resim anlayışının
öncülerinden biri kılan yoldaki
ilk adımdır. Zeki Faik Izer için
sergi dolayısıyla bir de kap-
samh da bir kitap hazırlandı.
YKY'den çıkan Zeki Faik Izer
kitabım sanat tarihçisi Gül Ire-
poğlu yazdı.
Irepoğlu'nun, Izer'in sağlığın-
da onunla yaptığı üç yıllık bir ça-
lışmanın sonucu olan verileri
kitapta temel olarak kullanma-
sı, ressamın ağzından kendi ha-
yatı, sanat görüşü ve sanat tari-
hi üstüne bilgilerin yer alması bu
çalışmayı zenginleştiriyor. Seyit
Ali Ak'ın danışmanhğını yaptı-
ğı fotoğraf sergisinde ise Izer'in
artistik ve lirik tavrı ortaya çı-
kıyor. tlk fotoğraf sergisini 63
yıl önce Akademi'de açan Izer,
resimlerinin yanı stra fotoğrafı
sanatsal varlık nedeni olarak de-
ğerlendirmiştir.
Yaşadığı her yerden ka-
reler
Yaşadığı her yerde; pencere-
sinin önündeki güvercinlerden
dünya kentlerine, Akademi atöl-
yelerinden köylülere, işçilere,
öğrencilere, tanışlarına dek pek
çok çeşitlilikte kareler çekmiş-
tir. Fotoğraf sergisi için YKY
tarafından hazırlanan kitapta
sanatçının fotoğrafları ve Se-
yit Ali Ak'ın değerlendirme ya-
zısı yer alıyor.
Kültür Servisi- "Perde Kapanma-
suı; Bize Bir Çocuk Oyunu Yaz"
başlığıyla düzenlenen 2005 Tudem
Edebiyat Ödülleri'nin tanıtım top-
lantısı bugün Izmir'de, Konak Be-
lediyesi Kültür Merkezi'nde yapı-
lıyor. 17.30-18.30 arasındayapıla-
cak kokteylli toplantı Isa Ayka-
nat'ın (Tudem Genel Müdürü) açı-
lış konuşmasıyla başlayarak seçici
kuruldan Yıldız Kenter, Can Gür-
zap, Behiç Ak ve Gürol Tonbul' un
konuşmalanyla sürecek.
Tüm yazarlara açık
Yanşmanınamacı: "Çocuk tiyat-
rosuna yeni, çağdaş ve özgün yapıt-
lar kazandırnıak, tiyatro aı acılığıy-
la Türkçenin güzel ve sanatsal kul-
lanınunı örnekleyen merinler sun-
ınak, ilgi çekici konulann işlendiği
duru, akıcı bir Türkçeyleyazdmış ya-
pıtlarla tiyatro sevgisinin; tiyatro
oyunu okuma ve seyretme alışkan-
hğının kazanılmasına yardımcı ol-
mak, yazarlarımızın çocuk oyunla-
rı yazmaya yönelmelerini sağlamak,
tiyatro alanında genç ve yeni yazar-
lara seslerini duyurma olanağı ver-
mek" olarak açıklanıyor.
Tüm yazarlara açık olan yarış-
manın ilköğretim ve ilkgençlik ça-
ğına yönelik olarak oyun yazma da-
lında açıldığı, yarışmaya gönderi-
len yapıtlann hiçbir yerde tamamen
veya kısmen yayımlanmamış, sah-
nelenmemiş ve özgün olması ge-
rektiği, özgün olmadığı seçici ku-
rul tarafından belirlenen yapıtların
değerlendirme dışı tutulacağı, ödül-
lendirme aşamasından sonra özgün
olmadığı belirlenen yapıtlann yaza-
rınınsa aldığı ödülü yüzde 25 faz-
lasıyla geri ödeyeceği, bu durum-
da ayrıca üçüncü kişilere karşı her
türlü maddi ve manevi tazminatın
da yazar tarafından karşılanacağı
bildiriliyor.
Sonuçlar 15 Eylül de
Yanşmanın seçici kurulu Yıldız
Kenter, Rutkay Aziz, Can Gürzap,
Dinçer Sünıer,HidayetSayın, Behiç
Ak, Gürol Tonbul, Inci Türkay ve
Kemal Bendeş'ten oluşuyor. Ödül-
ler; birinciye 5.000 YTL, ikinciye
4.000 YTL, üçüncüye 3.000 YTL,
mansiyon l .000 YTL olarak belir-
lenmiş. Yapıtlar 20 Haziran 17.00'ye
kadar "Tudem Eğitim Hizmetleri-
Cumhuriyet Bulvarı No: 302/501
Alsancak / Izmir" adresine teslim
edilecek. Yanşma sonuçları 15 Ey-
lül Perşembe günü "www.tu-
dem.com adresi"nde ve basında
açıklanacak. Ödül töreni TÜYAP
24. Istanbul Kitap Fuan'nda yapı-
lacak. (0 232 444 90 90)
YAZI ODASI
SELtM tLERÎ
Diclehan Baban (2)
Kimdi Dictehan Baban?
Birçokları için, özellikle siyah-beyaz Türk film-
lerinin değişmez 'vamp' kadınlarından biri. Baş-
tan çıkartıcı, evler barklar yıkıcı bir kadın.
O zamanlar, 'femme fatale', her nedense, ya-
bancı filmlerin oyuncuları için kullanılır; Türk sine-
masından söz açılacaksa, ille, 'vamp' kadın de-
nirdi.
Hemen her yerli melodramda bir vamp muhak-
kak boy gösterirdi. Vamplar, yani vamp kadın ro-
lü oynayan aktrisler de kabaca ikiye bölünürdü.
Yuva yıkıcı, alafranga tipteyse Cavidan Dora,
Suzan Avcı, alaturkaysa Muzaffer Nebioğlu,
Gönül Bayhan.
Seyirci, çoğu kez, vampı canlandıran kişinin
gerçek hayatta da evli erkekleri yoldan çıkardığı-
na inanırmış. Muzaffer Nebioğlu'ndan dinlemiş-
tim: Taksim'de, Pamuk Eczanesi'nin önünde bir
kadından dayak yemesine ramak kalmış...
Diclehan Baban'ı da öyle sananlar olmuştu her-
halde.
Oysa Diclehan Baban, insanın trajik serüveni-
ne saygı duyabilen bir ülkede yaşasaydı, roman-
lara , filmlere, tiyatro oyunlarına geçebilecek bir
kadındı. Bir 'düşüş', kendini yok ediş efsanesi. Ama
bu efsane göze çarpmadı.
Onu ilk kez, kırkı aşkın yıl önce, bir tiyatroda gör-
müştüm. Gönül Ülkü'yleGazanferÖzcan, Istan-
bul Şehir Tiyatrosu'ndan ayrılmışlar, Aksaray ta-
raflarında kendi tiyatrolarını açmışlar. Musahip-
zade Celal'in Mum Söndü'sünü oynuyorlar.
Bir suareydi, biz de gitmiştik. Diclehan Baban,
kabank, uçları rüzgâratutulmuşçasınakıvrık, güm-
rah saçları, yeşil-mavi, çekik gözleriyle seyirciler
arasındaydı.
Herkes ona bakıyordu. Genç, gösterişli, farklı
bir kadındı. öyle masum bir güzelliği yoktu. Kişi-
likli bir insan olduğu, farklı yaşadığı, farklı hisset-
tiği hemen anlaşılıyordu.
Bir bey ve bir hanımla birlikte gelmişti Mum
Söndü'ye Beyi hatırlamıyorum. Gelgelelim hanım,
hele o yılların kemikleşmiş değer yargıları göz
önünde tutulursa, ürküntü vericiydi: Kadınlığını
adeta reddetmiş, yarı erkeksi, makyajsız, saçlar
kıpkısa kesilmiş, basbayağı kravatlı.
Herkes, belki de Diclehan Baban'a değil, asıl
bu hanıma bakıyordu. Fakültelerden birinin sek-
reteriymiş.
Diclehan Baban'a gelince; yanındaki kişilerle
dostça konuşuyor, başkalarının küçültücü, çirkin
tavırlarını umursamıyordu. Farklı güzelliği gibi, bu
farklı tavrı da gönlümü çelmişti.
Oyun bittikten sonra, Diclehan Baban arkadaş-
larından ayrılmış, kulise geçmişti. Ah o kulis, ah
o oyuncular dünyası! Çılgıncasına merak ederdim.
1971 yılının Aralık ayında, Halit Refiğ'le birlik-
te, bir film için Adana'ya, 'yer bakmaya' gitmiş-
tik. Halit Refiğ'in önerisi üzerine senaryo yazıyor-
dum. Dahadoğrusu, 'yazamıyordum'. Çünkü se-
naryo yazariığı konusunda en küçük bir bilgim yok-
tu. Ama Halit Bey hoşgörüyle yaklaşıyor, sinema-
cılık heveslerimi kırmıyordu.
Diclehan Baban'la havaalanında karşılaştık.
Beyaz tayyör, beyaz makyaj çantası, beyaz is-
karpinler kalmış aklımda en çok. Mevsim, yanıl-
mıyorsam, güz sonuydu. Beyaz yünlü kumaş ise
öyle her hanımın tercih edeceği bir kumaş değil-
di. Diclehan Baban yine farklıydı.
Halit Bey bizi tanıştırmıştı. Benim için, "Genç
bir yazar arkadaşımız" diyordu. Diclehan Baban
da bizden ayrılırken "Başarılar dilerim" demişti.
Neşeli, konuşkan, sözü sohbeti dinlenir, ortayaş
eşiğinde, biraz yıpranmış bir kadın. Filmlerdeki gi-
bi keskin keskin bakıyor. Havaalanında onu tanı-
yorlar, gülümsüyor, selam veriyor.
Nereye gittiğini şimdi anımsayamıyorum. Bu-
lanık bir sözü: "...çalışmaya..."
Halit Refiğ, hayatı hiçleyen bir kadın olduğunu
söylemişti. Bu, aklımda kalmış.
Öneriler:
CD / Asu Maralman, Eski 45'likler, Ada Müzik.
(Hakkı gerçekten yenmiş bir yorumcuyu dinle-
mek, Naim Dilmener'in kaleminden okumak is-
terseniz...)
Tarîhi Araban Kalesi yıkılıyor
• GAZİANTEP (AA) - Gaziantep'in Araban
ilçesi Belediye Başkanı Hasan Doğru, tarihi
Araban Kalesi'nin yıkılma tehlikesiyle karşı
karşıya olduğunu belirterek "Kalenin
kurtarılması için yetkililerden destek
bekliyoruz" dedi. Belediye Başkanı Doğru,
"Kale-i Zerin olarak da bilinen, Etiler
döneminden (MÖ 1800) kalma tarihi kalenin
zaman kaybedilmeden restore edilmesi
gerektiğini söylerek sit alanında bulunan
Araban Kalesi'nin gerekli düzenlemelerin
yapılmasının ardından turizme açılmasını
istediklerini belirtti.
Suat Taser îçin yarıştılar
• Kültür Servisi - Suat Taşer Kısa Oyun
Yarışması sonuçlandı. Buna göre, Şifa
Meydanal'ın 'Bir Sigara lçimlik Özgürlük',
Necmettin Dağ'ın 'Dağın Kalbi', Kamer
Yıldız'ın 'Karartma', Makbule Neslihan
Yalman'ın 'Yaşama Dokun(amay)anlar' adlı
oyunlan, sahnelenmeye değer bulundular. Burak
Akyüz'ün 'The Hastane' ve 'Mor Sokak Salgını',
Yusuf Unay'ın 'Trampa' adlı oyunlarına ise
Seçici Kurul Özendirme Ödülü verildi.
Can Çocuk'tan yanşma
• Kültür Servisi - Can Çocuk, Bilgin
Adah'nın Zaman Bisikleti kitabından yola
çıkarak çocuklann hayal güçlerini
çalıştıracakları "Can Çocuk Oyuncak
Yarışması" düzenliyor. Çocuklar eski, bozuk,
kınk oyuncaklardan yeni bir oyuncak
yapacaklar. Oyuncak yanşmasında birinci
gelene 15 kitap, ikinci gelene 10 kitap, üçüncü
gelene 5 kitap armağan olarak verilecek.
Kazananlar, bu kitapları Can Çocuk kitap
listesinden kendileri seçebilecekler. Buluşlann
en geç 18 Şubat 2005 tarihine kadar Can
Çocuk'a ulaşması gerekiyor. Sonuçlarsa 26
Şubat 2005 tarihinde açıklanacak. Bu
yanşmaya 5-95 yaşları arasındaki tüm çocuklar
katılabilecek. (0 212 245 82 92)