18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEFİNE-İ TERAKKİ TURHAN SELÇUK DTJRUST TABİAHLI İSTANBUL EFENDİSİ ABDÜICANBAZ* IN HARİKULÂDE MACERALARI 22.KISIM TJSKMILI BİRDEN "Bilimselahlâk kurallara bağlanmalı"diyen UNESCOBilitn, TeknolojiEtiğiBölümü Direktörü Prof. Dr. Ten Have 'İnsankopyalaması ahlaki değü' Prof. Dr. Henk ten Have. LEYLA TAVŞANOGLU BM'nin Eğitim Bilim ve Kültür Örgiitü (ÜNES- CO) ciddi bir ata- ğa kalkarak bilim- sel, teknolojik ve çevre etiği konula- nndaki çalışmala- rını yoğunlaştırdı. Merkezi Parıs'te bulunan örgütün, bütün dünyada son yıllarda boşluğu hissedılen bilıın, teknoloji ve çevre çalışmalanndaki ahlaki kriterleri yerli ycrine oturtma çabalarının artarak siireceğı belirtili- yor. UNESCO bu çerçevede geçen ey- liil ayında da Ankara'da biyoetik ko- nulu uluslararası bir konferans düzen- ledi. Konferansa UNESCO'nun Bi- lim, Teknoloji Etiği Bölümü Direktö- rü Prof. Dr. llenk ten Ilave'nin yanı sıra UNESCO Türkiye Ulusal Komi- tesi ve Hacettepe Üniversitesi ev sa- hipliği yaptı. Konıı di'ınya çapında bir ilgiyle kar- şılanmıştı. Bu ilgiye duyarlılıklan art- tırmanın gerektiği düşüncesiyle Prof. Ten Have'yle bir söyleşi yaptım. Söy- leşimizi sorulu-yanıtlı ilgiyle okuya- cağınızı düşünüyorum: Üye üJkeler hassas olnıalı - Bize IJNESCO'nun bilimsel, tek- nolojik ve çevre etiği konıısundaki ça- lışmaları hakkııula bilgi verir misiniz? TEN HAVE - Bizim Bilim ve Tek- nolojı Etiği Bölümümüz, uygulama- lı etik, biyoetik, çevre etiği, bilimsel etik ve uzay etiği olmak üzere dört alanda etkin çalışmalar yapıyor. lster- seniz bunlan açayını: Öncelikle, UNESCO'ya üye ülke- lerin çoğunda etik altyapısı ya son de- rece yetersiz ya da kusurlu. Pek çok ülkede etik alanlarını düzenleyici ne kurallar, ne yasalar, ne öğretim prog- ramlan, ne etik komiteler var. Bura- larda sadece sınırlı sayıda uzman gö- rev yapıyor. Bu da yetersiz, tabıi ki. Bilim ve teknolojide etik konuları ül- keler ötesi olduğu için bütün üye ül- kelerin bu konuda çok hassas olma- ları, bunlara dikkat etmeleri gerek. Prof. Dr. Henk ten Have, "Bilime olan artan derecede kuşkulu ve güvensiz yaklaşım bilimin artan ölçüde yeni boyutlarının oluşmasıdır. Geçmişin aksine bugünün biliminin hem ekonomik hem de toplumsal boyutları vardır. Bugün bilimin amaçları, yöntemleri, kaynaklan, sonuçları ve değerlendirme biçimleri geçmişteki gibi toplumsal ve siyasi etkilerden uzak degildir" dedi. Uluslararası Insan Genetiği Bilgısı Bildirgesi ya da biyoetik alanında ev- rensel kriterler bildirge taslağı gibi geliştirilmekte olunan standartlar en azından bu üye ülkelere etik ilkeler ve normların saptanmasında ortak pay- da oluşturmalan bakımından yardım- cı olabilir. - UNESCO'nun bu çerçevede yar- dınıcı olduğu çalışmalar neler? sıdır. Aynca örgütümüz etik eğitimin gelıştinlmesi amacıyla uluslararası koordinasyon kurıılabılmesi için üni- versitelere ve bilim insanlarına yardım- cı olmaktadır. Şimdı işe başlamada en fazla önem venleıı bölgeler Latin Ame- nka, Doğu ve Orta Avrupa'dır. Bura- larda etik okullan ve etik öğretim prog- ramları için bir bilgi bankası kurulma- sı aşamasma gelindi. UNESCO ayn- kitlelere dağıtıldı. Bütün üye ülkele- rin benimsediklen etik çerçevenin ne- ler olduğunun anlaşılması bakımın- dan bu çok önemli bir ilk adımdı. -Bu bağlamda, insan ve hayvan klon- lanması bilimsel ahlaka re kadar sığı- yor? TEN HAVE - Burada iki konu var. Birisi klonlama tekniklerinin bir baş- ka insanın yaratılmasında kullanılma- TARTIŞMA DOLLY'LE BAŞLADI-Hayvan klonlanması hâlâ tartışmah diyen Prof. Dr. Henk ten Have, ama belli hayvan türlerinin klonlandığını hayvanlann, bu yolda kullanımının sınırlan olması gerektiğiıü söylüyor. TEN HAVE-Orneğin, üye ülkeler- de biyoetik komiteleri bulunması ol- mazsa olmaz bir koşul. Bu komiteler insanlar ve hayvanlar üzerinde araş- tırma yapma önerilerini ahp bunlan de- ğerlendirir; hükümetlere bu alanlarda kurallar ve yasalar çıkarılması için öneriler geliştirir; kamuoyunu etikko- nularda açık tartışmalara katmak ama- cıyla da halkı bilgilendirir. UNESCO ülkelere, bu Türk komiteleri kurma- larında yardımcı olabilir. Burada başka önemli birkonu da etik öğretme programlannın oluşturulma- ca insan klonlanması ve su etiği konu- sunda iki kitapçık yayımladı. Çevre eti- ği uzman grubu ise bu yıl içınde çevre ve etik konulu bir kitap hasırlıyor. UNESCO çok duyarh - İnsaıı gcnomu ve genetik bilgisi ko- nusunda UNESCO neler yapıyor? TEN HAVE-Yakın geçmişte UNES- CO bu konulara çok odaklandı. Birı- si 'İnsan Gcnomu1 , öbürii 'İnsan Ge- netik Bilgisi' konulu iki deklarasyonu benimsedi. Bu deklarasyonlar UNES- CO'nun altı dilinde yayımlanıp genış sı, ikincisı de klonlama tekniklerinin ınsan hücrelen ya da organlannın üre- timinde kullanılması. Birinci konu insan onuru ilkesıne ay- kın olduğu için genelde kınanıyor. Bu bağlamda, hayvan klonlanması hâlâ tartışmah. Ama belli hayvan tür- leri klonlandı. Burada etik soru hay- vanlar insanların gereksinimleri için kullanılabılırler mi, yoksa hayvanla- nn kişilik değerleri var mıdır, idi. Tar- tışma, sivrisinekler ya da bakterilerın aksine atlar ve köpekler gibi üst tür- lerin bu değere sahip olduklarıydı. Bu doğruysa, hayvanların bu yolda kul- lanımının sınırları olmalıdır. -Bütündünyadaki üniversitelerdeöğ- rerim-oğirinı ahlakının önemi konu- sunda artan kavgılar var. Buna para- lcl olarak da bilime artan derecede kuşkulu bir yaklaşım bulunuyor. Bu ge- lişmclcrin nedeni nedir? TEN HAVE -Evet, ahlak öğrenimıy- le ılgili artan bir ilgi olduğu doğru. Bu da bilim insanlannın bilimsel ve tek- nolojik gelişmelerin sonuçlarının ne- relere varabileceğiyle ilgili sorumlu- luklannı üstlenmeleri gereksiniminden kaynaklanıyor. Bilime olan artan de- recede kuşkulu ve güvensiz yaklaşım ise bilimin artan ölçüde yeni boyutla- nnın oluşmasıdır. Geçmişin aksine bugünün bilimi- nin hem ekonomik, hem de toplum- sal boyutları vardır. Bugün bilimin amaçlan, yöntemleri, kaynaklan, so- nuçları ve değerlendirme biçimleri geçmişteki gibi toplumsal ve siyasi etkilerden uzak değildir. İbni Sina önemli bir bilgin Şimdi UNESCO'dan, tıpkı hekimle- rin meslek ahlaki yeminleri gibi bilim insanlan için de bir "Mesleki Davranış Yasası" geliştirilmesi istenmektedir. Şimdiki halde bilim insanlannın tümü için böyle bir yasanın geliştirilip geliş- tirilemeyeceği araştırılmaktadır. - Son bir soru: Batı dünyasında La- tincc Avicenna adıyla taıunan İbni Si- na 10. ve 11. yüzyıllarda yaşamış za- manınm iinlü bir bilgini. Geçen yıl da UNESCO İbni Sina Etik Ödülü ver- di. İbni Sina bin yıl sonra bugünün bi- lim vc teknolojisine nc gibi katkılarda bulunmuş olabilir? TEN HAVE - tbni Sina geçmişin, ta- nhiıı çok önemli birbilginıdir. Bugün için önemı ise iki nedenden: tbni Si- na çeşitlı disıplınler ve uzmanlıkları bir araya getiren mükemmel bir örnek- tir. Hem bir tıp adamı hem de filozof- tur. Pratık zekâlı bir kişı olarak ahlakın önemine işaret etmektedir. Aynca farkh kültürler ve farklı din- ler arasında uzlaşma ve işbirliğiyle en ıyi sonuçlann nasıl alındığını kanıtla- mıştır. Bir lslam bilgini olarak eskı Yunan felsefesinin çok önemli ölçü- de etkısinde kalmıştır. Marmara Üniversitesi (MÜ) Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Müjdat Şakar: 'Gazeteciler, açhHa sincüriliyor' • TGS Genel Başkanı Ercan tpekçi, Türkiye'de gazetecilerin haftada ortalama 48 saat çalıştıklarmı, bunun AB ülkeleri ortalamasmın çok üstünde olduğunu söyledi. • ÇGD Başkanı Doğan Tılıç ise medyada sahiplik yapısımn değişmesinin çok vahim sonuçlara yol açtığmı vurguladı. İstanbııl Haber Servisi - Marmara Üniversitesi (MÜ) Iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Müjdat Şakar, gazetecile- rin "açlıkveişsizlik" tehdidiyle sin- dirildiğini belirterek "Toplunıun en aydııı kesimi olan gazeteciler, toplu- nıun en silik kesimi haline gcldi" de- di. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi de Türkiye'de gazetecilerin haftada ortalama 48 saat çalıştıklarmı, bu sürenin AB ülkeleri ortalamasmın çok üstünde olduğunu belirüi. Çağ- daş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Baş- kanı Doğan Tüıç ise medya sahiplik yapısımn değişmesinin çok vahim so- nuçlara yol açtığını vurguladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve lletişim Araştırmalan Der- neği'nce Galatasaray Üniversite- si'nde düzenlenen "2. Türkiye Ga- zetecilerKonferansı"nın dünkü otu- rumunda, "Medya Çalışanlarının Sorunları" tartışıldı. Prof. Dr. Şakar yaptığı konuşma- da, Türkiye'de pek çok sorun yaşa- nırken basının iyi bir sınav verdiği- ni düşünmediğini ifade ederek ba- sında artık gazeteci kökenli patron- lar döncminin bittiğini, büyük ser- maye döneminin yaşandığını, bu- nun da beraberinde pek çok sorunu getirdiğini kaydetti. Prof. Dr. Şakar, gazetecilerin loplumun en örgütsüz kesimlerinden biri olduğunu, sen- dikasız ve sigortasız çalıştınldığını, fazla çalışma saatleriyle de en faz- la sömürüye maruz kalan kesim ol- duğunu söyledi. Prof. Dr. Şakar, "Gazeteciler açbkve işsizliktehdidiy- le sindirilmiş durumda. Toplunıun en aydın kesimi olan gazeteciler toplu- mun en silik kesimi haline geldi" de- di. 48 saat çahşıyorlar Basındaki tekelleşme olgusunun gazetecilerin daha fazla sömürül- melerine neden olduğunu, birçok gazetecinin parça başı telii ücretiy- le çahştırıldığını anlatan Prof. Dr. Şakar, kâğıt üzerinde yasal hakları bulunan medya çalışanlarının bu haklarını kullanamadıklarını belirt- ti. Prof. Dr. Şakar, gazetecilik mes- leğinin en önemli dayanağının bağım- sızlık olduğunu vurgulayarak "Biz, basını 4. güç olarak nitclendiriyoruz, ama asıl 4. güç medya patronlan- dır" dedi. TGS Genel Başkanı İpekçi de ko- nuşmasında Türkiye'de gazetecile- rin haftada ortalama 48 saat çalıştık- larmı ve bir gün haftalık izin kulla- nabildiklerini anlatarak çalışma sa- atlerinin AB ülkeleri ortalamasmın çok üstünde olduğunu söyledi. Ga- zetecilerin fiilen emeklilik hakları- nın bulunmadığını, gazete patron- lannın, "Bizçalışanlarakıdenıtazmi- natiannı nasılvermeyiz'in peşınde ol- duklarını savunan İpekçi, Türki- ye'deki basın çalışanlarıyla AB ül- kelerindeki basın çalışanlannın hak- larını karşılaştırmalı Örneklerle an- lattı. İpekçi, 212 sayılı kanunun ek- sikliklerine karşın gazetecilere pek çok hak tanıdığını kaydederek bu kanunun ve elde edilen hakların ko- runması gerektiğini bildirdi. "Sen- dikal haklar kâğıt Üzerinde var, an- cak medya çalışanlannın yüzde 95'i sendikal haklardan yoksun" diyen İpekçi, "Basm Kanunu ve TCK yü- rürlüğe »irdigindc gazetecilik yap- mak arbk yasal olarak da münıkün olmayacak" dedi. "İçindebulunduk- lan zor koşullara karşın basın çalı- şanlarının sorunlarına ilgisi/ kaklı- gını" savunan İpekçi, gazetecileri sorunlarına sahip çıkmaya ve örgüt- lenmeye çağırdı. Güven erozyonuna uğradı ÇGD Başkanı Tılıç da teorik ola- rak gazeteciler için durumun "ka- ramsar" olduğunu ifade ederek ga- zeteciliğin dünyanın her yerinde gü- ven erozyonuna uğradığını, bunun da mesleği olumsuz etkilediğini söy- ledi. Medya sahiplik yapısımn değiş- mesinin dc çok vahim sonuçlara yol açtığını vurgulayan Tılıç, bunun ba- sın özgürlüğü ve basın çalışanlan açısından olumsuzlukları beraberin- de getirdiğini söyledi. Tılıç, "Gazeteciliğin temel soru- nu gazeteciler haline gelmiştir" de- di. Tılıç, çözümün gazetecilerin ken- di sorunlannın farkında olarak çözüm üretmeleri ve örgütlenmelerinde ol- duğunu belirtti. DUZ YAZI ORHAN BİRGİT Babasının Oğlu CHP'de her şey giderek tam kördüğüm haline ge- liyor. Birilerinin 80 yıllık Kuvayı Milliye partisini na- sıl görmek istiyorlarsa onu öyle biçimlendirmek için var güçleri ile çalıştıkları ortaya çıkıyor. Oeniz Bay- kal ile partinin seçmen karşısında güven yitirdiği gibi gerçeklere dayanan verilerden hareket eden- lerin bir bölümü Mustafa Sarıgül ün peşine düş- müşlerdi. Şişli Belediye Başkanı yarışın daha ba- şında eski havasını muhafaza edemeyince, üçün- cü yolun adayı olarak Zülfü Livaneli'de karar kıl- dılar. Livaneli, 40 milletvekilinin kendisiyle birlikte olduğunu söyleyerek dün adaylığını resmen olma- sa da açıkladı. Biliyorsunuz ülkeyi demokratik yön- temlerle yönetmek gibi çok kutsal amaçlarla kuru- lan partilerimiz, özellikle son yıllarda lider sultasını nasıl ayakta tutarız diye birbirleri ile adeta yarışı- yorlar. CHP de o yarışı önde götürenlerden oldu- ğu için tüzük değişikliği yapmış, o arada genel baş- kan adayı olabilmek için en az 260 kurultay dele- gesinin ya noter önünde ya da kurultay çalışmala- rı sırasında Başkanlık Divanı'na gelip "ispatı vücud" ederek önerge imzalamasını şart koşmuş! Dün ya- rışma için piste ineceğini söyleyen Sayın Livane- li'nin şimdilik o 260 delegeden ortalama 4O'ı hazır. Ama Baykal'dan da, Sarıgül'den de, Hurşit Gü- neş'ten de çok farklı olarak bir nükleer silah da ken- disini destekliyor. Desteklemek ne kelime, Livane- li'yi yarışa azmettiren, mecbur eden de o. Yani Ke- mal Derviş. Kamuoyunun son dört yıldan bu yana çok yakın- dan tanığı, özellikle sadece Sayın Bülent Ecevit'te ve DSP'lilerde değil; Ismail Cem'de, Hüsamettin Özkan'da, hatta belki de Bülent Eczacıbaşı'nda da çok anılar bırakan bir geçmişe sahip olan Der~ viş'i, yeni lider adayımız "Türkiye'nin en önemli yurtseverlerinden birisi" olarak tanımlıyor. öteki 40 milletvekilinin adlarını bile açıklama gereği duy- mazken Derviş için "Onun bana desteği mutlu- luk verici. Ama Kemal Bey'in ortada dolaşıp benim için oy istemesi uygun olmaz" diyor. Sayın Kemal Derviş'ın il-ilçe dolaşıp delege eli sıkmak gibi sıradan işler için kendisini yormayaca- ğını öteden beri bilenler için Livaneli'nin açıklama- sının anlaşılmayan yanı yok. Livaneli, şimdilik Kemal Dervış'in emanetçısi olarak sahaya inecek. Cumhu- riyeti kuran politik örgütün bugün devamı olduğu- nu ileri süren 12 Eylül 1980 sonrası CHP'sinin o es- ki ilkelerini AB ölçütlerine göre yapabildiği kadar törpüleyip rötuşlayacak. Daha ilk açıklamalarında par- tisinin altı ilkesindenm/7/;yefç/7/c?/elbettebilinçli ola- rak yanlış yorumlamayı niçin göze alıyor Livaneli? Medyamızda bir dizi yazarın bu çabasında ken- disine var güçleri ile destek vereceklerinin ipuçla- rı çoktan filizlendi. CHP'deki son bunalımı nedense Baykal-Sarıgül çekişmesi olarak sunmak isteyenler, sağduyunun üçüncü aday önerisini Kemal Derviş endeksine ki- litlemek istiyorlar. Öylece Şişli Belediye Başkanı'nın bugünkü CHP yönetimi üstüne bir koç başı gibi yö- neltildiğini ileri sürenleri haklı çıkarmış oluyorlar. Sarıgül yıpratacak, parsayı Derviş'in emanetçisi mi toplayacak? 'Parti sola açılmah' diyen aday CHP'ye 1970'li yıllarda Gençlik Kollan'ndan ge- len Hurşit Güneş'in televizyon söyleşilerini izliyor musunuz? Tutarlı. ilk günkü o yanlış anlaşılmaya yol açacak küçük yakıştırmasını geri alan ve özeleşti- risine "apartmanlarda sıkıştık; gecekondularda yokuz" diye başlayan, CHP'yi tuzu kuruların par- tisi olarak isimlendiren Güneş, somut şeyler söy- lüyor. Hurşit'i dinlerken yıllar öncesine uzanıp bir başka Kandıralı'nın söylemleri ile karşı karşıya ol- duğumu sandım. Sevgili Turan Güneş'ten sadece sesini, mimik- lerini değil, eleştiri ve politik değerlendirme yete- neklerini de miras olarak almışsa Hurşit Güneş, CHP'ye aranılan taze kanı getirebilir. Tarımda niçin desteklemeden vazgeçilerek üre- ticilerin daha da yoksullaştırıldığını sorgularken Hurşit, AB ülkelerinden ve ABD'den örnekler veri- yor TV söyleşilerinde. CHP'nin fırsat eşitliğini terk etmemesini vurguluyor. Partinin Atatürk, Ismet Inönü ve Bülent Ecevit gibi genel başkanlardan sağ- ladığı kazanımları hatırlatıyor. Hiçbir komplekse ka- pılmadan Ecevit'in CHP'ye sosyal demokrasi çiz- gisini kazandıran kişi olduğunu söylüyor. Özellikle sol partilerin geçmişleri ile bu bağlantı- yı kurmalarının ne kadar gerekli olduğunu anlaya- bilmek için, 2005'ten geriye doğru yapılmış seçim- lerde alınabilen oy oranlarını alt alta yazmak bile ye- terli. Bu kurultayda şansı ne kadardır bilmiyorum. Ama Hurşit Güneş'in bugünkü CHP'yi kökleriyle ır- tibatlandıracak; öte yandan yeni oluşumları da al- gılayacak genel başkan olabileceğini görürgibiyim. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(« e-kolay.net KÜLTÜR • SANAT tiycrtıooYunevi Done DoneWerner Schwab BAŞTAN ÇIKARMA RONDU UOcakCuma 20:00 15 OcakC.tesi 18:30 İSM 2. KAT Tarlabaşı Bulvarı No: 120-122, Beyoglu Rezervasyon: 0212 254 96 96 KREDİ KARTIGEÇERÜDİR. www.tiyatrooyumvi.com IB ı L E ı s A TTş| gvusturyaıkiilttir ofl»i" [ TICKJjrURK [ Yöneten: Mahir Günşıray Oyuncular: Nalan Kuruçım, Mahir Günşıray, Ayça Damgacı, Sinan Çalışkanoğlu, Aynur Tokluoglu, Hakan Mıllı, Banu Fotocan EFES k-, Pilsen ,• L KULTUH VL İURI^M BAKANLIGIN1N MADDI KATKItARIYLA E F E S Püsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. ÜÜGÜLGÜN BAŞARIR 12 - 29 OCAK 2005 ADTİ6AN POYRACIK SOKAK 32/1 NİŞANTAŞI / TEL 021 2 247 90 81 Nüfus cüzdanınıı kaybetlını. I fükümsiizdür BARIŞ ÇELİKER Nüfus cüzdanınıı kaybettım Hükümsüzdür. NEVİN DÜRDEN GÜRPINAR Nüfus cüzdanınıı kaybettim. Hükümsüzdür. NAĞMEÖZATA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle