Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2005 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Ufalanma
ŞARKILARA bıle geçmış unlu sozdur, "Denız-
lerdurulmaz, dalgalanmadan" Pekı, dalgalanma
durmazsa denız durulur mu'? Bugunun CHP'sın-
dekı dalgalanma ne ılktır, ne de sonuncu olacak
Altmış yıldır suren bır dalgalanma var ve şımdılık
bunu sona erdırecek bır ters ruzgâr da gorunmu-
yor Goruntu, sadece bır "tuzuk ve demokratık yo-
netım" tartışması ve onun gerısınde şu ya da bu
kışıden yana olanlar dıye sıralanarak çekışen grup-
lar goruntusudur
Gıdış, ufalanmayadır Hıçbır cenahta, ıstenen
olursa onunla ne yapmak ıstendığıne ılışkın olarak
ortak duşunce temelıne oturtulmuş bır partı çızgı-
sı, halka sunulacak bır hedefler programı çevresın-
de toparlanma çalışması yok
Var mı yok mu, demokratık olmadığı duşunulen
bır tuzuğun değıştırılmesı ve bırkaç kışının elınde
olduğu soylenen bır yonetımın demokratıkleştırıl-
mesı
Ne şımdıkı tuzuğe ve merkez orgutune tutunan-
lar bu tuttuklarıyla partıyı ve ulkeyı nereye yon-
lendıreceklerını bılıyorlar, ne de tuzuğu ve merke-
zı değıştırmek ısteyenler değışmış tuzukle ve de-
ğıştırılmış merkezle nereye nasıl gıtmek ıstedıklerı
konusunda duşunce bırlığıne varmış durumdalar
ömeğın, kureselleşme konusunda ve IMF'yle
AB'nınortaklaşaonerdıklerısozdeyapısalreform-
lar konusunda hep bırlıkte ne duşunuyorlar? Tur-
kıye açısından neyın nesı olacağı artık lyıce anla-
şılmış bır AB'ye tam uyelık konusunda ortak go-
ruşlerı nedır9
özelleştırme talanına nasıl son ver-
meyı ongormektedırler'? Plansız kalkınma keşme-
keşıne, kamusal yatırım yokluğuna ılışkın tutumla-
rı ne olacak'? Bolgeler arası dengesızlık9
Plansız-
lık9
Bozuk gelır dağılımı'? Paralı eğıtım ve sağlık po-
lıtıkaları'? Gençlerın ışsızlığı1
? Beyın goçu?
Evet, bır lıderlık sorunu var ama, lıdersızlık kos-
koca bır partının ılle de başı koparılmış bır tavuk
gıbı oradan oraya savrulup çırpınmasını mı gerek-
tırır?
Cumhurıyetı kurarak devrımlerı gerçekleştırmış
bır partının çoğulcu demokrasıye geçışten
sonra oy derdıyle devrımcılıkten vazgeçmesı zo-
runlu değıldı herhalde Partı gerçek bır toprak re-
formu yaptı da yoksul koyluler oy mu vermedı? Koy
Enstıtulerı ve koklu eğıtım çabaları sonuna kadar
goturuldu de orta hallı halktan oy mu alınmadı'? Sağ-
lıkta gerçek sosyalleştırmeye kalkışıldı da, devle-
tın şefkatıne kavuşacak ınsanlar partıye destek
vermekten mı çekındı
9
Devrımcılık bırakılınca, ıktıdartahtına başıbozuk
ekonomık polıtıkaların savruk atılganlığı ve karşı-
devrımcılığın kısırlaştırıcı tepkısı oturmuştu Hıç
değılse demokrası mucadelelerının getırdığı 27
Mayıs sonrasında halkın onune yenıden dırılmış
bır devrırncılıkle gelınebılırdı Hayır, Kemalıst partı,
YÖN'un çıktığı ve TlP'ın kuruldugu bır ortamda
tekrar koklu devrımlerın partısı olmaya ozenece-
ğıne, "Ortanın Solu" etıketıyle "fersude" bır sos-
yal demokrasıye kaydı
Devrımcı polıtıkalarla partıye çekılebılecek ta-
ban.şımdı artık cumhurıyetkarşıtlarınınpeşıneta-
kılmış durumdadır Bunları duşunmeden bırbırını ye-
mek, devrımcı cumhurıyetın mırasını hep bırlıkte ye-
mek sayılmaz mı
9
"Veni Ceza Yasası ve Devrim Yasalan
JL*CU«-U İ.T.
T
Goruluyor kı, Turkıye Cumhurıyetı'nm bılımsel, çağdaş temele dayalı Ataturkçu
felsefesı adım adım tanhe karıştınlmak ıstenıyor Hem de elbırlığı ıle
Bahir M. ERÜRETEN Hukukçu
urkıye Barolar Bırlığı'nın katkı-
ları ıle Cumhunyet gazetesı tara-
fından, okuyucusuna parasız ek
olarak verılen yenı Turk Ceza Ya-
sası ıle, yuz bınlerce ınsanımız bu
yasa ıle tanışmış oldu Bu vesıle ıle Cumhu-
nyet gazetesı, magazın gazetelen ıle arasın-
dakı farkı bır kez daha kanıtlamış bulunuyor
Boylece oncelıkle ınceleme olanağı buldu-
ğumuz bu onemlı yasanın, neden dolayı ace-
leye getırıldığını anlamak olanaksızdır Elbet-
te bu onemlı yasanın bırçok yonden yenıden,
gunun koşullanna uyarlanması gerekıyordu
Ancak bunun ıçın, genış bır ınceleme ve araş-
tırma, akademısyenler, barolar ve ılgılı dığer
kııruluşlarca henuz tamamlanmamıştı lasa-
nnın, Meclıs komısyonlannda da gereğı gıbı
tartışılmadan, yasanın gerekçelerı bıle ortaya
konulmadan alelacele bırkaç gun ıçınde ya-
salaştmlması, sıyasetın, bılımsel gerçekler-
den çok, parmak çoğunluğunu yeğledığını bır
kez daha ortaya koymu^ oldu tşın uzmanı
akademısyenlenn çoğunluğunun da kabul et-
tığı gıbı, yasanın yanlışlıklan, onemlı eksık-
lıklerı ve pek çok boşluklan yanında, ozellık-
le, guya anayasamızın da koruması altında
olan ve yururlukte bulunan devrim yasaları-
nın yaptırımlarımn buyuk bır bolumunu yap-
tınmsız bırakması açısından elem verıcı ola-
rak karşılamanıak olanaksızdır
Oncelıkle açıklamak gerekır kı, bu yasa yu-
rurluğe gırınce, eskı yasanın en onemlı mad-
delerınden bın olan 526 madde yururlukten
kalkmış olacaktır Oysabu madde, uygulama-
da en çok kullanılan, ıçerdığı cezalann hafıt-
lığıne karşın pek çok yasak ıçeren kamusal ya-
saklan yaptınm altına alan bır madde ıdı Bu
madde kalkınca, pek çok yasada, bu madde-
ye gondermede (atıtta) bulunan pek çok yasa
maddesı kaduk ve yaptırımsız kalacaktır
Orneğın, sulh ceza mahkemelennın konu-
suna gıren yerel yonetımle ılgılı yasaklar tu-
muyle yaptırımsız kalacaktır Bır ornek ver-
mek ıçın 2893 sayılı Bayrak Kanunu'na ba-
kalım, bu yasanın 8 maddesı şoyle dıyor "Bu
kanuna gore çıkanlacak tuzuğe aykırı olarak,
bayrak yapmak, satnıak ve kullanmak yasak-
tır. Bu yasağa aykırı olarak yapılan bayraklar,
daha ağır bır cezayı gerektirmediği takdirde,
TCK 526. maddesı uvarınca cezalandınlır."
Şımdı bu maddeye karşı yenı Ceza Yasası'nın
300 maddesınde getırılen hukum, asla bu
maddenın ıçerdığı yasaklan kapsamıyor
Çunku yenı maddeye gore, I urk bayrağını
yasa ve tuzukte gosterılen bıçımı ıle yapıp
kullanmak artık suç oluşturmuyor Bunun gı-
bı daha pek çok yasadan ornek vermek ola-
naklı Ancak asıl sorun, devnm yasalannın bır
bolumunde nıevcut yasakların, eskı S26 mad-
denın yururlukten kalkması ıle boşluktd ka-
lacağı, hıçbır yaptırım uygulanamayacağı ko-
nusudur Her ne kadar, bugun yururlukte olan
pek çok devrim yasasından yalnızca ıkı tane-
sıne, yenı yasanın 222 maddesmde yer verıl-
mış ıse de dığerlerı yaptırımsız bırakılmıştır
Orneğın, bazı unvanlann kaldırılması hakkın-
dakı 2590 sayılı yasa, bazı kısvelerın (gıysı-
lenn) gıyılmeyeceğı hakkındakı 2596 sayılı ya-
sa, uluslararası rakamların kullanılmasıııı on-
goren 1288 sayılı yasa, hılafetın kaldınlması
ve halıtelık sıtatının kullanılmasını yasakla-
yan 431 sayılı yasa, gunun 24 saate bolunme-
sını ongoren 697 ve takvım başlangıcının de-
ğıştırılmesı hakkındakı 698 sayılı yasa gıbı,
devnm yasalan, aslında yaptınmsız kaldığı ıçın,
fıılen yururlukten kalkmış sayılacaktır Hem
de anayasamızın 274 maddesıne karşm
Oysa, devrim yasalannı devre dışı bırak-
makbıryana, 1992anayasamızın 14 madde-
sı, Turkıye Cumhurıyetrnın laık yapısını, ulu-
sun bolunmez butunluğunu korumak ıçın ye-
nı bır yasa çıkanlmasını buyuruyor
Yenı Ceza Yasası'ndakı bır başka çarpıklık
da, dmsel nıtelıklı evlılık konusu Yasa, me-
denı nıkâhtan oncekı ımam nıkâhını sozde ya-
saklıyor, ancak 230 maddenın 5 numaralı
bendı, resmı nıkâhın yapılması sonrasında,
dava ve cezayı ortadan kaldınyor Bunun an-
lamı açıktır Insanlar dılerlerse Medenı Ya-
sa'nın, resmı nıkâhla ılgılı yasağını dıledık-
lerı bıçımde delerek ımam nıkâhı yapacaklar,
ancak, bu duyulur ve de kamu davası açılırsa
hemen ertesı gumı, beledıyeye gıdıp bır nıkâh
merasımı yapacaklar, haklanndakı dava duşe-
cek, ancak, boşanma, kışılerın nzasına bağlı
olduğundan, bu kışıler ısterlerse ertesı gunu
mahkemeye gıdıp tek celsede boşanabılecek-
ler Bunun adına eskıler, Hıle-ı Şer'ıye derler-
dı Şımdı bu şerı hıle yasalaşmış oluyor
Goruluyor kı, Turkıye Cumhunyetf nın bı-
lımsel, çağdaş temele dayalı Ataturkçu felse-
tesı adım adım tanhe karıştırılmak ıstenıyor
Hem de elbırlığı ıle Çunku, bu yasalar çıka-
ıılırken muhalefetı temsıl eden ve kendını
Ataturkçu olarak nıteleyen ve Meclıs'te 160
kusur mılletvekıh bulunan partı ne yapıyor'
Butun bu aymazlıkların hıç mı farkında değıl-
ler' Belkı de ızındedırler, kendılerını rahatsız
etmeyelım
Amigolaşan Aydıncıklanmız...
Şemsettİll ORHAN Araştırmacı Yazar
A
KP hukumetı, Bruk- mıştır
selDoruğu'ndage-
n adım atmış, bır dı-
KADIKÖY İKİNCİ SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2004/1604 Vesayet
Mahkememızce verılen 14 12 2004 tarıh ve
2004/1604 Esas, 2004/1356 Karar sayılı karar ıle
1928 d kı Aptullah oğlu Mustata Mısırlı'nnı TMK
40*i maddesıne gore vesayet altına alınarak kendı-
sıne eşı Hayrunnısa Mısırlı vası tayın edılmıştır
22 12 2004
llanolunur 22 12 2004 Basın 836
zı odun vermıştır 1 urkıye'ye
koşullu muzakere tanhının
venldığı 17 Aralık Bruksel
Doruğu'nda, kırmızı çızgı-
lenmız aşılmıştır Parlamen-
toda CHP'nin pasif muha-
lefetinden de yaraıianan ik-
ridar, I urkıye'yıucugorun-
meyeıı karanlık bır dehlızın
ıçıne sokmuştur lktıdannın
teshmıyetçı tutumunun fa-
turası ıse halkımıza çıkmış-
tır Oysa bedelı zaman ıçın-
de talısıl olunacak bu fatura-
yı, yoksul halkımız asla hak
etmemıştır Ağır koşullann
kabul edıldığı Bruksel'de sı-
yasal İslamcı ıktıdar, Kema-
lıst Devnmden bırtur ıntıkam
almıştır Geleceğımızı em-
peryalıst Batı'nın ıpoteğıne
sokan bu sureç, "zafer" ola-
rak tanımlanmış, halkımız
aldatılmıştır Batı'nın engu-
venılırf) adamı olan Demı-
rel bıle soz konusu karara
"çetrefilli" demış, anlattığı
bır tıkra ıle Turkıye'nın ne
denlı aşağılandığını ıma et-
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
13. OLAGANÜSTÜ KURULTAY ÇAĞRISI
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 13. Olağanüstü
Kurultayı 29 - 30 Ocak 2005 Cumartesi - Pazar
günleri saat 10.00'da Ahmet Taner Kışlalı Spor
Salonu'nda aşağıda yazılı gündem maddelerini
görüşmek üzere toplanacaktır.
Sevgi ve saygılarımla
Deniz BAYKAL
Genel Başkan
GÜNDEM
1. Açılış,
2. Saygı duruşu - Istıklal Marşı,
3. Kurultay Başkanlık Kurulu seçimi,
(1 Başkan, 2 Başkan Yardımcısı, 6 Yazman),
4. Genel Başkanın açış konuşması,
5. Genel Başkan seçimi,
6. Parti Meclisi üyeleri (80 asil, 20 yedek) ve
Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri (15 asil, 15 yedek)
seçimi,
7. Kapanış.
- Butun bunlar olurken,
acaba ses vermesı gereken
aydılanmız ne yapmıştır
?
- Ne yazık kı Batı ıçın du-
ne kadar amigolaşan aydın-
cıklarımız, Bruksel Doru-
ğu'ndakı tanhsel sonuç kar-
şısında amuda kalkarak se-
lam durmuştur
- Pekı tanhsel sureçte ay-
dmlar nasıl bır yol ızlemış,
seruvenlen nasıl olmuş, bu-
gunlere nasıl gelınmıştır?
Descartes'a gore aydın ol-
mak, beyındekı tum verıle-
n masaya yatırmak, eleştı-
rısmı yaptıktan ve yanlışla-
rı ayıkladıktan sonra doğru-
larla yola devam etmektır,
durumu ozumsemek, ger-
çeklenn farkına varmak, nes-
nel olguları dıle getırmek,
karanlığı kovmak, ozgurleş-
mektır
Aydın olmak, soygun ve
somurunun farkına varmak,
buna karşı tavır almaktır
Aydın olmak, aynı zamanda
Sokrat gıbı egemenlere mey-
dan okumak, Pir Sultan Ab-
dal gıbı zulme karşı çıkmak,
hak ve ozgurluklerı savun-
maktır Aydın olmak, pro-
jektorlerı ortaçağın kor ka-
ranlığına tutmak, bu karan-
lıkta yuvalanmış yarasaları
gun ışığına çıkarmak, orta-
lığı aydınlatmaktır
Aydın olmak, yasaların,
toplumun uygulayabıleceğı
yaptınmlardan kaygı ve kor-
kuya kapılmadan, objektıf
goruş ve duşuncelerı açıkça
ortaya koyabılmek, dogma-
lan sorgulayabılmektır Dog-
malann denızınde boğulma-
dan, akıl, bılım ve deneyı
onplanageçırmektır Aydın
olmak, yaşanılan çağa ve
topluma karşı sorumluluk
duymak, bunun ıçın bedel
odemeye hazır olmak, ge-
rektığınde mayın tarlalan-
na gırmeyı goze almaktır
Aydın olmak, zalımlerle var-
hk ıçınde onursuzca yaşa-
mayı değıl, mazlumun ya-
nında olup yannı kurtarmak
ıçın şereflı ve onurlu bır olu-
mu tercıh etmektır Aydın
olmak, vatanı savunmak,
emperyalızme karşı ezılen
halklardan yana olmaktır
1 oplumlaruı gelışmesınde
tenıel oğe olarak kabul go-
ren bılgının yaratıcılan, da-
ğıtıcılan ve uygulayıcıları
olan aydmlar guçlennı taşı-
dıklan bılgılerm derınlığın-
den ve zengınlığınden alarak
değışım ve donuşumlerde
oncu bır ışlev yuklendıler
Toplumun geleceğını belır-
leyen ve halkı bu geleceğe
hazırlayan aydınlar, gelece-
ğe aıt ongorulen de belırle-
dıler Orneğın Batı'da Ay-
dınlanma Devrınn'nın ıtıcı
gucu ve lokomotıfı olan ay-
dınlar, toplumun sesı, dıre-
nışın sımgesı oldular Çoğu
kez ozgurce duşunduklerı
ıçm kılıse tarafından şarla-
tanlıkla suçlanıp olumle ce-
zalandınldılar Yıne de kut-
sal gorduklen davaların pe-
şını bırakmadılar Krallann
korkulu duşu, kılısenın ba-
şının belası olmaktan onur
duydular Bılımı kılısenın
tekelınden çıkarmayı başar-
dılar Aklı,dımnprangasın-
dan kurtararak ozgurleştır-
dıler Metatızığın pabucu-
nu dama atarak tanrıyı bıle
tahtından mdırdıler Aydın-
lanma çağıyla bataklıktan
kurtulan bıreyler, tutsaklık
zmcırlennı kırdılar Aklı oz-
gurleşen ınsanlar, 17891-ran-
sız Devnmı'nı gerçekleştır-
dıler
Doğalan gereğı muhalıf
olan o donemın aydınlan,
aktıf duruşlanyla topluma
karşı sorumluluk bılıncıyle
davrandılar tnsanlara ras-
yonel duşunmeyı oğrettıler
Copernicus ve Galileo Gali-
lei çağına değın Guneş'ın
Dunya çevresınde donduğu-
ne uıanan tum ınsanlara, "ya-
nılmaz" denılen tanrmın ya-
nıldığını kanıtladılar 1894
yılında Roma'da Bruno'nun
yakıldığı yerde heykelının
dıkılmesını sağladılar Fa-
kat ınsanlığın gelışım ve do-
nuşumu uğruna venlen kav-
gaya kanlannı katan, sosyal
değışımlenn gerçek uretıcı-
sı olan aydınlar, çoğu kez
ısraf edılen ekonomık de-
ğerler gıbı guç sahıplen ta-
rafından harcandılar
Orneğın tılozof Demok-
ritos, Abdere'den, dığer bır
fılozof olan Herakleitos,
Efes'ten surulduler
Tarıhı bır deha olarak bı-
lınen Sokrat'ın yaşamına,
baldıran zehn ıçırmek sure-
tıyle son verdıler
Yahudı dın adamları, tan-
rıtanımazlıkla suçladıkları
Spinoza'yı taş yağmuruna
futarak oldurmeye kalkıştı-
lar Dunya'nın yuvarlak ol-
duğunu ve Guneş'ın çevre-
sınde donduğunu soyleyen
Galileo Galıleı'yı, tovbe et-
meye mecbur ettıler Des-
cartes'ı, Fransa'yı terk ede-
rek 20 sene Hollanda'da ya-
şamak zorunda bıraktılar
Danvin'ın savunuculannı,
Amenka'da malıkemeye ver-
dıler
Pek çok bılım adamını,
papazların emnyle dın dın
yakarak Gıordano Bru-
no'nun akıbetıne uğrattılar
Ancak Avrupa'da ortaçağ
zıhnıyetının Ronesans ve
Reform hareketlenyle sarsıl-
masını engeüeyemedıler
C oğratı keşıflerın arkasından
Descartes gıbı telsefecıle-
nn aklı ve benlığı on plana
çıkaran aydınlanmacı fıkır-
len ıle karşılaşan Avrupa'nın,
bır muddet sonra kılısenın
sahte dogmalanna karşı ay-
dınlanma duşuııcesıne yo-
nelmesını durduramadılar
• ••
Gerçekten bılım adamla-
rının, fılozoflann ve objek-
tıf duşunen dın adamlarının
dognıalar karşısında akhn
egemenlığını dıle getırme
çabaları, 17 ve 18 yuzyıla
damgasını vurmuştur Bu
yuzyıllarda Avrupa'dakı ay-
dınlanmanın belırleyıcı etke-
nı, genç burjuvazı sınıfının
ılk kez Avrupa coğrafyasın-
da kozasını yırtarak tarıh
sahnesıne çıkması olmuş-
tur Avrupa'da boy gosteren
burjuvası, anstokrası karşı-
sında sınıfsal çıkarlarını sa-
vunabılmek adına ve de ık-
tıdara ortak olma uğruna ay-
dınlann çabalannı destek-
lemıştır Fakat ortaya çıktı-
ğı ılk donemde demokratık
devrımcı bır karakteıe sa-
hıp olan bu sınıf, emperya-
lıst çağda gerıcı, yayılmacı
ve saldırgan bır karakter ka-
zanmıştır Feodal çağın ıle-
ncı gucu olan genç burjuva-
zı, kapıtalızmın gehşmesıne
paralel olarak gencıleşmış-
tır Kapıtalızmın şalağında
ılerıcı bır karaktere sahıp
olan burjuva sınıfının çıkar-
larıyla ortuşen aydınlanma-
cı çızgı de zaman ıçınde ka-
pıtalızmın vahşı bır karakte-
re donuşmesı nedenıyle de-
ğışıme uğramış ve uluslara-
rası tekellerın ıdeolojık-po-
lıtık hegemonyalarının bır
aracı halme gelmıştır Or-
neğın Alman, Japon, tngılız
ve Amenkan aydınlan, tkın-
cı Paylaşım Savaşı'nda ya-
şanan mıslı gorulmemış vah-
şet karşısuıda edılgen tutum-
lanyla ışelenen ınsanlüc suç-
lanna ortak olmuşlardır Bu-
gun de "aydın" dıye tanım-
lanan kışıler, salt uüiemızde
değıl, ne yazık kı tum dun-
yada "toplumu çozumleme
veideolojiyaratma"dakı go-
revlerını unutarak emperya-
lızmın planlarıyla uyumlu
stratenler gelıştırmeyı ken-
dılenne gorev bellenıışlerdır
Gunumuzün kureselleş-
mecı aydınlan, bılımsel du-
şunce yontemlerını unut-
muş, sosyal değışımın ure-
tıcısı olacaklanna, Avrupa
merkezlı yabancılaşmanın
etkılerıne kapılarak kışılık-
sızleşmış ve kımlıksızleş-
mışlerdır Yaratıcı olma ozel-
lıklennı yıtıren aydınlar, ken-
dı toplumlaruun kulturune ve
değer yargılanna da yaban-
cılaşmışlardır Lıberal akı-
mın etkılerıyle aşağılık
kompleksıne gıren bu zaval-
lılar, Batı'ya ve Batı 'nın de-
ğerlenne kene gıbı sarılmış-
lardır
Dahası kultur emperya-
lızmının ajanlığına soyunan
aydın musveddelerı, kendı-
lennı Avrupa' ya onaylatmak
ıçın bugun topluca amuda
kalkmışlardır hllen uzenn-
de yuruyen bu baylar, "ınsan
hakları", "demokrası",
"inanç ozgurluğu" gıbı kav-
ramlan kendılenne kalkan
yaparak Ortadoğu halkları-
nı aşağılamaya başlamışlar-
dır Bugun Irak'ta yaşanan
zulum ve vahşetı gormez-
lıkten gelen ulkemın onur-
suz aydını, Batılılarca ırzı-
na geçılen Iraklı NurveFat-
malaıın feryadına karşı ku-
laklannı tıkamıştır
Ozguvenlennı yıtırmış bu
entegre yaratıklara gore Ba-
tı, "medeniyetin beşiği"dır
Beynı Batılılar tarafından
satın alınan aydın, ırkçılık
ve faşızmın anayurdunun
Batı olduğunu çoktan unut-
muştur Dunyada ıdeolojı-
lerın bıttığını ılen surerek
ıdeolojılerden vazgeçen de
halk değıl, Kopenhag krı-
terlerını aUaşlayan bu aydın
tıpı olmuştur
Gıdışatı seyretmekle ye-
tınen, hatta kendılerını akın-
tıya bırakan, dahası akıntı-
ya doğnı kurek sallayan bu
aydınlara geçmışte de bolca
rastlanmıştır Orneğın, Ha-
litZıya Uşakhgil'e gore Av-
rupa'nın her şeyı bızımkın-
den daha ıyıdır, daha guzel-
dır 1 urk halkmdan tıksınen
Abdulhak Şınasi Hısar, Ba-
tı 'dan etkılenmış ve Osman-
lı duygusuyla coşup taşmış-
tır Kurtuluş Savaşımızı hıç
ammsamayan YahyaKemal
Beyatlı gıbı bızlere yıllarca
edebıyat çınan dıye yutturu-
lan Nurullah Ataç'a gore,
"kafa devrimı"nın gerçekleş-
mesı, her şeyden once Do-
ğulu olmaktan busbutun kur-
tulmaya bağhdır Ona gore
uygarlık demek, Batı de-
mektır Doğu da ne varsa,
çoğu "çurumuştur".(*)
Dalıa genlere gıdersek Ne-
fî, "Turk'e Hak, çeşme-i ir-
fanı haram etmışör" derken,
Baki, "Turk ehlinin ey hâce
biraz başı kabadıt" demış-
tır
Ne kı, bu soysuzlara kar-
şı sesını yukseltenler de çık-
mıştır Orneğuı, YakupKad-
ri Karaosmanoğlu, Yaban
adlı romanında bugunku ay-
dıncıkların ecdadına şoyle
seslenınıştır
"Bu viran ulke ve bu yok-
sul insan kutlesi içın ne yap-
tın? Yıllarca, yuzyıllarca
onun kanınıemdiktenveonu,
bir posa halinde katı toprak
iıstunc attıktan sonra, şim-
di de gelıp ondan tiksinnıck
hakkını kendınde buluyor-
sun."
Gerçeklık bılıncını yıtır-
mış, nesnel olarak gerçeğı
aramaktan vazgeçmış, go-
runenın ardındakı ozu ara-
ma kaygısından kurtulmuş,
bencılleşerek beynını kıra-
ya vennış, çıkar dışındakı
değerlerı unutmuş olan gu-
numuzun aydınlarına gore,
hak ve onur, ozven ve feda-
kârlık aptalca kavramlardır
Ulusal çıkarlarımız ko-
nusunda AB'den yana tavır
takınmış dıplomalılar ordu-
su, vahşı somuru karşısında
her zaman suskun kalmayı
yeğlemıştır Patronlann sev-
gısını kazanmaya çalışan
gunumuzün yoksul ve yok-
sun "aydın"ı, dunyanın ye-
nıden paylaşılması kavga-
sında Batı 'nın duşunsel gu-
cu olmayı ıçıne sındırecek
kadar alçalmıştır Ancak dun
olduğu gıbı bugun de ulu-
sumuzun kaderını paylaşa-
rak onun safinda mevzılenen
yığınla namuslu aydın çık-
mış ve çıkmaya devam
edecektır
PENCERE
Vurun Komutana..
Yüceltin ŞeyhiL.
Medyamızda ılgınç bır kampanyanın tezgâhtar-
lığı, takıyyecı ıktıdarın gozune gırmek ıçın başta-
cı edıldı Artık ayyuka çıkan bu yontem, yalnız ık-
tıdara yalakalığı değıl, laık cumhurıyetı de kun-
daklamak uzerıne aymaz gazetecılığın danıskası-
nı oluşturuyor.
Vurun komutana
Yuceltın şeyhı'.
Ikısı de manşetlerde
Emeklı Orgeneral Tuncer Kılınç askerıyeye ış
yapan bır muteahhıtten 150 bın dolar borç almış..
Yolsuzluk yok
Ruşvet yok.
Kanunsuzluk yok..
Dıyorlar kı
- Şık değıl, komutan daha duyarlı davranmalı,
dıkkatlı olmalıydı
150 bın dolar ne kı?..
Gunlerce manşetlerde, bırıncı sayfalardan resım-
lı roman gıbı bu tefrıka suruyor..
Başta Malıye Bakanı -kı bu devletın parasal ış-
lerıne bakar- Unakıtan'ın, otekı Bakanlar'ın ve
AKP'lı mılletvekıllerının dağ gıbı yolsuzluk dosya-
ları dokunulmazlık numarasıyla hasıraltı edılırken
bu konuya hıç ılışmeyen medya, ış askere, paşa-
ya, komutana geldı mı manşet ustune manşet atı-
yor
Komutanın yolsuzluğa bulaşmamış 150 bın do-
ları medya tatavasında allanıp pullanıp tezgâha su-
rulurken, şeyhın kerametlerı de goklere çıkarılı-
yor
•
Şeyh Fethullah dıllere destan ozgun kasetınde
murıtlerıne hangı emırlerı verıyordu
"- Adlıyede, mulkıyede, askerıyede arkadaşla-
rımız devletın can damarları ıçınde dolaşıp çok ıle-
rılere gıdecekler Kaymakam ıseler valı olacak-
lar Yargıç ıseler yukselecekler HerşeyKung-
Fu oyunu gıbıdır Erken vuruş yaparlarsa Mus-
lumanlann başı ezılır Turkıye'dekı devlet yapı-
sında dengeyı kendı cephemıze çekeceğımız 'an'a
kadar her adım erken sayılır "
Anayasa'nın ve Ceza Kanunu'nun açık seçık
yasaklamasına karşın bır ımam, bır vaız, bır şeyh,
dıncı polıtıkayı ulkenın çok satışlı gazetelen uze-
rınden rahat rahat yapıyor Bu ışın vasıtası olanlar
da Fethullah'ı overken askerı yermek ıçın gazete-
cılığın etık kurallarını da çığneyerek şeyhe araç
oluyorlar
•
Nurcemaatının şeyhı, dupeduztakıyye ıçın med-
yayı kullanıyor, ılımlı Islam devletını kurmak uze-
rıne, yabancılarla ışbırlığınde, kaynağı ve sınırı bı-
lınmeyen parasal gucun ımparatorudur, sıvıl - as-
ker devlet burokrasısıne gırıp devletı ıçınden fet-
hetmek projesı de sağlam bır kuralın hayata ge-
çırılmesını amaçlıyor
Nedır o?
Bır murıt koru korune şeyhıne bağhdır; devlet hı-
yerarşısıne değıl'
Nurtarıkatının Fethullah cemaatınden bır murıt,
orduda gorevlıyse, komutanından değıl, şeyhın-
den emır alır
Hedef budur'
Hedefe ulaşmak ıçın zaman, sabır, tarıkatçı eğı-
tım, denge, para, orgut gereklıdır, Fethullah'ın Nur-
cularında bunların hepsı var.
NOVITAS Turizm
* Batı Karadeniz : 20 -23 Ocak
(Kastamonu, Safranbolu, (nebolu Ilgaz Bartm, Amasra)
* Bulgaristan'da kayak : 29 Oc. - 04 Şub.
'MısırveNil :19-27Şubat
Tel: 0 212 25128 08 novitas@novitas.com.tr
www.novitas.com.tr
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI
16 Ocak 2004 Pazar Saat 11 00-14 30
Sayın Prof. Dr. İzzettin Önder
AB EMPERYALİZMİ'ne BAĞIMLI
KALKINMA OLABlLlR Ml?
sorusunu yanıtlıyor
"Sen Gelmezsen Bir Eksiğiz"'...
Yer: Yıldız Unıversıtesı Çatı Restoran
Yıldız Unı Yerleşkesı B Blok 6 Kat-Beşıktaş
tletişim-Bilgi:
Namık K. Boya: 532 281 54 54 - 0216 368 33 56
Ufuk Yalçın: 542 652 15 00 - 0216 326 49 21
Açık bufe kahvaltı bedelı 13 -YTL 'dır
e-posta: Istanbul(a)cumok.org
(*) Daha detayh bılgı ıçın
bkz Çetın Yetkın Toplumsal
ve Sıyasal Açılardan 1 ?
Yazar Uzerıne Notlar Uınıt
Yavmcılık Ankara 1996
PENDtK AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Esas No 2004/S91 L
Davau Necld Karakurt taratından davalı Adnan
Karakurt aleyhıııe açılan 2004/*î91 Esas sayılı boşan-
ma davasının mahkememızce 20/12/2004 tarıh
2004/1672 sayılı kararı uyarınca boşanmalanna huk
medılmıştır
Davah Mecıt ve Sutu dan olma 10/06/1970 Iuzluca
doğumlu Adnan K.arakurt'un (Iğdır, luzluca, Surme-
lı, c 17 h 99, bsn 13 te nııtusa kayıtlı) bılmen en
son adresı Kartal Cezaevı olduğu davalıya yontemı-
ne uygun teblıgat yapılamamış, karar teblığı mumkun
olamadığı gıbı tum ara;,tırmalara rağmen de teblıgata
uygun başkaca adresı tespıt edılemedığınden, ılanen
teblıgat yaptırılmasına karar venlmıştır
Adı geçen davalıya karar ılan tanhınden ıtıbaren 7
gun sonra kararın teblıg edılmış sayılacağı hususu
7201 sayılı TK. 28 ve devamı uyarınca ılanen teblığ
olunur Basın 909