18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2005 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Koçak Yayıncılık, yılda 1 milyon 250 bin kitabı 150 araçla Anadolu'ya ulaştınyor Yürüyen kitabevi yollarda12Eylül mağduru olan Koçak Yayıncılık Genel Koordinatörü Hikmet Koçak, ilgisiz olan insanları kitaba yönelttiklerini belirterek, "Çalışanlanmızın her biri birer kültür elçisi konumunda" dedi. Koçak, en çok kitap okuyan kesimin köy öğretmenleri ve üniversite öğrencileri olduğunu söyledi F1RATKOZOK ANKARA - Koçak Yayıncılık, 150 araçlık kapasitesi, 200'ün üzerinde satış temsilcisiyle Türkiye'nin ve KKTC'nin dört bir yanındaki il, ilçe, kasaba ve köy- lere kitap ulaştınyor. Koçak Yayıncılık Genel Koordinatörü Hikmet Koçak, yalnızca 2003 yılında 1 milyon 250 bin kitabı okuyucuyla buluş- turduklannı söyledi. Koçak, kitap almaya da okuma düşüncesi olmayan insanları kitaba yönlendirdiklerini anlattı. Koçak Ya- yıncılık'ın genel koordinatörü Hikmet Koçak'la çahşmaları üzerine konuştuk. -Çalışma yönteminiz hakkında bilgive- rirmisiniz? Kuruluşumuz, kitabın ulaşmadığı yer- lere ilk olarak ulaşmayı prensip edinmiş, sosyal hedefleri olan bir kurumdur. Ta- nıtım ve satış temsilcilerimizin yüzler- cesi, Anadolu'da zor şartlar altında, ai- lelerinden uzakta, kar kış dinle- meksizin, araçlara yükledikleri kitap ve kültür ürünlerini okuyu- cuya ulaştırmanın zor ama kutsal mücadelesini veriyor. Kuruluşu- muzun, 150 araçlık bir taşıt filo- su bulunmakta ve her aracımız bir şoför, bir satış temsilcisine tahsis edilmektedir. Koçak Yayıncılık bünyesinde çalışanlar, unutulmuş bölgelere kitap, ansiklopedi, eğitim CD setleri; ya- ni kültür götürüyorlar. Bir başka deyiş- le, çalışanlanmızın her biri birer kültür elçisi konumundadır. - Bu işe ııasıl başladınız? Bu işe yokluktan ve başka hiçbir iş ya- pamayacağımız için başladım. Biz 12 Ey- lül sektörüyüz, 12 Eylül ihtilali gerçek- leşmeseydi kitap pazarlama sektörü de bu kadar gelişmeyecekti. 12 Eylül öncesi, Tanm Bakanlığı'nda ziraat teknisyeni olarak çalışıyordum. 12 Eylül'de, tüm demokratik kitle örgütü başkanlan gibi, beni de gö- zaltına aldılar ve takibinde memu- riyetten açığa alındım. Gazete ilan- lannda iş ararken bana en ilginç ge- len iş olan ansiklopedi pazarlama işine girdim ve işi en iyi şekilde yaparak yoluma devam ettim. 10 bin farklı kitap -Anadolu'ya kaç ürünleyöneByorsunuz? Koçak Yayıncılık olarak, bız ürünleri okuyucuya set halinde ulaştınnz. Nâzım Hikmet Seti, Yaşar Kemal Seti, Dünya Klasiklen gibi, her bir set ortalama 20-25 kitaptan oluşur. Yaşar Kemal'i seven, yazarın 39 kita- bını, Server Tanilli'yi seven yazann 20 kıtabını birden satın alıyor. Koçak Yayın- cılık olarak ürün listemizde 400'e yakın set halinde kitap ve kültür ürünü bulun- CHP'den veri imtiyazınatepki Kapitülasyonlar dönemi başladı • Ilaçta "veri imtiyazı"nın Başbakan Erdoğan'ın Avrupa Birliği'ne verdiği imtiyazlardan biri olduğunu savunan Neşşar, "Bu, yeni kapitülasyonlann uygulamaya konulduğunun işaretidir" dedi. AYŞE SAYTN ANKARA - AB'nin Türkiye'ye "nota" vermesine yol açan ilaçta "veri imtiyazı'' tartışması büyüyor. CHP'nin hekim kökenli milletvekillerinden Mehmet Neşşar, AB'nin Gümrük Birliği hükümlerini gerekçe göstererek "veri imtiyazTnın, 1 Ocak 2005 değil, 5 yıl önceyi kapsayacak şekilde uygulanmasında ısrar ettiğini biîdirdi. "Veri imtiyazTnın Başbakan Tayyip Krdoğan'ın 17 Aralık öncesi "kapalı kapılar ardında verdiği tavizler"den biri olduğu savları bulunduğunu belirten Neşşar, "Bu, yeni kapitülasyonlann uygulamaya konulduğunun işaretidir" dedi. AB'nin gümrük birliği anlaşması çerçevesinde, ilacı ilk keşfeden firmaya, diğer firmaların "eşdeğerlerini üretmesini engelleyecek" şekilde "veri imtiyaa" hakkı tanınması yönündeki istemi karşısında Türkiye, "çıkış yolu" anyor. Hükümetin bu konuda hazırladığı ve 1 Ocak 2005'ten itibaren geçerli olması planlanan yönetmelik, 20 yıllık patent koruması olan ilaçların eşdeğerlerinin 6 yıl boyunca üretilmeyeceğini öngörüyor. Ancak hükümet, AB'den gelen baskılar nedeniyle yönetmeliği uygulamaya koyamıyor. 'Yılda 205 milyon ılolarlık kayıp oluşur' CHP'li Neşşar, AB'nin uygulamanın 5 yıl öncesinden başlatılmasını istediğini, AB yetkililerinin, 1 Ocak 2005'ten itibaren uygulamanın başlatılmasını öngören yönetmeliği kabul etmeyeceğini hükümete ilettiğini bclirtti. Naşşar, yönetmeliğin bu haliyle uygulanması halinde bile Türkiye'nin 6 yılda 14 milyar dolar, yerli ilaç sanayicilerinin ise yılda 250 milyon dolar kaybedeceğine dikkat çekti. Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerle altına imza koyduğu "veri imtiyaa" konusunu AB sürecinde bir pazarlık unsuru olarak kullanıp uygulamayı daha uzun dilimlere yaymasının mümkün olduğunu kaydeden Neşşar, şu görüşleri dile getirdi: "Taahhüt ettigİmiz anlaşma ile yerli ilaç flrmalannın, yeni üretilen ilaçların benzerlerini üreterek satmaları için patent süresine ek olarak 6-10 yıl arasında ck siire geçmcsi gerekiyor. Bu da ilacı Uk keşfeden firmaya, yatınm maliyetleri karşısında 20-30 yıla varabilen bir tekel oluşturma olanağı sağlıyor. Ancak bu uygulama, gelişmekte olan ülkclerde geri ödeme kurumlanna ve ülke ekonomilerine büyük ek yuk getirdiği için tartışma konusu oluyordu. Sektörde, Erdoğan'ın uluslararası sernıayeye bu tavizi de verdiğJne dair dolaşan dedikodular, bu yönetmeliğin açıklanması ile doğrulandı." Anadolu'nun başarısı Anadolu Üniversitesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Melih Kıyanç, Prof. Dr. Ayşen Türk ile Kirnya bölümünden Doç. Dr. Hayrettin Türk, Dr. Turgay Taş ve araştırma görevlisi Meral Yılmaz'dan oluşan araştırma ekibi antibiyotiklerle ı ilgili uzun süredir devam eden j çalışmalarını tamamladı. Araştırma ; sonucunda bilinenden daha güçlü bir | antibiyotik hammadde elde edildi. i Böylelikle antibiyotiklere karşı direnç göstermeye başlayan mikroplara karşı alternatif ilaç maddeleri oluşturuldu. Bursalı kadınlann kütüphane ilgisi Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Kütüphanesi'nden, 2004 yılında 421 bin 954 kişinin yararlandığı bildirildi. Kütüphane Müdürii Enver Karakoç, Türkçeve yabancı dillerde tcmcl daıuşnıa ve bilgilendirme kaynaklan, edebi eserlcrve popüler yayuılann bulunduğu kütüphanenin, yaklaşık 40 bin eseriyle Türkiye'nin en büyük5. kütüphanesi olma özelliği taşıdığını belirtti. Karakoç, kütüphaneden en çok mart-nisan aylarında yararlanıldığını, en az ilginin ise temmuz-ağustos aylarındayaşandığınıifadeetti. 2004 yılında kütüphaneyi en çok ziyaret edenlerin başmda 2003 yılında olduğu gibi yine kadınlann geldiğine işaret eden Karakoç, "Kütüphaneden en çok kadınlaryaraıianıyor. Ziyaretçi sayısının yüzde 65'ini oluşturan kadınlanmız genel okuma salonlan, Bursa Belgeliği, Çocuk Bilgi Parkı, Mii/ik Kütüphanesi, kitap bölümü ve müzik dinleme ünitelerinden de en çok yararlananlar arasında yer ahyor" dedi. (Fotoğraf: AA) maktadır. Bu setleri ortalama 25 kitap di- ye düşünürsek 400 sette, müşteriye 10 bin farklı kitapla gidiyoruz demektir. - Kitabevlerinde bUe bulunmayan ki- tap çeşidine sahipsiniz. Biz Türkiye'nin en büyük kitap ruan olan TÜYAP Istanbul Kitap Fuan'ndan daha zengin kitap çeşidini, okuyucunun işyerine, okuluna, yani ayağına kadar gö- türüp uygun koşullarla sunuyoruz. Yine en büyük kitap marketlerinden daha faz- la kitapla okuyucuya gidiyoruz. Büyük ki- tap marketleri, genellikle en son çıkanlar ve çok satanlan raflanna koyarken bız tüm kategorilerde kitabı sunuyoruz. - Köy öğretmenleri sizleri nasıl karşıu- yorlar? Bizleri, en iyi karşılayanlar köy öğ- retmenleridirler. Türkiye'de en çok kita- bı 2 kesim okuyor. Birinci kesim köy öğretmenleridir. İkincı kitap dostu ke- simse üniversite öğrencileridir. SİSTEME ELEŞTİRİ Ezbercilik yaratıcılığı köreltiyorANKARA (ANKA) - Türkiye'deki eğitim sisteminin, ezberci, üretime dönük olmayan, yeniliklere kapalı, aşırı merkezci yapısıyla çocukların yaratıcılıklannı körelttiği bildirildi. Ankara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Aysel Köksal Akyol ile Gazı Üniversitesi'nden öğretim görevlisi Hale Koçer Çiftçibaşı, "Öğretmen Dergisi"nde yayınılanan okul çağındaki çocuklara ilişkin incelemelerinde, okullarda çocuklara tek tip eğitim verildiğine işaret ettiler. Eğitimciler, yaratıcılığı destekleyen okullarda ne gibi özellikJerin olması gerektiğini ise şöyle sıraladı: • Üründen çok sürece önem verilir, çocuklar sonuç için için zorlanmazlar, farklı çözümler keşfetmeleri için desteklenirler. • Çocukların derinlemesine kaııldıkları etkinliklerde zaman sınırlaması kaldınhr. • Çocuklara kendilerini ifade edeceklen özgür bir atmosfer sunulur. • Öğretmenler çocuklara yaratıcılık sürecinde müdahale etmezler. • Çocuklann fikirlerini arkadaşlarıyla da paylaşmaları için de ortam yaratılır. • Beyin fırtınası tekniği kullanılarak çocuklara düşüncelerini söyleme olanağı sağlanır. CHP, Meclis'te görüşülen tasannın IMFnin istemiyle hazırlandığını savundu Köy HizmetierikapatılryorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Köy Hizmetieri Genel Müdürlü- ğü'nün kaldınlmasını içeren yasa ta- sansınınTBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesine başlandı. Düzenlemeye göre, Köy Hiz- metieri Genel Müdürlüğü kapatı- larak yürüttüğü hizmetler Istanbul ve Kocaeli'nde büyükşehir beledi- yelerine, diğer illerde il özel ida- relerine devredilecek. Is- kân konularına ilişkin gö- rev ve yetkiler ise Bayındır- lık ve Iskân Bakanlığf nca yürütülecek. Tasarının görüşmeleri, CHP'nin muhalefeti nede- niyle yavaş ilerledi. CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'un, düzenlemenin ana- yasaya aykın olduğunu söy- lemesi üzerine de Güçlü, yapılacak yasal düzenleme konusunda hukuki bir olum- suzlukla karşılaşmayacak- larını ifade etti. Güçlü, "Farklı bir gelişme olursa o zaman hukuk danışmanla- rımızı gözden geçiririz" di- ye konuştu. Tasannın tümü üzerinde CHP grııbu adına konuşan Ankara milletvekili Bay- ram Meral, AKP milletve- killerinin Kurban Bayra- mı'nda memleketlerine gi- derken karşılaşacaklan Köy Hizmetieri görevlilerine, "Sizi perişan ettik" diye müjde vermeleri gerektiği- ni söyledi. Köy Hizmetle- ri'nin IMF'nin emriyle ka- patıldığını ve tüm sivil top- lum örgütlerinin buna karşı oldu- ğunu savunan Meral, "Sizhepba- harda yaşadığınızı zannediyorsu- nuz. Anıa bir gün kara basacaksı- nız ve ayağınızda ayakkabı bile ol- mayacak" diye konuştu. 50 kişi işinden olacak Tanm ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü ise Köy Hizmetleri'nde yak- laşık 54 bin kişinin çalıştığını, ya- sal düzenlemenin ardından yalnız 50 kişinin işini kaybetmesinin söz konusu olacağını bildırdi. Güçlü, IMF ile ilgili iddialara tepki gös- tererek "Benimle bu konuyu ne IMF ne de Dünya Bankası konuş- tu. Böyle bir şey istenmiş olsaydı herhalde bakan olarak bana gelir- di. EVIF niye böyle bir şey istesin? Rnans konulan bitti de sıra Köy Hiz- metleri'ne mi geldi?" Ornurilikfelçlileriyararınagece Onıurilik Felçlileri Derneği (OFD) yaranna düzenlenen gecede, çok sayıda sanat- çı sevilen şarkılannı seslendinli. Pera Palas Oteli'ndeki geceye katılan Beyoğlu Be- lediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'a, derneğc desteğinden dolayı plaket su- nuldu. Gecede, aralarında Fatih Erkoç, Ali ve Aysun Kocatepe, Neco, Çiğdem Tlınç, Semiha Yankı, Hurşit Yenigün ve tskender Doğan'ın da bulunduğu sanat- çılar sevilen şarkılannı seslendirdi. tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nden bir grup dansçı da Carmen müzikalinden bir bölümü sergfledi. OFD eğitmenlerinden Re- fık Azizov'un yaptığı Atatürk'ün yağlıboya tablosu açık arttınnaya çıkanldı. Tab- lo Tekin Acar tarafından 10 bin YTL'ye satuı alındı. (FATİH ERDOĞDU) Astım hastası hamile kadınlara tlaç almaktan korkmayın WASHTJVGTON(AA)- Astım rahatsızlığı yaşa- yan hamile kadınlann, hastalığı kontrol altında tutmalannın, bebekleri- nin sağlığı açısından bü- yük önemi olduğu ortaya çıktı. "UlusalKalp,Ak- ciğer ve Kan Ensti- tüsü" yetkılisi Dr. Barbara Alving, astım ilacı kulla- nımının doğmamış bebek üzennde etkı- si olacağını, an- cak hamilelik dö-, nemindeki solu- num yetmezliği- nin daha büyük bir risk teşkil edeceğini söyledi. Anne adayının düzgün nefes alamamasının doğ- mamış bebeğe yansıya- cağını belirten Alving, "Kanıtlar, astım rahat- sızlığı çekmektense ilaç almanın daha güvenli ol- duğunu gösteriyor" dedi. Alving, astım hastası ha- milelerin doktor tavsiye- sine başvurmalannın uy- gun olacağını söyledi. AVRUPA'DAN GURAY OZ Vur Kavramın Beline! Nasıl olsa itiraz eden yok! Nasıl olsa meydan se- nin yiğidim! Işin içine solu karıştırmasalar, solu da "modern muhafazakâr - milliyetçi" çorbasına davet etme- seler, belki konuyu daha sağlıklı tartışmak müm- kün olurdu. Biz size ne olduğumuzu anlatırdık, siz de bize ne olduğumuzu söylerdiniz. Ama hastalık müzmindir veçağımızın hastalığı, herşeyi herşey- le karıştırmak üstüne kurulu postmodernizmdir. Vuracaksın kavramın beline! • •• Türkiye'nin başına gelenler ve gelecek olanlar konusunda iddialı ve gerçekten uyarıcı yazılarya- zan, bir zamanlar solcu olan ve en azından solun ekonomi eleştirisini bildiğine inandığım Serdar Turgut, Almanya'dan döndükten sonra, bir iki ya- zıyla ülkemizin kurtuluş reçetesini bulduğunu ilan etti. Sağı solu bu reçeteyi tartışmaya çağırdı. Cum- huriyet okurları için SerdarTurgut'un reçetesini kı- sacatekrarlamaktayararvar. özetle şöyîedir: "Mo- dern muhafazakâr - milliyetçi davranış, Türkiye'nin sorunlarına ve başka ülkelerle arasındaki ilişkile- rine bakarken ve daha da önemlisi bireysel yak- laşımında 'önce vatan' diyebilen, bunu kavgası- nın biryerinde kontrol kavramı olarak tutmayı ba- şaran insanlara uyacak bir yeni tavırdır." Serdar Turgut bu saptamasına, şu önemli değerlendir- meyi de kaçınılmaz olarak ekliyor: "önce vatan di- yen yaklaşım, Türkiye'de sağı ve solu birleştiren noktadır." • • • Bakınız kaç kavram birden salhaneye doğru ko- şaradım gidiyor. "Muhafazakâr" "modern muha- fazakâr"a dönüşüyor. Soru sormayacaksınız. "Ne- yi muhafaza ederek modern oluyorsunuz" soru- su abestir. Her şeyden önce vatanı muhafaza edi- yorsunuz. Ama "önce vatan" denildiğinde de Nâ- zım Hikmet'in "Nâzım Hikmet vatan hainliğine de- vam ediyor hâlâ" şiirini zinhar hatırlamayacaksı- nız. Hele sağ denildiği zaman emperyalistlerle iş- birliği yapanları, ABD'yi alkışlayanları, her şeyden önce sömürü ilişkilerinin devamını güvence altına almak isteyen ve bunun için IMF - Dünya Banka- sı - Dünya Ticaret örgütü üçlüsüne koşulsuz bo- yun eğen kompradorları kesinlikle ima bile etme- yeceksiniz. "Sağ" dediğiniz, sokaklara çıkan kız- gın delikanlılarla, başı türbanlı kızlar olsa gerektir. Vatan nasıl, ne zaman kurtulacak peki? Sağla sol birleştiği zaman. Sol dediğiniz de kesinlikle işçiler, memurlar, köy- lüler, aklı eren aydınlar değildir bu durumda. Sol, birtakım adamlar, politikacılar, AB'yi "emeğin Av- rupası" hayaliyle savunanlar, işçiyi çoktan terk et- miş, onu savunmanın başka maceraları gerektir- diğini, sistemle hesaplaşmayı aklına bile getirmek istemeyen sendikacılardır herhalde. * • • Gelin şu kavramları yerli yerine oturtalım. Tarih içinde görmekten, eskiyeni eskimeyenden ayır- maktan kaçınmayalım: "Milliyetçilik" kirli gömlektir, Faşizmin anasıdır. Batı'da milliyetçilik, "Nationalismus" kavramını, aklı başında hiçbir sosyal demokrata kabul ettire- mezsiniz. "Ulusal" olan, yutturulmaya çalışılan ve birtakım ciddi olgulardan destek alsa bile saldır- gan ideolojik içeriğinden soyunamayan "küresel"e karşı direnen gerçeği anlatır. "Yurtseverlik" ise, vatanı saldırıya, emperyalist emellere karşı koru- mayı, etnik, kültürel farklılıkları dışlamadan ırkçılı- ğı dışarda bırakan en genişi ifade eden o çok gü- zel kelimedir. "Peki "sağ" ne, "sağcı" kim? • •* "Sağ" muhafaza edilmesi gereken sömürü dü- zeni için elinden geleni yapmanın adıdır. Serdar Tur- gut'un sık sık dile getirdiği komplolarla kendini ifa- de eden emperyalist çıkarlarla ortaklıktır. İdeolo- jik olarak "hep böyle kal" şarkısıdır. Ideolojide ve politikada muhafazakârlıktır. "Sağcı" ise vatan gi- bi bir derdi olmayan, yalnızca kârgibi bir derdi olan- dır. Günümüzde sağ, küreselleşme politikalarına "tam, yarım, çeyrek" teslimiyetle ifade ediliyor. SerdarTurgut'la "önce vatan" konusunu konu- şabiliriz. Gerçekten de vatanımız tehlikede. Dört koldan saldırı var. Benim görüşüm, vatanı kurtar- manın yolu, emperyalistlerle işbirliğine şöyle ya da böyle yetenekli ve niyetli olanlarla mesafeyi aç- maktan geçiyor. Sağı türbanlı kızlarla, sinirli deli- kanlılarla tarif ederseniz, gerçek sağ bu arada kö- şeyi dönüyor. Tartışabilir, hatta anlaşabiliriz Serdar Turgut'la. Ama bunun bir koşulu var, sapı samana karış- tırmayacağız. e-posta: guray.ozC» cumhuriyet.com.tr Sanal Mahkeme Yarışması Eğitim Servisi - Yeditepe Üniversitesi 11-12 Şubat 2005 tarihlerindc gcrçekleşecek "Avrupa Hu- kuku Sanal Mahkeme Yanşması Bölgesel Final- leri"ne ev sahipliği yapacak. Çok sayıda AB ve ABD Hukuk Fakültesi takjmlannın yanşacağı yanşmaya, AB'nin çeşitli ülkelerinden hâkim- ler katılacak. Bu yılki yanşmada görev yapacak hâkimler şöyle: Eski EFTA Mahkemesi Başka- nı, halen Avrupa Komisyonu Rekabet Genel Müdürlüğü üyesi olan Prof. Dr. Sven Norberg, Adalet Divanı'ndan Dr. HubertMonet, Adalet Divam İlk Derece Mahkemesi'nden Dr. Martin Johansson, Letonya'daki European Institute'den Prof. Dr. Peter Gjortler, Londra'daki Brick Co- urt Chambers'ın ortaklanndan Dr. ErikPijnac- ker Hordijk ve ünlü Ingiliz Hukuk Bürosu Nor- ton Rose'un ortaklarından Dr. John Cooke. Mudanya'da polen ölçilmtl BURSA (AA) - Bursa'nın Mudanya ilçesinde, ha- vadaki polen mıktannı tespit etmek ve meteoro- lojik faktörlerle ilişkisini belirlemek amacıyla ölçümler yapılmaya başlandı. Mudanya Beledi- ye Başkanı Erol Demirtıisar, Uludağ Üniversi- tesi (UÜ) Mühendislik-Mimarhk Fakültesi Çev- re Mühendisliği Bölümü ile yürüttükleri proje kapsamında, ilçe havasının "hava kalitesi ölçüm cihazı"yla ölçüldüğünü belirtti. Mudanya'nın, havasının özellikle kalp ve astım hastalıklanna iyi geldiğini kaydeden Demirhisar, proje kapsa- mında, havadaki polenlerin günlük değişimleri- nin 3 yıl süreyle meteorolojik faktörlerle kıyas- lanacağını, hangi polenlerin ne yoğunlukta gö- rüleceğinin tespitinin yapılacağını söyledi. Ça- lışmalann 48 ay sürmesi planlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle