18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEFİNE-İ TERAKKİ TURHAN SELÇUK DÜRÜST TABİATLI İSTANBUL EFENDİSİ ABDÜLCANBAZ' IN HARİKULÂDE MACERALARI KISIM TLEKMILI BİRDEN ı3AicALiM Ş 5 Ü k M E CrÖZ /. pAT*Ti M i ZI <ÂMİ/ I>ı>KMS , Mehmet Faraç 'Son Gâvur' adlı yeni kitabmda, Urfa'da 58 yıl önce yaşanan Yahudi katliamma ışık tutuyor Yarmı asırhk faüi meçhulMehmet Faraç, yeni kitabı "Son Gâvur"da, "Peygamberler Diyarı" ve "Hoşgörünün Merkezi" olarak anılan Urfa'da 50 yıl arayla din değiştiren iki kişinin başından geçenleri birgazetecinin gözünden anlatıyor. Mezopotamya'nın zengin kültürelyapısı ve tarihininfon olarak kullanıldığı kitapta 7 Yahudınin katledilmesinin ardındaki sırperdesi aralanmaya çalışıhrken aynı zamanda misyonerlerin Güneydoğu 'dayüzyılı aşkın süredir devam eden faaliyetlerini de deşifre ediyor. GULŞAHDURAK Araştırmacı-yazar Mehmet Faraç, yeni kitabı "Son Gâvur"da, 58 yıl ön- ce aralarında hamile bir kadının da bu- lunduğu 7 kışilik bir Yahudi ailesinin katledilmesi dosyasını yeniden açıyor. ' Faraç, Yahudi arşivlerinde Müslüman- lar tarafından işlendiği iddia edilen katlianun gerçek faillenni ararken, böl- gede yüzyıllardır çalışmalarını sürdü- ren misyonerlerin faaliyetlerini de göz- ler önüne seriyor. Hizbullah, El Kaide, töre ciııayetleri ve GAP üzerine yazdığı kitaplarla ta- nınan gazetemiz Yurt Haberlerı Şefi Mehmet Faraç, bir belgesel öykü olan "KötülerMahaHesi"nm ardından bel- gesel bir romana imza attı. Faraç, Gü- nizı Yayıncılık'tan piyasaya çıkan ye- •• ni kitabı "Son Gâvur"da, "Peygam- berler DiyarT ve "Hoşgörünün Mer- kezi" olarak anılan Urfa'da 50 yıl aray- la din değiştiren iki kişinm başından geçenleri bir gazetecinin gözünden an- latıyor. Tamamen gerçek yaşamdan uyarla- nan kitap, CumhuriyetGazetesi'nden bir yazann, Hizbullah terörünün kor- ku saldığı dönemde, Urfa'da imam ha- tip mezunu bir gencin Hıristiyanlığı seç- mesinin ardından saldınya uğradığı ihbannı almasıyla başlıyor. Gazeteci, öldürüleceği korkusuyla evinden çı- kamayan ve yakınlan tarafından "gâ- vur" denılerek dışlanan Halit'e ulaşı- yor, nüfus kâğıdına "Hıristiyan" yaz- dırabilme cesaretinı ve gerekçelerini sorguluyor. Gazeteci, din değiştiren Urfalı gencin öyküsünü araştırırken okuru, misyonerlerin cirit attığı Urfa sokaklarındakı kovalamaca ve saldırı- lara götürüyor, korkuya ve endişeye ortak ediyor. çakerl Mahallesl katliamı Son Gâvur'un konusu yalnızca Ha- lit'le sınırlı kalmıyor. Kitabın kahraman- larından olan gazeteci, Halit'in dra- mını araştınrken 58 yıl önce Yahudi bir gencin Müslüman olmasıyla başlayan ve halen aydınlatılmayan korkunç bir katliama da mercek tutuyor. Kitabın ıkinci bölümü Yahudılerin yaşadığı Çakeri Mahallesi'nde oturan Şorkaya ailesinden Haymun'un Müslümanlı- ğı seçerek adını Ahmet Kemal olarak değiştirmcsinin öyküsüyle başlıyor. CIz perdesi aralanıyor 31 Ocak 1947'de Semha (65), lshak (42), hamile olan Mazel (40), Yakup (17), Yusuf (15), Ister (8) ve Raşel (6) adlı Museviler kimliği belırsiz kişıler- DİN DECİŞTİRDİ, AİLESİ KATLEDİLDİ Ahmet Kemal Esmeray (sağda), 58 yıl önce Müslüman olmanın bedelini tüm ailesinin katledilmesiyle ödedi. Asü adı Haymun'du, 4 yıl önce öldüğünde mezarına Hacı Kemal diye yazıldı. Urfa'mn Bıçakçı Pazarf ndaki dükkânını oğlu İsmail (vanında) işletiyor. 'AHMET'İN TARİKATA GİRMESİ NEDEN OLDU' Abdullah Türkmenoğlu (üstte), Ahmet Kemal'in yaşayanson arkadaşlanndanbiri "AhmetKemal'in tarikata girmesi yüzünden katliam yapıldı"diyor. Kitabın yazan Mehmet Faraç daha önceki eserlerinde olduğu gibi olayları anlanrken belgelere dayanıyor, Mezopotamya'nın zengin kültürel yapısını ve tarihini fon olarak kullanıyor. KATLİAMIN YAPILDICI EV: 7kişmkYahudiaUesiUrfa'mnKendirciMahallesrndeki bu evde uykudayken katledildi. Yahudiler katliamm ardından mahalleyi terk ederek Mersin, İstanbul ve İsrail'e göç etti. Ev zaman zaman Museviler tarafindan ziyaret ediliyor. ce uykularında, bıçaklarla vahşice kat- lediliyor. Aradan 58 yıl geçmesine kar- şın bölgede halen korkuyla anılan kat- liamdan sorumlu olarak kentın önde ge- len Yahudi esnafının gözaltına alın- ması, uluslararası arenada büyük yan- kı uyandırıyor. 10'ar yıl hapisle cezalandınlan iki Musevınin bir süre sonra salıverilme- sı Yahudi lobisınin baskılarını günde- me getıriyor. Yahudi arşıvleri cinaye- tin sorumlusu olarak Müslümanlan gösterirken, gazeteci, dava dosyasına, tanık ifadelerine, ola yı anımsayan Urfalılara, gazete ar- şivlerine ulaşmaya çalışıyor. Belgeler olaylailgılihiçbirMüslümanın gözal- tına alınmadığını ortaya koyarken, kı- tap, katliamın failleri konusunda kara- n okuyucuya bırakıyor. Bir dedektif gibi çalışan gazeteci, 58 yıl önce gerçekleşen ve giz perde- sine bürünen katliamın izini sürmek için Musevilerin terk ettiği mahallede, ge- cekondulann altında kalan sınagog ka- lıntılannda, gizli Yahudilerin banndı- ğı hanlarda dolaşırken, inanç turizmi bahanesiyle kente yerleşen ABD ve lngiliz din adamlannın faaliyetleriyle karşılaşıyor, bunlann karmaşık ve gi- zemli ilişkilerini deşifre ediyor. Yörede yaklaşık 60 kişilik bir Hıris- tiyan cemaatinin oluştuğu yolunda ipuçlanna ulaşan gazeteci, Yahudi kat- liamının ardından göç etmek zorunda kalan Musevilerin torunlannm, 50 yıl sonra sermayeleri sayesinde GAP'ın ve- rimli hale getirdiği Mezopotamya'ya geri dönüşünü de gözler önüne seriyor. Urfa fonunda kitap... Kitabın yazan Mehmet Faraç ise da- ha önceki eserlerinde olduğu gibi olay- ları anlatırken belgelere dayanıyor, Mezopotamya'nın zengin kültürel yapısını ve tarihini fon olarak kul- lanıyor. Kıtabında Urfa'mn otantık sokaklanna, gızemli hanlanna adeta bir kamera tutan Faraç, kentin 1940'lar- daki sosyal yaşamını da şiir tadında sunuyor. Bu katliam ve saldın öyküleri arasında Urfa'mn daracık sokaklann- da buluşan, ancak aynlmak zorunda kalan sevdalılann öyküsünü de ihnıal etmeyen Faraç, arka planda aynı tarih- lerde İsrail Devletı'mn kuruluş çalış- malanna, Türkiye'deki siyasi ortamı, Marshall yardımına, Urfa'yı kasıp kavuran veba salgınına vurgu yapıyor. Faraç, 4 yıllık bir çalışmanın ürünü olan ve zaman zaman polisiye gerılım tadı veren kitabın son bölümünde "Son Gâvur kim" sorusunun yanıtı için Ur- fa çarşılarını mesken tutan misyoner- lere dikkat çekiyor. OK.S SONUÇLARI OK.ULLARA GlRlŞTE BAZ ALINACAK LGS'de yeni dönem başladı İZMİR(Cumhuriyet Ege Bürosu) - Milli Eğıtim Bakanlığı Liselere Giriş Sınavı'nda (LGS) köklü değişıklıkler yaptı. Adı Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) olarak değiştirilen smavın sonuçlan, özel okullar ve askerı okııllar dışındaki tüm okullara girişte baz alınacak. Sınava gırecek öğrencilerin tüm işlemlerini internet üzerınden yapması kararlaştırılırken tercihler de alınacak puanlara göre belirlenecek. Başvıı- rıılan dün başlayan OKS ıle ilgıli bilgı veren Test Uygulama Değerlendirme ve Eği- tım Merkezi Genel Müdürü Isa Aykanal, "Devlet parasız ve yanuuk sınavı, fen, Ana- dolu, Anadolu meslek, meslek ve teknik liselere giriş, polis koleji, nıaliye meslek, sağ- lık meslek gibi bazı bakanlıklaruı sınavları artık OKS'de toplandı. Özel okul ve aske- ı i okul sınavları ise bu smavın kapsanıı dısjnda (utuldıı. Yani liseye girişte tüm okıılla- rın sınavlanna katılmak isteyen öğrenciler sadece üç sınava girecek" diye konuştu. Başvııruların 11 Şubat'a kadar süreceğını belirten Aykanat, "14-28Şııbat laıihkri arasında ise olası hatalar düzeltilecek. Sınav ise 12 Haziran'da yapılacak" dedi. ÖĞRENCİLER, VELİLER VE ÖĞRETMENLER TARTIŞTI Nasıl bir eğitim istiyoruz? Eğitfnı Servisi - tstek Vakfı Özel Uluğbey Okullan'nda düzenlenen panelde, "Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz? Nasıl Bir Öğrenci tstiyoruz? Nasıl Bir Öğretmen tstiyoruz? Na- sıl Anne-Babalar İstiyoruz" sorularına yanıt arandı.Panele konuşmacı olarak okulun velileri, öğretmenleri, öğrencileri ve yöneticilerı katıldı. Öğrenciler, ders programının çok ezbercı olduğunu, düşünmeye ve düşündürmeye yönelık eğitim anlayışının yerleştirilmesinı istediler. Öğrenciler, anne-babalardan beklentilerinı sıralarken özellıkle baskıcı anne-baba tutumunun eğitımde yerı olmadığını, an- ne-babaların nottan çok öğrenmeye önem vermeleri gerektığıni ıfade ettıler.Veli- ler ise eğitim sisteminin çok ıyi yapılandırılması gerektiğını, bunun da okulönce- si ve ilköğretim sırasında oyuna ve "yaparak, yaşayarak öğrenme"ye dayalı te- mel kavramların ka/andırılmasıyla başlaması gerektığıni vurguladılar. Istek Özel Uluğbey Okulları Müdürü M. lurgut Şahin, eğitımın üç ayağının yan yana getirilip sıkıntıların ve isteklerın paylaşılmasmı sağladıklannı söyledı. DUZYAZI ORHAN BtRGİT Anarşinin Kol Gezditji Ülke Gazetelerde yer alan polisiye olayların sayısın- daki baş döndürücü artış, acaba devleti yönetme sorumluluğunu üstlenenleri düşündürmüyor mu? Yol kesmeler, adam öldürme olayları, gasp, ta- ciz... Özetle aklınıza ne gelirse hepsi ulusal bası- nımızın genellikle üçüncü sayfalarına sığdırabildi- ği kadarıyla hersabah ardı ardınaasaplarımızın ge- rilmesine neden oluyor. HaftasonundaTrabzon'dadeğerlibirbilimada- mımızın "yanlışlıkla" öldürülmesiyle sonuçlanan olay, insan yaşamının ne kadar ucuzlamış olduğu- nun hem en somut hem de son örneği. Tanıyan- lar Prof. Dr. Saadettin Güner'in, çevresinde çok sevilen ve sayılan bir kişi olduğunu söylemekle yetinmiyorlar. Düşmanı olmadığını da vurguluyor- lar. Zaten olayın soruşturması, öğretım üyesinin bir tesadüf sonucu öldürülmüş olduğu savını güçlen- diriyor. Ama öte taraftan da Türkiye'de insan ha- yatının ne kadar ucuzladığını da... Trabzon gibi dış turızme de açık bir büyük kent merkezinde bir ai- le babası, eşi ve iki çocuğuyla özel otomobilinin içinde çapraz ateşle karşılaşabiliyor. Arka koltuk- taki eşi, başında bere olan iki saldırgandan birisi- nin olay yerinden ayrılmadan otomobile yaklaşa- rak atış isabetini bir kez daha görmek istediğıne ve o sırada elindeki silahı Güner'in başına doğru tekrar boşalttığına tanık oluyor. Yanlışlık olmuş. Bir daha... Tam bir gün sonra kentin aynı yöresinde ve ay- nı caddede bir ikinci saldırı olayı daha. Bu kez yi- ne bir otomobile saldırı ve direksiyondaki erkeğe infaz. Çocukları da yaralamak. Trabzon'un güven- lığinden sorumlu en üst düzeydeki görevliden şe- caat arz eden açıklama. Kimya Fakültesi öğretim Üyesi'ni yanlışlıkla öldürenler, bir gün sonra asıl he- deflerine ulaşmışlarmış! Cumhuriyetin güvenlik güçleri bir zamanlar gö- revlerinin başında vatandaşın can ve malı için cay- dırıcı olduklarını hem bilir hem de bilmeyenlere öğretirlerdi. Bu yüzden de özellikle eşkıyanın kol gezdiği o imparatorluk dönemiyle cumhuriyet ara- sındaki farkı anlatmak için gece yarısı başına altın tepsi koyarak sokağa çıkılabilen bir ülkeden söz edilirdi. Ya bugün? 2005 yılına Istanbul'un Istiklal Caddesi'nde nasıl bir taciz olayıyla girildiğini hâlâ öğrenemeyenlervarsa, onları Hırvatistan'agönde- rerek ülkemızı bir turizm cenneti sanma gafletin- de bulunan iki genç kızdan özürdilemelerini sağ- lamalıyız. Ben bu yazıyı tamamlarken haber ajans- larının "güvenlik" sayfalarına /zm/r'den yepyeni bir mafya olayı düştü. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı'na bir akaryakıt ihalesine katılmak amacıyla gelen 2 va- tandaşımıza 10 kişilik bir grup taşlı, sopalı saldı- rıyla gözdağı vermiş. Yaralılar hastanede tedavı al- tınaalınmış. Saldırganların ne gece ne gündüz dinlediği bir ülke olduk. Toplum tüm değer yargılarını bir bir yi- tirmekle kalmıyor, sokakta dolaşmanın, bir iş için kamuya ait bir kapının eşiğini bile atlamak için sa- dece yaradana sığınmak zorunda olduğunu da biliyor. Aramızdan herhangi birisi, böyle bir olayla karşılaştığı zaman ceza yasasındaki tüm hakaret maddelerini sıraladığı için karakola götürülmüş ol- sa, kendisini kurtarmak için bin dereden su geti- ren tevilli ifadeler verse... Sorguyu yöneten komiserin yanıtı o ünlü fıkra- daki gibi mi olacak?.. Faks: 0 212 677 08 21 obirgitf» e-kolay.net ŞÎLIÎLE KIYASLANDI Ata'nın harfdevrimi The Guardian 'da LONDRA (ANKA) - Şili 'de ıktidann, Ingilizce öğ- retimini eğitim sistemine yerleştirme adımla- rının, tüm dünyada sadece Atatürk'ün harf devrimiyle kıyaslanabileceği yorumu yapıldı. lngılız The Guardian gazetesi, başyazısında Şi- li'de Ingilizcenin eğitim sistemine yerleştiril- mesı uygulamasını değerlendirdi. Şili yöne- tıminin, 15 milyon vatandaşına, "eğitim siste- mine İngilizce öğretim tohumu atarak" lngi- lızce öğretmeyi amaçladığı kaydedilen yazı- da, İngilizce eğıtime ağırlık veren şirketlere vergı kolaylıkları sağlanacağı da belirtıldi. Amacın, ülkeyi "çift dilli" hale getirmek ol- duğuna dikkat çekilirken, Şili Eğitim Baka- nı'nın, "İngilizce konuşamazsan, satamazsuı veöğrenemezsin" fiknnı savunduğu kaydedil- di. Şilı'mn uygulamasmuı benzersi/ olduğu öne sürülen yazıda, "Daha önceden koloni bağla- n olmadan ikinci bir dile uyum sağlayan baş- ka ülkeyi düşünmek çok zor" yorumu dikkat çektı. Yazıda, Şüi'nın uygulamasına ılışkin olarak "Belki sadece Kemal Atatürk'ün, Arap yazısından ayrılarak Roma harflcrine yönel- mesiyle Türkiye'nin dilini nıodemleştinucsi kapsamında kıyaslanabilir" ifadesi kullaml- dı. Yazıda, Şili'nin sosyalıst hükümetinın İn- gilizceyi teşvik etmesinin, ABD'nin giıcüne teslim olmak anlamına gelip gelmediği konu- sunda kaygılar bulunduğu da ifade edildi. Cumhuriyet kitap kulübü" MERlÇ VELİDEDEOĞLU LAİKLİKTEN ŞERİATA MI? Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 (34334) Cağaloglu-lstanbulTel:(0212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle