Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11OCAK2005SALI
14 KÜLTÜR kultur(a)cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Sanat'ta 'Hiçbir Şey3
Ekin Sanat Merkezi'nde Ankara
EkinTiyatrosuyapımı olan 'Hiçbir
Şey'i izledim. Raşit Çelikezer'in
yazıp yönettiği, başrolleri Devlet
Tiyatrosu sanatçılan Hakan Çimen-
ser ile Sabri Özmener'in oynadığı
yeni bir oyun.
Salon tıkhm tıklım dolu. Meğer
Elektrik Mühendisleri Odası'na
toplu satış yapılmış. Bir EMO yet-
kilisinın sahneye çıkarak yaptığı
açıklama üzücü. Ekin Sanat Mer-
kezi'nin kira borcu ödenemiyor.
Çünkü etkinliklere yeterince seyir-
ci katılmıyor. Buna karşılık birçok
sivil toplum örgütü kültür etkinlik-
lerini Ekin Sanat Merkezi'nde ger-
çekleştiriyor. (Örgütlerin 'destek
büdirisi'23 Aralık'taCumhuriyet'tc
de yayımlandı.) Ancak, seyircide ar-
tış olmazsa, kapanma tehlikesi çı-
kıyor ortaya. Bu kötü sonu engel-
leyici bir önlem olarak salondaki
koltuklar bağış karşılığında satışa
çıkarılmış.
Dört yıl önce, Kızılay, Menekşe
Sokak'taki eski 'Menekşe Sinema-
sı'nın başkentin tiyatro tarihi için-
deki önemli yerini anlatmıştım bu
sütunlarda; kuruluşundan bu yana
sürekli bir turne topluluğu olan An-
kara Ekin Tiyatrosu'nunbusalonu
yenileyip bir sanat merkezi yap-
mak için kolları sıvadığını, ancak
sponsor desteğine gereksinmesi ol-
duğunu...
Gerçekten de birkaç ay sonra des-
tek sağlanmış, özellikle Kültür Ba-
kanlığı'nın katkısıyla Ekin Sanat
Merkezi yaşama geçirilmişti. Ay-
dınlık bir giriş ve gişe bölmesinden
sonra sevimli bir 'cafe'/fuaye orta-
mına ulaşıyordunuz. Balkon ve sa-
londan oluşan tiyatro uzamına gi-
rerken de bir sergi alanı çıkıyordu
karşınıza. Yahn ama şık bir mo-
dernduruş! Sevinmiştik...
Dört yılda on yapım
Aradan geçen dört yıl içinde 10
dolayında yeni tiyatro yapımı su-
nuldu bu salonda. Ekin Tiyatro Mer-
kezi ayrıca Ankara Uluslararası Ti-
yatro Festivali'ne katılan topluluk-
lara, bir dolu sergiye ve sanat etkin-
liğine ev sahipliği yaptı. Ankaralı es-
ıkara Devlet Tiyatrosu'nun sahne sayısının çokluğu, oyun bolluğu ve ucuz
bedelli giriş biletleri, başkentteki özel toplulukların seyirci bulmasını zorlaştırıyor.
Ekin Sanat Merkezi bu nedenle kirasını düzenli ödeyemiyor. Oysa Raşit
Çelikezer'in yazıp yönettiği 'Hiçbir Şey', îstanbul turnesinde de olumlu puan alan,
Ekin Sanat Merkezi'nin yüzünü ağartan düzeyli bir çalışma.
ki/yeni, bir tiyatroya bağlı olan/ol-
mayan birçok sanatçı yapımlarda
görev aldı. Ancak, öyle anlaşılıyor
ki, Ankara Ekin Tiyatrosu'nun 'mih-
netli' Anadolu turneleri kentteki 'de-
ğirmeni döndürme' amacıyla yo-
ğunlukla sürmüş. Seyircinin ayağı,
kentin en kolay ulaşılabilir yerinde-
ki bu sevimli uzama bir türlü alışa-
mamış.
Ekin Sanat Merkezi, tüm olanak-
sızhklara karşın iyi korunan ve te-
miz tutulan bir uzam olarak yaşamı-
nı sürdürmekte. Çankaya Belediye
Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryıl-
maz'ın, yaşanan soruna duyarlılık-
la eğilmesi ve destek vermeye istek-
li görünmesi bir umut ışığı yakıyor.
Işığı çoğaltmanın tek yolu ise daha
çok sponsor ve sürekli seyirci...
Raşit çellkezer'den
Hiçbir Şey'
Ekin Sanat Merkezi ile seyirci ara-
sındaki uzaklık 'Hiçbir Şey' oyunuy-
la kapatılabilirbelki. Televizyon yö-
netmeni olarak ('Çocuklar Duyma-
sın', 'Çocuklar Ne Olacak') ünlenen
Raşit Çelikezer aynı zamanda sena-
rist ve oyun yazarı. Geçen yıl Anka-
ra Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen
'Kuşluk Vakti'nden sonra 'Hiçbir
Şey' de Ankara Ekin Tiyatrosu'nda
'dünyaprömiyeri' yaptı. Yazann bir
başka oyunu olan 'Otopark Cina-
yetleri' ise tstanbul Devlet Tiyatro-
su tarafından sahneleniyor. Raşit Çe-
likezer, tiyatro yazan olarak hızlı bir
başlangıç yapmış durumda.
Çelikezer, oyun yazarhğını farklı
türsel yaklaşımlarla sürdürüyor.
Oyunlan için belirlediği içeriğe denk
düşecek 'biçim'i arıyor. 'HiçbirŞey'
oyununda da, klasik bulvar komedi-
sini anımsatan bir kurgu doğrultusun-
da 'yeni dünya diizeni' anlayışını
eleştiriyor.
Nedir bu 'yeni dünya diizeni' an-
layışı? Yaşam ülküsünü kapitalist
sistemin dayattığı modellere göre
kurnıak; bir başka deyişle, parayla
alınabilecek en çok 'şey'e sahip ola-
bilmek için hızlıca ve kolay tarafın-
dan para edinmeyi hedeflemek; pa-
raya ulaşmayı sağlayacak her yolu
'geçerli' saymak; kurnazlık ve baş-
kalannı atlatma yeteneğini üsrün er-
demlersanmak...
'Hiçbir Şey', hiçbir değer üretme-
den 'para ile para kazanma' yoluna
başkoymuş iki genç 'sözde' işadamı-
nın yaşadığı 'gülünçlü' serüveni an-
latırken 'kıssa'dan 'hisse' çıkarmayı
amaçlayan bir oyun. Kişiliklen ve ya-
şama alışkanhklan farklı görünse de
'kazanç' anlayışları aynı olan iki es-
ki arkadaşın karşısına çıkan, kimliği
-ilk başta- belirsiz bir genç kadının
oluşturduğu 'dolantı' doğrulrusunda
ilerlıyor. 'Serinı' bölümünün gerek-
sizce uzatılmış olması nedeniyle ilk
bölümü oldukça du^ağan bir yapıda
olan oyunun bir sorunu da diyalogla-
nn daha keskin esprilerle donatılmış
olmayışı. Dahası, 'sürprizli' 'son'un
seyirci tarafından kolaycatahmin edi-
lebılişı... Yine de keyifle izleniyor.
Çünkü yazar Çelikezer'in eksik bı-
raktıklarını yönetmen Çelikezer ta-
mamlamış. Ziya Aygüney ve Ayşen
Gürevin K.'nın gerçekçı sahne tasa-
nmı, Osman Koçak'ın ışık tasarımı-
nın da desteğiyle yapımı 'düzeyli' kıl-
mada önemli bir işlev taşıyor. Çelike-
zer'in, iki 'işbilir'(!) işadamını oyna-
yan Hakan Çimenser ve Sabri Öz-
mener ile yaptığı incelıkli çalışma ise
tam verim sağlıyor. Devlet Tiyatrola-
n'nda onlarca yapımda izlediğimiz
bu iki sanatçı, son yıllardaki oyunla-
n arasında birinci sırayi alacak birer
yorum sunuyorlar.
Yapımın en büyük sürprizi profes-
yonel sahneye bu oyunla adım atan 'ye-
ni mezun'DenizKeyf inbaşansi. Keyf,
sağlam bir oyuncu kişiliği sergiliyor.
Kimseye öykünmeden, dahası, okul-
lu sanatçılann bile 'taklitçisi' olmaya
başladığı 'televizyon dizisitipikadın
koınikligi' tuzağına düşmeden, yalnız-
ca rolünün gerektirdiğini oynarken
doğal bir sahne üstü çekiciliğine sa-
hip olduğunu da gösteriyor. 'Hiçbir
Şey' Ankara Ekin Tiyatrosu'nun yü-
zünü ağartan bir yapım. Topluluk ay-
nca daha önce sahnelenmiş oyunla-
nnı da sürdürüyor. Hafta sonlannda
çocuk tiyatrosu da var.
Ünlü yazar Müze Evi'nde anıldı
Cıuııah, IMa'da yaşıyor
Necati Cıımalı için düzenlenen panele gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu'da katıldı.
HİCRANÖZDAMAR
İZMİR- "Diyelim bir ınasa var önüm-
de / Elinıde bardak / Oturmuş İçiyorum
/ Bardak mı Urla nıı tuttuğum" dizele-
rinin sahibı, Türk yazın dünyasının te-
mel taşlarından yazar, şair Necati Cuma-
lı, ölümünün dördüncü yılında Urla'da-
ki müze evinde düzenlenen törenle anıl-
dı.
"4. Cıımalı Buluşması" başlığı altın-
da ve "Cumalı Urla'da Yaşıyor" sloga-
nıyla gerçekleştirilen etkinlikte, Cuma-
lı'nın şiirleri ve yazın yaşamından ke-
sitler sunuldu. Urla Belediye Başkanı
Selçuk Karaosmanoğlu, Cıımalı buluş-
nialanndayeni dostluklann kurulduğuna
dikkat çekerek, "Urlamızdan ülkemize,
ülkemizden dünyaya bir mesaj vollanı-
yor. Cumah'nın esin kaynağı güzel ilçe-
mize, Cumah'nın yapıtlarında ölümsüz-
leşen Urla halkına hiznıet vermek bana
onur veriyor. Bi/im arzumuz, Cuma-
h'nın yaşadığıevi, edebiyat dünyasının tar-
tışmalarının, panellerinin gerçekleştiril-
diği bir mekân haline getirmek" dedi.
çağdaş yazınımızın
öncülerindendi
Avukat İskenderÖzturanh, Cumah'nın,
çağdaş Türk edebıyatının öncülerinden
olduğunu belirterek onun sade anlatış bi-
çimiyle edebiyat dünyasına örnek olduğu-
nu bildirdi. Gazetemiz yazarı şair Ataol Beh-
ramoğlu, uluslarınkültürel değerlerine sa-
hip çıktığı oranda yaşama hakkı bulaca-
ğına dcğinerek, "Türkiye'nin AB'ye girip
giremeyeceğini tartışanlara ülkemizde sa-
natçılara duyulan saygının gösterilmesi ge-
rekir. Bi/inı ülkemizde saııalçılara özel bir
ilgi var. Necati Cumah da üstün bir yete-
nekti. Urla'yı kutlamak gerekir. Ona sahip
olduklan ve sahip çıklıkları için" diye ko-
nuştu.
Kardeşi Aydın Cumalı da, Urla'daki ev-
de birçok ortak anıları paylaştıklannı be-
lirterek, "Biz 6 kardeştik. Abimle aramda
18yaşfarkvardı.Beraber 'Sen Değiştin',
'Mine' oyununu oynardık. Abinı yazarlı-
ğa babamızın anlattıklanyla başladığmı
söylerdi" dedi.
Anma töreninde Mustafa Kemal Çetin
tarafından yaptırılan Atatürk büstünün
ve İbrahim Dilsiz, Aynur Ogan, Gülay
Dağlar, Emel Başkaya'dan oluşan Armo-
ni Resim Sanat Grubu'nun resim sergi-
sinin açılışı gerçekleştirildi.
Etkinlikler kapsamında ayrıca Urit Ses
Salonu'nda Urla Belediye Başkanı Sel-
çuk Karaosmanoğlu, Macit Sefiloğlu,
Sancar Maruflu, Güngör Gençay, İsken-
der Özturanlı, Ataol Behramoğlu, Zeki
Büyüktanır, Bülent Habora vc Dinçer
Sezgin'in katıldığı Necati Cumalı pane-
li yapıldı.
İKÎ YENÎ OYUN: BÖYLE BİR AŞK MASALI - UZUN DONLU KÎŞOT
Beyoğhı'ndatiyatrokeyfi
SEVGİSANLI
Kızım Ayşe Domeniconi,
Berlin'den gelir de tiyatrola-
ra uğramaz mı yolumuz? Gü-
zel bir gösteriyi paylaşınca
ikiye katlanmaz mı sevinci-
miz? Bu kez Can Galerisi'nde
resimleri sergileniyordu. Gü-
zergâhımız Beyoğlu ağırlık-
lı oldu.
Seçeneklerimizdenbiri da-
ha önce tanımadığımız gen-
cecik birtopluluktu. Yenilik-
ten, serüvene atılanlardan, se-
rüvene atılmaktan yanaydık.
Tiyatro Boyalı Kuş'un yuva-
sı oldu ilk durağımız. 'Böyle
Bir AşkMasah' Ferhat'ın hiç
görünmediği, Şirin'in de ağır
bir yük altında ezilirken Fer-
hat'tan daha az acı çekmedi-
ğini gözler önüne seren bir
masal. Ferhat, Şirin uğruna
nasıl dağları delmekten yılma-
mıştır, biliriz. Bir yoruma gö-
re, susuzluktan kıvranan bir
halkı suya kavuşturmak ama-
cı, sevgilıye kavuşma tutku-
sunun üstüne çıkar. Ya Şi-
rin'in bekleyişi, ateşten daha
şiddetli olan o bekleyiş? Yıl-
lar yılı, eli kolu bağlı, erke-
ğinin yolunu bekleyen kadın-
ların ortak çilesi.
Bazı oyuncularyazarhğı da
başkalarına bırakmıyorlar.
Yetenekleri varsa iyi de edi-
yorlar. Zeynep Kaçar'ın met-
ni içten, sade, her türlü kalıp-
laşmadan ve bayağılıktan
uzak. Duygu Erdoğan'la bir-
likte çeşitli kahramanları can-
landırıyorlar. Her ikisinin de
oyunculukları düzeyli, gus-
tolu, kısacası ince bir zevki be-
lirtiyor.
JaleKarabekir'in dramatur-
gisi, Burçak Karaboğa'nın
teknik, Bahar Aykaç'ın gör-
sel, Murat Kılıç'ın ışık tasa-
rımlan, BerkSarubay'ın ko-
reografisi donanımlı ve dram
• Tiyatro Boyalı Kuş'un sahnelediği 'Böyle
Bir Aşk Masalı' Ferhat'ın hiç görünmediği,
Şirin'in de ağır bir yük altmda ezilirken Fer-
hat'tan daha az acı çekmediğini gözler önüne
seren bir masal. 'Uzun Donlu Kişot'ise, Fer-
han Şensoy mizah gücünün, yaratıcılığınm
pınl pınl örneklerinden biri.
sanatına heyecanla, özveriy-
le sarılan gençlcr karşısında
olduğumuzu kanıtlıyor.
Uzun Donlu Klşot
En etkileyici oyun yazar-
ları, eli kalem tutan oyuncu-
lar arasından çıkar. Kalemin-
den kan damlayan silahşorla-
rımızın başında da Ferhan
Şensoy gelir. 'Uzun Donlu Ki-
şot'la devlere meydan oku-
mak her babayiğidın harcı
değildir. La Mança'nın en
bilge delisi Dulsinea'sını ara-
mak için Trabzon'a kadar
uzanır mı, uzanır! Karade-
niz'ın kıyıcığında bir başkal-
dırı, bir kıyam başlatır mı,
başlatır! tpince, upuzun, soy-
lu Kişot'un yanına yıısyııvar-
lak, tostoparlak köylü Sanço
yakışır mı, yakışır! Ferhan
Şensoy ile RasimÖztekin bu
ölümsüz ikiliyi can evimize
konuk ediyorlar.
Zamanların, mekânların,
yol haritalarının, tatlı bir es-
rikliğe yol açacak bir hızla
değişmesindc bu müthiş iki-
liyi canla başla destekleyen
kadroyu unutmayalım. Nec-
mi Yapıcı, Ali Çatalbaş, Öz-
kan Aksu, Parkan Özturan,
Hakan Bilgin, Erkan Üçün-
cü, Elif Durdu, Ece Erdoğuş,
EbruSoyuerden, 'Ortaoyun-
cular' adını onurla taşıyor-
lar.
'Uzun Donlu Kişot', Fer-
han Şensoy mızah gücünün,
yaratıcılığınm pınl pırıl örnek-
lerinden bıri. Oyunun seyir-
ciden gördüğü sıcak ilgi öz-
gün bir göstcrimin, gerçek
bir çabanın en zor koşullar-
da bile karşıhksız kalmaya-
cağını gösteriyor.
YAZIODASI
SELtM İLERİ
İstanbul'un Sesleri
Tanpınar, Beş Şehir'de Istanbul'u önce ses-
ten hatırlar. Bu ses, ihtiyar bir kadının sesidir
ama, su çağrışımlarıyla çıkagelir. İhtiyar kadın,
İstanbul'un sularını sayıklamaktadır:
"Çırçır, Karakulak, Şifa Suyu, Hünkâr Suyu,
Taşdelen, Sırmakeş..."
Tanpınar, kadının "bir pınar perisi" olduğu-
na hâlâ inanmaktadır. Böylece Istanbul'a pınar
perisinin kılavuzluğunda yol alınır.
Halide Edib Adıvar'ın çok sevdiğim bir hi-
kâyesi vardır: "KubbedeKalan Hoş Sada". Za-
man zaman anmadan edemem: Biroperaya-
rışması için, bu hikâyede de sesler belirir. İs-
tanbul'un sesleri.
Sesler, Halide Edib'in anımsadığı seslerdir. Ço-
cukluğundan, gençliğinden başlayarak, "Kub-
bede Kalan Hoş Sada "nın yazıldıgı günlere ka-
dar gelirler.
Sesleri, Ateşten Gömlek romancısının öteki
eserlehnde de elinizle koymuşçasına bulabilir-
siniz. Sanki yine Mor Salkımlı Ev konuşmakta-
dır. Sanki yine Sinekli Bakkal...
Istanbul'da doğup büyüyenler, şehri hep ses-
leriyle anıyorlar. İstanbul'un, hiç değilse, belir-
li bir dönem için sadece 'ses şehri' olduğuna
inanacağım geliyor.
Samiha Ayverdi, îstanbul Geceleri'nde, "evin
ihtiyarı"na, "Kızım, ikindiolmuş, yoğurtçularçık-
tı; kalk, akşam kömürünü dök!" dedirtiyor. Son-
ra da:
"Sade yoğurtçulann günlük melodisinden
değil, bu saatlerde sokaklara dökülen turşu-
cuların, muhallebici, aşureci, tahin pekmezci-
lerin seslerinden de akşamın geldiğini anlamak
mümkündür."
Yoğurtçuya elbette yetiştim. Gerçekten ak-
şam zamanının habercisiydi. Dakikası dakika-
sına. Saatinizi ona güvenip ayarlayabilirdiniz.
Ziya Osman Saba'nın şiirindeki "kaymak yo-
ğurtçu" da öyledir.
Şehrin ortak duygusu gibi, bu yoğurtçular, ede-
biyatımızda hep akşam duyuşlarıyla görün-
müşler. Belki kaymak yoğurt satıyorlar, belki ak-
şam kederi.
Kerime Nadir'in Samanyolu, onları durgun,
kıpırtısız yaz sonu akşamında işitir. Sesleri uzak-
tan gelmektedir. Satıcının sesine çıngırağınki eş-
lik eder.
Muhallebiciyi, aşureciyi, tahin pekmezciyi îs-
tanbul sokaklarında görmedim. Satıcıların ses-
lerini bilmem.
Turşucular okul kapısındaydı, Cihangir'deki
ilkokulumdan, Firuzağa llkokulu'na geçince,
onun kapısında. Herhalde turşularını övüp du-
ruyorlardı. Gelgelelim, o, renk renk, istif istif, ka-
vanoz güzeli turşulara bakmaktan bu sesleri,
bu turşu sözcüklerini ayırt edememişim...
Yalnız satıcı sesleri mi? İstanbul'un galiba
bütünüyle kendine özgü doğa sesleri de var-
dı.
Beni en çok etkileyen, yağmurun sesiydi. O
kadar ki, nice zamanlar, Yağmur Sesi ya da
Yağmurun Sesi adını taşıyan bir roman, öykü
yazmayı düşlemişimdir.
Yağmurun sesi daima gecededir ve belki de,
doğrudan doğruya gecenin kendisidir. Damla-
ra, saçaklara tıpır tıpır vurur. Çok geçmeden,
yağmur borularından hüngürtülerle boşana-
caktır.
öyleyken, daima Tevfik Fikret'in içli dizele-
ri:
"Sokaklarda seyl-âbeler ağlaşır,
Ufukyaklaşır.. yaklaşır.. yaklaşır".
Sonra denizin sesi: Yaz fırtınası patlamaya-
görsün, Kadıköyü'ndeoturduğumuzyıllarda, Ka-
lamış'ı, Fenerbahçe'si, Moda'sı hep birden azar;
denizin sesi, kayalara boyuna çarpan hoyrat da-
galarla örülürdü.
Fakat yaz fırtınası çabuk diner. Sonbaharlar-
da denizin sesi artık susmaz, bazan günlerce
uğuldardı.
Belleğim yanıltmıyorsa, "Kubbede Kalan Hoş
Sada"üak\ opera, annenin bebeğine okuduğu
ninniyle sona erer.
Ninnileri sevmem. En maytaplısında bile giz-
li acılar konuşur.
öneriler:
Kitap I Aşk Köpekliktir, Ahmet Ümit, Doğan
Kitap, 2004.
Travolta'dan aşk şarkısı
• Kültür Servisi - John Travolta'nın ABD'de
geçen haftalarda gösterime giren son filmi 'A
Love Song for Bobby Long' önümüzdeki
aylarda da Türkiye'de izleyiciyle buluşacak.
'Grease' filminin unutulmaz başrol oyuncusu
Travolta'ya filmde, 'tnci Küpeli Kız' filminde
hizmetçi rolünü canlandıran Scarlett
Johansson eşlik etti. Travolta, "Bu rolü
canlandırmak benim için çok zor olmadı.
Hayatımın birçok döneminde alkol bağımlısı
olan insanları yakından gözleme şansı buldum.
Bu filmin en büyük özelliği, filmdeki
karakterlerin özgünlüğü. Bu karakterler üç
mutsuz kişi ve birbirinden farklı bu üç kişi de
hayatlarında başka seçimleri olmadığı için
aynı evi paylaşmak zorunda kalıyor" dedi.
Johansson ise filmdeki rolüyle 'En iyi akadın
oyuncu' dalında Altın Küre Ödülü'ne aday
gösterildi. Dram türündeki filmi, Shainee
Gabel yönetti.
Don Kişot'un maceraları sürüyor
• Madrid (AFP)- Dünyada en çok satanlar
listesinde birinci sırada yer alan Miguel De
Cervantes Saavedra'nın Don Kişot romanı,
bu ay yayınlanmasının 400. yılını kutluyor.
Dünya yazınının başyapıtlarından biri olarak
bilinen ve 60 'ın üzerinde dile çevrilen Don
Kişot, Alonso Quijano adlı 50 yaşlarında
soylu bir adamın şövalye olmaya karar
vermesiyle karşımıza çıkan traji-komik
kahramanın maceralarını anlatır. Don
Kişot'un 400. yılı tüm dünyada 2000'e
yakın scrgi, konser, söyleşi, tiyatro ve
oyunla kutlanacak. Ispanya'ya büyük
kültürel katkı sağlayacak bu çalışmalar için
30 milyon dolarhk bir bütçe ayrıldı.