18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 CHP'de ipler gerüiyormuş. Yok canun, herkes ipüıi koparmamış mıydı? [email protected] www.denizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Üç milletvekili bir hademeyi memur yapmaya çalışıyormuş... "Dört bası mamur iktidar!" İngilidince Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nca 8 Ocak'ta yapılan Açık llköğretim Okulu birinci dönem sekizinci sınıf Ingilizce sınavının 10. sorusunda cüm- ledeki boşluğun "visited", "visits", will visit", "am visi- ting" arasındaki doğru seçenekle doldurulması isteniyor. Soru şöyle: If I go to Mekke, I .... the Kabe. Ingilizce öğrenip eğer Mekke'ye giderse- niz Kabe'yi ziyaret ede- ceksiniz. Bu sorunun bir tek anlamı var o da, tüm boşlukları dinci motif- lerle doldurmak! Rekabet r MehmetAliKılınç: "Apartman kiliseler için endişelenmeye gerek yok. Yıllardır AB muhip- leri her konuda rekabet gelecek, kalite yüksele- cek diyordu. Misyoner- ler de din konusunda kalite için rekabet kural- larının gereklerini yeri- ne getiriyor, hepsi o." Ekleme Savaş Ünlü: "Liradan atılan altı sıfırdan hiç ol- mazsa birtanesi memur maaşlarının sağ tarafı- na eklenemez mi?" üzeltilmesi gereken bir konu var. Gazeteci Can Dündar'ın yayına hazırladığı "Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor" kitabının, daha önce ya- yımlanan Salih Bozok ve Cemil Salih Bo- zok imzalı "Hep Atatürk'ün Yanında" kitabından ça- lıntı olduğunu anımsatmış ve bu intihal olayına gaze- teci Hıfzı Topuz tarafından "intihal değildir" raporu verildiğini yazmıştık. Can Dündar da bu raporla yönetim kurulu üyeliği askıya alınan Çağdaş Gazeteciler Derneği'nde aklan- mıştı. Düzeltilmesi gereken konu şu: Hıfzı Topuz, rapo- runu söz konusu kitap için vermemiş... Hıfzı Topuz, yurtdışından döner dönmez bizi aradı ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Onur Kurulu Başka- nı Ismet Demirdöğen'in gönderdiği dosya üzerine Can Dündar'ın televizyon için hazırladığı "Aynalar" belgeselindeki "Yeşilçam'da BirSultan" bölümünü in- celediğini bildirdi. • • Duzeltme Bilindiği gibi belgeselin bu bölümüyle ilgili olarak "Yeşilçam'da Bir Sultan" kitabının yazarları Prof. Dr. Seçil Büker ve Canan Uluyağcı kendilerinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapıldığı- nı bildirerek Can Dündar aleyhine dava açmış ve ke- sinleşen davanın sonunda Yargıtay Hukuk Genel Ku- rulu, "intihal" yapıldığına oybırliği ile karar vermişti. Hıfzı Topuz, yargı organlarınca incelenerek karara bağlandığını belirttiği konuyu "meslek ahlakı" açısın- dan ele alıyor ve raporunda şöyle diyor: "Can Dündar yapıtında belki birkaç kez Yeşil- çam'da Bir Sultan'dan alıntılar yapmıştır. Ama kanım- ca mesleksel açıdan bu bir 'intihal' değil, kaynak gös- terilemeden yapılmış bir alıntıdır. Ortada bir ihmal vardır. Meslek ahlakı bakımından Can Dündar'ı leke- lemenin doğru olmayacağı kanısındayım." Yargı kararı ile kesinleşmiş "intihal" olayına mesle- ki açıdan "ihmal" demek ilginç bir yaklaşım olsa ge- rek. Fakat fikri mülkiyet konusunda henüz emekle- me dönemini yaşayan bir ülkede "intihal"in "ihmal"e dönüştürülmesi de normal sayılmalı! Can Dündar, Hıfzı Topuz'un raporu ile "meslek ah- lakı" açısından aklanmış olabilir ama kesinleşmiş yar- gı kararındaki "leke" duruyor. Ancak bu "leke"yi de sildirme olanağı var. Can Dündar Türkiye'deki yargı sürecini tüketerek mahkûm olduğu için, Hıfzı To- puz'un raporu ve Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin kararı ile göğsünü gere gere Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'ne gitmeli. "Çağdaş"lık bunu gerektirır! "Atatürk'ü Yaveri Anlatıyor" kitabına gelince. Gelişmelere bakılırsa Ismet Demirdöğen, Hıfzı To- puz'dan Can Dündar için yeni bir rapor hazırlaması- nı isteyebilir! SESSİZSEDASIZ(Î) Insan hakları çevre sorunu yarattı! Amasya'dan Mehmet Menekşe'nin bildirdiğine göre Amasya Valiliği Insan Hakları Komisyonu, kentin beş yerine şikayet kutuları yerleştirmiş. Ancak, kutular farklı bir işlev görmeye başlamış. Kutuların altındaki tabla, söndürülen sigara izmaritleri ile çöp kutusuna dönüşmüş. Avrupa Birliği'nin haberi olsun; Amasya'da insan hakları şikâyet konusu olmaktan çıktı bir çevre sorunu olmaya başladı. Darısı öteki illerimizin başına! Aruıan'ın îstîfaya Zorlanması TURKKAYA ATAOV BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın ikinci dönem hizmet süresi 2006'da sona eriyor. Ancak, Amerikan tutucuları o- nun istifasını istemeye başla- dı. Oğlunun paralı işlerde ba- basının nüfuzundan dolaylı olarak yararlanması bahane. Asıl neden, Annan'ın "teröre karşı savaş" ve "insancıl ne- denle müdahale" konularında ABD'nin resmi tavrıyla çelişen sözleridir. "BM'dereform" ko- nusunu da ele alan ve şu gün- lerde yayımlanmış bulunan ra- por da gene aynı çevrelerin bir ölçüde tepkisini çekti. Bir BM Genel Sekreteri en başta Güvenlik Konseyi'nde veto ayrıcalığı olan beş büyük devletçe seçilir ya da bu konu- munu yitirir. Seçilenlerde ileri- de kullanılabilecek bazı yanlar bulunması onu "zaman gelin- ce" düşürmek isteyenlere kozlar verir. örneğin, Ameri- kan haber alma örgütleri (be- nim yakın dostum olan) Kurt VValdheim'ın gençliğinde Yu- goslavya'da Nazi subayı ola- rak görev yaptığını kuşkusuz biliyorlardı. Gerekirse kullan- mak için başında ses çıkar- madılar. Hemen ekleyelim ki, 17 yaşında gepegenç biriyken zorunlu bir askerlik yaptı, sık izin alır, eğitimini tamamlamak için Berlin'e giderdi, katliamla bir ilişkisi olmadı ve ailesinin Nazilik açısınan "güvenilir ol- madığına" ilişkin Gestapo merkezinde gizli bir rapor da vardı. (Bu raporun bir kopyası bende var.) BM'ye bağlı ve ırk ayrımına karşı uluslararası bir örgütün merkezyöneticisi ola- rak örgüte (ve bana) "özel Ba- rış ödülü" vermiş olan başka bir Genel Sekreter P. de Cu- ellar eşcinseldi. Londra'da yayımlanan bir kitabıma "ön- söz" yazması söz konusu ol- muştu. Bazı dostlarım eşcin- sel olduğu için o kapıyı kapa- mamı salık vermişlerdi. Demem o ki, bahane hazır- dır. Oysa, ben Annan'ın Nobel Barış ödülü adaylığı için gitti- ğim Asya ve Avrupa ülkeleri- nin seçkin aydınları arasında (bu arada Türkiye'de de) yüz- lerce imzatoplamıştım. Daire- sinden bir teşekkür yazısı da aldım. Benim buna girişme- min nedeni 11 Eylül saldırısın- dan hemen sonra "Bu olay uluslararası ilişkilerdeki den- gesiz durumu elden geçirme- miz için bir fırsat yaratmıştır" biçimindeki değerlendirme- siydi. (Çok sonra, beni de Kıb- rıs konusundaki tasarısıyla düş kırıklığına uğrattı.) Savaş ve işgal nedeni ola- rak gösterilen kitlesel yok et- me silahlarının Irak'ta bulun- madığı ABD Kongre raporuy- la da belirlendi. "İnsancıl mü- dahale" sözcüklerinin gerçek- te emperyalizmin bir bölme ve yarı-sömürgeleştirme aracı ol- duğunu biz son Osmanlı dö- neminden de iyi biliriz. ABD'nin Irak'tayaptığı gibi te- melde tek başına müdahale- nin gereksiz ve hukuk dışı ol- duğunu vurgulayarak şunu ekliyor: "Birine izin vermek, herkese izin vermektir." An- nan son raporunda terör kav- ramını da "özgürlük savaşı- m/"ndan (yani, bu örneği ver- memekle birlikte) PKK ve ben- zeri kuruluşlardan ayırmış, ona bir yenilik ve işlerlik getirmiş- tir. Güvenlik Konseyi'nin yeni sürekli üyeleri olarak Almanya, Japonya, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika'yı önermiş, a- ma Güvenlik Konseyi'nde ve- to ayrıcalığını olduğu gibi or- tadan kaldırmayı önerme ce- saretini gösterememiştir. Gös- terseydi, beş devlet de birle- şip görevine son verirlerdi. A- ma şu değerlendirmesi de var: "Güçlü ve sorumlu devletler küresel tehditlere karşı ön saf- ta olmalıdır." Ne var ki, bun- dan en güçlü devlet olarak Amerika'yı kastediyorsa, kü- resel aktörlerin en sorumsuzu ve en tehlikelisi odur. Böyle bir açmazın ortasında Annan da görevini (birtakımın yardımıy- la) yazdıkları yalnız sözde ka- lırsa koruyabilir. ÇlZGlLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaraciı mynet.com HARBt SEMtlI POROY semihporoyi" yahoo.com HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGIP hayatepikoı mynet.com ..."Okyanusların, buzlu Ant DaŞlarının, el değmemiş orrnanların ve tüm ycryüzünün büyük şairi.hepimızin dostu Pablo Neruda! Bıliyoruz, senin yaşamın, tüm yaşamlardan oluşmu? bir yaşamdı. Bir gair yaşamı. Evrenin ışıjjı, okyanus ışıgının teklığ"ine, bütünlCigüne varsın, ulaşsın dıye ülkenın köklerinden bir yeryüzü aŞacı yetiştirdin. Hepimızin sırtımızı ortak dayadığV mız bir agaç. "Kimse ben Pedro'yum diyemezdi orada. Ne Roza vardı, ne de Maria. Kuma ve toza donmüştuk hepimiz. Ve birer ya§murduk yagmurun altında..." Ama gel gttr ki sokaklar gene kan."... Onat KUTLAR 1 1 t . 1 i OTOBÜSTEKİLER KEMALURGENÇ k_urgenc(<< yahoo.com ACIKAYBEVHZ Marmara Üniversitesi lletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. GÜRKANSAMJ vefat etmiştir. Cenazesi 11 Ocak 2005, Salı günü, saat 10.00'da Nişantaşı'ndaki îletişim Fakültesi'nde düzenlenecek törenin ardından Fatih Camii'nde kılınacak öğlen namazını müteakiben Eski Kozlu Mezarlığı'na deftıedilecektir. Allah'tan rahmet dileriz. AİLESİ Çiçek gönderilmemesi, arzu edenlerin Türk Eğitim Vakfı'na (TEV) bağışta bulunmalarım rica ederiz. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 11 Ocak tuwvii.mumtaz-arikan.com İLK CAĞÜÂSKAYAK YARISIÂRİ 1911'OE 8U6ÜM,MON7HN6'CKANS'OA(jSVİÇIiE) İLK ÇAĞDAÇ KAYAK YAfilÇt yAPtLÛI. TARİHİ MA- ĞAM 1>EI/RİUE OE6İN UZANAN KAYAK, >MK(N ÇAĞOA £N ÇOK NORVEÇ'TE POPÜLE/S OLMUŞ, 197? 'OE /LM KAYAK ACJJJ8ÛfeHKISTtANA)KU- RULMUŞTU. BU SPORMICİ ÖNCÜLÜĞÜ MEDE- NlYLE B/SÇCK KAYAK TBRİMİ NORVEÇÇE'PİR. 19. YÜZYtLlN İKJMCİ YAR.ISINOAN BU YANA BİR. SPOIS DALI OLARAK GEUÇAieS/AJİ SÜeOÜÜEM KAYAK, SİOEREJC AVUSTURYA, İ£VİÇie£ VBAL- MANYA'PA OA YAYGtM-AŞMlÇT/£. 1924'7E BAÇLATILACAt: OLAN Mlf OUMPİ- YATUUZI 'NPA TEMEL YARlÇMA OALI, AU/Ş- KUSUZ, KAYAK SAYtLACA<TIK. CRF. 2608T BJ 00028025 seri no'lu Olivetti marka yazar kasamızın ruhsatı ve ödeme kaydedici cihazımızın belgelerini kaybettik, hükümsüzdür. Alkazar Sinema Merkezi A.Ş. Türkiye Gazeteciler Cemiyetı'nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel. 0 212 511 94 94- Abone 0 212 513 83 00 GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Gulen Olayı ve MGK Fotoğraf hazır: "Halife" havalimanına Ata'nın ke- miklerini sızlatarak "yaşlı" gözlerle inecek, 2. Cum- huriyetçi ve yobaz şakşakçılar da hemen medya- tik, sosyolojik ve politik yorumlara başlayacaklar. Türkiye yine akıl aimaz birtezgâhın acıklı senaryo- su ile karşı karşıya. Bir aydır medyada bir Fethul- lah Gülen çıkarması yaşıyoruz. Planlı, reklama da- yalı, anlaşmalı, karanlık ve trajikomik birtablo. Hiç kimse bunu "gazeteciliğin gereği" diye yut- turmaya kalkmasın. örneğin Sabah'ta çıkan dizi- ye bakın: 12 Aralık'tan 6 Ocak'a kadar, 26 gün sü- ren bir reklam dizisi. Sabah bunu ister Fethullah, ister başka imam, hacı-hocatakımı için olsun, geç- mişte de çok yaptı. Siz hiç aynı gazetenin, mese- la Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mum- cu, Ahmet Taner Kışlalı gibi onca saygın üyesi katledilen ADD hakkında dizi yaptığını duydunuz mu? Ya da ÇYDD veya ÇEV hakkında?.. Günümü- zün Kemalist ideolojisini taşıyanlar hakkında?.. Is- met Inönü veya CHP ekolü ya da sosyal demok- rasinin uzun serüveni hakkında?.. Işte bu Fethul- lah dizisi de yine 2. Cumhuriyetçi bakış açısının, kı- sır, demokratik eleştiriden yoksun, ılımlı Islam pro- pagandistliği yapan acıklı dünyasının bilmem ka- çıncı tezahüründen başka bir şey değil. Kim bilir ne çıkar hesapları gündemde, ne pazarlıklar yapı- lıyor... Diyelim kı Sabah bunu "gazetecilik" mantığıyla yaptı... Insaf! Fethullah'ınyurtdışınakaçmasınında kökeninde olan o meşhur Türkiye'yi sallayan u- tanç kasetlerinin detaylı dökümü ortada yok! Yal- nız 2 Ocak tarihinde gazetede, üstünkörü yorum- larla, o da "Gülen'iağlatan kaset" gibi masum bir başlıkla (!) geçiştirilen bir rezalet. Gülen'in "belalı- sı" olduğu dizide söylenen Hikmet Çetinkaya ve diğer eleştirel isimler, llhan Selçuk, Emin Çöla- şan, Emin Değer, Ergün Poyraz ve diğer isimler- le hiçbir röportaj, içerikli alıntı, elle tutulur hiçbir şey yok. Sonra da sevgili dostumuz Yavuz Bay- dar, okurdan gazeteye yağan eleştirel bombardı- mana set çekmeye çalışmak için "Ombudsman" köşesinde "Diziye olumlu-olumsuz tepkiler oldu. Kızanlar 'Din istismarı' dedi, beğenenler 'objektif buldu" diyor. Sevgili Baydar, evet, herhalde sen de zor durumdasın o tampon "Ombudsman" (!) böl- gesinde, ama Allah için söyle, bu mu objektiflik? Sabah taki abartılı, eksantrik ve yüz kızartıcı rek- lam kampanyası bittikten sonra Türk okuruna ken- dini toparlaması için ve reklam bombardımanıyla "fırtına"nın Milliyet'te süreceğini algılaması için iki günlük küçük bir nefes aralığı veriliyor ve şimdi de Milliyet'in sayfaları önümüze dökülüyor. Geçen pa- zar, birinci sayfadan gümbür gümbür "Demokrasi ve laiklik artımız" diye gelen bir takıyye başlıkla başlayan yeni bir komedi, ardından Alevilere "Ce- mevleri açılsın" diye göz kırparak uyanık sızması- nı sürdürüyor. Bu gazetelerimize önce Mustafa Kemal'in mira- sından silemeyecekleri şu sözleri hatırlatıyorum: "Türkiye bir şeyhler, dervişler, müritlerülkesiolma- yacak." Sizin bu Said-i Nursi ve Fethullah Gülen Hocaefendinizin ne hikmetleri vardır da her gün yıl- lardır bize gündem hakkında fetva verip din mis- yonerliğiyle siyasi yorumlarını birbirine harmanla- yarak genç kuşakların beyinlerini karıştırıyorlar? Bunlara, Türkiye'de kendisine demokrat, laik ve ilerici, bir de üstüne "AB"c\ (!) diyen medya grup- ları nasıl alet olabilir? Bir tarikat, siyasete bulaşıp antilaik çalışmalar ve kadrolaşmalar yapıyorsa, bu olsa olsa Emniyet'i, Içişleri Bakanlığı'nı ve MGK'yi ilgilendiren, durdurulması gereken birtehlikedir. MGK'ye bu hatırlatmayı yapmaya bilmem gerek var mı? Türkiye'deki antilaik akımlar, Fethullah Gü- len'i pompalayarak ona bir "Humeyni"lik statüsü kazandırmaya çalışıyorlar. Sabah'taki dizide 3 O- cak günü yayımlanan başlık "Ya yüz binler karşı- larsa"... Işte dayatılmak istenen senaryo burada başlıyor: Humeyni'nin Paris'teki sürgünden dönü- şü gibi, Fethullah'ın da Atatürk Havalimanı'nda "mehdi" gibi karşılanması ve o gün oluşacak yo- baz gösterilerle laik demokratik Atatürk Cumhuri- yeti'nin temellerinin yeniden sarsılması, bu rüzgâ- rın dünyaya duyurulması... Umarım MGK bu teh- likeli adımların şu anda medyamızda satranç ham- leleri gibi nasıl sıraya konduğunun farkında ve bu akıl almaz sinsi saldırıya dur demeyi bilecek. De- mokrasi, bile bile lades deyip rejim düşmanlarına tramplen olmak değildir. Bu ülkeyi AB makyajı tez- gâhıyla uyutarak uçuruma yuvarlamak isteyenlere duyurulur. e-mail: bedbayf/ tnn.net Faks: 0212 227 34 65 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/ Yemeğe kar- şı aşırı eğilim gösterme 2/ Güney Anado- lu'daki konar- göçer Türk- menler arasm- da göç kervanı- nı yöneten genç kıza verilen ad. 3/ Bir ılimiz.. Bir hükümdara vergi veren halk 4/ Tevfik Fik- ret'ın, İstanbul'a lanet- ler yağdırdığı ünlü şi- iri... Sanı. 5/ lzmir'in Selçuk ilçesindeki ün- lü antik kent... Küçük torba. 6/ Eski Mısır'da güneştanrısı... Sıkgöz- lü ağ... Ilkel bir silah. 7/ " — yolu bekle- nm/Güne güne ekle- rim" (Türkü)... Bağış- lama. 8/Meyve kurusu... Giysinin yaka, kol, etek çev- resıne geçinlen ince kıımaş. 9/ Bahkla beslenen, uzun ve sıvn gagalı bir kuş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Almanya'nın bir eyaletı. 2/ Muğla'nın bir ilçesi... Kundak çocuklannm beline, zıbının üzerinden sanlan geniş sargı. 3/ 1leri atılmış, ortaya çıkarılmış... Bir ya- ğış şekli 4/ tlkel benlık... Bilardo oyununda kullanılan değnek. 5/ Derisi, dişi ve yağı için avlanan bir deniz memelisi... Müstahkem yer. 6/ "lrlanda Cumhuriyet Ordusu"... Kripton elementinin sımgesi... Baryum ele- nıentinın simgesi. II Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr.. tlişkin, değgin. 8/ Istanbul'daki Bizans kili- selerinin en tanınmışı. 9/Düzenli olarak ekim yapılan arazi... îlave. *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle