Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2005 PAZARTESİ
HABERLER
Orgeneral Özkök
İngiltere'ye gitti
• ANKARA (AA)-
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök,
Ingiltere Genelkunnay
Başkanı Orgeneral Michael
Walker'ın resmi davetlisi
olarak İngiltere'ye gitti.
Genelkurmay Başkanlığı
Genel Sekreterliği'nden
yapılan yazılı açıklamada,
Orgeneral Özkök' ün,
Orgeneral VValker'ın resmi
davetlisi olarak 12 Ocak
tarihine kadar Ingiltere'de
bulunacağı bildirildi.
16 bin 865 kişi
başvurdu
• DİYARBAK1R(AA)-
27 Temmuz 2004 tarihinde
"5233 sayıhTerörve
Terörle Mücadeleden
Doğan Zararların
Karşılanması" hakkındaki
yasanın yürürlüğe
girmesinin ardından,
Güneydoğu Anadolu
bölgesinde yasadan
faydalanmak için yapılan
başvurular sürüyor. 19
Temnıuz 1987'den, yasanın
yürürlüğe girdiği tarihe
kadar doğan zararlann
karşılannıasını öngören
yasadan yararlanmak için
Diyarbakır'da 9 bin 250,
Mardin'de 3 bin, Şırnak'ta
bin 300, Siirt'te bin 715 ve
Batman'da bin 600 kişi
valiliklere başvurdu.
Ismail Çam
topnağa verildi
• İZMİR (Cumhuriyet) -
DİSK Genel Sekreteri
Musa Çam'ın babası
Ismail Çam toprağa verildi.
Ismail Çam, lzmir
Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu,
DtSK Genel Başkanı
Süleyman Çelebi, GHP
lzmir ll Başkanı Alaattin
Yüksel, SHP lzmir II
Başkanı Mustafa Korkmaz,
Konak Belediye Başkanı
Muzaffer Tunçağ, Balçova
Belediye Başkanı Mehmet
Ali Çalkaya ve çok sayıda
sendikacının katıldığı
törenin ardından Yukanköy
Mezarlığı'na defnedildi.
DTH, İstanbul'da
biraraya geldi
• İstanbul Haber Servisi -
"Demokratik Toplum
Hareketi" adı altında bir
oluşum başlatan, kapatılan
DEP'in eski milletvekilleri
Leyla Zana, Hatip Dicle ve
Orhan Doğan, eski HADEP
Genel Başkanı Murat
Bozlak ve eski DEP
mılletvekili Ahmet Türk'ün
de katılımıyla, Çağlayan'da
Figaro Düğün Salonu'nda
bir toplantı düzenlendi.
Toplantıda, "Demokratik
Toplum Hareketi"nin ilke
ve siyasetlerini belirleyen
taslak mctni okuyan Orhan
Doğan, "Türkiye'nin bütün
insan zenginliğiyle
kucaklaşan ve bütün
sorunlannı çözen bir parti
konumuna getirme
kararlılığındayız" dedi.
Bir hademenin ilçe müdürlüğüne tayini için 3 AKP milletvekili birden devreye girdi
Vekiller örgütün emrindeBÜLENT SARIOĞLU
ANKARA-AKP milletvekilleri, Aziz
Nesin'in mizah öykülerini aratmayan bir
"icraata" imza attı. Ağn'nın Diyadin il-
çesinde ilköğretim okulıı hademesinin ta-
yini için 3 milletvekili devreye girdi.
"Bizûn iktidanmızda ayruncılık, adam
kayırmacılık olmayacak" diyen Başba-
kan TayvipErdoğan, hükümetprogramı-
na da "Işe alma, terfi ve tayinlerde, siya-
set-sermayeilişkilerinde şett'aflıksağlana-
raksiyasi kayırmacılık önlenecektir" clı-
ye yazmıştı. Ağn'nın Diyadin ilçesinde
görev yapan bir hizmetli personelin Di-
yadin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne me-
mur olarak atanması için 3 Ağn millet-
vekilinin valiye yazdığı dilekçeyse bin-
lerce atama girişimine somut bir örnek
olarak gündeme geldi.
Cumhuriyet'in edindiği belge, AKP
Ağn milletvekilleri MelikÖzmen,Kerim
Yıldız ve HalilÖzyolcu'nun imzasını ta-
şıyor. Belgede tayin istemi şöyle ifade edi-
liyor: "SayınValim, Ağn ili Diyadin ilçe-
si Gazi Kız PtO'da (Pansiyonlu İlköğre-
tim Okulu) nıemıır olarak görev yapan
(sicil no: 783) Ahmet Kaya'nuı Diyadin
ÛçcsiMilli Eğitim Müdürlüğü'ne memur
olarak atanmasınıricaederiz,"
Milletvekillerinin "rica" yazısı 4 gün
içinde vali tarafindan gereği yapılmak üze-
re özel kalem müdürüne havale edildik-
ten sonra, "yardımcı hizmetler" sınıfın-
da "hizmeüT' kadrosuyla görev yapan Ah-
met Kaya'nın tayini yapıldı.
'İlçe müdürü de gönderildT
Belgede imzası yer alan milletvekili Ha-
lil Özyolcu, Cumhuriyet'e yaptığı açık-
lamada, daha ilginç değerlendirmelerde
bulundu. Diyadin bölgesinin milletveki-
li Melik Özmen'inricasıüzerine tanıma-
dığı bir kişiye referans olduğunu belir-
ten Özyolcu şunlan söyledi:
"Biom hademeyle uğraştiğunız yok.
Belki bölge milletvekilleri, 'Biz bunu is-
temiyoruz' demiştir. Veya idarecilerden
talep gelmiştir. Bazen teşkilatlardaki ar-
• Iktidarın eğitim alanındaki
'icraatlan' il, ilçe ve okul
müdürlerinden sonra "hizmetli
personel" düzeyine kadar indi.
Diyadin'de ilköğretim okulundaki
hizmetlinin ilçe müdürlüğüne
memur yapılması için 3 AKP
milletvekili valiye imzalı yazı
gönderdi. Ricacı AKP'lilerden
Halil Özyolcu, "Bakıyorum, il
başkanı imzalamış, milletvekili
imzalamış; atmazsam gidip
dedikodusunu yapıyor" dedi.
kadaşlann, 'llla biz bununla çalışmak
istiyoruz' diye bizi zorladıkları zaman-
lar oluyor. Milletvekili olduğunı günler-
de ben 'Bu imza işleri ayıptır' dedim.
Ama 3 tane adam geliyor, elinde bir kâ-
ğıL Bakıyorum ilbaşkanı inı/alamış, mil-
letvekilleri imzalamış, alına/saın gidip
dedikodusunu yapıyor. Doğru bir şey de-
ğil ama isterseniz bu imzalardan 50 tane
100 tane bulursunuz; sadece AKP'den
değil, CHP'den de... Dürüstçe söyleye-
yiın; siyaseten zor durumda kaldığımız
durumlar oluyor. Ama ilgili makamlara
sonra telefon açıp 'Bu kişi geldi, zor du-
rumda kaldık, imzaladık. Gerçektenhak
ediyorsa, uygunsa atansın' diyoruz."
Bu tayıne, ÇHP'den AKP'ye geçen di-
ğer Ağn milletvekili Cemal Kaya'nın
karşı çıktığını, bu nedenle tartışma doğ-
duğunu söyleyen Özyolcu, Diyadin ilçe
milli eğitim müdürününse Cemal Ka-
ya'nın baskısıyla Kars'ın Susuz ilçesi-
ne gönderildiğini açıkladı.
"Ben Diyadin'in işine kanşmarrT di-
yen Özyolcu, "Oranın ilçe başkanı ayar-
lar veya bölgenin milletvekilleri vardır,
onlannricasıylaolmuştur. Yoksa ben ha-
demeyi de tanımam. Bu uğraşılacak bir
şey değil. Bunun haber değeride yoktur"
sözleriyle olayın haber niteliği taşımadı-
ğı görüşünü de dıle getirdi.
TBMM 'de yeniden yapılanma ve norm
kadro projesinden sorumlu olan millet-
vekili Melik Özmen'se tayinin gerekçe-
sinin "aşiretanlaşmazlığıolduğunu'' sa-
vundu. Ozmen, "Dahaevveldenbukişiy-
leokul müdürü arasında taruşma çıkmış,
küçük bir yer ve aşiretler giriyor işin içi-
ne. Okul müdürünü alacak halimiz yok-
tu, diğerini daha uygun biryere alalıın is-
tedik" dedi. Kamu görevlisi olduğu için
adının yazılmasını istemeyen Diyadin'den
bir yetkiliyse "Siz zaten siyasetin ne ha-
le geldiğinin belgesini bulmuşsunuz, Bi-
ze bir şey sormayın. Buna gelinceye ka-
dar çok müdür değişti. İlkokul nıezıınu
olmayan kişilerparti başkanı (teşkilatiar-
da) olursa. onlar da kendilerine köle mü-
dür arayacaktır" görüşünü dile getirdi.
Ergezen'in açıklamalarma tepki
'Tapusuz
araziler bile
satılıyor'
• Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün
yabancılara satılan toprak miktan
konusunda yaptığı açıklamanın gerçeği
yansıtmadığını belirten Karakitapoğlu,
tapusuz ve el senetleriyle satılan arazilerin
bu verilerin içinde olmadığını söyledi.
GURSUKUNT
ANTALYA-Bayındır-
lık ve lskân Bakanı Ze-
ki Ergezen'in yabancıla-
nn mal ve arazi satın alı-
şını düzenleyen 4916 Sa-
yılı Yasa'nın yürürlüğe
girdiği 19 Temmuz
2003 'ten bu yana Türki-
ye'de toplam 391 taşın-
maz ve 2 bin 8 dönüm
arazi satıldığınayönelik
açıklamasına ilk tepki
Kalkan ve Ata Mülkünü
Koruma Derneği'nden
geldi. Yabancılara mülk
satışı konusunda ilk sivil
hareket olan ve yurdun
pek çok yerinden büyük
destek alan Kalkan ve
Ata Mülkünü Koruma
Derneği üyeleri, açıkla-
maların gerçeği yansıt-
madığını savunarak
u
Açıklamalar, halkı ya-
nıltân, konunıın önenıini
gizlemeyc çalışan ve ger-
çekle ilgisi olmayan veri-
lerdir" dediler.
Dernek Başkanı Emi-
ne Karakitapoğlu, Ba-
kan Ergezen'in açıkla-
masındaki rakamların,
sadece yabancı gerçek
kişileri kapsadığını, ya-
bancı tüzel kişiler ve şir-
ketlere yapılan satışlarla,
üzerinde ev veya işyeri
olan araziler ile zilliyet-
li devirleri yansıtmadı-
ğını vurguladı. Karaki-
tapoğlu, "Tapu Kadast-
roGenel Müdürlüğü, ya-
sanm yürürlüğe girme-
sindenbugüne kadar,ya-
bancılara satılan taşın-
mazsayısının 7 bin 140ar-
tarak, 44 bin 215'e ulaş-
tığını, miktarın da 3 bin
426 dönüm arttığını söy-
lemişti" dedi.
Türkiye'de tapusuz bir-
çok arazinin de satıldığı-
nı vurgulayan Karakita-
poğlu şunları söyledi:
Zilliyetlik usulü
"Oysa Türkiye'de ka-
dastro gcçmediği için ta-
pusıı olmayan arazilerde
bugün hı/İa satılıyor. Bu
arazilerzilliycüilik usulüy-
le devrediliyor. Bunlann
satışı, köy el senetleriyle
yapıldığından hiçbirşckil-
de devletin resmi kayıtla-
nnda görünmüyor."
4916 Sayılı Yasa'nın
iptal edilmesi çağrısın-
da bulunan Karakitapoğ-
lu, "Bizdernekolarak,ül-
keyi satdığa çıkarmakla
adela övünenleri, Kur-
tuluşSavaşryla sahip olu-
naıı vataıı topraklaruu
sırfparaiçinsonsuzaka-
daryabancılaravermeye
çalışanlan şiddelleprotes-
toediyoruz" dedi.
'Uğurlar öldürülmesin'Mardin'in Kızıltepe ilçesinde "terörist" denilerek
öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası Ahmet
kayınaz'm aııısı, her pazar günü yapılan kitlesel
gösterilerle yaşatılnıava çalışıhyor. Dün ilçe halkı,
Uğur'u anmak için okul önlüğü, defter ve kalemlerle
yürüdü. Kızıltepe'deki kitlesel etkinliğe DEHAP,
Mardin Demokrasi Platformu ve Şanhurfa Demokrasi
Platformu, ilçedeki sivil toplum örgütlcrinin yönetici ve
üyeleri ile yurttaşlar, Uğur Kaymaz'ın annesi, kardeşi
kanldı. Ellerindcki defter, kalem ve okul önlükleriyle
DEHAP ilçe binası önünde toplanan kalabalık, Uğur
Kaynıaz'ın fotoğraflarını da taşıyarak Cumhuriyet
Meydanı'na kadar alkışlarla yürüdü. 5 dakika boyunca
oturma cylemi yapan kitle adına basın açıklaması yapan
Eğitim-Sen Kızıltepe lemsilcisi Nurullah Tunç, "Hakk,
meşru ve ahlaki olan bu mücadelemizi daha da
geliştirerek Uğur ve Ahmet Kaymaz'a yapılan saldınyı
boşa çıkarmak ve olayı aydınlatmak için buradayız"
dedi. Daha sonra söz alan Şanhurfa Demokrasi
Plalformu'ndan Mehmet Kııtlu da, "Bundan sonra
Uğurlar'ın öldürülmemesi için ve okullann boş
kalnıanıası için nıücadele edeceğiz" diye konuştu.
HADEP'in yayın organındaki yazısı nedeniyle ceza almıştı
Zana'nın bir davası daha AİHM'de
STRASBOURG (ANKA) - Ley-
la Zana ile Veysel Turhan ve Hanıit
Geylani'nin, 1997 yılında HA-
DEP'in aylık yayın organına yaz-
dıkları bir yazı ve yaptıklan açık-
lamalar nedeniyle çarptırıldıkları
cezalara ilişkin başvurulan, bu haf-
ta Avrupa tnsan Haklan Mahkeme-
si'nde (AİHM) ele alınacak.
AİHM'de Türkiye aleyhine açı-
lan 6 dava, bu hafta ele alınacak. Ya-
nn değerlendirilecek 4 davanın il-
ki, Atilla Ilalis'ın şikâyetine ilişkin
olacak. Halis, Türkiye'nin güney-
doğusunda yaşanan sorunlara iliş-
kin olarak kaleme adığı dört kita-
bının eleştirilerinin, 2 Ocak 1994 ta-
rihinde Özgür Gündem gazetesin-
de yayımlanması sonrasında, örgüt
propagandası yapmaktan suçlu bu-
lundu. Halis, ifade özgürlüğünün
ihlali ve adil yargılanmadığı gerek-
çesiyle AlHM'ye başvurdu. Günün
ikinci davasında, Molin inşaat şir-
ketinin şikâyeti ele alınacak. Şir-
ket, Toplu Konut ldaresi'ne karşı da-
vasında işlemlerin uzunluğu nede-
niyle şikâyetçi oldu. ErenTekin ve
Nimet Taştan'ın davasındaysa şi-
kâyetçiler adil yargılanma haklan-
nın ihlal edildiğini iddia ederek
AlHM'ye başvurdular.
Günün son davasmda Leyla Za-
na, Veysel Turhan ve Hamit Geyla-
ni'nin şikâyetleri karara bağlana-
cak. Zana, Turhan ve Geylani, HA-
DEP' in aylık yayın organına yazdık-
lan yazılar ve yaptıklan açıklama-
larda aynlıkçı propaganda yaptıkla-
rı gerekçesiyle hapis ve para ceza-
lanna çarptınldılar. Zana bu ceza-
dan ayrı olarak, halkı kin ve düşman-
lığa tahrik etmek suçuyla hapis ve
para cezasına çarptınldı. Başvuru sa-
hipleri, ifade özgürlüğü ve
DGM'lerde bağımsız ve tarafsız
yargılama yapılmaması esasları kap-
samında AlHM'ye başvurdular.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
"Galiba aşkı şiir gibi düşünmek
gerekir. Yaşamda şiirvarmıdır, yok-
sa bu bizim zihnimizin ona yükledi-
ği bir şey mi? Böyle bir soruyu şa-
irlergenellikle sormazlar. Çünkü böy-
le bir ayrım yapmak ya şiiri yaşam-
dan koparmak anlamına gelirya da
yaşamın kendisinde şiirsel dediğimiz
şeye uygun birtakım şeylerin bulun-
madığı anlamına gelir. Ama biliyo-
ruz ki şiir var. Bir başka özelliği şi-
irin, kendisi var olmadan önce ge-
nel bir tanımlama yapılamaz. Ancak
ondan sonrası vardır ve sadece ona
yöneliktir. Galiba aşk da öyle birşey."
Âşık ve şair Onat Kutlar'ı yitireli
tam on yıl oldu. O, gazeteye eşi Fi-
liz'le birlikte gelirdi. Yazısını bıraktık-
tan sonra bizim odaya uğrayıp, Ay-
dın Engin'le ikimize gülümseyen yü-
züyle selam verip günün gelişmele-
rini konuşurdu. O günlerin üzerin-
den on yıldan fazla bir zaman geç-
miş. Zaman acımasız. Onat'ı hep
kanlı canlı yaşayan bir insan ola-
rak, bir arkadaş olarak hatırlı-
yorum.
O hep âşık ve şairdi. Yukarı-
da kendisini anlatırken söyledikleri de
bunu doğrulamıyor mu? Olüm, bu ül-
kede içimize hep oturdu. Hep genç
ölüler ülkesi oldu Türkiye. Onat, bu
genç ölülerin ardından yanan, onlar
ölmesin diye çaba harcayan arkadaş-
larımızdandı. Onat devrimciydi. Üret-
ken birdevrimci, birçokönemli sine-
ma başyapıtı onun sayesinde ülke-
mize gelmişti.
Onat'ın ülke sevgisiyle şovenizmi
birbirinden ayıran sağlam bir bakış
açısı vardı. Bir konuşmasında şöyle
diyordu: "Öncelikle böyle bir ülke-
de doğmuş olduğum, böyle bir ül-
kenin yurttaşı olduğum için çok mut-
luyum. Tabii bu, şoven bir duygu
değil, vatanseverlik de değil. Gerçek-
ten Türkiye'nin konumu, bulundu-
ğu coğrafya bakımından son dere-
'Aşk Şiir Gibidir
ce önemli. Tabii stratejik yerimizi,
Doğu-Batı arasındaki köprü niteliği-
ni de amaçlamıyorum. Çok köklü
kültürel bir mirasın üzerinde oturan,
çok genç bir halkın ülkesi Türkiye.
Bu yüzden de çok mutluyum Türki-
ye'de yaşamaktan."
Ülkesindeyaşamaktan mutluydu,
ülkemizin değişik kültürel renklerini
iyi tanıyordu. Babasının görevi nede-
niyle Türkiye'nin dört bir yanını ço-
cukken tanımıştı. Bütün bunlara rağ-
men o Antepliydi. Aile Antepliydi.
Onat da ilkokulu ve liseyi Antep'te
okumuştu: "Ülkeminyarı feodal-ya-
rı bürokrat ailesinin çocuğuyum. Ba-
bam hem arazi sahibi hem de hâ-
kim. Ve Cumhuriyet insanının bilinen
özellikleri onda da var. Babamın me-
muriyet duraklarından birinde, Alan-
ya'da doğdum. Çocukluğumun bir
> kısmı lzmir'degeçtiveAntep'e
geldik."
Onat Kutlar, bir bombanın kur-
banı oldu. Muammer Aksoy,
Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ah-
met Taner Kışlalı gibı. Gitti gider. Da-
ha çok eserler verecek, daha çok
katkılarda bulunacak bir çağda onu
yitirdik. Yüreğimizyanıyor. Neçokyü-
reğimiz yandı. Ne kadar çok aydını-
mızı kör kurşunlara, bombalara kur-
ban verdik.
Hep bir gerginlikler ülkesinde ya-
şıyoruz. Ölüm ve yaşam iç içe. Biri-
leri bu ölümlerden rant sağlıyor, biz
aydınlarımızı kaybediyoruz. Hâlâ Tür-
kiye bu gerginliklerin, rant savaşla-
rının içindençıkamadı. HâlâTürkiye,
gerginliklerden iktidar yaratan güç-
lerin borusunun öttüğü bir ülke. ölü-
lerimizin bile hesabını soramadık.
Birinin peşinde koşarken başka bir
acıyla yeniden sarsıldık.
Onat Kutlar büyük bir kayıptı, onun
yokluğuna alışmak mümkün mü?
Onu soğuk bir kış günü Aşiyan'ın te-
pelerine yolcu etmiştik. Içimiz acılar-
ia doluydu. Hesabının sorulamaya-
cağını bildiğimiz bir arkadaşımızı da-
ha yolcu etmiştik. 10 yıl geçti aradan;
neyin, kimden hesabını sorabildik ki!
Türkiye, geçmişiyle, karanlık cina-
yetlerie hesaplaşamayan bir ülke hâ-
lâ! Onatlar'ın özlemini duyduğu ül-
ke nerede?
Onat belki de bir gün bu kaderle
yüz yüze geleceğimizi bildiği için bir
şiirinde şunları yazmıştı:
"Unutma ben yok olunca deği-
şince kent ve bir yoksulun
o günlerden
sana bağışladığı söz ülkesiyitip gi-
dince
sonsuz ve isimsiz bir deniz kala-
cak bir de çamağacı
benim sularımla öpüşen."
Yok olmayan bir acıyla Onat'ı anı-
yoruz.
2OOO'Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
Yetkin Biney-Öpgütlü
Toplum...
Toplumumuzu da, bireylerimizi de etkileyen bir-
birine bağlı ortak bir doku.
"Yetkin birey" olmayınca "örgütlü toplum" da
olamıyor.
"örgütlü toplum" olmayıncada "yetkin birey" ye-
tişmiyor.
Onun için de toplumumuz da yetişen bireyler
yetkinleşemiyor, olgunlaşamıyor, ille de birilerine
bağlanmadan yaşayamıyor.
Bu küçük çemberler aşılamadığı için de "ortak
amaçlariçin bilinçle biraraya gelmek" olan örgüt-
lenme, örgüt kurma, örgütlerde çalışma konusu da
gereken yapılaşmayı başaramıyor, gereken işler-
liğe kavuşamıyor.
örgütlerimize baktığımız zaman, dernekler, mes-
lek kuruluşları, sendikalar, siyasal partiler olarak,
"ortakamaçlariçin bilinçle biraraya gelme" tanı-
mına uygun bir yapılaşmayı çoğu kez göremiyo-
ruz. Gene kendisinin yapacağı katılımdan deâil de
yöneticilerden bekleyen tutumu görüyoruz. Örgüt
üyeleri, kendi yapacaklarının etkinliğini kavramak
yerine, yöneticilerin yapacaklarını bekleyerek as-
lında örgüt olma bilinciyle hareket etmemektedir.
Duygusal eğilimler çoğu kez ortak amaçların ye-
rini almaktadır. örgütün tümüyle hareket etmek
yerine küçük kliklerle sonuç alma eğilimleri sıklık-
la görülmektedir. Ortak çıkarlar yerine kişisel ya da
küçük grup çıkarları çatışmaktadır.
Orgütlerimizde başarılı sonuçlar alınamaması
çok önemli bir konudur ve ayrıntılı araştırmaların
konusudur. Bütün bunların temelinde de örgütü oluş-
turan bireylerin yetkin olamamaları büyük birrol oy-
namaktadır.
Çünkü ancak "yetkin bireyler", bir örgüte hem
kendi kişiliklerini katabilir hem de örgüt kimliğiyle
kendi etki alanlarını genişletebilirler. Böyle olama-;
yınca ya lidere bağımlı üye örgütleri oluşmaktadır'
ya da ortak amaç gözden kaçırılmakta, dağınık ça-
lışmalar da bir sonuca varamamaktadır.
Aile içi anlaşmazlıklardan apartman yönetimin-,
deki çatışmalara, derneklerdeki, kooperatiflerde-
ki sorunlara kadar uzanan "verimsiz çalışma, za-
man kaybı, enerji ve para israfı" çok önemli ulu-
sal kayıplardır. Meslek kuruluşları ve sendikalarda^
üyeler etkin olamamaktan yakınmakta, üyelerin
azınlığıileçalışmalarınısürdürmekzorundakalmak-
tadırlar. Siyasal partilerdeki lidersultası açıkçagö-.
rülmektedir.
Yetkin birey ile örgütlü toplum birbirine bağlı iki
ana kaynaktır. Birisi olmayınca öbürü de oluşma-'(
makta, işlememektedir.
Bütün bunlara ilişkin tutumlardaeleştirmekten,
yakınmaktan, sızlanmaktan öteyegitmemektedir'
Isveç'te her kişinin yılda 3-4 örgüte üye olması,
bu üyeliklerin işlerlikle yürütülmesi, örgütlerin top-'
lum içinde çok etkin olmaları bu ikilinin birbirini ta--
mamlayan başarısı ile gerçekleşmektedir. Her ls-t
veçli hem yetkin birey olarak yetişmekte hem de
örgütlü bir toplum üyesi olma bilincini taşımakta-j
dır.
Topluma yaygın örgütlerle toplumda etkin ol-.
mak yerine "hemşehrilik-akrabalık- tanıdıklık" bağ-
larıyla varlığını sürdürmek, geleneksel yapıların ye-'
rine modern yapıları koymakta ne denli başarısız
olduğumuzun göstergesidir. Bu geleneksel yapı-
ları aşıp da ulusal ya da evrensel örgütlenmeleri-
yapamamak, aslında modernleşme çabalarımızın
başarısız kaldığının da ölçütü olmalıdır.
Elbette, evrensel kimlikleri çokuluslu şirketlerin
pazarında tüketici olmakla karıştırmamak gerek-
mektedir. Marka giyip markayiyip içmekle evren-
sel kimlikli olunmaz. Evrensel kımlik, hertürlü ay-
rımcılığı reddedip "insan olma kimliği"ne sahip ol-
mak demektir. Bu gelişmeden korkup kaçarak ye-
rel kimliklere sığınmak ise gelişmeyi reddetmektir.
Ama "yetkin birey" yetiştiremezsek "örgütlü
fop/um"daolamayacak, yerel kimliklere daha çok
sarılmak zorunda kalacağız.
Çok önemli bir tehlike, ulusal kimlik yerine yerel
kimlikleri koymanın sömürülme olasılığını çok art-
tırmasıdır. Ulusun ortak amaçlar için bilinçle birleş-
mesi yerine, bir bölgede yaşamayı, akrabalık iliş-
kilerini koymak, yalnız bölünmekle sonuçlanma-
yacak, sömürünün daha kolay hedefi olmakla da
sonuçlanacaktır. Ortak bağların çözülerek yerine
yeni ve farklılıkları öne çıkaran bağlar koymak, her
türlü tehlikeye kolayca hedef olmaktır. Bugün ço-,
kuluslu şirketlerin ulus-devletten olan şikâyetleri özel-
likle bu konudadır.
Çare, "yetkin birey" yetiştirmek, ulus ölçeğin-
de birbirini güçlendiren örgütlerle de 'örgütlü fop-
lum' olabilmektir. Derneklerin, sendikaların, mes-
lek kuruluşlarının, siyasal partilerin geleceğin top-
lumunu bugünden düşünmeleri zorunlu bir görev
oluyor.
e-mail:erdalatak >( superonline.com
faks:0212 5139098
1. İNÖNÜ ZAFERİ'NİN YILDÖNÜMÜ
Sezer: Zofer, Meclis
J
in
saygınlığını arttırdı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Cumhur-
başkanı Ahmet Necdet
Sezer, yeni kurulmakta
olan Türk Ordusu'nun
kazandığı ilk zafer nite-
liğini taşıyan Birinci Inö-
nü Zaferi'nin, Kurtuluş
Savaşı'run en önemli aşa-
malanndan biri olduğu-
nu belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Ba-
sın Merkezi'nden yapılan
açıklamaya göre Cum-
hurbaşkanı Sezer, Birin-
ci Inönü Zaferi'nin 84.
yıldönümü dolayısıyla
birmesaj yayımladı. Se-
zer, mesajında, yüce Ata-
türk'ünönderliğinde baş-
latılan ve yürütülen Kur-
tuluş Savaşı'nın, bağım-
sızlık ve özgürlük ülkü-
süyle kenetlenen Türk
Ulusu'nun ve Ordu-
su'nun özverili savaşı-
mıyla büyük bir zafere
dönüştüğünü ifade etti..
Yurdunu tüm değerlerin
üstünde tutan Türk Ulu-
su'nun, parçalanmak is-
tenen yurt topraklarını
eşine az rastlanır bir di-
renişle, canı pahasına ko-
rumasını bildiğini, Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin ku-
ruluşuyla bağımsız ve öz-
gür yaşama kararlılığını
dünyaya duyurduğunu
belirten Sezer, şunları
kaydetti: "Birinci lnönü
Zaferi, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hüküme-
(i'nin uluslararası alaıı-
da tanmmasımn yolunu
açarken, 1921 Anayasa-
srııın kabul edilmesiyle
de tam ba«ınısı/., ulusal
egemenliğedayanan Tür-
kiye Cumhuriyeti'ninku-
ııılması sürecindeönem-
li bir adını atılmıştır."