18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Senaryo BOP ile GOP çerçevesinde ılımlı Islam modeline uydurulmuş, AB'nin tasarladığı bölük pörçük "Osmanlı millet modeli"nce öngörülen "federalist yerelleşmeci, yönetişimci ve özelleştirmeci" reformlarla yeniden yapılandırılmış ülkenin başındakini padişah yapacak başkanlık sisteminin kabulü... Okyanus ötesinde özel korumaya alınmış ve kendisini "din allâmesi" sayan emekli vaizin de medya desteği ile ülkede şeyhülislam niyetine konuşlandırılması... Hoş geldin, işbirlikçi son Padişah Vahdettin ile Ingiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı, Şeyhülislam Mustafa Sabri senaryosu... IŞIK KANSU Cesaretin boylesiAKP'nin sosyal güvensizlik reformunun mantığı nedir? Tek örnek, bu mantığı açıklamaya yeter: Türk Tabipleri Birliği Ikinci Başkanı Metin Bakkalcı, Genel Sağlık Sigortası Yasa Taslağı'nın 27. maddesindeki "Kişiler sağlıklannı korumaktan asli olarak sorumludurlar" hükmüne dikkat çekiyor. Bakkalcı'ya göre bu hükümden iki anlam çıkarılabilir: "Birincisi: Devlet, insanların sağlık hakkını güvence altına alma temel sorumluluğundan bütünüyle çekiliyor. Ikincisi: Sağlıklı olma halini sağlayamayan kişiler, asli sorumluluklarını yerine getirmedikleri için sağlık hizmetlerine ulaşma haklarından yararlanamadıklan gibi, para cezalarıyla da karşı karşıya bırakılıyor." Taslakta doğrudan bir para cezası öngörülmüyor kuşkusuz. Bakkalcı'nın vurgulamak istediği, "sağlığını koruma sorumluluğunu" yerine getirmemiş, yani "hastalanmış" birtakım "sorumsuz" yurttaşların, sağlığını satın almak, yani bir anlamda "para cezası" ödemek zorunda bırakılacak olması... Bakkalcı, sosyal güvensizlik reformunun bir "ilk" olduğu inancında: "Türkiye tarihinde ilk kez bu denli gayri insani bir yaklaşımın açıklanması cesareti gösteriliyor." DEMEK PARAN YOK.. GELOZAMANSENİNLEBEN ISAYltf Idari işlem Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest- rası sanatçı sınavı açmış, sınav 21-22 Kasım tarihleri arasında yapılmış, sınav komisyonu toplanmış ve sonuçları tu- tanakla saptamıştı. Ne olduysa o günlerde oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Basın Müşavirliği bir basın açıklaması ile sınavın ertelen- mesıne karar verildiğini duyurdu. Orta- lık karıştı... Sınavı kazanan birgrup sa- natçı, geçen günlerde işlemın iptali ve yürütülmesinin durdurulması için açtık- ları davanın dilekçesinde durumu şöy- le özetliyorlardı: "Sınavlariptal miedil- miştir? Sınavlar ertelenmiş midir? Sı- navları erteleyen ve iptal eden kimdir? Sınavlar bakan onayı ile mi iptal edil- miştir? Sınavlarbakanın verdiği bir ta- limat ile mi ertelenmiş veya iptal edil- miştir? Bu sorular ortada kalmış olup failimeçhulbirduıvm ortaya çıkmış bu- lunmaktadır. Böyle biridari işlem ola- maz ve kabul edilemez. "Kimilerine de sorarsanız, geçmişte sorumlu olduğu Turizm Bakanlığı'nı bile lağvetmeyi dü- şünen Erkan Mumcu'nun bakanlığın- da böyle bir idari işlem herzaman ola- bilir, çok da doğaldır. SEKA'ya sahip çıkın! SEKA kâğıt fabrikası kapanmasın diye önceki gün Izmit'te miting vardı. Izmitliler, "Bizi Türkiye 70 yıldır SEKA'yla tanıdı. Yarın da SEKA'yla, üretimle tanısın istiyoruz" diye yürüdü; "Bizi depremler, felaketler yıkamadı. Fabrikalarımızı kapatmaya çalışan siyasiler de yıkamayacak" diye haykırdı. Selüloz-lş Sendikası, SEKA kapatılmasın diye Bölge Idare Mahkemesi'ne başvurdu. Dilekçesinde, "Kâğıt, toplumun vazgeçemeyeceği temel tüketim mallanndan biridir" dedi. "Ambalajdan temizliğe kadar kâğıdın vazgeçilmezliği her geçen gün artıyor" dedi. "Böyle bir alanda bir kamu kuruluşunun da var olması sosyal devletin piyasaları düzenleyici fonksiyonunun doğal sonucudur" da dedi ve ekledi: "Geleceği olan, vazgeçilmez olan, kâr potansiyelleri yüksek, tüketicinin kolayca benimseyip zor vazgeçtiği, 60 milyonu aşan nüfusu ile yeni ürünlerde büyük bir tüketim potansiyeli olan kâğıt üretiminden 1936 yılından beri var olan SEKA'yı dışlamak, altın yumurtlayan tavuğu çokuluslu tekellerin ellerine bırakmak, pazarı, kâğıt ürünlerinin fiyatlarını monopollerin insafına terk etmek anlamına gelmektedir." Izmit halkının büyük çoğunluğu, SEKA'ya sahip çıkıyor. Türkiye'nin de sahip çıkmasını istiyor... Muhaleîetin muhalefeti Genel kanıya bakılırsa, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, parti içinde bilinen ve Deniz Baykal'a karşı çıkan muhalefet hareketinin üzerinden yükseliyor. Bu konuda farklı düşünenler de var: "Baykal'ın yanlış biryönetim tarzı olduğu zaten biliniyor. Ortak akıl kullanmaktan özenle kaçtığı da, çevresinde yanlış insanların bir araya geldiği de... Ancak CHP, özellikle AKP'nin seçım kazandığı 2002 seçimlerinden bu yana ulusalcı ve genel anlamda solda bir çizgi izliyor. Sarıgül ve ona yakın ekibin, Baykal'dan kaynaklanan memnuniyetsizliği kullanarak, partiyi izlemeye çalıştığı uiusala ve sola yakın politikalardan uzaklaştırmaya dönük birzemin yaratmasına destek vermek yanlıştır." CHP muhalefetinin içindeki muhalefette böyle düşünen çok... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Bağ-Kur Aylıklaruıın Kesilme Koşulları ve 2005 Yılı Mali Bütçe Yasası Bağ-Kur, Türkiye'deki sosyal güvenlik kurumlanndan en genç ola- nıdır. Bu sosyal güvenlik kurumıı, 1479 sayılı "Esnafve Sanatkârlarve Di- ğer Bağmısız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Yasası ile kurulmuş- tur. 1479 sayılı yasanın "Kuruluş" başlıklı 1. maddesi uyannca: "Kurum, kısaca Bağ-Kur diye anıhr." Bağ-Kur Yasası, 14.9.1971 günlü Resmi Gazete'de yayımlanmış ve Bağ-Kur 1972 yılında işlerlik kazanmıştır. Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı alanlann yurtiçinde Bağ-Kur'un yani sı- ra, diğer sosyal güvenlik kurumlan kapsamına giren işyeri ve işlerde çalışmalarına bir kısıtlama getirmemiştir. Ancak, 15.9.1985 günlü Res- mi Gazete'de yayımlanan yurtdışında bulunan Türk vatandaşlannın yurtdışında geçen sürelcrinin sosyal güvenliklen bakımından değerlen- dirilmesine ilişkin 3201 sayılı yasanın Uygulama Yönetmeliği'nin 12. maddesi uyannca, "Yurtdışındaki hizmetlerini borçlanarak aylığa hak kazanaalann bu aylıkları, Sosyal Güvenlik Sözfcş.mesi yapılııuş olup ol- madığına bakılnıaksızın herhangi bir ülkede çalışmaya başladıklantak- dirde çalışmaya başladıklarıtarihten" geçerli olarak kesilmektedir. Bunun dışında, Bağ-Kur emeklisi, yine Bağ-Kur kapsamına giren bir işte çalışmaya başladığında, Bağ-Kur Yasası'nm 38. maddesine göre, "Ancakkendi isteği üzerine" almakta olduğu yaşlılık aylığı kesılir. Bağ- Kur'dan "yaşlılıkaylığı alanlann isteklcri halinde, aylıklan kesilerekson defa prinı ödedikleri basamaktan prinı ödemeye devam edebilirler. (...)" Kendi isteği dışında, bir Bağ-Kur emeklisi, Bağ-Kur kapsamında bir işte çalışmaya başladığında yaşlılık aylığı kesilmez. Bağ-Kur Yasası Ek Madde 20 bu konuya ilişkindir. Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı almakta olanlardan, Bağ-Kur kapsamın- daki "Çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başla- yanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklanndan, ayh- ğın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden ay ba- şından itibarcn, çabşmalarının sona cıdiği ay dahil % 10 oranında sos- yal güvenlik destek primi kesiliı." Biz, emekli aylıklarının kesilme koşulları ile ilgili yazımızı sürdüriir- ken2()05 Yılı Bütçe Yasası'nın25. maddesi, emeklileringündemine med- ya deyimiyle "bomba gibi düştü". 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası'nın 25. maddesi, Sosyal Si- gortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan "yaşlılık aylığı" alanları çok yakından ilgilendinnektedir. Bu madde başlı başına, anayasal, hukuksal boyut- larda incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken bir maddedir. Bu mad- deye göre: "Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan cmeklilikveya yaşlılık ay- lığı alanlar, bu aylıklan kcsilnıeksi/in genel bütçeyedahil daireler,katma bütçeli idarcler, döner sermayeler, fonlaı; belediyeler, il özel idareleri, be- lcdiyeler ve il özel idareleri tarafindan kıırıılan birlik ve işlctmeler, sosyal güvenlik kurunılaıı, bütçeden yardım alaıı km-uluşlar ile Ö/JA kanunla kurıılmuş diğer kamu kurum, kıııııl, üst kurul ve kuruluşları, kamu ik- tisadi teşebbüsleri vc bunlann bağlı ortakhklan ile müessese ve işletme- lerindevesermaycsinin % SO'sinden fazlası kamuya aitolan diğerortak- lıklarda herhangi bir kadro, po/.isyon veya görevde çalıştınlamaz ve gö- rev yapama/lar" denilerek emeklilerin kamu kurumlarında çalışmala- rı engellenmiştir Pozisyon veya görevde çalıştırılamayacağı ve görev yapamayacağı vurgulanmaktadır. Ancak, bu uygulamanın dışında kalanlar vardır ve bunların içinde "mil- letvekilleri" ile "üst düzey bürokratlar" da yer almaktadır. 1) Cıunhurbaşkanlığına seçilenler, 2) Dışarıdaıı bakanlar kurulu üyeliğine atananlar, 3) Yasama orgaıu üyeliğine seçilenler, mahalli idareler seçimleri so- nııcuna göre görev alanlar, 4) Sadece toplantı veya huzıır ücreti ya da hakkı ödenen görevleri yii- riitenler ile yönetim ve denetim kurulu üyeliği ücreti karşılığında gö- revlendirilenler, 5) Yaş haddini aşmamış olmalan kaydıyla her derece ve türdeki ör- gün ve yaygın eğitım kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi ve- rilenler (Öğretim üyelığinden emekli olanlardan üniversitelerde ders üc- reti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış ol- malan kaydı aranmaz), 6) Vakıf ünivcrsitelerinde görev alanlar, 7) Özel kanunlannda emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilmeksizin ça- lıştınlma veya görev yapma hakkı verilenlerden cumhurbaşkanı tara- findan atananlar, bakanlar kurulu kararı veya müşterek kararname ile atanan veya görevlendirilenler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce ya- pılan seçimler sonucunda görev verilenler. Hakkında uygulanmaz denilerek, bu konumda olanlara bir ayrıcalık, bir anlamda ise "dokunulmazlık" tanınmıştır. Anayasal ve hukuksal yönden incelenmeye ve eleştiriye çok açık olan, 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası'nın 25. maddesi üzerine söyleyecek çok söz ve yapacak çok yorum olması gerektiği görüşündeyiz. Bu uygulamanın "şimdilik kaydıyla", anayasaya ve sosyal güvenlik yasalarına ııygım düşmediği konusundaki görüşümüzü belirtiyoruz. Bu konudaki tartışmalann ve yorumlann da gereken kurum ve organlar ile ve hukuk adamlannca yapılacağı inancındayız. KÎM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicakii turk.net HARBl SEMİH POROY semihporoy((iyahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL IIRCENÇ k urgenc(d yahoo.com c [ / // JH^ U -> • ( ° 1 ^ ** Û J'A A-A* o 4 j saptırif \ m nHBi-1 BR1 ''kr nkfii 1 --J -\ » öfe^ri/z— ___ l- —n — V HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA B1U:1N ER-DOĞ/UM BAŞMN ŞAAARI-yONL hayatepik ı mynet.com r IIX_L_I1X_L_L 1 i 1 İ i TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAIS 10 (tenk www.miimlaz-urikan.com W '( K IAİ/LAR AKIYORL 1844'TESÜ6ÜN, BÜYÜKOKYAMUS'rAICİ SANPMCH fKOALARl'hlMN HAWAll 'NİN İICİMCi SÜYÜK VOL- KAK/I, LAI/ ÇiKASMAYA BAÇLAPf {MAUNA LOA APLI 4163 A4£TfieLÎK PEI/ VOUCAM, gİR SÜ- R.EPİR SYLEMS/Z OUtSMAKTAYD/. 1O OCA/C &ÜNÜ ŞAŞ/RTfCt BİISŞEY OLPU. GBNEU.İK- LE eüıeüLrûıâ BiR s/ç/Moe PÜSKUÜREN, ZAMAA1 ZAMAM fV)TlAM4lA£A YOL AÇAtJ ITOLKANLARJN 7&/5StAi£, MAUfJA LOA, YAL - NtZCA LAI/ AKITA4AYA BAÇLAMfÇTt. PAĞrM T£PES/AlDEKt KRATER UAt/UZU, KfZ6/M LAi/LA/Ç/A/ S/ZMrfS/yi/l SESS/2 SEPAS/Z POLMUŞ, SOMGA çeŞİTLİ YÖNLE&&EN AtCMAYA KOYULAAUŞTU/. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 'BernardLewisf FabciGfci...' Birarkadaşım, Italya'dan aradı önceki gün, "Repubb- lica'da çıkan Bernard Levvissöyleşisinigördün mü? Fallaci ileaynı kafada!" diye... Türk gazetelerine, "Le- vvis: Avrupa Müslüman kıtası olacak" ve "Atatürk'ün devhmcı kararı!" başlıklarıyla yansıyan söyleşıden bahsediyor... Bizde bellı bölümleriyle değerlendirilen "Repubbli- ca"nın tam sayfalık söyleşisi baştan sona bir "Tanrım MüslümanlarGeliyor!" alarmı. Levvis, "Atatürk'ün ki- şisel dehasını" övüyor gerçi; ama Avrupa'daki Müs- lüman nüfus artışını da Avrupa uygarlığı için ciddi bir tehdıt olarak algılıyor. Avrupa'ya Müslüman akınını II. Viyana Kuşatması'nın devamı diye nıtelendirıyor. "In- gilizcede bir laf vardır" diyor Levvis "The thırd time lucky- Belkiüçüncü kez şansları daha yavergider!"... 'Ey Batı, uyan...' Müslümanlara karşı ırkçılığın kalesi haline gelen ün- lü Italyan yazar Oriana Fallaci de farklı şeyler söyle- miyorgerçekten. Onun dasöylediği bu. "VVake up Oc- cidente! - Ey Batı, Uyan!" diyor Fallaci de ve "Bu Müslümanlar mütemadiyen çoğalıyor" diye yazıyor: "Süratle ürüyorlar. Entegre olmuyor, bizden onlara en- tegre olmamızı talep ediyorlar. Bizi de bu gidişle bur- kaya sokacaklar. Islamın değerleri, bize uymuyor. Ar- tık uyanıp tedbirimizi alalım ve Avrupa 'nın kapısını Is- lama kapatalım. Hepimizyoksa Islamlaşacağız!" Ori- ana Fallaci, Türkiye'nin AB üyeliğine bu temel üzerin- den açıkça karşı çıkıyor. Lewis söyleşisini Fallaci süzgeciyle okuyunca şa- şırdım. Üslup farklı ama aynı "determinizm" içinde konuşuyor Bernard Levvis de: "Bazı Islami değerler Batı değerleriyle asla uyuş- maz. Kadının toplumdaki rolü buna ömektir" diyor özet- le Levvis: "Islam dört eşe izin verırken Hıhstiyanlık monogamdır. Batı uygarlığının gelişmesindeki sırbu... Bir tekAtatürk bunu fark etti. Ve kadın-erkek eşitliği- ne doğruyönelerek devrimci birmesaj verdi... Ancak şimdiAvrupa'daki Müslüman nüfus; birdizi ahlaki, hu- kuki, sosyal, ekonomik sorunu da beraberinde geti- riyor. Ingiltere'de poligami suç. Ama çokeşliliğin suç olmadığı bir ülkeden geliyorsanız; Avrupa'da da bu, giderek suç olmaktan çıkacak ve meşrulaşacaktır (!?!)... Göç eden ve 'Yanıma ailemi de almak istiyo- rum!' diyen işçi; 4 karı ve 15 çocuklu biraileden söz ediyorsa bu nasıl birailedir? Hollanda'da Müslüman birgöçmen örneğin, işsizliksigortası için çoksayıda- ki eşlerinın de hesaba katılmasını talep etti. Hollanda hâlâ bunu tartışıyor... Hıristiyanlık; Tann ve Sezar; (dev- leti) birbirinden ayırır. Islam da ise (din-devlet ayrımı olmadığından) Tann Sezar'dır! önümüzdeki soru şim- di şudur: Avrupa mı Islamlaşacak, Islam mı Avrupa- lılaşacak?" 'Levvis doktrini ABD siyaseti oldu!' Sorunun yanıtını açık bırakıyor Bernard Levvis. Ama "Islamın, Avrupalılaşma ihtimalini" aklından geçirme- diği de çok açık. Batı değerleriyle bağdaşmayan Isla- mın, kendine özgü bir demokrasi anlayışı olduğunu söy- lüyor ünlü tarihçi. Atatürk'ün kadın hakları ve laiklik re- formlarına övgüyle gönderme yapıyor ancak sonuç iti- barıylaTürk modelinden Avrupalılaşmış bir Islam mo- deli, bir Avrupa-lslami modeli olarak söz etmiyor. Bu ilginç. Bernard Levvis çünkü, bu düşünceleri ilk kez Almanya'da "Die Welt" gazetesine verdiği bir söyleşiyle gündeme getirmiş ve orda da "Yüzyıl so- nunda Avrupa'nın Islamlaşacağını" söylemişti. AB Komısyonu'nun 6 Ekim raporu arifesinde çıkan bu söyleşiyi sonra, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan ne ka- dar komisyon üyesi varsa hepsi kalkan yapıp kullan- dı. Türk üyeliğinin yemınli düşmanı Avusturyalı Komi- ser Franz Fischler ile Hollandalı komisyon üyesi Fritz Bolkenstein hep Levvis'e atıf yaptılar. Türkiye'de çok tepki alan Bolkenstein mesela, "Eğer Bernard Le- vvis'in kehanetidoğruysa 1683yılında Türklerin Viya- na'dan geri çevrilmesi boşuna olmuştur" dedi. İlginç olan bir başka konu da Levvis'in ABD'Iİ "neo- con"ların "Islam uzmanına" dönüşmesi. O kadar ki "Wall Street Journal", Rumsfeld ve Wolfowitz'in referans aldığı ünlü tarihçi için "Levvis doktriniABD siyaseti ha- line geldi!" tanımını kullandı. Bunları yan yana getir- diğınizde Bernard Levvis'in Türkiye'ye biçtiği "Büyük Orta Doğu Projesi"ri\n lokomotif ülkesi rolü çok açık ve net ortaya çıkıyor. Dünyayı yönetenler Fallaci'yi iplemiyor ama Ber- nard Levvis'i ciddiye alıyorlar. Princeton'lı tarihçinin fi- kirleri üzerinden siyaset üretiyorlar. Levvis'i yakından izlemekte yarar var. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/Tahmin edi- len, oranla- nan.2/"Vakti- nize hazır olun/—- var- dır gelir bir gün" (Yunus Emre)... Ça- buk davranan, çevik. 3/ Vü- cudu silindir biçiminde, ın- ce ve uzun bir balık. 4/ İskambilde bir renk... Ilaç, mer- hem. 5/Orta Anado- lu'da bir göl... Beto- na delik açmakta kul- lanılan sivri uçlu ay- gıt. 6/ 7 Mayıs 1915'te bir Alman denizaltısı tarafindan batınlan ve ABD'nin I. DünyaSavaşı'nagirmesineneden olan Ingiliz yolcu gemisi. 7/Rütbesiz asker... Olumsuzluk be- lirten bir önek... Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü. 8/Hindistan kökenli bir bekçi köpeği ır- kı. 9/Kimi Türk lehçelerinde "ağa" yerine kulla- nılan sözcük... Deniz içinde iki zincirin birbirine dolanması. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/Çöplük. 2/Kuyruksokumukemiği... "Sevim — -": Yazanmız. 3/Yunan mitolojisinde çobanların tannsı... Lantan elementinin simgesi. 4/Ağır bir şeyi denizden çıkarmak ya da denize indirmek için kullanılan büyük vinçli deniz teknesi. 5/"Do- ğar—midelerden nur topu ihtilaller" (F.N. Çam- lıbel)... Metal sarnıç. 6/Balıreyn'in başkenti... Çin ve Japonya'dan tüm dünyaya yayılmış bir strateji oyunu. II Yunan abecesinde bir harf... Öğe, ilke. 8/ Nikel elementinin simgesi... Kuzey Ameri- ka'nın beş büyük gölünden biri. 9/Rusya'nın do- ğu ucunda büyük bir yarımada.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle