Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Senaryo
BOP ile GOP
çerçevesinde ılımlı Islam
modeline uydurulmuş,
AB'nin tasarladığı bölük
pörçük "Osmanlı millet
modeli"nce öngörülen
"federalist yerelleşmeci,
yönetişimci ve
özelleştirmeci"
reformlarla yeniden
yapılandırılmış ülkenin
başındakini padişah
yapacak başkanlık
sisteminin kabulü...
Okyanus ötesinde özel
korumaya alınmış ve
kendisini "din allâmesi"
sayan emekli vaizin de
medya desteği ile
ülkede şeyhülislam
niyetine
konuşlandırılması...
Hoş geldin, işbirlikçi son
Padişah Vahdettin ile
Ingiliz Muhipleri
Cemiyeti Başkanı,
Şeyhülislam Mustafa
Sabri senaryosu...
IŞIK KANSU
Cesaretin boylesiAKP'nin sosyal güvensizlik
reformunun mantığı nedir?
Tek örnek, bu mantığı
açıklamaya yeter:
Türk Tabipleri Birliği Ikinci
Başkanı Metin Bakkalcı, Genel
Sağlık Sigortası Yasa Taslağı'nın
27. maddesindeki "Kişiler
sağlıklannı korumaktan asli
olarak sorumludurlar" hükmüne
dikkat çekiyor. Bakkalcı'ya göre
bu hükümden iki anlam
çıkarılabilir: "Birincisi: Devlet,
insanların sağlık hakkını
güvence altına alma temel
sorumluluğundan bütünüyle
çekiliyor. Ikincisi: Sağlıklı olma
halini sağlayamayan kişiler, asli
sorumluluklarını yerine
getirmedikleri için sağlık
hizmetlerine ulaşma haklarından
yararlanamadıklan gibi, para
cezalarıyla da karşı karşıya
bırakılıyor." Taslakta doğrudan
bir para cezası öngörülmüyor
kuşkusuz. Bakkalcı'nın
vurgulamak istediği, "sağlığını
koruma sorumluluğunu" yerine
getirmemiş, yani "hastalanmış"
birtakım "sorumsuz"
yurttaşların, sağlığını satın
almak, yani bir anlamda "para
cezası" ödemek zorunda
bırakılacak olması...
Bakkalcı, sosyal güvensizlik
reformunun bir "ilk" olduğu
inancında: "Türkiye tarihinde ilk
kez bu denli gayri insani bir
yaklaşımın açıklanması cesareti
gösteriliyor."
DEMEK PARAN YOK..
GELOZAMANSENİNLEBEN
ISAYltf
Idari işlem
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest-
rası sanatçı sınavı açmış, sınav 21-22
Kasım tarihleri arasında yapılmış, sınav
komisyonu toplanmış ve sonuçları tu-
tanakla saptamıştı.
Ne olduysa o günlerde oldu. Kültür
ve Turizm Bakanlığı Basın Müşavirliği
bir basın açıklaması ile sınavın ertelen-
mesıne karar verildiğini duyurdu. Orta-
lık karıştı... Sınavı kazanan birgrup sa-
natçı, geçen günlerde işlemın iptali ve
yürütülmesinin durdurulması için açtık-
ları davanın dilekçesinde durumu şöy-
le özetliyorlardı: "Sınavlariptal miedil-
miştir? Sınavlar ertelenmiş midir? Sı-
navları erteleyen ve iptal eden kimdir?
Sınavlar bakan onayı ile mi iptal edil-
miştir? Sınavlarbakanın verdiği bir ta-
limat ile mi ertelenmiş veya iptal edil-
miştir? Bu sorular ortada kalmış olup
failimeçhulbirduıvm ortaya çıkmış bu-
lunmaktadır. Böyle biridari işlem ola-
maz ve kabul edilemez. "Kimilerine de
sorarsanız, geçmişte sorumlu olduğu
Turizm Bakanlığı'nı bile lağvetmeyi dü-
şünen Erkan Mumcu'nun bakanlığın-
da böyle bir idari işlem herzaman ola-
bilir, çok da doğaldır.
SEKA'ya sahip çıkın!
SEKA kâğıt fabrikası
kapanmasın diye önceki gün
Izmit'te miting vardı. Izmitliler,
"Bizi Türkiye 70 yıldır SEKA'yla
tanıdı. Yarın da SEKA'yla,
üretimle tanısın istiyoruz" diye
yürüdü; "Bizi depremler,
felaketler yıkamadı.
Fabrikalarımızı kapatmaya çalışan
siyasiler de yıkamayacak" diye
haykırdı. Selüloz-lş Sendikası,
SEKA kapatılmasın diye Bölge
Idare Mahkemesi'ne başvurdu.
Dilekçesinde, "Kâğıt, toplumun
vazgeçemeyeceği temel
tüketim mallanndan biridir"
dedi. "Ambalajdan temizliğe
kadar kâğıdın vazgeçilmezliği
her geçen gün artıyor" dedi.
"Böyle bir alanda bir kamu
kuruluşunun da var olması
sosyal devletin piyasaları
düzenleyici fonksiyonunun
doğal sonucudur" da dedi ve
ekledi: "Geleceği olan,
vazgeçilmez olan, kâr
potansiyelleri yüksek, tüketicinin
kolayca benimseyip zor
vazgeçtiği, 60 milyonu aşan
nüfusu ile yeni ürünlerde
büyük bir tüketim potansiyeli
olan kâğıt üretiminden 1936
yılından beri var olan SEKA'yı
dışlamak, altın yumurtlayan
tavuğu çokuluslu tekellerin
ellerine bırakmak, pazarı, kâğıt
ürünlerinin fiyatlarını
monopollerin insafına terk etmek
anlamına gelmektedir."
Izmit halkının büyük çoğunluğu,
SEKA'ya sahip çıkıyor. Türkiye'nin
de sahip çıkmasını istiyor...
Muhaleîetin muhalefeti
Genel kanıya bakılırsa, Şişli
Belediye Başkanı Mustafa
Sarıgül, parti içinde bilinen ve
Deniz Baykal'a karşı çıkan
muhalefet hareketinin üzerinden
yükseliyor. Bu konuda farklı
düşünenler de var: "Baykal'ın
yanlış biryönetim tarzı olduğu
zaten biliniyor. Ortak akıl
kullanmaktan özenle kaçtığı da,
çevresinde yanlış insanların bir
araya geldiği de...
Ancak CHP, özellikle AKP'nin
seçım
kazandığı 2002 seçimlerinden
bu yana ulusalcı ve genel
anlamda solda bir çizgi izliyor.
Sarıgül ve ona yakın ekibin,
Baykal'dan kaynaklanan
memnuniyetsizliği kullanarak,
partiyi izlemeye çalıştığı uiusala
ve sola yakın politikalardan
uzaklaştırmaya dönük birzemin
yaratmasına destek vermek
yanlıştır." CHP muhalefetinin
içindeki muhalefette böyle
düşünen çok...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞÎPAL
Bağ-Kur Aylıklaruıın Kesilme Koşulları
ve 2005 Yılı Mali Bütçe Yasası
Bağ-Kur, Türkiye'deki sosyal güvenlik kurumlanndan en genç ola-
nıdır.
Bu sosyal güvenlik kurumıı, 1479 sayılı "Esnafve Sanatkârlarve Di-
ğer Bağmısız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Yasası ile kurulmuş-
tur.
1479 sayılı yasanın "Kuruluş" başlıklı 1. maddesi uyannca:
"Kurum, kısaca Bağ-Kur diye anıhr."
Bağ-Kur Yasası, 14.9.1971 günlü Resmi Gazete'de yayımlanmış ve
Bağ-Kur 1972 yılında işlerlik kazanmıştır.
Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı alanlann yurtiçinde Bağ-Kur'un yani sı-
ra, diğer sosyal güvenlik kurumlan kapsamına giren işyeri ve işlerde
çalışmalarına bir kısıtlama getirmemiştir. Ancak, 15.9.1985 günlü Res-
mi Gazete'de yayımlanan yurtdışında bulunan Türk vatandaşlannın
yurtdışında geçen sürelcrinin sosyal güvenliklen bakımından değerlen-
dirilmesine ilişkin 3201 sayılı yasanın Uygulama Yönetmeliği'nin 12.
maddesi uyannca, "Yurtdışındaki hizmetlerini borçlanarak aylığa hak
kazanaalann bu aylıkları, Sosyal Güvenlik Sözfcş.mesi yapılııuş olup ol-
madığına bakılnıaksızın herhangi bir ülkede çalışmaya başladıklantak-
dirde çalışmaya başladıklarıtarihten" geçerli olarak kesilmektedir.
Bunun dışında, Bağ-Kur emeklisi, yine Bağ-Kur kapsamına giren bir
işte çalışmaya başladığında, Bağ-Kur Yasası'nm 38. maddesine göre,
"Ancakkendi isteği üzerine" almakta olduğu yaşlılık aylığı kesılir. Bağ-
Kur'dan "yaşlılıkaylığı alanlann isteklcri halinde, aylıklan kesilerekson
defa prinı ödedikleri basamaktan prinı ödemeye devam edebilirler. (...)"
Kendi isteği dışında, bir Bağ-Kur emeklisi, Bağ-Kur kapsamında bir
işte çalışmaya başladığında yaşlılık aylığı kesilmez. Bağ-Kur Yasası Ek
Madde 20 bu konuya ilişkindir.
Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı almakta olanlardan, Bağ-Kur kapsamın-
daki "Çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başla-
yanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklanndan, ayh-
ğın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden ay ba-
şından itibarcn, çabşmalarının sona cıdiği ay dahil % 10 oranında sos-
yal güvenlik destek primi kesiliı."
Biz, emekli aylıklarının kesilme koşulları ile ilgili yazımızı sürdüriir-
ken2()05 Yılı Bütçe Yasası'nın25. maddesi, emeklileringündemine med-
ya deyimiyle "bomba gibi düştü".
5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası'nın 25. maddesi, Sosyal Si-
gortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan "yaşlılık aylığı" alanları çok yakından
ilgilendinnektedir. Bu madde başlı başına, anayasal, hukuksal boyut-
larda incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken bir maddedir. Bu mad-
deye göre:
"Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan cmeklilikveya yaşlılık ay-
lığı alanlar, bu aylıklan kcsilnıeksi/in genel bütçeyedahil daireler,katma
bütçeli idarcler, döner sermayeler, fonlaı; belediyeler, il özel idareleri, be-
lcdiyeler ve il özel idareleri tarafindan kıırıılan birlik ve işlctmeler, sosyal
güvenlik kurunılaıı, bütçeden yardım alaıı km-uluşlar ile Ö/JA kanunla
kurıılmuş diğer kamu kurum, kıııııl, üst kurul ve kuruluşları, kamu ik-
tisadi teşebbüsleri vc bunlann bağlı ortakhklan ile müessese ve işletme-
lerindevesermaycsinin % SO'sinden fazlası kamuya aitolan diğerortak-
lıklarda herhangi bir kadro, po/.isyon veya görevde çalıştınlamaz ve gö-
rev yapama/lar" denilerek emeklilerin kamu kurumlarında çalışmala-
rı engellenmiştir Pozisyon veya görevde çalıştırılamayacağı ve görev
yapamayacağı vurgulanmaktadır.
Ancak, bu uygulamanın dışında kalanlar vardır ve bunların içinde "mil-
letvekilleri" ile "üst düzey bürokratlar" da yer almaktadır.
1) Cıunhurbaşkanlığına seçilenler,
2) Dışarıdaıı bakanlar kurulu üyeliğine atananlar,
3) Yasama orgaıu üyeliğine seçilenler, mahalli idareler seçimleri so-
nııcuna göre görev alanlar,
4) Sadece toplantı veya huzıır ücreti ya da hakkı ödenen görevleri yii-
riitenler ile yönetim ve denetim kurulu üyeliği ücreti karşılığında gö-
revlendirilenler,
5) Yaş haddini aşmamış olmalan kaydıyla her derece ve türdeki ör-
gün ve yaygın eğitım kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi ve-
rilenler (Öğretim üyelığinden emekli olanlardan üniversitelerde ders üc-
reti karşılığı ders görevi verilenler hakkında yaş haddini aşmamış ol-
malan kaydı aranmaz),
6) Vakıf ünivcrsitelerinde görev alanlar,
7) Özel kanunlannda emeklilik veya yaşlılık aylığı kesilmeksizin ça-
lıştınlma veya görev yapma hakkı verilenlerden cumhurbaşkanı tara-
findan atananlar, bakanlar kurulu kararı veya müşterek kararname ile
atanan veya görevlendirilenler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce ya-
pılan seçimler sonucunda görev verilenler.
Hakkında uygulanmaz denilerek, bu konumda olanlara bir ayrıcalık,
bir anlamda ise "dokunulmazlık" tanınmıştır.
Anayasal ve hukuksal yönden incelenmeye ve eleştiriye çok açık
olan, 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası'nın 25. maddesi üzerine söyleyecek
çok söz ve yapacak çok yorum olması gerektiği görüşündeyiz.
Bu uygulamanın "şimdilik kaydıyla", anayasaya ve sosyal güvenlik
yasalarına ııygım düşmediği konusundaki görüşümüzü belirtiyoruz. Bu
konudaki tartışmalann ve yorumlann da gereken kurum ve organlar ile
ve hukuk adamlannca yapılacağı inancındayız.
KÎM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicakii turk.net
HARBl SEMİH POROY semihporoy((iyahoo.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL IIRCENÇ k urgenc(d yahoo.com
c
[
/
//
JH^ U
-> •
( °
1 ^
** Û
J'A
A-A*
o 4
j saptırif
\ m
nHBi-1 BR1
''kr
nkfii
1
--J
-\
»
öfe^ri/z— ___
l- —n — V
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA B1U:1N
ER-DOĞ/UM
BAŞMN
ŞAAARI-yONL
hayatepik ı mynet.com
r IIX_L_I1X_L_L 1 i 1 İ i
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAIS 10 (tenk www.miimlaz-urikan.com
W
'( K
IAİ/LAR AKIYORL
1844'TESÜ6ÜN, BÜYÜKOKYAMUS'rAICİ SANPMCH
fKOALARl'hlMN HAWAll 'NİN İICİMCi SÜYÜK VOL-
KAK/I, LAI/ ÇiKASMAYA BAÇLAPf {MAUNA LOA
APLI 4163 A4£TfieLÎK PEI/ VOUCAM, gİR SÜ-
R.EPİR SYLEMS/Z OUtSMAKTAYD/. 1O OCA/C
&ÜNÜ ŞAŞ/RTfCt BİISŞEY OLPU. GBNEU.İK-
LE eüıeüLrûıâ BiR s/ç/Moe PÜSKUÜREN,
ZAMAA1 ZAMAM fV)TlAM4lA£A YOL AÇAtJ
ITOLKANLARJN 7&/5StAi£, MAUfJA LOA, YAL -
NtZCA LAI/ AKITA4AYA BAÇLAMfÇTt. PAĞrM
T£PES/AlDEKt KRATER UAt/UZU, KfZ6/M
LAi/LA/Ç/A/ S/ZMrfS/yi/l SESS/2 SEPAS/Z
POLMUŞ, SOMGA çeŞİTLİ YÖNLE&&EN
AtCMAYA KOYULAAUŞTU/.
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
'BernardLewisf
FabciGfci...'
Birarkadaşım, Italya'dan aradı önceki gün, "Repubb-
lica'da çıkan Bernard Levvissöyleşisinigördün mü?
Fallaci ileaynı kafada!" diye... Türk gazetelerine, "Le-
vvis: Avrupa Müslüman kıtası olacak" ve "Atatürk'ün
devhmcı kararı!" başlıklarıyla yansıyan söyleşıden
bahsediyor...
Bizde bellı bölümleriyle değerlendirilen "Repubbli-
ca"nın tam sayfalık söyleşisi baştan sona bir "Tanrım
MüslümanlarGeliyor!" alarmı. Levvis, "Atatürk'ün ki-
şisel dehasını" övüyor gerçi; ama Avrupa'daki Müs-
lüman nüfus artışını da Avrupa uygarlığı için ciddi bir
tehdıt olarak algılıyor. Avrupa'ya Müslüman akınını II.
Viyana Kuşatması'nın devamı diye nıtelendirıyor. "In-
gilizcede bir laf vardır" diyor Levvis "The thırd time
lucky- Belkiüçüncü kez şansları daha yavergider!"...
'Ey Batı, uyan...'
Müslümanlara karşı ırkçılığın kalesi haline gelen ün-
lü Italyan yazar Oriana Fallaci de farklı şeyler söyle-
miyorgerçekten. Onun dasöylediği bu. "VVake up Oc-
cidente! - Ey Batı, Uyan!" diyor Fallaci de ve "Bu
Müslümanlar mütemadiyen çoğalıyor" diye yazıyor:
"Süratle ürüyorlar. Entegre olmuyor, bizden onlara en-
tegre olmamızı talep ediyorlar. Bizi de bu gidişle bur-
kaya sokacaklar. Islamın değerleri, bize uymuyor. Ar-
tık uyanıp tedbirimizi alalım ve Avrupa 'nın kapısını Is-
lama kapatalım. Hepimizyoksa Islamlaşacağız!" Ori-
ana Fallaci, Türkiye'nin AB üyeliğine bu temel üzerin-
den açıkça karşı çıkıyor.
Lewis söyleşisini Fallaci süzgeciyle okuyunca şa-
şırdım. Üslup farklı ama aynı "determinizm" içinde
konuşuyor Bernard Levvis de:
"Bazı Islami değerler Batı değerleriyle asla uyuş-
maz. Kadının toplumdaki rolü buna ömektir" diyor özet-
le Levvis: "Islam dört eşe izin verırken Hıhstiyanlık
monogamdır. Batı uygarlığının gelişmesindeki sırbu...
Bir tekAtatürk bunu fark etti. Ve kadın-erkek eşitliği-
ne doğruyönelerek devrimci birmesaj verdi... Ancak
şimdiAvrupa'daki Müslüman nüfus; birdizi ahlaki, hu-
kuki, sosyal, ekonomik sorunu da beraberinde geti-
riyor. Ingiltere'de poligami suç. Ama çokeşliliğin suç
olmadığı bir ülkeden geliyorsanız; Avrupa'da da bu,
giderek suç olmaktan çıkacak ve meşrulaşacaktır
(!?!)... Göç eden ve 'Yanıma ailemi de almak istiyo-
rum!' diyen işçi; 4 karı ve 15 çocuklu biraileden söz
ediyorsa bu nasıl birailedir? Hollanda'da Müslüman
birgöçmen örneğin, işsizliksigortası için çoksayıda-
ki eşlerinın de hesaba katılmasını talep etti. Hollanda
hâlâ bunu tartışıyor... Hıristiyanlık; Tann ve Sezar; (dev-
leti) birbirinden ayırır. Islam da ise (din-devlet ayrımı
olmadığından) Tann Sezar'dır! önümüzdeki soru şim-
di şudur: Avrupa mı Islamlaşacak, Islam mı Avrupa-
lılaşacak?"
'Levvis doktrini ABD siyaseti oldu!'
Sorunun yanıtını açık bırakıyor Bernard Levvis. Ama
"Islamın, Avrupalılaşma ihtimalini" aklından geçirme-
diği de çok açık. Batı değerleriyle bağdaşmayan Isla-
mın, kendine özgü bir demokrasi anlayışı olduğunu söy-
lüyor ünlü tarihçi. Atatürk'ün kadın hakları ve laiklik re-
formlarına övgüyle gönderme yapıyor ancak sonuç iti-
barıylaTürk modelinden Avrupalılaşmış bir Islam mo-
deli, bir Avrupa-lslami modeli olarak söz etmiyor.
Bu ilginç. Bernard Levvis çünkü, bu düşünceleri ilk
kez Almanya'da "Die Welt" gazetesine verdiği bir
söyleşiyle gündeme getirmiş ve orda da "Yüzyıl so-
nunda Avrupa'nın Islamlaşacağını" söylemişti. AB
Komısyonu'nun 6 Ekim raporu arifesinde çıkan bu
söyleşiyi sonra, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan ne ka-
dar komisyon üyesi varsa hepsi kalkan yapıp kullan-
dı. Türk üyeliğinin yemınli düşmanı Avusturyalı Komi-
ser Franz Fischler ile Hollandalı komisyon üyesi Fritz
Bolkenstein hep Levvis'e atıf yaptılar. Türkiye'de çok
tepki alan Bolkenstein mesela, "Eğer Bernard Le-
vvis'in kehanetidoğruysa 1683yılında Türklerin Viya-
na'dan geri çevrilmesi boşuna olmuştur" dedi.
İlginç olan bir başka konu da Levvis'in ABD'Iİ "neo-
con"ların "Islam uzmanına" dönüşmesi. O kadar ki "Wall
Street Journal", Rumsfeld ve Wolfowitz'in referans
aldığı ünlü tarihçi için "Levvis doktriniABD siyaseti ha-
line geldi!" tanımını kullandı. Bunları yan yana getir-
diğınizde Bernard Levvis'in Türkiye'ye biçtiği "Büyük
Orta Doğu Projesi"ri\n lokomotif ülkesi rolü çok açık
ve net ortaya çıkıyor.
Dünyayı yönetenler Fallaci'yi iplemiyor ama Ber-
nard Levvis'i ciddiye alıyorlar. Princeton'lı tarihçinin fi-
kirleri üzerinden siyaset üretiyorlar. Levvis'i yakından
izlemekte yarar var.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/Tahmin edi-
len, oranla-
nan.2/"Vakti-
nize hazır
olun/—- var-
dır gelir bir
gün" (Yunus
Emre)... Ça-
buk davranan,
çevik. 3/ Vü-
cudu silindir
biçiminde, ın-
ce ve uzun bir
balık. 4/ İskambilde
bir renk... Ilaç, mer-
hem. 5/Orta Anado-
lu'da bir göl... Beto-
na delik açmakta kul-
lanılan sivri uçlu ay-
gıt. 6/ 7 Mayıs
1915'te bir Alman
denizaltısı tarafindan
batınlan ve ABD'nin
I. DünyaSavaşı'nagirmesineneden olan Ingiliz
yolcu gemisi. 7/Rütbesiz asker... Olumsuzluk be-
lirten bir önek... Üzerinde film çevrilen stüdyo
düzlüğü. 8/Hindistan kökenli bir bekçi köpeği ır-
kı. 9/Kimi Türk lehçelerinde "ağa" yerine kulla-
nılan sözcük... Deniz içinde iki zincirin birbirine
dolanması.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/Çöplük. 2/Kuyruksokumukemiği... "Sevim —
-": Yazanmız. 3/Yunan mitolojisinde çobanların
tannsı... Lantan elementinin simgesi. 4/Ağır bir
şeyi denizden çıkarmak ya da denize indirmek
için kullanılan büyük vinçli deniz teknesi. 5/"Do-
ğar—midelerden nur topu ihtilaller" (F.N. Çam-
lıbel)... Metal sarnıç. 6/Balıreyn'in başkenti... Çin
ve Japonya'dan tüm dünyaya yayılmış bir strateji
oyunu. II Yunan abecesinde bir harf... Öğe, ilke.
8/ Nikel elementinin simgesi... Kuzey Ameri-
ka'nın beş büyük gölünden biri. 9/Rusya'nın do-
ğu ucunda büyük bir yarımada.