23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomiC«cumhuriyet.com.tr 13 Ziraat Mühendisliği 6. Teknik Kongresi'nden, üretimi çöken bir ülkenin bağımsızlığını da yitireceği uyansı çıktı Tanma kulakverinartık! Ağar: Tasfiye başladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte tarımın tasfiye sürecinin başladığını ve sürecin devam ettiğini söylcdi. İzmir'e gelen Ağar, "Hükünıetinprogramında tanmdayüzde 1.7 küçülme vaat ediliyor. Bütçede çiftçi, köylii, csnaf, işçi, memur ve küçük tiiccar yok. Faizci ve rantiyenin dışında hükümetin kulak kabartabil- diği kimse yoktur" dedi. MİLYON YTL BAGIŞ îhracatçılardan Asya ya destek Ekonomi Servisi - Türkiye Ihracatçılar Meclisi (TlM) ile Türkiye Kızılay Derne- ği, Güney Asya'da yaşanan deprem fela- keti nedeniyle başlatılan yardım kampan- yasına ilişkin işbirliği protokolü imzaladı. TlM Başkanı OğuzSatıcı, 1 milyon YTL destek verdiklerini belirterek sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin, sporcu- lann ve sanatçılann da kampanyayı deslek- lemesi gerektiğini söyledi. Satıcı, "Tüm bankalaruı açılmış ve açılacak olan hesap numaralanndan veya Turkcell ve Ielsim'iıı 2868 SMS numarasmdan ya da Kızılay'ın www.kizilay.org. trinternetadresindenyar- dımlarınızı bekliyoruz" dedi. EKTAŞ GOREVDE TGSD ye yeni başkan Ekonomi Servisi- Türkiye Giyim Sa- nayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Umut Oran, görevini Başkan Yardım- cısı Aynur Bektaş'a devretti. Bektaş, TGSD'nin 29 yıllık tarihinde, Nur Ger'den sonra bu koltuğa otııran ikinci kadın başkan oldu.Hey Tekstil'in sahi- bi Bektaş, 90 milyon dolarlık ihracat yapan ve 1400 kişiye istihdam sağlayan şirketinin kuruluşunu anlatırken "TÖ- BANK Şişli Şube Müdürü olarakenıek- li oldum. Ancak evde oturanıadım. Hey Tekstil böyle doğdıı" dedi. Bektaş, TGSD'ye en az 200 yeni üye kazandır- mayı hedeflediklerini anlattı. l İSTEM TÜRKİYE'DE Bir düğmeyle karzinciri Ekonomi Servisi - Kuzey Avrupa ülke- lerinde yaygın bir biçimde kış aylarının ağır yol koşullarında kullanılan "ONS- POT" adlı otomatik kar zinciri Türkiye'de tanıtılacak. Geçen yıl kış aylarında Ulusoy otobüs- lerinde test edilen ve karlı, buzlu zemin- lerde otobüsün yanı sıra kamyonla TIR'larda da kullamlabilen sistemin tanı- tımı için Tüm Otobüsçüler Derneği, yarın Ulusoy'un tesislerinde bir basın toplantı- sı düzenleyecek. Otomatik zincirsistemi, yol boyunca değişen hava koşullarına gö- re tek bir düğmeyle devreye girebiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen "Tür- kiye Ziraat Mühendisliği 6. Teknik Kongresi" çalışmalarını tamamla- dı. Kongrede, tarım sektörünün Cumhuriyet tarihinın en bunalımlı dönemini yaşadığı vurgulanarak "Tarımı çöken bir ülkenin kalkın- nıası, bağimsız ve onurlu bir yaşam sürmesi olanakh değildir" görüşii dile getirildi. 3 Ocak'ta başlayan ve 4 gün sü- ren kongreye ilişkin yapılan açıkla- mada, şöyle denildi: • Tarım, Cumhuriyet tarihinin en bunalımlı dönemini yaşamaktadır. 25 fakülte, lO'un üzerinde meslek odası, dernek, vakıf, kooperatif, üretici örgütü, kamu ve özel sektör kuruluşları temsilcisi ve siyasetçi 400'ü aşkın bilim ve sektör insanı tarafından toplam 62 bildiri sunulan kongrede, Türkiye tarımının tüm alt sektörleri için kısa, orta ve uzun dönem hedefve stratejiler belirlendî. Son üç yıl boyunca üst üste küçü- len tarım, hazırlanan "Katıhm Ön- cesi Ekonomik ProgramTna göre, 2005'te de küçülecektir. Bu çöküş, tarım sektörünün ekonomik ve sos- yal tüm yanlannda kendisini hisset- tirmektedir. • Dışsal gelişmeler, ülkemiz ta- rım sektörü üzerinde, her zaman- kinden daha çok belirleyici rol oy- namakta ve giderek bir tehdıt unsu- ru niteliğine dönüşmektedir. i/ lmzalanan Dünya Ticaret Ör- gütü Cenevre Çerçeve Anlaşması ve bu yıl sonunda Hong Kong'da imzalanacak Sonuç Anlaşması, bu kapsamda değerlendirilmelidir. • 17 Aralık 2004 tarihli Avrupa Konseyi kararı, tarım, serbest dola- şım ve yapısal fonlar için sürekli de- rogasyonları kaydageçirmiştir. Bu, Türkiye için diğer 25 ülke gibı bir üyelığın asla söz konusu olmayaca- ğını, tarım sektörünün ve sektörden kopartılacak istihdamın AB süreci- nin dışında tutulacağını açıkça gös- termektedir. »/ Türkiye, 17 Aralık'ı görmez- den gelerek, hiç olmamış gibi dav- ranarak tarım politikaları üretemez. • Sürecı iyi anlayan, iyi tanım- layan bir politika anlayışı içerisin- de, önümüzdeki on yıllık zaman di- liminde, tarım sektörünü sorunla- nndan arındıran ve ülke kalkınma- sının etkin bir aracı haline dönüştü- ren bir yaklaşımın yaşama geçiril- mesinde zorunluluk bulunmaktadır. Döneminin en görkemliyapıtı... Haricc Turhan Sultan tarafından yıllar sü- ren Yeni Cami inşaatım izlemck için yaptı- rılan Hünkâr Kasrı, ramazanlarda sıılta- na ev sahipliği yaptı. Yeni Cami'ye gizli bir geçidi bıılunan. saııat taı ihcileıi taı afmdaıı döncmin en görkemli yapıtı olarak göste- rilcn kasır; çinili ocaklaı ı. duvarlan kapla- yan çini panolan, alışap işçiliği, \itıaylaıı, pencereleri, sedefbağa kakınalı kapıları ile adcta bir saray yavrusuydu. İTO tarafından 2 trilyon liraya restore edilen kasrın turizme açılması planlanıyor Hünkâr Kasrı canlaııacaEkonomi Servisi - Istanbul Tica- ret Odası (ITO), tstanbul'da Yeni Cami'nin bitişiğındeki Hünkâr Kas- rı'nın restorasyonuna 2 trilyon lira- lık (2 milyon YTL) yatırım yapıyor. Iki yılda bitirilmesi hedeflenen ça- lışmaların ardından kasnn, turizm ve sanat dünyasına kapılannı açma- sı planlanıyor. ITO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırun, kasım ayında başlanan Hünkâr Kasrı restorasyo- nuyla ilgili olarak bilgi verdi. Pro- jeleri mimar Harice Karakaya tara- fından çizilen ve Geta Genel Inşaat tarafından yapılan restorasyonun iki yılda tamamlanmasının hedeflendi- ğini belirten Yıldırım, şunları söy- ledi: "Özellikle yabancı turistlere yö- nelik, tıpkı Londra'da Buckingham Sarayı'ndaki törenlere benzer peri- yodik turistik etkinlikler gerçekleş- tirilecek. tstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçılanyla, daha öncepadişahla- nn Hünkâr Kasrı'na gelerek cuma hutbelerini dinlediği törenleri yaşa- tacağız. Valide Sultan'ı, sadrazanıın. yeniçeri sipahilerinin kıyafetlcrini, atlı arabalan da görebüeceksiniz. Ye- ni Cami'nin yanındaki Ceneviz Ka- lesi'nden halkı selamlama töreni tu- ristlerin ilgisini çekecek." Döneminin en görkemli yapıtı olarak nitelendirilen Hünkâr Kasn, aradan geçen yüzyıllar boyunca hem hırsızlarca yağmalanmış hem de doğa koşullarına yenik düşmüş- tü. Özellikle çatısından ve duvarla- rından su alıyordu. Başbakan'a sunulan raporda ihracatın 5 milyar dolar arttınlabileceği vurgulandı Hazır giyimci, projesinde iddialı Ekonomi Servisi- Istanbul Ha- zır Giyim ve Konfeksiyon Ih- racatçıları Birliği (İHKİB) ! Başkanı SüleymanOrakçıoğ- lu, hükümetin, teşvikli illere sağlanan desteğin bir yıl sü- reyle hazır giyim ve konfek- siyon sektörüne de vermesi halinde sektördeki istihdamı yüzde 15-20 art- tırarak ülkenin istihdam sorununu or- tadan kaldırabileceklerini ileri sürdü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hazır giyim ve konfeksiyon sektörü- ne ilişkin bir rapor sunan Orakçıoğlu, dünya ticaret koşullarında yaşanan ge- lişmelerin ardından hazır giyim ve konfeksiyonun bir yıl süreyle "has- • IHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, teşvikli illere sağlanan desteğin hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne de verilmesi halinde, bu yıl yüzde 15-20'lik istihdam artışı sağlayabileceklerini bildirdi. sas" sektör sayılmasını istedi. İHKİB'nin Başbakan'a sunduğu rapor- da hazır giyim ve konfeksiyon sektörün- de, maliyetler içerisinde işçiliğin payının yüzde 30-35 civarında olduğuna dikkat çe- kilerek, bu ölçüdeki yüksek istihdam ver- gileriyle sektörün ayakta kalamayacağı sa- vunuldu. Raporda şöyle denildi: "Bu ne- denle sektörtemsilcileri oiarak hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün hassas sektör olarak kabul edilmesini ve geliri 1.500 dolann altında kalan 36 ilde uygulanan istihdam desteklerinden bir yıl süreyle bir bütün olarak sek- törümüzün yaraıiandırılmasını ta- lep ctmcktcyiz. Bu desteğin 2005 yı- hnda scktörümüz için büyük bir moral kaynağı olacağını ve heyecan yara- tacağuu düşündüğumüzden böyle bir des- teğin 2005 yıhnda öngörülen yüzde 10- 15Mik iş kaybuu yaklaşık yüzde 15-20'likis- tihdanı artışına dönüştürebileceğini, top- lam istihdama da yüzde30-35'lik katkuiin olacağını ve hunlann bir sonucu olarak ilı- ı acalımızı 4.5-5 milyar dolar arttırabilece- ğinıizi sektör temsilcileri olarak taahhüt ediyoruz." AINKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Aklın Aydınlığı Aydınlanma çağının bir adı da akıl çağıdır. Akıl ça- ğı, insanlığın on binlerce yıllık uzun, karanlık, çileli yolculuğunun sonunda, insan aklının gelişmesinin bir niteliksel dönüşümüdür. Doğuşu da, çok değil iki yüz yıl öncesine gider. Ondan sonra da tüm dün- yaya yayılmasını sürdürüyor; kimi toplumlarda ya- yılıp derinleşmesi çok sancılı oluyor; kimilerinde çok daha koiay. Akıl çağının ilk meyveleri olan eşit- lik, özgürlük ve kardeşlik henüz tüm toplumlarda ve de tam olarak geçerli değildir. Büyük ölçüde üretim yapısının değişimine bağlı olarak, kimi za- man hızlı, kimi zaman yavaş da olsa, insan toplu- lukları aklın egemenliği yönünde evrim geçiriyor; doğrusal olmasa da, aydınlığa doğru yol alıyor. • • • Tarihsel gelişimi içinde bakılırsa, ülkemizde ak- lın egemenliğinin siyasal örgütü CHP'dir. Ve CHR en güçlü olması gereken birdönemde iç hesaplaş- malardan başını kaldıramıyor; aklını, öncelikle ken- disi için kullanamıyor. Bu yapısal bozukluğun, biri- kimli nesnel ve dışsal etmenleh hiç kuşkusuz var. Yine de CHP'de yaşananlarda birikimli içsel yan- lışların payı da azımsanmayacak kadar fazladır. Bunlar doğru. Ancak, aklın kullanılması da asıl bu zaman diliminde, çok büyük bir öncelik kazanıyor; yaşamsal bir gereklilik oluyor. Olağan zamanlarda aklın kullanılması da olağanlaşıyor; oysa yaşan- maktaolan olağan değil, olağanüstü birdurumdur. Yaşadığı çalkantılar, Parti'yi son bir yıl içinde iki ku- rultay toplanmasına yol açacak noktaya taşıyor. Yaşanmakta olan kurultay sürecinde, aklın kul- lanılması yoluna gidilmiyor; gidilemiyor. Suçlama- lar kişiselleştiriliyor; suçlar ve cezalar birbirine ka- rışıyor. Böyle olunca da aklı öne çıkarmak, bu en gerekli olduğu günlerde de, başarılamıyor; ortak akıl kullanılamıyor. Oysa asıl bu nedenle, aklın ege- menliği sağlanamadığı için, CHP'deki çalkantılar bir türlü bitmiyor. Akılsızlıklar, bulanık sular gibi doğal dokuyu kirleterek ilerliyor. • •• Yapısal bozuklukların içsel nedenlerinden başla- yan bir çözüm sürecine şiddetle gereksinim var. En azından bu olağanüstü kurultaya gidilirken, bundan sonrayapılacak olağan kurultaya, parti bütünlüğü- nü koruyarak, sağlıklı gidilmesinin sağlanması ge- rekiyor. öncelikle, parti üyeliğinin doğruluğu, dürüstlüğü, dostluğu, niteliği, bilinci öne çıkaran bir anlayışa yerleştirilmesi; siyasette topluma hizmeti esas alan bir anlayışın egemen kılınması; bir süreden bu ya- na unutulan parti içi demokratik süreçlerin yeniden işletilmesi; aday saptamalarının ilke olarak ön se- çimle yapılması, merkez yoklamasının olağanüstü durumlar için geçerli olması; parti içi görev ve so- rumluluklarda üye haklarının güvenceye alınması; organların ve kurullann görevlerinin değişen koşul- lara uygun olarak yeniden tanımlanması; geçen Kurultay'da yapılan tüzük değişikliklerinin uygula- masının değerlendirilmesi yapılabilmelidir. Sonra, bu kurultayda, partililer arasında dostluk ve dayanışma gibi değerlehn korunması; kişisel kavgaların üstüneçıkılması; Kurultay sonrasındada CHP için birlikte çalışacak insanların birbirini kırma- larından özenle kaçınılması; kimi çevrelerin kavga beklentilerinin kesinlikle boşa çıkarılması, CHP'li olmanın kesin zorunluluğudur. Olağanlaşan kişisel kavgaları önlemenin yolu sağlıklı politika üretmekten geçer. Somut politika tartışmalarına girilirse, parti, an- lamsız, dar ve zararlı kişisel kavgaların esiri olmak- tan kurtulur ve 12 Eylül rejiminin kalıntılarının de- mokratik süreçler işletilerek temizlenmesi amacıy- la Demokrasi Bildihsi yayımlanabilir. Karşılıklı kişisel suçlamalarla partililerin siyasal gücünü yok yere tüketecek yerde, yine somut po- litikalar üzerine çalışılırsa, başta işsizlik olmak üze- re, iş ve aş sorunlarına çözüm üretilebilir; tarımdan sanayiye, enerjiden bankacılığa tüm sektörlerde üretim olanaklarının nasıl geliştirileceğini; unutulan sosyal devleti güçlendirecek; kamu yönetimine saydamlığı egemen kılarak rüşvet ve yolsuzluklar- dan temizleyecek ve küresel düzeyde yaşanan ekonomik, siyasal, askeri ve kültürel gelişmelerle bu alanlarda ulusal çıkarların korunmasını da içe- recek bir Ekonomik ve Sosyal Gelişme Bildirisi çı- kabilir. özetle, toplumun ve özellikle de CHP'ye oy ve- renlerin isteklerini ve beklentilerini bir ölçüde de ol- sa karşılayacak; Parti'yi yeniden ilerici öncülüğü- ne kavuşturacak; aklın ve aydınlanmanın çocukla- rı olan eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın yeni- den canlanmasını sağlayacak ve umutları yeşerte- cek bir açılıma, her zamankinden daha çok gerek- sinim var. Aklın aydınlığı, insanlığı, ilkveortaçağlardakika- ranlığından düşlerinin ötesine taşıdı; CHP'yi ve ül- keyi neden taşımasın? yakup@metu.edu.tr DÜNYA EKONOMtSlNE BAKIŞ / ERGlN YILDIZOĞLU LONDRA erginyCotr.net 30 Ocak'ta yapılması planlanan Irak se- çimlerine az kaldı. Ama, Irak Geçici Yöne- timi'nin web sitesinde, seçim işlemleri say- fası hâlâ boş duruyor. Yönetimin kendisi- nin de seçimleri gerçekleştirebileceğine inandığını söylemek zor. Ama, sanırım şu öngörüde bulunmak olanakh: Seçimler ol- sa da olmasa da Irak'ın ufkunda bir iç sa- vaş olasılığı giderek yükseliyor. Mezbaha gibi bir şey... Tüm dünyanın ilgisi, tsunami felaketiyle, etrafında dönen jeopolitik manevralar üze- rinde, adeta Irak cephesi unutulmuş gibi ama, direniş yükselmeye devam ediyor. Yaklaşık üç hafta önce Musul'da, direniş- çiler ABD askerlerini kendi üslerinde vur- du. 18 asker, kiralık asker ve üç Iraklı "gü- venlik görevlisi" öldü. Geçen salı, direniş- çiler Bağdat Valisi Ali Haydari'yi pusuya düşürüp savunmalarıyla birlikte öidürdü- ler. Bu iki olay hem işgalcilere hem de kuk- la yönetime direnişçilerin kadroları tarafın- dan tümüyle nüfuz edildiğini gösteriyordu. Aynı gün polis komando garnizonuna yö- nelik bir başka bombalı saldırı, 11 görevli- yi öldürdü. Çarşamba günü Irak Polis Aka- demisi'ne yönelik bombalı saldırıda 21 ki- şi öldü. Perşembe günü Allavi, tüm Irak'ta "olağanüstü hal" ilan ederken, Musul po- lisi, geçen ay bir ABD üssüne çalışmak için gelirken yolda direniş tarafından infaz edi- len 18 Iraklı Şii gencin cesetlerinin bulun- duğunu açıklıyordu. Geçen hafta, saldırılarda ölenlerin sayı- sı 100'ü, Başkan Bush Irak'ta savaşın so- na erdigini açıkladığından bu yana da ABD'nin kayıpları 1300'ü ölü, 10 bin yara- lıyı geçmişti. Üstelik bu yaralıların yarısın- dan fazlası tekrar cepheye dönemeyecek durumdaydı (Interpress, 06/01/05). Sava- şın maliyetiyse dakikada 110 bin dolar (evet dakikada) düzeyinde seyrediyordu (UPI, 05/01/05). Direniş de giderek güçleniyor. Irak Geçi- ci Yönetimi'nin Istihbarat Örgütü Başkanı General Abdullah Şahvani'ye göre çekir- dek gücü 15 bin-20 bin savaşçıya, düzen- li olmayan, savaşçı ve destekçilerinin sa- yısı 200 bine ulaşmıştı. Bir Suudi gazete- sine verdiği demecinde, Şahvani, "Sanırım direniş, ABD ordusundan daha büyük bir güce sahip" diyordu (Interpress). Zbig- niew Brzezinski'ye göre eğerABD, Irak'ta denetimi gerçekten sağlayacaksa, Irak'ta- ki asker sayısını 500 bine, yıllık savaş büt- çesini 200 milyar dolara yükseltmeli, ABD'de de zorunlu askerliği geri getirme- liydi (Los Angeles Times, 6/01). Bu, bu- günkü siyasi ve ekonomik koşuiarda ola- nakh olmadığına göre... CIA'nın entelektü- el kolu sayılan RAND Corporation analist- lerinden James Dobbins'e göre, çözüm Irak'ta Kördüğüm ararken, işe önce şu gerçeği kabul ederek başlamak gerekiyor: "Halen Irak'ta sür- mekte olan savaş, ABD'nin kazanabilece- ği türden bir savaş değil" (Foreign Affa- ires). Centre for Strategic and Interna- tional Studies direktörü ve ABD dış poli- tika çevrelerinin en saygın Ortadoğu uz- manlarından Anthony Cordesman da "Çok açık ki, Irak bizim kontrolümüzde değil. Ama yine çok açık ki, yenilmiş de değiliz... Ancak, bizzatlrakyöne- timinin güvenlik güçle- ri, ayaklanmanın karşı- sında siyasi, askeri ve güvenlik sağlama açı- sından başanlı olama- dıklan takdirde biz ne yaparsak yapalım bir sonuç vermeyecektir" (Washington Post, 07/01) diyordu. Rumsfeld'in geçen, hafta tüm Irak po- litikasını, özellikle Iraklı askerlerin eğitilme- si bağlamında, gözden geçirmeye karar verdiğini bildiren haberler ise (New York Times 07/01), Iraklı güçlerin, efendilerinin kendilerinden beklediklerini yerine getir- mekte başarısız olmaya devam ettiğini gösteriyordu. Kısacası ABD'nin Irak'ta ba- şanlı olma şansının yakın gelecekte arta- cağına ilişkin hâlâ hiçbir kanıt yok. ABD ısrarlı ama...Bu ortam, bir genel seçime gitmeye hiçbir biçimde uygun de- ğil. Ama Bush yönetimi seçimleri 31 Ocak'ta gerçekleştirmekte kararlı görünü- yor. UPI'nın uluslara- rası ilişkiler editörüne göre bu ısrarın arka- sında iki neden var: Birincisi, ABD, seçim- leri zamanında ger- çekleştirmeyerek Or- tadoğu'da prestij yi- tirmek, direnişe ma- nevi bir zafer hediye etmek istemiyor. Ikin- cisi, seçimler ABaçı- 1 ' ^ sından, Irak'tan bir gün çekilebilmesi ya da güçlerini azaltabil- mesi açısından gerekli zemini yaratmak için gerekli. ABD'nin, artık ne savaşın ma- li yükünü ne de can kaybını daha uzun sü- retaşıması olanakh... Ancak, Sünni liderlerin seçimleri boykot edeceklerini açıklamaları, bu seçımlerin fi- ilen gerçekleştirilebilmesi bir yana, gerçek- leşse bile hemen hiç bir meşruiyete sahip olmayacağını gösteriyor. Bu yüzden Baba Bush'un başkanlığı sırasında ulusal güven- lik danışmanlığını yapan Brent Scowcroft, perşembe günü yaptığı bir konuşmada, "seçımlerin umutla beklenen dönüm nok- tası olmaktan daha çok, biriç savaşın baş- lamasına neden olacağını" ileri sürdü. Scovvcroft ile aynı paneli paylaşan Zbigni- ew Brzezinski de seçimlerden umulan so- nucun alınamayacağını düşünüyor, en iyimser sonucun "Şii egemenliği altında bir teokrasi, doğal olarak adına demokra- si diyemeyeceğimiz bir yönetim olacağı- na" inanıyor (VVashington Post). Seçimlerin ertelenmesi düşüncesinin Irak Geçici Yönetimi içinde de yavaş ya- vas gelişmekte olduğunu gösteren işaret- ler de var. örneğin Al Ahram VVeekly'nin aktardığına göre, Irak Savunma Bakanı Hazım El Şaalan. pazartesi günü Kahire ziyareti sırasında gazetecilere, Mısır'ın, Sünnilerle yönetim arasında arabuluculuk yapması halinde, seçimlerin ertelenebile- ceğinı söylemiş (12/01). Laik eğilimli Sün- nilerden oluşan Bağimsız Demokratlar Ko- alisyonu'nun lideri, ABD'ye ve Irak yöne- timine yakın eski bir siyaset adamı olan Adnan Paçacı da seçimlerin ertelenme- si gerektiğini söylüyor. Diğer taraftan Irak nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan Şiiler, seçimlerin ertelen- mesine kesin olarak karşılar. Gözlemciler, seçimler ertelendiği takdirde, Ayetullah Sistani liderliğindeki uzlaşmacı Şiilerin, Irak Geçici Yönetimi'ne verdikleri siyasi krediyi geri çekerek yeniden muhalefet saf- larına katılabileceğini, otonom bir Şii böl- gesi için bir iç savaşı göze alabileceklerini söylüyorlar. Seçimlerin ertelenmesi halin- de Kürtlerin de otonomi taleplerinin güç- lenmesi bekleniyor. Kısacası seçimler ertelenmezse, tam bir kaos içinde gerçekleştirilmeye çahşılacak, hiçbir meşruiyet üretmeyecek, Sünniler so- nuçları kabul etmeyecekler. Böylece se- çimlerle iktidara bir adım daha yaklaşan Şiilerle Sünniler arasında bir iç savaşın tüm koşulları hazır olacak. Seçimler ertelenirse, bu kez Şiiler iktidarı elden kaçırmanın kız- gınlığıyla kendi yollarına gitmeye kalkacak bu da hızla bir iç savaşa yol açabilecek. Görüldüğü gibi Irak seçimleri ABD açısın- dan tam bir kördüğüm oluşturuyor. Bu dü- ğümü Iskender gibi bir kılıç darbesiyle çö- zecek gücün ise ABD'de olmadığı ise çok acık. Acaba Dışişleri Bakanı Gül'ün "ABD ile ilişkiler her şeyin üstündedir" sözleriy- le, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Ar- mitage'ın, ani Türkiye ziyaretiyle, bu kör- düğüm arasında bir ilişki olabilir mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle