Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 EYLÜL 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
Kitle iletişim yaygınlaşıp, sosyopolitik dengeler değişince kıtalar arası organizasyonun eski önemi kalmad
GEÇMİŞTEN BUGÜNE- 1968'detüm dünyada sesini duyuranöğrenci hareketiMeksikoCity'dekiobnpKatoyunlanna da sıçradL Organi-
zasyon öncesmdekigösteride,çıkançanşmada260kişiöMü.GüneyAfrika'nm UhısbrarasıOtopH^tKomitesi'nedahiledümesiiseAfrikalüarı
kızdırcfa. Boykot etme kararh alan Afrikahlar, GüneyAfrika'nm üyetiğmi iptal ettirm€\i ba^arth. 2(M) metre fınalinde alün \e bronz madalyı
a
Uayanan ABrVH arterifr Tommif Smirtı (nrtaria)VP.lohn Cartos marialya tfimıinriegyakkah«g kiirsiiye çıkıpyıımnıldannı havaya kaktırarak
ABD'dekiırk aynmcıhğmı protestoetti. öğrencilere de destekverdi 1972 Münih OtimpiyatOyunlan'm ise Fıüstinli Kara EytülOrgütü kana
buladLSEytüTde 11 İsraiBf yi rehinalanterikisder 32yılöiKebugünrehiııeferiöldürdüta
vç eski ilgi yok. Toplanıda 210 küogram kakfanp şampiyon olan halterci Nurcan Taylanın Tiirkhenin gururu olduğu Atina Yaz Otimpiyat
Oyunlan'nda Küba-İtalya plaj voleybohı maçında olduğu gibi birçok karşılaşmada tribünkr boş kakh. (AP-RELTERS)
Oyunlann altınçağıkapandı
NICKGILLESPIE
Bu yıl, Atina'da 28'incısi düzenlenen
yaz olimpiyat oyunlan sona erdi. Acaba
bu birilerini ilgılendiriyor mu?
Geçmişte yaz olimpiyat oyunlan da
kış olimpiyat oyunlan da dünyanın en
büyük spor olaylan olarak nitelendirili-
yordu. Gerçi Atina'daki organizasyonu iz-
leyenlerin sayısı -4 milyar kişi- Sydney'de-
ki izleyici sayısından daha yüksek, ancak
ortada kesin bir şey var: Olimpiyat oyun-
lan eskisi kadar önemsenmiyor. Günü-
müzden çok değil, sadece 20 yıl önce
olimpiyat oyunlannı izlemek için sanki
dünya duruyordu. Bu devir kapandı ar-
tık. Görünen o ki altı altın madalya bir-
den kazanan ABD'li yüzücü Michael
Phdps 1972'de, günümüzden 32 yıl ön-
ce yedi madalya kazanarak spor tarihine
adını altın harflerle yazdıran yüzücü Mark
Spitz kadar ünlü olamayacak. Oysa her
ne kadar Spitz'in rekorunu kıramadıysa
da Phelps'in başansı da adının kuşaktan
kuşağı anılması için yeterli bir sportifba-
şan. Belki bazı madalya alanlann isim-
leri bile kamuoyu tarafından güçlükle
anılacak. Bunun nedeni olimpiyat kriter-
leri, şampiyonlan bizler tarafından ono-
re edilen ve hayretle alkışlanan sporcu-
lar yapacak kadar geçerli, kayda değer de-
ğil günümüzde.
Bu durumu yaratan birçok neden var.
Çoğu insanlık için olumlu gelişmelerden
kaynaklanıyor. tlki ve en önemlisi, bir
zamanlar olimpiyat oyunlan geçmişte
sporseverlerin futbol gibi geniş kitleye hı-
tap etmeyen, değişik spor branşlannı iz-
lemesi için olduğu kadar sporculan da ta-
nıması, izlemesi için tek araçn. Halter, gül-
le atma gibi branşlan olimpiyat oyunlan
dışında televizyonda izlemeyi aklımızdan
bile geçiremezdik. Halter, tekvando ve di-
ğerbranşlann fanatiği olanlar, olimpiyat
oyunlannı izlemek dışında spor dergile-
rinde çıkan tek tük fotoğraflarla yetinmek
zorundaydı.
çok kanallı dünya...
Olimpiyat oyunlan izleyicüere televiz-
yon karşısına geçerek ülkelerinden bin-
lerce kilometre uzakhktaki, farklı din, dil
ve ırktan yetenekleri tanıma fırsatı veri-
yordu. Örneğin, ilk kez üst üste iki olim-
piyatta maraton şampiyonu olan, çıplak
Israil'in sağıvesolu
birbirindenfarksız
DEFNE BARAM
Israil Başbakanı Ariel Şaron. geçen
ayki oylamada, Likud'daki muhalif-
lerine yenik düşerek zor durumda kal-
masına rağmen dün Gazze Şeridi'nden
çekilme planı çerçevesinde yerleşim
birimlerinin boşaltılmasına ilişkin ye-
ni bir takvim açıklayarak plandan
vazgeçmemek konusunda kararlılık
gösterdi.
Onun bu tavn pragmatik yayılma-
cılarla köktenci yayılma yanlılan ara-
sındaki uçurumu genişletme konu-
sunda tehdit oluşturuyor. Şaron, hâ-
lâ, Likud Partisi'ndeki birçok baka-
nın ve parlamentodaki milletv ekille-
rinin desteğine sahip. Ancak, bu des-
tek her an sarsılabilir.
Takındığı cesur ta\n kale almazsak,
şu anda ABD'deki patronlanna mal-
lan ulaştınp ulaştıramayacağı konu-
sunda şüphe uyandıran bir durum var
ortada.
Bu, tşçi Partisi Başkaru Şimon Pe-
res için de bir yıkım. — ^ — ^ —
Ancak, gelecekte iki • Israil'de
provokasyondan çekinmiyor ve ulus-
larararası anlamda kaygı yaratıyor.
Ddnek bir basbakan
başkanın koalisyon or- SİVOIlİSt sağ v e
tağı olabileceği göz önü- •, j
ne alınırsa Likud, îşçi m e r k e z SOİU11
arasındaki çatışma
geçmişten beri
Partisi ve Şinui'nin bir
araya gelmesini sağlaya-
cak bir gelişme olabilir
bugünkü durum.
Siyasi gözlemciler
Şaron'un hâlâ ayakta ~~™^^™"
kalabilmesini hayretle izliyorlar. Baş-
bakan, görevde olduğu süreçte her
role bürünmeyi başardı. Arabulucu,
taviz vermeyen bir militarist, vizyo-
nu olanbir banş miman... Duvar örer-
ken Filistinli sivilleri bombalarken
ve Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim
birimlerine yenilerini eklerken îsra-
il'in merkez solunu kendi safinda tut-
mayı başardı.
tsrail "in siyaset tarihinde esas olan
iki prensip vardır. Ve Şaron'un ikisin-
de de parmağı vardır. Işçi Partisi'nin
geleneği, koşullara göre pragmatik
yayılmacılık ve pragmatik ılımlılık
arasmda değişen bir pragmatizmdir.
Amacı, îsrail'in uluslararası arenada
kabul göreceği kriterleri elde tutma-
ya çalışarak üzerinde mümkün oldu-
ğu kadar az sayıda Arap'ın yaşadığı
toprak parçasına sahip olmaktır. Li-
kud'un geleneği ise bölgesel yayılma-
cılık ideolojisi üzerine kurulu.
Bu hedeflere ulaşmak için askeri gü-
cün kullanılması da duruma bağh ola-
rak değerlendirilenecek bir şey. Likud,
g
sahte, düzmece bir
şeydir.
Şaron tipik bir dönek. Geçmişte,
Işçi Partisi üyesiydi. Izak Rabin'ın
kurduğu ilk hükümet döneminde ise
Likud için çahştı. 1970'lerde Likud'a
geçmesi, kendi bünyesinde ansızın
oluşan ideolojik bir değişimin sonu-
cu değildi. Aslında hiçbir zaman Iş-
çi Partisi geleneklerinden ve değer-
lerinden tam anlamıyla vazgeçmedi.
Ancak, Likud'un bu değer ve gelenek-
leri uygulamaya koymak ve geliştir-
mek için daha iyi bir platform oldu-
ğunu düşünüyordu.
îşçi Partisi, sağcı rakibi Likud'da-
ki resmi statüsüne rağmen eski ada-
mım kucaklamayacaktı da ne yapa-
cakn? Hem her şeyden önce Şaron hiç-
bir zaman Likud'a karşı ideolojik bir
altsernatif üretmenin hayalini kurdu.
Hiçbir îşçi Partisi lideri bütün yerle-
şim birimlerinı boşalt-
maya, uluslararası ka-
muoyu tarafından
onaylanan 1967 sınır-
lanna dönmeye kalkış-
madı. Filistinli mülte-
ci sorununda Israil'in
sorumluluğu olduğu-
nu kabul etmedi.
Ne mutlu onlara ki
Şaron, içinde bulun-
duklan kötü durumdan çıkmalan için
gereken sihirli çareyi buldu: Çekilme
planı. Şimon Peres'e Şaron'un hükü-
metine sırtuıı yaslamak için mükem-
mel bir ortam yarattı.
Bu durumun göze çarpan bir avan-
tajı var. Siyonist sağ ve merkez solun
arasındaki çatışmamn geçmişten be-
ri sahte, düzmece bir şey olduğunu
göstermiş oldu. Şaron, sol söylemli
sloganlan aşın uç kutuplara çekerek
bu sloganlann işin en başmda ne ka-
dar ciddiyetsiz ve sahte olduğunu gös-
termiş oldu. Şaron'un îsrail ulusu-
nun değiştirilemez lideri olma yö-
nündeki planlarını Işçi Partisi'ndeki
rakipleri değil, kendi partisi içindeki
gerçek düşmanlan engelledi. Çekil-
me konusundaki savaş, pragmatik ya-
yıhnacılık ve köktenci yayılmacılığı
birbirinden ayıran çizginin resminin
çizilmesini sağlıyor. Ancak, unutma-
yalım ki son vuruşlan "Beyaz Sa-
ray'daki hakem" yapacak.
(The Guardian, İngiltere, 1 Eyiül)
k • Geçmişte, olimpiyat oyunlan başladığında dünya
) dururdu. Özellikle Soğuk Savaş döneminde
organizasyon, demirperde ülkeleri ve özgür
dünyanın mücadelesinin spor arenasmdaki devamı
nıteliğindeydi. Ancak, değişen dengeler ve küreselleşmeyle gelen çok
kanallılık olimpiyat oyunlanna geçmişteki önemini kaybettirdi.
ayak koşan Etiyopyalı atlet Abebe Bild-
le ve ünlü Itaryan dalgıç Kbus Dibiaâ Gün
geçtikçe daha çok küreselleşen. ınsanla-
nn ve üretilen mallann sınırlannı aştığı
dünyada bu durum çok normal. Sayılan
hızla artan kablolu kanallar ve uydu ya-
yınlan, özel spor kanallan sporseverlere
geniş bir seçenek yelpazesi sunuyor. Bun-
lara internetin nimetlerini de eklersek 20
yıl öncesine oranla dünyanın küçüldü-
ğünü, sporseverlerin izlemek istedıği
sporcu ya da turnuvanın çok yakınlann-
da olduğu gerçeğini anımsanz. Tabü, bu
nedenle de olimpiyat oyunlannın özelli-
ğini yitirdiği gerçeğini görmüş oluruz.
Kıtalar arası organizasyonun önemini
yitirmeye başlamasının daha da önemli
bir nedeni var. O da geçmişte olimpiyat
oyunlannı önemli kılan büyükjeopolitik
savaşlann da tarihe gömülmüş olması.
Soğuk Savaş döneminde Berlin, Kore ve
Vietnam'ın yanı sıra olimpiyat oyunlan
da bir '^an savaş alanT oluşturuyordu.
Özgür dünya demirperdeyle yanşıyordu
o dönemin olimpiyat oyunlannda.
Protestolar ve boykotlar
Sömürgecıliğin sona ermesı de olim-
piyat oyunlanna siyasi içenk getiren bir
unsurdu. Kenya'nın atletizmde, Pakistan
ve Hindistan'ın hokeydekı başanlan en
çok konuşulan ve üzenne yorum yapılan
şeylerdi. 1968ve 1984 yıllan arasında dü-
zenlenen tüm yaz olimpiyat oyunlan bir
protesto gösterisine sahne oldu ya da ba-
zı kesimler tarafından boykot edildi.
1968 yüında Meksika'da düzenlenen or-
ganizasyon öğrenci protestolanyla inle-
di. Siyahi atletlenn çoğu Yeni Zelan-
da'nın kanlımı nedeniyle Montreal Olim-
piyat Oyunlan'nı boykot etti, ABD
1980'de Moskova'daki organizasyonu
boykot etti. Sovyetler Birliği de bundan
dört yıl sonra Los Angeles'taki organi-
zasyona katılmayarak öcünü aldı. Siya-
set ve çatışma ortamı ise en kötü şekilde
1972 yılında Münih'te kendinı gösterdi.
Israilli atletlerin Filistinli teröristler tara-
fından öldürüldüğü bu 1972 olimpiyat
oyunlan belki de akıllardan hiç çıkmayan
tek olimpiyat oyunlandır.
Israilli atletlerine yönelık saldınnın çir-
kinliği Ohmpiyat Komitesi Başkanı Avery
Bnındage'inaçıklamalanylaarttı. 1936
yıhndaki olimpiyat oyunlan sırasında
AdotfHhfcr'le yakın ilişki içinde oldu-
ğu bılinen Brundage işlenen cınayetleri
telafuz etmeye bile çekindı ve organizas-
yonun devam etmesini istedi.
Berlin Duvan'nın yıkılması ve sömür-
geciliğin sona ermesinin oyunlara etkisi
büyük oldu. Günümüzde jeopolitikayı
etkileyen unsurlardan teronzmle müca-
dele ve radikal Islamın yüksehşi konu-
sunda seslerini yükseltmek isteyenlerin
-geçmişte olduğu gibi- olimpiyat
oyunlannı araç olarak kullanmalan pek
de olası gibi görünmüyor günümüzde.
Uzun lafın kısası, güvenliğin artmış ol-
ması belirli ölçüde caydıncı olabilir an-
cak olimpiyat oyunlannı geçmişte oldu-
ğu gibi bazı kesimlerin sesini duyurmak
için platform olarakkullanmadığı da açık-
ça ortada. Güvenlik açısından bakıldı-
ğında şiddet olaylannın olmaması, bir
spor organizasyonunun kana bulanmama-
sı elbette çok sevindirici.
Eski anlamı Ifade etmlyor
Ancak protesto gösterisi ve boykotla-
nn olmaması, kimsenin mesaj vermek
için firsat saymanıası olimpiyat oyunla-
nnın eski taşıdığı anlamı taşımadığının
göstergesi sayılabilir. Yüzlerce kanalın eli-
mizin altında olduğu "çok kanalh" bir
dünyada yaşıyoruz. Pasaportunu değiş-
tiren atletlenn sayısının artmasından da
ölçüleceğı gibi ulusallık kavTamı da da-
ha az önemseniyor organizasyonda. Ve
işin büyüsü ve şıklığını kaldınrsanız ma-
dalya kazanan sporcular arasında kendi-
lenni destekleyen, alkışlayan, hayranı
olanlar şanslılar arasmda yer alıyor.
(Die Welt, Almanya, 31 Ağustos)
Bedeliçocuklar ödedi
Bu sabah kalbimiz Kuzey Oset-
ya'da, Beslan'daki okulda çocuk-
lannı, yakınlannı kaybeden aile-
lerle birlikte. Ruslar, hedeflerine
ulaşmak için sınır tanımadan, her
yola başvuracak bir düşmanla kar-
şı karşıya. Buhedef Çeçenistan'ın
bağımsızlığı. Dün Beslan'dan yan-
sıyan \
r
ücutlan kan içindeki çocuk
görüntüleri insanın aklından çık-
mayacak kadar kötüydü. Rusya ve
teröristlere karşı ne kadar koruma-
sız olduğunu bir kez daha gören
dünya bugün, bu küçük ve masum
kurbanlar için ağlıyor.
Bu yaşananlardan sonra yönel-
tilecek tek soru böyle bir felake-
tin gelecekte tekrarlanmaması için
ne yapılabileceğine iüşkin. Bu so-
runun yöneltileceği şahıs ise hiç
şüphesiz Devlet Başkanı Vladimir
Putin. Putin, Çeçen sorununu çö-
zebilecek güçte bir adam olarak
yönetime geldi. Ancak, bu sorun
yüzünden dökülen kan onun bu he-
deften ne kadar uzak olduğunu
gösteriyor. Yaz tatili üç bombala-
ma ve bir de rehin alma kriziyle
sonuçlandı. Son dönemde yaşa-
nanlar Kuzey Kafkaslar'daki ayak-
lanmanın batıya dogru yol aldığı-
nı gösteriyor.
Doğrular yansıtılmıyor
Putin'in ımajını zedeleyen te-
röristler karşısındaki yetersizliği
değil. Rehin alınanlann ödediği
ağır bedel de onun imajını mah-
vetti. Rusya'da trajik olan bir şey
var, o da rehin alınanlann sözde
kurtancılanndan da korkmalan
gerektiği! Buna artı olarak otori-
teler böyle durumlarda bilgi sak-
lıyorlar ve ifhra atma eğilimleri var.
Sovyetler döneminin bilgi çarpıt-
ma özelliğinin tarihe kanşması
zor gibi görünüyor. Tabü, ortada
devletin yetersizliği olabilir an-
cak ilk düşünülecek şey 11 Ey-
lül'den sonraki en vahşi terör ey-
lemi olan olayda ölenler ve yara
alanlardır. Zavallı çocuklann te-
levizyonlardaki görüntülerini gö-
rünce,
tt
Ne kadar yazık" demek-
ten başka bir şey gelmiyor elden.
(Dafy Tdegraph,İngiltere, 4Eyiül)
George Bush'un söylemedikleri...
• Bush'un partisinin başkan adaylığını
resmen kabul ettiği New York'taki kongrede
yaptığı konuşma seçmeni ikna etmeye yetecek
ölçüde inandmcı değildi.
Başkan George Bush. Cumhuriyetçüerin New York'ta-
ki kongresinde, partisinin adaylığını resmen kabul eder-
ken kendisini, uluslararası terorizmin kol gezdiği bir dö-
nemde ABD'nin güvenliğini sağlayabilecek adam ola-
rak tanıttı. Yakınındakiler, bunun, yeniden seçilmesini
sağlayacak anahtar olduğunu söylüyorlar. Bush ikinci
bir dönem daha Beyaz Saray'da görev yapmak istiyor-
sa daha fazlasını yapmalı. Başkan, geçen dört yılda iş-
lerin yanlış yönde ilerlediğini düşünen ıhmh seçmen kit-
lesine sesini duyurmalı. Ve onlan hatalanndan ders ala-
bileceği, daha iyisini yapabileceği konusunda ikna et-
meli. Konuşması yeterli derecede ikna edici değildi.
Bush, geçen seçimden beri ABD'de yaşanan büyük
değişikliklere rağmen -terör saldınlan, ekonomikdur-
gunluk- başkan seçilirken öncelik vereceğini söyledi-
ği konulardan vazgeçmedi. Vergi sistemi ve eğitim ko-
nusunda istediklerini yapti. Amerikan dış politikası,
Bush ve danışmanlannın göreve geünce odaklandığı ül-
keye odaklı kalmayı başardı. Tüm bu alanlardaki poli-
tikalannın halka ödettiği bedel büyük oldu. Bütçe açık
verdi, eğitim programlannı füıanse edemedi ve Irak
savaşı Bağdat'ın düştüğü günden beri sorun oldu.
Kimse başkanın, tüm bu olanlann başansızlık oldu-
ğunu itiraf etmesini beklemiyor, ancak seçmen kitlesi
en azından ülke yönetiminin, durumun düzeltilmesi ge-
rektiğinin bilincinde olduğuna dair bir işaret bekliyor.
Bush, ise aksine yanm yamalak yaptığı işleri yüzde
yüz tamamlanmış görevler, Irak'taki karmaşık durumu
da dış politikada bir zafer olarak nitelendirdi. Konuş-
Bush'a koauşmay-aparkenenbüyük destekkendisiniayakta dinleyen kıdan Jenna(sokla)veBarbara'dangeklL(RELrrERS)
masında yapacağmı söylediği göçmen reformu, kök
hücre gibi sosyal alanlardaki rolünün "bölücü" değil,
"bütünleştirici" olması gerektiğinin bilincinde olduğu-
nu gösteren bir işaret yoktu. Beyaz Saray'ın bundan son-
ra daha açık sözlü olacağına dair bir işaret de yoktu.
Bush, politikalan konusunda katı, ancak onlan pa-
zarlamak konusunda esnek davramyor. Cumhuriyetçi-
lerin kongresi bir kez daha "prime time" konuşmacı-
lannın geçidi gibiydi. En zorlu konuşma Başkan Yar-
dımcısı Dick Chenej'ye bırakılmıştı. Çarşamba akşa-
mı konuşan Cheney'nin, terorizme karşı daha duyarh
bir savaş yürürülmesini isteyen Kerry'ye karşı bu ko-
nudaki, kitleleri memnun eden tarzdaki saldınsını yi-
nelemesi üzücüydü. Daha da kötüsü, bu konuşma Che-
ney ve partinin diğer ağır toplannın seçime kadar olan
iki ayı yalan yanlış dış politika yaklaşımlannı pazarla-
makla geçireceklerinin sinyaluii verdi. ABD'lileri, ül-
kelennin dünyaya karşı daha sabırlı, daha saygılı bir
tavır takınması gerektiğine inanan herkesi, alçak adam-
lar liginde olduğuna inandırmaya çahşacaklar.
(TheNew York Tımes, ABD, 3 Eyül)