Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÛL 2004 RAZARTESİ
HABERLER
Adli Tıp Kurumu 3. thtisas Kurulu Başkanı olarak Wernicke Korsakoflulara çelişkili rapor vermişti
Nur Birgen'e3aycezaŞULEKÖKTÜRK
Istanbul Tabip Odası (ÎTO) Onur
KuruJu, AdJi Tıp Kurumu 3. İhtisas
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nur Bir-
gen ve 5 adli tıp uzmanı hakkında,
hafızasını yitiren hükümlülere çe-
lişkili raporlar verdikleri gerekçe-
siyle 3 ayn dosyadan "bireraymes-
lekten alıkoyma" cezası verdi.
Prof. Dr. Nur Birgen, Dr. Oktan
Aktürk, Dr. Ömer Can Gökdoğan,
Dr. Erbil Gözülarmızı, Dr. Esin Öz-
türk, Dr. CemalYalçmErgezer ve Dr.
Birsen ÜBdi, Wemicke Korsakof has-
talan Enver Yanık, Ashhan Gençay
ve Bekir Balyemez'e çelişkili rapor
verdikleri gerekçesiyle ITO Onur
Kurulu'naşikâyetedildiler. Şikâyet
üzerine soruşturma başlatan Onur
Kurulu, üç hasta hükümlünün dos-
yalannı incelemeye aldı.
Incelemelere göre Enver Yanık 20
Ocak 2003 ve 23 Temmuz 2003 ta-
• Wernicke Korsakoflulara verdiği çelişkili raporlara
karşın Adli Tıp Kurumu 3. îhtisas Kurulu Başkanlığı
görevine devam etmesi ile tanınan Prof. Dr. Nur Birgen
ve 5 adli tıp uzmanı, Istanbul Tabip Odası (ÎTO) Onur
Kurulu'nca gerçeğe aykın rapor düzenledikleri için 3 ayn
dosyadan "birer ay meslekten alıkoyma" ile cezalandınldı.
rihlerinde 3. thtisas Kurulu'nca mu-
ayene edildi. 29 Ocak 2003 tarihli ilk
raporda Yanık'ın. "beslenme yeter-
sizüğine bağb genel durum bozuklu-
ğu,organikamnestiksendrom" has-
talığını taşıdığı ve bu hastalıklann ce-
zaevi şartlannda hayatı için tehlike
oluşturduğu kaydedildi. Ancak 6 ay
sonra yapılan muayenenin ardından
verilen raporda, belirgin bir düzel-
menin gözlendiğı belirtildi.
Şikâyet edilen doktorlar tarafindan
farkh tarihlerde 4 kez muayene edi-
len Bekir Balyemez "in ılk raporun-
da, "İkri derecede bestenme yeter-
sizliğine bağhgeneidurum bozukhı-
ğu ve VVernicke Korsakof Sendro-
mu" arızasını taşıdığı ve cezaevi
şartlannda hayati tehlike arz ettiği yer
aldı. Balyemez bu rapora dayanıla-
rak serbest bırakıldı. Sonraki rapor-
larda, durumunun aynen devam et-
tiği belirtildi. Ancak ilkinden yak-
laşık 2 yıl sonra verilen son rapor-
da, Balyemez'in sağlık durumunun
iyi olduğu belirtildi.
Aslıhan Gençay ise yine Birgen ve
arkadaşlannca, 25 Mart 2002 ve 12
Aralık 2003 tarihleri arasında 4 kez
muayene edildi. Yapılan muayene-
lerinin ilk ikisinde, "fleri derecede bes-
lenme yetersizüğine bağb genel du-
rum bozukluğu ve Wernicke Korsa-
kof Sendromu" tanısı yinelendi.
Kontrolüne gerek olmadığı belirti-
len üçüncü raporun ardından, 12
Aralık 2003 tarihli son raporda "ha-
tihaar durumun hastalık, sakatfak
ve kocama hali kapsamında ounadı-
ğmın kayrtiı olduğu" yazıldı.
Bu çelişkili raporlar üzerine bilir-
kişi görüşüne başvuran Onur Kuru-
lu, "Beyin hasaruım onanmının ve
en belirgin düzelmenin ilk 6 ay için-
deolanakb olduğu,ilk 1 yılnkizlemin
ardından 6,8 ve 10 ay sonra yapılan
muayenelerde beyin hasannm dü-
zeJmesinin beklenmediği ve6ayaray-
la yapılan muayeneler ve düzenlen-
miş olan raporlann bilimsd çauşma-
larışığmda çelişkili olup tutarhhk ta-
şunadığı" yanıtını aldı.
İTO Onur Kurulu soruşturmanın
ardından, Prof. Dr. Birgen, Dr. Ak-
türk ve Dr. Gökdoğan'ı bu üç kişi adı-
na, Dr. Gözükırmızı'yı, Yanık ve
Balyemez adına, Dr. Ersin Oztürk'ü,
Balyemez ve Gençay adına, Dr. Er-
gezer'i Balyemez adına, "gerçeğe
aykın rapordüzenledikleri'' ve "Tıb-
bi Deontolojj Tüzâğü'nün 16. mad-
desini ihlal ettikleri" gerekçesiyle
l'er ay "geçici olarak meslekten ab-
koyma" ile cezalandırdı. Buna gö-
re Birgen, toplam 3 ay meslekten
men cezası almış oldu.
Vizite eylemi ve miting yapılacak
Memursendikaları
toplugörüşmelere
hazırlıkyapıyor
İSTÂNBUL(AA)- Me-
mur Sendikaları Konfe-
derasyonu (Memur- Sen)
Genel Başkanı Ahmet
Aksu, kamu personeline
yönelik ücret artışlann-
da dayanışma sağlanma-
sı için diğer sendikalarla
görüşmeleri sürdürdük-
lerüıi bildirdi.
Aksu, dün KESK Genel
Başkanı SamiEvren'ı zi-
yaret etti. Aksu yaptığı
açıklamada, kamuda ça-
lışan personelin ücret ar-
tışlan konusunda diğer
sendikalarla görüşmeleri
sürdürdüklerini belirterek
"Öncegörûşbirliğinevur-
ma konusunu çözeceğiz.
Buna bağh olarak daha
sonra da eylem birtiğimiz
gündeme gelecek. Ortak
bir çahşma yapahm iste-
dik Diğer sendikalarla 7
EylüTde teknik, 13 Ey-
lül'de de başkaniarseviye-
sindegörüşeceğiz. Ondan
sonra ortak karar ve dü-
şüncelerimizi hükümete
ve kamuoyuna açıklaya-
cağc" dedi.
'Hortumculara
kaynak bulunuyor'
Hükümetin, sendikacı-
larm bir şey istemesi ha-
ünde "Kaynak yok" de-
diğini söyleyen Aksu,
"Ancak 50 milyar dolar
parayı hortumculara bu-
labilfyorlar. Bunun attm-
da başka şeyler anyoruz"
diye konuştu. Hüküme-
tin, okullar açılırken ka-
mu personelinin çocuk-
lannın okul masrafînı kar-
şılayamayacağını anladı-
ğını ifade eden Aksu,
"Onun için maaşlan 10
Eylül'de vermeyi karar-
laştu-düar" dedi.
KESK Genel Başkanı
Evren de hükümetin ver-
meyi planladığı yüzde
8'lik artışla kamuda çalı-
şan 2 milyon kişiyi hiçe
saydığını belirterek şöyle
konuştu: "MFnindayat-
malanyla hükümetin uy-
gulamaya koyduğu eko-
nomik programdan sade-
ce kamu çahşanlan değiL
tophunun tünı kesimi ra-
hatsızdır. Biz bu rahatsız-
hğımızı anlatmak için 13
Eylül'de istanbuTdan An-
kara'ya yürüvüş eviemi,
15 EylüTde tüm kamu ça-
hşanlan olarak vizite ey-
lemi,25E\1üI'dede8lil-
de miting eylemi gerçek-
leştirecegiz. Istediğimizi
alamazsaktophunun tüm
kesimleriile eylemkrimiz
devam edecektir."
E\Ten de kamu emek-
çilerinin sendikal haklan
için mücadeleyi ortaklaş-
tıracaklannı açıkladı.
Ülkücülere
coplu
müdahale
Fener Rum Patrikhanesi
önünde eylem yapan Ûlkü
Ocaklan'na bagh grup,
patrikhaneye yürümek tsterten
pofisin cop ve biber gazh
müdahalesi sonucu engeOendi
Babt'taki patrikhane önünde
topbnan 500 Idşûik grup adma
açddama yapan Istanbul Ülkü
Ocaklan Başkanı Yüksd
Kaled, Tünaye'nin, AKP'nin
uluslararası çarpık ibskileri
sonucunda ABD veAB'nin
tşgali altma gjrdigini öne sürdü.
Patrik gjbi ghdirümiş bir
kuklayı önce ağaca asan, sonra
da vakan grup, patrikhane
kapısma doğru yürüyüşe geçti.
Kendilerme engel obnaya
çahşan polise taş atan grup,
güvenük kuvvetierinin cop ve
biber gaa kullanarak yapoğı
müdahale sonucu engeltendL
Fener Rum Patrikhanesi ise
eylemi kmayarak obvlann
İürkiye'nin ÂB\v üyeliğmi
engeOemeye çahşan kisilerin
tahrikleriykgerçekleştiğiÖDe
söriUdu. (Fotoğraf: AA)
Yargıdaki ayncalıklardan şikâyet ederken Ulaştırma Bakanı Yıldınm'ı savundu
Çiçek'ten6
Bize dokınımaym da' tavrı
ANKARA (ANKA) - Adalet Bakanı
Cemil Çiçek Türk yargısınuı önündeki
en önemli engelin anayasa ve yasalarda
bazı kesimlere verilmiş ayncalıklar ol-
duğunu belirterek, "Savcüannuz Türk
miDetiadmayargdama>apı>or amaTürk
miüeti adma bu soruşturmayı \ürütemi-
yor" dedi.
Bakan Çiçek, bir özel televizyon ka-
naluıda katıldığı programda, yargının
genel sorunlanna ilişkin degerlendirme-
lerde bulundu. Çiçek, yargının en önem-
li sorunlanndan binnin toplumun ve si-
yasi iktıdarlann bakış açısından kaynak-
landığını belirtirken, yargıya yapılacak
yatınmın seçim kazandırmayacağı gö-
rüşünden hareket edildiğıni söyledı. Yar-
gıya ilişkin sorunlann sadece fıziki ve
maddi olmanın dışında yargılama süre-
cinde de görüldüğü ifade edilerek bu
yönde neler yapılması gerekhğinin so-
ruhnası üzerine Çiçek. yargının yargıla-
ma işleminde en ciddi sıkıntıstnın ayn-
calıklar olduğunukaydetti. Çiçek, "Yar-
guım bunca sorunlan içinden bir sonı-
nu var Idesas bence yargmm taröşıhr ha-
le gehnesinde enönemlifaktördür. Bu da
Türkrve'deki ayTicaukiardu*
n
dedi.
Çiçek, Yargıtay-MİT- Çalacı olayuıı
anımsatarak şöyle konuştu: "Olay sav-
cıya intikal ediyor, savcı soruşturma ya-
yor. Bugün Türk yargısının önündeki en
önemli problem bana göre özeDflde yoi-
suzluk dosyahumda, başka türtü dosya-
larda bu ayncahklardu*. Bu ayncahkla-
nn ana> asada da>anaklan var. GeKn bu
ayncahldan kaldırahm. AB ülkelerinde
buayncalddarnere>ckadarsaouıılanonı-
• Yargı mensuplannın anayasadan ve yasadan kaynaklanan
dokunulmazlıklannı yargı sisteminin en önemli sorunu
olarak nitelendiren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tren
faciası sonrasında hazırlanan raporda siyasi sorumluluğa
işaret edilmesine rağmen Ulaştırma Bakanı Yıldınm'ın
görevde kalmasının normal olduğunu savundu.
pacak Dh eünı Id dört parçah bir resim,
sa> cuun burada ancak bir parçasından
soruşturma>ı götürme imkânı var. Onun
dışındakilere gelince, ana\-asadan, >usa-
dan kaynaklanan bu ayncalıklar Çin
Seddigjbi bizim sa% cdarumzm önüne set
çekrvor. Bu da faturayı yargıya çıkan-
ya indirilim, fazlahklannı kaldırahm.
Türk milleti adına yargdama yapryor
ama Türk milleti adına bu soruşturma-
yıbizim savcüanmızyürütemiyor. Bu ay-
ncahklar anayasadan ka\naklam>x>r."
Çiçek, yargılama usulünde yaşanan
bir sıkuıtınm da zamanaşımı olduğunu
belirterek, özellikle yolsuzluk konulann-
da bazı yerlerde soruşturmalann bekle-
tildiğini, zamanaşımına 1 -2 ay kala sav-
cıya dosyalann verildiğini kaydetti.
Bakan Çiçek, Yıldınm'ı savundu
Çiçek, "hızlandınlmış tren kazası"
sonrasında hazırlanan raporun siyasi so-
rumluluğa da işaret ettiğinin ifade edil-
mesi üzerine, hükümet olarak kendile-
rine tanınan yetkileri kullanmamazlık
etmediklerini söyledi. Konunun yargıya
intikal ettiğini beürten Çiçek, Ulaştırma
Bakanı Binah' Yüduım'ın isnfa etme-
mesini "Bakan görevinde olduğu için
aksayan bir şey yok 10" sözlenyle de-
ğerlendirdi.
Çiçek, zinaya ih'şkin TÇK'de yapıl-
ması öngörülen düzenlemeler çerçeve-
sındeki tartışmalann anımsatılması üze-
rine, konunun taruşılmasına itirazı olma-
dığını, ancak tartışmalann şekline itira-
zı olduğunu söyledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Ömer Faruk Ciravoğlu'nu ilk kez
/anlış hatırtamıyorsam bir Dev-Genç
Kunjltayındatanımıştım. Dev-Genç için-
de aynlıklarçıktığında Anadolu'dan sos-
/alist gaıplar Ankara'ya geliyor, bölün-
•nelerin nedenlerini öğrenmeye çalışıyor-
lardı. Bu ayrılıklar konusunda oniar da
oir tercih yapmak zorunda kalıyorlardı.
ûmer Faaık da Trabzon'dan bir grup
3ençle gelip bir karar vermeye çalışan-
ar arasındaydı.
O günlerden bu yana tam 35 yıl geç-
"niş. Omer Faruk o zaman yanlış anım-
samıyorsam lise öğrencisiydi, ben de Si-
/asal Bilgiler Fakültesi'ndeokuyordum.
D yıllarda okumanın ne önemi vardı ki!
3ütün geleceğimizi devrimci mücade-
eye göre planlıyorduk. Aradan 35 yıl
geçti, ömer Faruk bu 35 yılın bir kısmı-
ı\ cezaevlerinde, bir kısmını yurtdışın-
ja siyasi mültecilikte geçirdi. Çoğunu
da "Aydınlıkçılar" diye anılan grubun
Dir miiitanı olarak.
Yaşananlarbiryönüyletarih oldu. Bir-
?Dk arkadaşımızı kaybettik. Kimileri yurt-
'Titrek Hamsi Örgütü'
dışında kaldı. Birçoğunuokadarazgö-
rürolduk ki! Birkısmının ne yaptığını bi-
le bılmiyoruz. Halbuki, çok uzun yılları-
mız birliktegeçmişti. Aynı evteri, aynı oda-
lan paylaştık. Zaman zaman sert tartış-
malar yaptık, zaman zaman işkence
odalannda birbirimizin acılarına tanık
olduk. ömer Faruk Ciravoğlu, uzun yıl-
lar Hollanda'da yaşadıktan sonra şim-
di Datça'ya yerteşti. Araştırma yapıyor,
kitaplaryazıyor. Son kitabı da "Tıtrek
Hamsi örgütû" (Pencere Yayınlan) adı-
nı verdiği anı kitabı. Daha önce yayım-
lanan bu kıtap, genişletilmiş, zengin-
leştirilmiş haliyle yeniden karşımızda.
Ciravoğlu, bir yanıyla kapalı kutu ola-
rak bilinen "Aydınhkçıiar'm içinde 20
yılını geçirmiş bir devrimci. Çocukken
başladığı bu yolculuk ömrünün önem-
li bir bölümünü kapsadı. "Tıtrek Ham-
si örgütü"ünde kendi yolculuğunu an-
latıyor. Ancak bu yolculuk, kişisel bir
yolculuk olmadığı için zamanın devrim-
cilerini, insan ilişkiierini, tabii "Aydınlık-
çılar"\n iç yaşamını da içeriyor.
Trabzon'da başlayan yolculuk, 12
Mart askeri darbesiyle Ankara Mamak
Askeri Cezaevi'nde hapisliğe dönüşü-
yor. Cezaevinden sonra yeniden örgüt-
lü mücadele. Söke yöresinde devrimci
sendikacılık. Türkıye Işçi Köylü Partisi
yöneticiliği ve ardından yeniden askeri
darbe ve yeniden cezaevı'. Tahliye olduk-
tan sonra tutuklanmamak için Hollan-
da'da geçen müftecilik günleriyle anı-
lar devam ediyor.
Ciravoğlu, yurtdışında sıkıntılar için-
de geçen günlerini uzun yıllar sonra
şöy\e değerlendiriyordu: "Arkadaşlan-
mız 'getto'da yaşıyorlardı, biz de öyle
yaşadık. Herkesin birikiahbabı vardı o
kadar. Onlarda ne kadar ahbapsa. Bi-
ze geri zekâlı muamelesi yapmaktan
çekinmezlerdi. Elektronik aletlerini bo-
zacağımekorkusuyla eiletmeyenleribi-
le olabiliyordu. Ya da bize verilen yar-
dım paralarının kendi vergilerinden
ödendiğini yüzümüze karşı dillendire-
bilirierdi."
Ciravoğlu yurtdışında karanlık bir oda-
da yaşarken kendi kendisine şunları
söylüyordu: "Kim ne derse desin, so-
nuçta insan kendi kaderini kendisi çi-
ziyordu. Trabzon'da geniş bahçeli, iki
katlı Rumlardan kalma evde başlayan
yasamı, işte bu karanlık odada devam
edecekti. Bu yaşamı kendi seçmişti.
Kimseyi suçlamaya ne hakkı, ne niye-
ti vardı."
Ciravoğlu'nun 12 Mart askeri darbe-
si döneminde Söke köylerinde kaçak ya-
şadıkları döneme ilişkin ılginç anılannın
birisinin içerisinde geçen yıl yitirdiğimiz
Profesör Bülent Tanör de yer alıyordu:
"Birbirini tanımayan üç adam Ali {Do-
ğan Yurdakul), Hasan (Bülent Tanör)
ve ben küçük bir kulübenin içindeyiz. Bir
radyomuz var, ilk etapta herkes birbiri-
nin kimliğini merak ediyor. Garip biroyu-
na başlıyoruz. Isimleri keşfetmek zor.
Meslekler tanımlanmaya çalışılıyor. O
sırada radyoyu kanştıran Hasan (takma
adli Bülent Tanör) bir çigan müziği bu-
luyor. Hemen bizi susturuyor. Hep bir-
likte o güzel yaz gecesi hafiften çalan
müziğin tadına varmaya çalışıyoruz. Kim
bilir nerelerden gelmişiz ve orada o dağ
başında, sazdan kulübenin içinde, üçü-
müz de ortak bir kaderin birieştirdiği in-
sanlar olarak birbirimize sonsuz yakın
hissediyoruz kendimizi."
Ciravoğlu'nun anılannda Yılmaz Gü-
ney'le, Zürfü Livaneliyle yatılan ha-
pisler de var, Aydınlıkçılar içinde süren
iç mücadeleler de. Tabii ki her anı gibi
bu anılar da sonunda ömer Faruk'un
kendi gözlemleri, kendi değeriendirme-
leri. Bir döneme, bir yaşama tanıklık
ediyor. Birsoluktaokuyacağınızı garan-
tı edebilirim. Tanıklıkların gerçek ol-
duğunu da.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Terör...
Terör bu çağın hastalığı değildir, öyle sanılma-
sı da yanıltıcı.
Ortaçağın engizisyonu, din kaynaklı terördür.
Din kaynaklı terör günümüzde de hükmünü sür-
dürüyor.
Devlet terörü insanlara ne acılar çektirmiştir.
Ekonomik terör, işsizlik ve sefalet biçiminde ya-
şanıyor.
Terörün yeni biçimi, grupların ve kisilerin sa-
vaş biçimi oldu.
Ama hiçbir şey, çocuklara yönelik terörün kir-
liliğini azaltamaz.
Hiçbir haklı gerekçe, Osetya'da yaşanan te-
rörün çirkinliğini azaltamaz.
Masum insanlara, kadınlara, çocuklara yöne-
lik terör her zaman lanetlenmelidir.
Her zaman, heryerde, herkes tarafindan lanet-
lenmelidir.
1 Eylül Dünya Banş Günü'nde yaptığımız top-
lantıda şair dostum Ataol Behramoğlu, bu olay-
la yaralanan yüreğinin sesini dile getirdi.
Çocuklara yönelik bu terör olayı, sadece ora-
daki çocuklan, onlann annelerini babalannı vur-
madı. Kendine "insanım "diyen herkesi yüreğin-
den vurdu.
Bu olay hepimizi derinden düşündürmelidir.
Elbette Çeçenler'e yapılan haksızlıklan da dü-
şündürmelidir.
Elbette dünya ölçeğinde yaşanan haksızlıkla-
n da düşündürmelidir.
"İnsanım" diyen herkes, bütün haksızlıklann kar-
şısına dikilmelidir.
Terörün kökünü kurutmak, El-Kaide'nin pe-
şinde koşmak değildir.
Terörün kökünü kurutmak, ABD'nin listesinde-
ki ülkeleri işgal etmek değildir.
Tam tersine, büyük devletlerin yaptığı haksız-
lıklar terörün kaynaklandır.
ABD'nin dayattığı adaletsizlik, terörün en bü-
yük kaynağıdır.
ABD çıkariannı kollamak uğruna çıkanlan sa-
vaşlar, sadece terörü beslemektedir.
Aynı gerekçeler Rusya için de geçerii olmak-
tadır.
Şiddete dayalı her hareket etki-tepki mekaniz-
masını işletmektedir.
Gene yineleyelim, hiçbir gerekçe çocuklara
yönelik terörün bahanesi olamaz.
Şimdi hepimiz terör kurbanıyız, hepimiz yara-
lıyız.
Teröristin yüreğindeki intikam ateşi adaletsiz-
likle, haksızlıkla tutuşmaktadır.
Bunu görmeden terörie mücadele edilemez.
Bütün bunlar düzelebilir mi?
Elbette düzelebilir, ancak bu koşullarda değil.
Bu koşullan koyanlar uluslararası şirketler ve
onlann devletleridir.
Dünyanın bütün doğal kaynakları, doğal zen-
ginlikleri onlann el koyduğu servetlerdir.
Insanlann sefalet koşullan onlara hizmet etme-
leri için yaratılmaktadır.
Eğer, insana insan olduğu için değer veren bir
sistem yürürlüğe girerse, elbette bu durum dü-
zelecektir.
Bugünkü durum sürüp gittiği sürece bu duru-
mun düzelme şansı da olmayacaktır.
Bu haksızlıklar, bu adaletsizlikler sürüp gider-
se, terör de bitmeyecektir.
Eğer karşı çıkılmazsa, devlet terörü de, din te-
rörü de sürüp gidecektir.
Eğer geçmişin haksızlıklannın hesabı sorula-
mazsa bu haksızlıklar sürecektir.
Bir süre sonra kimin haklı kimin haksız oldu-
ğu bile düşünülmeyecektir.
Sadece sonuçlaria yaşanan bir dünyada her-
kes kendini kurtarmaya bakacaktır.
Ama ne çare ki hiç kimse kendini kurtarama-
yacaktır.
Mina Urgan'ın güzel deyişiyle, "Her koyun
başkasının bacağından asılır".
Hepimizin yazgısı bir başkasının yazgısıyla or-
tak.
Eğer koşullan biz değiştiremezsek hiçbir şan-
sımız olmayacaktır.
Küreselleşmenin asıl gerçeği de budur.
e-mail:erdalatak@superonline.com
faks:0212 5139098
Antalyada 25 gözaltı
Kredikartı
çetesinedarbe
ANTALYA (AA) -
AntaK/a'da, yerh ve ya-
bancı turistlere ait kre-
di kartlannı yasadışı
yollarla kopyalayarak
çoğalthklan ve bu kart-
lardan 650 bin Euro pa-
ra çektikleri iddia edi-
len 25 kişilik şebeke
ele geçirildi.
Türkiye'ye gelen ya-
bancı turistlere ait kre-
di kartı ve pin kodlan-
nın yasadışı yollarla te-
min edihnesi ve temin
edilen bu bilgilerin
"Beyaz Plastik" deni-
len kartlara aktanlarak
yurtiçi ve yurtdışında-
ki ATM'lerden para çe-
kilmesi yoluyla kulla-
nıldığı ihbarını alan
Antalya Emniyet Mü-
dürlüğü Kaçakçılık ve
Organize Suçlar Büro
Amirliği ekipleri,
Alanya, Manavgat ve
Serik ilçelerindeki yet-
kisiz döviz işlemi ya-
pan post ofisleri taki-
be aldı.
Antalya Çumhuriyet
Başsavcılığı'nm koor-
dinesinde yürütülen
"BeyazDalga" operas-
yonu sonucunda, ara-
lannda yabancı uyruk-
lu bir kadının da bu-
lunduğu 25 kişi yaka-
landı. Şebekenin ev ve
işyerlerinde yapılan
aramada kart kopyala-
mak için kullamlan ci-
hazlar ve bilgisayar sis-
temlerinin yanı sua bir
miktar uyuşturucu ile
elyazması Kuranıke-
rim ele geçirildi.
Gözaltına alınan 25
kişi, cürüm işlemek
amacıyla teşekkül oluş-
turmak ve oluşturulan
teşekkül vasıtasıyla
haksız menfaat temin
etmek suçlanyla adli-
yeye sevk edildi.