27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EYLÜL 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 ^ Sağhkta eşitUk Lü geliyoımuş. £5 Slogamnı biz 6 öneretim: *a "Herkese eşü tabutl Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: denizsom©cumhuriyet.com.tr - Yeni lira ile vergilere gizli zam gelecekmiş... "Yeni bir sevdeöil!m \ Geyikli Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Geyikli beldesinden gelen haber "AKP'li belediye, sahilde yeni bir uygulama başlattı. Hopariörden beş vakit ezan yayını yapılıyor. Kumsaldaki mayolu insanlardan bazılan üstierine havlu örtüyor. Bu da yetmezmiş gibi akşam saatierinde 'bilmem kimin kına gecesi vardır' gibisinden anonslar yapıtıyor. AKP'li belediyenin hizmet anlayışı müezzinlikten öteye geçemiyor." aman tünelinde kısa bir yolculuk gibiydi. Olimpiyatlara kurumsal destek veren VI- sa'nın katkısı ile olimpiyatlarda madalya alan sporculanmız topluca anılıyordu. Lüt- fü Kırdar'daki törende Cüneyt Koryürek'in çaba- sıyla onur kürsüsüne çıkan sporculanmıza bir kez daha teşekkür ediliyordu. Ne var ki olimpiyatlarda ilk madalyayı 1936'da Beriin'de bronzla kazanan ve artık aramızda olma- yan Mersinli Ahmet Kireçci'nin yakınlarının izine bile rastlanamamıştı. Yine Berlin'de Türkiye'ye ilk altın madalyayı getiren ve aramızda olmayan Ya- şar Erkan'ın da izi yitirilmişti. Sanki vefa, Istanbul'da bir semt adı! 1936'dan 2004'e Türkiye, olimpiyatlarda 36 altın, 19 gümüş, 19 bronz olmak üzere toplam 74 madal- ya kazanmış ve bu madalyalarda 59 kişinin adı ya- zıyor. Koskoca bir ülke 68 yılda ancak 59 sporcu çıkara- Şampiyonlarbilmiş ve birçoğunun isimlerini bile unutmuş: Mehmet Oktav, Halrt Balamir, Kenan Olcay, Muhlis Tayfur, Hasan Gemici, Ibrahim Zengin, Dursun Ali Eğribaş, Ahmet Bilek, Turgut Aykaç. Adları bir spor salonuna bile çok görülmüş. Güreş, halter, judo, tekvando, atletizm... Beş spor dalında 59 sporcu ile 74 madalya ve madalyalardan 55'i güreşçilerden... Türkiye sporda bu kadar kısır bir ülke mi? Evet ve takım oyunlannda ise hiç yok... Lafa gelince, herkes bol keseden konuşuyor. Gençlik ve Spor Genel Müdürü de törendeydi; ken- disini ilk kez gördüm; badem bıyıklı biriydi. O da ko- nuştu! 1968 yılında Ahmet Ayık'ın Meksico City'de ser- KritepMehmet Ali Kılınç: "Birçok Avrupa Bitiiği ülkesinde devlet eliyle, bağımlılara uyuşturucu şatıldığını duyuyoruz. Ülkemizde de sorunu bu boyuta getirip devlet eliyle uyuşturucu satılmasını brtmez tükenmez kriterlerin bir parçası haline getirebilirler mi?" Gündem Akrf Kökçe: "Gündemi zinalasak da mı oyalasak, zinalamasak da mı oyalasak." SESSÎZSEDASIZ(l) best güreşte kazandığı altın madalyadan sonra Tür- kiye 20 yıllık bir "karanhk" döneme giriyor; altın ma- dalyaya hasret kalıyor. Uzun aradan sonra, Bulgaristan'dan kaçan hal- terci Naim Süleymanoğlu'nun Seul'de kazandığı altın madalya ile yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde, kimi şampiyon sporculara kilosun- ca altın; ev falan veriliyor... Olimpiyat ruhu, çağın gereği biraz paralanıyor! Al- tın madalyanın değeri 3 bin altın oluyor... Çağa ayak uydurmak tamam... Şimdi, şampi- yonlar spor müşaviri yapılıp 1 milyar 200 milyon li- ra maaşa bağlanıyor... Çok güzel... Ya eski şampiyonlar... Onlara gazi maaşı veriliyor... 186 milyon lira! Bir ülke düşünün ki gazisine hayn yok... Orada sporcusunun yeri mi olur! Teşekkürler Vısa, teşekkürler Cüneyt Ağabey. Hüpriyefteki infiale karşı infial # Hürriyet gazetesindeki haberin başlığı "Hümyet'te ınfıal"di... Hürriyet'teki arka- daşların, genel yayın yönetmenleri Er- tuğrul Ozkök'e isyan bayrağı açtıklannı sandım... Meğer, yazıişlerindekiler, Irak'ta kaçırılan bir Türk kamyon şoförünün bı- çakla başının kesilmesi görüntülerini iz- lemişler ve yürekleri korkuyla atmış; pek çoğu görüntülen ızleyememiş bile. Haber, "Amacı sadece ailesıni geçin- dirmek olan masum bir ınsanın bu iğrenç eylemle katledilmesi, video görüntüleri- ni izleyen Hürriyet yazıişierinde infial ya- rattı" diye başlıyordu. Işte bu giriş cümlesi de ben de Hürri- yet'teki arkadaşlara karşı infial yarattı... Amacı sadece yurdunu savunmak olan Türk askerlerinın, ABD'nin yanında Irak'ı işgal etmeye gönderilmelerini isterken yüreğiniz hiç mi sızlamadı! Amacı sadece yurdunu savunmak olan Türk askerinin yabancı bir ülkede işgal- cilerle işbirliği yapması halinde bir kur- şunla, bir bombayla, bir roketle yaşamı- nı yitirmesini "savaşın gereği" mi saya- caktınız? Amacı sadece yurdunu savunmak olan Türk askerleri, ABD'nin yanında Irak'a gönderilselerdi yüreğinizin sızlaması için illa bir askerimizin başının kesilmesi ve bunun size ızlettirilmesi mi gerekecekti? Evet, Türk şoförünün amacı ailesini ge- çindirmekti. O görüntülerden ders alın ve Türk askerinin amacının da sadece yur- dunu savunmak olduğunu asla unutma- yın! Yüksek Yerilim Hatta ABD şirketleri sponsor olursa Türkiye AB'ye daha kolay ginnez mi reklamcı abiler! erdincutkucSyahoo.com 4 Sıvas Utanç Müzesi!' MUKTAZADEMtR Onlar, daha iyi bir dünya, daha demokratik bir Türkiye için canlannı verdiler! Istediler ki Aleviler, Sünniler, Türkler, Kürtler ve herkes kendisini öz- gürce ifade edebilsin: Sema- hını dönsün, dilini konuşsun... Yurttaşlarından en temel in- san haklarını dahi esirgeyen devlet yetkililerinin ilgisi ve bil- gisi içinde gericiler tarafından yakılarak öldürüldüler! Arka- lanndan gözyaşı döküp, 'an, vah' dedik ama, sonra hiçbir şey yapmadan öylece bırak- tık. O büyük öfke selini, o ola- ğanüstü duygu yoğunluğunu akıl ve bilimin rehberliğinde, somut iş ve güç birliğine dö- nüştüremedik. "Bağımsız Türkiye" isteyenleri "gökekin gibi biçen" ve onun yerine tü- kenmeye yüz tutan gericiliğin tohumlarını eken 12 Eylül Cuntasını, yağmacılan, ırkçı- mafya çetelerini, Çorum - Ma- raş katliamlarının sorumlula- nnı yargılayıp ceza almalannı sağlayamadığımız gibi... Yapılması gerekenleri yapa- madığımız için şimdi dünya daha bir hoyrat: Kötü ve da- yanılmaz! Emperyalizmin, mazlum ve fukara halklar üze- rinde kurduğu sömürü düze- ni, güç ve silah kullanımı, aç- lık, hastalık ve sefalet, geçen yüzyıllan mumla aratacak dü- zeyde. Dünya uygariıklarının beşiği konumunda bulunan Anadolumuz ise 12 Eylül'ün yeşerttiği gericiliğin ve Sıvas katillerine sempati besleyen- lerin yönetiminde. Toplumsal geçmişimizle il- gili onur duyacak kazanımla- nmız varsa onlan abideleştirip korumalıyız. Ama eğer Sıvas katliamı gibi bir toplumsal utancımız varsa, "unutturma- ya" çalışanlara karşın onu da "utanç abidesi" yapmalı, her daim anımsanmasını sağla- malıyız. Benzer utançları bir daha yaşamamanın yollann- dan biri budur. Solingen'de yakılan Türk ailenin oturduğu evin müze olarak kamulaştınl- ması da Yahudilerin yakıldığı Nazi kamplarının açık hava müzesi olarak korunması da bu düşünceye dayanır. Katliamdan bugüne değin, "sözü edildiği" halde somut adım atılmayan "Madımak Oteli'nin müze yapılması" ko- nusu, Isviçre'de yaşayan Sn. Hasan Kaya kardeşimizin (www.2temmuz.com) fikri ön- cülüğünde önemli bir ivme kazandı ve umut verici bir noktaya getirildi. Sn. Kaya bu projenin kitlesel bir desteğe dönüşmesi için adeta çırpını- yor. öndehik vb. beklentisi- nin olmadığını, projeyi baş- latmış olmanın onuruyla yeti- nebileceğini; anlamlı bir gru- bun ya da kurumsal bir ön- deriiğin bu sorumluluğu dev- ralmayı istemesi halinde ise sevinerek kabul edeceğini" ifade ediyor. Bu da işin başka bir güzelliği... Bu evrende yaşayan ve "in- san olmak" iddiası taşıyan herkesin yüreğinde Sıvas kat- liamından birtortu kaldığını ve insanlığından hicap duyduğu- nu biliyorum. Bu yüzden, "Keşke bir şey yapabilsey- dim" diyerek hayıflananlan ol- duğuna da inanıyorum. Kaya ve arkadaşlan "Sıvas Utanç Müzesi" girişimiyle bizlere fır- sat veriyor ve çağn yapıyorlar. Diyorlar ki "Alevi, Sünni, Mu- sevi, Hıristiyan; dinlidinsiz; ey insanlık! Gelin yüreğinizin ve vicdanınızın sesini dinleyin: Bu insanlık projesinde ortak olun ve Sıvas katliamının yü- reğinizde bıraktığı utanç tor- tusundan kurtulun! Madımak Oteli'nin, 'utanç müzesi'ne dönüşmesi için imza atın, elektronik mektup gönderin, faks çekin..." Halen Madımak'ta konak- lamaya devam eden ve oda- larda gezen ruhlarımızdan utanmayacak denli duygusuz olanların, otel restoranında oturup, yanık bedenlerimizi kastederek "Madımak keba- bı" nitelemesiyle tıkınırken katliamı "meze" yaptıklann- dan haberdanm. Insan yakan- lann, alevler içindeki çocukla- nmızın sessiz hicranı karşısın- dasevinççığlığıatanlann, "in- san etiyemekten de" haz du- yabilecek ölçüde alçalmala- nndan daha tabii ne olabilir? Bu yüzden, aslında bir u- tanç abidesi olan Madımak Oteli'nin, kendi gerçeğiyle yüzleşmesini ve kaderine razı olmasını istiyorum. Sıvas'ta yaşayan ve bu olaydan derin ıstırap duyan sessiz çoğunlu- ğun, kendi vicdanlan ve ger- çekleriyle bir hesaplaşma ara- yışında olduğunu, bu girişimin onlar için de bulunmaz bir fır- sat olarak algılanmasını dili- yorum. öncülüğü ve emeği nede- niyle değerii H. Kaya'yı kutlu- yor, projeyle ilgili olarak her konuda yanlannda olmayı an- lamlı bir insanlık ödevi sayı- yorum. www.pirvakfi.8m.com pirvakfi(S yahoo.com KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK [email protected] ÇtZGtLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaracKg mynet.com HARBl SEMİHPOROY semihporoy(â yahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEMALURGENÇ kjırgenc(ayahoo.com TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 16 Eylül ıcıncnuantaz-arikan.com tLAN TC KADKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2004/1164 Mahkememizce verilen 27. 8.2004 tarih ve 2004/1164 esas, 2004/1016 Karar sayılı karar ile Yusuf kızı 1931 doğumlu, Şa- yan Meriç TMK'nin 405. maddesı gereğince vesayet altına ah- narak kendisine kardeşi 1935 doğumlu Abdurrahman Meriç vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 27.8.2004 Basın: 41284 İLK DEMİR ÜRETfMİ.. 1333'OA SUGÛtJ, KARAaÜtcTE KuKULAN f ÇGUIC FABBiKASl'MOA İLK. DEtoiie. ELOE EDİlM<ş\ Tİ. FATAi/1 ADU yüieSEK F/&/MA/ >A4/«llAT7 OLAN OEK*/HD£M Bt'8 PLAKer OÖHUİLJEGEK AMISl vAÇArrLMA£ tSTEAjMİÇrr(SOLOA)• ON J AĞtRUGlHDAKf PLSUzT, , İ384- TE AÇtCA/V "OEMİ 1339'M , 3O MİL.YOIV Lİ&4 O 7-BS(S, 19S5'TE &4£(MSIZ BİK. //ff /OJIS.ULAN DÜZ ÇİZGİ ÜMtT ZtLELt Tersanelerimize Kadar Girdiler! Her zaman olduğu gibi, Türkiye için yaşamsal öneme sahip bir konu daha arada kaynadı gitti! Çünkü, necip Türk milleti o sıralarda "bacak arası" sorunuyla haşır neşirdi! Günlerce zina ile ya- tıp, imam nikâhı ile kalktık. AKPyineortaiığı bir gü- zel kanştırdıktan sonra yasa tasarısını rafa kaldır- dı, hep birlikte derin bir "oh" çektik! - Işte, Dışişleri Bakanlığı tebliği tam da o sıralar- da Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giriver- di! Hani, şeytana uysam, "Tayyip Bey, Turgut özal taktiğini pek güzel uyguladı; ortaya bir yem attı, kamuoyu da üzerine yattı, bir güzel uyudu" diyeceğim! Neydi bu tebliğ? önce resmi adını yazalım: - ABD'ye ait "destek hamulesinin (yüklerinin) it- hal-ihraç ve ülke içine nakline ilişkin esaslan dû- zenleyen tebliğ". Peki, bu tebliğ hangi yasaya uyularak çıkanl- mış? Onu da yazalım: - 6375 sayılı yasayla tasdik olunan 19 Haziran 1951 tarihli "Kuzey Atlantik Anlaşması'na taraf devletlerarasında kuvvetlerin statüsüne dairsöz- leşmeye (NATO - SOFA) uyulacaktır" hükmüne dayanarak çıkartılmış! Şimdiii... Bakalım bu adından hiçbir şey anlaşıl- mayan ve de NATO anlaşmasına dayandınlan teb- liğ, ABD'ye hangi sınırsız haklan tanıyor? Tezkere reddedildiyse yolu var! Tebliğe göre, ABD gemi ve uçaklanyla Türki- ye'ye getirilecek ve buradan götürülecek destek hamulesinin (yani silah, mühimmat, ana teçhizat kalemleri) giriş ve çıkışına yedi liman ile altı hava- alanı tahsis edilecek! Sayalım: - Limanlar. Istanbul, Izmir, Iskenderun, Yu- murtalık, Antalya, Aksaz/Karaağaç, Ağalar... Havaalanlan: Ankara Esenboğa, Istanbul Atatürk, Izmir Çiğli, Adana Incirlik, Antalya, Aksaz/Dalaman. Üstelik, "gizli" mahiyetteki silahlann ithali ve Tür- kiye dahilinde daimi olarak nakli için ön izin, Tür- kiye'den ihracı için ise yalnızca ön bildirim yetiyori Yaa, işte böyle! Şimdi, 1 Mart 2003'te Irak'taki savaş oyunu utanmaz bir şekilde sürerken AKP hü- kümetinin çıkması için yırtındığı, işbirlikçi kalemşor- lann sınırsız destek verdiği, ancak TBMM'de red- dedilen tezkerenin içeriği neydi? Yukanda okudu- ğunuz tebliğin suretiydi! O zaman Türkiye ayağa kalkmıştı. Şimdi anlaşılıyor ki o günden bugüne perde arkasında uzun pazariıklar yapıldı ve Mec- lis'te reddedilen, bir tebliğ ile hallediliverdi... - Acaba halledildi mi? NATO anlaşması kurtarmıyor! Uzmanlar, bu tebliğ geçerii olamaz diyor! Niçin mi? Çünkü, bu tebliğin geçerii olabilmesi için NATO'nun usulüne uygun olarak Irak'a müda- hil olmayı öngören bir karan olması, Türkiye ile ABD'nin de bu karara istinaden aralannda Irak ko- nusunda yeni bir ikili düzenleme yapmalan ve an- cak bundan sonra, Dışişleri Bakanlığı'nın söz ko- nusu tebliğde bu son durumu dikkate alarak de- ğişiklik yapması ve yayımlaması gerekirdi. - Ama ne yazık ki NATO'nun böyle bir karan yok!!! Olmayınca da 1951 'deki NATO anlaşması bu tebliği kurtarmıyor! Kurtarmayınca ne oluyor? Bu hükümetin, NATO anlaşmasına dayanarak ABD'ye Türkiye'nin dört bir yanındaki limanlan ve hava- alanlarını kullandırması, her türden silaha kapıla- nnı ardına kadar açması kanunlan çiğnemek olu- yor... Uzmanlar mı yanılıyor, hükümet mi uyutuyor? - Tersanelerimize kadar girdiler, bari nasıl girdiklerini bilelimü! Yasaları ve hukuku korumakla görevli oianlara arz ederim, efendim... Not: Buyazıya konu olan bilgileri "Washing- ton Haber" isimli srteden aldım. Teşekkür edi- yorum. E-posta: umrtzileliC" ttnetnettr BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA; 1/ Pisibahğı- nın küçüğü. 2/ Küçük ço- cuklan kor- kutmak için uydurulmuş yaratık...Işın. 3/ Çizgiyle mizah sanatı. 47 Faiz... Is- kambilde bir renk. 5/ "iyi, 9 hoş, güzel" anlamında eski söz- cük... Izmir'in Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyunu. 6/ Galyum elementinin simge- 5 si... Uzakdoğu kö- 6 kenli bir dövüş spo- ru. II Ispanya'da 8 Bask bölgesinin ba- 9 ğımsızhğı için savaşım veren gizli örgüt... Elisı- kı, cimri. 8/ Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük... Ilgi eki. 9/ Deniz kenannda salaş ve dam gibi banrulacak yer. YUKARIDAN AŞAĞIYA: V "Akparmak" dâ denilen ve beyaz şarap yapı- mında kullanılan bir üzüm cinsi. 2/Kira... Cüret- kâr. 3/ Süpürgeotu... Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 4/Boğaz, gırtlak... Konut. 5/ " — deryasın boylayalım / Ummana dalmağa gel- dim" (Pir Sultan Abdal)... "Yalan arkadaş, dost" anlamında argo sözcük. 6/ "Sakağı" da denilen ölümcül bir hayvan hastahğı... Gerçek. 7/Inme ya da sakatlık gibi bir nedenle yataktan kalkamayan kimse. 8/ Şalvann üstüne giyilen ve önde uzun i- ki parçası olan giysi. 9/Geometride, iki ya da da- ha çok çizgiye, yüzeye ya da hacme ait ortak nok- talar ya da elemanlar kümesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle