18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ HABERLERtN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne ICocaeli Canakkale Izmir Manısa /Vydın Denizli Y B Y B B B B B 28 31 26 30 32 34 34 33 Sinop Y 26 Adana B 33 Samsun Y 27 Mersin B 32 Trabzon Y 27 Dıyarbakır B 39 Gıresun Y 27 ganlıurfa B 40 B 37Ankara B 32 Mardin Eskişehir Y 28 Siırt B 39 Konya B 33 Hakkâri B 32 Sıvas B 32 Van B 27 Zonguldak Y 25 Antalya B 30 Kars Y 28 Yurdun kuzey kesım- len parçalı yer yer çok bulutlu, Mannara'nın doğusu. Batı Karadenız Orta Karadenız kıyılan Doğu Karadenız ıle Af- yon, Kutahya. Eskişehir. Kars ve Ardahan çevre- len sağanak ve gok gu- rultulu sağanak yağışlı, öığer yertef az buiutlu ve açık geçecek Hava sı- caklığı kuzey ve ıç ke- sımlerde bıraz azalacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn B B Y Y B B B B 25 21 21 28 27 28 31 25 Münih Y 30 Zürih Berlin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina B B A B Y Y B A 24 27 33 25 26 27 29 33 B 30 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y A Y Y B Y B B 26 35 24 34 30 31 21 33 B 36 Açık : SlSİI k Çok bulutlu ^ M Yağmurtu Sulu kar , Gök gurûltülû Fark!.. • Baştarafı 1. Sayfada ortaya çıkmıştır. • Peki,farknerededir? Hiç kuşkusuz AKP iktidarı ile eski hükü- metler arasında açık seçik ve çarpıcı bir fark vardır. Bu fark AKP iktida- nna yönelik 'takıyyeci' kuşkusunun devletin ve halkjn gözünde bü- yümesinden oluşuyor; eski hükümetlerin hiç- biri 'dinci' ya da 'ls- lamcı' suçlamasıyla bu kadar karşı karşıya kalmanuştı. 'Hızlandınlmış Tren' faciasında bile Allah'ı ve dini kullanmaktan sakınmayan bir iktidar siyasetinin bu gidişle çökmesi kadar doğal bir sonuç olamaz; yer- yüzü coğrafyasında biçbir tslamcı devlet inançla, duayla, dini kullanmakla halkını kurtaramamış, esenli- ğe kavuşnıramamıştır. AKP iktidarı, bu ka- fayla giderse yıkılacak- tır; ama, bu arada laik Cumhuriyeti yıkıl- maktan koruyabilirsek ne mutlu bizlere... Cumhuriyet Türkiye fııhıışta merkez üsEBRU TOKTAR ANKARA - Uluslararası Göç Örgü- tü, Türkiye'nin kadın ticareti ve fuhuş- ta merkez üs haline geldiğini ortaya koydu. Göçmenlerin "turisfgörüntü- sü ileTürkiye'ye geldiğini ortaya koyan araştırma, 1995 yıhndan bu yana 400 bin göçmenin sınır dışı edildiğini, bu- nun yüzde 95'inin de fuhuş kaynaklı olduğunu belirledi. Araştırmada; eski Sovyet ülkelerinden her yıl 3-4 bin ka- dının flıhuş nedeniyle sınır dışı edildi- ği, bunlar arasında Moldova, Gürcis- tan ve Ukraynalı kadınlann başı çekti- ği belirtildi. Uluslararası Göç Örgütü, Türki- ye'deki kadın ticaretini araştırdı. Küre- selleşme ile birlikte dünyadaki düzen- siz göç hareketlennin arttığına vurgu yapan araştırma raporunda, bunun da başta fuhuş amaçlı kadın ticareti ol- mak üzere insan ticareti için uygun bir ortam yarattığı anlatıldı. Araştırmada, 1980'li yıllann sonunda şiddetli eko- nomık krize, yüksek enflasyona ve kit- lesel işsizliğe uğrayan eski Sovyet ül- kelerinden Türkiye'ye yönelik göç ha- reketlerinin arttığı, bunlar arasında yüksek eğitimli olmasına karşm işsiz- lik yaşayan kadınlann üst sırada yer aldığı vurgulandı. Araştırmada, Türkiye'ye yönelik göç hareketlennin nedenleri de sorgulandı. 1960'tan bu yana döviz rezervlerini art- tırmak için turizmi geliştirmeye ağırlık veren ve liberal sınır politikası izleyen Türkiye'nin, göç akımlan için cazip bir nokta haline geldiğı kaydedilen araş- tırmada, "Türkiye'ye farklı nitelik- lerde ve artan sayıda göçmen, turizm örtüsü altında giriş yapmaktadır" saptamasına yer veriidi. Raporda, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya ve Ukray- na'dan her yıl 1.5 milyon civannda in- sanın Türkiye'ye geldiği kaydedildi. Bu ülkelerin göçmenlerinin sınır dışı edil- melerinde en sık görülen nedenin ise fuhuş, cinsel yolla bulaşan hastahklar ve vize süresinin ihlali olduğu saptanan araştırmanın bulgulan şöyle: • Seks endüstrisine en çok karışan göçmenler, Moldovalılar. • Eski Sovyet ülkelerinden gelen 3- 4 bin kadın, fuhuş nedeniyle her yıl sı- nır dışı ediliyor. • En çok Moldova, Ukrayna ve Gür- cistan göçmenleri sınır dışı ediliyor. • Son 6 yılda her yıl yaklaşık 1000 kadın da cinsel yolla bulaşan hastahk- lar nedeniyle sınır dışı edildi. Bu da sı- nır dışı işlemlerinin yüzde 88'ini oluş- turuyor. Cinsel hastahklan nedeniyle sınır dışı edilenler içinde en yüksek di- limi Gürcüler ve Romanyalılar oluştu- ruyor. Cinsel yolla bulaşan hastahk ta- şıyanlardan sınır dışı edilenler içinde en düşük oran ise Rus kadınlara ait. Araştırmada, Türkiye'de fııhuşa zor- lanan yabancı kadınlann "kötü aile koşullarına, köy ya da kırsal kasaba geçmişine sahip boşanmış ya da be- kâr kadınlardan oluştuğu" belirtildi. Araştırmada, adı açıklanmayan, 53 yaşındaki birTürk medya şirketinin üst düzey yöneticisi olduğu belirtilen müş- terinin şu sözlerine yer veriidi: "Bu tür faaliyetler için daha önce- leri Avrupa'ya gitmek gerekirdi. Bu- günlerde ise en iyisini burada bul- mak mümkün. Beninı kişisel terci- him, kuzey ülkelerinden, Rusya'dan, Ukrayna'dan ya da Romanya'dan ge- len kadıniar. Çünkü bu kadınlar eği- timli, zeki ve güzeller. 2 yıl önce bu kadınlan Türkiye'ye getirmeye ba$- ladık. Ben kcndinı en azından 5-6 ke- re yaptım bu işi. Biri kendim, biri ar- kaiilaşım için 2 kız getiririz. Genellik- le 1 haftadan-10 güne kadar kalıp gi- derler. Fiyatlar, bir bafta için 3-10 bin dolar arasında. Kızlann yaşına, güzelliğine ve kalış süresine göre fi- yatlar değişir. Bugünlerde, özeüikle zengin insanlar arasında bunu yap- nıak çok nıoda ve zenginler kendile- rini böyle eğlendiriyorlar. Yat gezisi hem güvenli hem de bu işler için en ivisidir." Komutanlar belli olacak • Baştarafı 1. Sayfada general Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur, TSK kadrosundaki diğer orgeneraller ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül katılacak. Şûra üyeleri bugün öğlen saatlerinde Anıtkabir'i ziyaret edecekler. Toplantıda, bir üst riitbeye yükselecek general ve amirallerin yanı sıra general ve amiralliğe terfi edecek kurmay albaylann durumu görüşülecek. Şûra kapsamında bugün Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yalman, ikinci gün Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eruygur, üçüncü günü de Milli Savunma Bakanı Gönül, öğlen yemeği verecekler. Şûranın dördüncü günü Cumhurbaşkanı Sezer üyelere bir akşam yemeği verecek. Toplantının kararlan, perşembe günü Sezer' in onayının alınmasının ardından kamuoyuna açıklanacak. Sahilde kitapkeyfi Antalya Konyaaltı sahilinde tatilcilere kitap satan finiversite öğrencisi Ali Güler, kitaplara ilginin bir hayli fazla olduğunu söyledi. Güneşlenmeye ve denize girmeye gelen yerli ve yabancı turistlere Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca kitaplar sattığını belirten Güler, "Sahilde animasyonların olduğu günlerde kitap satışı düşüyor, diğer günlerde satışlar iyi" diye konuşuyor. (Fotoğraf: AA) 'Herşey dahil'deparayok HİCRAN ÖZDAMAR tZMİR - Bacasız sanayi olarak nitelen- dirilen turizmde, "nitelikli turisfin ülke- ye çekilememesi nedeniyle dövız beklen- tilerinin tam olarak karşılanamadığı belir- tiliyor. Yabancı turistler "her şey dahil" sistemiyle tatilin tadını "ucuza" çıkanr- ken gelirlerde artışın düşük kaldığı bıldı- riliyor. TÜRSAB Marmaris Bölge Yürütme Kurulu Başkanı İsmail Özbozdağ, pazar sayısında çoğalma yaşadıklannı, ancak en çok para bırakan turistlerin bölgeye gel- mediğini söyledi. Bölgenin îngiliz turist- lerle ayakta durduğuna dikkat çeken Öz- bozdağ, "Bize lazım olan müşteri profi- li. gittikçe azalıyor. Bölgedeki yatak ka- pasitesinin az olması ve her şey dahil sisteminin yarattığı sorunlar büyüyor. 2-3 yıldızlı oteller boş dururken iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki otel- ler dolu" dedi. Hedeflennin öncelikle 2002 gelirlerini yakalamak olduğunu vurgulayan Özboz- dağ, her şey dahil sisteminin moda haline dönüştüğünü söyledi. Bu sistemin bütün otellerde uygulanmaması gerektiğini bil- diren Özbozdağ, "Bütün yaş gruplannı memnun etmeye yönelik bu sistem, apartlar dahil bütün tesislerde uygula- nır oldu. Az yatak kapasiteli tesislerde bu sistemin kullanılması hem tesisler hem müşteri için doğru olmayan uygu- lamalardır. Turizmde daha fazla pazar açıldı, ancak bizim pazar payımız zayıf- lıyor. Avrupa'nın zengin ülkelerinden en çok para harcavan Alman ve Fransız turistler bölgeye gelmiyorlar. Uçaklar boş, pazann sıkıntıları büyüyor" diye konuştu. Çeşme Turizmciler ve Otelciler Birliği Başkanı (ÇEŞTOP) Veysi Öncel de Çeş- me'de her şey dahil sistemini uygulama- dıklannı vurgulayarak iç piyasadan hare- ketlik beklediklerini bildirdi. Tortum boşa akıyor GURKANATA ERZURUM - Avrupa ve As- ya'nın en yüksek şelalesi Tortum Şelalesi ve birçok tarihi eserin bu- lunduğu Erzurum'un Uzundere ilçesı yeterince tanıtılamıyor. Be- lediye Başkanı Halis Özsoy, do- ğal ve tarihi değerler açısmdan zengin olan bölgeye yatınm ya- pılması çağnsında bulundu. 48 metre yüksekliğindeki ve 28 metre genişliğindeki Tortum Şe- lalesi görenleri büyülüyor. Tor- tum Gölü veYedigöller, bozulma- mış doğasıyla saklı bir cennet gi- bi. Ancak Uzundereliler, bölge- nin değerlerinin yeterince tanıtıl- mamasından yakınıyor. Belediye Başkanı Halis Özsoy, doğa, tarih, sağlık, spor turizmi için birçok olanak bulunduğunu belirterek "Taş Devri'nden ka- lan mağara resimlerinin bulun- duğu Uzundere Mağarası, böb- rek ve sivikelere iyi geldiği ifa- de edilen bir çeşit maden suyu olan halk arasındaki ismiyle 'Paslı Su", peribacaları, dev ağaçlann yanında kalp şeklin- deki 'Yürek Ağacı' nın bulun- duğu Zuğar Boğazı, yalçın ka- yalıklara kartal yuvası gibi ku- rulan Dikyar Kalesi, binlerce yılda oluşan derin kanyonlar. yürüyüş parkurları, yamaç pa- raşütü ve tırmanma için uygun dağlar yatırımcıların yolunu gözlüyor" dedi. Bozburun Yanmadası gibi do- ğal güzelliklerin yanı sıra ilçede kutsal, tarihi mekânlann da bu- lunduğuna dikkat çeken Özsoy, Hz. Ömer'in torunu olduğu ifa- de edilen Sad'ın şehit düştüğü y- er olan Ziyaret Tepe, cami ve ki- lisenin yan yana bulunduğu hoş- görü beldesi Paysar mezrasının da ilgi bekleyen bölgelerden sadece birkaçı olduğunu söyledi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Türkiye'ye bakışındaki şu çatallanmalar dikkati çekiyor: - Türkiye'yi içimize alamayız, dışımıza itmek de çıkanmıza değil. tkisinin ortasında gri bir nokta bulmamız gerekiyor. - Türkiye'ye bugüne dek değişik sözler veriidi. Beklentiler yaratıldı. Mutlaka birşeylerin başlama- sı gerekiyor. Adı ne olursa olsun. - Türkiye'yi daha fazla bu noktada bekleteme- yiz. Verdiğimiz sözü tutalım, müzakereye başla- yalım, gerisine bakanz. - Türkiye'ye müzakere tarihi verelim ama, mü- zakere koşullannı o kadar ağırlaştıralım ki, bu ka- dan da olmaz desinler, vazgeçen kendileri olsun. örneğin çok sıkı bir denetim mekanizması getiri- riz. Nefes aldırmayız... - AB'nin Türkiye'den istediği bir dizi şey var. Bunlan elde edebılmemiz için Türkiye'yi kol me- safemizde tutmamız gerek. Bunun tarifini iyi ya- palım... - Türkiye'ye karşı, AB'ye bugüne dek tam üye olan ülkelere uygulananların dışında birtutumta- kınamayız. Türkler, "Bize özelyöntem geliştiriyor- sunuz" diye çıkışır. Bu yüzden Türkiye'den önce AB'ye tam üye olacak Romanya ve Bulgaristan'a yönelik değişik uygulamalar gündeme getirelim. Türkiye'ye, "Bunlar size özel değil, daha önce de mecbur kaldığımız durvmlar oldu" deriz. 2004'ün ikinci yansı boyunca bunların etrafın- da döneceğiz. AB en zorlu müzakereyi Polonya'yla yapmıştı. Polonya zaman zaman, "Madem öyle, biz tam üye olmakistemiyoruz" noktasına gelmişti. Nüfu- su ve sorunlarıyla Türkiye'yle benzerlik taşıdığı için de olsa gerek AB, Polonya masasındaki gö- revlilerin önemli bir bölümünü Türkiye masasına kaydırdı. Bu durum Türkiye'ye ilişkin arayışları or- taya koyan bir başka boyut. Serbest dol-aşım! Müzakereleri Bulgaristan sorunsuz, Romanya sorumsuz götürüyor gibi bir hava hâkim. Eğer Ro- manya böyle devam ederse AB diyecek ki: "Arkadaş böyle olmuyor. Seninle müzakereleri 2007'de tamamiayacaktım ama, bir yıl askıya ala- bilirim. Şunu şunu hemen yap..." Romanya karşılık verecek: "Olmaz arkadaş, senin yasalarında müzakere yolu bellidir. Yolun sonu mutlaka tam üyeliğe va- nr. Mola falan istemem..." Müzakere müzakeresini büyük olasılıkla AB ka- zanacağı için Romanya üzerinden bir gelenek oluşturulabilir ve bu Türkiye'ye de uygulanabilir! Türkiye'ye yönelik belirsizliğin biryansıması da AB'nin 2007-2013 bütçe taslağının hazırlanması sırasındaki tartışmalar oldu. Sızan bilgilere göre Türkiye'ye 1 milyar Euro verilecek. Niçin? Belli değil! Sadık kalması için sadaka olabilir mi? Polonya müzakereler sırasında yılda 2 milyar Euro almıştı. Nüfusa dayalı hesaplama yapıldığı- na göre Türkiye'nin en az 3 milyar Euro alması ge- rekir... AB'nin Türkiye'ye serbest dolaşım hakkını tam üyelik sonrasında bile uzun süre vermeyeceği ko- nuşuluyor. Oysa Türkler, AB deyince ilk serbest dolaşımı anımsıyor. 'Serbestdolaşım'\ da 'serbest dol aşım' anlıyor. AB'nin son dönemde Türkiye'den istedikleri, Türkiye'nin daha demokratik hale gelmesi kaygı- sından daha farklı bir içerik taşıyor. Sık sık AB'nin bir Hıristiyan kulübü olmadığını kanıtlamaya çalı- şan AB yetkilileri Türkiye'den Heybeliada Ruh- ban Okulu, Patrikhane başta olmak üzere kendi dini değerlerine yönelik istemlerde bulunuyor. Bunlar ibadet özgürlüğüne dayalı olarak istene- bilir. Ancak istemden isteme fark var. AB bunlan, "olmazsa olmaz"\ara katıyor. Türkiye'de demiryolu altyapısı olmayabilir; AB açısmdan sakıncası yok... Türkiye'de sağlık hizmetleri yer yer 3. dünya ül- kelerini andırabilir; AB açısmdan sakıncası yok... Işsizlik rakamları AB ortalamasının çok üzerin- de olabilir; AB açısmdan sakıncası yok... Aslolan, AB'nin kendi kültürel-dini değerlerinin Türkiye'ye girmesi olursa, sık sık yaptığımız ben- zetme yaşama geçiyor demektir: Biz AB'ye değil, AB bize girecek! ankcum'(cumhuriyet.com.tr ATAŞ rafinerisi bilmecesi 'AKPbüimletersdüşınesJ ANKARA (CumhurivetBürosu)-Bakan- eının ravların eenlesmesi üzerindeki etkisi Eylül ayından itibaren terminal konumunda çalıştınlacak rafinerinin kapatılmasıyla Çukurova ekonomisinin yılda yaklaşık 15-25 milyon dolar kayba uğrayacağı belirtiliyor ÇETİNYİĞENOĞLU ADANA - Geçen hafta bir yangınla gündeme gelen ATAŞ Rafinerisi önü- müzdeki aydan itibaren rafıneri işlevi- ni yitirecek. 1 Eylül'den sonra termi- nal konumunda çalıştınlacak rafineri- nin kapatılmasıyla Çukurova ekono- misi yılda 15-25 mih/on dolardüzeyin- de kayba uğrayacak. BP'nin ATAŞ konusunda böylesine stratejik bir karar ahnasnıda iki olası- lık üzerinde duruluyor... Bir yaklaşıma göre bölgede Ortadoğu kaynaklı kaçak akaryakıt satışuun önlenememesi rol oynarken, ikinci yaklaşıma göre mali- yetin daha düşük olacağı gerekçesiy- le Bakû-Ceyhan boru hattında kullan- mak amacıyla tesisi Iskenderun'a kay- dırma düşüncesinin etkili olduğu dü- şünülüyor. Son yangının ise ATAŞ'ın yeni ya- pısıyla hiçbirilgisinin olmadığı, sade- ce teknik bir kaza sonucu meydana geldiği belirtiliyor. Son yangınATAŞ'taki işlev değişik- liğiyle ilişkilendirilerek yorumlandığı için çeşitli spekülasyonlara yol açtı. Acaba rafineri kısmı kapatılacağı için şırket içi yolsuzluklan örtbas etmek amacıyla ya da terörist gruplar tarafın- dan bir yangın çıkartılarak sabotaj mı yapılmıştı? Adımn açıklanmasını istemeyen bir yetkiliye göre yangında kesinlikle sa- botaj söz konusu değil. Çünkü yangın şirketin ışine yaramıyor. ATAŞ'ın en- vanteri anbean elektronik sistemle iz- leniyor. Yangın çıkartacak bir yıldınmın düşmesi de söz konusu değil. Geriye bir kaza olasılığı kalıyor. Bu durumda nafta tankındaki yangının çıkış nokta- sı incelendiğinde ise belki ihmali dü- şündürecek bir kaza olasılığı gündeme geliyor. Böylece, yüzer tavanın yan du- vara sürtmesi sonucu çıkan kıvıkım- la yangının başlamış olma olasılığına kesin gözüyle bakılıyor. Rafineri tesislerinin kapatıhnasına ilişkin yorumlar iki noktada odaklanı- yor. Bunlardan birincisini, bölgede bir türlü önü alınamayan kaçak akaryakıt satışıyla rekabet edilememesi oluştu- ruyor. Pazar ekonomisi koşullannda etkin rekabetin yolunu açmak amacıyla zo- runlu olarak bu karann alındığı sam- lıyor. Öbürü ise biraz spekülatif görülse de akla yatkın bulunuyor. Bu yaklaşı- ma göre Bakû-Ceyhan boru hattının üretime geçmesi an meselesi. Iskende- run'a gelecek ham petrolün Mersin'e nakli ise ek bir maliyeti gerektiriyor. Işte, bunu dikkate alan BP'nin önü- müzdeki günlerde ani bir kararla Is- kenderun"a, hampetrol boru hattının ağzına bir rafineri kurması hiç de şa- şırtıcı bulunmayacak gibi görünüyor. Alınan karann BP için kazanç, Çu- kurova ekonomisi içinse büyük bir ka- yıp olacağı kuşkuya yer bırakmayacak biçimde şimdiden kendini gösteriyor. Çünkü ATAŞ'ta kadrolu personel sa- yısı 220'den 50'ye, müteahhit kadro- sunda çalışan personel sayısı da 400'den 100 e düşürülmüş durumda. Bu, Çukurova'da 400 ailenin ekmeği- ni bundan böyle başka sektörlerden aramaya çalışacak anlamına geliyor. Personel ücreti, yatınm harcamala- n ve yan sanayi girdileri gibi kalem- lerle Çukurova ekonomisine yılda 15- 25 milyon dolarlık bir girdi sağlayan ATAŞ'ın yarattığı katma değen hesap etmenin ise hiç de öyle kolay ol- mayacağı belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakan- lar Kurulu karânyla kurulan ve sadece akade- misyenlerden oluşturulan Bağımsız Kurul, TCDD'nin hızlandınlmış tren projesini altya- pısından personel eğitimine ve kurumun yapı- sal örgütlenmesine kadar incelemeye aldı. Bir- leşikTaşımacılıkÇahşanlan Sendikası Başka- nı (BTS) Fehmi Kütan, "AKP artık bUim adamlanna kulak versin. Ne olduğu tam bi- linmeyen yabancı uzmanlar yerine bu konu- da Türkiye koşullannı bilen ve büyük bilgi birikimine sahip yerli uzmanlara öncelik versin" dedi. Akademisyenlerden oluşan ve başkanlığını Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. SıddıkYar- man'ın yaptığı Bağımsız Kurul, çalışmalanna başladı. Onceki gün hızlandınlmış tren kaza- sının meydana geldiği Pamukova'da ön keşif yapan kurul, çalışma zeminmi genişletti. Ku- rul, öncelikle zemin koşullannın kazaya etki- sini inceliyor. Bu çerçevede kaza yerinde ve ka- zaya yakın bölgede testler yapacak kurul, 5-6 sayfahk teknik envanterçıkaracak. Kurulun ka- rarlaştırdığı çalışma programı şöyle: "Ray ka\ naklarının. ray çeliğinin. traverslerinin. hatlarının. elektrik ve sin\ ali/asyon sistemi- nin hızlandınlmış trene uygunluğu araştın- lacak. Kazanın olduğu günkü hava sıcaklı- ğının ravların genleşmesi üzerindeki etkisi incelenecek. Vagon ve lokomotiflerin fren sistemi mercek altına alınacak. Hı/landınJ- mış tren projesi çerçevesinde personel eğiti- mi yapıup yapılmadığı,TCDD'nin örgütlen- me şemasının bu projeye uygun olup olma- dığı sorgulanacak. Kurul, şu uzmanlardan oluşuyor: Işık Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. SıddıkYarman, Yıl- dız Teknik Üniversitesi Ulaşım Anabilim Dalı Öğretirn Üyesi Prof. Dr. Aydm Erel, tstanbul Teknik Üniversitesi UlaşımAnabilim Dalı Öğ- retim Üyesi Prof. Dr. tnal Seçkin, Işık Üniver- sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Başaran, Süleyman Demirel Üniversitesi UlaşımAnabi- lim Dalı Başkanı Mustafa Karaşahin, eski T- MMOB Genel Başkanı ve yüksek mühendis Kaya Güvenç. BTS Başkanı Fehmi Kütan, kaza üzerinde araştırma yapan Alman, Güney Koreli, Hol- landalı ve îsponyal uzmanlara göndermede bu- lundu. Bu uzmanlann mesleki bilgi ve dene- yimleri ile kim olduklannın tam olarak bilin- mediğini anlatan Kütan, yerli bilim adamlan- nın çalışmalannın daha önemli olduğunu an- lattı. Kütan, AKP'nin bilimi dışlayan tutumu- nu bir yana bırakarak bu kazadan gereklı der- si çıkarması gerektiğini vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle