25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 A.ĞUSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SA KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDÜNAJSDA Kavuşan günün ayduıbğnıdâ Mustafa Uçman'ın resimleri Bodrum'da I Kültür Servisi - Ressam Mustafa Uçman'ın, 17 tablodan oluşan yağlıboya resimleri 15 Ağustos'akadarBodrum Turgutreis'teki Yacht Club Galeri'de sergilenecek. 1942 doğumlu olan Uçman, resim konusunda akademik eğitim görmediğini, ancak resim yapma tutkusunu ilkokul çağından beri koruduğunu vurguluyor. Resimlerinin doğaya dönük çalışmalar olduğunu ve aniatımcı-izlenimci bir yol izlediğini belirten Uçman, bugüne kadar birçok karma ve kişisel sergilerle adını duyurdu. Ataol Behramoğlu ve Haluk Cetin I Kültür Servisi - Ataol Behramoğlu ve Haluk Çetin bugün saat 21.30'da Babaeski Belediyesi Kültür Merkezi'nde bir şiir- müzik dinletisi sunacaklar. Ataol Behramoğlu'nun şiirlerini okuyacağı dinletide Haluk Çetin, şairin şiirlerinden yapılan besteleri yorumlayacak. İtalyan oyuncu Laura Betti yaşama veda etti • ROMA (AA) - İtalyan oyuncu Laura Betti'nin 30 Temmuz gecesi ba§kent Roma'daki bir hastanede yaşama veda ettiği bildirildi. italyan ANSA'daki haberde, 70 yasında ölen oyuncunun ünlü Italyan yönetmen Federico Fellini tarafından keşfedildiği ve 196O'lı yıllardan başlayarak Rosselini, Taviani kardeşler, Bolognini, Bertolucci, Monicelli ve Ettore Scola'nın yönettiği filmlerde rol aldığı hatırlatıldı. Haberde, Betti 'nin Juan Bunuel ve Jacques Deray'ın filmlerinde de oynadığı belirtildi. Mehmet H. Doğan'la Urla Iskele'de buluştuğumuzda yaman bir imbat çıkmıştı. Yüzünüze efil efil gelen esintinin seyrindeydi o. Cumhur Kaptan'ın Balık Meyhanesi tam kıyıdaydı. Vardığımda birasını yudumluyordu. Troçkivari sakalını kesmişti. Yüzünde hüzün, yorgunluğun izleri vardı. Yaşlanmışü iyice. "Gelince beni görmeden gidersen üzüJürüm" demişti mektubunda. Rakı söyledik, peynir, söğüş, ahtapot salata, kalamar... Buluştuğumuzda üçü geçiyordu. Artık öğle rakısıydı bu. Eskisi gibi çalışamadığını, üç saat sonra yorulduğunu söylüyordu. Altıya doğru kalktığımızda ne çok şeyi konuştuğumuzu düşündürn. 'Dönmek Içln çok geç artık' Hayatından, kitaplardan, yaşadıklanndan... Ülker'den, Aydın Emeç'ten özellikle. Edebiyat ortamının giderek sığlaştığından... Sonra iskeleye doğru yürüdük. Seferis'in evini görünce, yapılanın ne denli yerinde olduğunu düşündüm. önemlı bir adımdı bu sahip çıkma. koruma bilinci. Seferis, çocukJuğunun geçtiği bu yere, oranm belleğindeki izlerine sadık biridir. 1950 Temmuzu'nda fzmır'e adımını attığında, doğduğu yere dair izlenımlerini şöyle anlatır: "Cumartesi, 1 Temmuz 1950. Hava kararırken yaklaşıyoruz İzmir'e. Bu meltem, kırların bu görünüşü ve bitkilerin kokusu; hepsi böylesine biJdik. Sonra, yavaş yavaş şehrin kendisinin görüntüsü beliriyor kafamda. Belleğimde öylesine açık seçik, şinıdi ise tanıyamayacağım kadar değişmiş... AnJamadığım bir büyücülük törenine katıimış gibiyinı. Bunun bende ruhsal bir bunalım yaratacağını biliyorum, ama sonuçlannın ne olacağını kestiremivorum; sanki hiç düşünmeden atmışım kendinıi bu yaşantiya; sanki ölülere meydan okumak için yapmışım bunu... Ama OKUMA ÖNERILERI Yorgo Seferis: Biitün Şiirleri, Çev.: Özdemir Înce-Herkül Millas, Varlık Yay., 2000, 240 s.; Seferis/Profil, Hazırlayân: Cevat Çapan, YapıKredi Yay., 1995',232 s.; Bir Şairin Günlüğü, Çev.: Alova, T. îş Kültür Yay., 2004, 272 s. Konstantinos Kavafis: Bütün Şiirleri, Çev.; Herkül Millas-Özdemir tnce, VarhkYay, 1998, 319 s. Yannis Ritsos: Şiirler, Çev.: H. Millas- Ö. lnce-îonna Kuçuradi, Varlık Yay., 2000, 287s. BELLEK KUTUSU "İnsanın herhangi bir şeyin sözcüsü olmasını sağlayan belgeleri olabileceğine inanmıyorum. Başkalan bunu yerine getirilmesigereken bir ödev sayıyorlar. Belki de ben bu yüzden çok azyazdım. Çünkü ben hiçbir zaman böyle bir gereklilik duymadım. Benint şair olarak tek kaygım, söyleyecek bir şeyim olması veyazmaktu Yazmaya başladığımdan beri hep böyle düşündüm." Seferis ndaki sürgünlük duygusu, kopuş, öteki olma düşüncesi beni kendine çekiyor. Anadolu bozgununu adlandırmanın artık fayda etmediğini anlıyorum. Bir şairin dilde yaşadığı gibi, o dil duygusunu oluşruran yerin / mekânın anlamını kavramaya çalışıyorum. Giderek 'öteki'leştiğimiz bir dünyanın ilk seslerinden biri gibi geliyor bana, Seferis... dönmek için çok geç artık. Çark dönmeve başlamış bir kere. Körfezin öbiir yakasından birinin durmadan ve amansızca sardığı bir iplikle bağlıyım bu kıyıya." Bağlanma düşüncesinin dile getirilebileceği en güzel satırlar... Bu sokağın ucuna çıkınca iskeledeki sonsuzluk ahyorgözlerimi... Şairin çocukluğunun geçriği sokağı yavaş yavaş adımlıyorum. Onlan buradan koparan felaketi düşünüyorum bir yandan da. Her şeyin birlikte, bir arada yaşamakla güzelleşebileceği inancımı yineliyorum kendime. Aynı karaparçasında yaşamanın, aynı göğün altında hayatı kavramanın bılincıni taşıyan bir bakışı koparıp elımizden alanlara ne demeli bilmem ki... Iskele'ye ınip, şairin bakışına katıyorum bakışlanmı. Öteliyorum başka düşünceleri... Yitik zamanın dilini arayan bakjşlanmı onun dizelerine sündürüyorum... Bu kez, şairin imgelemini daha bir kavradığımı görüyorum. 'öteki'iestigimiz bir dünyanın İlk seslerinden Ondaki sürgünJük duygusu, kopuş, öteki olma düşüncesi beni kendine çekiyor. Anadolu bozgununu adlandırmanın artık fayda etmediğini anlıyorum. Bir şairin dilde yaşadığı gibi. o dil duygusunu oluşruran yenn mekânın anlamını kavramaya çalışıyorum. Giderek 'öteki'leştiğimiz bir dünyanın ilk seslerinden biri gibi geliyor bana, Seferis... Parçalanmanın, savrulmanın, yurtsuzluğun diline bağlanarak yaşayan şairin acısının çizdiği haritada geziniyorum birsüre... Biz yazarlar, yitirdiğimizi bulmak için yazının ucuna baglanınz kimi kez. Yazdıkça, o uçlarda gezindikçe kendimize yeni bir yurt ediniriz... ötekileştiğimiz dünyanın sannsına karşı bir tür savunmadır da bu. Bir kazıcı gibi yol ahnz. Hayatın bütün gözenekleri anlamlanır bizim için... Yiten, yeni bir imgelemle var olur. Ancak yazıda onun kurulabileceğini, ona ulaşılabileceğini bile bile yol ahnz.... Birgün, Kafdağı'nın ardındakine kavuşma düşü de silinmez hayatımızdan. Seferis'in yitirdiği dünyanın sannsını dizelerinde arayışını sürdürüyorum gün boyu. Sonra, tzmir'in imbatına bırakıyorum kendimi. Şairin günlüğüyle başbaşayımdır artık. Şairin önümüze serdiği duyarlık alanındaki sezgisel bakışının derinliği günlüğünün her bir satınna yansıyor. Yaşadığı yerin anlamını gören, hisseden bir gözün içsel yolculuğunu okuma yolculuğuma katıyorum. ontreal Dünya FiJm Festivali, perdelerini 26 Ağustos'ta Ghyslaine Cete'nin 'Beş Kişiydiler' filmiyle açacak perdelerini. Yanşan filmJer listesi henüz açıklanmadıysa da festival yöneticisi Daniele Cauchard, Yeşim Ustaoğlu'nun son filmi 'Bulutlan Beklerken'i yanşmaya almaktan kıvanç duydukJannı bildirdi. Montrealbulutlan bekliyor GÖMİL DÖNMEZ-COLIN Kuzey Amerika'nın en geniş kapsamh festivallerinden biri sa- yıian Montreal Dünya Film Fes- trali, yerel yönetmenlerden Gkyslaine Cete'nin 'Beş Kişiy- dier' filmiyle açacak perdeleri- m26 Ağustos'ta. Yanşan filmler listesi henüz ıçklanmadıysa da her yıl îstan- îüUluslararası Film Festivali'ne sılıp tüm yeni Türk filmlerini «yen festival yöneticisi Dani- le Cauchard, Yeşim Ustaoğ- ıınun son filmi 'Bulutlan Bek- ;rken'i yanşmaya almaktan kı- acç duyduklannı bildirdi. jtçen yıl katılan Ömer Ka- urun 'Karşılaşma' ve bir ön- x yıl Seçici Kurul Özel Ödü- aü alan Tayfun Pirselimoğ- ııın 'Hiçbiryerde' filmleriyle ckte, son üç yılda Montreal'de -şan üçüncü Türk filmi olacak riutJarı Beklerken' *kiz üyeü Seçici Kurul'un vanı ünlü Fransız yönetmen ade Zidi; üyeleriyse Hintli etmen Goutam Ghose, Is- panyol yönetmen Jaime Cami- no, Meksikah oyuncu Oiana Bracho. Italya'da şu sıralarda yıl- dızı parlayan Anita Caprioli, Montrealli yapımcı Denise Ro- bert ve Çek canlandırma sanatçı- sı Bretislav Pojar. Festivalin yanşmah bölümleri arasında 'tlk Filmler Dünya Ya- nşması' ve 'Avrupa', 'Amerika' (Kanada, ABD, Latin Amerika). 'Asya', 'Afrika' ve 'Okyanusya' bölümleri başta geliyor. Zengin içerikli bölümler Belgeseller ayn bir bölümde yanşacak. Aynca Sınema ve S- por, Yanşma Dışı Filmler, Öğren- ci Filmleri Yanşması, Ustalara Saygı ve Açıkhava îzlencesi bö- lümleri var. Kıtalar yanşmasını ve belgeselleri halk değerlendire- cek. Izleyici olarak halka öncelik veren festival, bu yıl meraklısına tüm filmleri görebilme olanağı sağlayan özel bir kart da satıyor. Fest/valin en heyecanla bekle- nen konuğu, kuşkusuz Isabelle Adjani. 'Ozel Amerika Büyük Ödülü' ile onurlandınlacak olan çalımlı Fransız yıldızın otuz filmi aşan sinema yaşammın doruğu sayılan beş filmini seçmiş festi- val. Bunlann arasında 'Camille Claudel', 'Adele Hein Öyküsü' ve 'Adolphe' da var. Showbusiness üzerine dünyada en önde giden Variety dergisi de Kuzey ve GüneyAmerika 'dan yı- lın en umut verici on fihnini su- nacak izleyiciye. En iyi filmi de özel bir seçici kurul belirleyecek. On iki gün sürecek olan festi- val, en azından üç yüz film, Film Market'te gece yanlanna dek sü- recek film alışverişi, sayısız par- ti, kokteyl ve özel davetin ardın- dan 6 Eylül'de, ülkesinde gişe re- koru kırmış Fransız filmi 'Les Choristes' (Korocular) ile kapa- nacak. Christophe Barratier'nin bu hafif ama duygulu filmi, işsiz ka- lan bir müzik hocasının, atandığı sorunlu ve sabıkalı çocuklar oku- lunda, başyöneticinin baskıcı dü- zenine karşın şarkılann büyüsüy- le öğrencilerinin katılaşmış yü- reklerine ulaşmasını anlatıyor. OğuzAraVın ardından... Dünyada her şeyim olan can mesJeğim mizahı ondan aldığım olağanüstü enerjiyle sürdürerek anısına, kaJem tutabildiğim sürece sahip çıkacağım CtHAN DEMÎRCİ 26 yıldır yaptığım bu mesleğe girmemi sağlayan insanı, ustamı. hocamı, ikinci ba- bamı kaybettım. Annemı 36 gün önce kay- betmiştım. Birayönce kazageçirip ölüm- den döndüm, geçen hafta güler yuzlü, can meslektaşım IVecatiAbacı arkadaşımı da- ha 46'sındayken yıtirdim. Ölüm yakıcılığında dayanılmaz bir yaz yaşıyorum. Ofuz Ağabey'i yitirmek tüm bunlann üzerine acılanmı kor haline ge- tirdi. Bu akla ziyan ülkeye dayanma gücü bulabiliyorsam bunu 'mizahçılığıma', mizahçı olmamı da ona borçluyum. Karşısına ilk kez 1978'in mart aymda çıkmıştım, o anı hâlâ dün gibi anımsanm. Gırgır'da ilk karikatürümü yayımlatabil- mek içm tam 17 ay uğraşmam sayesinde bugün her türlü şanssızlığa rağmen hâlâ ayaktayım; çünkü bu direnci ben ondan aldım. Öliimfe dalgasını geçti Bize bu direnci onun kuşağından başka hiçbir usta vermedı, veremedı. Çünkü o- nun kuşağından Altan Erbulak'la ikisi sahip çıktılar sadece genç karikatürcülere. Bu borcumu biraz olsun ödemek için 2 yıl önce Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu üyesı ve o zamanki genel sekreter olarak CemaJ Nadir'in 100. yaşı nede- niyle, aynı çizginin diğer büyük ustası olan Oğuz Aral'a bir 'Cemal Nadir Onur Ödülü' verilmesini önermiştim. Zaten yönetime girme nedenlenmden biri de buydu. Önerim kabul edilmiş ve Armada O- tel 'de düzenlenen muhteşem gecede usta- mız Oğuz Aral'ı mutlu etmiş, ona borcu- muzu bıraz olsun ödemiştik. O gece Oğuz Ağabey ödülü alırken ge- ne her zamanki alçakgönüllü ve değerbi- lir tavnyla, yitirdiğimiz tüm çizer dostla- n tek tek sayarak onların adına aldığını söylemişti. Keşke bugünün mızah dergı- leri, ustalan Oğuz Aral için bu für onore S\~eşke bugünün mizah dergileri, ustalan Oğuz Aral'ı yaşarken dahafazla hatırlasalardı ama işin ücaretine o kadar düştüler ki bunu yapmadılar, yapamadılar. Zaten o da kırgın bir halde, çoğundan uzak bir şekilde yaşadı son yıllarında. O her şeyden çok daha fazlasını hak eden bir ustaydı. Sanırım son yıllarda çok 'yalnız' bırakıldı. edici hareketler yapsalardı, onu yaşarken daha fazla hatırlasalardı ama işin ticareti- ne o kadar düştüler ki bunu yapmadılar, yapamadılar. Zaten o da kırgın bir halde, çoğundan uzak bir şekilde yaşadı son yıl- lannda. O her şeyden çok daha fazlasını hak e- den bir ustaydı. Sanınm son yıllarda çok 'yalnız' bırakıldı. Bu ülkedeki düzgün in- sanlann kaderi bu olsa gerek. Tekin Aral Ağabey'in 58 yaşında ölümünden beri son 5 yıldır eski keyfi, tadı yoktu. 17 yıl boyunca üstüne titrediği ve Türk mizah dergicilığinde çığır açan dergisi 'Gırgır' 1989'unsonunda, bir yerde silah zoruyla elinden alınmış ama o bunu bile çok fazla konuşmak istememişti. Bod- rum'a gidişi de onun bir yerde ölüme ko- şuşudur. Giderken bile ölümle dalgasını geçmiş, mizahını yapmıştır. Gereksiz taramalanmız şimdi hepten öksüz kaldı, bu berbat ve ölüm nemi yük- lü yazı nasıl çıkaracağız bilemiyorum a- ma bildığim bir şey var, Ciban Demirci olarak son nefesime dek artıkdünyada her şeyim olan can mesleğim mizahı ondan aldığım olağanüstü enerjiyle sürdürerek onun anısına, kalem tutabildiğim sürece sahip çıkacağım. Bana babamdan çok emeği geçen sev- gili 'Oğuz Abi'mi daha şimdiden hasret- fe kucakhyorum...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle