25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞJSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DEI Son yıllann çok üretken ve gözde yönetmenlerinden Graham Vick, Verona'da Verdi'nin eserini sahneye koydu Güncel 'La Tmviata', kamelyasızA lexandre Dumas'nm 'Kamelyalı Kadm'ından / I yola çıkan 'La Traviata'nın, "cici, kolay, rahat -/jL bir şey" olmasım engellemek için, ilk iş olarak övküyü 1800'lerden günümüze taşımış Graham Vick. Artık onun Violetta'sı zavallı değil, güçlü bir kadındır. Şan, şöhret sahibidir. Kendisine artık aşk da satın alabilir, saygınlık da. Sonunda yaptığı fedakârhkla cennetteki yerini bile garantilemiştir. "T^J enim ilgiyle izlediğim 'La Traviata'yı, tutucu A c Italyanlar pek benimsemedi. Ama sonuçta JLJ 'Buuu' seslerini bastıran 'Bravo', 'Brava' ve 'Bravi'ler oldu. Elbet bunda en büyük pay, seslerin mükemmelliğiydi. Ancak bu 'ilginç', sıra dışı, yeni prodüksiyon, aklımın yanı sıra yüreğimde ne kadar kalır, doğrusu bilemiyorum. Çünkü ne de olsa gücünü yaşanandan değil, görünenden alıyordu. 'Bi ugün her şeyin fiyannı bikn ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bir ' tophunda yaşıyoruz™ Bu öyle bir toplum ki herkes şan ve şöhret sahibi ohnak isti>or. İki dakikakğına bile olsa şöhret sahibL- Bunu bilmek için nıüneccim ohnaya gerek yok. Televizyona baknı yeter. Her gün, şöhret olmak için kendimizi sanyoruz ve başkalannı saOn abyoruz..." "Verdi, La Traviata'yı bestelerken fahişeök ve ikiyüzlülük üzerine yazıhnış bir öykü, gerçek bir skandal üzerine kafa yoruyor, uğraşıyor ve bunu opera satınesine yansıtıyordu. Günümüzde ise Traviata cki, kolay, rahat bir şey.' Bu ıkı alıntı. Verona'da Verdi'nin "La Traviata"smı sahneye koyan Graham VTck'in söyledıklennden .. Graham Vick, son yıllann çok üretken ve gözde yönetmenlennden. Yalnız ülkesı Ingıltere'de değil, La Scala'dan Metropohtan'a, Viyana'dan Pans Operası'na. Glyndebourne Festıvalı'nden Salsburg Festıvalı'ne, dünyada aranan yönetmenlerden... Her $ey satılık Alexandre Dumas'nın "Kamelyab Kadın"ından yola çıkan "La Traviata"nın, "cici, kolay, rahat bir şey" olmasını engellemek ıçın, ılk ış olarak öyküyü 1800'lerden günümüze taşımış, Graham Vick. Artık onun Violetta'sı zavallı değil, güçlü bir kadındır. Adeta başanlı bir ışkadını: ErkekJenn zaaflanndan yararlanarak, onlan somürerek zengın olmuştur. Şan, şöhret sahıbıdır. Kendisine artık aşk da satın alabilir, saygınlık da. Sonunda yaptığı fedakârhkJa cennetteki yennı bile garantilemiştir. "Benim Violettam, Mane Duplessis'ten çok Eva Peron'a, Manlyn Monroe'ya ve hepsinden çok Prenses Dıana'ya benzrvor" dıyor Graham Vick. "Ölümleriyle, adeta bir ikonaya, bir nüte dönüşen kadınlara..." Doğrusu operayı ızlerken seks yıldızı görunümlü Vıoletta'yla, Prenses Diana arasında bir an olsun benzerhk kuramadım. Ama daha ılk notalarla, uvertürle bırlikte Arena nın her yennden sahneye çıçekler ve mumlar gelmeye başladı. Dıana'nın ölümünden sonra saray parmakJıkJanna bırakılan toniarca çıçek, sahicısı, yapayı, jelatine ya da yaldızh kâğıda sarılmışı, atıhnışı, yığılmışı, sahnede bınktıkçe bıriktı. ÇıçekJer çöpe dönüşürken, şan şöhret ve yapaylık neredeyse "her şey satıhk" yaftasıyla bütünleştı. Barble'ler, paparazzl'ler "La Traviata"yı günümüze taşımada Graham Vick, bol bol güncel imgelerden yararlanmış. Tüm kızlar kadınlar, hanı şu oyuncak "Barbie" gıbıydi. Erkekler ise punk ya da uzun saçlı . Her an paparazzı'lerin sahneye dolup, ıtişip kakışması... Flaşlann patlaması... Motosıklet başlıklan giyen gençler... Den vezincıraksesuvarlar... Sahneyi boydan boya kaplayan, açılıp kapanan, cart pembe bir kalp... Sahte, plastik palmiyeler... Metalik panltılar... Sahneyi neredeyse hıç terk etmeyen plastik devbir bebek... Açılış balosunda ya da Flora'nın davetınde olsun, kalabalık eğlence. flört sahnelerinde müthış bır şıddet ve neredeyse sadizım... Koronun bütün olup bıtenı, televızyon seyreder gibı oturup seyretmesi... Paul Brown'un kostüm ve sahne tasanmlannın en cart ve bırbirine uyumsuz renklen bır araya getirmesi... Yapayhğı, sahteliğı vurgulaması. Ve bunlar gıbı bınlerce aynntı... Hepsinın bır karşılığını mantıkla bulabılıyordunuz. Ama duygularla bulmak... Işte o biraz zordu. Bunca yapaylık, pek gerçekçı bir sanat olmayan operayı, Arena gıbı bır mekânda daha da genış alanlara büyütüyordu. Başka bir deyışle tüm Arena'yı bu yapaylığa odaklıyordu. Benım ılgıyle izlediğim "La Traviata"yı, tutucu Italyanlar pek benimsemedi. Ama sonuçta "Buuu" seslenni bastıran "Bravo", "Brava" ve "BravPler oldu. Elbet bunda en büyük pay. seslenn mükemmelliğiydi. Özellıkle Vıoletta rolünde Arnavut soprano Inva Mıua'nın sesı ve oyunculuğu kolay kolay çıkmayacak aklımdan. Ancak bu "ilgtoç", sıra dışı, yeni SAHNEDE PEMBE KALP -'La Traviata'yı günümüze taşımada Graham Vick, bol bol güncel imgelerden yararlanmış. Tüm kızlar kadınlar, hani şu oyuncak 'Barbie' gibrydi. Erkekler ise punk ya da uzun saçh... Her an paparazzjlerüı sahneye dolup, kişip kakışması™ Flaşlann patlaması^. Motosiklet başlıklan giyen gençler... Deri ve zincir aksesuvarlar... Sahneyi boydan boya kaplayan, açılıp kapanan, cart pembe bir kalp™ Sahte, plastik palmiyeler... Metalik panralan.. Sahneyi neredeyse hiç terk etmeyen plastik dev bir bebelc.(solda). 'La Traviata'da Vıoletta rolündeld Arnavut soprano Inva Mula'nın sesi ve oyunculuğu büyük takdir topladı (sağda). prodüksıyon aklımın yanı sıra, yüreğimde ne kadar kalır, doğrusu bilemiyorum. Çünkü ne de olsa gücünü yaşanandan değil, görünenden alıyordu. fCüzgârın veslsln okşadıflı topraklar Dört operayı izlemiş, sıranın Akdeniz kültürlerinin ve Akdeniz'dekı yedi antik tiyatronun Arena 'daki buluşmasına gehnesini beklerken, ikı günlük sürem vardı. O iki günde, tunstık tuzaklardan, uzaklaşmaktan çok, ruhumu şımartmak kaygısıyla Vicenza'ya gittım. "PaDadio'nun Kenti" diye de anılan Vicenzanın bir başka nitelemesi de "Kunı Topraklardaki Venedik"... ttah/a'nın en zengın kentlennden biri. Yüz ellı bin nüfusu ya var ya yok ama altın, mücevher, tekstıl sanayiı ve şarapçılıkta almış başını gidıyor. Milano ve Tonno'dan sonra Italya'nın üçüncü en büyük ıhracat yapan kenti... Elbet benı, bunlardan çok, kentın bir tıyatro dekorunu çağnştırması, gotik, Rönesans, barok ve neoklasik yapılann bırbıriyle kucaklaşmış olması, ıçlennın ünlü ressamlann fresklenyle bezenmış olması, bır de 16. yüzyıl mıman Andrea PaDadio'nun ışlen (Bakınız: 7 Ağustos tarihlı Cumhunyet) ilgilendiriyordu. C n eskl kapalı tlyatro "En" sözcüğünden oldum olası korkanm. "En büyük", "eneski", "en güzel"... Ve kullanmamaya çahşınm. "Avrupa'mn günümüze kalan en eski kapab tiyatrosu" diye gösterdıkleri, 1583'te tamamlanan Teatro Olımpıco'yu dışardan gördüğümde, hani nerdeyse içine gırmeden geçip gıdebılirdım... Öylesıne sıradan görünüyordu. Fçıne girdim. Neye uğradığımı şaşırdım! Bu bır mücevherdı! Goethe, "Tarif edifcmeyecek güzelBkte" demış. Az demış. Ben tarif etmeye çalışacağım. Klasık Roma açık hava tıyatrolannın bir kopyası vardı karşımda. Şu farkla ki: Tepesı açık değil kapalıydı. Ve tavana gökyüzü, bulutlar ve göğtin aydınlığı yerleştirilmişti... Oturma yerlen taş değil, tahtaydı... Yanm daıre değil, elıps biçimındeydı. Ama asıl şaşırtıcı olan oturma yerlennde, zeminde, tavanda ve sahnede, sahne gerisinde gerçekleştirilen perspektıfti. Sonsuz bir büyüklük, yükseklik ve açıklık duygusu veriyordu, oysa küçüktü, beş yüz kişiliktı... Sahnenin arkasına dekor olarak Tebaı kenti yerleştınlmıştı Ancak burada da kullanılan perspektıf sonsuz bir dennlık duygusu venyordu. Oysa elimı uzatsam tutabilirdim. Bu tıyatro 1585'te Kral Oidipus oyunuyla açıldığında, ön sahneyi değil, sahne gerisini kullanacak fıgüranJar, çocuklardan ve cücelerden seçılmış. Aksı halde msanlar. evlerin, saraylann tepesinden bakar duruma düşeceklermış. Kat kat yükselen oturma yerlerinın en sonunda klasik heykeller yükseliyordu. Yapıyı yaptıran ve "sponsortuk" eden Akademı üyelen... Başlan neredeyse göğe değiyor. Aralarında hıç kadın yok elbet ve hepsı Roma tannlan pozunda. Mimar Pallodio, tiyatroyu çizmeye başlayıp üç ay sonra ölünce işi bitirmek Mimar Vuıcenzo Scamozzi'ye kalmış. Onun da adına her adımda rastlayacaktım Vıcenza'da. O kim diyecek olursanız.. Palladio, dıyelim mimarinin Mozart'ıysa, Scamozzı de, Salieri'si... lşin ilginç yanı o gün bugün Vicenza kentinin tek tiyatrosu bu. Teatro Olimpico. Hâlâ kullanılan tek tiyatro. . T akın ve uzak tarlh »ıı .. ım ıım mıj us «a* 1 r -i ı;ı i«UJt« •*m\ TEATRO OLİMPİCO MÜCEVHERİ - 1583'te tamamlanan Teatro Oümpico'yu dışardan gördüğümde, hani nerdeyse içine girmeden geçip gidebUirdirn... Öylesine sn*adan görünüyordu. İçine girdim. Neye uğradığunı şaşırdun! Bu bir mücevherdı! Böyle şeyler duyduğumda, gördüğümde, içim acıyor. Vazgeçtım yüzyıllardan, Tepebaşı'nda, bir mücevherden farksız Dram Tiyatrosu'nu bile koruyamadık... Geçmışe saygı duyan toplumlann bugüne de saygı duymalan kaçınılmaz. Tarihın uzakJığı ya da yakınlığı, süreye bağh değil, algılamaya, sahiplenmeye, sorumluluğa bağh .. Vicenza yakınlannda, Grappa Dağlan'nın etekJennde Bassano del Grappa'da dolaşırken dikkatimi çekti: 1200'lerden kakna 1500'lerde yeniden inşa edilen (yine Palladio tasanmı) ve bugün bile nehrin iki yamacına kurulmuş kasabaya hizmet eden tahta köprü "Ponte Vecchio", buranın gözbebeği. Yörenin simgesi olmuş. Herkes üzerine titriyor. Ancak aynı titizlik, özen, çok daha yakın bir tarihe de gösteriliyordu. Ah işte yüreğımden hiç çıkmayacak Bassano'da bır sokak. Yamacın bir ucunda, ilerideki dağlara ve vadıye bakan bır yol. Bir gezi yolu. Yolun üzennde birbirine bakan, birbirinin eşı 44 ağaç var. Her bir ağaca savaşta ölen 44 partizanın adlan verilmiş. Her birinin adı ve adlannın üzerinde taze çiçekler, anılannı canlı tutuyorlar. Grappa Dağı'nın arkasında Alplerin bir ucu... Vadiye sisler ınmiş... Mınicik kasabada bir meydandan ötekine geçerken, yakın ve uzak tarih peşimı bırakmıyor. Bassano del Grappa etkileyici bır seramik müzesine sahip. Para yabancılara gitmesin diye 17. yüzyılda Venedik Krallığı seramik atölyelerini burada kurdurmuş ve nehırden dünyaya ıhraç ettirmiş... Ama asıl gururlandıkJan, tüm yöredeki şarap üretımi... "Burası rüzgâruı ve sisin okşadığı topraklar... O nedenle bizim dağlanmız, üzümlerimiz, elbet şarabuntz farkbdn-" dıyor konuştuğumuz herkes "Daha iyidir" dememenin kıbarcası... Artık Verona'ya dönme vakti.. Yarın: Arena'daki İsyan'ın farklı yüzleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle