18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TOS 2004 PAZAR CUMHURİYET 1x1 J | j I | J J \ [email protected] 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN John Berger'in îstanbul hatasıYerelstan Sarayı'nıngizli birkö- ?. başlayarak Kız Kulesi'ne, «Moradır. ^ Kınalı Ada'daki manastı- mra ukşa bir mağaranın varlığı, nice Bstanbu.muıun bedenine açılan dehli- srin ağzındaki yılan tarafindan yıllar- <±r anlaı hr. Hal böyleyken Küçük- çekroec- Gölü'nden kuş uçumu 1.5 fcrilonıete uzaklıkta olan Yanm Bur- g a z Mağarası'mn varlığından ha- feerdar can Istanbullu pek azdır. Iki atyn gıni olan bu mağara kimi Türk filmlenıe mekân olsa da ziyarete a ç ı k ûeŞldir. Yâpıln çalışmalar sonucunda, gü- rıümüzd<n 130 bin yıl öncesinde in- sanlann ^ânm Burgaz Mağarası'nda yaşadığı anlaşılmıştır. Bu bulgular bize Istaıbul'uninsanhktarihininen eski yerbşim yerlerinden biri oldu- ğ u n u göterir. Bizanslılann girişine b i r tapımk yaptığı mağaradaki eski insanlaraait izlerin pek çoğu, ne ya- zrk ki bu nşaat sırasında tahrip edil- rniştir. Nağaranın aşağı girişinden içeri üç VLZ metre yüründüğünde, du- vara boyz iie çizilmiş üç gemi resmi dîkkatier üstünde toplar. Milattan önce3 bnyıhngemılerinebenzeyen b u çizımerin bir mağara duvannda ne işi olahlir? îstanbul'un sırlanndan biri olan remi resimlerinden sıynlıp Boğaz'ın ki yakasında mekik doku- yan vapuiardan birine atalım kendi- mizi.-. Istanburda vapur yolculuflu Her halyle Avrupalı olduğu anla- şılan bir alamın yanına oturuyoruz. Belli, murterem tstanbul'agezmeye gelmiş; elndeki not defterine bir şey- \er yazıycr arada bir. Şöyle bir göz atıyoruz yızdıldanna: "Vapur, Bo- ğaz'ın Aıya yakasındaki Kadı- köy'den aynldıktan sonra, sağınız- da, dört Lulesi her bir köşesinde bir nöbetçi gibi duran Selimiye Kışlası'mn kocaman kütlesini gö- rüyorsunuz." Vapura Kadıköy'den bindiğimizi öğrenmiş olduk. Peki ama vapurun neresindeyiz? Yanına oturduğumuz yabancı- nın uçuşmasın diye sıkı- ca ruttuğu defterinden öğreniyoruz bu sorunun yanıhnı: "Otuzbeşyaş- lannda bir kadtn, saç- lannı örten başörtüsü ve basma şalvarıyla, suyu aynaya dönüştü- ren gün ışığında. en üst güvertede oturuyo- ruz." Kimin yanında yolcu- luk ettiğimizi yazının so- nuna bıraktığımı sanan- lar yanıldı! John Ber- ger'dir, yanında orurdu- ğumuz yabancının adı; Ingiliz edebiyatının ünlü eleştirmeni John Berger. Ingiliz yazar oturduğu yerde durmaz, sürekli olarak gezinir vapurun içinde: "Alt salonda, memura rüşvet vererek vapura girebilen bir satıcı, herke- sin görebilmesi için bir paket dikiş iğnesini havaya kaldınyor. Rahat ve yumuşak bir sesle konuşuyor." Rahat ve yumuşak birses! Hiç şüp- hem yok, John Berger'in sözünü et- tigi satıcı 'Burhan Pazarlama'dan başkası değildir. Istanbul'da, Kadı- köy vapuru yolculannın yakından ta- nıdığı bu satıcı "Dağlann ardın- dan" diyerek satışını yaparken tüm gözleri üstünde toplamayı başanrdı. Konuşma tarzı ve yaptığı esprilerle yolculan sıkmayan, hatta takdirinı toplayan Burhan Pazarlama, Ingiliz edebiyatının ünlü yazarlanndan John Berger'in bir yazısına konuk oldu- ğunu biliyor mudur acaba? Berger, Istanbul izlenimlerini "Bo- ğaz'da" adlı yazısında sunar okura. Vapur yolculuğu sırasında son dere- ce dikkatlidir. Oyle ki vapurun kün- yesini bile defterinin bir köşesine not eder: "1961'de Glasgow'da yapılan araba \ apuru. /amanın içinde, pa- rıldayan sulann üstünde, evle iş arasına, çabayla çaba arasına ve i- ki kıta arasına asılmış kocaman bir uçan halı gibi." Iskoçya'nın Glasgow kentinde kı- zağa konulan bir vapurda yolculuk yapmak Berger'in gönlünü okşamış- tır hiç şüphesiz. Ama ya- zısının sonlanna doğru Ingiliz yazann devirdiği çamın kozalaklannı top- lamak bize düşüyor!.. Berger, Kadıköy'den bindiği, üst ve alt salon- lannda gezindiği vapu- run 'araba vapuru' ol- duğunu söylüyor! "Diü sürçmüştür" demeyin sakın. Bu gaftan önce şunlan yazmıştır çünkü: "Vapurda kamyonlar da var. Konya'dan gelen bir kamyonun arkasın- da şunlar yazılı: 'Ka- zandığım parayı bileği- min gücüyle kazanıyo- rum. Allah'a Emanet'." Kır saçlı şoför, kamyo- nun önüne yaslanarak kenarlan yaldizlı bir bar- daktan çay içiyor. Tahta kamyon, çıngırak, plas- tik otomatik tüfek ve sa- n, lacivert renkJerde plastik kamyon. Bu dört oyuncak, adını bir kam- yon yazısından alan ünlü bir filmimizde aynı sırayla görünür- ler. Kadir tnanır, kansı rolündeki Türkân Şoray evi terk edince kaym- validesinin kapısını çalar. Kamyon şoförü Kadir Inanır, köylü kızı Tür- kân Şoray'ı kaçırmış olduğu için ev- de pek hoş karşılanmaz; üstelik kan- sı, annesinin evinde de yoktur. Işte, bu sahnede, bir çocuğu tahta kamyo- nuyla oynarken görürüz. Türkân Şo- ray'uı erkek kardeşidir, kendı yaptı- ğı oyuncak kamyonla oynayan. Ana- dolu'da her çocuk bir oyuncak kam- yonu olsun ister. Alınmazsa kendi ya- partahtadan. Filmdeki oyuncak kam- yonun üstünde şu yazmaktadır: 'Sel- vi Bovlum Al Vazmalım' Kadir Inanır'm, âşık olduğu kan- sına taktığı addır bu. Öyle ki kam- yonunun üstüne de yazmıştır bu de- yişi. Oyuncak kamyonun üstünde yazı olarak görünse de selvi boylu, al yazmalı yoktur evde. Yönetmen Atıf Vılmaz, birkaç saniye süren sahnede, Anadolu'daki erkek çocuk- ların büyüyünce kamyon şoförü ol- ma arzulanru ustaca yansıtır beyaz- perdeye. Hayall arabalı vapur... Eh, hadi biz bir kamyon yazısın- dan kapı açarak girdik oyuncak tah- ta kamyon konusuna. Peki ya Berger Efendi'ye ne demeli? Kadıköy'de araba vapuru iskelesi yoktur ki? Ha- rem'den kalkan bir araba vapuruna binmiş olduğunu düşünsek, bu sefer şu gerçek çıkar karşımıza: Araba va- purlannda alt salon bulunmaz! Üs- telik, Harem'den bir araba vapuruna binerseniz Selimiye Kışlası 'sağı- nızda' kalmaz. Bu durum ancak Ka- dıköy iskelesinden kalkan vapurlar- da geçerlidir. Dahası, John Ber- ger'in yazdığı gibi, 1961 yılında Glasgow'da yapılan bir araba vapu- ru da yoktur. Künyesinde bu yılı ta- şıyan altı vapur vardır Istanbul 'da ve bunların hepsi de Şehir Hatları va- purudur. Oldu olacak, adlarını da yazalım: 'Ataköy', 'Turan Emek- siz', 'tnkılap', 'Harbiye', 'Anado- lukavağı', 'Ali thsan Kalmaz'. Berger'in 'Burhan Pazarlama'yla karşılaştığı vapur bunlardan biri ol- malı) John Berger, Istanbul'un iki yaka- sı arasında araba vapuruyla da, Şe- hir Hatlan vapuruyla da yolculuk ya- par. Sonra, bu yolculuklar sırasında tuttuğu notlan birbirine kanştınr. Böylelikle de olmayan bir vapur çı- kar ortaya! 1969'dan beri her yaz düzenlenen Arles Fotoğraf Buluşması 8-12 Temmuz tarihlerinde yapıldı Fotoğraftutkunlarının buluşması H. NECMİÖZTÜRK Michel Tournier, "Les Suaires de Veronique" (Veronique'in Kefenle- ri) adlı öykûsünde fotoğrafçı Veroni- que'i sıra dşı, sanatı için her şeyi ya- pabilecek ç.lgın bir kadın olarak tanı- tıyordu. Öyküdekı olaylar genelde Arles Fotoğraf Buluşmalan çevresin- de geçtiğinden, bu yıl 35'incisi dü- zeolenen bu fotoğraf festivaline git- meden önce Arles'da böyle fotoğraf- :ılarla karşılaşır rruyım diye merak edıyor, gerçekte pek de ihtimal vermi- yordum. Bugün. haksız çıktığım için çok mutluyum. 1968 olaylannın da kış- kııtmasıyla Michel Tournier, Lucien Clergue ve Jean-Maurice Rouqu- ette tarafindan başlatılan ve 1969'dan beri heryazfotoğrafçılan ve fotoğraf tuncunlannı "buluşruran" bu etkin- lik. 35 yıldır ilk yılki dinamizmi, çe- şitliüği ve özgürlüğüyle de\am ettiğı- buluşma"da kanıtlıyor. • " Fotoğraf sanatının toplumla olan ilişkisi ve toplumun fotoğrafçılar tarafından nasıl yönlendirilip harekete geçirildiği. Işte 2004 Arles Fotoğraf Buluşmalan'nın deştiği konu. Her şeyin tükenme noktasına geldiği ve gittikçe tekbiçimliliğe sürüklenen dünyamızda bu nedenle fotoğraf sanatının bize yansıttığı bakış açılannın önemi hızla artmakta." Bu yıl 47 sergl var Her yıl Fransa'mn güneyinde, Van Gogh'a ayçiçeklerini resmetmeyi, Bi- zef'ye L'Arlesienne süitlerini beste- leneyi esinleyen küçük taşra kenti A*ies 'da yapılan Fotoğraf Buluşmala- n ,-;rçevesinde bu yıl tam 47 sergi var. Fetival 8 Temmuz'dan 12 Temmuz'a deiStirse de sergiler festival havası ve üraşma ortarru kaybolmadan 19 Ey- lül'e kadar gezilebüiyor. "Fotoğraf sanatının toplumla olan ilişkisi ve toplumun fotoğraf- çılar tarafindan nasıl yönlendirilip harekete geçirildiği. Işte 2004 Aries Fotoğraf Buluşmaları'nın deştiği konu. Her şeyin tükenme noktası- na geldiği ve gittikçe tekbiçimliliğe sürüklenen dünyamızda bu neden- le fotoğraf sanatının bize yansıttığı bakış açılannın önemi hızla art- makta." Lucien Clergue, bu yıl festivale ka- hlacak fotoğrafçılan seçme görevinin büyük bir kısmını yukandaki sözlerin TÜRKİYE JOKEY KULÜBÜ RESİM YARIŞMASI 2OO4, JSTANBUL •anşmanın konusu ve amacı; "jrkıye Jokey Kulubu, Avrupa Bırlıgı sûreande bulunan Turkıye'nın ı/luslararası düzeyöekı sanatsal kulturei bınkımıne katkıda bulunmak.Turk sanatplannı özendırmek. JurU Sanatı'na özgun eserter .izandırmak amaayla gelene*.sel resım yanşmalannın 6'ncısını 2004 yılında gerçekleştırecektır anşmanın konusu "At, At yanfı, At Yetlçtirtciliği ve Hlpodromlar" dır. :duller: :-'tncıiiK ödulu nalık ödulu .cuncutuk öduju ansıyon (3 adöt) inşma Takvtml: "~sNm Tanhi ; .nuçlann llanı 12 000.000 000 T L 8 000 000 000 TL. 6 000 000 000 TL 3.000 000.000 TL (Her bın için) 15Eylül20O4 22 Eylüt 2004 4İim tarihi ve yeri; -erier 1-15 Eylül 2004 !anh!&n arasınöa Istanbul Veiıefendt Hıpodromu Turkıye Jokey Ku]ûbu .zesı ıle Ankara 75 nci Yıl, Izmır Şirınyer, Adana Yeşıloba, Bursa Osmangazı, Şanlıurfa ve Elazığ -Mdrom Mudurluktenn© elüen tesiım edılecektır ırışma şartnamelen Hıpodrom Müduriukterı ve ı slebılır ı adreslı TJK Web sıtesınden temın ;,gi için : (0 212) 444 0 855 Dahlll 337 10 212) 571 93 29 sahibi ünlü Ingiliz fotoğrafçı Martin Parr'a devretmiş. Festival sorumlusu François H^bel, 35. yılı nostaljiye kapılmadan kutlamak amacıyla daha genç ve farklı birgöz seçtiklerini söy- lüyor. Fotoğraf Buluşmalan kapsa- mında konferanslar veriliyor, ünlü fo- toğrafçılar çağnhyor, otuz günlük fo- toğrafçılık kurslan düzenleniyor, ser- giler geziliyor ve daha birçok etkin- lik 19 Eylül'e kadar devam ediyor. "Arles Fotoğraf Buluşmalan 19 EylüJ'e kadar, festival ise 12 Tem- muz'a kadar sürer" denmesinin tek nedeni, ödüllerin 12 Temmuz'da ve- rilmesi, Aries'ın tarihi yerlerinden Antik Tiyatro veya Amfitiyarro'da müzik eşliğinde geceleri projeksiyon makineleriyle fotoğrafçılann yapıtla- nnın 12 Temmuz'a dek gösterilmesi. Eğer olanağınız varsa Arles ve kendi sergilerinin başında sorulanmza ce- vap vermekten sıkılmayacak fotoğ- rafçılar sizi bekliyor. Kanada yurtta;ı Amerflralı Aynca bir sergiyi gezerken sade- ce sergilenen yapıtlan görmeye gel- miş alçakgönüllü fotoğrafçılara da rastlayabilirsiniz. Örneğin ben Bush 'un yaphklanndan sonra Ame- rikalı olmaktan utamp Kanada yurt- taşlığına geçen Tom'la tanıştım ve çok güzel bir arkadaşhğımız oldu. Bir hafta öncesine kadar Toronto 'da sergisi süren Tom, Hindistan'da ve Asya'nın birçok ülkesinde 2 yıla ya- kın bir süre kaldıktan sonra Ameri- ka'nın aslında gerçelderi görmesini engelleyen kapalı bir kutu olduğu- nun farkına varmış ve daha sıcak bulduğu Kanada yurttaşhğına geç- miş, daha da uzun yıllar Toronto'da yaşamaya devam edecek. Bu tür planlanmamış buluşmalann dışm- da, sergileri süren sanatçılara çekri- ğiniz fotoğraflan veya varsa port- folyonuzu gösterebilirsiniz. Merak- la inceleyeceklerinden hiç kuşkunuz olmasın. Bu yılın öne çıkan fotoğrafçılan değişik dallarda ödül alan Japon Ya- su Suzuka, Yunan John Stathatos ve Kanadalı Edward Burrynsky; aynca nüleriyle Amerikalı Kary Grannan, anti-kapitalist bakış açı- sıyla Alman Frank Breuer, 5O'ye yakın maymunun muhteşem portre- lerini çeken Kenyalı Janıes Molli- son, "Family Business" (Aile Mese- lesi) adlı çalışmasıyla kendi ailesinın porrresini birçok dış konuya gönder- me yaparak yansıtan Amerikalı Mitch Epstein, "Marry Me" (Ev- len Benimle) adlı sergisiyle kadının meta olarak kullamldığına dikkat çe- ken Japon Kimiko Yoshida, AES+F adlı Rus fotoğrafçı topluluğunun fo- tomontaj sergisi ve gerçek ölülerle değişik kompozisyonJar yaparak on- lan resmeden Ukraynalı Arsen Sava- dov oldu. Elbette onlarca sanatçı için- den sadece birkaçımn adım saymak yanlış ama.. bu sanatçılann yapıtla- nnın insanı daha çabuk içine çektiği de bir gerçek. sergiler 19 Eylül'e kadar açıfc 35. Arles Fotoğraf Buluşması kapsamında 19 Eylül'e dek açık olan sergiler, Burtynsky'nin insa- nın doğayı düzeltilemeyecek şekil- de bozmasmm belgesi niteliğinde- ki yapıtlanyla, Breuer'in kapitaliz- min her şeye nasıl "dört köşeli" bir düşünce tarzıyla baktığmı gösteren fotoğraflanyla, Mollison'un bakan kişide "Acaba şu an sevgilisini mi yoksa geçmişteki hatalarını mı düşünüyor?" veya "Bu insanlar ne yapmış da maymun olarak kalmışlar?" sorusunu uyandıran maymunlanyla ve Japon Rinko Kanauchi'nin yaşamdaki adaletin, bakış açısıyla nasıl hemen değişe- bildiğini, temelde insan dahil tüm canlılann birbirlerinin aynı olduğu- nu bir öykücü gibi anlatan; sergi alanındaki dizilişleriyle de belli bir felsefeyi yansıtan yapıtlanyla bü- yülenmek isteyen tüm fotoğraf me- raklılannı bekliyor. . ESİNTİLER ZEYNEP ORAL "Arena'da İsyan'a Tepkiler... Geçen pazar, "Arena 'da Isyan" başlıklı yazıma, siz- lerden birçok tepki geldi. Tepkiler farklı görüşleri, dü- şünceleri ve duyarMıkları içeriyordu. Kimi, Placido Domingo dinlemeye gelmiş izleyicilerin, beyazper- deden "başka şeyler" izlemek zorunda bırakılmaya isyanını baklı bulurken; kimi de farklı kûKürlere" ta- hammülsüzlüğe isyan ediyordu. Tepkiler arasından iki farklı görüş örneği seçip, ya- zarlannın izniyle sizinle paylaşıyoaım. Yerimin sınır- lan nedeniyle ikisini de kısaltmak zorunda kaldım. Farklı görüşler Ayşegül Vaizoğlu'nun tepkisi şöyleydi: "Yazınızı okuyup bitirdiğimde, bir süre donup kal- mışım... Okuduklanma inanamadım. 'Kurmaca bir dehşet öyküsü olmalı bu...' diye geçirdim aklımdan... Oysa, bu muhteşem göstehyi izleyecek şanslı insanlardan biri olabilmeyi ne kadar istemiştim... Biz biraz safız galiba, Avrupa 'uygariığı'n/ gözü- müzde bu kadaryücelttiğimiz için - sonuçta, o gece Arena'yı dolduranlar, Avrupa'nın bilinçsiz, cahil takı- mı değil, dûpedüz kalburüstü kesimi olmalı, yani 'ka- rar alma konumunda olanlar'. Yazıklar olsun, bin ke- re yazıklar olsun..." Şimdi de Erdem Bilgen (Müzisyen) imzalı mek- tup: "Sizin de beklediğıniz gibi, insanlar her zaman to- leransı eğitilmiş olanlardan bekliyor. Ancak, dünyanın neresinde olursa olsun, kendini yonta yonta ve bü- yük bir özvehyle geliştiren ve güzel birzevke, kültüre kavuşmuşinsanlann da, seviyesizliklerden uzakyaşa- maya ve konserdinlemeye haklan olduğunu düşünü- yorum. Domingo gibi harikulade bir sese sahip olan kişiyi dinlemeye gelenlerin, sekiz Akdeniz ülkesinin, kendi sınırlan içerisindeki antik tiyatrolannda, kendilerine özgû hazırladıklan sinevizyonu bu insanlann protes- to etmesini hoş görmek lazım. 'Köçekçe' isimli eserimizle büyûk gurur duymama rağmen, davul ve zurnalı bir düğünün, o atmosferi ne kadar olumsuz etkileyebileceğini tahmin edebiliyo- rum." Evet, iki farklı görüş. Doğrudan doğruya beklenti- lerie ilgifi. Bizden bir örnek Erdem Bilgen mektubunda, bizden, Istanbul Caz Festivali'ndeki bir konserden de örnek veriyor: Degerti caz piyanisti Aşkın Arsuman'ın, Big Band Orkestrası eşliğinde ve Sezen Aksu ile günümüzün büyük gitarcılanndan efsane ısım John SconeJd'in katılımıyla gerçekleşen konserden... (Aşkın Arsu- man'ın projesiydi. Sezen Aksu ilk andan işin içindey- di. John Scofield sonradan eklendi.) Bu konserde, Sezen Aksu'nun katıldığı bölüm bi- ter bitmez, Açıkhava Tiyatrosu'nu dolduran dinleyi- cilerin akın akın çıkmalan karşısında duyduğu öfke- yi ya da üzüntüyü (bu sıfatlar benim tanımlamalanm) şöyle dile getiriyor: "Ben bu olayı Arena di verona'dan çok daha va- him bir müzik olayı olarak nitelendiriyorum. Çünkü Is- tanbul'daki konserde, Sezen Aksu'yu sevenler, onun dışında tümüson derece büyükmüzisyen olan sanat- çılara tahammüledememişlerdir. Üsteliksadecepro- testo etmeyip, mekânı da boşaltmışlardır. Oysa sab- redip otursalar, John Scofield gibi bir devi dinleyip müzik dağarcıklanna büyük güzellikler katabilecek, müziğin, eğlencenin dışında birsanat olayı olduğu bi- lincine varmadaki ilk adımlannı atacaklardı. Ne yazık ki bu fırsatı da kaçırdılar." Beklentiler: Hemen belirtelim. Eğer Sezen Aksu adı olmasay- dı, sahnedeki sanatçılar ne denli önemli, büyük, de- ğerli sanatçılar olsalar da, o tiyatro asla ağzına dek dolmazdı. Açıkhava tiyatrosuna gelenlerin dörtte üçünün beklentisi Sezen Aksu'yu dinlemekti. O ne- denle tiyatroyu terk etmeyi protesto olarak değil, bek- lentinin karşılığını aldıktan sonra dağılmak diye de- ğeriendiriyorum. Farklı birikimler, farklı eğitim, farklı alımlamalar, fark- lı okumalar, farklı bilinçler, farklı duyarlılıklar, beklen- tilerimizi de farklılaşt/nyor. Beklentilerimizi karşılayamadığımız vakit düş kınk- lığı, üzüntü, öfke ya da mutsuzluk kaçınılmaz. Evet, keşke Açıkhava Tiyatrosu'nu dolduranlar, o konserden çıkmasalardı. Keşke bilmedikleri bir sa- natçıyı ve bir müziği en azından merak etselerdi... Yabancı olandan, bilinmeyenden, ötekinden kork- masak, kaçmasak... Hiç olmazsa merak etsek... An- lamaya, öğrenmeye çalışsak... Belki o zaman hissetmeye, kim bilir belki, belki sevmeye bile başlayabilir insan... [email protected] 0212-25716 50 Alpay Kabacab'ııın açddaması "10 Ağustos 2004 günlü Cumhuriyet'te, TYS'nin yayımladığı 'Güzel Yazılar' dergisinin temmuz- ağustos sayısı tanıtılırken, bu sayıda 'Yaşar Kemal'in Alpay Kabacah'nın sorulannı yanıtladığı, sendikanın kuruluşuna, ilk yıllanna ilişkin düşüncelerinin yanı sıra 12 Eylül döneminde TYS yöneticilerinin yargılanması, 12 EylüTden sonra sendikanın yeniden açılması girişimi üzerine söylediklerinin yer aldığı bir söyleşi' bulunduğu ifade edilmektedir. Sözü edilen söyleşi, benimle yapılmıştır. Yaşar Kemal'le, TYS'nin ilk (kurucu) başkanı olduğunun ve ilk genel kurulda başkanJığa yeniden adaylığını koymadığının belirtilmesi dışında, hiçbir ilintisi yoktur. Bu olgu, söyleşinin daha ilk satırlanndan anlaşılmaktadır. Dergi sorumlusu, yazının başlığındaki bu yanlıştan dolayı dergiye bir düzeltme ekleneceğini söylemişti. Düzeltmenin eklenmemiş olması, Cumhuriyet'teki haberi hazırlayan muhabiri de yanıltmıştır." BUCUN BEYOĞLU StNEMASI'nda düzenlenen '9.Onat Kutlar Şenliği' kapsamında 11.30,14.00,16.30,19.00 ve 21.30 seanslannda Michael Moore'un yönettiği 'Benim Cici Siiahım' gösterilecek. (0 212 25 > 32 40)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle