18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2004 PAZAR HABERLER ALt SÎRMEN A Mitfiat - H. Topuz ve 'Devrim Yıllanı' Sevgili, "TürkRomanr 'na EleştirelBakış" başlıklı iki ciltlik ya- pıtında, Türk yazınını, bir polisiye roman sürükleyicili- ğiyle anlatırken, hepimize yeni ufuklar açmış bulunan Prof. Dr. Berna Moran'ın Ahmet Mithat Efendi'ye (1846 - 1912) çok önemli bir yer vermış olması boşu- na değildir. Gerçekten de altı yaşında babasız kalıp, Kapalıçar- şı'da çıraklık ederek hayatını kazanırken, hem okuma yazma hem de Fransızca öğrenmiş olan, çeşitli gaze- telerçıkaran, devlet mefnuriyetinde bulunan, 1860'lar- da Mithat Paşa ile tanıştıktan sonra yaşamı daha da değişen, 200'den fazla eseri bulunan bu velud yazar, "Bu halk ne çekmiş ise hep cehalettendir, onu sürek- li eğitmekgerek" diyen Mithat Paşa'nın öğüdüne uya- rak, her fırsatta halkı eğitmiştir. Bu yüzdendir ki, Ahmet Mithat Efendi'nin, roman- lan dahil bütün eserieri açık bir üniversite kürsüsüdür. Kendi kendini yetiştirerek Türk Aydınlanması'na bü- yük katkılarda bulunmuş olan Ahmet Mithat Efendi, dö- nemini çok güzel gözlemlerie anlatan, eleştirel yaklaşı- mı da içeren romanlannda bile, kurguya hiç aldırmadan bir yerde duaır ve "Ey kaari (okurj" diye başlayarak, fi- zik, kimya, astronomi, felsefe, tarih konulannda bilgi ver- meye koyulun sorıra da kaldığı yerden devam eder. Kendi bu durumu şöyle açıklamıştır - Çocuğa bile sulfatoyu şekere bulayarak verirler, hal- ka da bilgiyi böyle vereceksin! ••• Gazeteci - yazar iletişim doktoru, UNEŞCO'da uz- manlıkyapmış, Ankara Üniversitesi İletişim Fakülte- si'nin kuruluşuna katkıda bulunmuş 70'li yıllardaTür- kiye'de radyo ve televizyon yöneticiliği ve program- cılığı yapmış olan, araştırma, anı, roman türünde 20'den fazla eserde imzası bulunan Hrfzı Topuz, bana, hele hele son yıllarda hep Ahmet Mithat Efen- di'yi çağnştınr. "Lumumba", "Kara Afrika", "Basın'da Tekelleş- meler", "lletişimde Karikatûr", "International Dans la Presse Turque" gibi çeşitli konularda eserler ver- miş olan Hrfzı Topuz, dolu dolu ve önemli bir bölümü Paris'te geçmiş yaşamından kesitleri de, "Paris'li Yıl- lar" ve "Eski Dostlar" başlıklan altında, anı türünde ki- taplaştırdıktan sonra, 1998'de "Meyyale" ile başla- yan, Taifte ölüm " ve "Son Osmanlılar" ile devam eden, onlanda "Hatice Sultan", "Gazi veFikriye"ile "Çam- lıca'nın Üç Gülü"nün izlediği romanlan ile 19. yüzyıl başından Cumhuriyet'e kadargeçen süreyi anlatan ta- rihi eserler yazmaya koyuldu. Hepsi de çok satariar listelerinde yer alan bu roman- lan, biraz olsun dikkatle okuyanlar, yakın tarihimiz ko- nusunda, okullarda edinemedikleri bilgileri edinebilir- ler. Tanzimat'dan başlayıp, Şurayı Devlet'in kurulmasın- dantutun, Meşrutiyet'e, IttihatTerakki'yekadarbirçok konuda bilgiler, romanlann sürükleyici çerçevesi için- de, çocuklara şekere bulanarak yutturulan sulfata ör- neği, yalnış eğitim yüzünden tarihe uzak ve vahşi du- ran bir toplumun insanlanna verilmekte, adeta yuttu- rulmaktadır, Hıfzı Topuz'un eserierinde. • • • Hrfzı Topuz'un son eseri "Devrim Yıllan" ilk bakış- ta 1920'li ve 30'lu yıllar dekorunda, birbirlerine âşık olan Türk gazetecisi Samim Rıza ile Fransız meslektaşı Co- lette'in aşk öyküsüdür. Ama kitabın asıl amacı, Cumhurfyet'in devrim yılla- nnı, o sıralarda yapılanlan, dönemin önde gelen kişi- leriyle biriikte vemnektir. Hrfzı Topuz bunu yaparken, Ahmet Mithat Efendi gi- bi konuyu hemen kesip, anlatmaya girişmiyor da her şeyi, bir bölümünü bizzat Mustafa Kemal'in ağzın- dan olmak üzere, dönemin kahramanlarma roman içindeki sohbetler arasında veya röportajlar ya da ga- zete haberieri şeklinde sunuyor. Burada şu soru geliyor akla haklı olarak: - Tarihi olaylar konusunda fikir edinmek için bir ro- mana ne kadar güvenilir? Birçok eser için bu soru geçerlidir Ama Hrfzı Topuz'un diğer kitaplannda olduğu gibi, "Devrim Yıllan" için de bu soru yersizdir. Çünkü yazar yalnızca kendi yarattı- ğı kişilere hayali diyaloglar yakıştınyor, ama gerçek ta- rihi kişilerin bütün söyiedikleri veya onlar hakkından verilen bilgiler gerçek ve belgelidir, tıpkı Tolstoy'un "Savaş ve Banş"\nöa olduğu gibi... Bir sosyalist olan Hrfzı Topuz, devrim yıllanna o dev- rimin heyecanını duyan titiz bir belgeci olarak yak- laşırken, eleştirel bakışını da hiç yitirmiyor. Kitabı bir solukta okurken, bir noktaya takıldım ve kendi kendime, - Keşke, dedim, Kadro Hareketi üzerinde biraz daha durmuş olsaydı. Çünkü o dönemin çok ilginç ve kısa da sürmüş olsa, çok önemli bir akımıydı o... Sevgili, Hıfzı Topuz'un "Devrim Yıllan"n\ mutlaka okumanı salık veririm. Aynca bütün okurianna da, bu kitapta da ipuçlan bulunan bir gelişmenin, devrimin karşıdevrime nasıl dönüştüğünün öyküsünü anlatacak öbür romanlar için yazara baskı yapmalannı öneririm. Urla dünya gençlik kampı Gençlerden 'Barış ve Özgürlük' heykeli İZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Urla'nın Bademler köyünde bu yıl dördüncüsü düzenle- nen gençhk kampına ka- tılan 7 ülkenin gençleri- nin yaptığı "Banşve Öz- gürlük" heykeli açıldı. Bademler Köyü Kültür ve Sanat Dernegi'yle bir organizasyon şirketi iş- birliğinde düzenlenen kampa, Japonya, Güney Kore, Fransa, Ispanya, Slovenya, Çek Cumhu- riyeti ve Ukrayna'dan ka- tılan 15 genç, Mahmut Türkmenoğlu Parkı'nda Urlalı gençlerle banş ve özgürlüğü simgeleyen heykel yaptı. Gençlik kampı saye- sinde dünya gençlerinin banş ve özgürlüğe bir- likte merhaba dedikleri- ni kaydeden C^JP Izmir Milletvekili BülentBa- ratalı, "Anadolu'nun asıriardır süren insan sevgisi Bademlerköyün- de adeta damıülmış şe- kflde. Onlar bu gençlik kampı sayesinde, dünya gençlerrvie biriikte ba- nş ve özgürhığe merha- ba diyor. Bu Bademler baDanınonyıOardırsür- dürdüğü örnek davra- nışıdır. Tiyatroda, aydın- lıkta, sanatta hep onlar örnek ohıyorlar'' dedi. Bademler Köyü Kül- tür ve Sanat Derneği Yö- netim Kurulu Üyesi Sey- fettin Şen de,u Bizmisa- fbierimizle kültürel ahş- verişler ve dostluklar kurduk. Köy gençleriy- le biriikte dünya özgür- lüğünevebanşına adan- mışeseryapök" diye ko- nuştu. Musul'da parti kuran Osman Öcalan, KONGRA GEL'i etkisizleştirirken bölünmeyi hızlandınyor PKK'deABDçaüağıMEHMETFARAÇ PKK KONGRA GEL'deki ilk cid- di bölünmeye yol açan "Partiya We- latparez'e Demokratik (Demokratik Yurtsever Parti)"in kuruluşunun ar- dmda, örgütle çatışmaktan kaçınan ve "böt-yönet" stratejisinı uygulama- ya koyan ABD'nin çabalan duruyor. ABD, Musul'a sığınan Osman Oca- lan ve arkadaşlannı, PKK'nin pasi- fıze edilmesinde kullanırken sırada ör- gütün silahlı kanadmı ayakta tutan MuratKarayılan ve ekibi bulunuyor. Kardeşınin partisıni, Thş güçlere sı- ğmaraklideriîkyapıbnaz'' diye yorum- layan Abdullah Ocalan ise avukatla- n aracılığıyla denetimı elinde tutma- ya çabahyor. PKK KONGRA GEL'ın 1 Hazı- ran'da ateşkes karannı bozmasının ar- • KONGRA GEEde, Osman Öcalan'ın 'Banş tnisiyatifi' adıyla başlattığı bölünmenin partileşmesinin ardmdan örgüt üzerinde denetimi kaybetmeye başlayan Abdullah Öcalan, 'ABD'ye satıldığını' düşünüyor. dından "Demokratik Banş İnisiyati- fi" adıyla yaşanan bölünmenin, örgü- tü işlevsiz bırakmayı ve lider kadroyu Kuzey'e çekerek silahlı güçleri etldsiz- leştirmeyi amaçladığı da düşünülüyor. Iddialara göre. Osman Öcalan'ın ba- şını çektiği bu bölünmenin partileş- meye gitmesini de ABD, Talabani ve Barzani güçleri aracılığıyla uygulu- yor... Halen 40 kadar arfcadaşıyla Mu- sul'da bannan Öcalan, safını genışlet- meye çalışıyor; Imralı'daki ağabeyi- nin tüm uyanlanna karşın örgütteki çatlağı büyütmekten çekinmiyor... Aslında PKK'nin yönetim biçimine bakıldığında bu durum lıder kadroda ciddi bir zafiyetin başlangıcı olarak nitelendiriliyor... Osman Öcalan'ın bi- le ağabeyıni dinlememesi, yönetici- lerdeki çözülmeyi hızlandıran en önem- li gerekçe olarak gösterilıyor. Örgüt üzerinde, "Kardeşinesözgeçiremeyen bir Bder" olarak otoritesi zayıflatılan Öcalan'ın, avukatlan aracılığıyla yap- tığı uyanlar da sonuçsuz kalıyor... 'Rant hareketi.r Kardeşinin kendisine ihanet ettiği- ni düşünen Öcalan, onu ortadan kal- dırtmamasının pişmanlığını yaşıyor... Öcalan'a göre, yeni partiyi kuranlar, ör- gütün yok edilmesinde bir maşa ola- rak kullanılıyor. Bunun için ABD'nin para gücünü kullandığına dikkat çeken Öcalan, kardeşinin kendisini sattığı- nı, kurduğu partinin de "rant hareke- ti"olduğunu dillendiriyor... Öcalan kar- deşler arasında ABD'nin ve bölgede- ki Kürt unsurların çabalanyla yaratı- lan düşmanlığın örgütte ciddi savaşa yol açabıleceğı, KONGRA GELde öte- den bu yana süren örgüt içi infazlan ise arttırabıleceği degerlendiriliyor... KONGRA GEL yönetimi ve Öca- lan kardeşlerle biriikte üç parçaya bö- lünen PKK'deki açmaz ciddi çelişki- leri de içeriyor. Bir dönem ekibiyle biriikte kanlı eylemlere imza atan Os- İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN TCDD, TAVŞANCIL'daki kazadan sonra 400 lokomotife ATS sistemi kuracağını açıkladı. YMA ##«##• ÖrVLEM CHP yönetimine tehditler savuran aşiret lideri Bush'a mektup yazmış îlçin Kürt devleti istemiş Mikail tlçin MAHMÜTORAL DİYARBAKIR - Van'da eski milletve- kili Mustafa Bayram ve adamlannın em- niyeti basması olayının ardından CHP yönetimine tehditler savuran eski Hakkâ- ri Milletvekili Mikail tlçin'in geçmişte de dikkat çekici çıkışları oldu. tlçin, ABD'nin Irak'a saldınsı öncesinde çeşit- li devlet kurumlan ve ABD Başkanı Ge- orge W. Bush'a gönderdiği raporlarda, Kuzey Irak'ta Kürdistan kurulmasına kar- şı çıkılmamasım istemişti. Ilçin'in bu dikkat çekici raporlan ha- zırladığı sıralarda dönemin Başbakanı BülentEcevit, ABD gezisinde Türkiye'nın Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulması konusundaki endişelerinı iletiyordu. An- cak îlçin, başta Bush olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası çevreye birraporgön- dererek Kürdistan'ın kurulmasım iste- mişti. îlçin, mektubunda şu ifadelere yer vermişti: "Düm^ada 40 mihvnun üzerinde Kürt kökenU insan vanhr. Her kanş toprağı üze- rinde kanı dökühnüş bu insanlann ABD ve Türidye Cumhurheti'nin >ardımryla birdevletkurmalan, buna imkân voksa ken- di kendilerini özgürce se\ kve idare edebü- meleri hususundaki sürekH bir formülün karara bağlanmasuu arzuluyoruz." Öte yandan Hakkâri'de Belediye Çay Bahçesi'nde dün basm toplantısı düzen- leyen îlçin, Türkiye'de yasalann işleme- diği gerekçesiyle önceki gün Zap Çayı 'na giderek "ADah'a şikâyet dflekçesi" yazdı- ğını söyledi. Dilekçesınde hükümet yet- kililerini şikâyet ettiğini anlatan îlçin, " Yasalann uygulanması için Allah'tan > < ardım istedim. Bizim yasalar hâkim kı- hnmryorsa, Allah'uı vasalan hâkim kıhn- sm. Buradayasalaruygıuanmadığı ve Baş- bakan'dan da üstün bir merci bulamadı- ğun için kâinaü ve bizleri yaratan ADah'a sığınma mecburiyetinde kakum" dedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Adan, hükümeti istihdam yaratmamakla suçladı 'Işsizlik ıııilli felaket lıaliııe geldTA>fKARA (AA) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, "Bu ülkede akh olan herkes, işsizüğin milfl' felaket hahne geldiğıni görüyor" dedi. Adan, dün yaptığı yazıh açıklamada, Türkiye'mn ciddi bir işsizlik problemiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Hükümete, "Yandaşlannız hariç kaç işsize iş buldunuz, devrinizde iş sahibi obnuş bir kişi var mı" sorusunu yönelten Adan, şunlan kaydetti: "Hükümet her gün 'Ekonomi iyiye gıdıyor' dijor. Bu ekonomi Türkiye'de değfl de Patagonya'da mı iyiye gidiyor? Nerede yeni iş alanlan, nerede işsizlere iş? DÎE'nin rakamlan da bizi doğrulamakta ve işsûüğin vanhğı bovutian açıkça ortaya koymaktadır. Bu ülkede akh olan herkes, işsizüğin milB felaket hah'ne geldiğini görüyor. Mcdanı sızlamayan hükümet ise laf cambazhğıyla durumu idare etmeye çahşryor. Bu iktidann tuzu kurudur. Onlar açtan, yoksuldan anlamaz. Bu ülkenin kahvehanelerinde, caddelerinde, sokaklannda, bu ülkenin her yerinde bulunan işsizler, 'iktidann kör gözüne değnek' misaü ortadadırlar." Adan, açıklamasmda, "iktidann işsizlere iş değü, yolsuzlara yeni yollar buunanın peşinde'' olduğunu ileri sürdü. man Öcalan'ın eski örgütünün eylem- lerini 'İerör" olarakyorumlamaya baş- laması bu çelişkilerden bırini dışa vu- ruyor. ABD, Kuzey'de bir Kürt devleti ya- pılanması sırasında PKK güçlerini de siyasallaşma çabası içerisine çekerek bu şekilde etkisiz kılmayı planlıyor. Örgütü, "kürdistan yolunda bir di- ken"olarak değerlendiren Kuzey'deki Kürt gruplan da ABD'nin çabalanna önayak oluyor... PKK'deki "Kardeş kavgası''nın şaşkınlığını üzerinden ata- mayan KONGRA GEL'in silahlı kana- dının başındaki Murat Karayılan, lider kadrodaki Feyman Hüseyin,CemflBa- yık, Mustafa Karasu, Duran Kalkan- ve AH Haydar Kaytan ise yeni parça- lanmalara yol açmamak için örgütü sansasyonel eylemlerle dinamik tut- mayaçalışıyor... ABD Büyükelçiliği Teröre karşıçifte standart • PKK'ye karşı eylem planı imzalamasına karşın hiçbir adım atmayan Amerikan yönetimi, terör örgütünün Türkiye içindeki saldınlannı arttırmasının ardından ülkedeki Amerikan yurttaşlannı uyardı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD, Irak'ı işgal ettığı günden bu yana uyguladığı çifte standardını "derinleştirerek'' sürdürüyor. Kuzey Irak'taki 5 bine yakın silahlı PKK teröristine karşı hiçbir önlem almayan ABD, cesaretlenen terör örgütünün ateşkesi bırakmasının ardından Türkiye'de gerçekleştirdiği eylemlere karşı kendi yurttaşlannı uyardı. AFP'nin haberine göre ABD Dışişleri Bakanlığı, Ankara'daki büyükelçilik aracılığıyla, Türkiye'deki Amerikan yurttaşlannı uyaran bir duyuru yayımladı. Duyuruda, îstanbul'da geçen günlerde yaşanan bombalama olaylannın arkasında PKK KONGRA GEL terör örgütünün olduğunun Türk yetkililerce de kabul edildiği belirtilerek, örgütün başta turistik alanlar olmak üzere eylemlerini arttırarak sürdürme olasılığı bulunduğu bildirildi. Duyuruda, terör örgütünün kanlı eylemlere başlayışının yıldönümünün 15 Ağustos Pazar gününe rastladığı anımsatılarak, Amerikan yurttaşlarının dikkatli olmalan istendi. Yurttaşlannı uyaran ABD, Kuzey Irak'taki PKK unsurlanna yaklaşık 16 aydır göz yumuyor. Türkiye'nin ısrarlı girişimleri üzerine geçen sene sonbaharda bir eylem planı imzalayan, ancak yaşama geçirmeyen ABD'nin Ankara Büyükelçisi Eric Edefanan, bahar aylannda yaptığı bir açıklamada, "ABD'nin teröristkre karşı bir askeri eylem yapmayacağmı'' söylemişti. ABD'nin bu açıklamalannın ardından PKK, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından başlattığı ateşkesi sona erdirmişti. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] MİT Başkanı Şenkal Atasagun'un gazetelere yansıyan açıklamalannı na- sıl yorumlamak gerekiyor? önce Şen- kal Atasagun'un neler söylediklerini alt atta sıralayalım. Birinci itiraf: Alaattin Çakıcı'nın 1998 yılına kadar MİT ile ilişki içinde olduğu. Ikinci itiraf: Kaşif Kozinoğhj'nun Yargıtay Başkanı Eras- lan Özkaya ile görüşmesinden MİT Başkanı'nın bilgisi vardır. Her ne ka- dar bu konuda net ifadeler kullanma- sa da bu görüşmelerden haberdar ol- duğu ortada. Üçüncü itiraf, MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanı Kaşif Ko- zinoğlu'nun birsuçluyu korumakama- cıyla çabalar içine girdiğidir. Bu çaba- sını çok yönlü olarak devam ettirdiği- dir. Şenkal Atasagun'un sorulara ce- vap verirken söylediği önemli açıkla- malardan birisi de MİT ile Yargıtay ara- sında sürekli bir ilişkinin olduğudur. Şimdi bütün bu itiraflann ne anla- ma geldiğini yorumlamaya çalışalım: 1. Alaattin Çakıcı'y'a MlTarasında- ki ilişkinin 1998'e kadar sürmesi de- mek, Çakıcı'nın o tarihe kadar yaptık- MÎT Başkanı'nın îtirafları lanndan bir anlamda MlT'in de so- rumlusu olması demektir. Çünkü onun- la işbirliği yaptıklannı itiraf ediyoriar. Onunla irtibatlan var. Alaattin Çakıcı o güne kadar hangi eylemlerden so- rumluydu, bütün bunlan MlT'in bildi- ği ve bir anlamda onu koruduğu da bu itirafla ortaya çıkıyor. O tarihe kadar Çakıcı'nın eylemlerinden zarar gören- ler, bir devlet kurumu olan MlT'in bun- dan sorumlu olduğunu düşünmeye- cekler mi? MİT'e bu konuda dava açamazlar mı? En azından suçlaya- mazlar mı? 2. Kaşif Kozinoğlu'nun Çakıcı'yla ilgili girişimleri yasadışı değil midir? Bir ülkenin resmi istihbarat örgütünün en kilit noktalanndan birisinin başında bulunan kişi, şu anda en azından bir suçluyu korumaya ve kollarnaya ça- lıştığı iddasıyla zan arbndadır. Böyle bir zan, bir devlet görevlisinin açığa alın- ması için yeterti değil midir? Atasagun, Kozinoğlu hakkında soruşturma aç- tıklannı, dosyayı Başbakanlığa yolla- yacaklarını ve kararı Başbakanlığın vereceğini söylüyor. Bu açıklamayı da anlamak biraz güç. Ciddi bir iddiayia suçlanan bir istihbaratçının böyle bir olay patlak verdiği andan itibaren açı- ğa aiınması gerekmiyor mu? Atasa- gun neden hâlâ bekliyor? Acaba so- rulan kafamıza takılıyor. Yoksa bu iliş- kiler sürüyor mu? Kozinoğlu'nun gö- revden aiınması için neden top Baş- bakanlığa atılıyor? 3. Atasagun'un MlT'le Yargıtay ara- sında sürekli bir ilişki olduğu açıkla- masını anlamaya çalışıyorum. Bir is- tihbarat örgütü Yargıtay'la neden sü- rekli ilişki kurar? Sonuç olarak Yargı- tay, mahkemelerden önüne gelen dos- yalara bakıp karara bağlamakla görev- lidir. MİT, böyle bir faaliyetin içinde nasıl bir yer tutuyor? MİT istihbaratı- nın çoğu zaman sübjektif ve suçlayı- cı olduğunu, bizler, yargılandığımız çeşitli davalarda karşılaştığımız MÎT ra- porlan nedeniyle biliyoruz. Mahkeme açık bir yargı faaliyeti yerine getirirken vereceği karariaria ilgili kendisine ge- len raporian sanığın ve sanıktarafının bilgisi olmadan kararda kullanabilir mi? Zaten böyle bir rapor, dosya Yar- gıtay'dayken değil mahkemedeyken gelebilir, bundan da taraftann bilgisi olur. Böyle tek yanlı bir ilişki, karariara göl- ge düşürmez mi? Kaşif Kozinoğlu, hâlâ MİT Dış Ope- rasyonlar Daire Başkanı, anlaşılan o ki, bu görevi o uzun yıllardan beri sür- dürüyor. Bu durumda Alaattin Çakı- cı'nın yurtdışındayken verdiği emirle- ri, eytemlerini de yakından takip etmiş olması gerekiyor. Sanınm dostluklan da buradan geliyor. Bu kadar iç içe geç- miş bir ilişkj, sizce bir devtet kurum olan MİT ve onun görevlileri açısından ka- bul edilebilir mi? Bunu kabul eden bir devlet, bir hukuk devleti olarak görü- lebilir mi? Ertuğrul Özkök, gazetecilerin ola- yın üstüne gitmesinin haklı olduğunu söylüyor. Tabii ki gidilmeli. Ancak, cid- di bir ilke tartışmasını da gündeme getiriyor. "Her ülkenin derin devlete ve gizli kahramanlara ihtiyacı var... Devlet bu kahramanlan... korumayı bilmelidir" diyor. Zaten, bütün bu ya- şadığımız yasadışı ilişkiler biraz da bu "kahramanlık" öykülerinin gölgesine sığınılarak savunuluyor. özkök'ün söy- iedikleri, "derin devlet" için ayrı bir hukuk mu olacak sorusunu gündeme getiriyor. Susuriuk zaten bu değil mi? Derin devletin kendisine ayn bir sta- tü yaratması değil mi? Aynca tartış- malıyız. Atasagun, özkaya, Çakıcı, Kozinoğ- lu... Oykü derinlere uzanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle