Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2004 PAZAR
HABERLER
ALt SÎRMEN
A Mitfiat - H. Topuz
ve 'Devrim Yıllanı'
Sevgili,
"TürkRomanr 'na EleştirelBakış" başlıklı iki ciltlik ya-
pıtında, Türk yazınını, bir polisiye roman sürükleyicili-
ğiyle anlatırken, hepimize yeni ufuklar açmış bulunan
Prof. Dr. Berna Moran'ın Ahmet Mithat Efendi'ye
(1846 - 1912) çok önemli bir yer vermış olması boşu-
na değildir.
Gerçekten de altı yaşında babasız kalıp, Kapalıçar-
şı'da çıraklık ederek hayatını kazanırken, hem okuma
yazma hem de Fransızca öğrenmiş olan, çeşitli gaze-
telerçıkaran, devlet mefnuriyetinde bulunan, 1860'lar-
da Mithat Paşa ile tanıştıktan sonra yaşamı daha da
değişen, 200'den fazla eseri bulunan bu velud yazar,
"Bu halk ne çekmiş ise hep cehalettendir, onu sürek-
li eğitmekgerek" diyen Mithat Paşa'nın öğüdüne uya-
rak, her fırsatta halkı eğitmiştir.
Bu yüzdendir ki, Ahmet Mithat Efendi'nin, roman-
lan dahil bütün eserieri açık bir üniversite kürsüsüdür.
Kendi kendini yetiştirerek Türk Aydınlanması'na bü-
yük katkılarda bulunmuş olan Ahmet Mithat Efendi, dö-
nemini çok güzel gözlemlerie anlatan, eleştirel yaklaşı-
mı da içeren romanlannda bile, kurguya hiç aldırmadan
bir yerde duaır ve "Ey kaari (okurj" diye başlayarak, fi-
zik, kimya, astronomi, felsefe, tarih konulannda bilgi ver-
meye koyulun sorıra da kaldığı yerden devam eder.
Kendi bu durumu şöyle açıklamıştır
- Çocuğa bile sulfatoyu şekere bulayarak verirler, hal-
ka da bilgiyi böyle vereceksin!
•••
Gazeteci - yazar iletişim doktoru, UNEŞCO'da uz-
manlıkyapmış, Ankara Üniversitesi İletişim Fakülte-
si'nin kuruluşuna katkıda bulunmuş 70'li yıllardaTür-
kiye'de radyo ve televizyon yöneticiliği ve program-
cılığı yapmış olan, araştırma, anı, roman türünde
20'den fazla eserde imzası bulunan Hrfzı Topuz,
bana, hele hele son yıllarda hep Ahmet Mithat Efen-
di'yi çağnştınr.
"Lumumba", "Kara Afrika", "Basın'da Tekelleş-
meler", "lletişimde Karikatûr", "International Dans
la Presse Turque" gibi çeşitli konularda eserler ver-
miş olan Hrfzı Topuz, dolu dolu ve önemli bir bölümü
Paris'te geçmiş yaşamından kesitleri de, "Paris'li Yıl-
lar" ve "Eski Dostlar" başlıklan altında, anı türünde ki-
taplaştırdıktan sonra, 1998'de "Meyyale" ile başla-
yan, Taifte ölüm " ve "Son Osmanlılar" ile devam eden,
onlanda "Hatice Sultan", "Gazi veFikriye"ile "Çam-
lıca'nın Üç Gülü"nün izlediği romanlan ile 19. yüzyıl
başından Cumhuriyet'e kadargeçen süreyi anlatan ta-
rihi eserler yazmaya koyuldu.
Hepsi de çok satariar listelerinde yer alan bu roman-
lan, biraz olsun dikkatle okuyanlar, yakın tarihimiz ko-
nusunda, okullarda edinemedikleri bilgileri edinebilir-
ler.
Tanzimat'dan başlayıp, Şurayı Devlet'in kurulmasın-
dantutun, Meşrutiyet'e, IttihatTerakki'yekadarbirçok
konuda bilgiler, romanlann sürükleyici çerçevesi için-
de, çocuklara şekere bulanarak yutturulan sulfata ör-
neği, yalnış eğitim yüzünden tarihe uzak ve vahşi du-
ran bir toplumun insanlanna verilmekte, adeta yuttu-
rulmaktadır, Hıfzı Topuz'un eserierinde.
• • •
Hrfzı Topuz'un son eseri "Devrim Yıllan" ilk bakış-
ta 1920'li ve 30'lu yıllar dekorunda, birbirlerine âşık olan
Türk gazetecisi Samim Rıza ile Fransız meslektaşı Co-
lette'in aşk öyküsüdür.
Ama kitabın asıl amacı, Cumhurfyet'in devrim yılla-
nnı, o sıralarda yapılanlan, dönemin önde gelen kişi-
leriyle biriikte vemnektir.
Hrfzı Topuz bunu yaparken, Ahmet Mithat Efendi gi-
bi konuyu hemen kesip, anlatmaya girişmiyor da her
şeyi, bir bölümünü bizzat Mustafa Kemal'in ağzın-
dan olmak üzere, dönemin kahramanlarma roman
içindeki sohbetler arasında veya röportajlar ya da ga-
zete haberieri şeklinde sunuyor.
Burada şu soru geliyor akla haklı olarak:
- Tarihi olaylar konusunda fikir edinmek için bir ro-
mana ne kadar güvenilir?
Birçok eser için bu soru geçerlidir Ama Hrfzı Topuz'un
diğer kitaplannda olduğu gibi, "Devrim Yıllan" için de
bu soru yersizdir. Çünkü yazar yalnızca kendi yarattı-
ğı kişilere hayali diyaloglar yakıştınyor, ama gerçek ta-
rihi kişilerin bütün söyiedikleri veya onlar hakkından
verilen bilgiler gerçek ve belgelidir, tıpkı Tolstoy'un
"Savaş ve Banş"\nöa olduğu gibi...
Bir sosyalist olan Hrfzı Topuz, devrim yıllanna o dev-
rimin heyecanını duyan titiz bir belgeci olarak yak-
laşırken, eleştirel bakışını da hiç yitirmiyor.
Kitabı bir solukta okurken, bir noktaya takıldım ve
kendi kendime,
- Keşke, dedim, Kadro Hareketi üzerinde biraz daha
durmuş olsaydı. Çünkü o dönemin çok ilginç ve kısa
da sürmüş olsa, çok önemli bir akımıydı o...
Sevgili, Hıfzı Topuz'un "Devrim Yıllan"n\ mutlaka
okumanı salık veririm.
Aynca bütün okurianna da, bu kitapta da ipuçlan
bulunan bir gelişmenin, devrimin karşıdevrime nasıl
dönüştüğünün öyküsünü anlatacak öbür romanlar için
yazara baskı yapmalannı öneririm.
Urla dünya gençlik kampı
Gençlerden 'Barış
ve Özgürlük' heykeli
İZMÎR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Urla'nın
Bademler köyünde bu
yıl dördüncüsü düzenle-
nen gençhk kampına ka-
tılan 7 ülkenin gençleri-
nin yaptığı "Banşve Öz-
gürlük" heykeli açıldı.
Bademler Köyü Kültür
ve Sanat Dernegi'yle bir
organizasyon şirketi iş-
birliğinde düzenlenen
kampa, Japonya, Güney
Kore, Fransa, Ispanya,
Slovenya, Çek Cumhu-
riyeti ve Ukrayna'dan ka-
tılan 15 genç, Mahmut
Türkmenoğlu Parkı'nda
Urlalı gençlerle banş ve
özgürlüğü simgeleyen
heykel yaptı.
Gençlik kampı saye-
sinde dünya gençlerinin
banş ve özgürlüğe bir-
likte merhaba dedikleri-
ni kaydeden C^JP Izmir
Milletvekili BülentBa-
ratalı, "Anadolu'nun
asıriardır süren insan
sevgisi Bademlerköyün-
de adeta damıülmış şe-
kflde. Onlar bu gençlik
kampı sayesinde, dünya
gençlerrvie biriikte ba-
nş ve özgürhığe merha-
ba diyor. Bu Bademler
baDanınonyıOardırsür-
dürdüğü örnek davra-
nışıdır. Tiyatroda, aydın-
lıkta, sanatta hep onlar
örnek ohıyorlar'' dedi.
Bademler Köyü Kül-
tür ve Sanat Derneği Yö-
netim Kurulu Üyesi Sey-
fettin Şen de,u
Bizmisa-
fbierimizle kültürel ahş-
verişler ve dostluklar
kurduk. Köy gençleriy-
le biriikte dünya özgür-
lüğünevebanşına adan-
mışeseryapök" diye ko-
nuştu.
Musul'da parti kuran Osman Öcalan, KONGRA GEL'i etkisizleştirirken bölünmeyi hızlandınyor
PKK'deABDçaüağıMEHMETFARAÇ
PKK KONGRA GEL'deki ilk cid-
di bölünmeye yol açan "Partiya We-
latparez'e Demokratik (Demokratik
Yurtsever Parti)"in kuruluşunun ar-
dmda, örgütle çatışmaktan kaçınan
ve "böt-yönet" stratejisinı uygulama-
ya koyan ABD'nin çabalan duruyor.
ABD, Musul'a sığınan Osman Oca-
lan ve arkadaşlannı, PKK'nin pasi-
fıze edilmesinde kullanırken sırada ör-
gütün silahlı kanadmı ayakta tutan
MuratKarayılan ve ekibi bulunuyor.
Kardeşınin partisıni, Thş güçlere sı-
ğmaraklideriîkyapıbnaz'' diye yorum-
layan Abdullah Ocalan ise avukatla-
n aracılığıyla denetimı elinde tutma-
ya çabahyor.
PKK KONGRA GEL'ın 1 Hazı-
ran'da ateşkes karannı bozmasının ar-
• KONGRA GEEde, Osman Öcalan'ın 'Banş tnisiyatifi' adıyla başlattığı
bölünmenin partileşmesinin ardmdan örgüt üzerinde denetimi kaybetmeye başlayan
Abdullah Öcalan, 'ABD'ye satıldığını' düşünüyor.
dından "Demokratik Banş İnisiyati-
fi" adıyla yaşanan bölünmenin, örgü-
tü işlevsiz bırakmayı ve lider kadroyu
Kuzey'e çekerek silahlı güçleri etldsiz-
leştirmeyi amaçladığı da düşünülüyor.
Iddialara göre. Osman Öcalan'ın ba-
şını çektiği bu bölünmenin partileş-
meye gitmesini de ABD, Talabani ve
Barzani güçleri aracılığıyla uygulu-
yor... Halen 40 kadar arfcadaşıyla Mu-
sul'da bannan Öcalan, safını genışlet-
meye çalışıyor; Imralı'daki ağabeyi-
nin tüm uyanlanna karşın örgütteki
çatlağı büyütmekten çekinmiyor...
Aslında PKK'nin yönetim biçimine
bakıldığında bu durum lıder kadroda
ciddi bir zafiyetin başlangıcı olarak
nitelendiriliyor... Osman Öcalan'ın bi-
le ağabeyıni dinlememesi, yönetici-
lerdeki çözülmeyi hızlandıran en önem-
li gerekçe olarak gösterilıyor. Örgüt
üzerinde, "Kardeşinesözgeçiremeyen
bir Bder" olarak otoritesi zayıflatılan
Öcalan'ın, avukatlan aracılığıyla yap-
tığı uyanlar da sonuçsuz kalıyor...
'Rant hareketi.r
Kardeşinin kendisine ihanet ettiği-
ni düşünen Öcalan, onu ortadan kal-
dırtmamasının pişmanlığını yaşıyor...
Öcalan'a göre, yeni partiyi kuranlar, ör-
gütün yok edilmesinde bir maşa ola-
rak kullanılıyor. Bunun için ABD'nin
para gücünü kullandığına dikkat çeken
Öcalan, kardeşinin kendisini sattığı-
nı, kurduğu partinin de "rant hareke-
ti"olduğunu dillendiriyor... Öcalan kar-
deşler arasında ABD'nin ve bölgede-
ki Kürt unsurların çabalanyla yaratı-
lan düşmanlığın örgütte ciddi savaşa
yol açabıleceğı, KONGRA GELde öte-
den bu yana süren örgüt içi infazlan
ise arttırabıleceği degerlendiriliyor...
KONGRA GEL yönetimi ve Öca-
lan kardeşlerle biriikte üç parçaya bö-
lünen PKK'deki açmaz ciddi çelişki-
leri de içeriyor. Bir dönem ekibiyle
biriikte kanlı eylemlere imza atan Os-
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
TCDD, TAVŞANCIL'daki kazadan sonra 400 lokomotife ATS sistemi kuracağını açıkladı.
YMA ##«##• ÖrVLEM
CHP yönetimine tehditler savuran aşiret lideri Bush'a mektup yazmış
îlçin Kürt devleti istemiş
Mikail tlçin
MAHMÜTORAL
DİYARBAKIR - Van'da eski milletve-
kili Mustafa Bayram ve adamlannın em-
niyeti basması olayının ardından CHP
yönetimine tehditler savuran eski Hakkâ-
ri Milletvekili Mikail tlçin'in geçmişte
de dikkat çekici çıkışları oldu. tlçin,
ABD'nin Irak'a saldınsı öncesinde çeşit-
li devlet kurumlan ve ABD Başkanı Ge-
orge W. Bush'a gönderdiği raporlarda,
Kuzey Irak'ta Kürdistan kurulmasına kar-
şı çıkılmamasım istemişti.
Ilçin'in bu dikkat çekici raporlan ha-
zırladığı sıralarda dönemin Başbakanı
BülentEcevit, ABD gezisinde Türkiye'nın
Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulması
konusundaki endişelerinı iletiyordu. An-
cak îlçin, başta Bush olmak üzere birçok
ulusal ve uluslararası çevreye birraporgön-
dererek Kürdistan'ın kurulmasım iste-
mişti. îlçin, mektubunda şu ifadelere yer
vermişti:
"Düm^ada 40 mihvnun üzerinde Kürt
kökenU insan vanhr. Her kanş toprağı üze-
rinde kanı dökühnüş bu insanlann ABD
ve Türidye Cumhurheti'nin >ardımryla
birdevletkurmalan, buna imkân voksa ken-
di kendilerini özgürce se\ kve idare edebü-
meleri hususundaki sürekH bir formülün
karara bağlanmasuu arzuluyoruz."
Öte yandan Hakkâri'de Belediye Çay
Bahçesi'nde dün basm toplantısı düzen-
leyen îlçin, Türkiye'de yasalann işleme-
diği gerekçesiyle önceki gün Zap Çayı 'na
giderek "ADah'a şikâyet dflekçesi" yazdı-
ğını söyledi. Dilekçesınde hükümet yet-
kililerini şikâyet ettiğini anlatan îlçin,
" Yasalann uygulanması için Allah'tan
>
<
ardım istedim. Bizim yasalar hâkim kı-
hnmryorsa, Allah'uı vasalan hâkim kıhn-
sm. Buradayasalaruygıuanmadığı ve Baş-
bakan'dan da üstün bir merci bulamadı-
ğun için kâinaü ve bizleri yaratan ADah'a
sığınma mecburiyetinde kakum" dedi.
DYP Genel Başkan Yardımcısı Adan, hükümeti istihdam yaratmamakla suçladı
'Işsizlik ıııilli felaket lıaliııe geldTA>fKARA (AA) - DYP Genel
Başkan Yardımcısı Celal Adan,
"Bu ülkede akh olan herkes,
işsizüğin milfl' felaket hahne
geldiğıni görüyor" dedi. Adan, dün
yaptığı yazıh açıklamada,
Türkiye'mn ciddi bir işsizlik
problemiyle karşı karşıya olduğunu
ifade etti. Hükümete,
"Yandaşlannız hariç kaç işsize iş
buldunuz, devrinizde iş sahibi
obnuş bir kişi var mı" sorusunu
yönelten Adan, şunlan kaydetti:
"Hükümet her gün 'Ekonomi iyiye
gıdıyor' dijor. Bu ekonomi
Türkiye'de değfl de Patagonya'da
mı iyiye gidiyor? Nerede yeni iş
alanlan, nerede işsizlere iş? DÎE'nin
rakamlan da bizi doğrulamakta ve
işsûüğin vanhğı bovutian açıkça
ortaya koymaktadır. Bu ülkede akh
olan herkes, işsizüğin milB felaket
hah'ne geldiğini görüyor. Mcdanı
sızlamayan hükümet ise laf
cambazhğıyla durumu idare etmeye
çahşryor. Bu iktidann tuzu kurudur.
Onlar açtan, yoksuldan anlamaz.
Bu ülkenin kahvehanelerinde,
caddelerinde, sokaklannda, bu
ülkenin her yerinde bulunan işsizler,
'iktidann kör gözüne değnek'
misaü ortadadırlar." Adan,
açıklamasmda, "iktidann işsizlere
iş değü, yolsuzlara yeni yollar
buunanın peşinde'' olduğunu ileri
sürdü.
man Öcalan'ın eski örgütünün eylem-
lerini 'İerör" olarakyorumlamaya baş-
laması bu çelişkilerden bırini dışa vu-
ruyor.
ABD, Kuzey'de bir Kürt devleti ya-
pılanması sırasında PKK güçlerini de
siyasallaşma çabası içerisine çekerek
bu şekilde etkisiz kılmayı planlıyor.
Örgütü, "kürdistan yolunda bir di-
ken"olarak değerlendiren Kuzey'deki
Kürt gruplan da ABD'nin çabalanna
önayak oluyor... PKK'deki "Kardeş
kavgası''nın şaşkınlığını üzerinden ata-
mayan KONGRA GEL'in silahlı kana-
dının başındaki Murat Karayılan, lider
kadrodaki Feyman Hüseyin,CemflBa-
yık, Mustafa Karasu, Duran Kalkan-
ve AH Haydar Kaytan ise yeni parça-
lanmalara yol açmamak için örgütü
sansasyonel eylemlerle dinamik tut-
mayaçalışıyor...
ABD Büyükelçiliği
Teröre
karşıçifte
standart
• PKK'ye karşı eylem planı
imzalamasına karşın hiçbir
adım atmayan Amerikan
yönetimi, terör örgütünün
Türkiye içindeki saldınlannı
arttırmasının ardından
ülkedeki Amerikan
yurttaşlannı uyardı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ABD, Irak'ı işgal ettığı günden bu
yana uyguladığı çifte standardını
"derinleştirerek'' sürdürüyor.
Kuzey Irak'taki 5 bine yakın silahlı
PKK teröristine karşı hiçbir önlem
almayan ABD, cesaretlenen terör
örgütünün ateşkesi bırakmasının
ardından Türkiye'de
gerçekleştirdiği eylemlere karşı
kendi yurttaşlannı uyardı.
AFP'nin haberine göre ABD
Dışişleri Bakanlığı, Ankara'daki
büyükelçilik aracılığıyla,
Türkiye'deki Amerikan
yurttaşlannı uyaran bir duyuru
yayımladı. Duyuruda, îstanbul'da
geçen günlerde yaşanan
bombalama olaylannın arkasında
PKK KONGRA GEL terör
örgütünün olduğunun Türk
yetkililerce de kabul edildiği
belirtilerek, örgütün başta turistik
alanlar olmak üzere eylemlerini
arttırarak sürdürme olasılığı
bulunduğu bildirildi. Duyuruda,
terör örgütünün kanlı eylemlere
başlayışının yıldönümünün 15
Ağustos Pazar gününe rastladığı
anımsatılarak, Amerikan
yurttaşlarının dikkatli olmalan
istendi. Yurttaşlannı uyaran ABD,
Kuzey Irak'taki PKK unsurlanna
yaklaşık 16 aydır göz yumuyor.
Türkiye'nin ısrarlı girişimleri
üzerine geçen sene sonbaharda bir
eylem planı imzalayan, ancak
yaşama geçirmeyen ABD'nin
Ankara Büyükelçisi Eric Edefanan,
bahar aylannda yaptığı bir
açıklamada, "ABD'nin teröristkre
karşı bir askeri eylem
yapmayacağmı'' söylemişti.
ABD'nin bu açıklamalannın
ardından PKK, Abdullah Öcalan'ın
yakalanmasının ardından başlattığı
ateşkesi sona erdirmişti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
MİT Başkanı Şenkal Atasagun'un
gazetelere yansıyan açıklamalannı na-
sıl yorumlamak gerekiyor? önce Şen-
kal Atasagun'un neler söylediklerini alt
atta sıralayalım. Birinci itiraf: Alaattin
Çakıcı'nın 1998 yılına kadar MİT ile
ilişki içinde olduğu. Ikinci itiraf: Kaşif
Kozinoğhj'nun Yargıtay Başkanı Eras-
lan Özkaya ile görüşmesinden MİT
Başkanı'nın bilgisi vardır. Her ne ka-
dar bu konuda net ifadeler kullanma-
sa da bu görüşmelerden haberdar ol-
duğu ortada. Üçüncü itiraf, MİT Dış
Operasyonlar Daire Başkanı Kaşif Ko-
zinoğlu'nun birsuçluyu korumakama-
cıyla çabalar içine girdiğidir. Bu çaba-
sını çok yönlü olarak devam ettirdiği-
dir. Şenkal Atasagun'un sorulara ce-
vap verirken söylediği önemli açıkla-
malardan birisi de MİT ile Yargıtay ara-
sında sürekli bir ilişkinin olduğudur.
Şimdi bütün bu itiraflann ne anla-
ma geldiğini yorumlamaya çalışalım:
1. Alaattin Çakıcı'y'a MlTarasında-
ki ilişkinin 1998'e kadar sürmesi de-
mek, Çakıcı'nın o tarihe kadar yaptık-
MÎT Başkanı'nın îtirafları
lanndan bir anlamda MlT'in de so-
rumlusu olması demektir. Çünkü onun-
la işbirliği yaptıklannı itiraf ediyoriar.
Onunla irtibatlan var. Alaattin Çakıcı
o güne kadar hangi eylemlerden so-
rumluydu, bütün bunlan MlT'in bildi-
ği ve bir anlamda onu koruduğu da bu
itirafla ortaya çıkıyor. O tarihe kadar
Çakıcı'nın eylemlerinden zarar gören-
ler, bir devlet kurumu olan MlT'in bun-
dan sorumlu olduğunu düşünmeye-
cekler mi? MİT'e bu konuda dava
açamazlar mı? En azından suçlaya-
mazlar mı?
2. Kaşif Kozinoğlu'nun Çakıcı'yla
ilgili girişimleri yasadışı değil midir? Bir
ülkenin resmi istihbarat örgütünün en
kilit noktalanndan birisinin başında
bulunan kişi, şu anda en azından bir
suçluyu korumaya ve kollarnaya ça-
lıştığı iddasıyla zan arbndadır. Böyle bir
zan, bir devlet görevlisinin açığa alın-
ması için yeterti değil midir? Atasagun,
Kozinoğlu hakkında soruşturma aç-
tıklannı, dosyayı Başbakanlığa yolla-
yacaklarını ve kararı Başbakanlığın
vereceğini söylüyor. Bu açıklamayı da
anlamak biraz güç. Ciddi bir iddiayia
suçlanan bir istihbaratçının böyle bir
olay patlak verdiği andan itibaren açı-
ğa aiınması gerekmiyor mu? Atasa-
gun neden hâlâ bekliyor? Acaba so-
rulan kafamıza takılıyor. Yoksa bu iliş-
kiler sürüyor mu? Kozinoğlu'nun gö-
revden aiınması için neden top Baş-
bakanlığa atılıyor?
3. Atasagun'un MlT'le Yargıtay ara-
sında sürekli bir ilişki olduğu açıkla-
masını anlamaya çalışıyorum. Bir is-
tihbarat örgütü Yargıtay'la neden sü-
rekli ilişki kurar? Sonuç olarak Yargı-
tay, mahkemelerden önüne gelen dos-
yalara bakıp karara bağlamakla görev-
lidir. MİT, böyle bir faaliyetin içinde
nasıl bir yer tutuyor? MİT istihbaratı-
nın çoğu zaman sübjektif ve suçlayı-
cı olduğunu, bizler, yargılandığımız
çeşitli davalarda karşılaştığımız MÎT ra-
porlan nedeniyle biliyoruz. Mahkeme
açık bir yargı faaliyeti yerine getirirken
vereceği karariaria ilgili kendisine ge-
len raporian sanığın ve sanıktarafının
bilgisi olmadan kararda kullanabilir
mi? Zaten böyle bir rapor, dosya Yar-
gıtay'dayken değil mahkemedeyken
gelebilir, bundan da taraftann bilgisi olur.
Böyle tek yanlı bir ilişki, karariara göl-
ge düşürmez mi?
Kaşif Kozinoğlu, hâlâ MİT Dış Ope-
rasyonlar Daire Başkanı, anlaşılan o
ki, bu görevi o uzun yıllardan beri sür-
dürüyor. Bu durumda Alaattin Çakı-
cı'nın yurtdışındayken verdiği emirle-
ri, eytemlerini de yakından takip etmiş
olması gerekiyor. Sanınm dostluklan
da buradan geliyor. Bu kadar iç içe geç-
miş bir ilişkj, sizce bir devtet kurum olan
MİT ve onun görevlileri açısından ka-
bul edilebilir mi? Bunu kabul eden bir
devlet, bir hukuk devleti olarak görü-
lebilir mi?
Ertuğrul Özkök, gazetecilerin ola-
yın üstüne gitmesinin haklı olduğunu
söylüyor. Tabii ki gidilmeli. Ancak, cid-
di bir ilke tartışmasını da gündeme
getiriyor. "Her ülkenin derin devlete
ve gizli kahramanlara ihtiyacı var...
Devlet bu kahramanlan... korumayı
bilmelidir" diyor. Zaten, bütün bu ya-
şadığımız yasadışı ilişkiler biraz da bu
"kahramanlık" öykülerinin gölgesine
sığınılarak savunuluyor. özkök'ün söy-
iedikleri, "derin devlet" için ayrı bir
hukuk mu olacak sorusunu gündeme
getiriyor. Susuriuk zaten bu değil mi?
Derin devletin kendisine ayn bir sta-
tü yaratması değil mi? Aynca tartış-
malıyız.
Atasagun, özkaya, Çakıcı, Kozinoğ-
lu... Oykü derinlere uzanıyor.