Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 -I A.ĞUSTOS 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ferhat Göçer ve Metropol Senfoni Orkestrası yann saat 21.15'te Rumeli Hisan'nda
Türkiye'ninBocelli'siAYÇATEZER
Etkileyici ve kendıne özgü tarzıyla dinle-
yenleri büyüleyen doktor sanatçı Ferhat Gö-
çer ve Metropol Senfoni Orkestrası yann
saat 21.15'te Rumeli Hisan'nda müzikse-
verlerle buluşacak. Diyarbakır, Gaziantep,
Izmir, Ankara ve Bodrum'da verdiği 'Ana-
dohı Aryalan' turnesi kapsamındaki konser-
lerinde yoğun Ugı gören Göçer, 14 Ağustos'ta
da Antalya'da konser verecek.
- Tıptan müztğe geçiş nasıl gerçekleşti?
FERHAT GÖÇER - îstanbul Tıp Fakül-
tesi'nde okurken konservatuvara girdim.
1992 'de her ikisinden de mezun oldum. Iki
üç yıl kadar Devlet Opera ve Balesi'nin ko-
rosunda çahştım. 1 yılmecbunhizmetyap-
tıktan sonra îstanbul'a geri döndüm. Bir ta-
raftan genel cerrahı asistanlığına devam
ederken bır yandan da müzık yaşamımı pro-
fesyonel olarak kulüplerde sahneye çıkarak
sürdürdüm.
- tld farkh hayat sürüyorsunuz. Bunlarm
birbiriyle çaüştığı zamanlar olnıuyor mu?
GÖÇER - Çok uzun bir süre bunun çok
ağır çatışmalannı, büyük çelişkilerini ken-
di içimde yaşadım, halen de yaşıyorum.
Ama artık eskisi kadar yoğun değil, daha du-
ruldum. Doktorluk ağır bir meslek. Ama
elimden geldiği kadar yürütmeye çalışıyo-
rum. Bu alanda büyük kariyer beklentilerim
yok. Müziğe daha ağırlık veriyorum. Uzun
vadede neler yapacağımı planladım.
'Orhan ŞaHıel çok yardımcı oldu'
- Türkiye'de kendi senfoni orkestrası olan
ilk sanatçısınız. Neden böyle bir gereksinim
duydunuz?
GOÇER-Çalışmalanmızı gerçekleştirmek
üzere resmi kurumlara başvurduğumuzda ol-
dukça fazla prosedürle karşılaşnk. Biz de ken-
dimize ait bir senfoni orkestrası oluşturalım
istedik. Bu konuda Orhan Şalhel'in büyük
yardımlan oldu. Parçalann yazılması, yön-
İendirilmesi, yönetilmesi, düzenlemeleri,
orkestranın kurulmasında bana yardımcı ol-
du. Ben de işin diğer aynntılanyla ilgilen-
dim. Uyumlu bir ekip çahşması sonucu sen-
foni orkestramız kuruldu.
- Halkm çok yakuı olmadığı klasik müzi-
ği halkla buluşturuyorsunuz.
GÖÇER - Aslında müziğe yaklaşım tar-
zı önemli. Opera deyince insanlann tüyle-
ri diken diken oluyor. Kendi ezgilerimizi de
katıp halka yakın bir biçime sokarak sun-
maya çalışıyorum. Aslında kendimi opera-
cı olarak tanımlayamam. Dünyada genç ku-
şaklar kendilerine özgü, yeni şan teknikle-
ri kullanarak albümler çıkanyorlar, konser-
ler veriyorlar. Ben de bunun Türkiye ayağı-
nı oluşturuyorum. Daha dinlenebilen, biraz
daha sıcak, daha yalın, daha doğamıza uy-
endimi
operacı olarak
tanımlayamam.
Dünyada genç
kuşaklar
kendilerine özgü,
yeni şan
teknikleri
kullanarak
albümler
çıkanyorlar,
konserler
veriyorlar. Ben de
bunun Türkiye
ayağını
oluşturuyorum.
Daha
dinlenebilen,
biraz daha sıcak,
daha yalın, daha
doğamıza uygun
bir teknik
yaratmaya
çalışıyorum.
gun bir teknik yaratmaya çalışıyorum. Bu-
na Türk ezgilerini de kattığımda ortaya çok
nefis bir sentez çıkıyor.
Türkiye'de benim yaptığım tarzda müzik
yapan pek yok. ÂşıkVeysel, NeşetErtaş, Pir
SultanAbdal, Zülfii Livaneli, Mûnir Nuret-
tin Selçuk, Timur Selçuk, tarzlannı, teknik-
lerini örnek aldığım sanatçılar. Onlardan
yola çıkarak çok farklı bir tarz ortaya çıkar-
dım.
- Yapüğuuz müziği nasıl tanımlarsmız?
GÖÇER-Beni genelde herkes klasik nor-
ma orurttu. Tenor deyince, klasik müzik de-
yince yelpaze darahyor ve oraya yerleşiyor-
sunuz. Onu da aşmak çok zor. Yaptığım mü-
ziğe senfomk pop dıyebiliriz.
- Size Türk Bocelli'si diyorlar. Bu konuda-
ki düşünceleriniz?
GÖÇER - Aslında doğru. Tarzımız aynı.
Andrea Bocelli bır ttalyan, ama klasik par-
çalann yanı sıra Ispanyol, Portekiz ve diğer
Güney Avrupa ülkelerinin halk ezgilerini
de konserlerinde yorumlayan biri. Ben bu-
nun tamamen bir Türk biçimini ortaya çı-
kartmaya çalışıyorum.
Eskl Türk fflm müzlklerl...
- Esld Türk film müziklerini seslendirme
düşüncesi nasıl ortaya çıkü?
GÖÇER-Bu aklıma AntonioBanderas'ın
Meksika halk kahramanını canlandırdığı bir
filmini izlerken geldi. Filmde, sessiz film
döneminde yapılan filmler gösterilirken alt-
ta orkestra o filmlere müzik yapıyordu. Bu-
nu görünce bunu ben de yapabilir miyim,
diye düşündüm.
Eskı Türk film müziklerini araştınnca
gerçekten çok unutulmaz yapıtlann olduğu-
nu gördük. Dönem farkını ortadan kaldır-
mak için 1914'ten 2004'e kadar çekilmiş bü-
tün filmleri siyah-beyaz gösteriyoruz. Ve
altında da bir pop orkestrası bu şarkılan ça-
lıyor. Rumeli Hisan'nda 'Anadolu Aryala-
n'nın içinde bu konsepte ait üç dört örnek
sunacağız.
- Albümü olmayan bir sanatçı olarak Ru-
meli Hisan'nda konser vermek sizde ne gj-
bi duygular uyandınyor?
GÖÇER-Rumelı Hisan'nda albümü ol-
mayan bır sanatçı olarak sahneye çıkmak ina-
nılmaz bır onur ve büyük bir mucize. Ru-
meli Hisan ve Antalya konserlerinde ağır-
lıklı Türk yapıtlar olmak üzere çok çeşitli
bir repertuvar hazırladık. Anadolu Ateşi'nin
ritim topluluklanndan da destek aldık.
- Yeni çahşmalannız var mı?
GÖÇER-Eskı Türk film müziklerini önü-
müzdeki dönem çarşamba geceleri Tiyatro
Kedi'de tiyatro gösterisi olarak sunacağız.
Mayısta Aya Irini'de verdiğimiz 'Anadolu Ar-
yalan' konserinın DVD'sini hazırlayıp al-
büm halinde sunmayı tasarhyoruz.
Marquez 'Kolera Günlerinde Aşk' adlı kitabının filme çekilmesine izin verdi
Hollywood'a yeşil ışıkKültür Servisi - Fidel Castro'nun kararlı
yandaşı, Latın Amerika yazınının
dünyadakı en önemli temsılcilerinden
Gabriei Garcia Marquez. "Hollywood'a
yeşii ışık yakn". The Guardıan'ın
haberine göre bugüne dek herhangi
bir romanının Hollyvvood tarafından
beyazperdeye uyarlanması düşüncesine
hiçbir şekilde sıcak yaklaşmayan ünlü
yazann tavnndaki değişikhk, ilgili
çevrelerde gündemde.
Merkezi Los Angeles'ta yer alan Stone
Village Pictures yapım şırketi, yapılan
açıklamaya göre, Marquez'e 'Kolera
Günlerinde Aşk' adlı romanını filme
çekebilmek için 1 ila 3 milyon dolar
tutannda para önerdi. 76 yaşındakı
kanser hastası yazann, yaşam arkadaşı
Mercedes ve iki oğlunun geleceğinden
endişe ettiği söyleniyor.
Scott Steindorrf, romanda anlatılanın,
Romeo ve Juliet bir yana, "dünyanm en
güzel aşk öykülerinden biri" olduğunu
söyledi. Kolombiya El Espectador
gazetesinin haberine göre, yazan ikna
etmek Steindorrf'un iki yılını aldı.
Blrçok dlle çevrlldl
Yapımcı. "Romanın kahramanı gibi
asla umudumu vitinnedim ve
amacuna ulaştım. HoUywood'da
bugüne kadar yapılan en iyi filmi
yapmak için çok çalışacağiz" dıyerek
tasanya ne denli önem verdiklerinin
altını çizdi.l985'te yayımlanan
'Kolera Günlerinde Aşk', birçok dile
çevrildi. Romanın kahramanı
Florenn'na Ariza, Fermina Daza'nın
kalbini kazanmak için 51 yıl 19 ay ve
4 gün uğraşıyor. Yazara uluslararası
ün kazandıran romanı ise 'Yüz Yılhk
Yalnızhk' (1967) olmuştu. Bugüne dek,
yüksek bütçeli, îngilizce filmlerin
karşısında yer aldığı bilinen
Marquez'in, daha önce 'Chronicle
of a Death Foretokl'u Francesco
Rosi'nin yönetmenliğmde
beyazperdeye uyarlanmıştı.
Filmde başrolü Rupert Everett
canlandırmıştı. 'Kolera Günlerinde
Aşk'ta ynayabileceğı söylenen
isinılerden bazılan Nicole Kidman
ve Jude Law. Steindorrf, filmin
senaryosunu Marquez'in
yazabileceğini de belirtti. Ünlü
romancının, birçok kişinin sonradan
arasına mesafe koyduğu
Fidel Castro'ya yakın olmayı
sürdürmesi eleştiri konusu olmuş;
geçen yıl da Susan Sontag tarafından
'eski arkadaşını eleştirmemekle'
suçlanmıştı.
TUĞRUL SELÇUrCUN SON ÇALIŞMALARI
'Hayat Ağacı'
heykel sergisiKültür Servisi - Tuğrul Sel-
oık'un 'Hayat Ağacı' adlı hey-
lel sergisi 9 Eylül - 9 Ekim ta-
rhleri arasında Galeri Apel'de
^er alacak.
Doğum ve ölüm arasındaki
sireçte, inanışlar doğrultusun-
a kimi zaman dinsel bir 'beze-
ne', kimi zaman da 'yaşanun
angesi' olarak birçok malze-
neye 'süsleme unsunT gibı gi-
cn 'Hayat Ağacı' edebiyattan
ahiyata, tıptan efsanevi hikâ-
«lere birçok farklı alanda yer
iır. Almanya'da ıhlamur, Fran-
a'da meşe, Kuzey Avrupa'da
aşbudak, Sibırya'da kayın, Ku-
2y Afrika ülkelennde hunna,
übnan'da sedir ve Türk kültü-
ânde servi ağacı olarak yaşa-
mın içine giren Hayat Ağacı,
farklı şekillerde bezeme öğesi
olarak işlenmiştir. Hayat Ağa-
cı'nı geçmişin manevi dünyası-
nın simgeleriyle iç içe sokarak
görsel dilin olanaklanyla yeni
yorumlar getirmeye çalışan sa-
natçı, günümüz hayatlannın gi-
derek sığ ve neredeyse iki bo-
yutlu hale gelmesi sonucunda
oluşan 'simgesel biçimler' ve
'renkler'e boyut kazandırmayı
amaçlamıştır.
Sanatçı sergisinde, biçimle-
ri oluştururken geleneksel mal-
zeme ve ışleme tekniklerini bır
zanaatkânn sabır ve gözlemiy-
le kullanıp sanatsal düşüncede
bır araya getirmeye çalışmıştır.
(0 212 292 72 36)
1m
İ
-I
1
i
1
m
İ
FOLKLOR/EDEBlYAT DERGÎSlNÎN YENl SAYISI ÇIKTI
Türk kültüriinde
birey kavramıKültür Servisi - UEM
(Uluslararası Eğitim-
Oğretim Basın-Yayın Ltd.
Şti) tarafından Metin
Turan'ın yönetmenliğinde
üç ayda bir yayımlanan
'Folklor/Edebiyat' adlı
derginın yeni sayısı çıktı.
Kıtap bovutunda hazırlanan
256 sayfalık dergi, bu
sayısında da bilimsel
yaklaşımla kaleme alınan
yazılar sunuyor okura.
Halkbilim, iletişim,
antropoloji, sosyoloji, müzikoloji, tarih ve
edebıyat gıbi dallarda, uzmanlann
bakışıyla hazırlananlardan biri, Fuat
Bozkurt imzalı 'Türk İmgesinden
Görüntüler'. Bozkurt, yazısında, Türk
kültüriinde birey kavramına ışık tutuyor
mor/edebiyot
okurlar için. Mehmet
Çevik'in 'Türkiye'de 1980
Sonrası Halk Anlaülan
Araşürmalan', Fuzuli
Bayat'ın 'Irk Bigit'te Sosyal
ve MitolojikKonular',
Birsen Karaca'nın
'Transkripsivon ve
Transüterasyon Sorunu',
MdahatPars'ın 'Boşko
Smamoski'nin 'Hayat En
Zor Zanaatur' romanı
üzerine incelemesi, derginin
bu sayısında yer alan
yazılardan bazılan sadece. Muhsine
Helimoğlu Yavuz, dergi okurlan için
'Halk Anlaülannın Düin Öğretilme ve
Gelişimine Katkdan'nı ele alırken Ayla
Kaşoğlu, '1960'lann Rus Edebiyan
Üzerine Bir tnceleme' yapıyor.
GÜZELtN ARDINDA
BERTAN ONARAN
Assos Kazammları
Bu yıl Assos'taki ilk kazanım, Taşyakalı biryö-
rük ailesi oldu. Gerçi Nurgül'le Hasan'ı iki yıl-
dır tanıyorduk Kadırga Koyu'ndan; güneşlenip
denize girdiğimiz koy boyunca sabahtan akşa-
ma dolaşıp kekik, uğur, heybe satarlardı. Onlar
güzel gözlü Hanife ile acılı ama güleryüzlü Ha-
san'ın son iki çocukları; iki abla daha var: Ca-
hide'yle Ünzile.
Nurgül bu yıl 10 yaşında, ama bedensel açı-
dan 6'sında kalmış gibi; alabildiğine zeki, canlı,
çalışkan; kendi deyişiyle "kafası matematiğe
çok eriyor", o kadar ki sınıfta yanında oturan ar-
kadaşı yoklamalarda ona bakıp yazdığı için ög-
retmen kaldırıp başka yere oturtmuş. Ama Nil-
gün sonrasını da okuyup okuyamayacağını sor-
duğunda: "Ben okumak isterim, ama bütçemiz
yetmez" diyor. Aynı şey analannın yüz göz gü-
zelliğini almış Ünzile ile Hasan için de geçerli, tp-
kı milyonlarca benzerleri gibi. Türk askerlerinin
başına çuval geçiren ABD ile onun yerli uşakla-
rı da zaten Köy Enstitülerini bunun için kapat-
mışlardı; böyle zeki köy çocuklan okuyup aydın-
lanmasın, soygun rahatça sürsün.
Ikinci kazancımız, köydeki evimizin iki kapı
ötesine bu yıl gerçek bir görsel şenlik getiren Ön-
der Tokuç.
O daha talihli bir köy çocuğu; 1970'te Mani-
sa-Saruhanlı'nın Azirnli Köyü'nde doğmuş; o
köye kim bu adı vermişse çok yerinde doğrusu;
kanıtı, önder. Bir çiftçinin 4 çocuğunun üçün-
cüsü; ilkokulu köyünde bitirmiş, 1981'de Iz-
mir'deki marangoz amcasının yanına verilmiş;
91 'de askere gitmiş; dönüşte 3 yıl daha maran-
gozluk yapmış. Şimdi kendisinin de söylediği gi-
bi, Köy Enstitülerindekilere benzer bu somut
eğitim sonra çok işine yaramış. Onun gönlün-
de resim varmış; 1994'te dısardan girdiği sınav-
la ortaokulu bitirmiş; 1997'de gece lisesini bitir-
miş, bir yıl ressam Selda Cengiz'in işliğine git-
miş. 1998'de S. D. Üniversitesi'nin Güzel Sanat-
lar Fakültesi sınavlanna girmiş, hem resim, hem
sahne sanatlan bölümlerıne girmeye hak ka-
zanmış; üç gün düşündükten sonra sahne ta-
sanmını seçmiş. O arada resim sevdası sürüyor.
Aynca seramik bölümünde öğrenci yardımcısı
olarak 4 yıl çalışmış. 2001 yazında, bitirme ça-
lışması olarak Alman DışavurumcuTiyatrosu'nu
incelemek üzere Almanya'ya gitmiş. 2002'de
okul bitince Istanbul'a göçmüş, televizyon dizi-
lerinde önce yardımcı, sonra sanat yönetmeni
olarak görev almış. Sonunda gönlündeki tutku
ağır basmış, resme dönmeye karar vermiş.
Bu kararda, önce yardımcısı, sonra sevgilisi,
şimdi eşi olan Özgün Başaran'ın payı büyük.
özgün'ün geçmişi ve kişiliği adına çok uygun;
atalan Selanikli; 1. Dünya Savaşı öncesi soyun
o günkü çiftinden baba ölüyor; genç kadın, üç
oğlunu alıp Türkiye'ye göçmek üzere gemiye
biniyor; ne yazık ki öğrenilemeyen bir nedenle
o da gemide can veriyor. Kalan üç oğlan, ana-
yurda ulaştıktan sonra çil yavrusu gibi saçılıyor.
Içlehnden biri, sığınıp bakıldığı kurum dolayı-
sıyla Asker Mustafa adı verılen, Çanakkale'nin
Ayvacık ılçesınin, özgün'ün deyişiyle, Gülpınar
yolu üzerinde olduğu halde, "okumuşu en az"
Kocaköy'üne yerleşiyor; torunu, özgün'ün ba-
bası Murat, Köy Enstitüsünde okuyabilme tali-
hine eriyor; kendisi gibi bir öğretmen kızla evle-
niyor; iki kızlan oluyon özgün'le Özge.
1999'da Mimar Sinan Üniversitesi'nin Klasik
Arkeoloji Bölümü'nü bitirip kazıbilimci oluyor
özgün; ve hoş bir rastlantıyla, önder'in çalıştı-
ğı dizilerde o da sanat yönetmeni yardımcısı
oluyor.
Onder tüketim toplumunun öğütümünden
kaçmaya karar verdiğinde, el ele ilkin Ayvalık'a,
Cunda'ya gidip ev-işlik arıyorlar; bulamayınca,
özgün yumuşacık sesiyle sevgilisini alıp Beh-
ram'a getiriyor; Behram'ın Paşaköy'den görü-
nüşü epey ürkütücüdür: yeşillik hemen hiç yok-
tur, Assos tepesindeki kayalar yaşama umudu-
nuzu kırabilir. Nitekim önder'e de öyle oluyor;
"Ben burada bir gün bile duramam" diyor; öz-
gün yılar mı, elinden tutup önce camiye çıkar-
tıp kuzeydeki Kaz Dağlan oyasını; sonra tapına-
ğın kalıntılarına götürüp mavi denizi, Midilli'yi
gösteriyor; en sonunda da iskeleye indirip men-
direğe çıkarıyon orada yürürken uyanıyor ön-
der'in içindeki sevi tannçası.
Bir köy evi bulup yerleşiyor, kışı geçiriyor; o
arada, yeni bir ev-işlik arıyorlar; sonunda bizim
sokağın köşebaşında yıkık bir ağıl-ev bulup sö-
zün gerçek anlamında kendi elleriyle tepeden tr-
nağa yeniden oluşturuyorlar.
Bütün bu inanılmaz serüven topu topu 10 ay-
lık; evlilikleri de 15 günlük.
Yolunuz Assos'a düşerse 18 numaradaki, öz-
gün'ün kazıbilim bilgisiyle burada yaşamış ilk ka-
vimden ödünç alarak koyduğu adla Leleg Re-
sim ve Seramik Işliği'ni; binbirçiçekJebezeli, her
yanından sebze fışkıran; ve elbet ürettikJeri re-
sim ve seramiklerle dolu doğal cenneti görün.
sbonaran(o hotmail/yahoo.com
Örümcek Adam müzikal ohıyor
• Kültür Servisi - Man el şirketi Örümcek
Adam 2'nın beyazperdede gösterdiği
başandan sonra, yapıtı Broadway'e taşımaya
karar verdi. Neil Jordan tarafmdan tiyatroya
uyarlanacak Örümcek Adam'ı sahnede Julie
Taymor (Frida) yönetecek ve müziklerini
Bono Vox (U2) yazacak.
Sıradan bir lise öğrencısi olan Peter
Parker'ın hayatmm genetik olarak
geliştinlmiş denek bir örümcek tarafından
ısınlmasıyla tamamen değişmesini konu
alan film, Amerika'da gösterime girer
girmez ilk gün ve ilk hafta rekorlannı
altüst etmişti. Ünlü çizgi kahramanın
beyazperdede gösterdiği başanyı
Broadway'de de yakalaması bekleniyor.
BUCÜN
• BEYOGLU StNEMASI'nda 11.30, 14.00,
16.30, 19.00 ve 21.30'da '9. Onat Kutlar ŞenKği'
kapsamında Ethal ve Joel Cohen'ın
yönetmenliğini yaptığı 'Orada Obnayan Adam'
adlı film. (0 212 251 32 40)