Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2004 SALI
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
GençHamlet'eselamolsun'Hamlet' oyununu sahnede ilk kez
1959'da Engin Cezzar'dan izlenıiş-
tim. Ondan sotıra da -otuzu aşkın yıl
önceolmah- MüşfikKenter'den... îz-
mit Şehir Tiyalrosu'nun açılış oyunu
olan 7
-8 yıl öncesinin 'Hamlet'ine ne
yazık ki ulaşamamıştım. Ankara Dev-
let Tiyatrosu'nun ünlü Gürcü yönet-
meni Robert Sturua ile 'Hamlet' ça-
lışacağını öğrernince, herkes gibi ben
de 'vazgeçilmez ilk soru'yu sordum:
Hamlet'ı kim oynayacak? Henüz bu
rol için bir oyuncu belirlenmemişti.
'Hamlet' oyıuıu Shakespeare'ın dün-
ya sahnesine fkrlattığı bir meteordur.
Eleştirmenlerin ve yorumculann gi-
zini çözmek için yüzyıllardır çaba
harcadıklan, e^Teru bir sahne olayına
sığdırmış, başa çıkılması zor-belİci de
olanaksız- bir inceleme ve yorumla-
ma nesnesi... Yalnız oyunun kendısı
değil, baş oyun kişisi Hamlet de baş-
lı başına bir doruk noktasıdır. Öyle
farkh biçimlerde yorumlanmıştır ki,
bir tek Hamlet olmaktan çıkıp birbi-
rinden farklı birçok Hamlete dönü-
şüvermiştir.
Strua'nın seçlml Arda
Robert Sturua run Ankara Devlet Ti-
yatrosu'nda genç bir ekiple çalışma-
yı uygun gördüğü, zaman içinde an-
laşıldı. Hamlet rolü için de Arda Kanpolat ı
seçmiş. Kimdi Arda?Bilkent Ünhersitesi2001
mezunu, Ingiltere'deki tiyatro olcullanndan
Central School of Speech and Drama'nın li-
sansüstü programında tez aşamasına gelmiş bir
genç sanatçı. Bu okulun halka açık Shakes-
peare yapımı 'BeğendiğinizGibi'de başroller-
den birini oynamış.
Daha önce hiç izlemış miyim Arda'yı? Bil-
kent Tiyatrosu'nun birkaç yıl öncesinin prog-
ram dergilerini kanştınyorum. Şaşınyorurn.
Arda, 2000 yılında John Osborne un ünlü 'Öf-
ke' oyununda baş kahraman Jimmy'yi oyna-
mış. Hamlet karakteri ile çagdaş bir Ingiliz oyu-
nu olan 'Öfke'nin Jimmy'si arasında inanıl-
maz bir kan kardeşliği olduğunu kim bılir kaç
yazımda ya da derste vurguiamışımdır. Bil-
kent'tekı oyuna -kendim gidemesem de- öğ-
rencılerimi yolladığımı anımsıyorum. "Jbnıny
nasıldı?" soruma, gözleri parlayarak "Çok
iyiydi" dedıkJennı de. Anımsadıkça bir kez da-
ha şaşınyorurn. Müşfik Kenterde Hamlet ten
çok önce Jimmy rolüyle belleklerde yer etme-
mış mıydı? Nasıl bir raslantı bu?
'Öfke'yı yöneten Bilkent Cniversitesi Ti-
yatro Bölümü öğretım üyesı Zurab Sikharu-
lidze'nin Jimmy rolü ıçın onca öğrencı arasın-
dan Arda Kanpolat'ı seçmiş olmasıyla, Stu-
rua'nın dört yıl sonra onca sanatçı arasından
yıne bu genci seçmesi de birrastlantı mı? Sru-
rua'nın, 'Hamlet' oyunu için oluşturduğu kon-
sept içinde 'ruhu kiıienmenıiş' bir Hamlet,
dolayısıyla, bakışlanyla, sesiyle, beden diliy-
amleti oynamak bir
ayncalıktır. Zamansızca
yitirdiğimiz genç oyuncu Arda
Kanpolat bu ayncalığı
yetkinlikle değerlendirerek
yıldızlaştı. Tiyatro dünyası
onu hep Hamlet olarak
anımsayacak.
le bu olguyu ortaya çıkarabilecek bir oyuncu
aradığını öğrendığımde, ortada rastlantı ol-
madığını anJıyorum. Çünkü Jimmy de Hamlet
gıbı. tıpkı Strua'nın yorumladığı gibi bir
karakter. Arda Kanpolat, yıllar öncesinin Müş-
fik Kenter'i gibi. 'öfke' ile 'incinebiür'liği,
'yüksek sesli' söylem ile 'pes sesli' söylemi
oyuncu kişı duyarlılığında buluşturabilmiş bir
genç sanatçı olmalı.
Bilkent Tiyatrosu program dergilerini kanş-
tınnca, Arda'yı Dürrenmatt'ın 'Lyarca'sında,
DeFilipponun 'MihonerlerŞehri.Napoli'sin-
de izledığimi, oyundan sonra kutladığımı anım-
sıyorum. Profesyonelliğe geçmemiş genç bir
oyuncunun kendinı anımsatabilmesi ne zor...
Şimdi isedurum başka. Daha 'Hamlet'sah-
neye çıkmadan Hamlet'i oynayan oyuncu ko-
nuşuluyor. Yapımın, Sturua'nın dünya düze-
yindeki yoğun çalışma programı nedeniyle
dar zamana sıkıştınldığını bildiğimden, oyu-
nun oturmasını, Ankara "da sahnelendiği son
güne dek bekliyorum. Oyunu izleyeceğim ve
yapım birkaç gün sonra îstanbul L'luslarara-
sı Tiyatro Festivali'nde de sunulacak.
'Genç' ve'farklı'
Berüm oyunu izlediğim Akün Sahnesi 'nin ilk
sırası ile oyunun festivalde sunulduğu Istanbul
AKM'nin son sırası arasında izleyici algıla-
ması açısından epeyce fark olmalı. (Çünkü
AKM'de bunalan birçok seyircinin oyunu bı-
rakıp çıktığı söyleniyor.) Bense iki saati aş.an
ilk bölümü zamanın nasıl geçtiğinin bilincine
bile varmadan izliyorum. Sturua'nın konsep-
tine yer yer hiç katılmasam da Hamlet karak-
terine yüklediği yorumu baştan sona onaylıyo-
rum. Arda Kanpolat, sahneye adım attığı an-
dan başlayarak oyuncu kişi duyarlılığını tam da
gerektiği gibi kullanan, yetkin bir oyuncu ola-
rak sivriliyor. 'Aydın' kimliğinin içine, \ arolu-
şunu çe\Teleyen yozluğun getirdiği küskünlü-
ğü de yerleştirmiş, öfkesini alaycılıkla, incine-
bilirliğini dirençle, delilik numaralannı akılcı
stratejilenyle dengede tutan, 'kocamış' dünya-
da 'genç' ve 'farkh' bir 'güç' olduğunu oyunun
heranında duyuran, tam kafamda canlandırdı-
ğım genç Hamlet... Arda artık bir yıldız. Hem
de yeriru hak etmiş bir yıldız.
Oyundan sonra kısaca görüşüyoruz. lyi ki gö-
rüşüyoruz. Yorumu hakkındakı düşüncelerimi
aktarabiliyorum ona. Belirli sahneler üstünde
daha çok durmayı planladığını söylüyor. Tüm
ekdbi Istanbul'a uğurluyoruz. Sezon başında ya-
pımla ilgili püriizlerin giderilmesi dileğiyle...
O anda bilebilır miydik, Arda bilebilır mıy-
di, iyi bir tiyatrocu olma adına, öğrenci olarak
sekiz yıl boyunca \ erilmiş yogun emekJe, ama-
tör/profesyonel, yerli yabancı yirmi yapımda
çoğunlukla başrol oynayarak kazanılmış de-
neyimle ulaşılan noktadan, kayan bir 'yıldız'
gibi, zamansızca tiyatro tarihimize geçivere-
ceğini?
Tiyatroya verdiğin emek ve sanatçı kişi so-
rumluluğunu örnek biçimde taşıdığın için te-
şekkürler Arda...
2007 yılında Avrupa Topluluğu tarafından Sibiu'ya 'Avrupa'nm kültürel başkenti' unvanı verilecek
Sibiu Tiyatro Festivali'nin ardından
R.adu Stanca Tiyatrosu Genel
Sanat Yönetmeni ve Sibiu Tiyatro
Festivali yöneticisi Constantin
Chiriac'ın yoktan var ettiği festival
bugün altmış dolayında ülkeden
tiyatro adamına ev sahipliği yapıyor.
KEMAL BAŞAR(*)
Romanya'da bu yıl on birincisi yapılan Sibiu
Uluslararası Tiyatro Festivali'ne, festival
yöneticisi ve Radu Stanca Tiyatrosu Genel
Sanat Yönetmeni Constantin Chiriac ın resmı
davetiyle ben de katıldım.
Bükreş üzerinden, 28 Mayıs'ta gece yansı
vardım Sibiu'ya. Hemen ertesi gün de elimde
uçakta işaretlennüş festival programı, yanımda
rehberim Liliana, sabah 11 'den gece 1 e kadar
sokak konserleri, gösteriler. oyunlar, operalar.
dans gösterileri, okuma tiyatrolan, sergiler,
tanıtımlar, seminerler arasında koşuşrurup
duran insanlara kanşıverdim.
Mihale Manlutlu'dan üç oyun
Dostum Chiriac inanılmaz enerjisiyle,
1993'te kim bilir ne yokluklarla var ettiği
küçük bütçeli festivali, bugün altmış dolayında
ülkeden tiyatro adamının katıldığı, her
bakımdan zengin, yüksek düzeyli bir festivale
dönüştürmeyi başarmış. Kendisiyle özel
görüşmemizde bu noktaya nasıl geldiğini
sorduğumda. "Bir şeyi yüreğinle istiyorsan,
mutlaka bir yol bulursun. Ben bu festrv ali tüm
yüreğimle istedim" yanınnı verdi. Sibiu haUanın,
de\letın, özel kuruluşlann (bankalar, oteller)
rüzgârını arkasına almayı başarabilmiş bu
yürekli adamı kutlamak gerek.
Romanya halkı büyük sıkınhlarla boğuşuyor.
Çavusesku'nun de\Tİİmesinden sonra işsizlik
had safhaya varmış; köylerde evleri olanlar
oralara göçmek zorunda kalmış. insanlar
yoksul, gençler gelecekten umutsuz. sokak
çocuklannın ve evsizlenn hali insanı perişan
ediyor. Aileler parçalanmış... Rehberim
Sibiu'ya yalnızca on küometre uzaktaki ailesini
altı aydan fazladır görmemiş. "Yol masrannı
karşılayamam" diyor. Daha sonra, Tüncer
Cücenoğlunun Matruşka'sının galasıru izlemek
üzere davet edıldiğım Resita kentinde
tanışacağım genç tiyatrocu arkadaşım Daniel
de aynı gerekçeyle Bükreş yakınlarında bir
köye sığınmış ailesıyle. ikı yıla yakındır hasret
gideremiyor. Işte böyle bir ortamda
gerçekleştiriliyor Sibiu Festivali...
Bir 'Elektra' seyrertim kii Sophokles'in
eserini. Mihaie Maniuriu yönermiş. Ama ne
yönetmiş. Aynı rejisörün iki yorumunu daha
izledim. Biri Aisikhylosun 'Persler'i, diğeri
Roegiers'in 'Ben Rodin'i. İlk iki oyunda,
metinleri neredeyse yok etmiş Maniutiu. Ama
temalar sapasağlam ayakta. 'Ekktra'yı yerel
Maramureş çalgıcılarının da desteğiyle enerjik,
süratli, çarpıcı bir yapıt haline getiren yönetmen:
Persler'in yıkıcıhğını ve insanlığa verdiği
zararı, bugüne göndermelerle, yavaş tempolu
ama altın rengıne boyanmış kalabalık oyuncu
kadrosu, yine altın ve gümüş rengindekı dekor
ve kostümleri, bir sahne dolusu mısır patlağı
ile görsel bir şölen olarak sunmayı tercih etmiş.
'Ben Rodin'deise Rodin'i Chiriac, yavaş yavaş
harap ettiği âşığı CanıüleClaudd ı ise Belçikalı
genç dansçı Esther Ooet oynuyor. Koreograf
Mark Bogaerts büyük iş başarmış.
İki kusursuz İonesco yorumu
Tel Aviv Kameri Tiyatrosu'nun sunduğu,
Hanoch Levin'in yazıp yöneftiği 'Requiem'e
ancak şapka çıkanlır. Provalar sırasında ölen
Levin, ne yazık ki seyircinin saygıh ve
dakikalarca süren alkışına tanık olamamış.
Ve festrvalin bence en büyüğu: Tompa Gabor.
İki kusursuz İonesco yorumu izlediğim bu
Macar asıllı Romen yönetmenle bir gece boyu
sohbet edebildiğim için kendimi çok şanslı
sayıyorum.
2007'de Avrupa Topluluğu tarafından
Sibiu'ya, 'Avrupa'nm kültürel başkenti' unvanı
veriliyor. Constantin Chiriac. o yıl için
heyecanla projeler üretiyor; tiyatrocu dostlanna
hertürortakçaJışmaya açık olduğunu, yürekten
istedikten sonra her şey için mutlaka bir yol
bulunacağını yineliyor. Çünkü halkınyanında
olduğunu biliyor.
(*)Ankara Devlet Tiyatrosu Sanatçısı
SELANÎK ÇOKSESLİ KOROSU'NUN KONSERİ 3 TEMMUZ'DA 9 TEMMUZ'A DEK PEK ÇOK OYUN SAHNELENECEK
KomşudanAyaIrinikonseri \ ÇocuklarKadıköy'e davetli
Kültür Servisi -
tstanbul Filarmoni
Derneğinin
düzenledıği Selanik
Çoksesli Korosu'nun
konseri 3 Temmuz
Cumartesi günü Aya
îrini'de
gerçekleşecek.
Tanınmış Yunanlı
koro şefi Meri
Konstantinidou yönetiminde verilecek
konserde, G. Verdi, G. Donizetti, M.
Teodorakis, M. Hacidakis, Cemal Reşit
Re>' gibi bestecilerin yapıtlan
seslendrrilecek.
Selanik Çoksesli Korosu'nun bu
konserine karşılık olarak Erol Erdinç
yönetimindekı ,\nkara
Hacettepe Devlet
Konservatuvan Orkestrası
da. 29 ve 30 Eylül
tarihlerinde Selanik'te iki
konser verecek. Piyanıst
Rüya Siinder ve kemancı
Hasan Niyazi Tura'nın
solist olarak katılacaklan
orkestranın ilk konserinde
yalnızca Cemal Reşıt
Rey'in yapıtlan yorumlanacak.
Devlet sanatçısı piyanist İdil Biret'ın
solist olarak katılacağı ikinci konserde
ise orkestra. Dvorak'ın 'Yeni Düma
Senfonisi' ve Chopinin '2 No'lu Piyano
Konçertosu'nu seslendirecek.
(0 212 245 67 17)
Kültür Senisi -
Kadıköy Selamiçeşme
Özgürlük Parkı'nda
Çocuk ve Gençlik
Ti>atrolan Derneği \ e
Kadıköy Beledhesi
işbirliğiyle '3. Çocuk
Tryatrolan FesthaH'
düzenleniyor. 9
Temmuz'a dek birçok
topluluk izleyicisiyle
ücretsiz buluşacak. Oyunların öncesinde
de topluluklar skeçler sunacak ve
çocuİdara yönelik şarkılan onlarla
birhkte seslendirerek festivale ayn bir
renk katacaklar. Oyunlar 21 OO'de
başlayacak.Festival kapsamında, Sanyer
Sanat Tijatrosu 'Uyuyan Güzel
Komedisi', Thatro Akkaş
'Yıldıray'uı Rüyası'. Masal
Gerçek Tryatrosu
'Pıtırcıklar'. Semaver
Kumpanya 'Pırtlatan Bal',
Ankara Masal Tiyatrosu
'Benim Güzel Papuçlanm',
Mavi Sahne 'Havuç Burun
Turpi'. Masal Gerçek
Tiyatrosu 'Oynamak
lsti)onım'. Sanyer Sanat
Tryatrosu 'AslanKralKumazTîlki',
Ma\i Sahne 'Kurbağa Prens'. Tîyatro
Akkaş 'Kaplumbağa ile Tavşan' ve
Tiyatro Alkış 'Bir Kümes Müzikali' adlı
oyunlanyla seyirci karşısına çıkacaklar.
Festivale girişın en geç saat 20.45"te
yapılması gerekiyor.
YAZIODASI
SELİM İLERl
Sezai'nin Değeri (2)
Sezai şöyle yorumlamış:
Namık Kemal bireyin macerasının romanatek
gereç olabileceğini örneklendirmiş; şiirinde yurt
ve özgürlük için sesini yükseltmiş; hertürlü kalıp-
laşmanın dışına çıkmaya çalışmıştır
Avrupa'yı etkileyen romantızm, bir yanıyla Na-
mık Kemai'i de etkilemiştir. Şair, romantizmi bir ba-
kıma ihtilalcilik olarak ele almak istemiştir. Bir tür
Victor Hugo romantizmi.
Bununla birlikte, Namık Kemal Osmanlı gelene-
ğine bağlı bir tavn da, kendi yazariığından hiçbir
zaman büsbütün silmeyecektir. "Onda bir cihan-
girlik vardı" diyor Sezai ve sonra, Namık Ke-
mal'deki ateşli ihtilalciliğe deginiyor.
Biz, Samipaşazade Sezai yi. yazarlık yaşamı bo-
yunca, romantizmle gerçekçılik, gerçekçilikle ih-
tilalciliğe yatkın bir kalem kavgası içinde görürüz.
Onun, Namık Kemai'i yorumlayışında, kendi ede-
biyat anlayışının ve düşünüş tarzının izlerini yaka-
lamak olasıdır.
Bir okuma tiyatrosu sayılabilecek ilk eseri Şîr, ko-
nusu açısından, örtük karmaşık duygularla roman-
tizme yaslanır. Ama yazar, Abdülhamid'ın baskı-
sına karşı çıkarken, Şîr'deki masal dünyasından hay-
li uzaktır.
En büyük eseri Sergüzeşt, özü açısından ilerı bir
romandır. Dilber'in yazgısı için yürekten üzülen ya-
zar; Dilber'i dile getirerek esaret kurumuna karşı
çıkmış, ınsan alımsatımının kaldınlması adına ya-
zınsal bir metin geliştirmiştir.
öte yandan Celal'in Dilber'e duyduğu aşk, he-
le Dilber konaktan kovulunca, etkileyici bir roman-
tizme yol alınır.
Gerçekçilikse, daha çok, mekânın betinlenme-
sinde karşımıza çıkar: Sergüzeşt'teki konak, dö-
şeniş, donatılış açısından, Doğu'yla Batı'mn, Os-
manlı uygarlığıyla Avrupalılaşmanın tam bir karma-
şasıdır.
Bu konaktaeşyanın ayn ayn uygar'ıklardan kay-
naklanışı, usul usul terk edilen bir gelenek ve gö-
reneğin gözü önündeki özümsenememiş yanı,
yanlızca birsaptayım-gözlem olarak bırakılmaz. Ko-
nağın 'içindeki' yaşayışı da irdeleyen romancı, ro-
man kişilerindeki uygarlık çatışması sırsıntılarını
özellıkle yansıtmıştır.
Sezai, yenilik edebıyatımızda,
:
sanatçı', estet
bir yazardır. Ahmed Mtthad Efendi'nın okura eriş-
me, yaygınlaşma çabasına karşılık, o, Namık Ke-
mal'in izinde yürümüş; ama metinlerınde daha in-
celikli, daha sanatkârca bir tutum sergilemiştir.
intibah'la Sergüzeşt yan yana okunduğunda,
Sezai'nin 'roman'a özgü gerçekliğı yaratabilmek
için nasıl mücadele ettiğini kavrarız.
Sergüzeşt'te duyumsayış öndedir; düşüncenin
kuru kurya aktanlması yerine, romantizmden esin-
tilerle metin bütünlenir. En azından Dilber ve Ce-
lal kendileri gibi duyumsar, düşünürler. Namık Ke-
mal'de yer yer karşımıza çıkar -handıyse- meddah
ağzı, Sezai'de tamamıyla susturulmuştur.
Günümüz okurları Samipaşazade Sezai'yi ne
yazık ki pek fazla tanımıyor. Sergüzeşt'in ders ki-
taplannda yavan tekrarlarla anılması da bu duru-
mu değiştirmiyor.
1980'lerde yayımlanan ve Zeynep Kerman'ın
hazırladığı Samipaşazade Sezai'nin Hıkâye-Hatı-
ra-Mektup ve Edebî Makaleleri kitabı, yazarın genç
kuşaklarca tanınabilmesi için bir olanaktı...
Bu deriemede Küçük Şeyler, Rumuzu'l-Edeb, ic-
lal biraradayeralıyor. Kitabın öteki bölümlerindey-
se, Sezai'nin "kitaplannaalınmamış hikâyelen", "ha-
tıralar ve gezi notları", "edebî makaleleri ve tak-
rizler"\ bulunmakta.
Böylelikle Sezai'nin romancılığıyla siyasal yazı-
ları dışındaki yazarlık dünyasını gözlemleyebiliyo-
ruz. Yabana atılacak bir dünya değil bu.
Öneriler:
Kitap / Hayat Siyah ölüm Beyaz, Turgay Kan-
türk, Sel Yayıncılık, 2004. (Şair yazann. yalnızlığa
hem hüzünle yaslandığı, hem de yalnızlıkla ince-
den inceye alay ettiği özlü, kısa öyküleri. Farklı bir
eser...)
MERSİN'E AL1NABİLİR
Aytaç Durak:
Adana'ya
yazak ediKyorADANA (Cumhumet kültür ve sanatta sesi
Bürosu) - Çukuıwa
Devlet Senfoni
Orkestrası'nın
(ÇDSO) Mersın
Devlet Opera ve
Balesı bünyesıne
katılması istemine ilk
tepki Adana
Büyükşehir Belediye
Başkanı Aytaç
Durak tan geldi.
"Zengin ve vasıflı
insanlannuzdan sonra,
sanatçılanmızı da
eiimizden alıyorlar"
diyen Durak, "Bu
Adana'da sanata,
sanatçıya ve
sanatsevere
yapılabilecek en büviik
körülüktür" dedi.
Kurulduğu 'Adana'nın
Kurtuluşu'nun da
yıldönümü olan 5
Ocakl991'denbu
yana, Adana ve birçok
ilde kültür ve sanat
etkinliklerine katkısı
olan ÇDSO'nın,
Mersin'e alınmasının
Adana için büyük
kayıp olacağını
söyleyen Durak,
tepkısini şöyle dile
getirdi: "Adana'nın
olan, bolgedeki hemen
tüm illerde sanat
faaliyetierine katdan,
Almanva. Japonva,
SuriyeveKKTCde
ülkemizi başanyla
tenısil eden ÇDSO'nun
viflardır kadro ve
maddi sorunu
olmasına karşın
gösterdiği performans
sanat çevTelerince iyi
bilinmektedir. Bu
karar yeniden gözden
geçirümelidir."
Adana'nın
değerlennın bir bir
kentten avnldığını ya
da ahndığını da
sözlerine ekleyen
Durak. sözlerini
"Eiimizden alınmadık,
yada
kaybetmediğimiz bir
tek kültür ve sanaumız
ile çok değerli
sanatçılanmız
kalnuştı. Onlar da
yavaş yavaş aiınmaya
başlandı. Adana'ya
jazık ediüyor. Bunun
önüne geçilmesi için
gerekirse bizzat
mücadele edeceğim"
sözlerivle tamamladı.