19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2004 SAl OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Kendine Güvenin Varsa! Kırmızı halı sermemişler! Bando istiklal Marşı'nı ^almamış.' Bush karşılamamış! Ama, 'Sen büyük adamsın' demiş... Gerçi bir karikatürist Sekızler roplantısının döküntülerini toplaması için eline sü- Dürgeyle faraşı tutuştursa da. büyüklerin arasında /eralabilmış!.. Bır fotoğraf çıktı "Milliyet"\n başsayfasında: ^BO'yegiden Başbakan'ın ailesi, kızları, gelinleri, :opu topu on beş kişi... Koskoca Jumbo Jet'le /Vashıngton'a gidiyorlar! Ne yapmaya? Boy gös- •ermeye... Hele hele Bayan Erdoğan'ın kılık kıya- •eti... Türk kadınının, çağdaşlık. uygarlık, Avrupa Bir- iği'neyakışmaörneği işte bu! 'ibretiâlem'\ç'\n gü- zel birgösteri... Bunca yere gıtti, gezdi, gördü. an- lamadı mı, görmedi mi, çağdaşlık nedir, nasıl giyi- Ir; negiyikr, komikolmamakiçinkadınıylaerkegiy- le ne yapmalı... Yabancılann gözünde gülünç ol- rnarnak için değil, yalnız. kendi gözünde bir alçal- rnaduygusu yaşamamak için!.. Bız iktıdarız, "Egemenlik ulusundur" ne istesek yapanz, mıllet bizden yana... Bunu yüzde otuzoy- la mı kazandılar? Yüzde yetmiş karşında, bütün hu- kuk organları, sivil örgütler karşında, anayasa kar- şında, aydın gücü karşında... Nasıl olurda 'Ben dev- /eftm'diyebilirsin? Yüreğın varsa, kendini gerçekten üstün görü- yorsan, ulus çoğunluğunu yanında sanıyorsan, şunlan yap önce, sonra konuş: Yeni bir seçim yasası hazırla, yüzde onluk seçim kontenjanının hıç değılse yüzde beşe inmesıni sağ- la.' Hatta tam demokrat olmak niyetindeysen ba- rajı kaldır... Herkes boyunun ölçüsünü eşit koşul- lardaalsın... Son genel seçimde yüzde beş uygulansaydı bu- günkü parlamentoda CHP, DYR MHP, AR DHP, Genç Parti'nin milletvekillerinın sayısı AKP'den da- haçokolacaktı... Tayyip Bey'ler takımı da "Biz tek başımıza ço- ğunluktayız" diyemeyecekti. Gerçı bu olumsuz so- nuca, gerçekleri göremeyen MHP'ler, DYP'ler, ANAP'lar neden olmadı mı? Kendi çukuriannı ken- di ellerıyle kazmadılar mı? Şımdi sorun, Tayyip Bey'lerın 'milletarkamızda' sözünü gerçek kılmanın yolunu bulmak... O da, AKP'nin yeni bır seçim yasası hazıriayarak "Sen mil- letin tûmünü temsil etmiyorsun" diyenleri yalan- cı çıkarabilmesi!.. Yani, yeni bir seçim yasası. Yüz- de beş ya da daha az bır seçim çizgisinde de bu üstünlüğünü göstermesınde... Bu nasıl kesin çoğunluk? Milletin aydın gücü, hu- kuk, yasalar, sivil örgütler, asker, bilım, sanat, kül- tür herkes karşında, sen 'Ben bir kez kazandım, hep- sinın üstündeyim " diyorsun. 0 zaman yeni bır se- çim yasası ile yeni bır seçıme gel!.. Yüreğın varsa, güvenin varsa, kendine gerçek- ten inancın varsa... 'Heybeü Mehtabı' Bu ülke için güzel şeyler yapmak isteyen, güzel insanlar. Gün geçtikçe ölçüsüzlük girdabına sürükleniyoruz. Oysa bütün güzel sanat eserleri, zor ve ince bir işçilikle ortaya çıkar. Çevremizde, kuralsızlık ve bu kuralsızhktan kaynaklanan kabalıklar görüyoruz. Yok böyle "bedelsiz" yaşamak. Yoksa, eskilerin dediği "Uluslan, savaş terbiye eder" söylemini unutmayalım. Artık Heybeli'de mehtaba çıkmak, çok gerilerde kaldı. Prof. Dr. Mahir AYDIN tstanbul Üniversitesi G eçen yüzyıla ait bir îstanbul şarkısıdır, çoğumuz bilir, bil- meyene tanıdık gelır: "Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardık." Şarkılar sosyo-kül- türel açıdan çok şey anlatırlar. Örneğin Hey- belı şarkısı, imparatorluğu "güJe oynaya yt- kış"ımızın bir kanıtıdır. AB, Fener semtinin onanmı için 35 mil- yon Euro veriyor. Fener Patrikhanesi nin bulunduğu Haliç kıyısına. Öyle ya, Hıristi- yanlık dünyasının batısındaki Vatikan ne ıse. doğusunda da Fener odur. Sayısı 2 bini bulmayan Rum yurttaşımıza karşın Fener Pat- nkhanesi'nde ekümenikyani evrensel olma çabalan var. îstanbul Eyüp Kaymakamlığı'na bağlı bır kurumu. "Doğu Hjristiyanhğının MerkezT yapma ıstekJeri. Türk ulusunun yönetim anlayışı, hep aşı- n iyı niyet boyutunda olmuşrur. "Sensin!" demek yermiştir. Çetin savaşlarla aldığı bir yeri, eski yöneticisine bırakmıştır. Içinde, el- bette çok ınce bir anlayış var. Ama "Kurt- lar sofrasında kuzu olmak" nedır? Karşılık- lı olmayınca. yetersızlik boyutuna iner. Bu nedenle kı. 500 yıi egemen olduğumuz Bal- kanlar'dan. arkamıza bile bakamadan göçüp geldik. Oysa Ingiltere, Hintlilerin düşleri- ni bile kontrol ediyordu. Sömürge toprak- lardan çekilişi. kelebeğin kozadan çıkışı gi- bi, boğum bogumdur. Aynı iyi niyet, Fener Patrikhanesi için de geçerliydi. Bizans döneminden daha büyük görkeme ka\iışan parrikhane, imparator- lukta Hıristiyan kitlesinin tepesindeki yet- kiliydi. Yeri geldi. devlet içinde devlet ol- maya çalıştı. Gün oldu, öbürOrtodoks ulus- lan sindirdi. Ama Bizans Imparatorluğu'nu canlandıımaktan hiç vazgeçmedi. Bu sü- reçte, Kıbns, Ege adalan ve Anadolu var. Mehtaba çıkarken bir "astronot zevld" yaşamadık, ama aşağıda neler "döndüğü"nü de bilemedik. îstanbul önlerindeki Prens Adalan nın *heybe"ye benzeyen kuytusun- da. Orada, 9. yüzyıldan kalma bir manastır vardı. 1844'te papaz okulu oldu. O tarihte Yunanistan bağımsız bir devlet iken Parrik- hane Yunanistan'a gitmedi. Ve "Anado- lu'yu Türklere yedirtmem" diyen bir poli- tika için "fidanJık'' olarak kullanıldı. Lozan'da "yalvar-yakar" oldular, söz ver- diler. Ama ne Parrikhane. ne Heybeliada Okulu, Yunanistan'a bir türlü gitmediler. Çünkü "zamana öynuyor"lardı. Yüzyıllık hesaplarda Mustafa kemale yer yoktu. On- lann planma göre Türk Kurtuluş Savaşı bir sürpriz, bir "yanhşlık''t]. Olsun, sorun de- ğildi. Nasıl olsa uzun soluklu bu yanşta, Türkler çabuk "unutur", beklenen ödünle- ri verirdi. Çok geçmedi, haklı da çıktılar. Ad- nan Menderes, Îstanbul 'daki 100 bin Rum seçmen uğruna, Heybeliada Ruhban Oku- lu'nu yabancılara açtı. Yabancılar, Türk uy- ruklu öğrencilerin 5 katından fazlaya çıktı. Bu yanlışlık 1971'de düzeltildi, ama oku- lun kapatılmasına neden oldu. Günümüzde Heybeliada Ruhban Oku- lu'nu yeniden açma girişimleri var. Buna Pat- rikhane can ahyor ve kimi politikacılanmız da sıcak bakıyor. ABD başkanlan özel uçak gönderip, Fener patriklerini üst düzey pro- tokolle kabul ediyor. Oysa anayasa karandır: "Türkiye'de,din eğitimi aJaıunda özel bir eğirim kurumu açı- lamazT Imam hatip liselerinin dınsel yönü- nü hafıfletmek isteyen, "Öbür dinlere de a\- nı anlayışı gösteriyoruz" yaklaşımında bu- lunanlar olabilir. Ve onlar, Batı dünyasına şirin görünmek için, Heybeliada Ruhban Okulu'nu açmak isteyebilir. Ama Parrikha- ne-Heybeliada dayanışmasında: "Anado- lu'daTûrk'eyeryok." Türk olmak önemli değil, Müslümanlık esas diyenler de olabilir. Unurulmamalı ki, Türk olmasaydı, Anadolu da olamazdı. Ana- dolu'nun, en saygın Islam ülkesi olması Türklük sayesindedir. Ve laiklik. bu toprak- lann yüzyıllar süren "birlik mayaa''. Bunu, bir "AnadohıGerçeğT olduğu için kabul et- mek zorundayız. Bu ülke için güzel şeyler yapmak isteyen, güzel insanlar. Gün geçtikçe ölçüsüzlük gir- dabına sürükleniyoruz. Oysa bütün güzel sa- nat eserleri, zor ve ince bir işçilikle ortaya çıkar. Çevremizde. kuralsızlık ve bu kural- sızhktan kaynaklanan kabalıklar görüyo- ruz. Yok böyle "bedelsiz" yaşamak. Yoksa, eskilerin dediği "Uluslan, savaşterbiye eder" söylemini unutmayalım. Artık Heybeli'de mehtaba çıkmak, çok gerilerde kaldı. Tutarsız ve Bulanık Kafalara... Uluslararası "sistem"in hegemonya ilişkilerine dayalı bir Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'si (o ülke ki "Ya istiklal ya ölüm" andıyla kurulmuştur) düşünülemez. "Büyük Söylev"i bir kez daha okuyunuz. Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk gençliğinin koruyuculuğuna bıraktığı armağanı da... SATILIK BASKI ÖNCESİ CİHAZLARI 1 - Kodamatic 720 banyo makinası (aslen glunz&jensen 720'dir) Ebat: En 720 mm. Boy sonsuz. 2- Repromak gün ışığı kontakt makinası Ebat: En 800 mm. Boy 600 mm. 3- Repromak gün ışığı kontakt makinası Ebat: En 700 mm. Boy 550 mm. 4- Siyah-beyaz çıkış makinası Tel: 512 05 05/409 Mustafa Kemal 19 Ma- yıs'ta Samsurfa attığı ilk adımda. tam bağımsızlık tutkunu olduğunu kanıt- ladı... Yayılmacı emper- yalizmin onamasıyla (ica- zetıye) devlet etmeye kal- kışanlara karşı koyup "Ya istiklal ya ölüm" diyebi- len tek adam Mustafa Ke- mal'dır. Türkiye'yi parçalama- ya. yok etmeye karar ve- ren tngıltere'ye "Al- lah'tan sonra sığındığı- nı" açıldayarak; ıdam fer- manımızı (buyruğunu), Mondros'u ve Sevr'i art arda kabullenen V'ahdet- tin'li, Damat Ferifli ye- rel ihanet ortaklanna kar- şın emperyalizme diz KENAN IŞIK IMZA GUNU 19 Haziran, Cumartesi Saat: 15:30 TOWN CENTER Town Center'dan "Babalar Günü" İndirimi! bnza güni'mde Kenan Işık'ın yeni kitabına %50 indirimle sahip olabüirsiniz. i Amiral çökmeyeceğimizi, düş- manlanmızı aklmdan ge- çirmedikleri ağır bir ye- nilgiye uğratarak kanıtla- yan tek vatanlı tek adam Mustafa Kemal'dir... "TürkrveŞi hantadan sflerim" tehdidini savuran küstah Wilson'lu, Lloyd George'lu, Lord Cur- zon'lu ve Clemenceau'lu saldırgan emperyalistler hiç beklemedikleri ikin- ci yenilgiyi -siyasal yenil- gıyi- Lozan'da tanımak zorundakaldılar... Antiemperyalizm, tam bağımsızlık temeli üze- rinde ulusal kurtuluş sa- vaşı veren ve yaşamı bo- yunca bunlann özünden asla ödün vermeyen tek vatanlı tek adam yine Mustafa Kemal'dir. Ulu- sal Kurtuluş Savaşı sına- vı en sonunda, bağnnda çağdaş uygarhğa açılan tam bağımsız Kemalist Türkiye'nin sömürüsüz, onurlu birulus devlet ola- rak bütün yannlannı, kur- tuluş öncesinin emper- yalist uygulamalan ve emrindeki padişah- hali- fe teslimiyetine ve bütün bunlara başkaldıran, tam bağımsızlık yolunda tüm uhısumuzu yanında bulan dahi Mustafa Kemal oluş- turmuştur... ••• Her şeyin beürli bir adı, olaylann da kendilerine özgü yasalan vardır. Ve hareket kendi çıkış nok- tasını ne türden bir niye- te bağlarsa bağlasın, o ni- teliğindeki özel yasalara göre eylemde bulunur ve kendine layık belirli adı alır. Bu bakundan şu ya da bu alanlardaki eylem- leri onun genel nitelıği- ni değiştirmez. Belli alan- larda değil bütünü için- de onun niteliğı belirle- nir. Bu da onun belirli adını saptar. "Erdoğan'h gerileme döneminde" bılinen ün ve nıteliğıyle köktendin- ci ortamı hazırlama gö- revlisi; çizmeden yukan çıkarak cumhuriyet tari- himizde eşi benzen gö- rülmedik, siyasal-dinsel açıhmlara yatkın ve bel- li bir inancın benimsetil- mesi sınınnı çoktan aşa- rak gericiliğin ve karan- lığın çıkmazında hazır- lıklarını yapmaktadır. Açık ve somut kurum- laşmalann, devlet kadro- lannın partileştirildiği, eğitim birliğini dışlayıp dinselliğin emrine veril- medik okul ve üniversi- te bu^kmama uğraşında- dır. Bunlara yataklık eden dış güçlerle yerli işbir- likçilerinin olanca güç- leriyle yardımcı olduk- lan bir süreci yaşıyoruz. Dinsel eylemleri yöne- tenlerin bu sürece koşut temel amacına da açıklık getirmiştir. Demokrasi- yi yılanı uyandırmama ilkesiyle yürütenlerin, bu anlayışla ulusal bağım- sızlık ve egemenlik yeri- ne şer'i kulluğa dayanan bir yeni düzenin kapısı- nı araladıkları açıktır. Mustafa Kemal'e karşın Atarürkçülüğün vanp va- racağı son nokta da bu mudur? Hayır değildir. Ama ne olursa olsun "Bir gün bağunsızlığı ve laik- Uği savunmak zonında kabrsan, ödeve aübnak için, içinde bulunacagın durumun olanaklannı %e koşullannı düşünmeye- ceksüı" düsturunu yüre- ğinde yaşatanlar var ol- dukça "ıhmh tslam"ı, em- peryalist dayatmacısı müttefikliği bağımlılığa koşullayan çemberin kı- nlacağı da mutlaktır. "Erdoğan'h gerileme dönenunde" sınırlanm- zı sürekli olarak zorla- yan, "Sevr emperyaliz- minin" ve etkin Islami örgütlerin kuşarması al- tındaki günümüz Türki- yesi'nde rvedi sorun, "de- mokrasni". "çağdaş uy- garhğı''. "laikfiğT ve "ba- ğımsızlığımızı" en az ,övüncümüz Mustafa Ke- mal dönemi kadar eylem- li tuhnaktır. Mustafa Kemal döne- mi soyut bir umut değil, somut bir gelecektir. Özellikle "Erdoğan'h ge- rileme döneminde". Bir devlet başkanının otoritesini, bir hüküme- te ikridannı, bir Meclis'e yasama erkini vermeye hiçbir metin yeterli de- ğildir. Her şeyden önce, o devletin egemen bir devlet olması koşuldur. Diğer ülkelere karşı egemenliği tarhşmalı bir devlette, kurumlann sağ- lıklı oluşumundan söz edilemez. Bir "kunım- lar kurumu" olan devle- tin sağlıksız bir temele yaslanması, onun varhğı- nı bile kuşkulu kılar. Böylesi bir devletin yö- neticilerinin ise egemen bir başka devletin yerel yönericileri olmaktan öte işlevleri olamaz. Buna örnek anyorsak: Mustafa Kemal'in ulu- su egemen kıldığı bağım- sız bir ülkenin silahh kuv- vetleri mensuplanna kar- şı müttefik "bile olsa "ABD'nin askerleri" ta- rafından "Çuval" ope- rasyonuna girişilmesi, bu us almaz ölçüde aşağıla- yıcı eylem karşısında, ne yazık ki iktidar(!) men- suplannın olayı kapatma, geçiştirme çabalan den- li hazin ve Mustafa Ke- mal'i, görkemli ilkeleri- ni boş verici bir tutumu içimize sindirmemiz ola- naksızdır. Bir dönemler Sayın Haydar Tunçkanat ın Meclis'e getirdiği ve Türk ulusunu aşağılayı- cı nice olaydan bile hazin böylesi birgelişim karşı- sında Türkiye Cumhuri- yeri 'nin egemenlik savla- nnın hâlâ geçerli olduğu kanısını taşımak ve bu ülke yöneticilerinin dev- let ve ulusun onuruna sa- hip çıkabileceklenni um- mak, ne yazık ki "hava- da" kalmaktadu-. Bu iktidann hangi eğı- limleri, bağımsızlığı. la- ikliğı, çağdaş uygarlığı, ulusal da\Tanışlan içer- mıştir ki, "dımb tslam" yutturmacasını Sevr'in baskısıyla pekiştirip her türlü irticayı derinleşti- renleri uyannz ki, Ulusal Kurtuluş Savaşçılan Tür- kiye'si halkının böylesi konularda yokundan çı- karacağı en ufak "yon- ga"sı da kalmamıştır ar- tık, Erdoğan'ın kara göz- leri hatın için dahi olsa. Uluslararası "astem"in hegemonya ilişkilerine dayalı bir Mustafa Ke- mal Atatürk Türkiye'si (o ülke ki "Ya istiklal ya ölüm" andıyla kurulmuş- tur) düşünülemez. "Bü- yük Söylev"i bir kez da- ha okuyunuz. Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk gençliğinin koruyuculu- ğuna bıraktığı armağanı da... Bu alanda, ulusal var- lığırruza, tam bağımsız- hğımıza sahip çıkanlara saygılar selamlar. TOVVN CENTER'DA SÜRPRİZLER HİÇ BİTMİYOR! 13-27 Haziran 2004 tarihleri arasında "Babalar Günü" için ı ciüzenledığinıiz PlayStation "This is Football 2004" Turmrvasıî Slot Car Racing, Mini Golf ile eğlenceye doyacaksınız! "Alışverişin Merkezi" incirli Caddesi, BAKIRKÖY Tel: 0212 466 07 70 ANKARA-GÖLBAŞIASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2002 526 Davacılar Mustafa Kurugöl, Şüknye Kurugöl, Kanu] Kurugöl. Mehmet Kurugöl ve Selma Gürbüztürk Kurugöl \ekillen A\. Özkan Önder tarafından davalılar Hacer Mangalcı \anslen Ferhunde Özel, Fahır Mangalcı, Feriha Argun, Serpıl Man- galcı. Burçak Mangalcı. Burcu Mangalcı, Emıne Selek. Müfide Doğan (Selek). Halıme Çığdem. Ahmet Serdar Selek. Kadn- >e Bozkurt, Ahmet Neşet Sılaydın. Sevım Sıla>dın (§engül). Mustafa Nun Sılaydın. Nahıde Sılaydın (Musa). Mehmet Naşıt Sılavdın \anslen Hayri>e Sılavdın (tzzet). Ahmet Çetın Sılaydın. Behıç Metin Sıla>dın. Fatma Sılajdın (Hızlıoğullan). Sad- nye Kahya. Esın Kahya. Nevın Kahya, Hamdı Mehmet Kah'ya, Bekır Sıtkı Dağ. Bemn Tüten Madenoğullan, Medıha Dağ. Hedı\e Dağ, Saıt Kabadayı, Fıknye Kabada>ı, Nuran Kabadayı, Yüksel Kabadavı lAdıveke), Kamıle Erünlü varıslen Cahıde Erûnİü (Nural), Ayşe Serpıl Oktây. Zehra Bilge Yımez, Saadet Erünlü, Hatıce Erünlü, Gürkan Erünlü, Volkan Erünlü. A. Burçın Erünlü (Gündoğan), Hüsniye Coran. Şüknye Kılandıras. Abdurrahman Ündere, Yusuf Ündere. Şukran Ünlüel (Işcen). Behıye Ünlüei, Abdurrahman Andıç. Cumhur Andıç. fbrahım Necdet Andıç. Bekır Sıtkı Dağ \anslen Fatma Dağ, Cem Ya- şar Dağ, Türkan Dağ (Keser), Nazlı Dağ (Taş). Murat Dağ, Saıt Kabadayı vanslen Fıknye K.abada\ı. Nuran Kabada\ı (Bar- las). Yüksel Kabadayı (Adıyeke) aleşhlenne mahkememızde açılan tapu ıptaiı ve tescıl davasmın vapılan vargılaması sırasın- da verılen ara karari gereğınce, Ankara ılı, Gölbaşı ılçesı, Bursallı Köyü, 17-18-19-20 (Yeni 1253-12551-38 (Yeni 1256)- 1198 parsel sayılı gavnmenkullerde müvekkıllennın kök munsı Bursallı Sülevman'ın kızı Fatma mırasçılan eksık göstenle- rek munslennden gelen mıras hissesı. veraset ılamlannda yer almamalan sebebıyle tapu kavıtlanna geçmedığını, müvekkılle- nnin kök muns Bursallı Süleyman'm kızı Fatma'dan gelen mıras hısselenmn vükanda bahsettığımız veraset ılamı gereğınce hısselennın göstenlerek mevcut hısselenmn ıptaiı ile müvekkıl hıssesını de göstenr şekılde tapuya tescılıne karar venlmesmı ıstemış mahkememızce davalılar dava dıiekçesı ile duruşma günü vapılan tüm arastırmalara rağmen teblığe açık adresı tespıt edılemedığınden bir kısım davalılara teblığ edilememış olup tüm arastırmalara rağmen teblığe açık adresı tespıt edilemeyen davalılar Ahmet Neşat Sıla>dın. Nahıde Sılaydın (Musa). Haynye Sılaydın (Izzet). Ahmet Çetın Sılaydın. Fatma Sılavdın (Hızlıoğullan), Cahıde Erünlü (Nural), Hüsniye Coran, Şüknye Kılandıras, Abdurrahman Ündere ve Yusuf Lndere'ye 7201 sayılı teblıgat kanununun 28. maddesı hükmü uyannca dava dıiekçesı. dahılı dava dıiekçesı ile duruşma gününün ılanen teblı- ğine. ılandan ıtıbaren 10 gün içinde konuya ılışkın tüm sa\unma ve delıllennızı mahkememıze yazılı olarak bıldırmenız ya da duruşma günü olan 08.07.2004 günü saat 09 25'te Gölbaşı-Ankara Aslıye Hukuk Mahkemesı duruşma salonunda hazır bulunmanız veya kendınızı bır vekılle temsil ettırmenız aksı halde >argılamaya yokluğunuzda devamla karar venleceğı 15 gün içinde teblığın >apılmış sa>ılacağı hususu ılanen teblığ olunur. Basın. 27285 PENCERE Tespih Taneleri... Geçen hafta dünyanın en zengin yedi sana) devleti bir araya geldi; yoksullar dünyasında Rus ya'yı da aralarına alan bu örgütün adı bilindiği gı bi G-8 diye vurgulanıyor; ama, hiç kimsenin de ak lına gelmiyor, fakirieri dışlayıp 'Zenginler KulübL kurmak insanlığa yakışacak bir iş midir?.. Uygarlığın geleceğinde bu tür eşitsiz ve adalet siz örgütler ayıplanacaktır. Her neyse, bu kez 'Zenginler Kulübü' Ameri ka'nın Georgia eyaletinde yaptıklan toplantıya yok sullardan Yemen, Cezayir, Ürdün, Irak, Türkiye, Af ganistan gibi ülkeleri de lütfedip çağırdılar. Ancak uçaktan inen zenginlerin ayaklarının altı na kırmızı halı serildi.. Sıra fakirlere gelince halı kaldınldı.. Kırmızı halıyı yoksullardan sakınan Amerikalı e\ sahibi George Bush sanınm Türkçe'de geçerli biı özdeyişi biliyor: "Yüz verirsen Ali'ye Gelip sıçarhalıya" • AB'nin en kıytınk diplomatı, temsilcisi, sözcüsü bile Türkiye konusunda ağzını açtı mı, bir müfettiş edasıyla yukardan konuşmaya alıştı... PatronlarTürkıye'ye müzakere tarihi verecekler mi, vermeyecekler mi?.. öylesine birtepeden bakış ki Osmanlı Devleti'nin düşkünlük döneminde bile yabancı elçiler Babıâli karşısında bu kadar şımank değillerdi... Ama, kabahat onlarda mı?.. Bizde mi? Osmanlı döneminde pek ünlü bir Van Valisi var- mış, adı Numan imiş.. Numan Paşa Babıâli ile resmi yazışmalarda alt- tan almanın işine yarayacağına inandığından adı- nın üstüne kendisini aşağılayan sıfatlar koymaktan birtürlü vazgeçemezmiş; dalkavukluğun sonu yok- tur ya; Istanbul'a gönderilen bir resmi mektubun altına imzasını şöyle atmış: "Vali-i Van.. Def-i hacetiniz Numan!.." Osmanlı'da el, ayak, etek öpmek, eski deyişle "tabasbus" gelenekti... Bu mirasın ağırlığıyla şartlanan kafalar, yabancı- lar karşısında eğilip bükülmeyi marifet sanıyorlar... IMF'nin Türkiye ekonomisini istediği gibi evirip çevirdiği artık herkesin malumu... Peki, bizim iktidar ne yapıyor?.. 14'üncü Louis'nin sarayında yaşayan bir mar- ki, eşinin odasına girdiğinde markizi piskoposun kucağında çınlçıplak görünce, hiç istifini bozma- dan pencereye gitmiş, sokaktan geçen halkı kut- samayabaşlamış... Kadın şaşırıp bağırmış: - Neyapıyorsun?.. Marki: - Sayın Piskopos, demiş, benim görevimi üstlen- diğine göre, ben de onun görevini yerine getiriyo- rum... IMF'ciler bizim AKP iktidarının görevini yerine getirip ekonomiyi yönettiklerine göre, bizimkilerde dinci geçinip ahaliyi kutsuyorlar; ama, siyasette imanı pazarlayıp, ekonomiyi gâvura teslim etmek Müslümana yakışır mı?.. • İKÖ nedir?.. 'Islam Konferansı örgütü'öür, laik Türkiye Cum- huriyeti'nde bu örgüt nedeniyle epey tartışma ya- şanmıştı... Neden?.. Laik bir Cumhuriyet dinsellikle damgalı bir örgü- te gırebilir miydi?.. Sonunda girdik; ama, ne işe yaradı bilemem; Hı- ristiyan Batı'nın en büyük emperyalisti ABD, Afga- nistan'la Irak'ı işgal etmiş; İKÖ'lü devletler seyrine bakıyor, yan gelip yatıyoriar... Gerçekte Müslüman filan değil bunlar; Islam halklannm tepesine oturmuş yiyiciler, emperyaliz- min maşalığını yapıyorlar; birieşip toptan bir tavır alabilseler, işgalcilerin canına okuriar... Bunlarda Müslümanlığın M'si varsa, beni Taksim Meydanı'nda çarmıha gersinler, razıyım. "Doğu'yagiden birgemide Batı'ya koştuğutnuz!" gerçeğmı 50 yıl once iıaykıran filozofun ınanılmaz yaşam öyküsü, orijinal fotoğraflarla ORHAN KARAVELİ'mn Yeni Kitabında SAKALLICELAL ' Orhan Karavelı vıne guzel bır ış yapb, Celâl Yalnız'ı yazdı Yaşanumjzı zaıginleşnrecek renklı bır knnlıği dort başı mamuı bır kalem çalışmasıyla sunuyor...' İlhan SELÇUK. Cumhuriyet ' . Orhan Karavelı ağabeyıınız az tanıdığınuz bır renkli ismın kitabuu yazmış, bilgi dunyamızı renklendinyor Sakallı Celâl'ı dun anlavamamısız. Bugün anlasak bari. ' . . , , .„,„ .... 0 Mtim AŞIK, Mıllnet '... İğneylekuyukazanasınayapılınışbırarastınııa. Içinden bırçok dersçıkanlabılecekbirdestaa. Edebir^yırtkazandınhruşbirbiv'ografi. LTkenin neden ıanden akıiamaz hale geldığınm oykusu âdeta..' YalçmPEKŞEN,Akşam 15 Günde ÜÇÜNCÜ BASKI KİTAPÇILARDA ANMA MELEK YALIN Ölümünün 6. yılında unutmadık. Seni sevenlerinle birlikte özlemle anıyoruz. Ali Fuat YALIN Turkıye GazeîecHer Cemıyeti'nın yayınladığı gunJuk cazeteUlke sorunlanna ılışkın raporiarıyla, araştıımalanyla. koşe yazılarıyla. tarafsız haberlenyle sıvıl toplumların gazetesı Duzentı okumak ıçın abone olun. Tol: 0.212. 511 08 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle