19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 5 HAZİRAN 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 Ilk çevriminde ünlü oyuncu Sir Alec Guinness'in oynadığı başrolde bu kez Tom Hanks var Kara komedinin doruğuASLI SELÇUK Yıkılmaya yüz tutmuş Viktorya tarzı «rantısız evinde, general kocası Othar'ı yitirdiğinden berı papağanı ile yaşayan sevimli yaşlı Bayan Lo- uisa VVilberforce, her günkü gibı ge- leneltsel beş çayını içmeye hazırlan- maktadır. Kapısının zilı alışılmadık bir bı- çimde peş peşe çalınır. Kapıyı açan yaşlı bayan karşısında apak düz saç- lı, ilginç bır diş yapısı olan bir centil- men bulur. Bu olağanüstü kibar dav- ranışlı yabancı onu saygıyla selamla- yıp ""Sanınm kiralık odalarınız var" der. Ingilız sınemasının en yetkin kara komedilennden biri olan, AJexander Mackendrick'ın yönettiği 1955 ya- pımı "TheLadykillers" (Kadın Ka- tilleri) işte böyle başlıyor. Yapım, "Kind Hearts and Coro- nets" (Taçlar ve Kalpler / 1949), "The Man in the White Suit" (Be- yaz Elbiseli Adam / 1951) gibi Ingi- îiz sinemasının başanlı komedilerini gerçekleştıren Ealıng Green Srüdyo- ran'nın BBC'ye satılmadan önceki çektiği son filmıdir. Bayan Wilberforce'u, Ingilizlerin sevimli yaşlı rollerinde sık sık gözü- ken Kathie Johnson oynamıştır, merhum kocası General Othar Gor- don'ın portresi de salonun en göz alan köşesinde asılıdır, papağanı da General'in ezberlettiğı sözcüklerle konuşup çevreye emırler yağdınr. Unutulmaz Alec Culnness Kiralık oda ıçin başvuran nazik profesör Marcus'u Ingiltere'nin dev aktörlerınden unutulmaz Sir Alec Guinness canlandınr. Marcus, pek bıldiğimiz profesör- lerden değıldir, profesyonel bir ban- ka soyguncusu, çetesinin de korkusuz elebaşısıdır. Çetesı de dünyanın en sıra dışı elemanJanndan oluşmakta- dır: Üçkâğıtçı Claude diger adıyla es- kı Binbaşı Courtney (Cecil Parker), geri zekâlı ağırsikletçi Tek Raund di- ğer adıyla Bay Lavvson (Danny Gre- en), ası genç hantal Harry diğer adıy- la Bay Robınson (Peter Sellers), ür- künç gangster Louis diger adıyla Bay Harvey (Herbert Lom). Çetenin amacıysa tren istasyonu yakınındaki bu evı gızli bir üs ola- rak kullanmak, kuşkulan üzerleri- ne çekmeksizin bir soygun planı gerçekleştirebilmektir. Bayan Wilberforce'la epey içten- likli bir ilişki kuran Prof. Marcus, çe- te üyelerini ona birer müzisyen diye tanıştınr, yaşlı dul sonunda bir oda- sını onlara kiralar, beş çaylannı on- lann odalanndan gelen canlı mü- zık(!) eşliğinde içmekten de giderek büyük tat alır. Sık sık da kapısı kapalı prova odasına dalmaktan kendini alıko- yamaz, kadının bu ani ziyaretleri- nin sonucunda çete onu gündüz gi- rişecekleri banka soygununda kul- Ingiliz sinemasının en yetkin kara komedilerinden biri olan, Alexander Mackendrick'in yönettiği 1955 yapımı "The Ladykillers" adlı, yıllann yıpratamadığı, ölümsüz bir klasiğe dönüşen filmi, Joel ve Ethan Coen kardeşler tam 49 yıl sonra yeniden beyazperdeye geçirdiler. Senaryoyu yeniden ele aldılar, Londra'da geçen öyküyü de günümüze, Amerika'nın güney bölgesine, Mississippi'ye taşıdılar. nın heyecanla anlattıklanna hiç ınanmaz, onu evine geri yollar. Yolda yürürken 60 bin sterlinle ne yapacağını kara kara düşünen Ba- yan Wilberforce, banknotlardan bi- rini VVinston Churchill'in portre- sini çizen bir sokak ressamının önü- ne düşürür. Yıllann yıpratamadığı, ölümsüz bir klasiğe dönüşen filmi, Joel ve Ethan Coen kardeşler tam 49 yıl sonra yeniden beyazperdeye geçirdiler. Senaryoyu yeniden ele aldılar, Londra'da geçen öyküyü de günümüze, Amerika'nın güney böl- lanmaya karar verir. Yaşlı kadın gerçeğı öğrenince de bu kez onu ortadan kaldırmak kara- nnı alırlar. Her biri yaşlı dulu öldür- meye kalkışsa da bunu bir türlü be- ceremez, sonunda olan kendilerine olur. Orjlnalden farklı karakterler Çello kurusunun ıçindeki 60 bin sterlini bulan Bayan Wilberforce parayı iade etmek üzere karakola gider. Polis, bu sevimli yaşlı kadı- gesine, Mississippi'ye taşıdılar. "Orijinal filmi gerçekten çok sevmiştik. Son derece güçlü bir öykü yapısı vardı. Her şey çok sağlam bir zemine oturtulmuştu. Öykünün belkemiğini alıp geriye kalan her şeyi attık, sonuçta ka- rakterler orijinalinden çok fark- b oldular" diyen Coen kardeşlerin ikinci versıyonunda Tom Hanks, Edgar Allan Poe hayranı, düzgün ve akıcı konuşan, ilk görüşte güven veren Prof. Dorr rolünde. Yaşlı siyahi Bayan Munson'ın (Irma P. Hall Cannes Film Festi- vali Jüri Özel Ödülü) bodrum kaıı- nı "Biz Rönesans müzisyenleri- yiz" diye kadnıı kandırarak rutuyor. Zeklce sahneler soyut durumlar Çetenin amacı "Bandit Queen" adlı kumarhane gemisinin kasa da- iresine dogru bir tünel kazmak. Dorr'un çetesinde patlayıcı madde uzmanı Pancake (J.K. Simmones), Uzak Doğulu savaş gazisi, tünel kazma uzmanı General Duc (Tzi Ma), kumarhanede çalışan köste- bek Gawain (Marlon Wayans), Amerikan futbolu oynayan, bileği güçlü Lump (Ryan Hurst) yer alır. Bodrum katında müzik provala- n(!) yapmaya başlayan Rönesans müzisyenleri, geri kalan zamanlan- nı geminin uJaşılmaz kasa dairesi- ne doğru tünel kazmakla geçirirler. Fakat işler planladıklan gibi gitmez, bir gün Bayan Munson'ın duyma- ya başladıgı kuşkulan yatıştıramaz- lar. Çete zor bir seçimle karşı kar- şıyadır: Ya paradan vazgeçıp dine yönelecek ya da hapishaneyi boyla- yacaklardır. Coen'lerin öteki çalışmalannda olduğu gibi, 'Kadın Avcüarı"nda da zekice sahneler, esprili konuş- malar, son derece soyut durumlar, güzel doğa manzaralan var. Karak- terlerse özgün, girişimlerinde yine çıkmazlarla, engellerle karşılaşı- yorlar, gülünç rastlantılann, beklen- mez karşılaşmalann ortasuıa düşü- yorlar. 1955 yapımı, görenlerin hâlâ hayranlıkla söz ettiği "The Lady- killers "ı saygıyla selamlayan Co- en'lerin bu son çalışmasının göste- rime girmesi kuşkusuz ki sinema- severlerin yoğun ilgisiyle karşılanacak. Zehra Ipşiroğlu son kitabında Almanya ile Türkiye arasındaki gelgitli yaşamından kesitler sunuyor Yaşamında 'ben ve öteki'nin peşinde AYŞE GÜNAY Zehra fpşiroğlu son çıkan 'Izler, Orada ve Burada' adlı deneme romanında (Çınar) birkaç ay önce çıkan minimalist öyküleri •Yerler, Yollar, Yüzler'de (Papirüs) olduğu gibi Almanya ile Türkiye arasında geçen gel- gitli yaşamından çarpıcı kesitler sunarken ça- nşma ve tıkanma noktalannı da bır bir su yü- züne çıkanyor, Almanya'da nasıl bir Türk im- gesi var, bu imge nasıl ortaya çıkıyor, ben ve öteki söylemi nasıl oluşuyor, genellemelere, önyargılara dayanan söylemler insanlan na- nl yönlendiriyor, göçmenler neden gettonun dar sınırlannı bir türlü kıramıyorlar vb. so- ıunlann izini yer yer kara mizaha dönüşen ka- rabasanımsı imgelerle süren, çok düşündürü- cü ve çarpıcı bir kitap. Almanya'daki Türk imgesl - Kitabınızda dikkatimi çeken, yaşamla tnatronun iç içeliği. Yaşam sizce durma- can yeni öykülerin kurgulandığı ve bu öy- tülerde insanlara belli rollerin verildiği Hr tiyatro oyunu mu? - Beni ilgilendiren, kurgusal olanın, ger- cek olmayanın gerçekleri nasıl biçimlendir- rigı. Bu politikadan günlük yaşamımıza, ko- nışma ve davranış biçimimize değin her an. ler dakika yaşadığmız bir olgu. Çoğunlukla hşkalarının kurguladığı öykülerin içinde sürdürüyoruz yaşamımızı. Sahte kimlikler, ahte yaşam biçimleri. 'tzler'de izini sürdü- jüm belli söylemierin ve ideolojilerin insan- lın nasıl güdümledikleri, ben ve öteki söyle- ninin nasıl oluştuğu ve öngargılan, düşman- lklan nasıl beslediği. Almanya'da öteki, yabancı olan, anlaşılma- *an çoğu insanı ürkütüyor. Öte yandan aydın tırkesim bu korkunun yenilmesi gerektigini avunuyor. Böylece yeni kavramlar ortaya çı- hor, yabancı olanı anlamaya çalışma, kabul- tnme, hoşgörü ya da kendi içimizdeki öteki iada yabancı gibi. Sınırlan sözümona kırma- a çalışan postmodern söylem de her şeyin prece olduğu savıyla bence yeni sınırlar ya- ıtıyor. "Bırak yabancı olan yabancı kal- !D. anlamaya çalışma, anlamak için boşu- açaba harcama!" söylemi. Hoşgörü mas- 1 eni ilgilendiren, kurgusal olanın, gerçek olmayanın gerçekleri nasıl biçimlendirdiği. Bu, politikadan günlük yaşamımıza, konuşma ve davranış biçimimize değin her an, her dakika yaşadığımız bir olgu... Çoğunlukla başkalarının kurguladığı öykülerin içinde sürdürüyoruz yaşamımızı. Sahte kimlikler, sahte yaşam biçimleri. kesi altında bir umursamazhktır sürüp gidi- yor. - Insanların belirli rollere itilmesi Al- manya'daki yerleşik Türk imgesinden mi kaynaklanıyor? - Çeşitli etkenlerin içinde bunun da çok be- lirleyici olduğunu düşünüyorum. Bir arkada- şım Almanya'da Türk olmanın kambur gibi bir şey olduğunu söylemişti. tlk anda bana bu söylediği çok yadırgatıcı geldiyse bile. za- manla doğru bir yanı olduğunu gördüm. Ba- kıyorsHnuz sapasağlam insanlar, gerçekten özürlü rolünü benimsiyorlar. Kimi rolüyle öylesine özdeşleşiyor ki, kendini gerçekten özürlü sanıyor. Kimi bunun bir kostüm oldu- ğunun aynmında ama kendini bu toplumda kabul ettirmek için bu kostümü üzerinden çı- karmamaya kararlı. - Kitabınızda çarpıcı imgelerle gettoyu anlatıyorsunuz, duvarların arasındaki ya- şamı.. Sizce duvarların örülmesinde toplu- mun ne derecede payı var? - Ben ve öteki söylemi yabancı olanı dışla- yan bir bakışı üretiyor. Dışlananlar kendile- rine, kendilerini güvencede duyabüecekle- ri bir yaşam alanı yaratıyorlar; gettoyu. Fe- odal ve köktendinci bir söylem gettodaki yaşarru belirliyor. Sürekli bir denetim ve öz- denetim mekanizması işlediği için, gettoda insanın kendi yaşamını yaşamasına, kendini, olanaklannı keşfetmesine, kendini gerçek- leştirmesine izin veribniyor. insanlar hep baş- kalanna göre varlar, kendileri olamıyorlar. Getto yaşamının kapalıhğı ve donmuşluğu bir uç noktayı oluşturuyor. Yazı yoluyla hesaplaşma - Ama romanda duvar imgesiyle berim- lenen bu devinimsizliğin ve donmuşluğun karşıtı olarak sürekli bir arayış da yok mu? - Yaşamımızı ne dereceye kadar kendimiz biçimlendirebiliyonız, ne derecede başkala- nnm kurguladığı öykülerin içindeyiz düşün- cesi, tıkanma noktalannı kırma, engelleri aş- ma çabasını da beraberinde getiriyor. Duvar- lan kırma, köprüler kurma... Romamn kurgu- sunu bu temel çatışmanın oluşturduğu söyle- nebilir. Aslında ben ne dereceye kadar kendi yaşamımı kendim biçimlendirebiliyorum so- rusu, insanlann her zaman kendilerine sor- duklan çok temel bir soru. Alışmış olduğu- nuz yaşamın dışuıa çıkınca, örneğin yabancı bir toplumda bu soru tüm çıplaklığıyla kar- şımıza çıkıyor. Öte yandan yabancı olmanın avantajlarını da kullanmaya başlıyorsunuz. Sorunlara uzaktan bakma, bazı şeyleri belki de daha net görmenizi sağlıyor. Uzaktan ken- di toplumunuza, geçmişinize, yaşadıklannı- za daha farklı bakmaya başhyorsunuz. - Uzaktan bakışın özellikle grotesk sah- nelerde ağırlık kazandığı söylenebilir mi? - Sanınm gettoyu anlattığım bölümlerde sorunlan uzaklaştırarak yabancılaştıran bir bakışı yakalamaya çalışıyorum. Hem olup bi- teni, yani kurgulanan öykülerin ıçyüzünü da- ha iyi anlayabilmek, hem de belki de kendi- mi de koruyabilmek için. Yazma eyleminin bu bağlamda bir tür hesaplaşma anlamına geldiği söylenebilir. Gördüklerimi, yaşadık- lanmı bağlantılan kurarak anlama çabası... Kitabın çeşitli söylemlerle bir hesaplaşmayı içiren düşünsel bir ağırhğı olduğu için, dene- me/roman tanımını kullandım. lOOyılsonraülysses' • PARİS(AFP)- Irlanda'mn başkenti Dublin, yann oldukça özel bir kutJamaya sahne olacak. James Joyce'un kentte sevgilisiyle birlikte yürüyüş yaptığı ve 'Ulysses'teki olaylann geçtiği gün olan 16 Haziran 1904'un'lOO. yıldönümü' tüm kenti bir "eğlence alanı'na çevirecek. 2 Şubat 1882"de Dublin'de dogan ve eğitimini tamamlamasıyla Paris'e yerleşen Joyce, yaşamının son 29 yılında Irlanda'ya ayak basmadı. Ancak yazann başyapıtlannın öyküleri. Irlanda'da geçiyor. Bebeklerin müziği • Kültür Servisi - Bebekler için hazırladığı müziklerle tanınan Hollandalı besteci Raimond Lap, bebek müzigi serisine iki yeni kaset ekledi. Lap'ın bebekler için hazırladıği "Harika Bebek ve Babası' ile Harika Uyuyan Bebek' adlı kasetleri. Türkiye'de piyasaya çıktı. Ilk kez 1990 yılında bir erkek bebek babası olunca bebek müziği üzerine çalışmalara başlayan bestecinin hazırladığı "Bebeklere Bir Tatlı Kaşığı Müzik" adlı 5 CD'lık dizi, bestecıye iki platın plak ödülü getirmişti. Yapıtlannda bebekler için sakinleştiricı olarak yıne bebek sesi kullanan besteci, bebek müziğınin çocukları, daha yaratıcı ve sosyal yaptığını belirttı. Behçet Aysan Şiir Ödülü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabıpler Birlığı (TTB) tarafından 1993'te Sıvas'ta öldürülen şair Behçet Aysan anısına düzenlenen "Behçet Aysan Şiir Ödülü" için başvurular başladı. TTB'den yapılan yazılı açıklamaya göre ödül için 2003 yılı Ocak ayından sonra yayımlanmış bir kitap ya da yayma hazır kitap dosyasıyla baş\-uruda bulunulabilecek. Son katılma tarihi 30 Ekim 2004 olarak belirlenirken aday olan yapıtlarda daha önce herhangi bir yanşmada ödül almama koşulu aranacak. Arif Damar, Emin Özdemır, Ahmet Telli, Ali Cengizkan ve Ataol Behramoğlu'ndan oluşan seçici kurulun yapacağı değerlendirme sonucunda ödül kazanan yapıt kasım ayında açıklanacak. Yanşmaya katılmak isteyenler, "www.ttb.org.tr" ınternet sitesinden ya da "Türk Tabipler Bırliği GMK Bulvan Şehıt Danış Tunalıgil Sokak No: 2 Kat: 4 Maltepe/Ankara" adresinden bilgi alabilecekler. Adnan Saygun Sanat Merkezi • Kültür Servisi- Izmir'de sosyal ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacak Adnan Saygun Sanat Merkezi'nın temeli 18 Haziran'da atılacak. Kültür merkezinde biri konser ve konferanslann gerçekleştirileceği 1100 kişilik, diğeri ise tiyatro oyunlannın sahneleneceği 250 kişilik iki ayn salon yer alacak. Aynca fuaye, kapalı ve açık sergi alanlan, 8 simültane çevın odası, 4 adet birliştirilerek büyüyebilme özellikli toplantı salonu, engellilere uygun yapılanma. yeraltı ve üstünde 500 araçlık otopark bulunacak. Merkez 21 bin metrekarelik alan üzerinde yer alacak. Üçkuyular'daki eski troleybüs garajının olduğu alanda inşa edilecek kültür merkezinin. kolay ulaşılabilir olması açısından da sanatseverlerin uğrak yeri haline gelecegi belirtildi. Spielbepg'ten Olimpiyat filmi • Kültür Servisi - Troya' filminde rol alan Enc Bana, Steven Spielberg'in 1972'deki kanlı Münih Olimpiyatlan'nı anlatan filminde başrolü üstlenecek. 'The Terminal' adlı fiüninin çekimlerini bitiren Spielberg, DreamWorks ve Unıversal şirketlennın işbirliğıyle çekilecek, adı henüz belirlenmeyen film tasansma yoğunlaştı. 6 hafta sonra Avrupa'da belirlenen yerlerde filmin çekknme başlamayı planlıyor. Spielberg'in beyazperdeye taşıyacağıl972 Münih Olimpiyat Oyunlan su^asmda 5 ve 6 Eylül'de "Kara Eylül' adlı üyesi 8 Filistinli, Filistinli mahkûmlann salıveriknesini sağlamak için îsrail kafilesinden atletleri rehin almıştı. Alman polisinin düzenlediği operasyonda, 11 Israilli, 5 terörist ve 2 polis öhnüştü. BUGUN • B.4BYLON'da 21 30da Sarp Maden & Yzzet Kyzyl Project. (0 212 292 73 68) • RUMELİ HİSARI'nda 21 15te 'Oscar ve Pembeli Meleği' adlı oyun. (0212 263 3928) • BEYOĞLU StNEMASInda 'Sinema Yazarlarının Seçtikleri '04' kapsammda 11.30. 14.00, 16.30, 19.00 ve 21.30'da 'Tanrıkent'. (0 212 251 32 40) • tLETİŞİM YAYTNLARI TOPLANTI SALONU'nda 17.30'da Sibel Irzık, Jale Parla. Deniz Tarba Ceylan ve Müge lplikçi nın katıldığı 'Kadınlar Dile Düşünce Edebiyat ve Toplumsal Cinsiyet' başlıklı söyleşi. fö 212 516 22 60) . ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle